KATLIAM!

[Φ politika]

PKK ile pazarliklar yapilarak tavizler verilerek bu tavizler karsiliginda  teröre ara verdirdiler.Bu pazarliklarin temelini Kürdistan olusturuyordu.

Bu pazarliklar sonunda gercekte tamamen Türk ve Bizans adi olan köylerin ilcelerin adlari Kürtlestirildi.

 

Bu pazarliklar sonunda TSK'nin o bölgede ki gücü yok denecek kadar azaltildi

 

Bu pazarliklar ve tavizlerin amaci o bölgeden tek parti olarak cikmakti.Bunu basardilar BDP'yi saymazsak basardilar.

 

Afyonda 25 vatan evladi bir patlama sonucu sehit oldu.Genelkurmay Baskani bu patlamanin ve sehitlerin hesabini sormak yerine o ranin valisinden hediyeler alarak gazetelere pozlar verdi.

 

Uludere'de 33 kisi öldürüldü,kimse bu cinayete sahip cikamadi yani ne genelkurmay ne hükümet bu cinayetler icin kimin emir verdigi konusunda kamuya bilgi vermediler.Öldürülenler icin ;kimileri kacakci dedi kimileri terörist dedi halbuki öldürülenler INSANDI.

 

Reyhanlida yasanan katliamda 52 insanimizi kaybettik,Esad'in üzerine attilar ama yalan cikti yalan cikincada üzeri örtüldü.

 

2003-2014 arasi maden kazalarinda ölenlerin sayisi 400'ün üzerindedir.

 

2008 yilinda Cin'de milyon ton basina düsen ölüm sayisi 1,27 iken Türkiye'de ayni oran 7,22'dir yani 5 kati.

 

2012 yilinda Türkiye'de 278 insaat iscisi hayatini kaybetmistir.

 

Is kazalarinda dünya siralamasinda ilk siradayiz.

 

SOMA'da yasanan katliam ,ülkemizde insan hayatinin ne kadar degersiz ve ucuz oldugunu gözler önüne sermistir.Cin mali eski ve tarihi gecmis gaz maskeleri ile donanan maden iscilerini göz göre göre ölüme yollayanlar Maslak'da 47 katli bir Gökdelenin sahibidir ve bu Gökdelendeki her dairenin fiyati da 1 milyon 350 bin Amerikan Dolarindan baslamaktadir.1.300-1800 TL aylikla ölüm mahzenlerine inenlerin cikardiklari kömürler devlet tarafindan satin alinmakta ve oy hesaplari ile halka dagitilmaktadir.Tami tamina 9 milyon Ton kömür dagitilmistir ölen 301 maden iscisinin sirtindan.

 

Kömür madeni TKI'ye aittir yani devletin bir isletmesidir.Rödavans usulü ile mal karsiligi kiraya verilmistir.Ama sorumluluk devletindir.Yani 301 kisinin katili devlettir cünkü devlet orada calisan insanlarin yasam haklarini gaspetmis ve bana bu kadar kömür cikaracaksiniz tehditleriyle o insanlarin beden gücünü ve yoksullugunu kullanmistir.Ölenlerin tümü borclu olarak öldüler ve zaten borclu olduklari icin de bile bile ölüme gittiler.

 

29 Nisan'da CHP'nin vermis oldugu SOMA Maden Ocaginda inceleme yapilmasi önergesi AKP cogunlugu tarafindan reddedilmis ve AKP bu reddin verdigi zafer kazanmislik duygusuyla sorumlulugunu yerin getirmemis,Faciadan sonra da "neden CHP'nin önergesini reddettiniz"sorusuna da yüzleri kizarmadan "O önergede SOMA'nin adi yoktu"diye yalan söylemislerdir.

 

SOMA Kömür Madeni basbakan Erdogan'in koltugunu saglamlastirmak icin kullandigi altin yumurtlayan bir madendi,

 

Basbakan Erdogan,facidan sonra SOMA'ya gövde gösterisi yapar gibi gitmis,ancak acili insanlarin tepkisiyle karsilasmis ve orada ki bir markete siginmak zorunda kalmisti.Itibarinini bu denli düsmüs olmasinin verdigi hirs ve öfke ile orada hicbir günahi olmayan bir vatandasi korumalari ile yakalayip "israil.d..lü"diye hakaret etmis ve yumruklamis sonra da o vatandasi korumalarina birakarak dögdürmüstür,Demokrasinin tramvay oldugu ülkelerde basbakanlar böyle adam dögüyorlar herhalde.Basbakan,SOMA'da konusma yaparken aci ile ne yapacaklarini bilmeyen halkin tepkisini görünce onlara "ahlaksizlar"diye seslenmistir.Sadece kendisinin gözü dönmemisti,müsavir yardimcisininda gözünü hirs bürümüs olacakti ki arabadan inerek protesto eden bir vatandasi iki tane Özel Harekat polisi ile yerlere yatirip tekmelemeye baslamis ve sonrada ayagim incindi diyerek 7 günlük rapor almis.Basbakan yardimcisida tekmelenen vatandasa hakaret edercesine onu suclamistir.

 

SOMA'nin acisi henüz daha tazeyken,dün Cem evinde cenaze namazi icin gelen bir vatandas artik alisik oldugumuz polis devleti görüntüleri altinda cenaze namazi kilmak icin hazir bulunurken bir polis kursunu ile hayatini kaybetmistir.

 

Gezi eylemlerinde polisin öldürdügü genclere bir yenisi daha eklenmisti.Polis öldürebilirsiniz talimati ile görev yapmaktadir bu artik bilinmektedir:Halkina karsi olanlar halki öldürmekten kacinmazlar.Hitler Almanyasinda Hitlere karsi olanlar hemen yakalanip kursuna dizilirdi yani bugün kü Türkiye'nin benzeri bir durum vardi Hitler Almanyasinda.Belki henüz o oranda degildir ölümler ama öyle olacagi izlenimini vermektedir.

 

Emniyet Müdürü aciklama yaparak :Her türlü hukuksuz eyleme siddetle müdahale edecegiz derken "öldürecegiz"demek istemektedir.Halbuki hukuksuz olanlar kendileridir.Insanlarin can güvenligi kalmamistir,pazarda carsida gezinirken bir kursun size isabet edebilir, cünkü diktatörün polisine ates serbes talimati verilmistir.Almancada VOGEL FREI denilen VURMAK SERBEST Türkiyede protesto yapanlara karsi uygulanan bir yöntem olmustur.

 

Asagidaki liste haysiyetin anlamini bilen insanina deger veren görev bilincine ermis olan insanlarin listesidir,Türkiye ile karsilastirabiliriz!

 

Güney Kore Basbakani CUNG HONG-WON Feribot kazasinda 281 kisinin ölmesi üzerine ISTIFA ETTI.

 

Letonya Basbakani VALDIZ DOMBROVSKIS;Catisi cöken alisveris merkezinde 54 kisi ölünce ISTIFA ETTI.

 

 

Bulgaristan Basbakani BOYKO BORISOV;Polis protestoculara siddet uygulayinca ISTIFA ETTI (bizimki de destan yazdilar dedi)

 

Rum Disisleri Bakani MARKOS KIPRIYANU;Askeri üstte patlayan mühimmat 13 kisiyi öldürünce ISTIFA ETTI (bizim genelkurmay baskanida validen hediyeler aldi)

 

Ukrayna Basbakani MIKOLA AZAROV;ülkemdeki krize barisci cözüm bulamadim diyerek ISTIFA ETTI.

 

Cek Cumhuriyeti Basbakani JANA NAGYOV Danismani yolsuzlukla suclaninca ISTIFA ETTI.

 

Italya Spor Bakani JOSEFA IDEM,oturdugu evin vergisini eksik ödemekle suclaninca ISTIFA ETTI

 

Almanya EgitiM  Bakani ANNETTE SCHAVAN Doktora tezinde intihal yaptigi ortaya cikinca ISTIFA ETTI

 

Isvec TicaRET Bakani MARIA BORELIUS Sigortasiz hizmetci calistirdigi belirlenince ISTIFA ETTI

 

Danimarka Dis Yardim Bakani FRIIS BACH Meclise yanlis bilgi verdigi anlasilinca ISTIFA ETTI

 

Fransa Sanayi Bakani GERARD LONGUET Bir isadamindan zorla bagis almakla suclaninca ISTIFA ETTI

 

Tunus Egitim Bakani SALEM LABIADH Muhalif liderlere düzenlenen suikastler üzerine ISTIFA ETTI

 

Portekiz Maliye Bakani VITOR GASPAR Yaptigi maas kesintileri üzerine halkin tepkisini cekince ISTIFA ETTI.

 

Almanyanin önceki Cumhurbaskani WULFF 700 Euroluk bir cikar nedeniyle yerden yere vurularak istifa ettirildi ve mahkemelerde süründürüldü.

 

Bu haysiyet ve görev bilinci bizim ülkemizde yabanci ve bilinmeyen kelimeler kategorisindedir.17 Aralik yolsuzluk sorusturmasi ile baslayan sürecte Türkiyede yasanan rezalet anlatilcak gibi degildir.Gezi olaylarinda yasananlar insani insanligindan utandiracak boyutlardaydi.Reyhanli faciasi ve son SOMA katliamina ragmen bugüen kadar ne bir BAKAN ne bir milletvekili ne bir söförün  ve ne de Basbakanin bu haysiyet ve görev bilincine sahip olmadiklarini bize anlatmistir.

 

SOMA faciasindan sonra hem iki BAKANIN hem  de BASBAKANIN ISTIFA ETMELERI gerekirken maalesef hicbiri omurgali bir durus sergileyememis kendilerini elestirenlere de hakaretler yagdirmislardir.

 

SOMA Katliami icin :Bunlar olagandir diyen basbakana karsi "eger olagansa o zaman müstehaktilar"diye yazi yazan gazeteciyi linc etmeye kalkanlarda ayni haysiyetsiz güruha dahildirler.

 

Almanya'nin gecenlerde ülkemizi ziyaret eden,ömrü insan haklari mücadelesi ile gecmis olan cumhurbaskanina,Türkiyede yasanan polis ve iktidar zulmünü kinadi diye yapmadigi hakaret kalmayan basbakan simdi Almanyadaki yurttaslardan oy calabilmek icin yüzü bile kizarmadan Almanyaya gidecek.Evet haysiyet  herkeste olmayan bir özelliktir.

 

Bunca faciaya,bunca ölüme bunca siyasi skandala bunca yolsuzluga ragmen hala meydanlarda toplantlardan fütursuzca herkese saldiranlar belki cumhurbaskani veya baskan olacaktirlar ancak "adam olamayip padisah olabilmek"cok farkli seylerdir.

 

saygilarla

 

 

 

[Φ politika]

Prof. Dr. Mümtaz Soysal’dan kritik çağrı

Türkiye’de AKP’yle birlikte gelişen politikalar üzerine aydınlar “Ulusal Seferberlik Çağrısı” adıyla bir metin yayınlayarak, bu metne katılanları imza vermeye çağırdılar.

Türkiye’nin küresel güçler tarafından çok yönlü bir saldırı altında olduğuna dikkat çekilen metinde, “Siyasal iktidar, bu tehlikeli durumu halkın gözünden kaçıracak her türlü propaganda ve baskı aracını en etkili biçimde kullanmaktadır” denildi.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Cumhuriyetimiz, kuruluşundan bu yana en kritik günlerini yaşamaktadır.

Çok yönlü sinsi bir işgal ile küresel güçlerin örtülü sömürüsü sürdürülmekte ve ülke bütünlüğümüzü yıkıp ulusal birliğimizi parçalamak isteyenlerin çabaları yoğunlaşmaktadır. Siyasal iktidar, bu tehlikeli durumu halkın gözünden kaçıracak her türlü propaganda ve baskı aracını en etkili biçimde kullanmaktadır.
“CUMHURİYET VE ATATÜRKÇÜLÜK TASFİYE SÜRECİNE SOKULMUŞTUR”

Meclis’te muhalefet yok sayılmakta, Cumhuriyetin yansız ve koruyucu kurumları üzerinde sindirme ve yandaşlaştırma amaçlı her türlü tertip uygulanmaktadır.
Bizler, Prof. Dr. Mümtaz Soysal‘ın çağrısıyla, siyasal parti bağı olsun olmasın bir araya gelen kişiler olarak, bu saptamalar karşısında her yurtsever gibi gittikçe daha çok kaygı duymaktayız. Cumhuriyet ve Kemalizm; bu topraklarda yaşayan insanların bu vatanın sahibi olmasını, ondan eşit pay almasını ve yüksek bir yaşam düzeyine ulaşmasını amaçlar. Buna karşın, Cumhuriyet ve Atatürkçülük tasfiye sürecine sokulmuştur. Sözde “serbest piyasa” adıyla azgın bir sömürü düzeni dayatılmaktadır. Özelleştirme talanıyla bağımsızlığın ve Cumhuriyetin temel ekonomik dayanakları ortadan kaldırılmış, Ülkemiz tarım ve sanayi üretiminden koparılarak her yönden dışa bağımlı duruma getirilmiştir. En önemli mal ve hizmet üretici kamu kuruluşlarımız, başta enerji, iletişim, bankacılık, sigortacılık ve madencilik alanlarında olmak üzere, yabancıların eline geçmiştir.
Yüklü dış borç, tehlikeli rakamlara varan cari açık, kaynağı belirsiz sıcak para kullanımıyla krizleri erteleme çabası gibi yanlış politikalar yüzünden ülke ekonomisi hızla tıkanmaya sürüklenmektedir.

“REJİM İSLAMİ FAZİŞME GİDİYOR”
Diktacı bir rejime (İslami faşizme!) gitmek, bu tıkanmanın çözümü olarak görülmektedir.
Süregelen işsizlik, yoksulluk ve açlık sınırı altındaki toplum kesimlerinin gitgide çoğalması, halkımızda, özellikle gençlerde gelecek kaygısının artması, bir karmaşa döneminin açık belirtileridir. Temel hak ve özgürlüklerin kullanılması, adil yargılanma ve savunma hakları, demokratik hak arama yolları yasa ve hukuk tanımaz biçimde ortadan kaldırılmıştır. Sağlık hizmetleri ancak parası olanların yararlanabileceği duruma getirilmiş, anayasal Öğretim Birliği (md. 174) bozulmuş, üniversitelerde siyasal kadrolaşma had safhaya gelmiştir.
Çok ciddi derecede zedelenen yargı bağımsızlığı; “yüksek yargının tek çatı altında toplanması” girişimiyle, tümüyle bağımsızlığını yitirerek siyasallaşacaktır.
Emperyalist güçlerin araçlarından biri olduğu artık açıkça anlaşılan bölücü terör örgütü ile ilişkiler, bölünmeyi meşrulaştıracak sözde “Açılım” girişimleri ile sürmektedir.

“BAŞKANLIK GÖRÜNTÜLÜ BİR DİKTA REJİMİNE GİDİLİYOR”
Dış siyasette ulusal çıkarlar bir yana bırakılarak Türkiye’miz, uluslararası güçlerin, ekonomik, siyasal ve askeri emellerine taşeronluk yapar düzeye indirgenmiştir. Tüm bu vahim girişimleri tamamlayıcı ve kalıcılaştırıcı bir son adım olarak başlatılan “Yeni Anayasa” tuzağının, Türkiye Cumhuriyeti’ni başkalaştırma, “Başkanlık” görüntülü bir dikta rejimine dönüştürme girişimi olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Yürürlükte bir anayasa varken yapılacak işlemin adı ancak “anayasa değişikliği” olabilir. O da, yürürlükteki anayasaca konmuş yöntemlere uyarak olur ve bunların başında, “değiştirilemez” oldukları vurgulanan hükümlere uymak zorunluğu yer alır.
Bu anayasal zorunluk ortadayken iktidar partisine mensup kimi hukukçuların belirttikleri gibi yürürlükteki anayasayı “ilga edilmiş“ -hukuksal olarak yok- sayıp “yeni anayasa” yapmaya girişmek düpedüz “sivil darbe” dir ve açıkça anayasa suçudur. AKP’nin, Meclis’teki 4 partinin katılımıyla kurulan “Uyum Komisyonu”nu, yeni anayasa yapma yöntemlerini kendisi belirleyerek bir “asli kurucu iktidar” sayma manevrasını kabul etmek; hukuksal olarak olanaksızdır.

“YENİ ANAYASA YAPMAK BU MECLİS’İN YETKİSİNDE DEĞİLDİR!”
AKP iktidarının kökü dışarıda bu politikaları pervasızca sürdürmesi durumunda, bir ulus-devletimizin, yurt bütünlüğümüzün, Cumhuriyetimizin, demokrasinin, toplumsal barışın kalmayacağı çok tehlikeli bir döneme girilebilir.
Artık açıkça görülen bu karanlık gidişin engellenmesi için; yurt bütünlüğü, ulusal birlik, laik-demokratik-sosyal-hukuk devleti ilkelerini benimseyen; emek, eşitlik ve özgürlük duyarlığı taşıyan siyasal partilerimizi ve demokratik kitle örgütlerini en kısa sürede güçlü bir birliktelik ve eylem için direniş ve dayanışmaya, öz olarak VATAN SAVUNMASINA çağırıyoruz.

 

 

 

 saygilarla  

[Φ politika]

Bu öyle bir vicdan ki,301 kisinin katledilmesi,Ok Meydani'nda yüzleri maskeli kisileri bahane ederek Cemevi avlusunda cenaze merasimi icin bekleyen topluluga ates ederek bir masum gencin öldürülmesini ve bir digerininde agir yaralanip sonradan ölmesine,432 masum cocugun öksüz kalmasina,6,5 siddetinde ki Ege depremine ragmen Almanya'da yasayan ve büyük cogunlugu Alman Vatandasi kimligi tasiyan yandaslarina nutuk atmak,Alman Medyasina haddini bildirmek! icin Almanya'ya kostu.

 

Nasil olsa 3 gün yas ilan edilmis,SOMA'da gövde gösterisi yapilmis,vatandaslara ahlaksiz denilmis,vatandas hükümetin Özel Harekat polisleri ve basbakan müsavir yardimcisi tarafindan tekmelenmis.yandas bir markette bir masum vatandas önce basbakan sonra korumalar tarafindan darp edilmis.Israil dölü denmis.Cem evinde masum iki vatandas bu basbakanin polisi tarafindan öldürülmüs,Ege depremi fazla bir zayiat vermemisti,Almanya'ya huzur icersinde gidilebilirdi artik!

 

VE GIDILDI

 

Daha kisa bir süre önce ülkesine misafir olarak gelen Alman Cumhurbaskanina en agir hakaretleri yapan o degilmis gibi o cumhurbaskaninin ülkesine kostu,yandaslarina nutuk atmak icin.Hani insana sorarlar ya bu nasil bir yüz diye.

 

Yetmedi,konusma yaptigi arena'da misafir olarak gittigi ülkenin medyasina,hükümetine,siyasetcilerine hakaretler yagdirip bir de Alman Basbakanini yuhalatti.

 

Almanlar bunu seyrettiler,bir insanin nasil bu kadar alcalabilecegini anlamaya calistilar.Yandaslari ciglik cigliga haykiriyordular:"UGRUNDA ÖLMEYE HAZIRIZ!"diye.

 

Ugrunda ölmeye hazir olanlarin Almanyada EURO ile midelerinin dolmasi,cogununda ALMAN VATANDASI OLMALARI asil ilginc olanidir.Bir ülkenin basbakanini o ülkenin sinirlari dahlinde yuhalatmak bir karakter olayidir.Kahve kültürü ile yetismis olanlarin misafir olduklari ülkenin adabina bu denli ters düsmeleri Alman toplumunu daha da yüceltir cünkü kendi ülkelerinde yapamadiklarini özgürlügüne sigindiklari ülkede, özgürlükle simarip terbiye sinirlarini asarak  yapmalari bir talihsizliktir.

 

Yurt disinda cokca bulunan birisi olarak özellikle bizim Türklerin oralarda nasil yasadiklarini,sosyal düzenlerini biliyorum.Almanyada iki farkli Türk toplumu vardir.Bu iki farkli toplum biribirinden müthis denecek kadar bir ucurumla ayrilir.Bu toplumdan biri,hayatlarini fabrikada,kahvede ve evlerinde gettolasmis bir tarzda sürdürürken diger Türk toplumu ise,o ülkeye o ülkenin medeni kültürüne ayak uydurmus ve Almanlar tarafindan da hep saygi ile karsilanan kesimdir.Saygi derken yani insanlar arasi iliskilerde Almanlara özgü yukardan bakma gibi bir yanlisa düsmezler.Karsilarinda kültürlü ve dünyadan bihaber olan birisinin oldugunu anlasiklari icin ona diger kesime yaklastiklari gibi yaklasmazlar.Diger kesim dedigim kesimi yukarida azcok tarif ettim.Bunlar iste basbakan Erdogan'in Köln'de ki mitingine ciglik cigliga kosan kesimdir.Ve bu kesim Türkiye'ye geldiklerinde de Türkiyeden en cok sikayet eden kesimdir.Bunlar icin insan haklari diye bir olay yoktur.Bunlar icin Aleviler kötüdür.Bunlar icin solcular kötüdür,bunlar icin hak isteyenler Türkiye'nin düsmanlaridir.Bunlar iddia degil birer gercektir.Her ne kadar basbakan aradigini bulamadiysa bile yinede o kadar insanin oraya tasinmasi büyük bir organizasyon isidir.Suna cok eminim ki,o salona gelenlerin büyük bir kesimi basbakanin böyle kabadayilik yapmasina hayrandir ve onu müthis bir delikanli olarak görürler.Kültür seviyesi düsük olanlarin böyle kabadayiliklara prim vermeleri Türkiye sartlarinda normaldir.Siyasetin,devlet adamliginin kabadayilikla degil adam gibi adamlikla olmasi gerektigini bilmeyen bir kitle basbakani karsilamistir.

Bunlarin yine büyük bir kesimi Islamdan bihaberdir.islami namaz,oruc hac zekat olarak bilenlerdir.Namaz kilmazsan müslüman degilsindir bunlarin gözünde.Dini bilmedikleri icin böyle dindan imandan bahseden hele de cuma namazlarini hic kacirmayan bir siyasi onlar icin peygamber niteligindedir.

 

Evet vicdandan bahsettik.Basbakanin vicdani 301 sehide,Ege depremine,Okmeydani Cemevinde öldürülen masum vatandasa, ragmen  Almanya seyahatine gitmesine izin verdigine göre bizim daha fazla vicdan tartismasi yapmamizda gereksiz kaliyor.Reyhanlida öldürülen 52 vatandasimizin acisi ile ülke calkalanirken bu basbakan yine seyahate cikmisti.Bu basbakan icin kendi kisisel sorunlari devlet ve millt sorunlarindan daha kiymetlidir.Bu basbakan iktidari kendisi icin isgal etmistir.12 yildir sadece kendisi icin calismis ve calismaktadir.Bu basbakanin almis oldugu bir misyon vardir o da Türkiye'nin siyasi rejimin degistirmek ve acilim adi altinda Türkiyenin bölünmesini yani SEVR'i gerceklestirmektir.Gerisi hikayedir.

 

saygilarla