Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Nevşehir halk edebiyatı


_asi_

Önerilen İletiler

HALK EDEBİYATI

 

EFSANE:

 

İnsanoğlu kendi içinde yaşadığı ortamla ilgili doğal, dinsel ve tarihsel olaylara sebep-sonuç ilişkisi içerisinde cevap arar. Neticesinde varyantlar halinde gelişen toplumsal düşünce kalıpları oluşarak zaman içerisinde topluma mâl olur. Sözü edilen düşünce kalıpları “Efsane” olarak adlandırılır. Nevşehir’de, efsane türünde çok sayıda ürün bulunmaktadır. Yeni gelişen oluşumlar içinde dahi efsane mantığı devam ederek, bu türde yeni, yeni ürünler halk tarafından anlatılmak suretiyle yaşatılmaktadır.

 

Efsane Türüne İki Örnek:

 

Talihsiz Belha

 

Belha Avanos’un Özkonak beldesine 10Km uzaklıkta küçük bir derenin suladığı mevkîdir. Bu derenin bulunduğu yer ile ilgili Belha efsanesi şöyledir:Şimdi urumşa diye anılan bu bölgeye asırlar önce bir kabile gelmiştir.Reisleri zekî ve iyi bir idareci idi. Reisin çok güzel fakat talihsiz bir kızı varmış. Bu talihsiz kızın tek tesellisi tabiat idi. Ayazman’ın serin sularında yıkanır ve kendi kendine şarkılar söylermiş. İşte bu kızın adı Belha imiş. Yine bir gün, banyodan çıkmış ve elbisesini giymişti ki yanında bir erkeğin belirdiğini gördü. Erkek: “Ziyaret Dağı’nın ardından geliyorum, oranın reisiyim. Günlerdir seni yıkanırken seyrediyorum,sana gönül verdim.” der. Belha önce kaçmak istese de zamanla birbirlerini severler.Güzel Belha’nın hayranları ise günden güne çoğaldığı için zekî baba kurnazca bir karar verir. Kızını alamayanların ilerde kendisine düşman olmamaları için; yok olmaları gerekmektedir. Sarayın önünde yapılacak cirit oyununda rakipler çarpışacak ve sağ kalabilen Belha’yı alacaktır. Mücadele sonunda, Ziyaret Dağı’nın reisi ile Aliyli Beyi karşı karşıya kalmıştır. Kız Ziyaret Dağı’nın reisine aşıktır. Ya karşısına Aliyli Beyi çıkarsa ne yapacaktır?... Son anda Aliyli Beyinin okunun sevgilisine saplandığını gören kız, büyük bir çığlık atarak kendini taraçadan okun üzerine atar. Ve oda aynı okun kurbanı olur.Bu duruma çok üzülen Belha’nın babası; “Onları sarayımın önündeki bahçeye beraber gömün” der. İki sevgiliyi ölüm bile ayıramamıştır.

 

Amaz Köyünün Göçü

 

Amaz, Ürgüp’ün iki köyü olan Yeşilöz ve Taşkınpaşa köyleri sınırında bulunan bir mevkiinin adıdır. Burada kayadan oyma harabeler bulunmaktadır. Burada önceden yaşamış insanlarla ilgili efsane şu şekilde anlatılmaktadır.Geçmiş dönemde o mevkiide, Amaz köylüleri yaşarmış. Bunlar oldukça fakir bir hayat sürerlermiş. O zamanlar komşu köy olan Damsa (Taşkınpaşa) Köyü zengin köyü imiş. Birde beyleri varmış. Bu bey Damsa’ya sürekli büyük binalar yaptırırmış. Yalnız bunların inşaatında, Amaz köylülerini zorla çalıştırır haklarını vermezmiş. Bu köylüler Damsadaki inşaatlarda çalışmaktan kendi işlerine bakamaz olmuşlar ve daha da fakirleşmişler. Kendilerine yapılan bu denli haksızlığa daha fazla tahammül edemeyen Amaz köylüleri oradan göç etmeye karar vermişler. Akşamdan göç hazırlıklarına başlarlar. Sabah yola çıkarken de canlı bir tavuğun tüylerini yolarak bir kalburun altına koyarlar. Damsalılara “Sizde Bizi Bu Tavuk Gibi Yoldunuz” demek isterler. Sabah Amaz köylülerini işe götürmek için gelen Damsa Beyi, kalburun altındaki yolunmuş tavuğu görünce yaptığı işin yanlış olduğunu anlar ama iş işten geçmiştir. Oradan göç eden insanlar Şam’a kadar giderler orada Amaz isminde bir mahalle kurarlar.

 

 

 

MASALLAR:

 

İnandırmak kaygısı taşımadan, dinleyeni eğlendirmek maksadıyla anlatılan abartılı konu ve kavramlardan oluşan hayal mahsulü ürünlere masal diyoruz. Özellikle büyüklerin, çocukları oyalamak ve eğlendirmek maksadı etrafında masal türünde anlatılar gelişmektedir. Nevşehir yöresinde masal, çocuk yetişmesinde en önemli görevleri üstlenen kadınlar arasında çokça anlatılmaktadır. Mahalle gezmeleri ve kürsü başı sohbetleri anlatılanların yaygınlaşması için uygun ortamlar olarak gözükmektedir.

 

Örnek Bir Masal:

 

Pir Ahmet

 

Bir varmış bir yokmuş. Bir padişahın 7 oğlu varmış. Bu padişahın oğulları babasına: “Baba bizi bir ananın 7 kızıyla evlendir.” Demişler. Padişah sabahleyin kalkmış, çevresini dolaşmış ama bir anadan 7 tane kız bulamamış. Oğulları: “Baba bizim altımıza birer at ver; biz bir anadan 7 tne kız buluruz” demişler. Padişah oğullarının altına bir5er at vermiş, onlarda yola koyulmuşlar. Giderken bir dağa varmışlar. İçlerinde “Pir Ahmet” diye bir kardeşleri varmış. O kardeşlerinin yemeğini yaparmış. Bir gün ateşi bitmiş.

 

Karşıda yanan bir ateş görmüş koşa koşa ateşin yanına gitmiş. Ateşin başında iki insan varmış. “Ban bir ateş verin” demiş. Onlarda ateşin yarısını vermiş. Pir Ahmet’e yarın gel de seninle konuşalım demişler. Yarın gelmiş, oda gitmiş.”Biz 7 tane kardeşiz” demiş. Şu dağın arkasındaki köyde bir anadan 7 tane kız varmış biz onlarla evleneceğiz” demiş. Yarım saat sonra buraya devler gelirler demişler. Pir Ahmet yarım saat sonra oraya gitmiş. Devlerle savaşıp onları öldürmüş. Oradan gitmişler dağın arkasında bulunan köydeki bir ananın 7 tane kızıyla evlenmişler. Ama yarıntesi gün tek başlı dev gelmiş; Pir Ahmet o devi de öldürmüş. Sonra iki başlı dev gelmiş onu da öldürmüş. Yarıntesi gün 7 başlı dev gelmiş onunla dövüşürken, kardeşleri yanında olmadığı için yalnız kalırmış. Bir de baksa ki 7 başlı dev kardeşlerini altına almış. Pir Ahmet’e “senide yiyeceğim ama denizin ortasında bir şehir var, orada dünya güzeli bir kız var onu bana getirirsen seni bağışlarım” demiş. Pir Ahmet gide, gide o şehre varmış. Toplumun bulunduğu bir yere varmış orada da içecek bir şeyler satılırmış.

 

Bu da akşama kadar orada kalmış. Çokça çay içmiş, içtiği bu çayların karşılığında bolca sarı lira vermiş. Kahveci: “Benim mekanımın senede geliri, ancak bir sarı liradır. Bu kadar büyük bir para bende bulunmaz, ben bu beş sarı lirayı nasıl bozayım demiş. Pir Ahmet’te:” Ben bu sarı lirayı hayrım için veriyorum” demiş. Tekrar kahveciye dönerek “Kahven eskimiş yeniden yapalım” demiş. Ve yeni bir kahve yapmış, böylece kahveciyle dost olmuş. Pir Ahmet “Bu köyde dünya güzeli bir kız varmış, onu bana getir” demiş. Kahveci gitmiş kızla görüşmüş. Kız demiş ki: “ Kendine bir sandık yapsın sandığın içine girsin denize atsın ben onu çıkarırım” demiş. Pir Ahmet de sandığı yapmış içine girerek kendini denize atmış. Kız sandığı çıkarmış Pir Ahmet de sandıktan çıkmış kızı babasından istemiş. Kızın babası da: “Dört tane isteğim var” demiş. “ Biri şu kahveyi şu kavağın tepesine buharlaştırarak çıkaracaksın. Biri de kırk kazan su içeceksin. Biri de arpa, çavdar, buğday üçünü karıştırıp tekrar ayıracaksın. Biride tüm bu yaptıklarını bir mendile çıkılayıp denize atacaksın” demiş. Pir Ahmet bu denilenlerin hepsini yapmış ve babası kızını vermiş, Pir Ahmet’te kızı almış götürmüş.

 

Kız Pir Ahmet’e dönerek demiş ki “Sen dev misin yoksa devemi götürüyorsun” demiş. Önceki yere varmışlar, Pir Ahmet’e deve “ Bu kızın yanına 7 gün sonra geleceksin” demiş. Bir gün kız deve sormuş: “Senin canın

neydendir” demiş. Dev de şu havuzda iki tane ördek yüzer onu vurunca içinden bir şişe çıkar; Şişeyi kırınca bir serçe çıkar, serçeyi kesince de içinden bir kurt çıkar, o kurdu da koparınca ben ölürüm” demiş. Pir Ahmet ördeği öldürmüş; şişe çıkmış şişeyi kırmış,serçe çıkmış, serçeyi öldürmüş kurt çıkmış, kurdu koparmış devde ölmüş. Pir Ahmet huzura ermiş.

 

 

ATASÖZLERİ

 

Nevşehir de halk arasında yaşatılan bazı Atasözleri şunlardır.

 

-Al zengin kızını döndersin anasını evine; al fakirin kızını döndersin anası evine.

 

-İyi kocan var gir oyna çık oyna; kötü kocan var gir ağla çık ağla.

 

-Tuzsuz koyun tuzlu koyunu yalaya yalaya bitirirmiş.

 

-Bitli baklanın kör alıcısı olur.

 

-Çavuşüzümü ama terbiyesi kıt.

 

-Ayağını yorganına göre uzat.

 

-Misafir umduğunu deyil bulduğunu yer.

 

-Minareyi çalan kılıfını hazırlar.

 

-İtle çuvala gidilmez.

 

-İtle dalaşmaktan çalıyı dolanmak yeğdir.

 

-Dost acı söyler.

 

-Kapıda yetişen tosunun değeri olmaz

 

-Yattığı ahır sekisi çağırdığı İstanbul türküsü.

 

-Ağırı nel yel alır, nede sel.

 

-İte pastırma bekletilmez.

 

-Acele ile menzil alınmaz.

 

-Acıkan doymam, susayan kanmam sanırmış.

 

-Açık ağız aç kalmaz.

 

-Aş buldun düş,iş buldun sıvaş.

 

-Yuvarlanan taş yosun tutmaz.

 

-Fukaranın şaşkını beyaz giyer kış günü.

 

-İki kaynar bir coşar, Güzelin aşı tez bişer.

 

-Akıllı işini görür deli başını bekler.

 

-Tavuk deşindiğinden deli düşündüğünden belli olur.

 

-İstenmeden yenen aş, ya karın ağrıtır, ya baş.

 

-Kalabalıktan dilini, sofradan elini kısa tut.

 

-Büyük lokma yede büyük söz söyleme.

 

-Aç bırakma hırsız edersin; çok söyleme yüzsüz edersin.

 

-Kan toprağa akar.

 

 

 

DEYİMLER

 

-Horanta horağ eymek : Aileyi disipline etmek.

 

-Aşşığı kurşunlamak: Şansı yaver gitmek.

 

-İt izini kurt izine karıştırmak: İşin içinden çıkılmaz hal alması.

 

-Ayağı ağır olmak: Elinden iş çıkmamak.

 

-Alımını almak:Zor duruma düşmek, dersini almak.

 

-Asker bavulu gibi süzülmek: Derin düşüncelere dalmak.

 

-Ekmeğini taştan çıkarmak:Gayretli olmak.

 

-Sırrım sırım sırınmak: İnceden inceye hazırlanmak, yerine getirmek.

 

-Kulakasma: Boşverme, önemsememe.

 

-Şakkabak: Anlından saçları dökülmüş kimse.

 

-Ödü sıtmak : Çok korkmak.

 

-Sap yiyip saman sıçmak: Çelişkili tutarsız konuşmak

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.