Sevgi neydi, sevgi iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti.
- Durursam bi daha kurtulamam.
+ Ziyanı yok gülüşü yeter bize.
- Yüreğim kaydıysa günah mı ?
+ Çamura saplansam yardıma gelir misin ?
- Elini tuttum sıcacıktı, yüreği elimdeymiş gibi…
+ Elinden tutuversem benimle gelir mi ?
- Seninim işte, alıp götürsene beni.
+ Elveda Asya, elveda selvi boylum, al yazmalım, elveda, bitmemiş türküm benim.
Sevgi neydi? Sevgi emekti, sevgi dostça uzanan insan eliydi.
SANDIK SANDIĞA DAYALI
Sandık sandığa dayalı
Yazması mavi boyalı
Ben seni böyle mi sevdim
Kirpiği kaşı boyalı…
Öldüm öldüm…
Öldüm öldüm…
Yar yüzünü nerde gördüm
Bunda benim suçum neydi
Sen çağırdın ben de geldim
Kaşlarını eğdirirsin
Birbirine değdirirsin
Güzelliğin yoktur amma
Sen kendini sevdirirsin
Öldüm öldüm…
Sen yokken çok değiştim sorma. Bir kaç günde değişir mi insan deme? Değiştim...
Çekildim kabuğuma, kapattım dışarıya açılan bütün pencerelerimi. Ne insan görmek istiyor canım, ne de insana dair bir şey duymak istiyorum.
Yarından umudum yok bugün.
Sen varken hatırlamadığım ve hatta unuttuğumu sandığım incinmişliğim, sen yokken yakaladı yine en zayıf yerimden beni.
Hangi kuyuların diplerinde olduğumu bilemezsin.
Oysa bende herkes gibi bir şeyler istedim hayattan ve herkes kadar. Alıp
Gözlerime bakarken teselli ederdin beni
sevdigini söylemeden mesut ederdin beni.
Bana bakan gözlerin şimdi çok uzaklarda
Kaderimle baş başa bırakıverdin beni...
Şimdi teselliyi ben, söyle nerden bulayım
Hasretin var içimde nasıl mutlu olayım...
Al bu hasreti benden perişan olmayayım...
Nerede eski günler, gelde sevindir beni
Ben sensiz yaşayamam severek öldür beni...
Bana günah değil mi hasretten mi öleyim?
Al bu hasreti benden perişan olmayayım...
Al bu hasreti be
GÜZ YANGINI
Güz yangını vurdu kaybolduk rüzgârlarda
Yanık bir türkü gibi dolaştık yüreklerde
Sen benim hayallerim düşlerimsin
Sen benim sımsıcak gülüşlerimsin
Sen benim çocuksu sevinçlerimsin
Sen benim zamansız gidişimsin
Bende olan ne varsa savurdum senden yana
Yol oldum sevdamıza varamadım ne fayda
Sen benim dilimde türkülerimsin
Sen benim güneşim kor ateşimsin
Sen benim sürgünde memleketimsin
Sen benim dinmeyen hasretimsin
GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİME
Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
Gitme Kal Diyemedim
Sabah erken terminale indim. Elimde tek gidişlik biletim. Çantamı yere bırakıp öylece beklemeye başladım. Bilinçsizce gözlerim etrafı tarıyordu, biliyorum beklemiyordun ama yinede gözlerim seni arıyordu eskiden kalma bir alışkanlıkla... Yolların yıllara, yılların yollara karıştığı bir zaman düşlüyorum. Sen uzun bir zaman önce gitmiştin bu şehirde biliyorum ama inatla gözlerim seni arıyordu yine de, arada geçen bunca zamana rağmen...
Soğuktu, Ankara’ya kar yağıyordu, ü
Korkmuyorum Seni Sevmekten Kaçmaya çalıştığın gerçek, Birgün karşına
çıkacak. Ve
işte o gün Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum Sana ulaşamadığım dakikalarda. Seni duymayı Seni özlemeyi
Hiç görmesem
bile seninle olmayı seviyorum. Hiç
korkmuyorum seni sevmekten. Senin
gülüşünü seviyorum. Her bana
bakışında Gözlerinede okuduğum o
duyguyu Gözlerindeki gözlerimi
seviyorum. Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin Dudaklarındaki sözlerimi
Kimseciğim Seni Çok Seviyorum...
"Beni gör. Senin için başladığım ilk yer burası olabilir.
Varlığımı işaretle. Sana nasıl bakıp nerenle göreceğine dair bir işaret
gönderiyorum. Onun için önce gözlerimin içine bak. Orada senin için, hem yola
dair izler var ve hem de içime dair yollar..."
Beni gör; İçine akmam lazım. Dünyayı seninle birlikte senin içinden görmem,
seninle birlikte yeniden başlayabilmem, içime ilmeklenmiş bu eskiden emanet
masumsuzluk hissini seninle yenmem
Bu sana yazdığım son satırlar...
Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime, umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün� Alın artık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın aranızda...
Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sa
Seher Yeli Kız
Kömür gözlü kız
Sen de sevdalara düştün demek
Düştün de daldın yangınlara
Yerin hazır haydi katıl
Bu halaya
Seher yeli kız
Sen de yarınlarını aldın demek
Aldın da girdin dalgalara
Hedef liman haydi dayan
Boranlara
Gece saçlı kız
Sen de anadan geçtin demek
Geçtin de koştun sevdalına
Yurdun bekler haydi sarın
Ak duvağa
Kalbimin vuruşundaki endişeler, gül yaprağında bıraktığım sevincim, gözü yaşlı hazin akşamlardaki perişan düşüncelerimle bu itirafımı yapıyorum.
Bana hoş geldin veya merhaba demelerindeki içinin titreyişi, gözlerindeki alev alev yanmalardı beni umuda sürükleyen ve ellerimi sevgiyle uzatmamı kamçılayan. Sanki sonsuz bir ümit veriyordun, o şaheser gözlerine her baktığımda.
Sana şiirler yazmak geldi içimden, aydınlığımdan ışık getirmek, avuç avuç yıldız getirmek, zamanın bittiği yerden sa
Senin varlığındı kalbimin kapılarını açan, sendin anahtarı kalbimin. Ne kelimeler yeter anlatmaya, ne de kağıt kabul eder kalemden dökülenleri. Sadece yaşadığım anlardan kalan anılarım yetebilir seni anlatmaya…
Aşk yok, aşka inanmam dediğim anlarda çıktın karşıma. Önce gülüşündü seni bana çeken, sonrasında o gülüşün altındaki yaralı yüreğin…
O gün, hani seni gördüğüm ilk gün; tren istasyonunda yağmur altında saatlerce oturduğumuz ilk gün. Sözde tren beklerken onlarcası geçip gitm
hiç gitme olur mu?
Sana gitme diyemediğim zaman; gözlerine baktım ağlamaklı ve çaresizce. Belki anlar anlar da gitmez diyen bir umutla. Ellerin kayarken ellerimden yavaşça "seni seviyorum" dedim sessizce, belki de vaz geçip yanımda kalmanı bekleyerek. Sararken kolların beni yavaşça kokluyordum saçının her telini ve güzel tenini unutmak istemezcesine. Verirken bana son buseni akıyordu gözlerimden yaşlar usulca.
Sana gitme diyemediğim zaman; ağlıyordum önce sessizce bir köşede dönecek diyen
Anlatmak mümkün mü bilmiyorum; kelimelere, sayfalara sığdırılabilir mi sensizlik? Başı olur muhakkak da sonu gelir mi yazının?
Sen diye başlayıp, yokluğunla tamamlasam cümleleri, merhem olabilirler mi yaralarıma?
İçimdeki bu eksiklik, ıssızlık, yansımaz mı satırlara?
Birazdan göreceğiz sanırım; çekiştirip durduğu kalemi, elimden alır almaz yüreğim...
Sen, gölgesinde dinlendiğim kökü bende bir çınardın.
Gazel dökmüş bir bahardı yokluğun!
Sen, bir saçak altıydın dolu yağarken sığ
sen yürürsün rüzgar yürür....
Sen yürürsün rüzgar yürür
Sabahlar sığmaz olur gözlerine
Her adımda çözülür bir karanlık
Şafaklar çiçek sunar ellerine
Gün tutuşur
Dağlar aydınlanır
Yeniden aydınlanır
Yeniden canlanan bu yaşam
Türküler dizer saçının tellerine
Sen yürürsün rüzgar yürür
Alıp savurur beni saçların
En kalabalık alanlara götürür
Bir cellat çıkar apansız
Bir fidan yeşermeden çürür
Ve kana bulanır ırmaklar
Baştan başa geçer kentleri
Kan temizlenir ce
AŞKIN ADI ÜMİTTİR ARTIK...ÜMİDİN ADI AŞK.......
Aşk nasıl akar bir yürekten diğer bir yüreğe? “İlk bakışta aşık oldum” der kimisi... Hiç yaşamadım bilemem. Doğrusu inanmam da... Kim böyle söylese ya da nerede okusam bu cümleyi, olsa olsa etkilenmektir bunun adı, aşk değil diye düşünürüm. Böyle bir cümleden sonra şartlanılmış bir aşk yaşanır ve biter. Anıldığında geçici bir hevesmiş aslında diye düşünülür belki de... Neyse asıl konumuz bu değil. Düşsel bir aşkın hikayesi anlatacağım ben s
seni düşlemek ne güzel
Saat Gecenin İkisi Olmuş
Ve Ben Sendeyim Yine
Durduramadan İçimdeki Seni ;
Beni Alıp Götüren Saatler
Sana Akıyor Sanki,
İçimde Tarif Edemeyeceğim Kadar
Anlamsız Fırtınalar Esiyor
Ilık Rüzgarlar Getirdi Seni Bana
Ruhumdan Bir Parça Alıp
Adını En Güzel Duygu Koydu,
Beni Öyle Bir Heyecan Sardı Ki ;
Bir Annenin Evladını Sarar Gibi
Beni Sana Mahkum Eyledi
Nasıl Yazmak İsterim Şimdi Sana
Sayfalarca Sana Anlatmak İsterim
Yaşadıkla
Hiçbir duygumu ertelemedim ben. Yaşayacağım hiçbir şeyi sonraya bırakmadım. Sonra diye bir şeyin olmadığını biliyorum çünkü. Hep yarına dair hayaller kurmak, gelmesi mümkün olmayacak zamanları beklemek benim işim değil.
Aşk zamana meydan okur ama sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru..!
Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, büyütmek için?
Kaç gece yaln
aŞk DePReM GiBiDiR
Ne zaman kimi vuracagini asla bilemezsiniz.
Gece yarisi aniden, dipten yukselen coskulu bir dalga gibi kabarir içinizde.
Toprak ayaginizin altindan kayiyor gibi olur ve en hazirliksiz oldugunuz anda bütün siddetiyle vurur.
Sarsilir, neye ugradiginizi sasirirsiniz.
Heyecan,korku, kararsizlik, cesaret, aci, ofke,huzun,merhamet, siddet kaplar bir anda dunyanizi. Eski dost yardima kossa da kolay toparlanamazsin.
Bittiginde agir bir enkaz birakir geride
aşık değildim sana.. aşk değildi benimki
aşk acı, aşk bencillik! oysa ben senin için de sevdim seni...
sevdim sadece.. sen gülerken, bana doğru yürürken, ellerin ellerimdeyken, ellerin uzaktayken, sen başka bir evde, ben başka bir evdeyken, aklıma bile gelmiyordu yokluğun..
yokluk diye birşeyin yeri yoktu bende.. aşk değildi bu adını koyduğum..
hep vardın, kokumda nefes alıyordun.. benimle konuşuyordun, bana dokunuyordun, içimden akan kelimeleri duyuyordun.. susuyordun, uyuyordun
Son Mektup
Bu sana yazacağım ilk ve son mektup. Ne öncesi nede sonrası olacak. Beyaz bir sayfada anlatmaya çalışacağım yüreğimden geçenleri ve daha sonra bir kitabın sayfaları arasında yıllanmaya bırakacağım içimde büyüttüğüm seni...
Derler ki!... Alınyazımıza karşı koyamayız. Ne yazıldıysa onu yaşamak zorundayız.
Soğuk bir şubat akşamı bizim yazımızın başlangıcıydı...Usulca giriverdin, sakin ve sessiz dünyama.. Yeni bir başlangıç, yeni bir umut oldun senelerdir yalnız kalmış r