Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

made in turkey!'s Blog

  • başlık
    137
  • yorum
    46
  • görüntü
    76.843

HiÇ GiTMe oLuR Mu?


made in turkey!

824 görüntü

hiç gitme olur mu?

 

Sana gitme diyemediğim zaman; gözlerine baktım ağlamaklı ve çaresizce. Belki anlar anlar da gitmez diyen bir umutla. Ellerin kayarken ellerimden yavaşça "seni seviyorum" dedim sessizce, belki de vaz geçip yanımda kalmanı bekleyerek. Sararken kolların beni yavaşça kokluyordum saçının her telini ve güzel tenini unutmak istemezcesine. Verirken bana son buseni akıyordu gözlerimden yaşlar usulca.

Sana gitme diyemediğim zaman; ağlıyordum önce sessizce bir köşede dönecek diyen bir umutla. Gözyaşlarımı akıtırken gönlüme ılık ılık, başımı kaldırıp bir daha baktım ardından, belki de geri dönmeni bekleyerek. Düşerken kar taneleri kirpiklerime, hayalin vardı gözlerimde ve hala kokunu duyuyordum esen rüzgârda. Fırtınalar eserken ardından, son busenin sıcaklığı duruyordu yanağımda.

Sana gitme diyemediğim zaman; bir yanlızlık resmi çizildi önce. Sonra hafiften bir rüzgâr esti, üşümeye başladı ellerim senin yokluğunu hatırlatırcasına. Bir buruk ses vardı hala kulağımda sevda türküleri söyleyerek rüzgârın uğultusuna karışan. Sessizce sallarken elimi ardından, bir küçük tebessüm belirdi yüzümde bu son vedaya aldırmayan... Seni hep sevecek olan...

 

:wub::wub::wub:

1 Yorum


Önerilen Yorumlar

Bazen yar gider…

Gidişiyle yollara bölünür yüreğimiz.Ve tarifsiz yaralar en mahrem köşelerimizi işgal etmeye başlar. Adını koyamadığımız hüzünler attığımız her adımda habersiz çıkıverir karşımıza. Gidişiyle yürek kentimizin bütün bütün sokakları param parça olur ve attığımız her adımla garip bir gurbetin ummanına demir atarız.

Tanıyamadığımız bir kalbimiz vardır artık. Ve hasrete dair yoldaşlık eden türkülerimiz. Göz bebeklerimiz birçok noktaya bakar ama aslında gördüğümüz o gelmeyen ve bir türlü gelemeyen ve beklide bir daha hiç göremeyeceğimiz yarin endam-ı hayalidir. Kulaklarımız birçok sesi işitir işitmesine de aslında duyduğumuz hep yarin sesidir.

Şimdi bir sessizlik vardır yürek kentimizin en işlek caddelerinde bile bir ıssızlık. Bir evin terkedilmiş ilk günü gibiyizdir artık. Garip bir izdihamın hengamesinde bir oraya bir buraya gayr-i ihtiyari sürükleniriz. Nedendir bilinmez ama aynalardan saklarız kendimizi ve o açık sözlü, sözünü esirgemeyen camlara bakmayı istemeyiz. Korkarız beklide aynalara bakmaktan. Çünkü orada şahit olacağımız suret ayrılığı yaşayan ve ayrılığı koklayanın suretidir…

 

Bazen yar gider….

 

Gidişiyle yeni bir mevsime gebe kalır gönül. Atılan her adım ve geçen her yeni gün yeni gurbetlerin haberciliğine soyunuverir. Yeni yaralar demektir yeni mevsimler. İlaç olacağı düşünülür zamanın fakat akan her saat an be an özlemi tattırır.

Bu deli firak yüreğin dört bir yanını işgal ederken yare benzetilir nereden geldiği bilinmeyen meçhul bir yüz. Bir an yürekte nihayetsiz bir sürür peyda olur. Gözlerim bakışındaki dalgınlığa ve kalpteki bu masum titrekliğe bir isim bulunmaz. Ve bu nihayetsiz yürek atışları garip bir zamana sürükleyiverir farkındalığımızın tamamen dışında bizi. Fakat bütün bunlar zamanın durduğu ve bu mefhumun adeta sukut-u mutlak ettiği bir anda zuhur etmektedir.

Ve benzetilen o meçhul yüz hiçbir zaman yarin yüzü olmayacaktır. O hiç gelmeyecek ve biz gözlerimizi biraz daha kısarak ve yüreğimizi biraz daha burkarak sessiz göz yaşlarıyla umutsuz umutlara koşacak ve ağlamaya devam edeceğizdir. Gariptir ama aşığın vuslatı biraz haric-i imkandır. Ağlamak ve herdem özlemek ona daha bir yakışmaktadır. Çünkü o artık bir çileler vadisinin gönüllü erlerinden biridir. Çeker de çeker. Sızım sızım sızlarda kimselere belli etmez arz-ı halini. Bunun için tabib dahi istemez kendine. Ve gelen tabibe el çek yaramdan diye türküler yakar. Aşk derdiyle hoşem tabib el çek yaramdan….

 

Bazen yar gider….

 

Gidişiyle azgın bir ırmağın sularına kapılır kalbimiz. Ve simsiyah geceler eline aldığı kalın bir kırbaçla insafsız tokatlar atar yüreğimize en vurgun saatlerde, hasret ve özlem kokulu. Bir sistir, bir buğudur kaplar yollarımızı. Hiç tabela rehberlik edemez olur bize. Hiçbir yeşilin, hiçbir mavinin bir kıymeti ve bir albenisi kalmaz gözlerimizde. Bir yangındır sarar içimizi, bir alevdir kor misali yangından yangına sürükler bizi…

 

Bazen yar gider….

 

Gidişiyle yürek kentinin bütün kasabaları bir bir işgal edilir. Nedensiz ve sebepsiz sıkıntılar tıpkı bir eylül insafsızlığıyla tarif-i meçhul acılara sürükler bizi. Bir gönül eri ararız, bir muptelay-ı aşk ve bir hüzn-ü meczub… Fakat kimseler anlamaz bizi. Kimselere anlatamayız arz-ı halimizi. Bu ağır ahval içinde biz bir kere daha anlarız ki;

bu aşk denilen mefhum hasretle yoğrulmuş, acıyla pişirilmiş ve ayrılıkla sunulmuş çileler vadisinin köle sultanlığından başka hiçbir şey değildir

Yoruma sekme
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.