Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ufuk_efe's Blog

  • başlık
    14
  • yorum
    24
  • görüntü
    29.728

ŞÜKÛFE NİHAL HANIM


Ufuk_efe

3.195 görüntü

unutmamak için tarihten zihnimize bir not düşelim

 

00jp3.jpg

afet-i devran ŞÜKÛFE NİHAL BAŞAR Hanım

 

1896'da İstanbul'da doğdu.

Eğitimine özel hocalardan ders alarak başladı. İstanbul Darülfünun'u Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nden mezun oldu. Uzun süre İstanbul Kız Lisesi'nde coğrafya ve edebiyat öğretmenliği yaptı.

1973'te İstanbul'da yaşamını yitirdi.

Başlangıçta Tevfik Fikret’in etkisinde aruz ölçüsüyle şiirler yazarken zaman içinde Milli edebiyat akımının ilkelerine uygun olarak hece ölçüsünü kullanmaya başladı.

Devrinin tüm şairleri gibi Edebiyat-ı Cedide, Fecri Ati ve Milli edebiyat akımı arasında sıkıştı kaldı. Güneş, Varlık, Aydabir, Çınaraltı, Şadırvan gibi dergilerde yayınlanan ve çoğu hece vezniyle yazılmış şiirlerinde lirizm ve kadınsı bir içtenlik dikkat çeker.

Milli uyanış hareketi içinde de yer aldı, Fatih mitinginde etkileyici bir konuşma yaptı. Türk Kadınlar Birliği’nin kurucuları arasındadır

 

Şiirleri ..

 

İNANMA

Güldümse inanma, bil ki bu gülüş

Güldüğüm sabahın bir rüyasıdır

Dudaklarımdaki acı bükülüş

Veda akşamının sonsuz yasıdır.

 

Hangi kudret var ki solan ruhuma

Senden sonra yeni bir ışık versin

Söner gün geçince bu hain humma

Ağlar mıyım başka acıyla dersin?

 

Bir salgın alevsin içimde bugün

Yakmaya en sönmez yerden başladın

Eriyip sönersem ancak büsbütün

Sevmiş diyeceksin beni bu kadın...

 

....

 

Bir şey Unuttum

Yolum uzundu biraz, kayalıklar çetindi;

Sona yaklaşınca da gün bitti, akşam indi;

Dediler: "Pek boş yere değil verdiğin emek,

Eriştin demek!..."

 

Hazırlık da bir büyük savaş bu yolculukta.. .

Nu uçurumlar aşmak gerekmiş bir solukta!...

Bir cılız su başı da bulsam şimdi tasam yok;

Dayandığım kayaya değemez ateş ve ok!...

 

Yalnız,

Gönlümde bir acı var, adını bulamadım;

Kırık gibi kanadım!

Bir şey mi kaybettim, ne? Ellerim bomboş gibi.. .

Bir yakuttan kadeh ki varlık çatlamış gibi .. .

 

Ses mi, çiçek mi desem;

Işık mı, renk mi desem;

Sanki, geçtiğim yolda bir şey unuttum!...

 

......

 

Aşık Sazıyle

Gözyaşlarıyle ördüm

Saçımın örgüsünü;

Bir ağızdan söyledik

Ayrılık türküsünü . . .

 

Gün battı bir taraftan

Bir yanda onun yüzü;

Hayatımın gündüzü.

O son günle kapandı

 

Yolculuk rüzgar gibi,

Dağ dağ savurdu beni;

Ayrılık bir cehennem,

yaktı, kavurdu beni . . .

 

......

 

DUYMAYAN KADINA

Topla eteklerini yerlere sürünmesin

Rüzgara cilvelenen tülleri görünmesin

Köşede kar içinde can veren çocuklar var...

 

Süzülerek çıkarken bir barın kapısından

Haberin yok yurdumun eleminden, yasından

Köşede kar içinde can veren çocuklar var...

 

Yerlere pırıltılar aksederken dizinden

Karlar göz göz olmuştur bir gözyaşı izinden

Köşede kar içinde can veren çocuklar var...

 

Tahammülüm yok artık çiçeklere, tüllere

Yükselen gururunla indir başını yere

Köşede kar içinde can veren çocuklar var...

 

.......

 

SU

Kalbinden kalbime akan bir sesdi

Akşam gölgesinde çağlayan o su

Sesini en tatlı yerinde kesdi

Bizi sonsuzluğa bağlayan o su

 

O su, bir sır gibi mırıldanırdı

Göğsünde bir sarı ay yıkanırdı

Bizi Leylâ ile Mecnun sanırdı

Gamlı yolumuzda ağlayan o su

 

Sessiz ruhumuzu o bestelerdi

Bize "Unutalım dünyayı" derdi

Bir aldı sonunda verdi bin derdi

Bizi bizden fazla anlayan o su

 

Şimdi ne akşam var, ne ses, ne dere

Yolumuz ayrıldı başka ellere

Benzetti bizi bir kırık mermere

Ruha zehir gibi damlayan o su

 

Kalbinden kalbime akan bir sesdi

Akşam gölgesinde çağlayan o su

Sesini en tatlı yerinde kesdi

Bizi sonsuzluğa bağlayan o su

 

........

 

ÇOBAN NİNE

Bu tarlada doğmuştu, burada büküldü beli;

Hiç durmadan uludu bahtının kara yeli;

O, yerinde oyuldu bir çınar vakariyle...

 

Er verdi, evlat verdi tükenmeyen cenklere;

Hastalıkla, kıtlıkla kaç torun gömdü yere;

Saçı bir örnek oldu dağların kariyle...

 

Kimi vardır şu yurtta yetmiş yıllık ömrünün?

Ardında sürünerek üç koyunluk sürünün

Allahıyla baş başa kalmıştır Çoban Nine.

 

Bir sır gibi derindir karanlık bakışları;

Gönlünde birdir ömrün baharları, kışları;

Çekmiş ummanlar gibi her derdi sinesine.

......

Şükûfe Nihal Başar Eserleri

 

ŞİİR:

Yıldızlar ve Gölgeler (aruz'la yazılmış şiirler 1919)

Hazan Rüzgarları (1927)

Gayya (1930)

Yakut Kayalar (1931)

Su (1933)

Sıla Yolları (1935)

Sabah Kuşları (1943)

Yerden Göğe (1960)

Şükufe Nihal / Şiirler (1975, ölümünden sonra toplu şiirler)

 

ROMAN:

Renksiz Istırap (1928)

Yakut Kayalar (1931)

Çöl Güneşi (1933)

Yalnız Dönüyorum (1938)

Domaniç Dağlarının Yolcusu (1946)

Çölde Sabah Oluyor (1951)

 

ÖYKÜ:

Tevekkülün Cezası (1928)

 

GEZİ NOTLARI:

Finlandiya (1935)

2 Yorum


Önerilen Yorumlar

Son Hatıra

 

Adını ellerimle cizdim altin kumlara

Kücülen gözlerimde kurudu son damla yaş

Kumsal, deniz sal, rüzgar senden en son hatira

Solan ruhumdan sana bembeyaz bir soğuk taş

 

Işte, rüzgar esiyor, dalgalar costu yine

Kumlara islediğim hayalin de kayboldu

Hicranınla yanarken ben derinden derine

Karşında, solan yüzüm gibi, güneş de soldu

 

Dalgalar, sürükleyin beni de enginlere

Kumların arasında ben de bir parca taşım

Ayrilmayız beraber dalariz derinlere

Derken bıraktı gitti elimi arkadaşım..

 

Şükufe Nihal

 

Unutuldu sanıpta unutulmamış olduklarını şairlerimizin görmek güzel... paylaşımınız için teşekkürler :clover:

Yoruma sekme
Son Hatıra

 

Adını ellerimle cizdim altin kumlara

.

.

.

 

 

Unutuldu sanıpta unutulmamış olduklarını şairlerimizin görmek güzel... paylaşımınız için teşekkürler :clover:

 

şairin anısına duyarsız kalmayıp sayfaya koymuş olduğunuz şiir için ... size teşekkür ederim

Yoruma sekme
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.