Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Atesitler kendi kafasından bir şey uydurmuyor,sizin kaynaklarınıza dayanarak islam hakkında yazıyorlar

Madem bizim kaynaklarımıza dayanarak yazıyorsunuz aynen kaynakta geçtiği gibi yazmalısınız ve öncesi ile sonrası bulunan bir ayeti çekip çıkarmamalısınız..

O ayetin neye binaen indiğinide görmelisiniz..

O ayetin öncesindeki yada sonrasındaki ayetleride okulamasınız..

 

 

Saygılar..

  • Cevaplar 209
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Madem bizim kaynaklarımıza dayanarak yazıyorsunuz aynen kaynakta geçtiği gibi yazmalısınız ve öncesi ile sonrası bulunan bir ayeti çekip çıkarmamalısınız..

O ayetin neye binaen indiğinide görmelisiniz..

O ayetin öncesindeki yada sonrasındaki ayetleride okulamasınız..

Saygılar..

 

O ayetin oncesindeki ya da sonrasindaki ayetleri de okumak celiskiyi ortadan kaldirmiyor ki.

Gönderi tarihi:
O ayetin oncesindeki ya da sonrasindaki ayetleri de okumak celiskiyi ortadan kaldirmiyor ki.

 

Bugüne kadar çelişki var diye öne sürdüğünüz bütün ayetlerin ya öncesi yada sonrası o ayette çelişki olmadığını gösterdi..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Bugüne kadar çelişki var diye öne sürdüğünüz bütün ayetlerin ya öncesi yada sonrası o ayette çelişki olmadığını gösterdi..

Saygılar..

 

Celiski olan bir ayetin bir oncesindeki veya bir sonrasindaki bir ayet o celiskili ayeti ham diye yuttu mu?

Gönderi tarihi:
Celiski olan bir ayetin bir oncesindeki veya bir sonrasindaki bir ayet o celiskili ayeti ham diye yuttu mu?

 

Sana bu konularda çok sık kullanılan bir örnek vereyim..

"İçkiliyken namaza yaklaşmayın.."

Şimdi sen bunun sadece namaza yaklaşmayın kısmını çeker çıkarır ve buralara yazarsan olmaz dimi..

Surelerdede böyledir ayetlerdede bir birleriyle bağlantılıdır ve bütünlük arzeder..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
yutmadı olayı aydınlattı..

Sana bu konularda çok sık kullanılan bir örnek vereyim..

"İçkiliyken namaza yaklaşmayın.."

Şimdi sen bunun sadece namaza yaklaşmayın kısmını çeker çıkarır ve buralara yazarsan olmaz dimi..

Surelerdede böyledir ayetlerdede bir birleriyle bağlantılıdır ve bütünlük arzeder..

 

Saygılar..

 

Kotu bir misaldi, sizden daha iyisini beklerdim. :P

Gönderi tarihi:
Müthiş hokkabazın topu gibi yok olup sıyrılıverdiniz işin içinden...

 

İddialarınızın doğruluğuna dair kanıtlarınızı göstermek yerine iyi bir manevrayla benden özetleme mi istiyorsunuz...

 

Tebrikler...

 

***

 

Oysa ben iddialarınızın geçersizliğini Onun yazılarından bir satır bile okudunuz mu acaba diye vurgulamaya çalışmış...

 

Okuduysanız da bir satırlık bir algılamayla değerlendirmeler yaptığınızı anlatmaya çalışmıştım...

 

Oysa siz aşağılandığınızı sanmışsınız...

 

Tekrar tebrikler...

Sorduğum sorularda anlamını bilmediğiniz bir terim varsa söyleyin anlamını açıklayayım.

Mesela Hz. İsa için bir Yahudi demesi onun kiliseye karşı aldığı tavrın bir sonucudur. Akılla Tanrı'nın bulunacağını belirtir bu da deizme ulaştığının göstergesidir. Kölelelerin köleliklerine devam etmesi gerektiğini toplum düzeninin böyle sağlanacağını söylemesi dönemin yükselen burjuvasının aydınlığını götürdüğünün örneğidir.

Volter'den bir satır okuduğum konusunda sizi ikna edebildim mi? Siz de okuduğunuzu ispat eder misiniz? Karşı çıkarak yanlışlarımı göstererek.

Gönderi tarihi:
Volter'den bir satır okuduğum konusunda sizi ikna edebildim mi?

 

Siz de okuduğunuzu ispat eder misiniz? Karşı çıkarak yanlışlarımı göstererek.

 

 

 

İlk yazdığınıza kanıt olacak cümleler kurmak yerine yaklaşımlarınız "sen - ben" e dönüştü...

 

*** tartışmanın yararlı olacak bir tarafı olduğunu sanmıyorum...

Gönderi tarihi:
Kendi fikrim: Voltaire öğrendiklerimize göre hristiyanlığı yaşadığı dönemde kıyasıya eleştirmiş ve deizme varmış dönemin tipik burjuva aydınıdır... Çünkü bu adamların çoğu dinsizdirler.

 

İlk söylediğim bu.

 

Çok merak ediyorum... Siz Voltaire'nin yazdığı kitaplarından bir tek satır okudunuz mu?

Siz Voltaire'nin yazdığı kitaplarından herhangi birini, başından sonuna kadar sıkılmadan okuyupta mı bu kendi fikrinizi edindiniz ve belirtiyorsunuz?

 

Sizin ithamınız bu.

 

Mesela Hz. İsa için bir Yahudi demesi onun kiliseye karşı aldığı tavrın bir sonucudur. Akılla Tanrı'nın bulunacağını belirtir bu da deizme ulaştığının göstergesidir. Kölelelerin köleliklerine devam etmesi gerektiğini toplum düzeninin böyle sağlanacağını söylemesi dönemin yükselen burjuvasının aydınlığını götürdüğünün örneğidir.

 

Son yazdıklarım ilk yazdıklarımın açıklamasıdır. Voltaire’nin Felsefe Sözlüğü adlı eserine bakınız. Hokkabaz suçlamasına maruz kalmama rağmen sen-ben olayı yok bu konudaki fikirlerimi çürütmenizi bekliyorum.

 

“Müslümanlar bu tip çarpıtmalara ve uydurmalara pek heveslidir.” Önermesini ortaya atan arkadaşa tekrar soruyorum. Sayın Katakuta bu önermede bütün Müslümanları kastediyorsun ve uydurmacılıkla diğer bir deyişle yalancılıkla suçluyorsun. Bir genelleme söz konusu. Özür dileyebilecek misiniz? Yoksa görmezlikten mi geleceksiniz?

Gönderi tarihi:
Bu konudaki fikirlerimi çürütmenizi bekliyorum.

 

Yoksa görmezlikten mi geleceksiniz?

 

Görmemezlikten gelinecek bir ortam yok ki, her şey ortada...

 

Siz düşüncelerinizi ortaya koydunuz...

 

Herbirimizde kendi görüşlerimizi...

 

Kendi ifadelerinizi "söylediğim bu", benim ifadelerimi de "Sizin ithamınız bu" olarak değerlendirmeyi tercih ediyorsunuz...

 

Sonuçta bu bakış açısıyla tartışıyor olamamızın ne yararı olabilir?

 

Siz hala haklı olabilmek düşüncesiyle yaklaşımlar üretirken varılacak nokta nasıl haklı yada baskın çıkabilirimden öteye gidemez...

 

Kimsenin sizin fikirlerini çürütmek gibi bir Kaygısı olduğunu da sanmıyorum...

 

En azından benim açımdan sizin fikirlerinizde yanlış gördüklerime karşılık kendi doğrularımı yazabilirim...

 

Ve sonuç kişisel algılamalarımıza bağlı olarak değişir...

 

Ya inatla haklılılığımızı savunuruz...Yada doğru değerlendirmelerle kişisel gelişimimize katkılarda bulunuruz...

 

O nedenle bir önceki iletimde belirttiğim gibi..." *** tartışmanın yararlı olacak bir tarafı olduğunu sanmıyorum... "

 

En azından bana yararlı olacak bir tarafı kalmadı...

 

İllaki, haklılıksa sizi kendi haklılığınızla baş başa bırakmayı daha uygun buluyorum...

 

Ama yinede Kırıcı ve dayatmacı olmadan, farklı düşüncelerin diyalog içinde olması gerektiğine inanan bir kişi olarak...

 

Olumlu yada olumsuz vardığımız bu noktada sizinle tartışıyor olmaktan sevinç duyduğumu belirtmek isterim...

*tna

Gönderi tarihi:
İllaki, haklılıksa sizi kendi haklılığınızla baş başa bırakmayı daha uygun buluyorum...

Ama yinede Kırıcı ve dayatmacı olmadan, farklı düşüncelerin diyalog içinde olması gerektiğine inanan bir kişi olarak...

Olumlu yada olumsuz vardığımız bu noktada sizinle tartışıyor olmaktan sevinç duyduğumu belirtmek isterim...

Sayın Gecekuşu, illa haklı çıkmak gibi bir niyetim yok. Eğer görüşlerimi çürütecek bir kişi ya da kaynak varsa ondan yararlanmayı da bir borç bilirim. "Siz Voltaire'i hiç okudunuz mu?" sorusu gelince Volter hakkında bildiklerim/okuduklarım konusunda şüpheye düşmem ve bu konuda karşı düşünceler istemem sanırım çok doğal. Mevlana "Bir şeyler öğretebileceğiniz ya da öğrenebileceğiniz kişilerle muhabbet edin." diyor. Sizinle tartışmamı bu bağlamda götürdüğümü bilmenizi isterim. Volter hakkında yanlış biliyorsam düzeltilmesini istemem de çok doğal. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp değil mi efendim. Bu topicte Sayın Brian Slapper'le yaptığımız tartışmaya bakarsanız ne kadar sabit fikirli (!) olduğumu, haklı çıkmaya ne kadar meraklı (!) olduğumu görebilirsiniz. Benimle tartışmayı düşünmezseniz de saygı duyarım. Volter'le ilgili fikirlerimin de doğru olduğunu düşünmeye devam ederim.

Gönderi tarihi:
Bugüne kadar çelişki var diye öne sürdüğünüz bütün ayetlerin ya öncesi yada sonrası o ayette çelişki olmadığını gösterdi..

 

kralx, bu lafı her başlıkta söylüyorsun, sana kaç kere hodri meydan dedim, sürekli kaçıyorsun.

 

KURAN, akla, vicdana, ahlaka mugayir sözler ve çelişkiler koleksiyonudur.

Kuran kendi kendisiyle çelişkilidir. Bilimle çelişkilidir.

 

Tanrı eğer varsa ve mükemmelliğin simgesi ise, mükemmel ise, hatasız da olmalıdır.

Anlaştık mı?

 

Başka yerde de sormuştum, ama, görmemezlikten geldin veya görmedin, bilemem. Ama bir kaç kez yenilediğim halde cevap vermediysen, artık görmemezlikten geldiğini düşünmekten başka çarem yok.

 

Neyse... yeni davete dönelim.

 

*

 

Sana basit sorular, çok basit.

 

Öküz (Bakara) Suresi:

29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratti. Sonra semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratip düzenledi (tanzim etti). O, her seyi hakkiyla bilendir.

 

Ruh Kapkaççısı (Naziat) Suresi:

27. Sizi yaratmak mi daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mi, ki onu Allah bina etti,

28. Onu yükseltti, düzene koydu ,

29. Gecesini karartti, gündüzünü agartti.

30. Ondan sonra da yerküreyi dösedi,

31. Yerden suyunu ve otlagini çikardi,

32. Daglari saglam bir sekilde yerlestirdi.

 

Soru-1: Önce semayı mı yarattı döşedi, yoksa önce yerküreyi yarattı/döşedi ve semaya mı yöneldi?

 

*

 

Talan (Enfal) Suresi:

1. Sana savas ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranizi düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.

 

41. Eger Allah'a ve hak ile bâtilin ayrildigi gün, iki ordunun birbiri ile karsilastigi gün (Bedir savasinda) kulumuza indirdigimize inanmissaniz, bilin ki, ganimet olarak aldiginiz herhangi bir seyin beste biri Allah'a, Resulüne, onun akrabalarina yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Allah her seye hakkiyla kadirdir.

 

Soru-2: Ganimetlerin hepsi mi Allah'a ve Muhammed'e ait, yoksa diğer müslümanlar homurdanınca Muhammed bu iddiasından vazgeçmiş ve ganimetlerin beşte biri Allah'ın ve benimdir mi demiş?

 

*

 

Kadın (Nisa) Suresi:

78. Nerede olursaniz olun ölüm size ulasir; sarp ve saglam kalelerde olsaniz bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; baslarina bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandir"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamiyorlar!

 

79. Sana gelen iyilik Allah'tandir. Basina gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; sahit olarak da Allah yeter.

 

Soru-3: İyilik ve kötülük hepsi Allah'tan mı, yoksa iyilik Allah'tan, kötülük nefisten mi?

 

*

 

Sığır (Enam) Suresi:

108. Allah'tan baskasina tapanlara (ve putlarina) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi islerini câzip gösterdik. Sonunda dönüsleri Rablerinedir. Artik O ne yaptiklarini kendilerine bildirecektir.

 

Öküz (Bakara) Suresi:

65. Içinizden cumartesi günü azginlik edip de, bu yüzden kendilerine: ********** maymunlar olun! dediklerimizi elbette bilmektesiniz.

 

171. Kâfirlerin durumu, sadece çobanin bagirip çagirmasini isiten hayvanlarin durumuna benzer. Çünkü onlar sagirlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düsünmezler.

 

Yükseltiler/Tepeler (Araf) Suresi:

176. Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandi ve hevesinin pesine düstü. Onun durumu tipki köpegin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çikarip solur, biraksan da dilini sarkitip solur. Iste âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kissayi anlat; belki düsünürler.

 

179. Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçogunu cehennem için yaratmisizdir. Onlarin kalpleri vardir, onlarla kavramazlar; gözleri vardir, onlarla görmezler; kulaklari vardir, onlarla isitmezler. Iste onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da saskindirlar. Iste asil gafiller onlardir.

 

Ölçü/Kriter (Furkan) Suresi:

44. Yoksa sen, onlarin çogunun gerçekten (söz) dinleyecegini yahut düsünecegini mi saniyorsun? Hayir, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapiktirlar.

 

Pişmanlık (Tevbe) Suresi:

28. Ey iman edenler! Müsrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yillarindan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Süphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.

 

Soru-4: Sığır (Enam) Suresinde "başkasının tağptığı şeylere sövmeyin" diyorsun, ondan sonra sen küfrün allahını yapıyorsun. Hangisi doğru?

 

*

 

Samimiyet veya Teklik (İhlas) Suresi

1. De ki: O, Allah birdir. (Diğer birçok surede de tek yaratıcının Allah olduğu tekrar edilir duru)

 

Saftakiler (Saffat) Suresi:

125.Yaratanlarin en iyisini birakip da Ba'l'e mi taparsiniz? demisti.

126. "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarinizin da Rabbi olan Allah'i?"

127. Bunun üzerine Ilyas'i yalanladilar. Onun için onlarin hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

128. Ancak Allah'in ihlâsli kullari müstesna.

 

Soru-5: Madem birsürü sured Yaratıcı tekdir diyorsun, ona Halık adını veriyorsun, peki başka Yaratıcılar mı var ki, yaratanların en iyisi gibi bir ifade kullanıyorsun, peygamber diye tanıttığın İlyas Efendiye?

 

*

 

Lokman Suresi:

14. Biz, insana anne-babasını önerdik: Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. sütten kesilmesi de iki yılda (24 ay) olmuştur. O halde bana ve ana-babana şükret. Dönüş banadır.

 

Kum Tepesi (Ahkaf) Suresi:

15. Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!"

 

Soru-6: Bir yerde insanın sütten kesilmesi 2 yıldır diyor, başka bir yerde taşınması ve sütten kesilmesi 30 aydır diyor. 30 aydan, taşınma süresini çıkaralım: 30-9 = 21

 

Karar ver artık, sütten kesilme 24 ayda mı 21 ayda mı olucak?

 

*

 

vs. vs.. bol zamanı olan devamı için sevgili katakutanın Kuran çelişkileri koleksiyonuna bakabilir.

 

*

 

Sayın kralx, bu sefer de görmemezlikten gelmemeni dilerim.

 

Görmemezlikten geleceksen, "kuranda çelişki yoktur, çelişki dediğiniz herşeye tek tek cevap verdik" propagandasına son ver derim.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
kralx, bu lafı her başlıkta söylüyorsun, sana kaç kere hodri meydan dedim, sürekli kaçıyorsun.

 

KURAN, akla, vicdana, ahlaka mugayir sözler ve çelişkiler koleksiyonudur.

Kuran kendi kendisiyle çelişkilidir. Bilimle çelişkilidir.

 

Tanrı eğer varsa ve mükemmelliğin simgesi ise, mükemmel ise, hatasız da olmalıdır.

Anlaştık mı?

 

............

 

vs. vs.. bol zamanı olan devamı için sevgili katakutanın Kuran çelişkileri koleksiyonuna bakabilir.

 

*

 

Sayın kralx, bu sefer de görmemezlikten gelmemeni dilerim.

 

Görmemezlikten geleceksen, "kuranda çelişki yoktur, çelişki dediğiniz herşeye tek tek cevap verdik" propagandasına son ver derim.

 

Saygılar.

 

Evet, yanitlanmamis o kadar cok soru var ki... Dine ve Muhammed'in, Allah kelamidir diye ortaya attigi masallara oyle inanmislar ki, sorgularsak Allah katinda tu kaka insan oluruz diye Cehennem korkularindan mi, bu korkunun getirdigi hareketsizlikten dolayimidir nedir (sabit fikirlilik), kisir bir dongude debelenip duruyorlar.

 

Arkadaslarin burada yaptigi sacede vaaz vermek, lakin bu vaazlara insanlarin karinlarinin tok oldugunu bilmiyorlar mi? Bilmiyorlarsa buradan duyurulur, tokuz. Bize gerekli olan butun bu celiskilere ve diger cetrefilli durumlara yanit vermeleridir.

 

Ama, oyle inandirici yanitlar olsun ki, 'bak biz yanlis anlamisiz, yanilmisiz' dedirten cinsten olsunlar.

Gönderi tarihi:

Sayın Muki ve Sayın Brain, bu sorularınızı daha öncede sordunuz ve bende cevap verdim..

Katakutanında iddaları biliyorum ve hepsine cevap verdim..

Arama butonundan arattırınız cevapları görürsünüz..

Kısaca tekrar cevap vereyim..

 

Önce semayı mı yarattı döşedi, yoksa önce yerküreyi yarattı/döşedi ve semaya mı yöneldi?

 

Yaratmak ve düzenlemek farklıdır..

Var olanın düzenlenmesi ile ilk yaratılması..

Yer zaten vardır yani yaratılmıştır söz konus olan yerin düzenlenmesidir..

 

Ganimetlerin hepsi mi Allah'a ve Muhammed'e ait, yoksa diğer müslümanlar homurdanınca Muhammed bu iddiasından vazgeçmiş ve ganimetlerin beşte biri Allah'ın ve benimdir mi demiş?

 

"Ğunm": Esasen bir şeye sıkıntı ve zahmet çekmeden nail olmak veya düşmandan doyumluk almak mânâlarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak söylenilir ki, "ganimet" kelimesi de her iki bakımdan aynı anlama gelir. Şeriat ıstılahında ise ganimet, küffardan savaşla ve zor kullanılarak alınan maldır. Şu halde isterse harbin sonunda yapılan barış anlaşması gereğince olsun, düşmandan alınan mala ganimet adı verilmez. Lâkin "fey" adı verilir. Bundan dolayı ganimet kelimesi fey kelimesinden daha özel bir anlam taşır.

 

Ve biliniz, yani gereğince amel etmek üzere malumunuz olsun ki, aldığınız ganimet ne şeyden olursa olsun, isterse bir iğne veya iplikten ibaret bulunsun, bu sûrenin başında da beyan olunduğu üzere her şeyden önce "Enfâl Allah'a ait" olduğundan onun beşte biri sırf Allah içindir. Ve Peygamber içindir, ve ona yakınlığı olanlar içindir, ve yetimler içindir, ve miskinler (yani yoksullar) içindir, ve yolda kalmış yolcular içindir.

 

İlk önce ganimetin beşte birini Allah için ayırmak, onu da beş hisseye ayırıp, bu âyette açıklandığı gibi, bu beş gruba taksim etmek gerekir. Yani Allah, kendi hakkı olarak zikrettiği beşte biri, yine beşe ayırıp önce Resulullah'a, sonra da sırasıyla zikredilen bu insanlara verilmesini emreder.İşte bu sûrenin ilk âyetinde "Enfâl, (yani ganimetler), Allah'a ve Resul'e aittir." hükmünün ayrıntılı olarak açıklaması budur. (elmalılı tefsiri)

 

İyilik ve kötülük hepsi Allah'tan mı, yoksa iyilik Allah'tan, kötülük nefisten mi?

 

Bu konuda Ey Muhammed, hitaba layık ve Allah'ın sözünü anlayacak olan sensin, dinle: Sana gelen her iyilik, her menfaat, itaat ve mükafat Allah'tandır, çalışıp kazanman olsa da olmasa da Allah'tandır. Çünkü Allah dilemeyince hiçbir şey olmaz. Allah Teâlâ Rahman ve Rahim olduğu için de iyilikler O'nun irade ve takdirine, yaratma ve var etmesine dayanmakla beraber, O'nun rızasına da tamamen uygundur. Bunun için insanın çalışıp kazanmasıyla ilgili olmayan iyilikler yalnız Allah'ın ihsanı olduğu gibi, insan iradesiyle ilgili iyilikler de Allah'ın takdir ve yaratmasına, hükmünü yürütmesine ve başarılı kılmasına, irade ve rızasına uygun olması hasebiyle yine O'nun bir ihsanıdır. Bunun için sübjektif, objektif, maddî, manevî, çalışılarak kazanılan ve çalışmadan elde edilen mutlak şekilde bütün iyilikler Allah'tan bilinmelidir. Başına gelen her kötülük ise kendi nefsindendir, kendi günah veya kusurundandır. Gerçi "Hepsi Allah'tandır." âyeti gereğince bu da Allah katındandır. Allah takdir ve irade etmemiş olsaydı bu da olamazdı. Fakat bunda yapma veya terk etme yönünden mutlaka senin sebep olman vardır. Bunun esası senin kendin, senin arzun veya senin kusurun, senin hatan veya senin acizliğin ve senin özündür. Çünkü sen başlangıçta kendi nefsinde ve aslında her şeye gücü yeten ve varlığın başlangıcı olsaydın elbette kendine hiçbir günahı yaptırmazdın ve hiçbir taraftan sana bir zararın gelmesi ihtimali olmazdı. Bundan dolayı birinci derecede günahların kaynağı, yokluğun aslı ve yalnız mümkün olan yaratıkların mahiyyetinin kendi acizliğidir. Allah, ona herhangi bir var oluş anında bol bol iyilik ihsan etmese o derhal yok olur gider. İkincisi, başa gelen kötülüklerin bir kısmı insanın arzu ve iradesine bağlıdır. İnsan onu nefsinde tecelli eden bir irade ve istek ile bilerek veya bilmeyerek bizzat veya dolayısıyla ister. Hatta ısrar da eder, irade ve istek kuvveti nefsinde bir iyilik olduğu halde istenen maksat, iyilik de kötülük de olabilir. Allah Teâlâ da cimri olmadığından kulunun iradesine izin verip hükmünü yürüterek maksadını yaratır ve istenen kötülük yine Allah katından gelmekle beraber, sebep ve çıkış yeri kulların nefsi ve onların kazancı sayılır ve sorumluluk da yapana ait olur. "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah, çoğunu affeder." (Şûra, 42/30). Üçüncüsü, genel anlamıyla "seyyie" sadece günah değil, meşakkat ve sıkıntıları da kapsadığına göre bazı sıkıntılar, acılar vardır ki nefsi temizlemeye sebep ve günahlara keffaret ve bundan dolayı iyiliğin başlangıcı olur. (elmalılı tefsiri)

 

 

Sığır (Enam) Suresinde "başkasının tağptığı şeylere sövmeyin" diyorsun, ondan sonra sen küfrün allahını yapıyorsun. Hangisi doğru?

 

Verdiğin ayetlerde çelişki yoktur, kendi iradesi farklıdır kularına emri farklıdır..

Kullarına her emrettiğini kendisi yapacak iye bir şart yoktur..

Emirler kullarınadır kendisine değildir..

 

Madem birsürü sured Yaratıcı tekdir diyorsun, ona Halık adını veriyorsun, peki başka Yaratıcılar mı var ki, yaratanların en iyisi gibi bir ifade kullanıyorsun, peygamber diye tanıttığın İlyas Efendiye

 

İfadeye dikkat ederseniz dillendirme var kendisi söylemiyor.. (Demişti) ifadsesine dikkat..

 

Yaratanlarin en iyisini birakip da Ba'l'e mi taparsiniz? demisti

 

 

14. Biz, insana anne-babasını önerdik: Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. sütten kesilmesi de iki yılda (24 ay) olmuştur. O halde bana ve ana-babana şükret. Dönüş banadır.

 

Kum Tepesi (Ahkaf) Suresi:

15. Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!"

 

Hiç bir ayette çelişki olmadığı giib buradada yok..

Şöyleki;

Lokman suresindeki.

"sütten kesilmesi de iki yılda" burada sadece emzirme dönemi bahsediliyor.. "de" ibaresine dikkat ediniz..

 

"Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır"

Buradada anne karnındaki ruh verildiği günden doğup süt emmeye başlayıp sütten kesildiği güne kadar olan zamandan bahsediliyor.. "taşınması" ve "ve" kelimelerine dikkat..

 

KUR'AN-I KERİMDE KESİNLİKLE ÇELİŞKİ YOKTUR VAR DİYENLERE HODRİ MEYDAN..

 

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Sayın Muki ve Sayın Brain, bu sorularınızı daha öncede sordunuz ve bende cevap verdim..

Katakutanında iddaları biliyorum ve hepsine cevap verdim..

Arama butonundan arattırınız cevapları görürsünüz..

 

Katakuta'ya verdiğin cevaplar da buradakiler gibi harikulade cevaplardı. Yaraya merhem olmayan laf dizinleri.

Öncelikle bunu herkes bilsin. Evet arama motoru var herkes kullansın.

 

Yaratmak ve düzenlemek farklıdır..

Var olanın düzenlenmesi ile ilk yaratılması..

Yer zaten vardır yani yaratılmıştır söz konus olan yerin düzenlenmesidir..

 

Buna cevap mı diyorsun? katakuta'ya verdiğin harikulade cevaplara benziyor.

 

Soru net: gökyüzü mü önce yaratılmış, yeryüzü mü? hangisinden sonra hangisine geçmiş?

Senin ilahiyatçılığa yeni bir soluk getirebilecek olan "yaratma işlemini kategorilere ayırma" yöntemiylle soralım:

 

Bu Muhammed'in Allah'ı önce yeri yaratmış, boş bırakmış, sonra gökyüzüne yönelmiş, onu yaratmış, sonra yere gelmiş, onu donatmış, sonra yıldız olsun diye göğün ilk katına boncuk mu çakmış,

 

yoksa

 

önce göğü yaratmış, boş bırakmış, sonra yeri yaratmış, sonra tekrar geri dönmüş yıldızları yerleştimiş, sonra yeri donatma işine mi başlamış?

 

Öküz (Bakara) suresinden mi başlayalım yoksa Ruh Kapkaççısı (Naziat) Suresinden mi?

 

"Yer zaten vardı sonra düzenledi" diyerek, Öküz Suresindeki ifadelere yalan mı diyorsun?

 

Öküz (Bakara) Suresi:

29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratti. Sonra semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratip düzenledi (tanzim etti). O, her seyi hakkiyla bilendir.

 

Senin yine başka bir çıkmaz doğuracak olan, ilahiyatçılıkta çığır açmaya yönelik "yarattı" ve "düzenledi" ayrımın nerede bu ayette? "Yerde ne varsa HEPSİNİ sizin için yarattı, SONRA semaya yöneldi" diyor. Türkçe'yi anlamak bu kadar güç mü?

 

"Ğunm": Esasen bir şeye sıkıntı ve zahmet çekmeden nail olmak veya düşmandan doyumluk almak mânâlarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak söylenilir ki, "ganimet" kelimesi de her iki bakımdan aynı anlama gelir. Şeriat ıstılahında ise ganimet, küffardan savaşla ve zor kullanılarak alınan maldır. Şu halde isterse harbin sonunda yapılan barış anlaşması gereğince olsun, düşmandan alınan mala ganimet adı verilmez. Lâkin "fey" adı verilir. Bundan dolayı ganimet kelimesi fey kelimesinden daha özel bir anlam taşır.

 

Ansiklopedik bilgi için teşekkürler. Biz sorumuza cevap arayalım.

 

Ve biliniz, yani gereğince amel etmek üzere malumunuz olsun ki, aldığınız ganimet ne şeyden olursa olsun, isterse bir iğne veya iplikten ibaret bulunsun, bu sûrenin başında da beyan olunduğu üzere her şeyden önce "Enfâl Allah'a ait" olduğundan onun beşte biri sırf Allah içindir. Ve Peygamber içindir, ve ona yakınlığı olanlar içindir, ve yetimler içindir, ve miskinler (yani yoksullar) içindir, ve yolda kalmış yolcular içindir.

 

İlk önce ganimetin beşte birini Allah için ayırmak, onu da beş hisseye ayırıp, bu âyette açıklandığı gibi, bu beş gruba taksim etmek gerekir. Yani Allah, kendi hakkı olarak zikrettiği beşte biri, yine beşe ayırıp önce Resulullah'a, sonra da sırasıyla zikredilen bu insanlara verilmesini emreder.İşte bu sûrenin ilk âyetinde "Enfâl, (yani ganimetler), Allah'a ve Resul'e aittir." hükmünün ayrıntılı olarak açıklaması budur. (elmalılı tefsiri)

 

(Hiçbirşeye ihtiyacı olmayan Allah'ın ganimetten oranı, hesabı kitabı belli pay istemesindeki çelişkiye hiç değinmedim zaten. Allah'ın pay alması gibi bir durum yok. Muhammed'in ALLAH adını verdiği görünmez putu KULLANARAK talandan (enfal'den) başka insanlara pay vermemek için uydurduğu bir kılıf. )

 

Ee cevap nerde?

 

Talan Suresinin 1. ayetinde yağmalanan tüm malların Allah'a ve Resulüne ait olduğu, yine Talan Suresi'nin 41. ayetinde yağmanın 1/5'inin Allaha, Resulüne, Resulün akrabalarına, yoksullara, yetimlera ve yolculara aittir deniyor.

 

Talan Suresinin 1. ayetine mi inansın müslümanlar, 41. ayetine mi?

Talandan Allah'ın payını kim alacak? Elmalılı uydurmuş Allah'ın payı diğerleri arasında paylaştırılır diye, nerden almış bu paylaşım hesabını? Yoksa Elmalılı putların hiçbirşeye ihtiyacı olmayacağını bildiği için, onun payını diğerlerine paylaştırabiliriz diye mi düşünmüş?

 

Bu konuda Ey Muhammed, hitaba layık ve Allah'ın sözünü anlayacak olan sensin, dinle: Sana gelen her iyilik, her menfaat, itaat ve mükafat Allah'tandır, çalışıp kazanman olsa da olmasa da Allah'tandır. Çünkü Allah dilemeyince hiçbir şey olmaz. Allah Teâlâ Rahman ve Rahim olduğu için de iyilikler O'nun irade ve takdirine, yaratma ve var etmesine dayanmakla beraber, O'nun rızasına da tamamen uygundur. Bunun için insanın çalışıp kazanmasıyla ilgili olmayan iyilikler yalnız Allah'ın ihsanı olduğu gibi, insan iradesiyle ilgili iyilikler de Allah'ın takdir ve yaratmasına, hükmünü yürütmesine ve başarılı kılmasına, irade ve rızasına uygun olması hasebiyle yine O'nun bir ihsanıdır. Bunun için sübjektif, objektif, maddî, manevî, çalışılarak kazanılan ve çalışmadan elde edilen mutlak şekilde bütün iyilikler Allah'tan bilinmelidir. Başına gelen her kötülük ise kendi nefsindendir, kendi günah veya kusurundandır. Gerçi "Hepsi Allah'tandır." âyeti gereğince bu da Allah katındandır. Allah takdir ve irade etmemiş olsaydı bu da olamazdı. Fakat bunda yapma veya terk etme yönünden mutlaka senin sebep olman vardır. Bunun esası senin kendin, senin arzun veya senin kusurun, senin hatan veya senin acizliğin ve senin özündür. Çünkü sen başlangıçta kendi nefsinde ve aslında her şeye gücü yeten ve varlığın başlangıcı olsaydın elbette kendine hiçbir günahı yaptırmazdın ve hiçbir taraftan sana bir zararın gelmesi ihtimali olmazdı. Bundan dolayı birinci derecede günahların kaynağı, yokluğun aslı ve yalnız mümkün olan yaratıkların mahiyyetinin kendi acizliğidir. Allah, ona herhangi bir var oluş anında bol bol iyilik ihsan etmese o derhal yok olur gider. İkincisi, başa gelen kötülüklerin bir kısmı insanın arzu ve iradesine bağlıdır. İnsan onu nefsinde tecelli eden bir irade ve istek ile bilerek veya bilmeyerek bizzat veya dolayısıyla ister. Hatta ısrar da eder, irade ve istek kuvveti nefsinde bir iyilik olduğu halde istenen maksat, iyilik de kötülük de olabilir. Allah Teâlâ da cimri olmadığından kulunun iradesine izin verip hükmünü yürüterek maksadını yaratır ve istenen kötülük yine Allah katından gelmekle beraber, sebep ve çıkış yeri kulların nefsi ve onların kazancı sayılır ve sorumluluk da yapana ait olur. "Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah, çoğunu affeder." (Şûra, 42/30). Üçüncüsü, genel anlamıyla "seyyie" sadece günah değil, meşakkat ve sıkıntıları da kapsadığına göre bazı sıkıntılar, acılar vardır ki nefsi temizlemeye sebep ve günahlara keffaret ve bundan dolayı iyiliğin başlangıcı olur. (elmalılı tefsiri)

 

"Cevaba bak çay demle" derdik okul çağımızda böyle şeylere.

 

Başına gelen her kötülük ise kendi nefsindendir, kendi günah veya kusurundandır. Gerçi "Hepsi Allah'tandır." âyeti gereğince bu da Allah katındandır.

 

Galatasaray aldığı her yenilgiyi kendi başarısızlığı nedeniyle almıştır. Gerçi Galatasaray yenilgilerinin hepsini Futbol Federasyonu nedeniyle almıştır.

 

İkincisi, başa gelen kötülüklerin bir kısmı insanın arzu ve iradesine bağlıdır.

Galatasaray'ın aldığı her yenilgi kendindendir. Galatasaray'ın aldığı bir kısım yenilgiler kendi iradesi sonucudur.

 

Elmamlılı kendinde miymiş bu kadar çelişkili sözü biraraya getirirken?

 

Verdiğin ayetlerde çelişki yoktur, kendi iradesi farklıdır kularına emri farklıdır..

Kullarına her emrettiğini kendisi yapacak iye bir şart yoktur..

Emirler kullarınadır kendisine değildir..

 

4. Murat herkese içki yasağı koyup, içenleri astırırken, kendisinin neden su gibi içki içmeyi sürdürdüğü anlaşıldı. Allahtan ilham almış adam.

 

Allah dediğiniz şeye atfedilen o sözleri gayri müslümlerin önünde alıntılayıp okuyunca ne oluyor? "Bu sözleri Allah demiş, ben demiyorum" mu diyorsunuz?

 

Bu tartışma sırasında ben buraya akışıksız bir atasözü yazsam, sen neden hakaret ediyorsun deyince, ben "bana ne kızıyorsun kardeşim, atatsözü bu" diye kenara mı çekileyim?

 

İfadeye dikkat ederseniz dillendirme var kendisi söylemiyor.. (Demişti) ifadesine dikkat..

Yaratanlarin en iyisini birakip da Ba'l'e mi taparsiniz? demisti

 

Yani şu senin koskoca Allah, hiçbirşeye ihtiyacı olmayan ama yağmadan kendisine ayrılan payı bile aamayan allah İlyas efendiyi hem peygamber diye atamış hem de ona "dine göre yanlış" bir ifade mi kullandırtmış din tebliği sırasında? Yaratıcıların sayısını bile bilmeyen bir adamı peygamber mi yapmış o yaratıcıların en iyisi?

 

Ne diyeor Saftakiler Suresinin devamında? İlyas'ı yalanlamışlar ve cehennemi boylamışlar. Allah İlyas'ın söylediklerini tastik ediyor ki, ona ceza vermemiş, diğerlerini tandır kebabı malzemesi yapmış.

 

123. İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.

124. (İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

125.Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.

126. "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?"

127. Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

 

Çelişki var mıymış yok muymuş?

 

Hiç bir ayette çelişki olmadığı giib buradada yok..

Şöyleki;

Lokman suresindeki.

"sütten kesilmesi de iki yılda" burada sadece emzirme dönemi bahsediliyor.. "de" ibaresine dikkat ediniz..

 

"Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır"

Buradada anne karnındaki ruh verildiği günden doğup süt emmeye başlayıp sütten kesildiği güne kadar olan zamandan bahsediliyor.. "taşınması" ve "ve" kelimelerine dikkat..

 

Yukarıdaki bütün ayetlerdeki çelişkiler aynen duruyor. Cevap sandığın şeyler laf kalabalığından başka birşey değil. katakuta'ya verdiğin cevaplar da böyleydi.

 

şimdi taşınması ve ve kelimelerine dikkat edelim bakalım, veya dikkat etmemişmiyiz ona bakalım:

 

Ben ne demişim?

 

Soru-6: Bir yerde insanın sütten kesilmesi 2 yıldır diyor, başka bir yerde taşınması ve sütten kesilmesi 30 aydır diyor. 30 aydan, taşınma süresini çıkaralım: 30-9 = 21

 

Karar ver artık, sütten kesilme 24 ayda mı 21 ayda mı olucak?

 

Sayın kralx, ben zaten taşınma süresini çıkarmışım, yani dikkate etmişim taşınma süresine.

 

Çelişkiyi görmek bu kadar zor mu? Taşınma süresini çıkardıktan sonra 21 ay kalıyor. Düğer bir ayette ise, 24 aydır sütten kesilme süresi diyor. Muhammed'in herşeye güç yetiren putunun matematik yeteneği kıtmış galiba.

KUR'AN-I KERİMDE KESİNLİKLE ÇELİŞKİ YOKTUR VAR DİYENLERE HODRİ MEYDAN..

 

Ben burdayım kralcıım.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Katakuta'ya verdiğin cevaplar da buradakiler gibi harikulade cevaplardı. Yaraya merhem olmayan laf dizinleri.

Öncelikle bunu herkes bilsin.

O senin düşüncen..

Soru net: gökyüzü mü önce yaratılmış, yeryüzü mü

 

Yaratılmayla yaratılmış olanın düzenlenmesi farkını çelişki diye öne sürüyorsun oysa yaratma başka düzenleme başka ayetleri bu şekilde okulmaslısın çünkü bu şekilde yazıyor..

Ayetleri dikkatli okuyun lütfen..

 

Ansiklopedik bilgi için teşekkürler. Biz sorumuza cevap arayalım.

 

Benim yazacakalarımda o şekildedir, onlar ansiklopedik bilgi değil cevaptır..

 

Başına gelen her kötülük ise kendi nefsindendir, kendi günah veya kusurundandır. Gerçi "Hepsi Allah'tandır

Evet yaratma irade ve kudret Allah'a aittir ancak kul kendisi irade eder ısrar eder son kararını alır Allah o fiili yaratır..

İyilik isteyene iyilik verir ve artırır..

Kötülük isteyenede kötülük verir..

Allah zulmetmez..

 

. Murat herkese içki yasağı koyup, içenleri astırırken, kendisinin neden su gibi içki içmeyi sürdürdüğü anlaşıldı. Allahtan ilham almış adam.

 

Hesaba çekecek olan Allahtır yargı onundur kullarını kendisi yargılar..

Bu yüzden burada çelişki yoktur, çelişki olması için kendini bağlayan bir hükmümle çelişmesi lazımdır..

Ama senin çelişki diye öne sürdüğün kefedeni bir gözünde insan bir gözünde yaratıcı var..

 

125.Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.

126. "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?"

 

Çelişki yok çelişkinin tanımını kontrol ediniz..

Artı bir üstteki onların zannı olan başka yaratıcılar düşüncesini dillendirip doğrusu "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?" deniliyor...

 

Taşınma süresini çıkardıktan sonra 21 ay kalıyor

 

21 değil anne karnındaki ilk 3 ay yani ruha sahip olduğu ve embiryonun gelişime başlayıp ağırlık yapmaya yük halini almaya başlamasından sonraki 6 ay+24 ay = 30 ay..

Çelişki yok Brain..

Ne bu ayetlerde nede başka ayetlerde çelişki yoktur cevapları açık ve nettir..

 

KUR'AN-I KERİMDE ÇELİŞKİ YOKTUR...

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Öküz (Bakara) Suresi:

29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratti. Sonra semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratip düzenledi (tanzim etti). O, her seyi hakkiyla bilendir.

 

Ruh Kapkaççısı (Naziat) Suresi:

27. Sizi yaratmak mi daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mi, ki onu Allah bina etti,

28. Onu yükseltti, düzene koydu ,

29. Gecesini karartti, gündüzünü agartti.

30. Ondan sonra da yerküreyi dösedi,

31. Yerden suyunu ve otlagini çikardi,

32. Daglari saglam bir sekilde yerlestirdi.

 

Soru-1: Önce semayı mı yarattı döşedi, yoksa önce yerküreyi yarattı/döşedi ve semaya mı yöneldi?

Saygılar.

Sayın Beyin Tokatlayıcı, malum sitelerden aldığınız bu çelişki iddialarının cevapları araştırırsanız verilmiş zaten. Ben yine sizin yaptığınız ya da sayın (!)katakuta'nın (o bütün müslümanlara yalancı dedi) beyninin ürünü zannettiğiniz bu iddialara verilen cevapları yollayayım.

 

Gök mü yer mi önce yaratıldı?

Naziyat ve Fussilet suresinde geçen ifadelerden yola çıkarak iki farklı yerde yerin ve göğün yaratılışıyla ilgili farklı bir sıralamanın olduğu iddia edilmektedir. Bu farklılığın bir çelişki olduğu söylense de, gerçek iddia edildiği gibi değildir. Aslında yerler ve göklerin yaratılmasında bir sıralama yoktur. İkisi de aynı anda yaratılmıştır. Enbiya suresindeki bir ayette şöyle bildirilmektedir:

O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık . (21 Enbiya, 30)

 

Görüldüğü hem gök hem de yer birlikte vardı. Yaratılışlarında bir sıralama olmadığı gibi birlikteyken ayrılma söz konusu olmuştur. Diğer ayetler de dikkatli okunduğunda. Böyle bir sıralama yapılmadığı görülecektir.

İlk önce Fussilet suresindeki ayetlere bakarsak bunu daha iyi görebiliriz.

 

Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler. (41 Fussilet Suresi, 10/11)

 

10. ayete bakarsak yerin yaratılmasından söz edilir. 11. ayette ise “sonra duman halinde göğe yöneldi” ifadesi vardır. Yani burada göğün daha sonradan yaratılması söz konusu değildir. Gök zaten vardır. Olan duman halindeki göğe yönelmedir. Eğer 11. ayete bakarsanız konu şöyle devam eder:

 

Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)'ın takdiridir. (41Fussilet Suresi, 12)

 

Burada duman halinde var olan gök yerin yaratılmasından sonra 7 kat gök olarak tabaklandırılmasıdır. Yeni bir yaratılış söz konusu değildir.Sadece düzenleme söz konusudur.Şimdi atmosferin oluşumuyla ilgili bilimsel teorilere bakarsak bu ifadenin onunla örtüştüğünü de görürüz. Sadece şunu söyleyeyim, atmosferin ilk başta duman halinde olması daha sonradan tüm atmosferin 7 değişik katman şeklinde şekillendiğini bilimsel bazda zaten ifade edilmektedir. Şu anda atmosferimizde ayette bildirildiği gibi 7 ayrı katmandan oluşmaktadır. Bu ayetlerdeki anlatımlar bilimsel gerçekler açık bir şekilde ifade edilmektedir.

 

Naziyat suresindeki ayetlere bakarsak da benzer bir durum olduğunu görürüz.

Burada göğün yaratılmasından bahsedilir. Bunlar anlatıldıktan sonra ise yer ile ilgili şöyle bildirilir:

 

'Bundan sonra da yeryüzünü düzenledi.'(79 Naziat-30)

 

Burada da yerin yaratılmasından söz edilmez. Zaten yer vardır. Burada söz edilen yerin düzenlenmesidir. Yani bir yaratılış yoktur. Naziyat ve fussilet surelerindeki ayetlerde anlatılan yer ile gökler birlikte yaratılmıştır. Daha sonra da yer ve gök düzenlenmişlerdir. Fussilet Suresinin 11. ayetinde yerlerin ve göklerin birlikte hareket etmesi “böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler.” Böyle ifade edilir.

Yine yerin ilk oluşumuyla ilgili bilimsel çalışmalara bakılırsa, tüm kıtaları birlikte tek bir kara parçası olduğu daha sonra karaları oluşturan tabakaların hareket ettiği, bu hareketler sırasında kıtaların birbirinden uzaklaşarak yeryüzünde yayıldığı, dağların zaman içinde şekillendiği anlatılır. Konuyu fazla dağıtmamak için o kısımdan fazla söz etmek istemiyorum. Sadece yerin yayılmasıyla ilgili şu ayeti belirteyim:

 

Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).(51 Zariyat, 48)

 

Bu ayette de bu bilimsel gerçek ifade edilmektedir. Görüldüğü gibi iki grup ayette göklerin ve yerin yaratılmasının birbirinden önce yada sonra yaratıldığı söylenmez. Burada bahsedilenler yaratılmış olan göğün ve yaratılmış olan yerin düzenlenmesidir. Bu düzenlenme de tıpkı bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkan gerçeklerde de söylendiği gibi oluşmuş olmasıdır.

Bu ayetler de bırakın çelişki olmasını, ancak son yüzyılda ortaya çıkan bilimsel gerçekler ifade edilmektedir.

Gönderi tarihi:
Yaratılmayla yaratılmış olanın düzenlenmesi farkını çelişki diye öne sürüyorsun oysa yaratma başka düzenleme başka ayetleri bu şekilde okulmaslısın çünkü bu şekilde yazıyor..

 

Sana dil dersi vermek zorunda mıyım?

 

Öküz (Bakara) Suresi:

29. O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratti. SONRA semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratip düzenledi (tanzim etti). O, her seyi hakkiyla bilendir.

 

Bu ayetin yeryüzü ile ilgili kısmında yaratma ve düzenleme ayrımı nerededir? HEPSİ kelimesini anlamak çok mu zor?

Bu ayetin gökyüzü ile ilgili kısmında "yaratıp-düzenledi" denilen yerde eylemler ardı ardına gelmiş. Mola yok. Ara yok. Ayete göre, Muhammed'in Allah'ı, Dünyada ne varsa hepsini yarattıktan SONRA gökyüzünü ara vermeden yapmış.

 

Ruh Kapkaççısı (Naziat) Suresinde ise; gökyüzünü yaratmış, bina etmiş, yükseltmüş, düzene koymuş, gecesini karartmış, gündüzünü ağartmış (bu ayetteki bilimsel saçmalıkları bir tarafa bırakıyorum şimdilik) , ONDAN SONRA yeryüzünü döşemiş.

 

Ayetleri SİZ dikkatli okuyun lütfen.. Çelişkiler gözümüzün içine bakıyorlar.

 

Benim yazacakalarımda o şekildedir, onlar ansiklopedik bilgi değil cevaptır..

Evet yaratma irade ve kudret Allah'a aittir ancak kul kendisi irade eder ısrar eder son kararını alır Allah o fiili yaratır..

İyilik isteyene iyilik verir ve artırır..

Kötülük isteyenede kötülük verir..

Allah zulmetmez..

 

Allah'ın zulmetmediğini, insanları kızgın demirlerle dağlama, kaynar su içirme, başlarına kaynar su ve lav dökme, derileri tazeleyip tazeleyip işkenceyi sonsuza kadar sürdürme vaadinden anlıyoruz. Bu başka bir başlığın mevzusu, ayrıca tartışırız.

 

Ayetler çok açık kralx.

 

Mavi yerlerle mavi yerler, kırmızı yerlerle kırmızı yerleri karşılaştırınız lütfen.

 

Kadın (Nisa) Suresi:

78: ... Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; baslarina bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandir"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamiyorlar!

 

79: Sana gelen iyilik Allah'tandir. Basina gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; sahit olarak da Allah yeter.

 

Laf anlamıyorlar dediği insanlar (ki bunlar müslümanlar) iyiliğin Allah'tan geldiğine, kötülüğün de Muhammed yüzünden geldiğine inanıyorlar.

 

Muhammed Allah'a "HEPSİ ALLAHTANDIR" dedirterek. Müslümanlar arasındaki homurdanmaları kesiyor.

Sonra Laf anlamıyor diyerek suçladığı insanların söylediği şeyin aynısını söylüyor: İyiliğin Allah'tan kötülüğün ise, kendisi yüzünden başına geldiğini söylüyor.

 

78. ayette, iyiliği Allah'a, kötülüğü Muhammed'e havale ettikleri için insanları anlayışsızlıkla suçlayan ve hepsi Allah'tandır diyen Muhammed'in Allah'ı, 79. ayette, anlayışsızlıkla suçladığı insanların söylediği şeylerin aynısını söylüyor. Bu arada anlayışsızlıkla suçlananlar, suçlandıkları ile kalıyorlar. Muhammed de kurnazlığını yapmış oluyor.

 

Ortada bu kadar açık ve net bir çelişki ve kurnazlık varken, çelişki yok demek, sadece TESLİMİYETÇİLİK ile mümkün olabilir. Sen iyi bir müslümansın kralx.

 

Hesaba çekecek olan Allahtır yargı onundur kullarını kendisi yargılar..

Bu yüzden burada çelişki yoktur, çelişki olması için kendini bağlayan bir hükmümle çelişmesi lazımdır..Ama senin çelişki diye öne sürdüğün kefedeni bir gözünde insan bir gözünde yaratıcı var..

 

Kuralı koyan kendisi uyar önce. Örnek olur.

Mesela Forum kuralarını yazan ADMİNler, "bu kurallar sadece üyeler içindir, biz istediğimize hakaret edebiliriz" demiyorlardır?

 

kralx, Muhammed'in Allah'ına söylettirdiği sözler her müslüman tarafaından alıntılanıyor ve diğer insanlara söyleniyor.

Senin Allah "müşrikler pisliktir" derken, sen bu sözü söylemeye çekinir misin? "Yok canım müşrikler cici insanlardır" mı dersin?

 

Çelişki yok çelişkinin tanımını kontrol ediniz..

Artı bir üstteki onların zannı olan başka yaratıcılar düşüncesini dillendirip doğrusu "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?" deniliyor...

 

ÇELİŞKİ tanımını çok iyi biliyorum. Burda TDK Sözlüğü, burda sesli sözlük, burda da değişik sözlükler var. Sana yardımcı olabilir.

İlk cevabında "Dillendirme var, "demişti" ifadesine dikkat edin, kendisi söylemiyor" dedin, o cevap tutmadı mı galiba.

 

Ben sadece iki ayet de vermedim, ayetin öncesi sonrası mavalı okumayasınız diye.Tekrar bakalım sureye.

 

Safakiler (Saffat) Suresi:

123. İlyas da şüphe yok ki, peygamberlerdendi.

124. (İlyas) milletine: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?

125.Yaratanların en iyisini bırakıp da Ba'l'e mi taparsınız? demişti.

126. "Sizin de Rabbiniz, sizden önce gelen atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı?"

127. Bunun üzerine İlyas'ı yalanladılar. Onun için onların hepsi (cehenneme) götürüleceklerdir.

 

- İlyas Efendi peygambermiş, yani Muhammed ile meslekdaş.

- İlyas efendi Yaratanların en iyisini, yani sizin ve atalarınızın Rabbi Allah'ı bırakıp da neden Baal'e tapıyorsunuz diyor. Yani birden çok yaratıcı varmış gibi konuşuyor ve en iyi yaratıcının Allah olduğunu söylüyor, Muhammed'in Allah'ının peygamber olarak rütbelendirdiği adam. Ama nedense Allah bu işe kızmıyor. Halbuki birden çok yaratıcı olduğu anlamı çıkarılabilecek sözler söylemek monoteizm (tevhid) inancına göre şirk. İlyas Efendi şirk günahı işliyor. Ama zulmetmeyen Allah şirk günahına giren İlyas Efendiye bişey yapmıyor. Şirk günahı işleyen adamın arkasından gitmeyen adamları kebap yapıyor.

 

Tek olduğunu iddia eden bir ilah, çok ilahtan bahseden birine hem kızmamış, hem ona peygamberlik rütbesi vermiş, hem de o adama inanamayanları kebaphaneye postalamış. Çelişki yok. Hiç çelişki olur mu burada.

 

21 değil anne karnındaki ilk 3 ay yani ruha sahip olduğu ve embiryonun gelişime başlayıp ağırlık yapmaya yük halini almaya başlamasından sonraki 6 ay+24 ay = 30 ay..

 

İlk üç ay annesi tarafında taşınmıyor da dışarıda bir depoda, rafda mı bekliyor bebekler?

Bak bunu bilimsel bir dergiye gönder, tıpta çığır açarsın.

Hatta dinde de çığır açarsın. Ruh'un ne zaman gelip gittiğine dair tezlerini din camiasına kabul ettirirsen sen de ulema olursun.

 

Çelişki yok Brain..

Ne bu ayetlerde nede başka ayetlerde çelişki yoktur cevapları açık ve nettir.. KUR'AN-I KERİMDE ÇELİŞKİ YOKTUR...

 

Olmayan çelişkileri ve senin verdiğin harikulade açık ve net cevapları hepimiz görüyoruz, endişen olmasın.

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:

Cevaplarım aynen geçerlidir..

Bu konular üzerine iki yıldır tartışıyoruz aynı şeyleri yazmaktansa yazılmışları bulmak daha mantıklı..

Daha önce bu konulara daha detaylı cevaplar verdik..

KURANDA ÇELİŞKİNİN OLMADIĞI sonucu gayet açıktır..

Şimdi tekrar yukardan aşağıya inecek olursak bütün çelişki iddalarının bir tek ek yada bir tek kelimenin göz ardı edilmesindne kaynaklandığını göreceğiz..

Sen iddanı yazdın ben cevabımı verdim ikiside ortada okuyucu değerlendirir..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Sayın Beyin Tokatlayıcı, malum sitelerden aldığınız bu çelişki iddialarının cevapları araştırırsanız verilmiş zaten. Ben yine sizin yaptığınız ya da sayın (!)katakuta'nın (o bütün müslümanlara yalancı dedi) beyninin ürünü zannettiğiniz bu iddialara verilen cevapları yollayayım.

 

Burada celiskileri ve onca carpikliklari goz onune seren insanlarin degil, butun bunlar Muhammed'in urunudur.

 

Gök mü yer mi önce yaratıldı?

Naziyat ve Fussilet suresinde geçen ifadelerden yola çıkarak iki farklı yerde yerin ve göğün yaratılışıyla ilgili farklı bir sıralamanın olduğu iddia edilmektedir. Bu farklılığın bir çelişki olduğu söylense de, gerçek iddia edildiği gibi değildir. Aslında yerler ve göklerin yaratılmasında bir sıralama yoktur. İkisi de aynı anda yaratılmıştır. Enbiya suresindeki bir ayette şöyle bildirilmektedir:

O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık . (21 Enbiya, 30)

 

Görüldüğü hem gök hem de yer birlikte vardı. Yaratılışlarında bir sıralama olmadığı gibi birlikteyken ayrılma söz konusu olmuştur. Diğer ayetler de dikkatli okunduğunda. Böyle bir sıralama yapılmadığı görülecektir.

 

O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, (başlangıçta) göklerle yer, birbiriyle bitişik iken, biz onları ayırdık . (21 Enbiya, 30) Dogrusu cok bilimsel!!!!

 

 

İlk önce Fussilet suresindeki ayetlere bakarsak bunu daha iyi görebiliriz.

 

Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler. (41 Fussilet Suresi, 10/11)

 

10. ayete bakarsak yerin yaratılmasından söz edilir. 11. ayette ise ?sonra duman halinde göğe yöneldi? ifadesi vardır. Yani burada göğün daha sonradan yaratılması söz konusu değildir. Gök zaten vardır. Olan duman halindeki göğe yönelmedir. Eğer 11. ayete bakarsanız konu şöyle devam eder:

 

Böylece onları iki gün içinde yedi gök olarak tamamladı ve her bir göğe emrini vahyetti. Biz dünya göğünü de kandillerle süsleyip-donattık ve bir koruma (altına aldık). İşte bu, üstün ve güçlü olan, bilen (Allah)'ın takdiridir. (41Fussilet Suresi, 12)

 

Burada duman halinde var olan gök yerin yaratılmasından sonra 7 kat gök olarak tabaklandırılmasıdır. Yeni bir yaratılış söz konusu değildir.Sadece düzenleme söz konusudur.Şimdi atmosferin oluşumuyla ilgili bilimsel teorilere bakarsak bu ifadenin onunla örtüştüğünü de görürüz. Sadece şunu söyleyeyim, atmosferin ilk başta duman halinde olması daha sonradan tüm atmosferin 7 değişik katman şeklinde şekillendiğini bilimsel bazda zaten ifade edilmektedir. Şu anda atmosferimizde ayette bildirildiği gibi 7 ayrı katmandan oluşmaktadır. Bu ayetlerdeki anlatımlar bilimsel gerçekler açık bir şekilde ifade edilmektedir.

 

Naziyat suresindeki ayetlere bakarsak da benzer bir durum olduğunu görürüz.

Burada göğün yaratılmasından bahsedilir. Bunlar anlatıldıktan sonra ise yer ile ilgili şöyle bildirilir:

 

'Bundan sonra da yeryüzünü düzenledi.'(79 Naziat-30)

 

Burada da yerin yaratılmasından söz edilmez. Zaten yer vardır. Burada söz edilen yerin düzenlenmesidir. Yani bir yaratılış yoktur. Naziyat ve fussilet surelerindeki ayetlerde anlatılan yer ile gökler birlikte yaratılmıştır. Daha sonra da yer ve gök düzenlenmişlerdir. Fussilet Suresinin 11. ayetinde yerlerin ve göklerin birlikte hareket etmesi ?böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek (İtaat ederek) geldik" dediler.? Böyle ifade edilir.

Yine yerin ilk oluşumuyla ilgili bilimsel çalışmalara bakılırsa, tüm kıtaları birlikte tek bir kara parçası olduğu daha sonra karaları oluşturan tabakaların hareket ettiği, bu hareketler sırasında kıtaların birbirinden uzaklaşarak yeryüzünde yayıldığı, dağların zaman içinde şekillendiği anlatılır. Konuyu fazla dağıtmamak için o kısımdan fazla söz etmek istemiyorum. Sadece yerin yayılmasıyla ilgili şu ayeti belirteyim:

 

Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).(51 Zariyat, 48)

 

Bu ayette de bu bilimsel gerçek ifade edilmektedir. Görüldüğü gibi iki grup ayette göklerin ve yerin yaratılmasının birbirinden önce yada sonra yaratıldığı söylenmez. Burada bahsedilenler yaratılmış olan göğün ve yaratılmış olan yerin düzenlenmesidir. Bu düzenlenme de tıpkı bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkan gerçeklerde de söylendiği gibi oluşmuş olmasıdır.

Bu ayetler de bırakın çelişki olmasını, ancak son yüzyılda ortaya çıkan bilimsel gerçekler ifade edilmektedir.

 

Butun bunlar iyi hos da, Muhammed neden bu kadar is cikarmis bu Allah'a. Muhammed lafi uzatmayip da Allah -hani ol deyince oluyor ya- herseyi bir anda yaratti dememis. Herhalde cok yorulur diye dusundu ve yaratilis, duzenleyis ya da ne derseniz deyin, bunlari gunlere boldu.

 

Muhammed gelecek nesillerin daha bilgili, daha mantikli, daha irdeleyici, daha sorgulayici olacaklarini hesaba katmamis anlasilan. Kendisine inanan insanlarin ayni saflikta kalacagini mi dusundu de bu kadar atti tuttu.

Gönderi tarihi:
Bebeklerin ilk üç ay anneleri tarafından taşınmadığına ilişkin bilimsel teorilerini okusunlar, değerlendirsinler.

Bebek ruh verildikten sonra kişidir nefse sahiptir..

Öncesi başka tanımlanır, çiğnem et paçası yada embiryoda diyebilirsiniz..

İşaret edilen yada taşınan bebek olduğuna göre bebeğe bebek denmesi için bebek olması yani bilinç/kişilik olması lazımdır..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Bebek ruh verildikten sonra kişidir nefse sahiptir..

Öncesi başka tanımlanır, çiğnem et paçası yada embiryoda diyebilirsiniz..

İşaret edilen yada taşınan bebek olduğuna göre bebeğe bebek denmesi için bebek olması yani bilinç/kişilik olması lazımdır..

 

İlk üç ayda annesi taşımıyor mu bebeği? Annesinin dışında bir rafta mı duruyor?

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
İlk üç ayda annesi taşımıyor mu bebeği? Annesinin dışında bir rafta mı duruyor?

Cevabını vermiştim..

Üç aya kadar isim farklı, kişilik/bilinç yok..

"İşaret edilen yada taşınan bebek olduğuna göre bebeğe bebek denmesi için bebek olması yani bilinç/kişilik olması lazımdır.." demiştim..

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Üç aya kadar isim farklı, kişilik/bilinç yok..

"İşaret edilen yada taşınan bebek olduğuna göre bebeğe bebek denmesi için bebek olması yani bilinç/kişilik olması lazımdır.." demiştim..

 

kralcıım,

 

Senin ilk üç ayı kaale almamak şeklindeki tutumun inanılmazlığını korumakla birlikte, kendini, pardon Muhammed'i ve onun Allah'ını kurtarmak amacıyla tutunduğun "bebek" kelimesi de geçmiyor ayetlerde.

 

Lokman Suresi:

14. Biz, insana anne-babasını önerdik: Annesi onu güçsüzlükle taşımıştır. sütten kesilmesi de iki yılda (24 ay) olmuştur. O halde bana ve ana-babana şükret. Dönüş banadır.

 

Kum Tepesi (Ahkaf) Suresi:

15. Biz insana, anne-babasına çok iyi davranmasını önerdik. Annesi onu zahmetle taşıdı, zahmetle doğurdu. Taşınması ve sütten kesilmesi otuz aydır. Nihayet, yiğitlik çağına gelip kırk yıla erdiğinde şöyle der: "Rabbim; beni, bana ve ebeveynime verdiğin nimete şükretmeye, hoşnut olacağın iyi bir iş yapmaya yönelt! Soyum içinde, benim için barışı gerçekleştir. Sana yöneldim ben, sana teslim olanlardanım ben!"

 

*

7. yüzyılda Arabistan'da yaşayan bir adamın hatalarını düzeltmek için bu kadar takla atmana gerek yok.

 

Ortada bariz bir tutarsızlık ve yanlıuş var. İki ayet birbiriyle çelişkili.

 

Ya "Allah hata yapmış" diyeceksin, Tanrı inancını da kaybedeceksin,

Ya da, "Allah hata yapmaz, Muhammed yapmış, Muhammed'in kitabı Allah'tan değildir" diyeceksin ve en azından Tanrı inancını, tasarım teorini savunmaya devam edeceksin.

 

Çözüm bu kadar basit yani. Zaten başka çözüm de yok.

 

Bunun dışındaki çözüm girişimlerine bocalamak, ****** deniliyor.

 

Senin insanın anne karnındaki ilk üç ayını, annesinin taşıma süresine dahil etmemen gibi.

 

Saygılar.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.