Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Bu da bir bakış açısı... "hoca-talebe ilişkisi"... İstenirse hoş görmek adına bir çok bahane ve kılıf üretilebilir... Daha öncede ifade etmeye çalışmıştım... Bazılarımız ister istemez dinsel inançları adına, temel ahlaki değerlerinden vazgeçebiliyor yada hoş görmek zorunda kalabiliyorlar... inançlarınızın bunun önünde bir engel ve böyle yapmakla zor durumda kalabileceğinizi bildiğim için... İçinde bulunduğunuz bu zor duruma hak veriyorum... İfade edilemeye çalışılanları anlamaya çalışmak yerine, yada anlaşılanın üstünü örtmek için... İletinin anafikrinde Ahlaki değerler vurgulanmasına karşın... "İnançlarına göre peygamber olarak kabul ettiği bir kişinin bu davranış ve zaaflarını eleştirebilemek cesareti yada objektifliği, inançlarınca engellendiği açamazından kurtulabilmek adına O çümlelerin içerisinden tek bir kelimeyi ele alıp... "inatla "şehvet" tabanlı düşünmeye gerek yok..." yaklaşımını üretebiliyorlar... Yinede daha iyi analaşılabilmesi için tekrarlamak istiyorum... "hoca-talebe ilişkisi" yada bir başka bahane ve yeni kılıflar üreterek savunma yapmanıza gerek yok... "ahlaki değerlerin" kim olursa olsun,neden ne olursa olsun uyulması gereken "evrensel bir değer" olduğunun kabul edilmesinin önünde inançların bir engel ve böyle yapmakla zor durumda kalabileceğinizi bildiğim için. ...İçinde bulunduğunuz bu zor duruma hak veriyorum... *tna LAf oyunu yapmayın;her özel konumu olan çevresine statü kazandırır;yani evlenme nedeni sizin şehveti anlayışınız olmak zorunda değildir;Peygamber eşleri çevrelerindeki diğer hanımlara bilgilendirme konusunda yardımcı olmuştur; bir insan bir dini yayıyor ve o bize göre gerçekten özel yaratılmış;sorununuz İslam ve İslam Peygamberi o zaman ben bunu anlarım;inanmıyorsanız kendinize, benim inancım da kendime ve burada ahlaki bir yoksunluk yok;bana bir tek mantık bağı gösterin ki o evlilik gerçekten anladığınız manada şehveti bir evlilik olsun(kesince)... Kendi zihniyetinizin dışına çıkan bakışları bahana ilan edemezsiniz;Peygamberin çocuk evliliğine dair bir tavsiyesi var mı ayriyeten ki benim söylediklerim bahaneden öte gidemesin... İnanmıyorsanız cümleleriniz de inanmaz;ben bir şeyi yapmak zorunda değilim;zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim;aksine "ahlaksız" anlayışla "Peygamberimiz" e laf edenlere karşı çıkıyorum... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 İnançlarına göre peygamber olarak kabul ettiği bir kişinin bu davranış ve zaaflarını eleştirebilemek cesareti yada objektifliği, Tartışmalarda her iki tarafta taraflı, zaten adı üstünde karşı taraf.. Hatta isimlerde taraflı Teist-ateist, yani kendimizi tanımlarken bile bu böyledir.. Ben kendime göre haklıyım karşı taraf kendine göre haklıdır.. Bu işin doğası budur.. Daha önce söylediğim gibi inanmayanlarda inançsızlık inancındalar.. Yani onlarda bir nevi inanıyorlar, bir taraf Allah'ın varlığına inanırken, diğer taraf Allah'ın yokluğuna inanıyor yani sonuçta inanıyorlar.. Bu durumda objektif olmayı iki taraf açısındanda siz düşünün.. Örneğin çelişkili diye önümüze getirilen ayetlerden her hangi birini, suredeki anlamı farklı omasına rağmen yani bir üst ayetin devamı niteliğindeki ayeti aradan çekerek çelişki diye idda etmesi..? Saygılar.. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Örneğin çelişkili diye önümüze getirilen ayetlerden her hangi birini, suredeki anlamı farklı omasına rağmen yani bir üst ayetin devamı niteliğindeki ayeti aradan çekerek çelişki diye idda etmesi..?Saygılar.. Bir zamanlar geldi aklıma;bir arşiv çalışması yapmak istiyorum bu tür olaylarla ilgili;hatırlarsınız siz de olmayan ilçe kaynakları mı dersiniz siyasi konularda;yoksa dediğiniz gibi ayetlerle oyun oynamaya çalışanlar mı;samimiyetleri ortada... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Sayın ali0 1 haklısın.. Sanırım bu konu ile ilgili zengin bir arşiv çıkabilir.. Çünkü çelişki dedikleri ayetlerin hemen hemen hepsi aynı taktikle, yani cımbızlama yoluyla önümüze getirilmektedir.. Olmayan çelişkiyi üretmek adına, çelişki üretme sektörü oluşturulmuş gibi bir durum söz konusu .. : Mantık yanıltma tekniği, cımbızlama tekniği gibi tekniklerle çelişkiler üretiliyor ama tabi çelişki olmadığını anında gösteriyoruz.. Her zaman söylerim, savunma adına resmen beyaza siyah diyenleri gördüm.. Saygılar.. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Hatırlatmanız gerçekten iyi oldu;teşekkürler... Saygılar... Sevgiler... Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Şimdi bir de sizden objektiflik bekleyelim... Biz Hz.Muhammed(s.a.v)'in Peygamber olduğuna inanıyoruz ve kaynaklardan da öğrendiğimiz kadarıyla onun evliliklerinin şehveti olmadığını hatta hoca-talebe ilişkisinin de görüldüğünü düşünüyoruz... Şimdi siz "bu nedir yav;şehvet" dediğiniz zaman asıl "şehvet" ile bakan sizler oluyorsunuz... Nasıl;yani biz bir "Peygamber" in salt "şehvet" ile birilerine yaklaşacağına inanmıyoruz;böyle düşünecek olsak zaten onu "normal" insan yerine koyar nefsini kendimizinkiyle bir tutardık... Daha sonra bir kaynaktan alıntı yapmaya da çalışacağım;ama şimdilik sizden beklediğim saygı... Hani diyorlar nasıl saygı;daha nasıl saygı duyalım;işte bu şekilde:Biz böyle inanıyoruz,bu yüzden bizim bakışımızda Peygamberimize salt " şehvet" i yakıştıran bir anlayış yok;bizi sübyancılığı hoş karşılar görmenize gerek de yok;öyle ki bizim dinimiz çocuk sevgisini de kul hakkını da zina kavramını da getirmiştir;sosyal olayları düzenlemeye dair öğütleri de barındırmaktadır;yani yaklaşımınız bizim bakış açımıza göre "yanlış" olduğu gibi "suçlayıcı" tavrınız da bundan dolayı yersizdir;yani bu durumda kötü düşünen yok aslında,inatla "şehvet" tabanlı düşünmeye gerek yok... Hangi kaynak bu bende merak etttim. Böyle bir kaynak yok,bunlar size anlatılan makyajlama masallları. 5677 - Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, hanımlarına gece ve gündüzleyin aynı saatlerde ziyarette bulunurdu. Onlar onbir tane idiler. Enes'e: "Buna takat getirebiliyor muydu?" denmişti. O: "Biz ona otuz kişinin gücü verildiğini konuşurduk" diye cevap verdi." Buhârî, Gusl 12; Nesâî, Nikah, 1, (6, 53, 54). Nasıl;yani biz bir "Peygamber" in salt "şehvet" ile birilerine yaklaşacağına inanmıyoruz;böyle düşünecek olsak zaten onu "normal" insan yerine koyar nefsini kendimizinkiyle bir tutardık... Sizler peygamberden bin kat erdemli,vicdani insanlarsınız.Kendinizi o kadar küçük düşürmeyin. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 5677 - Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, hanımlarına gece ve gündüzleyin aynı saatlerde ziyarette bulunurdu. Onlar onbir tane idiler. Enes'e: "Buna takat getirebiliyor muydu?" denmişti. O: "Biz ona otuz kişinin gücü verildiğini konuşurduk" diye cevap verdi." Buhârî, Gusl 12; Nesâî, Nikah, 1, (6, 53, 54). Eşlerinde ilişki hakkı vardır, olaya birde bu pencereden bakmayı denesene.. Sizler peygamberden bin kat erdemli,vicdani insanlarsınız.Kendinizi o kadar küçük düşürmeyin. Ben Allah'ın Rasülünün bastığı toprakta yıllarca sonra bile biten ağacın meyvesinin çürğünün içindeki kurt bile olamam.. Herşey onunla şereflenmiştir, onunla silsile irtibatı olan o meyva kurdu bile sırf onun bastığı toprakta yetişen ağacın meyvesinin çürüğünde diye benden daha değerlidir gözümde.. Peygambere olan sevgimi anlamışsındır umarım.. Saygılar.. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 LAf oyunu yapmayın;her özel konumu olan çevresine statü kazandırır;yani evlenme nedeni sizin şehveti anlayışınız olmak zorunda değildir;Peygamber eşleri çevrelerindeki diğer hanımlara bilgilendirme konusunda yardımcı olmuştur; bir insan bir dini yayıyor ve o bize göre gerçekten özel yaratılmış;sorununuz İslam ve İslam Peygamberi o zaman ben bunu anlarım;inanmıyorsanız kendinize, benim inancım da kendime ve burada ahlaki bir yoksunluk yok;bana bir tek mantık bağı gösterin ki o evlilik gerçekten anladığınız manada şehveti bir evlilik olsun(kesince)... Kendi zihniyetinizin dışına çıkan bakışları bahana ilan edemezsiniz;Peygamberin çocuk evliliğine dair bir tavsiyesi var mı ayriyeten ki benim söylediklerim bahaneden öte gidemesin... İnanmıyorsanız cümleleriniz de inanmaz;ben bir şeyi yapmak zorunda değilim;zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim;aksine "ahlaksız" anlayışla "Peygamberimiz" e laf edenlere karşı çıkıyorum... LAf oyunu yapmayın;her özel konumu olan çevresine statü kazandırır;yani evlenme nedeni sizin şehveti anlayışınız olmak zorunda değildir; İfadelerimde hiç bir laf oyunu olmamasına karşın... Böyle bir cümle kurmanız "ahlaksızlığı savunur durumda değilim" diyor olsanızda, en azından karşısındakilere haksızlık yapmak istemeyen bir kişinin yaklaşımı değil... Sormak istiyorum; iletimin hangi satırında peygamber şehvete dayalı bir evlilik yapmıştır ifadesi var gösterirmisiniz?.. o iletide bir arkadaşımızın... müşrikler ona olmadık iftiralarda bulundular. Deli, yalancı, şair, masal anlatan vs. Ama kaynakları incelediğimizde hiçbirinin O’na bugünkü ateistlerin yaptığı şehvet düşkünü suçlamasını yapmadıklarını görürüz. Eğer garip bir durum olsaydı bu evlilikte sizce bu fırsatı kaçırırlar mıydı? İfadelerinde kullandığı ve kafasında oluşturduğu ön yargılarla" eleştirilerle - suçlamalar" arasındaki farkı gözetmeksizin hüküm vermesine karşılık olarak "Arap kültüründe" çocuk yaşta kızlarla evlenmek garip kabul edilmediği, bu tür ilişkiler normal ve doğal kabul edildiği ve kendileri de aynı kültürel bakış açısıyla 9 yaşındaki çocuklarla gerdeğe girdikleri için bunu bir eleştiri konusu yapamamışlar... Yanıtı verilmiştir... *** Oysa sizde aynı taktiği uygulayarak o kadar cümlenin arasından tek bir şehvet kelimesini ele alıp gerçek dışı söylenmemiş ifadeleri söylenmiş gibi yanıt üreterek en azından tartışma adabında gayrı ahlaki bir tutum sergiliyorsunuz... Ve de hüküm veriyorsunuz "Laf oyunu yapmayın..." Oysa yapmanız gereken yanıtların hangi yazıya karşılık yazıldığını ve iletiler arasındaki ve yazıların başı ve sonu arasındaki ilişkiyi koparmadan değerlendirmek olmalıydı... Tabiki doğru bir değerlendirme yapabilmek için, Amacınızın "işinize geleni ele alıp" kavram karışıklığı yaratmamak olması gerekiyor... Aşağıdaki alıntı... yapmaya çalıştığınız hüküm verme ve kavram karışıklıkları yarataran algılamanıza bir örnek: zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim;aksine "ahlaksız" anlayışla "Peygamberimiz" e laf edenlere karşı çıkıyorum... "Ahlaksız anlayışla peygemberime laf edenlere karşı çıkıyorum" derken...Hangi ahlaksız anlayıştan bahsediyorsunuz.? Küçük yaştaki çocuklarla evlilik ahlaki değildir demek mi dir, ahlaksız anlayış.? Ama siz bunu gerçekleştiren bir kişiyi, "özel konumu olan çevresine statü kazandırmış" olarak değerlendirip bu durumu savunarak,yada hoş görme zorunluluğu duyarak "ahlaksızlığı savunur durumda" değilim mi demek istiyorsunuz.? "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim" derken, çok dikkatli davranıp söylemlerinizin ve yaklaşımlarınızın ne kadar örtüştüğünü değerlendirmeniz gerekiyor... Yaşanan gerçeklerle sizin ürettiğiniz yaklaşım ve savunmalar arasında tutarlılık olmayınca elbetteki öğretmen-öğrenci ilişkisini kurmak zorunda kalıyorsunuz...Üstelik bir çok öğretmen küçük yaştaki kız öğrencilerine birşeyleri öğretmek için evlenmek zorunluluğunda yada isteğinde olamıyor/olmuyor...Çünkü toplumsal ahlaki değerler buna engel, ve en başta buna sizler karşı çıkarken nasıl oluyorda peygamber yapınca hoş görebiliyorsunuz...Bizler bunu peygamber dahi yapıyor olsada ahlaklı bulmadığımızda nasıl oluyorda ahlaksız anlayışa sahip oluyoruz.? Ama "o size göre gerçekten özel yaratılmış" (bu sizin ifadeniz)...Ve o insan bir dini yayıyor, o nedenle yaptıkları ne olursa olsun, küçük yaştaki bir kız çocuğuyla evlilikte yapmış olsa yaptığı doğrudur... Dini inançlarınız nedeniyle bu durumu hoş görüyor yada savunuyor olmanıza rağmen... Ve yine sizin ifadenizle... "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim" diyebiliyorsunuz... Eğer böyle diyor ve doğruluğuna inanıyorsanız ne denebilir ki... "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda " olmadığınıza ve kendinizce haklı olduğunuza inanıyorsunuz... Ve "Peygamberin çocuk evliliğine dair bir tavsiyesi" olmadığını söylüyorsunuz... Ama hayır "çocuk yaşta biriyle evlenmemiştir" diyebiliyor musunuz.? Size bir soru "9 yaşında bir kız çocuğuyla evlilik yapmak" ahlaklı bir davranıştır diyebiliyor musunuz.? Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Eşlerinde ilişki hakkı vardır, olaya birde bu pencereden bakmayı denesene..Ben Allah'ın Rasülünün bastığı toprakta yıllarca sonra bile biten ağacın meyvesinin çürğünün içindeki kurt bile olamam.. Herşey onunla şereflenmiştir, onunla silsile irtibatı olan o meyva kurdu bile sırf onun bastığı toprakta yetişen ağacın meyvesinin çürüğünde diye benden daha değerlidir gözümde.. Peygambere olan sevgimi anlamışsındır umarım.. Saygılar.. Bunu bana niye söylüyorsun, ALINTI(ali0_1 @ May 26 2007, 02:47 AM) Şimdi bir de sizden objektiflik bekleyelim... Biz Hz.Muhammed(s.a.v)'in Peygamber olduğuna inanıyoruz ve kaynaklardan da öğrendiğimiz kadarıyla onun evliliklerinin şehveti olmadığını hatta hoca-talebe ilişkisinin de görüldüğünü düşünüyoruz... Şimdi siz "bu nedir yav;şehvet" dediğiniz zaman asıl "şehvet" ile bakan sizler oluyorsunuz Diyen müslüman klardeşine söylesene. Her biriniz ayrı telden çalıyor,fırçayı biz yiyoruz.Hayret bir şey yani. Banane ne olursan ol,ister kurt ,ister solucan,sana peygamber sevgini anlat diyen oldumu? Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Ben Allah'ın Rasülünün bastığı toprakta yıllarca sonra bile biten ağacın meyvesinin çürğünün içindeki kurt bile olamam..Herşey onunla şereflenmiştir, onunla silsile irtibatı olan o meyva kurdu bile sırf onun bastığı toprakta yetişen ağacın meyvesinin çürüğünde diye benden daha değerlidir gözümde.. Peygambere olan sevgimi anlamışsındır umarım.. Peygambere olan sevgimi anlamışsındır umarım.. Evet net olarak anlaşılıyor... Kendini bir kurtcuktan bile değersiz görebilen bir sevgi ... İşte bu nedenledir ki insanlar sevdikleri, değer verdiklerinin yanlışlar içinde olabileceğini düşünemiyor... Yine bu nedenledir ki haklıda olsa sevdiklerine bir eleştiri yapıldığında son derece sert tepkiler veriyorlar... İnançları ve sevgileri nedeniyle onun dışındaki gerçeklere gözünü ve kulağını kapıyorlar... Alıntı
Φ b@diCAN Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2007 Evet net olarak anlaşılıyor... Kendini bir kurtcuktan bile değersiz görebilen bir sevgi ... İşte bu nedenledir ki insanlar sevdikleri, değer verdiklerinin yanlışlar içinde olabileceğini düşünemiyor... Yine bu nedenledir ki haklıda olsa sevdiklerine bir eleştiri yapıldığında son derece sert tepkiler veriyorlar... İnançları ve sevgileri nedeniyle onun dışındaki gerçeklere gözünü ve kulağını kapıyorlar... keşke O'nun bastığı topraktan kalkan toz olabilsem... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Şunu da ekleyeyim. Peygamberimiz risalet görevini yürütürken müşrikler ona olmadık iftiralarda bulundular. Deli, yalancı, şair, masal anlatan vs. Ama kaynakları incelediğimizde hiçbirinin O’na bugünkü ateistlerin yaptığı şehvet düşkünü suçlamasını yapmadıklarını görürüz. Eğer garip bir durum olsaydı bu evlilikte sizce bu fırsatı kaçırırlar mıydı? Muhammed halüsinasyonlarını anlatırken ona deli, cinlenmiş, yalancı, şair, masalcı denmiştir. Çünkü halüsinasyonlar görmek şizofrenik bir durumdur. İnsanlar da bu tespiti yapmışlar. Peki neden Araplar Muhammed'e sübyancı demediler? Sevgili GeceKuşu yazmış. Araplara göre çocuklarla cinsel ilişki normaldi. O nedenle bu konuyu eleştirmemişler. Bizim sorduğumuz soru şu: Çok ilahlılık yanlış diyerek, 300+ küsür ilahı tadavülden kaldırarak sadece kendi putunu bırakabilecek kadar radikal kararlar alabilen bir adam, neden çocuklarla, akli yeterliliğe henüz erişmemiş insanlarla cinsel ilşki yanlış deyip, bunu yasaklayacak cesareti gösterememiş? Saygılar. Alıntı
Φ b@diCAN Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Muhammed halüsinasyonlarını anlatırken ona deli, cinlenmiş, yalancı, şair, masalcı denmiştir. Çünkü halüsinasyonlar görmek şizofrenik bir durumdur. İnsanlar da bu tespiti yapmışlar. Peki neden Araplar Muhammed'e sübyancı demediler? Sevgili GeceKuşu yazmış. Araplara göre çocuklarla cinsel ilişki normaldi. O nedenle bu konuyu eleştirmemişler. Bizim sorduğumuz soru şu: Çok ilahlılık yanlış diyerek, 300+ küsür ilahı tadavülden kaldırarak sadece kendi putunu bırakabilecek kadar radikal kararlar alabilen bir adam, neden çocuklarla, akli yeterliliğe henüz erişmemiş insanlarla cinsel ilşki yanlış deyip, bunu yasaklayacak cesareti gösterememiş? Saygılar. bakın sayın brain dini bölüme girişte insanların en hassas olduğu yer diye bir yazı var bilmem dikkatinizi çektimi...Allah'tan put diye hitam etmeniz bizi derinden yaralıyor kaç kere yazdın rica ettim LÜTFEN diye..!!! Hz. Peygamber Kur'an'dada yazdığı üzre zinanın her çeşidini yasaklamış ve haram kılmıştır bunu bilmeyen varmıdır acaba!!!nikah olduktan sora ve buluğa erdikten sora sorun yok ki zaten... saygılar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 bakın sayın brain dini bölüme girişte insanların en hassas olduğu yer diye bir yazı var bilmem dikkatinizi çektimi...Allah'tan put diye hitam etmeniz bizi derinden yaralıyor kaç kere yazdın rica ettim LÜTFEN diye..!!!Hz. Peygamber Kur'an'dada yazdığı üzre zinanın her çeşidini yasaklamış ve haram kılmıştır bunu bilmeyen varmıdır acaba!!!nikah olduktan sora ve buluğa erdikten sora sorun yok ki zaten... Lat'a, Uzza'ya, Buda'ya, Zeus'a, Horus'a siz çok rahatlıkla put diyorsunuz ama. Başkalarının inancına hiç saygınız yok, kendi mabudunuzun da aynı kategoride olduğunu göremiyorsunuz. Hiçbir tapgu'ya, mabud'a, totem'e put dememe konusunda bir mutabakat yapaılım ve herkes uysun. Ben varım böyle bir anlaşmaya. Saygılar. Alıntı
Φ b@diCAN Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Lat'a, Uzza'ya, Buda'ya, Zeus'a, Horus'a siz çok rahatlıkla put diyorsunuz ama.Başkalarının inancına hiç saygınız yok, kendi mabudunuzun da aynı kategoride olduğunu göremiyorsunuz. Hiçbir tapgu'ya, mabud'a, totem'e put dememe konusunda bir mutabakat yapaılım ve herkes uysun. Ben varım böyle bir anlaşmaya. Saygılar. bak kardeşim put neye denir??ilk önce bunu bi öğren istersen..put elle tutulur gözle görülür havaya kaldırılır... bunların geneline insanlar put demiş...itirazı olan biraz araştırma yaparsa hemen görecektir... ama bizim bahsettiğimiz ne gözle görünür ne elle tutulur ama Varlığını hissederiz anlarız hissettirir anlatır...putlar nasıl kendilerini anlatsın hissettirsin kelamı bile yok ki aciz bir tahta yada taş madde neticede...:) kusura bakma sayın brain ama sanıyorumki önce putun ne olduğunu öğrenmeniz gerekiyor.sonrada Yaratıcıya put denilmemesi gerektiğini öğrenmelisiniz en azından saygı açısından bunu yapın derim ben saygılar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 bak kardeşim put neye denir??ilk önce bunu bi öğren istersen..put elle tutulur gözle görülür havaya kaldırılır... bunların geneline insanlar put demiş...itirazı olan biraz araştırma yaparsa hemen görecektir...ama bizim bahsettiğimiz ne gözle görünür ne elle tutulur ama Varlığını hissederiz anlarız hissettirir anlatır... Zeus'u, Horus'u, Ra'yı, Ulu Manitu'yu, Gök Tanrı'yı gören var mı? Onlar da senin Allah'ın gibi. Onlar da elle tutulmuyor. Gözle görülmüyor. Zeus'un heykeli, Zeus değildir. Kabe Allah'ın evidir derken, bunu mecazi anlamda anlıyorsun da, neden Zeus'un heykelini Zeus sanıyorsun. O da bir temsil. putlar nasıl kendilerini anlatsın hissettirsin kelamı bile yok ki aciz bir tahta yada taş madde neticede...:) Allah da konuşmamış zaten. Muhammed konuştuğunu iddia etmiş. Putlar nasıl kendini koruyamıyor da. Bak sen korumaya çalışıyorsun, sen bana açıklama yazıyorsun. Allah dediğin şey kendini koruyamıyor, konuşamıyor. Ee şimdi allah put mu değil mi? kusura bakma sayın brain ama sanıyorumki önce putun ne olduğunu öğrenmeniz gerekiyor.sonrada Yaratıcıya put denilmemesi gerektiğini öğrenmelisiniz en azından saygı açısından bunu yapın derim ben Peki Yaratıcı Zeus'a ve arkadaşlarına siz neye put diyorsunuz? Biraz saygı duyabilirsiniz. saygılar... Alıntı
Φ b@diCAN Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Zeus'u, Horus'u, Ra'yı, Ulu Manitu'yu, Gök Tanrı'yı gören var mı?Onlar da senin Allah'ın gibi. Onlar da elle tutulmuyor. Gözle görülmüyor. Zeus'un heykeli, Zeus değildir. Kabe Allah'ın evidir derken, bunu mecazi anlamda anlıyorsun da, neden Zeus'un heykelini Zeus sanıyorsun. O da bir temsil. Allah da konuşmamış zaten. Muhammed konuştuğunu iddia etmiş. Putlar nasıl kendini koruyamıyor da. Bak sen korumaya çalışıyorsun, sen bana açıklama yazıyorsun. Allah dediğin şey kendini koruyamıyor, konuşamıyor. Ee şimdi allah put mu değil mi? Peki Yaratıcı Zeus'a ve arkadaşlarına siz neye put diyorsunuz? Biraz saygı duyabilirsiniz. saygılar... Bben lat menat ve uzza ya put diyorum diğer saydığın zeus ra horus vs bunlar kainattaki varolmuş yaratılmış olan güneşe ateşe göklere şimşeklere vs vs ilah edinenlerin tanrıları onlara put demiyoruz zaten hiç bişekilde başka yerlere çekmeye çalışmayın konuyu sayın brain... burda haşa biz Allah'ı korumuyoruz O'nun indirdiğini anlatmaya çalışıyoruz...bu kadarda ****** bir yaklaşım ilk sizden duydum sayın brain... saygılar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Bben lat menat ve uzza ya put diyorum diğer saydığın zeus ra horus vs bunlar kainattaki varolmuş yaratılmış olan güneşe ateşe göklere şimşeklere vs vs ilah edinenlerin tanrıları onlara put demiyoruz zaten hiç bişekilde başka yerlere çekmeye çalışmayın konuyu sayın brain... Yaklaşımım çok adil. Ben sana teklifte bulundum. Sen başkasının ineğine, sineğine, Zeus'una, Horus'una, Lat'ına, Uza'sına put demeyeceksin, başkası da senin Allah'ına, Cebrail'ine, Mikail'ine put demeyecek. Sen put dersen başkasının inandığı şeye, senin inandığına da başkasının put deme hakkı doğar. Onlarınki ne kadar put ise, seninki de o kadar put. Seninki ne kadar ilahsa, onlarınki de o kadar ilah. Sizin Allah Güneş ilahı Aten. Hiç merak etmedin mi bu İslamdaki NUR vurgusu nedir diye? Hiç merak etmedin mi semitik dinlere SEMAVİ din deniyor, neden acaba diye düşündün mü? Neden Semavi/GÖKSEL din deniyor acaba? Güneş ilahı Aten'den dolayı olmasın? burda haşa biz Allah'ı korumuyoruz O'nun indirdiğini anlatmaya çalışıyoruz...bu kadarda ****** bir yaklaşım ilk sizden duydum sayın brain... Sen rahatlıkla başkasının simgelerine taş/ağaç onlar konuşamazlar, cevap veremezler diyebiliyorsun ama. Senin Allah'ın konuşabiliyor mu? Kelamı var mı? Kendini hissettirebiliyor mu? Kendini koruyabiliyor mu? Bunları yapamayanlara sen put demiyormusun? Eee? Sorun ne? Allah da yapamıyor. Bu nedenle o da bir put. Kendi yaptığın tanımlara sadık kal. Saygılar. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 İfadelerimde hiç bir laf oyunu olmamasına karşın... Böyle bir cümle kurmanız "ahlaksızlığı savunur durumda değilim" diyor olsanızda, en azından karşısındakilere haksızlık yapmak istemeyen bir kişinin yaklaşımı değil... Sormak istiyorum; iletimin hangi satırında peygamber şehvete dayalı bir evlilik yapmıştır ifadesi var gösterirmisiniz?.. o iletide bir arkadaşımızın... İfadelerinde kullandığı ve kafasında oluşturduğu ön yargılarla" eleştirilerle - suçlamalar" arasındaki farkı gözetmeksizin hüküm vermesine karşılık olarak Yanıtı verilmiştir... *** Oysa sizde aynı taktiği uygulayarak o kadar cümlenin arasından tek bir şehvet kelimesini ele alıp gerçek dışı söylenmemiş ifadeleri söylenmiş gibi yanıt üreterek en azından tartışma adabında gayrı ahlaki bir tutum sergiliyorsunuz... Ve de hüküm veriyorsunuz "Laf oyunu yapmayın..." Oysa yapmanız gereken yanıtların hangi yazıya karşılık yazıldığını ve iletiler arasındaki ve yazıların başı ve sonu arasındaki ilişkiyi koparmadan değerlendirmek olmalıydı... Tabiki doğru bir değerlendirme yapabilmek için, Amacınızın "işinize geleni ele alıp" kavram karışıklığı yaratmamak olması gerekiyor... Aşağıdaki alıntı... yapmaya çalıştığınız hüküm verme ve kavram karışıklıkları yarataran algılamanıza bir örnek: "Ahlaksız anlayışla peygemberime laf edenlere karşı çıkıyorum" derken...Hangi ahlaksız anlayıştan bahsediyorsunuz.? Küçük yaştaki çocuklarla evlilik ahlaki değildir demek mi dir, ahlaksız anlayış.? Ama siz bunu gerçekleştiren bir kişiyi, "özel konumu olan çevresine statü kazandırmış" olarak değerlendirip bu durumu savunarak,yada hoş görme zorunluluğu duyarak "ahlaksızlığı savunur durumda" değilim mi demek istiyorsunuz.? "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim" derken, çok dikkatli davranıp söylemlerinizin ve yaklaşımlarınızın ne kadar örtüştüğünü değerlendirmeniz gerekiyor... Yaşanan gerçeklerle sizin ürettiğiniz yaklaşım ve savunmalar arasında tutarlılık olmayınca elbetteki öğretmen-öğrenci ilişkisini kurmak zorunda kalıyorsunuz...Üstelik bir çok öğretmen küçük yaştaki kız öğrencilerine birşeyleri öğretmek için evlenmek zorunluluğunda yada isteğinde olamıyor/olmuyor...Çünkü toplumsal ahlaki değerler buna engel, ve en başta buna sizler karşı çıkarken nasıl oluyorda peygamber yapınca hoş görebiliyorsunuz...Bizler bunu peygamber dahi yapıyor olsada ahlaklı bulmadığımızda nasıl oluyorda ahlaksız anlayışa sahip oluyoruz.? Ama "o size göre gerçekten özel yaratılmış" (bu sizin ifadeniz)...Ve o insan bir dini yayıyor, o nedenle yaptıkları ne olursa olsun, küçük yaştaki bir kız çocuğuyla evlilikte yapmış olsa yaptığı doğrudur... Dini inançlarınız nedeniyle bu durumu hoş görüyor yada savunuyor olmanıza rağmen... Ve yine sizin ifadenizle... "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda hiç değilim" diyebiliyorsunuz... Eğer böyle diyor ve doğruluğuna inanıyorsanız ne denebilir ki... "zor durumda ya da ahlaksızlığı savunur durumda " olmadığınıza ve kendinizce haklı olduğunuza inanıyorsunuz... Ve "Peygamberin çocuk evliliğine dair bir tavsiyesi" olmadığını söylüyorsunuz... Ama hayır "çocuk yaşta biriyle evlenmemiştir" diyebiliyor musunuz.? Size bir soru "9 yaşında bir kız çocuğuyla evlilik yapmak" ahlaklı bir davranıştır diyebiliyor musunuz.? Kaç olsun 40 falan Ne diyorum ben size;sizin "şehvet" kelimesini kullanmanıza gerek yok;hala diyorsunuz ki "kız çocuğu ile evlilik yapmak" ben de demişim ki aslında:"Kız çocuğuna toplumda statü kazandırıp onu dini konularda eğiterek bayanların özelleriyle ilgilenebilecek hale getirmek" Ve yine tekrarlıyorum çocuk evliliğine dair tek bir "tavsiye" "buyruk" var mı ve yine Peygamber efendimizin sünnetleri içinde ve Kur'an'da sizin anlatmaya çalıştığınız "sübyancılığı" hoş gören bir şey var mı??? Yok;çünkü olay şehvet temelli değil;yok çünkü çocuk sevgisi var,onlar günahsız;yok çünü kul hakkı var;yok çünkü azgınlık yasak edilmiş... Yüce İslam dininin "Peygamberi"'ne saygı ve sevgi duyuyoruz;karalamaya karşıyız ve olaylara "çarpık" zihniyetle bakmak zorunda değiliz... Öğretmen yepyeni bir dini kadın-erkek ilişkilerinin kısıtlı olduğu ortamda özel durumlarla birlikte yaymıyor;bu sığ örneklere başvurmanız bile zaten düşünce anlayışınıza örnektir... Herkese kendi işi iyi gözükür... Ama "o size göre gerçekten özel yaratılmış" (bu sizin ifadeniz)...Ve o insan bir dini yayıyor, o nedenle yaptıkları ne olursa olsun, küçük yaştaki bir kız çocuğuyla evlilikte yapmış olsa yaptığı doğrudur... Şimdi bu lafınıza bakalım;ben böyle mi demişim;temelden çarpıtmışsınız cümlemi;özel yaratıldıysa anladığınız anlamda olay değildir bu demişim değil mi;gel gör ki sadece özel yaratılma sözümü alıp üstüne yine kendi bildiğinizi okuyarak güya benim cümlemden sizi doğrulayacak bir mantıksal bağ oluşturmak istemişsiniz;YEMEZ... Alıntı
Misafir magician Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 İlla linki getireceğiz yoksa “biz zaten okuduk bunları bir şey yok” havasını sürdürecekler. 9 yaşında olduğunu söyleyenler: Muhammed’in en küçük karısı Aişe’dir. Muhammed 52 yaşında iken, 9 yaşında olan Aişe ile gerdeğe girmiştir (Aişe, Muhammed ile evlendiğinde 6 yaşında idi (Bkz:Buhari, e’s Sahih, Kitabu Menakıbı’l-Ensar/44; Tecrid, Hadis no:1553; Müslim, e’s-Sahih, Kitabu’n-Nikah/69, Hadis no:1422) Aişe: Peygamber beni altı yaşında bir kız iken akid yaptı, dokuz yaşında bir kız iken de benimle evlendi demiştir. Ma’mer, Zuhri’den, o da Urve’den, o da Aişe’den haber verdi ki: Peygamber Aişe’yi yedi yaşında bir kız iken akid yaptı, dokuz yaşında ve oyuncakları beraber iken de evlendi ve nihayet Aişe on sekiz yaşında bulunduğu sırada Resulullah vefat etti. Aişe şöyle demiştir: Resulullah Aişe’yi altı yaşında iken akid yaptı. Aişe dokuz yaşında bir kız iken Resulullah’ın evine gidip zifaf oldu. On sekizlik bir kadın iken de Resulullah vefat etti. 6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti" Müslim, Nikah 73, (1423); Tirmizi, Nikah 9, (1093); Nesai, Nikah 77, (6, 130). 5575 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Benî'l-Hâris İbnu'l-Hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü. (İyileşince) saçım yine uzadı. Annem Ümmü Rumân, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, Ensârdan bir grup kadın vardı. "Hayırlı, bereketli olsun!", "Uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, (kuşluk vakti aniden) Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm(ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim." Buhari, Nikâh 38, 39, 57, 59, 61; Müslim, Nikah 69, (1422); Ebu Dâvud, Nikâh 34, (2121); Edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937); Nesai, Nikah 29, (6, 82). 5574 - Urve merhum, Hz. Aişe radıyallahu anhâ'dan şunu nakletmiştir: "Hz. Peygamber aleyhissalâtu vesselâm bana dedi ki: "Rüyamda sen bana üç gece gösterildin: Melek seni bana bir ipek parçası içerisinde getirdi ve "Bu senin zevcendir, aç onu!" dedi. Ben de açtım, içindeki sendin. Ben: "Bu rüya Allah katından ise, onu gerçekleştirecektir" dedim." Buhari, Nikâh 9, 35, Ta'bîr 20, 21; Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 79; Tirmizi, Menakıb (3875). 4448 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hanımlarından hiçbirine, Hz. Hatice radıyallahu anha'ya karşı duyduğum kıskançlığı hiç duymadım. Halbuki onu hiç görmüşlüğüm de yok. Ancak, Aleyhissalatu vesselam onun yâdını çok yapardı. Ne zaman bir koyun kesip parçalara ayırsa Hatice'nin dostlarına da gönderirdi. Bazan ona: "Sanki dünyada Hatice'den başka kadın yok!" derdim de bana: "(Onun gibisi var mıydı, o şöyleydi, o böyleydi..! (Öbür kadınlar beni çocuktan mahrum ederken) benim çocuklarım ondan oldu" diye karşılık verirdi. (Hz. Aişe derki: İçinden " Bir daha Hatice hakkında kötü söz söylemeyeceğim" dedim)." Hz. Aişe devamla der ki: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Hatice'den üç yıl sonra benimle evlendi." Buhari, Menakıbu'l-Ensar 20, Nikah 108, Edeb 73, Tevhid 32; Müslim, Fezailu's-Sahabe 73, 74, 77, 78, (2434, 2435, 2436, 2437); Tirmizi, Menakıb, (3885, 3886). 6577 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanında iken bebeklerimle oynardım. Aleyhissalatu vesselam da benim kız arkadaşlarımı bana gönderirdi. Arkadaşlarımla beraber oynardık." 5607 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm benimle Şevvâl'de nikâh yapmıştı. Şevvâl'de gerdek yaptı. Yanında hangi kadını benden daha bahtlı idi?" (Urve der ki: "Hz. Aişe radıyallahu anhâ) yakınlarından olan kadınları şevvâl ayında gerdeğe sokmayı müstehab addederdi." Müslim, Nikah 73, (1423); Tirmizi, Nikah 9, (1093); Nesai, Nikah 77, (6, 130). 6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti" 6547 - Ebu Saidi'l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha'yı, elli dirhem değerinde ev eşyası mukabilinde nikahladı." 14 yaşında olduğunu söyleyenler: Hz.Aişe ile ilgili okuduğumuz tüm kaynaklarda, altıncı yaşında nişanlandığı, dokuz yaşında evlendiği yazıyordu. Bizim şaşkın bakışlarımızla "nasıl olur bu yaşta?" diye sorduğumuz kişiler ise, alışılmış cevaplarını verdiler bize; "Arap toplumunda iklim sebebiyle kızlar çabuk gelişir ve hepsi dokuz – on yaşlarında evliliğe hazır olurlar"denildi durdu. Mantığın almadığı bir durumdu bu .Elli iki yaşında bir peygamber ve altı yaşındaki nişanlısı... Bunu sorgulamamız bile günah sayıldığı için fazla karıştırmayıp Arabistan’ın sıcaklığını bahane ettik hep. Ama bir şeyleri sorgulamazsak, nasıl mutmain olur kalpler? İçerisinde şüpheler varken hem de...Madem ki Araplarda kadınlar sıcak iklimden çabuk gelişiyorlar, o halde neden ifk hadisesi anlatılırken konaklama yerinde Hz.Aişe'nin devesine konan bineğin içi boş olduğu halde "Aişe çok narin biriydi, zayıftı bu yüzden hissedilmedi "deniyor?..Neden savaşlara katılmak isteyen dokuz yaşındaki erkek çocuğuna "sen daha küçüksün" deyip evine yollanıyor?..Kadınlar gelişiyorsa erkek de gelişmeli değil mi? Nasıl bir tezat bu?Altı yaşında gelişti denen kadın on altı yaşında niye ufak tefekti de "deveye binmediğini kimse fark etmedi" diye tarihi kaynaklarda anlatılıyor?Kafalarımızı hep karıştıran bu konuyu biraz açmak isterim. Çünkü öğrendiğimiz bilgileri mantık süzgecinden geçirmemiz,araştırmamız emredilir bizlere. Bu konuda çıkarılan her şey Emevi küstahlığıdır. Ve günümüzde de devam etmektedir. Şimdi asrı saadete gidelim ve olayları hep beraber gözden geçirelim. Hz. Aişe doğduğu anda babası onu bir kâfirle, beşik kertmesi yapmıştır. İslam’ın yani Nübüvvetin birinci yılında, Müslümanların kâfirlerle evlenmesi yasaklanınca bu nişan bozulmuştur. Buna göre Hz.Aişe, ancak İslamiyet’in birinci yılının sonunda doğmuş olmalıdır.Yani hicretten evvelki on bir yılda doğmuş olmalıdır. En geç hesapla bundan sonra doğar. Hz.Ebu Bekir gibi Peygamberimizin potasında erimiş,O'ndan nasiplenmiş birinin, kızını bir kâfirle evlendirmesi düşünülemezdi. Bu hesaba göre Hz. Aişe’nin nişanlandığı en erken yaş on bir yaştır.Üç sene nişanlı kaldığına göre on dört yaşındadır evliliği.Hatta bazı kaynaklarda yirmi bir yaşta olduğu söylense de o kaynaklarda muteber bir hesap bulamadığım için biz on dördü alıyoruz. Şimdi burada Arap iklimini gündeme getirebilirsiniz. Zira Türkiye’de dahi benim Annem de dahil olmak üzere on dört yaşında evlenen ve bu yaşa geldiğinde ise en az yirmi bekş yirmi yedi yaşındaki bir kızın olgunluğuna erişen hanım çoktur. Hatta hâlâ uygulanmaktadır bu yaşta evlilikler. Özellikle köy yerlerinde. Hem görünüm, hem de fizyolojik açıdan sıcak bölge hanımları on dört yaşında ciddi bir gelişime erişirler. Bu bağlamda oldukça normal bir yaş olan on dört yaş, özellikle Arap yarımadasında evlilik yaşıdır. Zaten, adeta bir bilgi bankası olarak Rasül’ün hayatına girecek , O'nun her sözünü kaydedecek kişinin, ne anlatıldığı kadar ufak,ne de çok yaşlı olması düşünülemez. 17-18 yaşında olduğunu söyleyenler: Hz. Aişe: Hz. Ebu bekir’in kızı olan Aişe, Peygamberimizin dul olmayan tek eşidir. Hz. Aişe’nin 9 yaşında olduğunu gösteren bazı rivayetlere ateistler mal bulmuş mağribi gibi saldırmış, yaşının 17-18 olduğunu gösteren diğer rivayetleri hiç görmemiş ya da es geçmişlerdir. İşin aslı şudur; Hz. Aişe evlendiğinde yaşının kaç olduğu kesin bilinmediği için değişik bir takım rivayetler mevcuttur. Bu o döneme has bir problem değildir. Bırakın 7. yüzyılı daha 20-30 sene öncesine kadar Anadolu’da da aynı problem vardı. Doğan bebeklerin yaşları önemli bir olay öncesi ya da sonrasıyla tayin edilirdi. Hz. Aişe’nin ablası Esma yüz yaşına kadar yaşamış, hicretin 73. senesinde ölmüştür. Hz. Esma kardeşi Aişe’den on yaş büyüktü ve Esma hicrette 27 yaşındaydı. Hz. Aişe ablasından 10 yaş küçük olduğuna göre hicrette 17 yaşındaydı (el-Mesudi, Murucu’z-Zeheb,II,309; İbni Asakir, Teracimu’n-Nisa, 9,10,28; et-Tebrizi, el-İkmal, III, 610). 1.2-Ayrıca Hz. Aişe peygamberimizden önce Cübeyr’le nişanlanmış, daha sonra nişan dini nedenlerden dolayı karşı tarafın isteğiyle bozulmuştur. Hz. Peygamber, Hz. Aişe’yle nişanlanmış Hicretin II. yılında iki bayram arası olan Şevval ayında da evlenmiştir. Demek ki evlenecek çağda bir kızdı, daha önce bir başkasıyla nişanlanmış, nişanı bozulmuş, sonra da peygamberimizle evlenmiştir. Hz. Aişe şöyle der:“…. Hz. Muhammed (a.s.) Mekke’de iken ve ben de henüz oynayan bir çocuk idim ki “Onların vadeleri, kıyamettir. Kıyamet ne dehşetli, ne acıdır!” (El-Kamer sûresi, ayet: 46) mealindeki ayet inmişti. Bakara ile Nisa sûreleri ise ben O’nun yanında iken nazil olmuştu.”… (Sahîh-i Buharı, cild: 6, sayfa: 100, Te’lîfül-Kur’an babı; İstanbul Devlet matbaası)Hz. Aişe, Kur’an’ın Mekkî ayetlerinden Kamer suresi iniyorken, oynayan bir çocuk olduğunu ifade ediyor ve Kamer sûresinden olan âyetin kendisi sokakta oynayacak yaşta iken indiğini söylüyor yani Kamer suresinin nerede indiğini bilecek kadar büyük. Kur’an-ı Kerîm’in 54. sûresi olan Kamer sûresi, Mekke’de, ilk inen surelerdendir. Yaklaşık Hz. Aişe’nin bahis mevzuu ettiği âyetler, Hz. Muhammed’in peygamberliğin dördüncü senelerinde inmiştir. Hz. Aişe, bu sıralarda oynayan bir kız çocuğu, “ben oynayan bir kız çocuğu idim” dediğine ve o zamanki hal ve olayları ayrıntısıyla hatırladığına göre, mantıken altı-yedi yaşında ya da daha büyük olması ve risaletten 2–3 yıl önce doğmuş olması gerekir. Hz. Peygamberin, Hicretin ikinci senesinde Hz. Aişe ile evlendiğine göre onun 17–18 yaşında olduğu gün gibi aşikârdır. Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 ...............Mekke döneminde tek kadınla evli olan Hz.Peygamber çok kadınla Medine döneminde evlenmiştir.İlk defa çok evliliğe 53 veya 54 yaşlarında iken ayak atmıştır.Bu evliliklerin dini, sosyal, ekonomik ve ahlaki pekçok sebebi vardır.Buna ek olarak, Kur'an'ın çok eşliliği sınırlayan hükümleri, Nisa Suresinin 3. ayeti, Medine döneminin sonlarına doğru ve Hz.Peygamberi'in vefatından yaklaşık iki yıl önce nazil olmuştur.Çok evliliği sınırlayan emirlerin gelmesinden önce evlilik konusunda eski örf geçerli idi.Arabistan'da çok kadınla evlilik normal olarak yaşanan bir hayat tarzıydı.Tarihçi İbn Habib, İslam'ın doğduğu sırada on hanımla evli olan çok sayıda şahsın isimlerini kaydetmektedir(İbn Habib;el-muhabber s.50).Aslında Hz.Peygamber de çok evliliği örf üzerine gerçekleştirmiş bulunuyordu.Dolayısıyla onun evlilikleri değerlendirilirken dönemin siyasal,sosyal ve kültürel şartları gözönünde bulundurulmalıdır.Çünkü kendi döneminde dostlarından ve düşmanlarından hiç kimse onu bu uygulamasından dolayı eleştirmemiştir. ................. .............. Şüphesiz Hz.Peygamber'in bütün eşlerinin eğitim konusunda aynı seviyede oldukları söylenemez.Onların bir kısmı yaşlı,bir kısmı ise gençti.Fakat bu hususta Hz.Aişe'nin özel bir yeri vardır.Nitekim, Hz.Peygamber'in Hz.Aişe ile evliliğinde göze çarpan en önemli husus, bir hoca-talebe ilişkisidir.Hz.Aişe, o derece mükemmel yetişmiştir ki, Hz.Peygamber'den sonra onun evi, kadın-erkek, büyük-küçük birçok kimsenin huzuruna gelip kendisini dinlediği, soru sorup cevabını aldığı bir ilim ve irfan ocağı olmuştur.Hz.Peygamber zamanından itibaren kadınların eğitim ve öğretimiyle yakından meşgul olmuştur.Hz.Aişe , hem sahabilere ve hem de tabiilere, sonraki müctehit imamlara ışık tutacak bilgiler nakletmiştir.Hz.Peygamberi'in sünnetini nakletmek ve açıklamakla kalmamış; aynı zamanda onun doğru anlaşılması hususunda ilmi tenkit zihniyetini de ortaya koymuştur.Sahabiler arasında çok sayıda fetva vermesiyle ünlü olan yedi sahabiden biridir.Hz.Peyamber'den 2210 hadis rivayet etmiştir.Hz.Peygamber'in diğer hanımları da 378 ila 5 arasında değişen sayılarda hadis rivayet etmişlerdir.Hz.Hafsa da okuma yazma bilen, zeki ve bilgili bir kadındı.İslam'ın eğitim ve öğretiminde onun da hizmetleri olmuştur. .................... HZ.MUHAMMED VE EVRENSEL MESAJI-PROF. DR. İBRAHİM SARIÇAM Aktarmada bir hata olmuşsa özür dilerim... Alıntı
Φ katakuta Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 HZ.MUHAMMED VE EVRENSEL MESAJI-PROF. DR. İBRAHİM SARIÇAM Aktarmada bir hata olmuşsa özür dilerim... İbrahim beye güzel makyajlamış.Zaten bu ilahiyatçıların makyajı olmasa kim inanırdı ki islama ? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 İşte bu nedenledir ki insanlar sevdikleri, değer verdiklerinin yanlışlar içinde olabileceğini düşünemiyor... Yine bu nedenledir ki haklıda olsa sevdiklerine bir eleştiri yapıldığında son derece sert tepkiler veriyorlar... İnançları ve sevgileri nedeniyle onun dışındaki gerçeklere gözünü ve kulağını kapıyorlar... Sayın Gecekuşu bu sevginin boyutunu biliyor musun bilmiyorum ama.. Ben kimi sevmişsem hatasınıda görürüm hatta yüzünede vururum.. Hatasını görmek yüzüne vurmak sevgimden birşeyler eksiltir yada eksiltmez o ayrı bir olay.. Fakat Peygamber efendimizin zerre kadar dahi bir hatasını ne okudum ne duydum nede yorumladım... Hayatı ortada, bana göre peygamber efendimizin hayatında en küçük bir hatası yoktur.. Zaten bu yüzden onu kendi nefsimden çok seviyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Sayın Gecekuşu bu sevginin boyutunu biliyor musun bilmiyorum ama..Ben kimi sevmişsem hatasınıda görürüm hatta yüzünede vururum.. Hatasını görmek yüzüne vurmak sevgimden birşeyler eksiltir yada eksiltmez o ayrı bir olay.. Fakat Peygamber efendimizin zerre kadar dahi bir hatasını ne okudum ne duydum nede yorumladım... Hayatı ortada, bana göre peygamber efendimizin hayatında en küçük bir hatası yoktur.. Zaten bu yüzden onu kendi nefsimden çok seviyorum.. Saygılar.. Ne yazılırsa yazılsın, ne cizilirse cizilsin; bir insan gormek istediginden baska seyleri gormek ve duymak istemiyorsa sabit fikirliliginden zerre kadar ödün vermiyor. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2007 Ne yazılırsa yazılsın, ne cizilirse cizilsin; bir insan gormek istediginden baska seyleri gormek ve duymak istemiyorsa sabit fikirliliginden zerre kadar ödün vermiyor Bu yazdığın kendin içinde geçerli.. İllaki senin doğrun mu doğru.. Sen beğenmiyorsun diye bende mi beğenmeyeceğim.. Hata, yanlış yada çelişki diye nitelendirdiğiniz bütün iddalarınıza cevap verdik, hata olmadığını, yanlış olmadığını çelişki olmadığını gösterdik.. İçimdeki sevgiyi mi yargılıyorsun..? Seviyorum arkadaşım, canımdan nefsimden çok seviyorum Peygaberimi.. Bana göre ve milyrlarca insana göre Peygamber efendimizin hayatı boyunca en küçük bir hatası yoktur.. Saygılar.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.