Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Einstein : “Evrende en anlaşılmaz şey, onun anlaşılabilir olmasıdır” diyerek evrenin mükemmel bir düzen ve derinlik içinde anlaşılabiliyor olmasını dile getiriyordu. İçinde yaşadığımız dünyanın, varlığımıza ve onu sürdürebilmemize bu kadar uyumlu olması evrenin ilk aşamalarındaki oluşumuna kadar dayanmaktadır. Bu konuda ünlü Fransız bilim adamı Maurice Bucaille’ın ifadeleri konunun derinliğini çok güzel bir biçimde açıklamaktadır : “İster evren, ister canlı varlıklar veya insan olsun, tek tek her alanda temelde metafiziksel bir niyet taşımadan yapılan çok dikkatli araştırmalar, tabiat kanunlarının yönelttiği bir düzenin varlığını açıkça göstermektedir. Çok daha basit bir oluşuma sahip organizmalarda olduğu gibi, anatomik ve fonksiyonel birimler oluşturan en mini mini canlı organizmalarda da canlı dünyanın incelenmesi, moleküler düzeyine değin her yanda görülen göz kamaştırıcı yapısal bir düzenin varlığını ortaya koyuyor”.[85] Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross, Tanrı’nın Parmakizi (The Fingerprint of God) adlı ünlü eserinin “Tasarım ve İnsancı İlke” başlıklı bölümünde evrendeki mükemmel tasarıma birçok örnek verdikten sonra şöyle demektedir: “Yaşayan organizmaların kompleks ve düzenli konfigürasyonunun tek açıklaması, akıllı ve üstün bir yaratıcının şahsen bunu oluşturmasıdır. Yine görüyoruz ki özel ve üstün bir yaratıcı, evreni var etmiş ve tasarlamış olmalıdır.”

 

Atom ve moleküller birleşerek düzen meydana getirecek şekilde yapılmıştır. Ancak atomlar, minimum enerji düzeyine geçmek ister (en düzensiz konuma). Bu konuma ‘dengeye’ ulaşmaları için ancak anti-denge etkisi (yüksek derecede düzen) gerekir. Bütün canlılar, düzen dengesinde canlı kalmak için denge sisteminden uzak yaşarlar. Çünkü termodinamik denge, ölüm demektir. Bu da onların dışarıdan dengeyi bozacak bir etkiye uğradıklarını gösterir. Eğer biz, sadece düzensiz hareketten oluştuysak, neden atomlar dengede kalmadı? Dengeden uzak sistemler termodinamik olarak bulunabilir. Ancak neden evrende düzen var? Bu dengeden uzak sistemler nasıl ortaya çıktı? Anti-teistik argümanlar sadece bir sistemin “nasıl” işlediğini ve “ne” içerdiğini açıklar. Böylece Tanrı’ya ihtiyaç olmadığını iddia eder. Ancak yaratıcının sebep-sonuç sürecini kullanabileceğini göz ardı eder. Bu kendini düzene sokan gözlemler, Tanrı’yı bilimin dışına iter. Ancak şu soruyu sormaz: “Madde, bu özelliğini (sadece var olma değil, kendini organize etme) nasıl kazandı?”

 

Yerçekimi sabiti, evrenin hacmi ve Big Bang’in patlama şiddeti birbiriyle sabit bir dengede işbirliği ederek yumuşak bir şekilde genişleyen ve güneşimiz gibi, canlıların varolmasına yol açan orta büyüklükte bir yıldızın yeraldığı bir galaksi meydana getirmişlerdir. Bunun gibi pek çok sayıdaki hassas denge ve diğer Antropik oluşumlar, evrendeki hayatı mümkün kılmaktadır. Bunların bir kısmı şu şekilde özetlenebilir:

 

1. Doğanın temel sabitlerinin değerleri,

 

2. Uzayın üç boyutunun varlığı,

 

3. Elektromanyetik güç sabitinin yerçekimi sabitine oranı,

 

4. Elektron ve protonun kütle hacminin oranı,

 

5. Protonların elektronlara oranı,

 

6. Kozmik entropi seviyesi,

 

7. Işığın hızı,

 

8. Evrenin yaşı,

 

9. Atom hücresinin protondan kütle fazlalığı,

 

10. Maddenin anti-maddeden başlangıçtaki fazlalığı,

 

11. Güneşin ışığının parlaklığındaki tarihi değişmelerin dünyadaki yaşam çeşitlerinin ihtiyaçlarıyla birlikte değişmesi.

 

saygılar

 

not:ALINTIDIR...

Gönderi tarihi:
“Madde, bu özelliğini (sadece var olma değil, kendini organize etme) nasıl kazandı?”

 

Bilinmiyor, bu konuda bir çok ı TEORİ yada hipotez yada tez var, .

 

Ama eğer siz gerçeği biliyorsanız, ispatlayınızda bizde bilelim.

 

Örneğin ben maddenin bu özelliğinin kazanılmadığı atom yapısında zaten hep var olduğunu düşünüyorum, insanlar atomlardan oluşmuştur, ve canlı bir sistem meydana getirmiştir, gerçek olan bu. Bu sistemi birinin verip vermediği belli değil, gerçek olan şey, bu sistemin, bilinçsiz akılsız dediğiniz atomların bir araya gelmesiyle oluştuğudur.

 

Tabi herkes bir şeyler söyleyebilir, nası olsa kanıtı yok "at kafadan gitsin" gibi bir durumda olabilir !!!

Gönderi tarihi:
Bilinmiyor, bu konuda bir çok ı TEORİ yada hipotez yada tez var, .

 

Ama eğer siz gerçeği biliyorsanız, ispatlayınızda bizde bilelim.

 

bilimin sizi bizidemi vardı sayın tarafsız ne olduda birden siz ispatlayın bizde bilelim oldu...hani herşeyi yanlışlayabiliodunuz..hani o yanlış bu yanlış anlattığınız bilimsel veriler doğruydu??

 

demekki bilinmeyen bilimle bağdaşamayan bişeyler varmış..bu lafınız o anlamı taşıyor ..

 

saygılar...

Gönderi tarihi:
hani herşeyi yanlışlayabiliodunuz

 

böyle söylediğimi ispatlayınız

 

bilimin sizi bizidemi vardı sayın tarafsız ne olduda birden siz ispatlayın bizde bilelim oldu

 

Bilimin sizi bizi olduğuna dair bir yazımı ispatlayınız.

 

Ben sana maddenin bu özelliklerinin nasıl kazanıldığı, gerçek olarak bilinmiyor dedim, yani kanıtsız olduğunu söylemiş oldum, size gerçeği ispat etmiş oldum. İspatıda maddenin bu özelliğinin nasıl kananıldığının kanıtlanmamış olması.

 

eğer siz bunun aksini düşünüyorsanız ki Allah kazandırmıştır diyorsanız, ispatlamalısınız bilimsel olarak. Aksi halde haklı olan ben olurum.

 

hani o yanlış bu yanlış anlattığınız bilimsel veriler doğruydu??

Gönderi tarihi:
hani herşeyi yanlışlayabiliodunuz

 

böyle söylediğimi ispatlayınız

 

bilimin sizi bizidemi vardı sayın tarafsız ne olduda birden siz ispatlayın bizde bilelim oldu

 

Bilimin sizi bizi olduğuna dair bir yazımı ispatlayınız.

 

Ben sana maddenin bu özelliklerinin nasıl kazanıldığı, gerçek olarak bilinmiyor dedim, yani kanıtsız olduğunu söylemiş oldum, size gerçeği ispat etmiş oldum. İspatıda maddenin bu özelliğinin nasıl kananıldığının kanıtlanmamış olması.

 

eğer siz bunun aksini düşünüyorsanız ki Allah kazandırmıştır diyorsanız, ispatlamalısınız bilimsel olarak. Aksi halde haklı olan ben olurum.

 

hani o yanlış bu yanlış anlattığınız bilimsel veriler doğruydu??

 

evet, sorun yok, aynen öyle, bilimsel veriler doğruyu gösterir, felsefe değil.

Gönderi tarihi:
böyle söylediğimi ispatlayınız

Bilimin sizi bizi olduğuna dair bir yazımı ispatlayınız.

 

Ben sana maddenin bu özelliklerinin nasıl kazanıldığı, gerçek olarak bilinmiyor dedim, yani kanıtsız olduğunu söylemiş oldum, size gerçeği ispat etmiş oldum. İspatıda maddenin bu özelliğinin nasıl kananıldığının kanıtlanmamış olması.

 

eğer siz bunun aksini düşünüyorsanız ki Allah kazandırmıştır diyorsanız, ispatlamalısınız bilimsel olarak. Aksi halde haklı olan ben olurum.

 

hani o yanlış bu yanlış anlattığınız bilimsel veriler doğruydu??

bakalım şimdi ne demişsiniz;Bilinmiyor, bu konuda bir çok ı TEORİ yada hipotez yada tez var, .

 

Ama eğer siz gerçeği biliyorsanız, ispatlayınızda bizde bilelim.

bu yazınızın ispatı

 

her ne şekilde olursa olsun bana haklı olduğunuzu ispatlayamazsınız sayın tarafsız...çümki her ispatınız bir diğeriyle çelişiyor...

saygılar...

Gönderi tarihi:

badican , bana dedinki

 

"hani herşeyi yanlışlayabiliodunuz"

 

bende size,

 

"herşeyi yanlışlayabildiğimi belirten bir yazımı ispatlayın" dedim

 

sizde "herşeyi yanlışlayabiliyorum" dediğime dair, ispat olarak, şu cümlemi örnek verdiniz

 

"Ama eğer siz gerçeği biliyorsanız, ispatlayınızda bizde bilelim."

 

YORUMSUZ

 

 

her ne şekilde olursa olsun bana haklı olduğunuzu ispatlayamazsınız sayın tarafsız....

 

ispatladım ya işte

 

“Madde, bu özelliğini (sadece var olma değil, kendini organize etme) nasıl kazandı?”

 

diye sordunuz

 

bende bunun bilimsel olarak kanıtlanmadığını, cevaplarının teori, hipotez, tez şeklinde bulunduğunu söyledim.

 

Bilimsel olarak kanıtlanmadığını ispatlamış oldum, çünkü bilimsel olarak kanıtlanmış bir şey yoktur ortada

 

Eğer siz bana bilimsel olarak kanıt getirirseniz, ben haksız ve söylediğimi ispatlayamamış olacağım.

 

Ama öyle değil, ben gerçekten doğru olanı söyledim.

 

çümki her ispatınız bir diğeriyle çelişiyor..

 

Çelişiyor dediğiniz şeyler yukarıdaki gibiyse, bırakın çelişsin.

Gönderi tarihi:

Evrim teorisinde veya bazı bilmsel bulgularda yanlışların olması,otomatikmen islamı haklı kılmaz.Onun için müslümanlar sürekli bu konulara girip boşuna kürek çekmesinler. Zaten bilimsel buluşlara bu şeklide ulaşılır yani deneme yanılma yoluyla.Bu metod bilim adamları için eksiklik değil,aksine bir meziyettir. Bir çocuk bile düşe kalka yürümeyi öğrenir. Düşüp yaralanma olasılığı var diye çoçuğun yürümesini angellemeye çalışırsanız ona iyilşk değil, en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.

 

Bu konularla uğraşan bilim adamları hiç bir zaman bizim katımızda söz değişmez gibi boyundan büyük iddada bulunmadılar, bizim bulduklarımıza inananlara hurma ve üzüm bahçeleri içinde huri kızlarıyla sonsuza kadar yaşayacaklar diye reklam yapmadılar,inanmayanlar ise sonsuza dek ateşlerde kebap olarak yanacak diye tehditde etmiyorlar.Eğer aksi olsaydı o zaman eleştirme hakınız olurdu.

 

 

İyiki bilim adamları müslümanlar gibi düşünmüyorlar.Düşünsenize hata yapma ihtimali var diye bir köşeye çekilselerdi dünyanın hali nice olurdu? Hala mağara devrinde yaşıyor olurduk

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
Bu konularla uğraşan bilim adamları hiç bir zaman bizim katımızda söz değişmez gibi boyundan büyük iddada bulunmadılar

Evet onlar böyle bir iddada bulumadılar ama sizler bulunuyorsunuz..:)

Elbette bilim deneme yanılma ve gözlemle gelişir..

Ve bugün bilmin bu gelişmesi evrim'i değil AT yi yani Akılıl Tasarımı desteklemektedir..

Özellikle hücredeki kopmlekslik bilimde akıl ve mantık faktörününde işin içine dahil edilmesini getirmiştir..

Önceleri akıl ve mantık yollu çıkarsamalar bilme delil teşkil etmez, illaki bir bulgu gerekli idi ama bugün durum öyle değildir..

Yani tesadüflerle bir yere varılamayacağını kestiren birinin "madde akılıdır" sözü deneysel olarak ıspatlanamayacağından akıl faktörü devreye giriyor ve maddenin düşünme fonsksiyonlarının bulunmadığını, ortaya bırakılan iki çakıl taşının asla kalem kağıt motor vs olamayacağını ıspatlıyor..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Yani tesadüflerle bir yere varılamayacağını kestiren birinin "madde akılıdır" sözü deneysel olarak ıspatlanamayacağından akıl faktörü devreye giriyor ve maddenin düşünme fonsksiyonlarının bulunmadığını, ortaya bırakılan iki çakıl taşının asla kalem kağıt motor vs olamayacağını ıspatlıyor..

 

Bir şeyin tama olarak nasıl oluştuğunu, akıl ve mantık yoluyla ispatlayamayız.

 

Bu sadece bir inanç olur, yani sürekli eksik bir yan kalır

 

İnsanın düşünme fonksiyonları vardır ve maddeden oluşmuştur,kaynağınıda doğadan alır, bütün yapıtaşları bu doğanın içindendir.

Gönderi tarihi:
Bir şeyin tama olarak nasıl oluştuğunu, akıl ve mantık yoluyla ispatlayamayız

Evet bende bu söylemden bahsediyorum..

Senin bu söylemimn çok gerilerde kaldı..

Artık bilimde "aklı" çözüm şartlarının içine koydu..

Eğer güncel bilmi takip ediyorsan bu söylediklerimi destekleyen verilere ulaşırsın..

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Yani tesadüflerle bir yere varılamayacağını kestiren birinin "madde akılıdır" sözü deneysel olarak ıspatlanamayacağından akıl faktörü devreye giriyor ve maddenin düşünme fonsksiyonlarının bulunmadığını, ortaya bırakılan iki çakıl taşının asla kalem kağıt motor vs olamayacağını ıspatlıyor..

 

Bir şeyin tama olarak nasıl oluştuğunu, akıl ve mantık yoluyla ispatlayamayız.

 

Bu sadece bir inanç olur, yani sürekli eksik bir yan kalır

 

İnsanın düşünme fonksiyonları vardır ve maddeden oluşmuştur,kaynağınıda doğadan alır, bütün yapıtaşları bu doğanın içindendir.

Gönderi tarihi:
İnsanın düşünme fonksiyonları vardır ve maddeden oluşmuştur,kaynağınıda doğadan alır, bütün yapıtaşları bu doğanın içindendir

 

Madde düşünemez insan sırf madde değildir..

İnsanın yaşamsal organları maddeden oluşmuş olabilir..

Ama ruh gerçeği son muhatap gerçeği gerçekten gerçektir..:)

 

 

Saygılar..

Gönderi tarihi:
Madde düşünemez insan sırf madde değildir..

 

İnsan boşlukta bir yer kaplıyor mu ? ağırlığı veya kütlesi var mı ? belli bir şekli var mı ?

 

madde nedir ?

 

 

Ama ruh gerçeği son muhatap gerçeği gerçekten gerçektir..

 

Ruh gerçeğine bir deliliniz var mı ?

 

Bizim bildiğimiz tanımdaki ruh, beynin bütün işlevlerinin ortaya çıkardığı bilinçtir yani beynin kendisidir. Bununla ilgili bütün olaylarda beyin sorgulanır, gidip sağa sola bakılmaz.

 

 

Dini anlamda "ruh gerçeği" diye birşey ise kesinlikle yoktur, çünkü gerçek olan şey mutlak doğrudur. Ruh inanışı deseniz evet o kesinlikle vardır.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.