Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Demokrasiden rahatsız olan sosyal demokrat!..


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Demokrasi sayılara bakılmaksızın farklılıkların korunduğu, farklılıklara tahammül kültürünün geliştiği bir sistemdir. En azından demokrasi deyince biz bunu anlıyoruz. Totaliter rejimlerde (Komünist, faşist gibi) ise farklılıklara tahammül yoktur.. Bir başka ifade ile farklı olanlar duygu ve düşüncelerini içlerinde gizlemek zorundadırlar. Açığa vurduklarında sonları geldi demektir. Bu tür rejimlerde tek renk ve tek ses hakimdir

 

Diyebiliriz ki, sosyal demokrasi komünizmin işte bu tek ses ve tek renk anlayışına karşı doğmuş ve geliştirilmiştir. Bir bakıma sosyal demokrasi, adı üzerinde toplumda sosyal dengelerin korunduğu demokratik bir yapının hakim kılınmasını savunur. Ne var ki; ülkemizde işler ters yürüyor. Sosyal demokrat bir partinin genel başkanı bir gün çıkıyor merkezde bulunan sağ ve sol partileri tek çatı altında birleşmeye çağırıyor. Aslında birkaç gün önce bu köşede yayınlanan yazımda "Sağcısı da solcusu da aynı" demiş ve bunun sebeplerini izah etmiştim. Bu bakımdan Baykal'ın bu çağrısı bizim için sürpriz olmadı. Diyebiliriz ki bizim bu ülkenin sağcısı da solcvusu da aynı yaklaşımımız Baykal tarafından doğrulanmış oldu. Baykal böylece sağ ve sol tüm partileri bir yerde toplayarak kendilerine katılmayanları "Onlar" ya da "Başkaları" şeklinde nitelendirerek bir yerlere hedef göstermek istiyordu.. Sağ ve sol partiler aynı olsalar da farklı isimler altında farklı partiler oluşturdukları için hedef çoğalmış oluyordu.

 

Görünen o ki, CHPLideri Baykal hala kendisini tek parti ve milli şef döneminden kurtarabilmiş değil. Sağ ve sol partiler tek çatı altında birleşecek kendisi de tek şef olacak.. Böylece ülkenin nasıl yönetileceğine bunlar karar verecek.. Nasıl bir İslam isteniyorsa bunu da onlar belirleyecek. Diyebiliriz ki, tek parti mantığının bugüne kadar sürüp gelmiş olduğu görülüyor.

 

Sağ ve sol partilerin tek çatı altında birleşmesi çağrısının ardından Baykal'ın bu defa da, "Anayasa Mahkemesi, 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği kararı verirse,Türkiye tehlikeli bir çatışma ortamına sürüklenir" demek suretiyle adeta bu ülkenin bir çatışma ortamına sürüklenmesini ister bir tavır sergiliyordu. Bunun da ötesinde Anayasa Mahkemesi baskı altına alınmaya, CHP'nin talebi istikametinde karar çıkartmaya çalışılmış oluyordu.

 

Peki yargıya tesir ve baskı Anayasal bir suç değil mi? Birileri kendilerini sosyal demokrat olarak tarif edince, başkaları için yasak olan davranışlar serbest hale mi geliyor?

 

Lafı uzatmanın anlamı yok. CHPöncelikli olarak demokrasi derken ne kastettiğini net bir şekilde tarif etmek durumundadır. Yargı bağımsızlığından ne anladıklarını da toplumun bilmek hakkıdır. Bir konu yargıya intikal ettiğinde CHP'nin arzusu istikametinde karar vermek gibi bir mecburiyet mi vardır?

 

Görünen o ki, bu ülke demokrasisi kendilerini demokrat olarak tarif edenlerden zarar görüyor. Galiba demokrasiyi, önce demokrasiyi dillerinden düşürmeyenlerin tasallutundan kurtarmak gerekiyor. Baykal, "Anayasa Mahkemesi, 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği kararı verirse, Türkiye tehlikeli bir çatışma ortamına sürüklenir" sözleri ile bir yandan Anayasa Mahkemesi'ni baskı altına almaya çalışırken öbür yandan da bundan sonraki istenmeyecek birtakım gelişmelere zemin hazırlamış olmuyor mu?. Bu bakımdan dokunulmazlığın kaldırılmasına çok hevesli olan Baykal'ın önce dokunulmazlığı kaldırılmalı, ardından da yargınlanmalıdır.. Bu ülkede sosyal demokrat olmak, partilerinin isminde "Cumhuriyet" kelimesinin bulunması onların yargılanamaz olduğunu göstermemelidir. Kısacası, önce siviller ve varlıklarını demokrasiye borçlu olan parti yöneticileri demokrat olmalıdırlar.

Abdulkadir ÖZKAN

selametle

 

Baykal dramı

Önceki gün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın basına yaptığı açıklamaları izlerken mideme kramp girdi. Olan bitenden yalnızca iktidarı sorumlu tutan Sayın Baykal, AKP'yi frenleme çabasında bir müttefik bulmanın mutluluğunu yaşıyordu sanki. AKP iktidarı durumun vahametini kavrarsa "az darbe - az irtica - az demokrasi" formülüyle, olası bir seçime kadar oyalanabiliriz belki de.

2.5.2007 / OSMAN ULAGAY / MİLLİYET

 

Deniz Baykal kışkırtıyor!

 

CHP lideri Deniz Baykal, tehlikeli çıkışlar yapıyor. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı vermemesi halinde, Türkiye’nin çatışmaya doğru sürükleneceğini söylüyor Baykal...

İnanılır gibi değil; Türkiye’yi yönetmeye talip muhalefet lideri halkın gözünün içine baka baka provakatörlük yapıyor. Kışkırtıyor yani! ‘Kutuplaşma’ öneriyor CHP lideri. Diyor ki: -Ya ben ya hiç! CHP lideri haksız değil aslında! Siyasette son günlerini yaşıyor çünkü. Onu böyle konuşturan çaresizliktir. Evet çaresizlik... Hal böyle olunca; Mesut Yılmaz taktiği. Halkın iradesi dışında Başbakan olmak! Ya da siyasete Başbakan olarak veda etmek... Yerseniz!

2.5.2007 / HADİ ÖZIŞIK / STAR

Gönderi tarihi:

Baykal a saldirmak prim yapiyor, haliyle bazi cevreler de bundan mümkün oldugunca yararlanip yelkenlerini sisiriyor, dogaldir.

 

Ama bir de neyin dogru neyin yanlis oldugu var. Herseyden önce CHP sadece sol / sosyal demokrat kesimin partisi degildir, en azindan kuruldugu zaman degildi. CHP Türkiye cumhuriyetini kuran zihniyetin partisidir. Vatansever, sosyal haklari gözeten, sömürünün ve bagnazligin her türlüsüne (din kaynaklilari da dahil) bir partidir. DP nin kurulmasi ve cumhuriyet kazanimlarini geri döndürmesine karsi olarak parti daha sol bir yapiya bürünmüstür.

 

Esasinda CHP cumhuriyet muhafazakari, cumhuriyetin temel ilkelerine sadik, onlari korumayi kendine görev bilen bir partidir desek sanirim yanilmis olmayiz.

 

Günümüze gelirsek Baykal söylemlerinde birer birer hakli cikmistir, kendisi hakkinda atip tutan arkadaslara sormak isterim;

 

1- Baykal cumhurbaskanligi seciminde hata tespit ettiklerini ve secimi anayasa mahkemesine götüreceklerini söyledi. Hepiniz dalga gectiniz. Sonuc ne oldu?

 

2- Baykal halkin akp iktidarina tepkili oldugunu, akp nin cumhurbaskani secme sevdasina kapilmadan secime gitmesi gerektigini söyledi. Hepiniz halkin son derece memnun oldugunu, rahatsiz olanlarin artik soyu tükenmeye yüz tutmus, 3-5 tane kalmis geri kafalilardan olustugunu söylediniz. Saydiniz mi Tandogan da, Caglayan da kac tane varmis?

 

3- Baykal ab ile iliskilerde zafer havasina girmenin ve güpeündüz havai fisekler atmanin yanlis oldugunu, ab ile iliskilerin kötü yönetildigini söyledi. Hepiniz itiraz ettiniz, ne kadar yol alindi peki?

 

4- Baykal Kibris ta Türkiye nin politikasina zarar verildigini söylerken akp Annan planini savundu, KKTC nin bu plana evet derse büyük kazanimlari olacagini söyledi. KKTC evet dedi, kazanimlar nerede?

 

5- Baykal Erdogan in terör örgütü liderine sayin sehitlere kelle dedigini söyledi. Inkar ettiler, dinlediniz mi Caglayan da meydanda???

Gönderi tarihi:
Deniz Baykal kışkırtıyor!

 

CHP lideri Deniz Baykal, tehlikeli çıkışlar yapıyor. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı vermemesi halinde, Türkiye’nin çatışmaya doğru sürükleneceğini söylüyor Baykal...

İnanılır gibi değil; Türkiye’yi yönetmeye talip muhalefet lideri halkın gözünün içine baka baka provakatörlük yapıyor. Kışkırtıyor yani! ‘Kutuplaşma’ öneriyor CHP lideri. Diyor ki: -Ya ben ya hiç! CHP lideri haksız değil aslında! Siyasette son günlerini yaşıyor çünkü. Onu böyle konuşturan çaresizliktir. Evet çaresizlik... Hal böyle olunca; Mesut Yılmaz taktiği. Halkın iradesi dışında Başbakan olmak! Ya da siyasete Başbakan olarak veda etmek... Yerseniz!

2.5.2007 / HADİ ÖZIŞIK / STAR

Halkin iradesi disinda hirsizlama oylarla iktidar olan AKP dir.Halkin sadece 3 te birinin baraji asamayanlarinda oylarina sahip olan AKP ilk icraari bütün sabikalilarin sabikalarini ortadan kaldiran yasayi cikarip sabikali,Milli Görüs fedaisi,Laiklik ve Cumhuriyet düsmani Erdogan'i milletvekili yaptilar.Erdogan ve Gül aynen Milli göRÜS teskilatinda olduklari gibi halkin inancini kullanarak Türkiyede bir dinci ayaklanmayi denedi ama basaramadi.Cünkü Demokrasiyi arac olarak görenlerin karsisinda daha büyük ve Türkiyenin sahibi gücler vardi.Erdogan Demokrasiye inanmis olsa idi gecen 5 yil icinde önce yanlis secim yasasini degistirir ve halkin mecliste demokratik olarak temsil edilmesinin yolunu acardi ikincisi hem kendi hemde partisi icindeki yolsuzluk zanlilarinin dokunulmazligini kaldirarak yargiya giderdi.AKP demokratik bir parti olsa idi sabikali bir adamin sabikasini silen yasanin cikmasina önayak olmazdi.

Halkin 3 te birinin oylari ile mecliste cogunluga sahip olmak anti demokratiktir.Ve AKP yandaslari artik halkin cogunlugu AKPyi secti yalanlariyla kendilerini avutmasinlar.Gercegi itiraf etmek medeni insanlarin isidir ancak,yalanlara hakli cikmaya calismak ise medeniyetsizliktir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Halkin iradesi disinda hirsizlama oylarla iktidar olan AKP dir.Halkin sadece 3 te birinin baraji asamayanlarinda oylarina sahip olan AKP ilk icraari bütün sabikalilarin sabikalarini ortadan kaldiran yasayi cikarip sabikali,Milli Görüs fedaisi,Laiklik ve Cumhuriyet düsmani Erdogan'i milletvekili yaptilar.Erdogan ve Gül aynen Milli göRÜS teskilatinda olduklari gibi halkin inancini kullanarak Türkiyede bir dinci ayaklanmayi denedi ama basaramadi.Cünkü Demokrasiyi arac olarak görenlerin karsisinda daha büyük ve Türkiyenin sahibi gücler vardi.Erdogan Demokrasiye inanmis olsa idi gecen 5 yil icinde önce yanlis secim yasasini degistirir ve halkin mecliste demokratik olarak temsil edilmesinin yolunu acardi ikincisi hem kendi hemde partisi icindeki yolsuzluk zanlilarinin dokunulmazligini kaldirarak yargiya giderdi.AKP demokratik bir parti olsa idi sabikali bir adamin sabikasini silen yasanin cikmasina önayak olmazdi.

Halkin 3 te birinin oylari ile mecliste cogunluga sahip olmak anti demokratiktir.Ve AKP yandaslari artik halkin cogunlugu AKPyi secti yalanlariyla kendilerini avutmasinlar.Gercegi itiraf etmek medeni insanlarin isidir ancak,yalanlara hakli cikmaya calismak ise medeniyetsizliktir.

 

saygilarla

akp ile milli görüşü bir tutmaktan vazgeçin artık. birbirinden çok farklı kutuplar onlar artık.akp nin hiçbir tutumu milli görüşe sığmaz.ben burda deniz baykalı eleştiriyorum siz tutmuş tayyibi akpyi önüme sürüyosunuz benim eleştirilerime yanıt verirseniz sevinirim.akp nin ne yaptığı umurumda değil.eğer dediğiniz gibi çok yanlış adamlarsa bunlar, halk gereken cevabı verecektir seçimlerde siz merak etmeyin. ha birde şimdi akp nin yerinde cehape olsaydı noooolcaktı?biz bu kadar vekili haketmedik alın bu vekillerimi diyecekti biraz insaf edin kim olsa aynı şeyi yapar akpnin yerinde.

selametle

Gönderi tarihi:
akp ile milli görüşü bir tutmaktan vazgeçin artık. birbirinden çok farklı kutuplar onlar artık.akp nin hiçbir tutumu milli görüşe sığmaz.ben burda deniz baykalı eleştiriyorum siz tutmuş tayyibi akpyi önüme sürüyosunuz benim eleştirilerime yanıt verirseniz sevinirim.akp nin ne yaptığı umurumda değil.eğer dediğiniz gibi çok yanlış adamlarsa bunlar, halk gereken cevabı verecektir seçimlerde siz merak etmeyin. ha birde şimdi akp nin yerinde cehape olsaydı noooolcaktı?biz bu kadar vekili haketmedik alın bu vekillerimi diyecekti biraz insaf edin kim olsa aynı şeyi yapar akpnin yerinde.

selametle

 

Sayin Diktas ben kimi elestirecegime ancak kendim karar veririm.Ben Baykalcida degilim,belki öyle düsünmüssünüzdür.Ama egriye egri demek gerekir.Baykal dah bugüne kadar ne sabika sahibi oldu nede Türkiye Cumhuriyetinin degerlerine hakaret etti.Yazis tarziniza bakilirsa üstadinizin kim oldugu belli.Halkin neyi kimi sececegi degil benim sorunum,demokrasiden bahsedenlerin demokratik olmadiklaridir.

Iktidarda olanlar saibe altinda olmamalidirlar.Iktidar ugruna yolsuzluklari sümen alti ederek baskalarinin yolsuzluklarini arastirmak adil bir yönetim tarzi degildir.Önce kendin temiz olacak sonra baskalarinin ******* arastiracaksin.Iktidardaki parti AKP oldugu icin yolsuzluk iddialarida onu ilgilendirir.Tabiiki baska partilerde yapmazdi ama bir dahaki secim icin yasa cikartilabilrdi.14 milyon secmenin oyu bosa gitmistir.Bu insanlar AKP yi veya CHP yi secmemislerdir.Bumudur halk icin calismak?

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Anayasa Mahkemesi Kararı Hukuka ve Sisteme Karşı Bir Darbedir!

Hukukçular Derneği yaşanan son süreci değerlendiren yazılı bir açıklama yaptı.

 

Anayasa Mahkemesi dün Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili kararını verdi. Karar verilmeden önce Türkiye askeri darbenin birinci basamağı olan muhtıra ile sarsıldı. Hükümet muhtırayı anayasa mahkemesini etkilemek amaçlı bulduğunu açıkladı. Arkasından CHP Genel Başkanı “Anayasa Mahkemesi talebimiz doğrultusunda karar vermezse Türkiye’de çatışma olur” dedi. Anayasa Mahkemesi, kararını işte bu şartlar altında verdi. Bu gelişmeleri sıradan bir tehdit olarak değerlendirmek mümkün değildir. 1960’da, 71’de, 80’de, 97’deki darbeler düşünüldüğünde yaşadığımız bu gelişme de düşük yoğunluklu bir darbedir.

 

Türkiye gibi, yargının siyasallaştığı bir ortamda kararın hukuki olması beklenmez iken, bir de buna düşük yoğunluklu darbe eklenince verilen kararın hukuka uygun olması hiç beklenemezdi.

 

Bu karar; Anayasaya, hukukun temel ilkelerine ve bu güne kadar uygulana gelen teamüllere aykırıdır. Bu karar İdeolojik yaklaşımların bir sonucudur. Yaşamakta olduğumuz Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde en uç ideolojik çevrelerin serdettiği görüşlere uygun ve onların duygularına tercüman olacak nitelikte bir karardır.

 

Gelişmelerin bütün değerlendirildiğinde, milletin iradesine bir darbe daha vurulduğu açıkça görülmektedir. Parlamenter sistem ağır yara almıştır. Zira anayasa mahkemesi artık anayasa gereği anayasaya uygunluk denetimi yapan bir mahkeme değil, meclisin her türlü kararını denetleyen, meclis üzerinde bir organ haline gelmiştir.

 

İdeolojik karar veren anayasa mahkemesi kendi meşruiyetini de büyük ölçüde kaybetmiştir. Bu yönüyle anayasa mahkemesi parlamenter sistem ve milletin iradesi önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır.

 

Anayasa mahkemesi bu kararı ile sistemi de tıkamıştır. Zira 184 milletvekiline sahip olan bir partinin, istemediği kişinin cumhurbaşkanı adayı olması halinde meclise gelmeyerek cumhurbaşkanı seçimini imkânsız hale getirmesi sağlanmıştır. Kararları ile ihtilafları çözüp, sorunların giderilmesine yardımcı olması gereken mahkeme tam aksine sorun üreten bir odak haline gelmiştir.

 

Bu yaklaşımlar yargıya olan güveni halk nezdinde bitmiştir. Yargıya güvenin olmadığı bir yerde adaletin, düzenin ve hukuk güvenliğinin olması da mümkün değildir. Kısa vadede hedefine ulaşmış gibi görünen ideolojik çevreler, uzun vadede bu ülkeye ve ülke insanına büyük kötülük yapmaktadırlar.

 

Bir hukuk reformu çerçevesinde anayasa mahkemesinin varlığı, görevleri yeniden ele alınmak ve düzenlenmek zorundadır.

 

HUKUKÇULAR DERNEĞİ

Gönderi tarihi:

Sivil Paşa Konuştu: Cumhurbaşkanını Halk Seçemez!

 

 

 

Baykal, Hükümetin "Cumhurbaşkanını halk seçsin" önerisini reddetti. Gerekçesi şöyle...

 

 

CHP lideri, Başbakan'ın önerilerine karşı. 24 Haziran tarihinin seçim için geç olduğunu belirtti ve Cumhurbaşkanını halk seçsin önerisine karşı çıkarak: "Yarı padişahlik sistemine mi geçeceğiz!" dedi.

 

Bu parlamentonun cumhurbaşkanı seçme olanağı olmadı. Yapılması gereken Anayasa’nın öngördüğü seçim kararını almak. Önemli olan seçimin zamanlamasıdır. Haziran’ı geçirmemek lazım, 24 Haziran çok geç.

 

Hükümet, cumhurbaşkanı seçme girişimi başarısızlığa uğrayınca şimdi sistemi değiştirip isteğimi öyle değiştireyim anlayışı içinde. Bu sağlıklı değil. Kafandakini dayatırsan, Meclis’e seçtiremedim halka seçtiririm dersen olmaz. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi önerisi, seçim tarihinden kaynaklanan bir değişiklik önerisi. Söz konusu değişiklikler, milli köklü sistemimizin değiştirilmesini öngören bir değişikliktir. Böyle bir seçim yöntemi bir inatlaşma uğruna sistemi de zora sokar. Yarı padişahlık sistemine mi gideceğiz?

****************************

Yakında Fransa'nın yeni kralı belli olacak!!!!!!!!

sistem mistem geçin bi kalem bunları

 

Aslan sosyal demokratlar ; mutlaka ama mutlaka bir gerekçeleri vardır.

halka inemeyen sosyal demokratlar.

Burası Türkiye, yok öle........

 

:)

 

selamlar.

Gönderi tarihi:

VİCDAN, DEMOKRASİ, HUKUK ARIYORUZ!

4 Mayıs 2007 Cuma- 20:00

İstanbul Taksim Tramvay Durağı- Ankara Yüksel Caddesi

 

21. yüzyılda muhtıra vererek, bizi elaleme bir kez daha rezil eden askerlerin,

Darbe için can atan "sivil" toplum örgütlerinin,

Hazır ola geçen bir Anayasa Mahkemesinin,

Durumdan vazife çıkaran devlet partilerinin,

"Tecavüzcü suçlu ama kız da mini etek giymeseydi" diyen aydınların, gazetecilerin, televizyon yorumcularının

yaşadığı bu ülkenin sokaklarında

el fenerlerimizle

VİCDAN, DEMOKRASİ ve HUKUK arıyoruz.

El fenerini, ışıldağını alıp İstanbul'da Taksim Tramvay Durağı,

Ankara'da Yüksel Caddesi'ne gelirsen tam süper olacak!

4 Mayıs 2007 Cuma- 20:00

 

Siz de Kendi Şehrinizde Basın Açıklamaları Yapın!

Hemen bağlı bulunduğunuz ilçenin Emniyet Müdürlüğü'ne sadece bildirimde bulunarak siz de aynı gün ve saatte 15 dakikalık basın açıklaması yapma hakkınızı kullanabilirsiniz, demokrasimiz ayaklar altındayken sesinizi çıkarın!

 

Genç Siviller /Siyasal Ufuk Hareketi

Gönderi tarihi:

Bugünkü durumumuzda baykala saldırmak çok mantıksızca olur. Tabii ki onun büyük hataları var ancak solun birleşme noktasında olduğu bugünlerde soldaki kişilere eleştiri getirmek yerine onlara sahipçıkmak gereklidir diye düşünüyorum. Çünkü biz cumhuriyet mitinglerinde birleşin sloganları attığımız için onlara yardıncaı olmak durumundayız

Gönderi tarihi:
Sayin Diktas ben kimi elestirecegime ancak kendim karar veririm.Ben Baykalcida degilim,belki öyle düsünmüssünüzdür.Ama egriye egri demek gerekir.Baykal dah bugüne kadar ne sabika sahibi oldu nede Türkiye Cumhuriyetinin degerlerine hakaret etti.Yazis tarziniza bakilirsa üstadinizin kim oldugu belli.Halkin neyi kimi sececegi degil benim sorunum,demokrasiden bahsedenlerin demokratik olmadiklaridir.

Iktidarda olanlar saibe altinda olmamalidirlar.Iktidar ugruna yolsuzluklari sümen alti ederek baskalarinin yolsuzluklarini arastirmak adil bir yönetim tarzi degildir.Önce kendin temiz olacak sonra baskalarinin ****** arastiracaksin.Iktidardaki parti AKP oldugu icin yolsuzluk iddialarida onu ilgilendirir.Tabiiki baska partilerde yapmazdi ama bir dahaki secim icin yasa cikartilabilrdi.14 milyon secmenin oyu bosa gitmistir.Bu insanlar AKP yi veya CHP yi secmemislerdir.Bumudur halk icin calismak?

 

saygilarla

bana cevap yazarken tarzınıza dikkat ederseniz sevinirim.çünkü benim neci olduğum üstadımın kim olduğu yalnızca BENİ ilgilendirir.ben gördüğüm yanlışı yazdım.yazdıklarıma karşı akp yi eleştirmeniz çok anlamsız çünkü bu benim soruma yanıt değil.lütfen bu konuda varsa bişeyler onları yazın...

selametle

 

ÜNİFORMASIZ GENERALLER

 

Son bir haftadır Türkiye’de meydana gelen olaylar aylardır yaptığımız ‘birlik’ çağrısının ne kadar da yerinde uyarılar olduğunu göstermiştir. Düşmana değil, kendi toplumunun insanına karşı havaya sıkılmış yumruklar, savaş naralarını andıran histerik çığlıklar, düşman kamplarına ayrılmış iki Türkiye manzarası… Cumhuriyet mi demokrasi mi tercihleri…

 

Cumhurbaşkanlığı seçimini hiç yoktan mahkemelik yaptığımız yetmezmiş gibi şimdi de seçimleri karakolluk yapma hazırlığı ve gayreti. Doğrusu kabile devletlerinde dahi zor görülebilecek bu ilkellikler kadim devlet geleneğine sahip ülkemize yakışmıyor. Hukuk, yargı, siyaset ve silahlı kuvvetler bir hafta içinde hiç bu kadar yıpranmamıştı. Vatandaş olup bitenleri derin bir burukluk ve şaşkınlık içinde izliyor. Artık kime güvenileceğini bilemez halde. İlkeleri, kuralları önceden konulmuş bir seçimi bu kadar içinden çıkılmaz bir karmaşaya sürüklemeyi nasıl becerdiğimiz akla ziyan bir soru olarak ortada duruyor.

 

Varlık nedeni demokrasi olan siyaset kurumu bu süreçte ciddi yara almıştır partilerin bir bölümünün adeta darbeye alkış tutacak kadar küçülmeleri siyasi tarihe kara bir leke olarak geçecektir. Türkiye’de üniformalı değil ama üniformasız generallerin demokrasi için en büyük tehlike olduğu açık seçik görülmüştür bu süreçte…

 

Geçmişte kan ve gözyaşını siyasi ranta dönüştürme alışkanlığı vardı. Bugün ise hepimizin ortak değeri ve ortak paydası olması gereken Cumhuriyet ve Demokrasiyi ranta dönüştürme gayretkeşliği gözlenmektedir. Türkiye’yi cumhuriyetten yana olanlar ve demokrasiden yana olanlar diye iki kutba ayırıp seçmeni ikisinden birinin yanında yer almaya zorlama ve her iki değeri biribirine karşıt gibi gösterme cingözlüğü yeni dönemin ana stratejisi olarak belirlenmiş görülmektedir.

 

İki düşman kampına ayrılmış bir ülke ve bunun tabii sonucu olan iki partili meclis. Siyaset bezirganları bu sonuca ulaşmak için her türlü tahriki yapmakta alabildiğine sert ve kışkırtıcı demeçlerle kitleleri provake etmekte ve yargıyı tehdit etmekte sakınca görmemektedirler. Ana muhalefet partisi adeta mahallenin kabadayısı rolüne soyunmuş tehditler savurmaktadır.

 

Böylesine karmaşanın hakim olduğu bir ortamda alelacele seçime gidiyoruz. Ortalık toz duman iken, vatandaş olup bitenleri anlamaya fırsat bulamadan sandıklar ortaya konulacaktır.

 

CHP bu durumdan oldukça memnun. Bir yandan sol oyları zahmetsizce hanesine yazmakta öte yandan sayısal olmasa da siyasal üstünlük pozları vermektedir. Kendi kulvarında tek olmanın havasını atmakta ve diğer sol partilere adeta maraba yaklaşımı ile ağalık yapmaya kalkışmaktadır. Zaten iktidara talip olma gibi bir derdi de olmadığı için hedefine ulaşmış gibi görünmektedir.

 

AKP ise tam bir şaşkınlık havası içinde. Aslında bu öngörülebilir ve etkileri minimize edilebilir bir süreci hesaplamadığı anda yaşamak gibi bir mecburiyet ile karşı karşıya gelmek ve karizmanın çizildiğinin farkında olmak şaşkınlığıdır. Şimdi bu zaafı ve travmayı imkana ve fırsata dönüştürme çabası içine girmesi bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu seçmene bilinçli bir tercih ve demokrasi mücadelesi olarak takdim etme konusunda göstereceği başarı ölçüsünde en iyi sonucu alabileceğini hesaplamaktadır.

 

Türkiye aslında biri birini besleyen ve gücünü diğerinin varlığından alan bu iki kutuplu yapıdan kurtulmanın yolunu bulmak zorundadır. Kamplaşan, biri birine diş bileyen düşman kardeşlere dönüşmeden, sevgiyi, hoşgörüyü, uzlaşmayı, birlikte bir arada yaşama iradesini hayata geçirmeyi hedefleyen siyasal olgunluğu göstermemiz ancak üniformasız generallere ve korku tacirlerine sandıkta ders vermemizle mümkün olacaktır.

Ö.Vehbi HATİPOĞLU

Gönderi tarihi:

Bana göre sadece Baykal'i veya baska bir partiyi elestirmek cözüm ve dogru olan degil. Burada elestirilmesi gereken bugüne kadar meclise gelmis gecmis tüm parti, bunlarin baskanlari ve milletvekilleri. Cünki bu duruma gelisimizde hepsinin payi var ve bu pay malesef öyle de kücümsenemez. Bakin secim sistemine, 10% baraj ile nerelere geldik. 34% oyla meclisin 65% ne sahip olabiliyorsun ve demokresiden bahsediyorsun. Türkiye'deki bu durum dünyada saygin hic bir ülkede yoktur. Herkes burada firsatcilik yapiyor ve tabiiki her yaptiklarinin adina dmokrasi diyorlar. Unutmamak gerekki halkin sucuda burada az degil. Halk bu secim sistemini protesto edip degistirilmesi icin bir seyler yapmiyor.

Dogrusu hic kimse askeri rejimi istemez ve olmamasida gerekli. Ama bazi parti ve hükümetler demokrasi deki haklardan ve malesef secimsistemindeki bozukluktan yararlanip rejim degismesine gitmeye cesaret ediyor ve dogal olarak demokresi kendini savunmak zorunda. Cünki seriat rejimi geldigi zaman demokrasinin onlara verdigi hakkin 1% ni bile onlar kendisi gibi düsünmesene vermezler, bunun örnekleri var.

 

Elestirilmesi gereken burada secim sitemi ve bu sitemi savunan partiler. Gercek demokrasi uygulansin ve baraj 5% indirilsinki hic bir parti aldigi oy oraninda mecliste temsil edilsin.

Tabiiki gercek demokrasi demek partilerdeki saltanatinda son ermesi demektir. Türkiye disinda, gelismis ve evrensel bakimda demokrasinin uygulandigi ülkelerde hicbir parti baskani bu kadar koltukta oturamaz. Bizim partilerimiz daha demokrasiyi kavramamis, halk nasil kavrasin? Bu aynen imam ve cemaat fikrasina benziyor.

 

Saygilar

Gönderi tarihi:

Bu forumlarda ümitleri sönenler simdi hep ayni teraneyi terennüm etmeye hatta bagirmaya basladilar.Daha düne kadar Demokrasi bizim icin tramvaydir duraga geldigimizde ineriz diyenler ve onlarin takipcileri simdi Demokrasiy savunmaya basladilar.Caglayan ve Tandogan mitingi yarin Manisa mitingi Demokrasiye karsi degil demokrasi icin yapildi ve yapilacak.Laikligi yok sayarak demokrat olunmaz.Olaylari carpitmak neden?Tandigan ve Caglayana belirli bir ideolojinin sempatizanlari gidip miting yapmadilar.Türkiyeyi seven ,Cumhuriyeti ve onun vazgecilmez degerlerinden olan Laikligi savunan kim varsa kimin zamani ve imkani var idiyse eline bayragini alip oraya kostu.onlari oraya ne ekmekle nede mercimekle cagirdilar.Bundan rahatsiz olanlarin oturup kendilerinin ne olduklarini iyice bir analiz etmelerini öneririm.

Surasini hic kimse unutmasin ve kulak arkasina da atmasin,TSK öyle tehditlerle,AB yi kullanmakla yildirilamaz.TSK nin uyarisini darbe marbe diye yorumlayip amactan saptirmayida kimse denemesin.TSK darbe yapmadi muhtirada vermedi uyardi sadece.Neden uyardiginida cocuklar bile idrak etmektedirler.Türkiyenin rejimini kimse degistiremez.Atatürkün cizdigi yoldan Türkiyeyi saptirmak isteyenler karsilarinda TSK yi bulacaklardir.buna siz ister darbe deyin ister muhtira deyin ne derseniz deyin.Rejimi degistirmeye kalkisanlara kimse cicek vermez.

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.