Φ politika Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2007 Türban Erbakanla baslatildi.Erbakan Almanyanin Türkiyeye postaladigi Humeynisiydi.Almanyada müslümanlikla beyni yikatilan Erbakan Türkiyede ayirimcilik yapmaya basladi; halki birbirine karsi kiskirtma siyaseti ile Islamci bir ayaklanmayi denedi.Beceremedidaha dogrusu ne halk nede halkin koruyuculari buna müsaade etmediler.Erbakan farkli isimlerle partiler kurarak Demokrasiyi kendine kalkan yapmaya calistiysada yine beceremedi.Gaddafinin icazetleri Libya cöllerinde gaddafidenyedigi paparalar da sökmedi.Dikkat ederseniz,Türkiyedeki rejimden sikayeti olan ülkelerin basinda Iran ve Libya gelmektedir. Erbakan'in beceremedigi siyaseti müridi Erdogan devraldi.Hedef Atatürk ve onun kurdugu Laik Türkiye Cumhuriyetiydi.Arac hep ayniydi*Demokrasi*Amac ise AB VE ABD nin yolundaki engel Atatürkcülük veLaikligin safdisi edilerek,ruhlarina varana kadar Islamiyetten uzaklasmis olan sözde Islam devletleri gibi Türkiye'ninde ayni kategoride yer almasiydi.Cünkü Islamin gercegi Türkiyede yasaniyordu.Laiklik ile inanclar garanti altina alinmis hicbir inanc sahibinin diger bir inanc sahibine hükmetmesi imkani ortadan kaldirilmisti.Bunun anlami Türkiyede bir mezhep catismasinin olmamasidir.Halbuki AB ve ABD Islam ülkelerindeki mezhep catismalarindan yemleniyorlardi.Mezhep catismasini basaramayinca Batibu sefer terörü kullanmaya basladi ve ayni zamanda Türkiyede bir türban savasi baslatildi,bunlarin ayni dönemlere denk gelmesi tesadüf degildir.Bunlar tamamen planli olaylardir.Amac Türkiyeyi icten ve distan kiskac altina alarak zayiflatmak ve böylece bir halk ayaklanmasini gerceklestirmekti.Bu dönemde PKK Kürdistan hayalleri ile yasarken ve kan dökerken,Erbakan ise Bingölde *Ne mutlu Türk'üm* demeyi elestiriyor ve PKK nin ekmegini yagliyordu.Birileide Islamda birleselim cigirtkanligina cikmistilar. Hele birisi vardi ki *Minareler süngümüz,Camiler kislamiz*diye sözüm ona siir okuyorum diye müslümanlari Laik devlete karsi kiskirtiyordu.Bunun kim oldugunu bilmeyen kaldimi? Kuranda kesin olarak türbanla ve sac telleriyle ilgili bir ayet olmadigi halde Türbani zorla müslümanligin simgesi yapmaya calistilar.Halbuki müslümani simgesi yoktur.Cünkü müslümanlik simgelerle degildir.imanladir ve iman ise insanlarin kalplerinde beyinlerinde vicdanlarindadir.Aslinda kimse basi kapali diye problem yasamadi Türkiyede.Olaylari yasatanlar türban takanlarin kendileri idiler cünkü öyle bilinclendirilmislerdi. Islamiyet bir dindir,dinin siyasete alet edilmesinin aci sonuclarini Islam tarihinde fazlasi ile görürüz.Halifelerin katledilmeleri,mezhep savaslari,koltuk savaslari bunlarin hepsi Islam üzerinden siyaset yapma sonucu yasanmistir.Bugün bile Allahin dinini insanlari katlederek yasamaya calisanlar var. Müslümanlarin neden ilerleyememis olduklarina bir cevap araniyorsa bu cevap zor degildir.Dini siyasete alet ettiginiz sürece oldugunuz yerde sayiklarsiniz ve bugün oldugu gibi gidip Amerikanin kucaginda oturursunuz.Türkiye 50 yildir calkantilar icersindedir,bunun baslica nedeni Atatürk'ün cizdigi yoldan gitmemis olmamizdir.Atatürkü kendilerine paravan yapanlarin iktidar oldugu Türkiyede bütün bunlara ragmen yinede birbirlerini kirip geciren Islam ülkelerinden kat be kat daha üstünüz,bunun nedenide dinin siyasetten ayri tutulmasidir hernekadar bu yüzde yüz gerceklesmedi isede oldugu kadarida faydali olmustur. Dinin yeri mabettir,din ancak böyle insanlara faydali olur ve gelismeye katki saglar. saygilarla Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Sardunyam'ın yukardaki cevabı bu metin içindi. En önemli meselemiz türban değildir. Ama en fazla can yakan meselemiz budur. Söylediğim söz buydu ve dahası da vardı. Konumuz tarihsellik meselesi değildir. Sandığınızından çok fazla kale aldım size. Sanırım hata etmişim. Ajitasyon yapıyorsunuz diyorsunuz pekiyi yalan söylüyorsunuz diyebiliyor musunuz? Bayan, bu konuda devletin kuralı yoktu. Ortada hala bir kanun yok. Yani seçilmiş iradenin bu konuyu yasaklayan bir kanun metni yok. (Lütfen memurlarla ilgili ve darbe döneminde yapılmış alakasız bir metni kanun diye getirmeyin üniversiteden bahsediyorum) Mesele budur. Yasağı koyan bürokrasidir. Devlet halkın mıdır bürokratların mı? Baba ve kardeş için belirttiğiniz mesele ne meselesidir sizin açınızdan ? Tamam merak etmiyorum, sormadım sayın… Bu son cümleyi niye yazdınız anlamadım ki, birileri birilerini öldürdü diye türban yasak mı olmalı yani, bunu mu anlamalıyım. Veya İslam yasak mı olmalı bu sebeple… Sadece şapka kanunun yüzünden ne kadar insan öteki tarafı boyladı bilen var mı? Her ne ise; Ciddiyetimi bağışlayın, bundan sonra daha fazla dikkat edeceğim…. Kendimi sorulara ve cevaplara o kadar adapte ediyor o kadar kaptırıyorum ki, forumdan çıkış yapıp yapmadığımı göremiyorum ve bu ufak tefek sorunlar yaratıyor. Bu kadar kısır mı düşünüyorum sandınız. Ne kötü. Şapkayı başkaca örnek bulamadım da ve ya da sadece Atatürk için verdim. Hala sizinle tartışıyor olmam aptallığıma bir nebze delildir ancak sizinle Atatürk’ü tartışacak kadar da kafayı bozmadım daha. Şapka bir şekil meselesidir, içerik değil. İstiklal Mahkemelerinde bulunan yargıçlar da kendilerini laik olarak tanımlıyorlardı ve sırf şapka takmadıkları için çok sayıda insanı darağacını postaladılar. Kendilerini laik olarak tanımlayan diyorum dikkat edilsin…Terör yapıp da kendilerine İslamcı diyenler gibi… Size göre din, devletin koyduğu kurallara göre yaşanabilir. İyi de devlet neye göre kural koyar. Halkın isteklerine göre değilse, halk her seçimde ne için oy kullanır? Gelelim tekrar türban meselesine. Üniversite kapısına vardınız ve polisin biri harika şekilde pişirilmiş ve üzerinden hafiften yağlar damlayan itinayla dilimlenmiş domuz rosto’dan bir parçayı ağzınıza doğru uzattı. İçeri girmek istiyorsan yemek zorundasın. Hösssssttt diyebilirsiniz tabiî ki ama bu çözüm değildir. Veya hayli pahalı bir İtalyan şarabı yada şampanya bardağı uzatıldı. Yasakları uzatmak mümkün. Evet sorumuz şu olsun: Devlet üniversiteye girmek istiyorsan domuz eti yemek zorundasın diye bir kural koyarsa ne yapacaksınız. Zira domuz etini haram kılan dini bir hükümdür ve laik düzende dini hükümler geçer akçe değildir. O kadar da olmaz mı diyorsunuz? Ne kadar olur? Örnek ağır mı geldi. Zarar yok, ortada “ehemmiyetsiz bir muamma var ve biz de bu muammaya zararsız acayiplikler takviye ediyoruz” Murat Menteş’in söylemiyle. Devlet dairelerindeki yasağı falan anlamak mümkündür başörtüsüyle ilgili. Yasağın mantığını anlamak için Üniversiteye bakmak gerekir. Bir üniversite öğrencisi bir partinin rozetini yakasına takarsa ne olacak. Okuldan mı uzaklaştırılacak. Yok yahu. Pekiyi hangi partinin siyasi simgesi olup olmadığı tam olarak kestirilemeyen türban hakkında niye böyle bir uygulama yapıyor üniversite yönetimleri. Bu arada siyasal İslam yasak mı? Olabilir, o halde soruyu şöyle sorayım. İçimizdeki (Türkiye de sadece laikler yaşamıyor laik Müslümanlar, müslümünlar da yaşıyor) bazı Müslümanlar yahu biz İslam adına bazı hakları tam olarak yaşayamıyoruz bu hakları öne alan bir partiye oy vereceğiz veya böyle bir parti kuracağız derseler bu partinin kuruluşu yasak mı? Haklar diyorum şeriat düzeni getirmeyi amaçlayan bir partiden bahsetmiyorum. Bu parti yasak değil, bu partiye üye olmak yasak değil, bu partinin rozetini taşımak yasak değil, simgesini taşımak yasak değil. Bu tercihi gösterecek simge yasak olabilir mi? Bu arada Türbanı buradan ziyade Dini konularda tartışacağım. Üstadımız Bozan’a çok fazla ayıp ettim zaten. Dinin yasak olmasıyla ilgili cümlem kalkma değil yasak olmaydı. Bunu da ne için söyledim biliyor musunuz? Türban yasağının makul gerekçelerini sayarken birçok insanın dincilerce öteki tarafa gönderildiğini hatırlattığınız için. Eğer gerekçeniz bu olursa sadece türban yasağı yetmez islamın da yasaklanması gerekir. Anlatabildim mi? Bilimselci kardeşimize ayrı cevap vereceğiz Politika da Erbakanla uğraşsın dursun. Ona cevap yok şimdilik... bilimselciSayın Bekir'in anlatmak istediklerinin özeti, yukardaki alıntıladığım satırlarda toplanmış. Doğru söylüyor islamla siyaseti ayıran, seküler (nesnel) görüşçülerdir. Yani bir başka şekilde de laisizm. "İslam tüm hayatı düzenleyen bir dindir" derken kökten dinciliği, şeriatçiliği öneriyor açıkça. Bunu söylemekle de islam dışındaki, her türlü sosyal yaşamı ve kurallarını yok sayıyor. Yaşam şeklinin ve kurallarının en doğrusunun islam olduğunu savunuyor. İslam dışındaki her türlü sosyal yaşamın ve kurallarının da yanlış olduğunu vurguluyor dolayısı ile. Tarihten olumsuzluklardan ayıklanarak, günümüze kadar gelen uygar sosyal yapıyı ve kurallarını hiçe sayarak, tekrardan 1400 yıl önceki ortaçağ arap yerel kültürünü benimsetmeye çalışan bir mantık... Şunu sayın Bekir'e ve onun gibi düşünenlere anlatamadım/anlatamadık. Dünyada yüz civarında inanç var. Her kes senin gibi düşünmekte. Her inançlı, senin gibi inançlarının yaptırımlarını sosyal yaşam için dayatma yoluna giderse, ne olur bu dünyanın hali düşünebiliyormusun ? İşte, insana, insanın demokratik yaşamına değer veren düşünürler, sosyologlar, siyasiler bu çıkmaza bilimsel çözümü bulmuşlar. Laisizm. Laikliğin kısaca anlamı; inançlar, kişinin veya toplumun sosyal yaşamına karışamamalı, insanların sosyal yaşamını ancak bilimsel, evrensel, sosyal hükümler belirlemelidir. Sayın Bekir'in bunu kavraması gerekir.. Hiç alakası yok, anlatmak istediklerimin özetini çıkarmanız mümkün değil. Zaten yazdıklarımın tamamı özetlenmiş metinlerdir. Özetin özeti olmaz. Köktendinciliği öneren yok. Bir tespit yapıyoruz. İslam hakkında malumat sahibisiniz az-buçuk. Söyler misiniz, islam tüm hayatı düzenlemiş bir din değil midir? Yani miras hukukunu, medeni hukuku, ceza hukukunu, yapılacak işleri. Önce konu hakkındaki bilgi ortaya konur ardından çıkarsamalar yapılır. Ne demişiz alıntıladığınız yerde. Peygamber'in siyasetçi kimliğinden bahsetmişiz. Yazdığı mektupları ve tebliğ üslubunu, usulüne az biraz biliyorsunuz. Yani ki yukarda alıntı yaptığınız cümlelerim, İslam hakkında yapılmış tespittir. Bu arada siyaset ile islam arasına mesafe koyanlar seküler görüşçülerdir derken birşeyi baz alıyorum. Sekülerizm ile laiklik arasında ufak bir nüans var. Sekülerizm maddeciliği esas alıyor bize göre laiklik ise bir ayrıştırmayı birbirine katılmamayı. Siyaset devlet düzeni değildir. Siyaset derken Türkiye de yapılan ve siyasi partilerin yaptığı çalışmaları baz alıyorum. Zaten orada toplumsal isteğin temsili dememin nedeni de bu. Yani ki, bir siyasi parti toplumda islami talepleri temsil etmek görevini kendine verebilir. İslami talep derken şeriat düzeni kurmaktan bahsetmiyorum. Siz imam/hatip anlayabilir, veya her tarafa cami yapılmasını amaç edinen bir parti anlayabilirsiniz (böyle bir partiye oy verileceğini de pek sanmıyorum ama)...Hiçbir hukuk sisteminde, hiçbir demokraside kişilerin inançları ile ilgili taleplerinin olması yasak edilmemiştir. Yani ki bu doğal bir haktır. Hiç bir şeyi yok saydığım yok. Söylediğiniz cümleye mesnet bir cümlem yok. O sizin kuruntunuzdur maalesef. Öyle olmasını temenni ediyorsunuz ki, söylediklerimi kötü gösterebilesiniz. Ama maalesef ben böyle birşey söylemiyorum. Söylediğim şudur. Evet tarihte bazı kötü hadiseler yaşanmıştır islam adına bugünde yaşanmaktadır. Ancak, çoğunluğu müslümanlardan müteşekkil bir toplumda yaşıyoruz ve müslümanların dinlerini yaşamalarıyla ilgili bazı sorunları olduğunu biliyoruz. Bu sorunların çözümünü istemek demokrasi çatısı altında; eşit oy istemekten, seçimlere katılma hakkı istemekten, grev hakkı istemekten çok da farklı değil. Sizin kabul edemediğiniz de bu. Müslümanca yaşamaya dair hiçbir hakkı talep edemezsiniz diyorsunuz. Biz de soruyoruz, NİYE...Bir şeriat devleti derdinde değiliz bunun mümkün olmadığını da biliyoruz. Günümüzde kişilerin yaşam tarzına karışmanın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu ve hakları gasb etmek olduğunu biliyoruz (açık saçık giyinme, içki içme, zina yapma gibi haklarınızdan bahsediyorum türbandan falan değil)...Bilmeyenler yok mu, var? Biz de diyoruz ki, daha fazla demokrasi ve daha fazla demokrasi bilinciyle bunlar aşılacaktır diyoruz. Anlatalım bir daha. Bir eşitlik, adalet, serbestlik, hürriyet, barış, , hukuk ve kimsenin hakkını gasp etmeden inandığımız gibi yaşayabilmenin imkanını arıyoruz. Bugün bu imkanı bize ve size sağlayan demokrasiden başka bir sistem yok. Anlatabildim mi? İnanç dayattığımız yok ama bazıları kendi inançlarını da bize dayatmasın. Evet daha önce söyledim. Kamu kurumlarında başörtüsü ile çalışmaya çalışanlar açısından (aslında bu bir dayatma değildir ve bu bir ayrımcılık değildir zira ayrımcılık ancak kişi gerçekten somut olarak bu ayrımı yaparsa ortaya çıkar, yani haç takmış birinin işini başörtülü savsaklarsa o zaman ayrımcılık vardır yoksa sadece başörtüsü veya topsakal bir ayrımcılık alameti değildir) ve ya ilkokul yada lisi öğrencisi açısından sormuyorum başörtüsü sorusunu Üniversite açısından soruyorum. Hazmedemiğim üniversitenin yasak kapsamında olması. Neyse tekrar başörtüsüne dönmeyelim, bunun için dini konularda ayrı başlık açmıştım zaten... Herkesin inancını ve yaşam tarzını devam ettirebilmesi için daha fazla özgür alana ihtiyaç var. Özgürlüğün sınırı başkalarının özgürlüğünü başladığı yerdir diye tanımlamış biri. Özgürlük tüm zamanlarda olduğu gibi devlete karşı savunulur ilk önce. Devlet erki sınırlandığı ölçüde özgürlüğe daha fazla yaklaşırız. Önce birbirimizi anlamayı öğrenmemiz gerekiyor, yargılamadan... Sayın bilimselci, 28 Şubat sürecinin birçok müslümana öğrettiği birşey var. Artık Türkiye de şeriat düzeni mümkün değildir. Bu ülkede dininizi yaşamak istiyorsanız birincisi devleti daha fazla sınırlayacaksınız, ikincisi demokrasiyi daha fazla isteyeceksiniz. Ki bilindiği üzere demokrasi sadece bir seçim sistemi falan değildir. Bunun adı takiyye değildir. Biri daha fazla demokrasiyi sokakta içki içmek için isteyebilir (demokrasi ile birebir alakalı olmamakla beraber yasak konabileceği için diyorum) bir diğeri üniversite kampüsünde çimlerin üzerinde namaz kılmak için isteyebilir, bir diğeri maaşının artırılması için isteyebilir. Hepimiz bir çıkarımız için demokrasiyi istiyoruz....Sanırım yeter... Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Sardunyam'ın yukardaki cevabı bu metin içindi. Kendimi sorulara ve cevaplara o kadar adapte ediyor o kadar kaptırıyorum ki, forumdan çıkış yapıp yapmadığımı göremiyorum ve bu ufak tefek sorunlar yaratıyor. Bu kadar kısır mı düşünüyorum sandınız. Ne kötü. Şapkayı başkaca örnek bulamadım da ve ya da sadece Atatürk için verdim. Hala sizinle tartışıyor olmam aptallığıma bir nebze delildir ancak sizinle Atatürk’ü tartışacak kadar da kafayı bozmadım daha. Şapka bir şekil meselesidir, içerik değil. İstiklal Mahkemelerinde bulunan yargıçlar da kendilerini laik olarak tanımlıyorlardı ve sırf şapka takmadıkları için çok sayıda insanı darağacını postaladılar. Kendilerini laik olarak tanımlayan diyorum dikkat edilsin…Terör yapıp da kendilerine İslamcı diyenler gibi… Size göre din, devletin koyduğu kurallara göre yaşanabilir. İyi de devlet neye göre kural koyar. Halkın isteklerine göre değilse, halk her seçimde ne için oy kullanır? Gelelim tekrar türban meselesine. Üniversite kapısına vardınız ve polisin biri harika şekilde pişirilmiş ve üzerinden hafiften yağlar damlayan itinayla dilimlenmiş domuz rosto’dan bir parçayı ağzınıza doğru uzattı. İçeri girmek istiyorsan yemek zorundasın. Hösssssttt diyebilirsiniz tabiî ki ama bu çözüm değildir. Veya hayli pahalı bir İtalyan şarabı yada şampanya bardağı uzatıldı. Yasakları uzatmak mümkün. Evet sorumuz şu olsun: Devlet üniversiteye girmek istiyorsan domuz eti yemek zorundasın diye bir kural koyarsa ne yapacaksınız. Zira domuz etini haram kılan dini bir hükümdür ve laik düzende dini hükümler geçer akçe değildir. O kadar da olmaz mı diyorsunuz? Ne kadar olur? Örnek ağır mı geldi. Zarar yok, ortada “ehemmiyetsiz bir muamma var ve biz de bu muammaya zararsız acayiplikler takviye ediyoruz” Murat Menteş’in söylemiyle. Devlet dairelerindeki yasağı falan anlamak mümkündür başörtüsüyle ilgili. Yasağın mantığını anlamak için Üniversiteye bakmak gerekir. Bir üniversite öğrencisi bir partinin rozetini yakasına takarsa ne olacak. Okuldan mı uzaklaştırılacak. Yok yahu. Pekiyi hangi partinin siyasi simgesi olup olmadığı tam olarak kestirilemeyen türban hakkında niye böyle bir uygulama yapıyor üniversite yönetimleri. Bu arada siyasal İslam yasak mı? Olabilir, o halde soruyu şöyle sorayım. İçimizdeki (Türkiye de sadece laikler yaşamıyor laik Müslümanlar, müslümünlar da yaşıyor) bazı Müslümanlar yahu biz İslam adına bazı hakları tam olarak yaşayamıyoruz bu hakları öne alan bir partiye oy vereceğiz veya böyle bir parti kuracağız derseler bu partinin kuruluşu yasak mı? Haklar diyorum şeriat düzeni getirmeyi amaçlayan bir partiden bahsetmiyorum. Bu parti yasak değil, bu partiye üye olmak yasak değil, bu partinin rozetini taşımak yasak değil, simgesini taşımak yasak değil. Bu tercihi gösterecek simge yasak olabilir mi? Bu arada Türbanı buradan ziyade Dini konularda tartışacağım. Üstadımız Bozan’a çok fazla ayıp ettim zaten. Dinin yasak olmasıyla ilgili cümlem kalkma değil yasak olmaydı. Bunu da ne için söyledim biliyor musunuz? Türban yasağının makul gerekçelerini sayarken birçok insanın dincilerce öteki tarafa gönderildiğini hatırlattığınız için. Eğer gerekçeniz bu olursa sadece türban yasağı yetmez islamın da yasaklanması gerekir. Anlatabildim mi? Bilimselci kardeşimize ayrı cevap vereceğiz Politika da Erbakanla uğraşsın dursun. Ona cevap yok şimdilik... Laik müslüman ile sizin tabirinizle müslümanı birbirinden ayıran farklar nelerdir sayın bekir? Laik müslüman Allah'ın emirlerini yerine getirmezmi, sizin şekillendirdiğiniz müslüman Allah'ın emirlerini harfiyen yerine getirirmi? din bölümünde de çok sakıncalı bulduğum bir başlık açmıştınız, dine karşı din siz bunu ne anlama geldiğini ve müslümanları ayrıştırmanın size ne gibi bir vebal yüklediğinin farkındasınız umarım. Amentü nedir? 1) Allah'a iman 2) Meleklere iman 3) Kitablara iman 4) Peygamberlere iman 5) Ahiret gününe İman 6) kaza ve kaderin Allah'tan olduğuna iman Buna bütün laik müslümanlar (yani müslüman olanlar iman ederlermi, etmezlermi) Müslüman olmanın şartı nedir? Kelimei şehadet, özde istenen nedir, Allah'a ve bildirdiklerine iman, bu iman laiklerde bulunmaz mı? Eğer takıldığınız nokta kılık kıyafetin sizin arzu etmiş olduğunuz tarzda bir giyim ile kadınları ve erkekleri tek tip giydirmek ise ve eğer dediğiniz gibi Müslüman gibi olmak için erkeklerinde 1400 yıl evvel Resullullahın giyindikleri gibi giyinen müslüman gibi müslüman oluyorsa Talibandan daha müslümanı yok. Eğer İslam dini Arabistan gibi sıcak bir ülkede gelmemiş olsa, iklimi farklı olan bir coğrafik bölgede inse, giyim tarzını belirleyen unsur yine aynı mı olacaktı? Türban ile okula giremeyen hanımlara okul kapısında domuz eti ikram edilmesinden daha abesle iştigal edecek bir misal duymadım. Türban siyasal semboldür. Yahudi hanımlarda dini törenlerinde başlarını örterler. Aslında başörtmek bir gelenektir. Bunun saç göstermek ile alakası yoktur. İslama egemen olmuş ulemanın yorumları bugün başörtüsü meselesini içinden çıkılmaz hale dönüştürmüştür. Çoğunluğu müslüman olan ülkelere baktığımızda başörtme şekillerinde farklılık görüyoruz. Bunun şeklinin Türkiye'de benimsenmiş olan boneli, yüzün 3/2'sini kapatan şeklinin doğru olduğunu belirten nokta nerededir? Bunu kim bu hale sokmuştur? Anlaşılan siz dini bir hayat biçimi ve kural belirleyici, hatta yönetim şekli olarak algılıyor ve olması gerekenin bu olduğunu savunuyorsunuz, oysa Kuran din hakkında şu yorumu yapar. "şüphesiz Allah dini size yol olarak göndermiş ve Kuran'ıda rehber olarak indirmiştir, size rehber olarak Kuran yeter". Özde verilen mesaj budur. Allah dinler ile rehber olur insanlığa ve akıl insana kılık kıyafet ile takılıp kalmayı değil, ahlaken gelişmeyi tavsiye eder. Şapka devriminden misal vermişsin, ulema bu devrime zaten çok eskiden beri karşı, modernize olamamamızın en büyük engelleri dini yorumlamaya kalkıp kendi kıt aklı ile anlayabildiğini diğer insanlara dayatan bu ulemadır. Anlaşılan dinin tapusu sizde ve o tapuya uygun olup olmayanı siz belirliyorsunuz. Alıntı
Misafir karabekir Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Kimileri hem laik hem müslüman olunur diyor bende o yüzden laik müslüman dedim. Kimileri müslümanlar laik olamaz diyor ben de o yüzden sadece müslüman dedim. Kimileri laiklik islama göre haramdır diyor yine onun için müslüman dedim, kimileri laikler müslüman olamaz diyor ben de o yüzden laik dedim....Kimse dışarda kalmasın.... Ne tek tip giydirmek ne tek tip soydurmak derdinde değilim. Herkes inancına göre yaşayabilmeli. Sardunya ile tartışmamdaki türban meselesi ise...Ben arif değilim, bana malum da olmuyor. Bana herhangi bir ayet de nüzul olmuyor. Ne yapacağım o halde dini öğrenmek için ulema ne demiş ona bakacağım zira peygamberle aynı çağda yaşamıyorum ki doğrudan bilgi alayım. Ulema da ilim adamı demektir. Yoksa siz farklı kaynaklardan mı bilgi ve ilham alıyorsunuz. Onlar başın örtme biçimini tarif etmişler zira Kur'an daki başörtüsüyle ilgili ayeti tefsir, tercüme etmem arapçam olmadığı için mümkün değil. 1990 ların sonuna kadar Kur'an da ve hadislerde başörtüsüyle ilgili olup olmadığı hakkında bir sorun, mesele yoktu da şimdi mi ortaya çıktı. 1930'lu yıllarda tefsir yazan bir adam siyasal islam (MSP; FP; AKP partilerinden hangisine mensuptu da ) derdindeydi de o yüzden mi ayeti öyle tefsir etti...Garip doğrusu...Her ne ise.... Türban için DİNİ KONULAR da kocaman başlık açmıştım...Buyrun oradan devam edelim...Bozan hocamın açmış olduğu bu konuyu yeterince ve hatta yeterinden fazla bulandırdım, işgal ettim.... Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 3 Mayıs , 2007 Türban hakkında konuşulacak çok fazla şey yok. Ulema meselesine gelince en nihayetinde onlarda insan. Neyle yorumluyorlar akılla, tecrübe ile, bilgi ile. Arabça bilen tefsirciler Kuran'ı Türkçe'ye çeviriyorlar ve bu tefsirlerde kimi zaman farklılıklar olabiliyor, buda Arabçanın zenginliğinden kaynaklanıyor. Kuran'ı anlamamız için bizim Arabça bilmemize gerek yok. Sonuçta Mealleri var ve anlamak için okumak kafi. Zaten herkesin Arabça bilmesi mümkünde değil. Farklı tefsirleri okur öz noktaya varabiliriz. Sonuçta olması gereken Kuran'ı okumak ve anlamaktır. Hangi dili kullanıyorsan o dilde. Kuran yol gösterici bir kitap olduğuna göre ondaki mesajı anlamanın yolu anladığın dilde okumaktır. Buradan varacağım nokta: Başörtüsünden bahseden ayetler ya da başka ayetleri anlamak için Kuran okumak yeterli. Anlamadığın noktada bir bilene sormakta ayrıca fayda var. Türban sorununun çözülmesi için öncelikle Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulların değişmesi gerekiyor. Din işleri devlet işlerinden tamamen ayrıştırılmalı. Siyasi ideolojisine İslam ile yön verenlerin rejimi tehtit etmemeleri şart. Özgürlükse herkese, eşitlikse herkese işte Laiklik özde bunun olmasını gerektiriyor. Uygulanabiliyormu elbette hayır çünkü malum sebepler ortada. Din devleti modeli Türkiye'ye uymaz. İranlılaşmanın, Arablaşmanın alemi yok, bunun sonuda yok. İnsanları yaşam tarzlarını belirlemede özgür bırakmak gerek. Benim sizden öğrenmek istediğim, size göre Hukukta ve Dinde neden ceza var. Siz suç olduğunu bildiğiniz bir şeyi ceza almamak için mi işlemezsiniz, yoksa suç olan şeyin size ya da bir başkasına zararı dokunacağını bildiğiniz içinmi? Bana göre cezanın özü terbiye ve caydırmadır. Yani terbiye almış iseniz, insani vasıflarınız gelişmiş ise siz bilerek suç işlemezsiniz. Ama bilmeyenler için caydırıcı olması bakımından cezai işlem uygulanır. Adalet ve hukuk kavramlarının yetersiz olduğu yerlerde iyi niyetli olmayanlar, suç işlemeye meyilli olanlar, terbiye olmamış olanlar için etkileyici ve caydırıcı cezaları uyguluyor olmalı hüküm verenler. Dindede olan budur. Biraz farklı olarak hukuk devletlerinde bir suç işlendiğinde onun karşılığı vardır. Ve adalet doğru işliyorsa bedeli ödetilir. Dinde ise iyi ve doğru davranışlar ile kötü ve yanlış davranışlar kaydedilir ve iş toplama göre uygulanır. Yani bir insan iyi bir şey yaptığı gibi kötü bir şeyde yapabilir, imtihan gereği olması gerekende budur. O yüzden insanların iyilikleri ve kötülükleri, doğruları ve yanlışları ancak Allah'ın huzurunda belirlenir. Bir insanın size göre yanlış olan tutumundan fazla doğru tutumuda var olabilir ve siz bunu bilemezsiniz. O yüzden ameller niyetlere göre değerlendirilir denilmektedir. Devlet zoru ile insanlara baskı yapmak yanlıştır. Şimdi siz o zaman devlet başörtüsüne neden karışıyor diyeceksiniz, devletin içine sızmış kökten dinciler ve halkın içinde kargaşa yaratan ard niyetliler temizlenmedikçe bu değişmeyecek. Akıl sahibi insanlar doğru olanı tartışarak bulur. Sıkıntılar fedakarlıkla giderilir. Bütün bunları değiştirmenin yolu rejimi değiştirmek değil, sistemi doğru işletebilmektir. Tek koşul dürüst, samimi ve iyi niyetli olmaktır. En önemlisi baskıcı ve sindirici olmamaktır. Din devletleri, Laik Cumhuriyetten çok daha fazla baskıcı ve sindiricidir. Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2007 Kimsenin vatan kurtarmak adına, öcüleri kovmak adına, tehlikeciler adına, milletin iradesine ipotek koyma hakkı yoktur! herkes kendi işini yapacak. Kuvvetler ayrılığı diye bir gerçek vardır, Yasama ayrı, Yargı ayrı Yürütme ayrıdır, bunu herkes iyice anlamalı herkes demokrasiyi içine sindirmelidir... Bugün bu ülke kaosa sürüklenmiyorsa bu, vatanı sevenlerin sağduyulu davranması ile ilgilidir. Soru şudur; Üç beş kişiyi meydana döktüklerinde diğer tarafta ertesi hafta bütün Demokrasi taraftarlarını ''DEmokrasi Mitingiyle'' aynı yerde toplasaydı ne olacaktı hiç düşündünüz mü? Hangi taraf ülkeyi diğer tarafa doğru geriyor hiç düşündünüz mü? O yüzden herkes kendi işine bakacak. Futbolcu futbol oynayacak, siyasetçi siyaset yapacak, yani Zurnacı siyasete karışmayacak, canı çekiyorsa paşa paşa oyunu kullanacak, yetinmiyorsa seçimde adaylığını koyacak, halk itibar ederse meclise girecek itibar etmezse paşa paşa yerinde oturacak, yani Zurnacı zurna çalacak siyasetçi siyaset yapacak. Bu ülkeye demokrasi ya gelecek ya gelecek. Halkın önüne sandıkta çıkamayanlar, aba altından sopa göstererek halkı durduramazlar. Burası bir afrika cumhuriyeti değildir, halk fikrini her zaman sandıkta göstermiştir, göstermeye de devam edecektir, bu bir demokrasi sınavıdır, kimse kendini aldatmasın ve herkes kendi işine baksın, Dansöz isen dans edersin mesleğin odur senin siyasetçiysen siyaset edersin mesleğin odur senin, yani herkes kendi işine bakacak... ''Hakimiyet bilâ kayduşart Milletindir'' siz hiç bu cümlenin mufhum-ı muhalifini düşündünüz mü? Diyorki burada hakimiyet milletindir yani zurnacının değildir, dansözün değildir, hakimiyet hangi meslek gurubuna ait olursa olsun yalnızca MİLLETİNDİR. Bu yüzden hekes kendi işine bakacak.... Ülkenin birinci derece sorunu ''terördür''. Hergün şehit vermektedir bu vatan!! herkes kendi işinde mahir olmalıdır, herkes kendi işini yapmalıdır, kimse başarızsızlığını gizlemeyecek, telefonsuz, netsiz günler bitti artık, herkesin gözü her yerde arkadaş, MİLLET asıl meseleyi biliyor artık. Saklayamazsın beceriksizliğini, yani herkes kendi işini yapacak.... Türk Halkının Türk Ordusunun Türk siyasetinin tek arzusu vardır DEMOKRASİ, bunu içine sindiremeyenlere, kabullenemeyenlere duyurulur, herkes kendi işine baksın... Birileri hergün Danıştay saldırı da düzenletse, hergün bir ermeni vatandaş da katlettirse, hergün mehmetçiği şehit de ettirse olmadık provakasyonlara da gidilse, hepsi sandığa gömülecektir. Bu bir demokrasi sınavıdır, bu yüzden herkes kendi işine bakacak.... Zurnacı mısın? Basarsın istifayı çıkarsın halka dersin ki ''ben Türkiyenin Şerefli bir Zurnacısıyım, adaylığımı koyuyorum'' halk da sana cevabını verir en güzelinden. Ama hem Zurnacılık hem siyaset olmaz, bu yüzden herkes kendi işine bakacak. Bozan Yukarıdakiyi yazıyı bozan nisan ayının sonunda yazmıştır. Son paragrafa bakıldığında bozan'ın halkla iç içe olduğu ve ileri görüşlü olması nedeniyle ne kadar doğru tespitler yaptığı meydana çıkımıştır. Evet bozan'ın yukarıda dediği gibi ''halk da sana cevabını en güzelinden vermiştir.'' bozan Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.