Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AKP demokrasiden sınıfta kalıyor.


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

 

 

ya biraz karışık olmuş ama ben şöyle diyeyim.

 

sivil toplum örgütleri hangi baskı mekanizmalarına ya da mekanizmasına karşı kurulur.

 

sivil toplumun karşısında tek bir baskı mekanizması olur o da güç/devletdir. ( bu aynı zamanda silahlı bir güçdür)

sivil toplumun mantıgı budur.

sivil toplum çogunlugu ele geçirmek için kurulur mantıgını nereden çıkardınız.?

 

Bir demokraside azınlık hakkı ya da çoğunluk hakkı diye hakları ayıramazsınız degil; eger bir yerde azınlıkların hakkı gasp ediliyorsa bu söylenir, terside söylenir. bu hakları ayırmak degil , bilakis savunmak içindir. meseleyi haklar temelinden alırsak yazılanları daha iyi anlamış oluruz. bir yerde 'hak' varsa hukuk vardır, yoksa hiç bir diktatör yoktur ki kendi 'hukuki' kuralları olmasın. her kanun illaki 'hak' saglıyorda degildir.

 

ben diyorum ki bana bu hükümetin işledigi anayasal - hukuki suçları yazınız, siz bana yıpranmışlıktan bahsediyorsunuz, bunun hukuki karşılıgı nedir peki ceza olarak.

 

seküler pratiklerden kastım AB ile ilgili siyasetidir. Avrupa bugün bütün dünyaya seküler anlamında bir kaynak degil mi?

 

( bu arada Deniz Baykal olası bir iktidarında AB ve İMF 'ye dayalı politikalarda herhangi bir temel degişiklik düşünmediklerini beyan etti, hatırlatırım).

 

alkol meselesine takılıp kalmayın. benim dünya görüşüm alkole karşıdır. (tecrübelerimden dolayı iyi bilirim) sivri sinekler sonuçtur, bataklıgın sonucu.

ben böyle inanıyorum.

 

cumhuriyet devrimleri halkla beraber yapılmamıştır. bunu savunmanın bir mantıgı yoktur. resmi ideoloji savunusu kitapları bir tarafa atsak hiç bir sivil bunu iddia etmez. cumhuriyet, aydınlanmayı yukarıdan aşagı yaparak bu günlere gelmiştir. bunun sayısız örnekleri mevcuttur. Tek kişi kültürü bu despotik aydınlanmanın devamını saglamak için oluşturulmuştur.

Gönderi tarihi:

Dostum, yazdıklarımı ya hiç okumamışsın, ya da aceleyle geçiştirmişsin. Baskı mekanizmalarına karşı kurulurlar demedim. Baskı mekanizması olarak kurulurlar. Amaçları baskı yaratmaktır. İktidara, yöneticilere seslerini duyurmak amacıyla baskı yaparlar, biz de varız ve şu şu konularda bunu böyle yapmanızı istiyoruz derler.

 

azınlıkların hakkını gasp edersen bu demokrasi olmaz zeten. ya da ben şu kadar nüfus olursanız sizin söylediklerinize kulak kabartırım aksi halde görmem bile diyemezsin. şimdi cumhuriyet mitinglerini başbakan eleştiriyor. hem çok kalabalık değiller meydan almaz o kadar insanı gibi laflar ediyor böylece hem de görmezlikten geliyor. böyle demokrasi olur mu 100 kişi olsa ne olurdu yani. dinleyeceksin! söylediklerini önemseyeceksin. sen onların başbakanı değil misin. halktan bahsediyorsun ya işine gelince. böyle bir mantık olur mu yani. haklar konusunda da burada daha fazla bir şey söylemeyeceğim.çünkü yazdıklarından hiç okumadığın anlaşılıyor.söylediklerine aykırı birşey ben de söylemiyorum.

 

arkadaşım bana yeryüzünde anayasal suç işlemiş bir hükümet örneği göster ben bu forumu terk edeyim. olur mu?

hangi hükümet anayasal karşısında açık seçik suç işler. iktidar olamaz ki o zaman. bu soruyu nereden çıkardığını, ne diye bu soru üzerinde ısrar ettiğini, sonuçta nereye varacağını anlamış değilim.

 

AKP avrupa ile ilgili siyasetini kendi irticacı siyasal yaklaşımına bir örtü olarak kullanıyor. seküler anlamda da pratik geliştirmiş değil, tam tersine bu konuyu da tartışmalı hale getirmeye çalışmış ve yıpratmak için elinden geleni yorulmak bilmeden yapmıştır.

ben deniz baykal dan bahsetmedim ki şimdi. hatta burada şu ana kadar şu partiyi bu lideri destekliyorum da demedim. ama benim böyle bir beyandan haberim yok. hiç duymadım. onu da söyleyeyim. zaten AB ye karşıyım ya da ımf ye karşıyım da demedim. bu konudaki görüşlerimizi yeri geldiğinde paylaşırız.

 

alkol senin dünya görüşüne aykırı olabilir. ama başkası için iyidir. bu çok tartışma konusu olacak birşey değil. o zaman sen içmezsin. bunu neden toplumsal kaygı unsuru olarak görmemiz gerektiğinin yanıtını sen veriyorsun zaten.senin bakış açın bu, başkası farklı bakıyor olabilir. laik ve demokrat olduğunu iddia ediyorsan ( ki bu kavramları sen de kullanıyorsun) o zaman kimseye sana zarar vermediği sürece karışmaman gerekiyor.

 

Gelelim burada en büyük yanlışına. 1923 Türk Devrimi köklü bir Cumhuriyet devrimidir. Cumhuriyet halk idaresidir. Halk tarafından yapılır bu tür devrimler. Bizde de öyle olmuştur. Tabi ki her zaman bir lider olur. Bu büyük devrimimizde de bizim liderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' tür. Atatürk arkasına Türk Halkının desteğini alarak örnek bir dehayla bu devrimi gerçekleştirmiştir. bunun aksini iddia etmek ne tarihsel ne de sosyolojik gerçeklere uyar. Kusura bakma ama bu konuda çok eksik olduğunu düşünüyorum. ya olur olmaz kaynaklara bakarak bunu söylüyorsun. ya da bu konuda da açıp tek bir cümle okumamışsın. Mustafa Kemal'in sağlığında da kendi isteği üzerine çok parti denemeleri yapılmıştır. kendisin hayalide çok partili demokratik sisteme geçilmesiydi. Dolayısıyla Atatürk tek kişilik despotik bir düzen kurmak için çalışmamıştır. zaten hiçbir cumhuriyet tek kişik despotik düzen oluşturmaz. cumhuriyet rejiminin belkide en kötü örneği iran da bile örneğin seçim yapılır. demokratik cumhuriyet değildir ama şer'i kurallar çerçevesinde olan partiler kendi aralarında seçimler yapıyorlar ki onlara bile tek kişilik despotik düzen diyemeyiz. kaldı ki bizim demokratik cumhuriyetimiz ne kuruluşunda ne de devamında böyle bir yapı arz eder. senin bu iddian temelden yoksun.

Gönderi tarihi:
Dostum, yazdıklarımı ya hiç okumamışsın, ya da aceleyle geçiştirmişsin. Baskı mekanizmalarına karşı kurulurlar demedim. Baskı mekanizması olarak kurulurlar. Amaçları baskı yaratmaktır. İktidara, yöneticilere seslerini duyurmak amacıyla baskı yaparlar, biz de varız ve şu şu konularda bunu böyle yapmanızı istiyoruz derler.

 

azınlıkların hakkını gasp edersen bu demokrasi olmaz zeten. ya da ben şu kadar nüfus olursanız sizin söylediklerinize kulak kabartırım aksi halde görmem bile diyemezsin. şimdi cumhuriyet mitinglerini başbakan eleştiriyor. hem çok kalabalık değiller meydan almaz o kadar insanı gibi laflar ediyor böylece hem de görmezlikten geliyor. böyle demokrasi olur mu 100 kişi olsa ne olurdu yani. dinleyeceksin! söylediklerini önemseyeceksin. sen onların başbakanı değil misin. halktan bahsediyorsun ya işine gelince. böyle bir mantık olur mu yani. haklar konusunda da burada daha fazla bir şey söylemeyeceğim.çünkü yazdıklarından hiç okumadığın anlaşılıyor.söylediklerine aykırı birşey ben de söylemiyorum.

 

arkadaşım bana yeryüzünde anayasal suç işlemiş bir hükümet örneği göster ben bu forumu terk edeyim. olur mu?

hangi hükümet anayasal karşısında açık seçik suç işler. iktidar olamaz ki o zaman. bu soruyu nereden çıkardığını, ne diye bu soru üzerinde ısrar ettiğini, sonuçta nereye varacağını anlamış değilim.

 

AKP avrupa ile ilgili siyasetini kendi irticacı siyasal yaklaşımına bir örtü olarak kullanıyor. seküler anlamda da pratik geliştirmiş değil, tam tersine bu konuyu da tartışmalı hale getirmeye çalışmış ve yıpratmak için elinden geleni yorulmak bilmeden yapmıştır.

ben deniz baykal dan bahsetmedim ki şimdi. hatta burada şu ana kadar şu partiyi bu lideri destekliyorum da demedim. ama benim böyle bir beyandan haberim yok. hiç duymadım. onu da söyleyeyim. zaten AB ye karşıyım ya da ımf ye karşıyım da demedim. bu konudaki görüşlerimizi yeri geldiğinde paylaşırız.

 

alkol senin dünya görüşüne aykırı olabilir. ama başkası için iyidir. bu çok tartışma konusu olacak birşey değil. o zaman sen içmezsin. bunu neden toplumsal kaygı unsuru olarak görmemiz gerektiğinin yanıtını sen veriyorsun zaten.senin bakış açın bu, başkası farklı bakıyor olabilir. laik ve demokrat olduğunu iddia ediyorsan ( ki bu kavramları sen de kullanıyorsun) o zaman kimseye sana zarar vermediği sürece karışmaman gerekiyor.

 

Gelelim burada en büyük yanlışına. 1923 Türk Devrimi köklü bir Cumhuriyet devrimidir. Cumhuriyet halk idaresidir. Halk tarafından yapılır bu tür devrimler. Bizde de öyle olmuştur. Tabi ki her zaman bir lider olur. Bu büyük devrimimizde de bizim liderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK' tür. Atatürk arkasına Türk Halkının desteğini alarak örnek bir dehayla bu devrimi gerçekleştirmiştir. bunun aksini iddia etmek ne tarihsel ne de sosyolojik gerçeklere uyar. Kusura bakma ama bu konuda çok eksik olduğunu düşünüyorum. ya olur olmaz kaynaklara bakarak bunu söylüyorsun. ya da bu konuda da açıp tek bir cümle okumamışsın. Mustafa Kemal'in sağlığında da kendi isteği üzerine çok parti denemeleri yapılmıştır. kendisin hayalide çok partili demokratik sisteme geçilmesiydi. Dolayısıyla Atatürk tek kişilik despotik bir düzen kurmak için çalışmamıştır. zaten hiçbir cumhuriyet tek kişik despotik düzen oluşturmaz. cumhuriyet rejiminin belkide en kötü örneği iran da bile örneğin seçim yapılır. demokratik cumhuriyet değildir ama şer'i kurallar çerçevesinde olan partiler kendi aralarında seçimler yapıyorlar ki onlara bile tek kişilik despotik düzen diyemeyiz. kaldı ki bizim demokratik cumhuriyetimiz ne kuruluşunda ne de devamında böyle bir yapı arz eder. senin bu iddian temelden yoksun.

 

 

dostum benim cevaplar biraz geç geliyor.

bazı yazılarını okumadan ama bazı görüşlerine cevap yazabilirim.

ama siz okudugunuzuda anlamıyorsunuz.

'tek kişi' kültürünü Atatürk falan gerçekleştirmiş demek istemedim. sonradan gelenlerin magrifeti bu iş.

Hem cumhuriyet devrimleri dedigin olgular Atatürkden önce yazılıp, çizilen yerine göre tartışılan ve uygulanan degişikliklerdir.

mesele zaten herşeyin gelip atatürke dayandırılması meselesi.

şimdilik bu kadar.

devam edecegim.

siz biraz yazılanlara odaklanın, söylemek istediklerinize degil.

Gönderi tarihi:

ben yazılanlara gayet iyi odaklanıyorum. okuduğumu da anlıyorum. bence siz yazma konusunda sıkıntı yaşıyorsunuz. evet benim yazdıklarım geç geliyor. çünkü mod kontrolü yapıyorlarmış. o yüzden benim yazı yayınlanana kadar bazen tartışma değişmiş olabiliyor. hatta bazen yazım hatalarını da düzeltemiyorum. o nedenle bu tür sorunlar yaşanabiliyor. orada yapacak bir şey yok maalesef :(

Gönderi tarihi:

Mesele herşeyin gelip Atatürk'e dayandırılması meselesi değildir ama öyle gösterilmek istenmesidir.

 

Asıl mesele Atatürk ilkelerinden neden uzaklaşılmak istenmesidir, bu dışta teslimiyetçi, içte dayatmacı anlayış değişmedikçe Türkiye iç ve dış sorunlarını çözemez. Neden Atatürk'ün hedef gösterdiği Bağımsız Cumhuriyet ve onun en sağlam ayakları laiklik tartışma konusu yapılıyor?

 

Bağımsızlıktan sözedildiğinde küresel sermaye adı altında sömürü düzeni övülüyor, laiklik tartışılmaz denildiğinde hem laik hem müslüman olunmaz deniyor.

 

Türkiye Cumhuriyeti ekonomide, güncel hayatta yaşanılanlarda, güvenliğinde, siyasi kararlarında, bağımsız olmadığı için sıkıntı yaşıyor. Bir millet kendi ekonomisini kendisi yönetmedikçe ve sermayesinin kapitali milli olmadıkça kalkınamaz.

Gönderi tarihi:
ben yazılanlara gayet iyi odaklanıyorum. okuduğumu da anlıyorum. bence siz yazma konusunda sıkıntı yaşıyorsunuz. evet benim yazdıklarım geç geliyor. çünkü mod kontrolü yapıyorlarmış. o yüzden benim yazı yayınlanana kadar bazen tartışma değişmiş olabiliyor. hatta bazen yazım hatalarını da düzeltemiyorum. o nedenle bu tür sorunlar yaşanabiliyor. orada yapacak bir şey yok maalesef :(

 

valla bende aynı dertden muzdaribim.

mod kontrolü oldugu için bazan zoraki yazıyorum. dogru dürüst takip edemiyorum.

iki gün önce yazdıgım veya bazı yazılarım çıkmıyor. buda karşıklıga neden oluyor.

Gönderi tarihi:
Mesele herşeyin gelip Atatürk'e dayandırılması meselesi değildir ama öyle gösterilmek istenmesidir.

 

Asıl mesele Atatürk ilkelerinden neden uzaklaşılmak istenmesidir, bu dışta teslimiyetçi, içte dayatmacı anlayış değişmedikçe Türkiye iç ve dış sorunlarını çözemez. Neden Atatürk'ün hedef gösterdiği Bağımsız Cumhuriyet ve onun en sağlam ayakları laiklik tartışma konusu yapılıyor?

 

Bağımsızlıktan sözedildiğinde küresel sermaye adı altında sömürü düzeni övülüyor, laiklik tartışılmaz denildiğinde hem laik hem müslüman olunmaz deniyor.

 

Türkiye Cumhuriyeti ekonomide, güncel hayatta yaşanılanlarda, güvenliğinde, siyasi kararlarında, bağımsız olmadığı için sıkıntı yaşıyor. Bir millet kendi ekonomisini kendisi yönetmedikçe ve sermayesinin kapitali milli olmadıkça kalkınamaz.

 

bakın meseleyi hemen getirip Atatürk ilkelerine bagladınız.

dünyanın çagdaş ülkelerinde her işin getirilip 'tek kişi'ye dayandırılması yoktur.

bir çok kişi vardır, bu heralde zenginliklerinden olsa gerek.

Gönderi tarihi:
bakın meseleyi hemen getirip Atatürk ilkelerine bagladınız.

dünyanın çagdaş ülkelerinde her işin getirilip 'tek kişi'ye dayandırılması yoktur.

bir çok kişi vardır, bu heralde zenginliklerinden olsa gerek.

 

Meseleyi Atatürk'e getirmekten neden rahatsız oluyorsun, Atatürk'ün sembolize ettiği şey bağımsız ve güçlü Türkiye Cumhuriyetidir. Elbette bizlerin rehber edinmesi gereken en önemli isim odur ama sizin örneklemek istediğiniz başka isimler varsa onlarıda öğrenmek isterim. Bana göre Atatürk dahidir ve henüz onun işaret ettiği hedefi yakalayamadık onu anlamadık ve anlatamadık ülkesi için onun kadar özveri ile çalışmış bir başka devlet adamı yok.

 

Bakın bu ülkeyi yönetmeye talip olan akp partisi geldiği günden beri ülkenin sermayesini yabancılaştırma konusunda çaba gösteriyor, bankalarını, limanlarını, petrolünü, telekomünikasyonunu ve bütün kaynaklarını yabancılara satıyor. İzmir limanı satıldı. Liman satmak ne demektir, telekomu sattılar ve telekom bu yılın vergi rekortmeni oldu, yani zarar etmeyen aksine kar eden ve stratejik önemi olan iletişim ağını yabancıya satmak ülkeye ihanettir. Yaptıkları tek şey ihanettir.

 

Atatürk nerede onlar nerede elbette anlamadıkları lidere rakip olmayı ve onun fikirlerini unutturmayı amaç ediniyorlar. Oysa ülkesini seven herkes ülke yararına çalışmak zorundadır. Biz bu anlayıştan son derece rahatsızız.

Gönderi tarihi:
valla bende aynı dertden muzdaribim.

mod kontrolü oldugu için bazan zoraki yazıyorum. dogru dürüst takip edemiyorum.

iki gün önce yazdıgım veya bazı yazılarım çıkmıyor. buda karşıklıga neden oluyor.

 

:) bak seninle ortak yanlarımız var demek ki :)

Gönderi tarihi:
bakın meseleyi hemen getirip Atatürk ilkelerine bagladınız.

dünyanın çagdaş ülkelerinde her işin getirilip 'tek kişi'ye dayandırılması yoktur.

bir çok kişi vardır, bu heralde zenginliklerinden olsa gerek.

 

atatürk ilkelerinden anladığınız nedir? sizi atatürk ilkelerinde rahatsız eden, bahsi geçtiğinde derhal tepki gösterme ihtiyacı duyduğunuz, karşı olduğunuz unsur nedir?

atatürkçülüğe nasıl bakıyorsunuz, nasıl tanımlıyorsunuz?

Gönderi tarihi:

değerli rua.bu günkü gazetelerde şöyle bir haber vardı.ingiltere başbakanı blair yeni kurulan ırak parlamentosunda yaptığı konuşmada ırak,ta demokrasi olduğunu söylemiş. :D bu durum demokrasinin beşiği sayılan bir ülkenin başbakanının dahi bu kavramı nasıl istediği gibi kullanabildiğini gösteriyor.galiba çamur gibi bir şey bu demokrasi, isteyen istediği kalıbın içine sokup şekil ve tarif verebiliyor.bu forumda bazı kişilere işlerine gelmezse ,dünyanın döndüğünü,yada 2+2=4 ettiğinin dahi kabul ettirelemediğini gördüm.nadir nadi 12 eylülcülerin kendilerini atatürkçü olarak göstermeleri üzerine tepki olarak ben atatürkçü değilim dediğini ve bir kitap yazdığını hatırladım.bazı demokrat etiketlilerin savunduklarını,yazdıklarını ve icraatlarını yaşadıktan sonra ben demokrat değilim diyesi geliyor insanın.saygıyla

Gönderi tarihi:
değerli rua.bu günkü gazetelerde şöyle bir haber vardı.ingiltere başbakanı blair yeni kurulan ırak parlamentosunda yaptığı konuşmada ırak,ta demokrasi olduğunu söylemiş. :D bu durum demokrasinin beşiği sayılan bir ülkenin başbakanının dahi bu kavramı nasıl istediği gibi kullanabildiğini gösteriyor.galiba çamur gibi bir şey bu demokrasi, isteyen istediği kalıbın içine sokup şekil ve tarif verebiliyor.bu forumda bazı kişilere işlerine gelmezse ,dünyanın döndüğünü,yada 2+2=4 ettiğinin dahi kabul ettirelemediğini gördüm.nadir nadi 12 eylülcülerin kendilerini atatürkçü olarak göstermeleri üzerine tepki olarak ben atatürkçü değilim dediğini ve bir kitap yazdığını hatırladım.bazı demokrat etiketlilerin savunduklarını,yazdıklarını ve icraatlarını yaşadıktan sonra ben demokrat değilim diyesi geliyor insanın.saygıyla

 

:) evet değerli arkadaşım. ama ben bu arkadaşların başından beri söylediğim gibi çok da art niyetli olmadıkları fikrindeyim. bunlar yanlış kaynaktan besleniyorlar. kimseye hakaret etmek ya da bilmişlik taslamak niyetinde değilim. ama söz konusu kavramlar için yaptıkları tanımlar yanlış. o kadar yanlış ki ; bir insan bir kavramı çıkarları doğrultusunda bir yerlere çekmeye çalışır, bir takım ayrıntısal anlam farklılıları yaratır vs. onu bir yerde anlayabilirsin. ne yazık ki arakdaşlarımızın bazısı bu kavramların anlamlarını bilmiyor. ben bunu anlamıyorum. AKP gibi bir partinin demokrasi laiklik tanımlamalarını, tanımın yapıldığı günden itibaren bir anda savunmaya başlıyor. AKP bu ülkeye demokrasi anlamında ne kazandırmıştır? bu sorunun net ve açık bir yanıtı veremiyorlar. bütün işleri tanım yapmak. her gün yeni bir tanım. ve bir gün yaptıkları tanım doğru olsa kutlayacağım yaa. biri, her gün bir kavram üzerine bir tanım yapar da hepsini de yanlış yapar mı ? :) ne çıkarları var bunda. bizim forumdaki arkadaşların hiç. HİÇ. hiç yani. ama yarın gider, oyunu bu anlayışa verir. ne kazanacak, yine hiç. sanki bu güne kadar kim ne kazanmış. ama reyini oraya kullanır işte. neden verdin bunlara oyunu diye sorarsın; cevap: adamlar müslüman, bu adamlar dine saygılı, ekonomiyi düzelttiler falan filan. yahu bunların hangisini yapıyorlar. bu AKP dine de saygılı değil. dini siyasete alet edenler dine saygı duyar mı? ama yok arakadaş, oyunu bunlara verecek o. iyi peki verin. yarın yana yana dolanırsınız artık. o zaman oturup, laiklik neydiii laikçilik neydi, demokrasi amaçmıydıııı araçmıyıdı diye hep beraber düşünürüz artık sayelerinde:

Gönderi tarihi:
AKP hükümeti Türk Halkı'nın beynini yormaya, gündemi demokrasi adına üzücü gelişmelerle doldurmaya ve gelecek için belirsiz bir ortam yaratmaya devam ediyor. Parti içinde uzlaşma görüşmeleri hız kazandı. Meclis Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile görüştü. Arınç, Gül ve Erdoğan arasında sürece ilişkin tam mutabakat sağlandı. Ama hangi mutabakat? Kimin sağlanan mutabakatın içeriğinden haberi var: hiçkimsenin. Eğer ortada bir mutabakat varsa bu neden ısrarla halkın bilgisinden saklanıyor. Bu bir demokrasi ayıbıdır. Şeffaf olması gereken mekanizma daha da belirsiz işliyor.

 

Tayyip Erdoğan sergilediği siyasi tavırla demokratik süreci tepeden inme komutlarla ezip geçiyor. canının istediğiyle görüşüp mutabakata varıyor, O'nun gibi düşünmeyenlerle görüşmeyeceğini açıklıyor. Muhalefeti kendine bu denli uzak tutan, zaman zaman düşman gibi gören birinin demokrasi yanlısı olduğunu düşünmek olası değildir.

AKP taktik savaşı vermeyi sürdürüyor. Anayasanın ve yasaların işine gelen kısımlarının en büyük savunucusu kesiliyor; işine gelmeyen canını sıkan maddeleri de ya görmemezlikten gelip ağzına bile almıyor ya da yasal süreci bir anda kötülemeye başlıyor. Bu hükümet başbakanıyla, vekiliyle demokrasiyi sadece bir araç olarak görüyor.

 

Cumhurbaşkanının Arınç mı, Erdoğan mı yoksa Gül mü olacağının ne önemi var. Çok belli ki AKP içinden bir isim olacak. Kendileriyle aynı pararlelde düşünenlerle yaptıkları görüşmeleri işaret ederek "bakın biz cumhurbaşkanlığını aldık ama sivil toplum kurumları ve çeşitli siyasi partilerle görüşüp uygun bir zeminde anlaşarak bunu yaptık" diyecekler. Bu şartlarda bu inandırıcı olur mu? Tabi ki hayır çünkü sen sadece senin gibi düşünenlerle görüştün, bu durumdan rant sağlamak isteyenlerle uzlaştın. Bunu "demokratik süreçte sivil toplumsal uzlaşma" olarak yutturamazsın.

 

AKP nin inandırcılığı belli bir kitle üzerinde geçerlidir. İkna ettikleri ya da etmeye çalıştıkları, beslendikleri kaynak bilinçsiz veya kararsız yığınlardır. Bu nokta da daha da açıklık getirmek amacıyla şu gelişmeyi hatırlayalım: Erdoğan yıllar önce kürsüden vatandaşlara şöyle seslenmişti: "sakın ha aile planlaması falan yapmayın, o da neymiş olmaz öyle şey. Allah ne verdiyse (bunu söylerken el hareketleri de ilginçti). Öyle planlama milanlama olmaz...." İşte aslında bu sözler, partinin temel besin kaynağını özetliyor. AKP bilinçsiz yığınlardan beslenmek isiyordu hala da bunun peşindedir. Kalabalık ve bilinçsiz bir nüfus en ideal ikna ortamını yaratır. Son zamanlarda ortaya atılan vergilendirmede asgari geçim indirimi konusunda sanırım mesleğim itibariyla da bir kaç laf etmem yerinde olur. Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için %10’u, ilk iki çocuk için %7,5 diğer çocuklar için %5’idir. Asgarî geçim indirimi, mükellefin kendisi, eş ve çocukları için hesaplanan indirim tutarları toplamı ile Kanunun 103 üncü maddesindeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan miktarın hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanacaktır. Gelir Vergisi Kanunu'nda yapılan değişikliği kısaca açıkladıktan sonra şunu üzerine basarak ifade etmeliyim. Bu sistem nüfusu azlama tehlikesiyle karşı karşıya kalan, hazinesinde para sıkıntısı olmayan refah ülkelerinde uygulanabilir. Ama Türkiye gibi bilançosu açık veren, hazinesi boş bir ülkede büyük sıkıntı yaratacaktır. Zaten devlet mükellefinden vergi toplamakta güçlük çeker durumdadır. Bütün bunlar bir yana bu sistem aslında açık ve net olarak şunu söylüyor: Arkadaş, eşini çalıştırma çok cocuklu olursan ben senden vergi de almayacağım sen yanlızca çocuk yap, ben paranı cebine koyarım. Yani Syn. Erdoğan'ın ifadesiye "öyle aile planlaması falan yapma Allah ne verdiyse yap gitsin".

 

 

TeHlİkEnİn FaRkInDa MıSıNıZ ?

O halde demokrasiyi uygulayabilecek,devlet malını sömurmeyecek,ülkemıze faydalı işler yapabilecek bir parti adı söyleyin bizde peşinden gidelim.Bu arada akp yi savunma amaçlı söylemıyorum.Ama akp yi eleştiren kişilerin taraf oldukları partilerin de akp den aşağı kalır yanı olmadığını savunuyorum..insanlar sadece kendisinden olanı desteklemesin,zaten ülke olarak hatamız bu..

Bu ülkede gönül rahatlığı ile oy verilebilecek parti yoktur.

Japonya'da bir kamu üstdüzey ınsanı görevını yanlış yaptığı için intıhar etmişdi.Ülkemızde ise bırakın bunu yapmayı,gerçeği söyleyen öldürüluyor..

Gönderi tarihi:
atatürk ilkelerinden anladığınız nedir? sizi atatürk ilkelerinde rahatsız eden, bahsi geçtiğinde derhal tepki gösterme ihtiyacı duyduğunuz, karşı olduğunuz unsur nedir?

atatürkçülüğe nasıl bakıyorsunuz, nasıl tanımlıyorsunuz?

 

arkadaşlar herşeyi yanlış anlamak için bu kadar çaba içine girmeyin !!! lütfen.

Atatürk'e her türlü karşı olmak demek, saplantılı olmak demekdir.

Herşeyin ama herşeyi Atatürk'ün bildigini ya da yanılmaz bir uslupla savunmakda bir saplantıdır.

yapmamız gereken her normal insan gibi bu iki aşırı uç arasında denge kurmakdır.

Atatürk'ü de bu cografyanın ve bu insanların sahip oldukları tarihi bir kişilik olarak degerlendirmek lazımdır.modern olan bize bunu ögretiyor.

sorun Atatürk'ün ilkelerini benim ya da bir başkasının nasıl degerlendirdigi degil, asıl sorun Atatürk'ü nasıl gördügümüzdür.

Atatürk'ü bir peygamber seviyesine çıkarmak her şeyden önce Atatürk'e karşı bir iftira atmak olur.

O'nu ve söylediklerini bir 'din' seviyesine çıkarmak yapılan hataların en büyügüdür.

Bu algılama tekniklerini modern ve gelişmiş ülkelerde bulamazsınız, ya da çok sofistike bir hal almıştır.

Bu daha çok demokratik anlamda geri kalmış ülkelere mahsus...

Gönderi tarihi:
O halde demokrasiyi uygulayabilecek,devlet malını sömurmeyecek,ülkemıze faydalı işler yapabilecek bir parti adı söyleyin bizde peşinden gidelim.Bu arada akp yi savunma amaçlı söylemıyorum.Ama akp yi eleştiren kişilerin taraf oldukları partilerin de akp den aşağı kalır yanı olmadığını savunuyorum..insanlar sadece kendisinden olanı desteklemesin,zaten ülke olarak hatamız bu..

Bu ülkede gönül rahatlığı ile oy verilebilecek parti yoktur.

Japonya'da bir kamu üstdüzey ınsanı görevını yanlış yaptığı için intıhar etmişdi.Ülkemızde ise bırakın bunu yapmayı,gerçeği söyleyen öldürüluyor..

 

ben başından beri parti adı verip bu parti iyidir falan demiyorum. özellikle kaçınıyorum.en azından şimdilik bunu tartışma konusu yapmıyorum.

iyi güzel söylemişsiniz de siz bir parti adı verin o zaman. hiç mi yok. ne yapalım peki, sizce çözüm nedir?

Gönderi tarihi:
O halde demokrasiyi uygulayabilecek,devlet malını sömurmeyecek,ülkemıze faydalı işler yapabilecek bir parti adı söyleyin bizde peşinden gidelim.Bu arada akp yi savunma amaçlı söylemıyorum.Ama akp yi eleştiren kişilerin taraf oldukları partilerin de akp den aşağı kalır yanı olmadığını savunuyorum..insanlar sadece kendisinden olanı desteklemesin,zaten ülke olarak hatamız bu..

Bu ülkede gönül rahatlığı ile oy verilebilecek parti yoktur.

Japonya'da bir kamu üstdüzey ınsanı görevını yanlış yaptığı için intıhar etmişdi.Ülkemızde ise bırakın bunu yapmayı,gerçeği söyleyen öldürüluyor..

Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah.

Bizede birgün kader güler güler inşallah.

 

içimden bunu yazmak geldi, toplumlar ne için var, partiler ne için var, iktidarlar kim için var?

iktidara gelen çalıyorsa, yutuyorsa, yutturuyorsa hangisi yapmadıki demekmi doğrudur, yoksa artık yeter demekmi doğrudur.

işbaşına getireceğin adamın dinine bakarsan adam dilinden salavatı cebinden devletin mangırlarını eksik etmez. çalışmayanı, çalanı, yutanı alacaksın aşağı, halk iradesi bunu gerektirir. hak için halka hizmet etmeyen başkalarına hizmet eder ettirmeyeceksin, a partisi yanlışmı yaptı, demokrasi gereği b partisini seçeceksin odamı aynısını yaptı, yargılayacaksın, hesap soracaksın, dokunulmazlıkları kaldıracaksın. çalanı, yutanı, yutturanı mahkum edeceksin, babanın oğlu gibi kefil olmayacaksın.

 

akılsız başın cezasını ayaklar çeker. ayaklar baş olursa işler hep böyle ters gider.

Gönderi tarihi:

Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah.

Bizede birgün kader güler güler inşallah.

 

içimden bunu yazmak geldi, toplumlar ne için var, partiler ne için var, iktidarlar kim için var?

iktidara gelen çalıyorsa, yutuyorsa, yutturuyorsa hangisi yapmadıki demekmi doğrudur, yoksa artık yeter demekmi doğrudur.

işbaşına getireceğin adamın dinine bakarsan adam dilinden salavatı cebinden devletin mangırlarını eksik etmez. çalışmayanı, çalanı, yutanı alacaksın aşağı, halk iradesi bunu gerektirir. hak için halka hizmet etmeyen başkalarına hizmet eder ettirmeyeceksin, a partisi yanlışmı yaptı, demokrasi gereği b partisini seçeceksin odamı aynısını yaptı, yargılayacaksın, hesap soracaksın, dokunulmazlıkları kaldıracaksın. çalanı, yutanı, yutturanı mahkum edeceksin, babanın oğlu gibi kefil olmayacaksın.

 

akılsız başın cezasını ayaklar çeker. ayaklar baş olursa işler hep böyle ters gider.

 

:)

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.