Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Admin Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2007 Shine (1996) Ben bu filmi nasıl unuttum diye uzun süre kendime hayıflandım... Öyle bir filmki ben David oldum filmde ve piyano çalıyorum... İnsan kokusunun bütün filme bulaştığı ender güzel filmlerden birisi. Avusturalyalı piyanist virtiöz David Helfgott yaşam öyküsünü anlatan filmde David'i Oskar kazanan Geoffrey Rush canlandırıyor ve canlandırmaklada kalmıyor sanki bir şaheser yaratıyor. Kötü bir aile yaşamından gelen David bunun acılarını çekmektedir. Filmde çok bir çok kişinin zor çaldığı bir parçayı Rahmanofun Piyano Konçertosu Nu. 3 Sir John Gielgud, öyle bir çalıyorki inanamıyorsunuz... Bu filmi mutlaka ama mutlaka görmelisiniz diyorum... Ama filme bir film açısından değil Davidin yaşamı açısından bakmanızı istiyorum... ve Jeffry Rush bu adama her oynadığı rolde harikalar yaratıyor... Ayrıca en iyi erkek yardımcı ödülünüze Armin Mueller-Stahl almıştır... Yönetmen: Scott Hicks Oyuncular: Geoffrey Rush, Armin Mueller-Stahl, Noah Taylor, Randall Berger, Lynn Redgrave A riveting profile of Australian keyboard virtuoso David Helfgott (Geoffrey Rush) and his ultimate triumph over a domineering, abusive father (Armin Mueller-Stahl); schizophrenia; and an obsession with the all but unplayable Rachmaninoff Piano Concerto No. 3. Sir John Gielgud, superb as ever, plays Helfgott's tutor. Richly deserved Oscars went to Rush (Best Actor) and to Mueller-Stahl for his supporting turn. Director: Scott Hicks Cast: Geoffrey Rush, Armin Mueller-Stahl, Noah Taylor, Randall Berger, Lynn Redgrave Alıntı
Φ restpektif Gönderi tarihi: 19 Mayıs , 2007 Gönderi tarihi: 19 Mayıs , 2007 Ben de bu film icin cevap yazmadan duramayacagim sevgili admin:) Sinema klasiklerine cok merakliyimdir. Ozellikle cok guclu senaryolari vardir. Bu film de o acidan tartisilmaz bir klasik. Filmi Ahmet Altan'in bir yazisindan duymustum. Calinmasi cok zor bir klasik piyano koncertosunu calabilmek ugruna deliren muzisyenin hikayesiydi bu. Izledim ve bu yil tekrar izledim arkadaslarla. Muzige de merakliysaniz biraz sizi sarip sarmaliyor... Filme bir de geleneksel, dindar aile cevrelerinde bir cocugun nasil silik bir sahsiyet olarak yetistirildigi acisindan da bakmanizi oneririm. Muzisyeni delirten sadece o eseri calabilme tutkusu degildir. Bunun altyapisi dindar bir yahudi gocmeni olan babasi tarafindan adim adim olusturulur. O tutku da aslinda daha cok babasinin gonlunu kazanma arzusunun, bir tur kendini kanitlama cabasinin urunu. Kendisine hep baska sey olmanin dayatildigi, kriterlerin baskalarina gore olusturuldugu bir ortamda "kendini oldugu sekilde kabul ettirme" insani gereksinimini karsilayamamis kisi bu boslugu mutlaka doldurmak istiyor... Filmdeki bir traji-komik sahneyi anlatmadan gecemeyecegim. Muzisyen gencimiz kendisini o eseri calmaya o denli verir ki.. O inanilmaz bir dalginlik icindedir artik ve dunyasi tamamen o eseri calabilmeye kilitlenmistir. O kadar ki, asagiya posta kutusuna bakmaya indiginde tisortunun altinda hicbir sey giymediginin farkinda degildir. Basarilar boyle geliyor iste ama sonu bu sekilde trajik olmamasi kaydiyla... Selam ile.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.