Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 28 Kasım , 2005 Aliye’nin gözyaşları Şu sıralar televizyonların en çok izlenen dizisi. Mutsuz ve çocuklarına çok düşkün bir kadın. Hain ve zalim koca. Adam yeryüzüne özel olarak Aliye’ye acı çektirmek için tayin olmuş! Yine de insanoğludur şaşar beşer, yumuşar, insani tarafı tutar falan diyerekten yanına takviye kötülük gücü olarak anası konmuş! Adam her yönden ruhsal sakat. Sadist, mazoşist, narsist, nevrotik, az şizofronik, bol paronayik. Yani herifi alıp tıp fakültelerinin psikiyatri anabilim dalına kadrolu denek taşı olarak koyacaksın. Öğrencileri bir sürü hastayla uğraşmaktan kurtarıp bir tek bunun üzerinde eğitim yapacaksın. Hem zamandan, hem paradan tasarruf! Ve dizinin başrol oyuncusu Aliye. Aliye yarı illegal çalışıyor. Hain ve zalim kocaya karşı tam niyeti bozuyor. Boynuzu taktı takacak. Gemileri yaktı yakacak. Son anda frene basıyor. Allah’tan frenleri ABS; zınk diye duruyor. Ancak yine de uzatmalı doktor çavuşu yan tarafta yedek stepne olarak tutuyor. Ne olur ne olmaz. Hain ve zalim Ceyar’a karşı tedbiri elden bırakmayacaksın. Dengeleri tutturacaksın! Diyelim bir gün tepen attı, o acılara gark olmuş yüreğin daraldı, dayanamayıp kapıyı vurup çıkacaksın. İşte o zaman çocukları babasız bırakmayacaksın! *** Dizi başladı, iki yıl mı ne oldu Aliye durmadan ağlıyor. Hep ağlıyor ve hep baygın bakıyor. Çocuğuyla konuşurken baygın, gülerken baygın, ağlarken baygın. İnanın insan böyle birisiyle 48 saat bir arada kalsa depresyona girer. Sağlam gelen baygın gider! Bir insan bu kadar nasıl baydıra baydıra bakar ve durmadan ağlar? Acaba bu kızın gözaltı torbalarında havayı suya dönüştüren teknoloji mi var? Bebekleler ağlayarak dünyaya gelir ya, belki de bu kızın gözyaşı üretim merkezi o tam o sırada arızalandı, zamanında bakım onarım yapılmadığı için de öyle kaldı. Yani onun ki, psikolojik değil, arızdan kaynaklı fizyolojik gözyaşları. Hain ve zalim koca onu boynuzluyor...Aliye ağlıyor... Sadist koca tokadı basıyor....Aliye ağlıyor. Kaynana zort çekiyor... Aliye ağlıyor. Çocuğunun okulda kaleminin ucu kırılıyor...Aliye ağlıyor. Diktiği elbisenin fermuarı patlıyor... Aliye ağlıyor. Hiçbir neden bulamasa, Aliye aynaya bakıp kendine ağlıyor. Yani Aliye için, zaman mekan, saha koşulları, dünya durumları fark etmiyor, durmadan ağlıyor. Allah’tan İstanbul Belediyesi önlemini almış. O kadar gözyaşı, su taşkınlarına, sele neden olmuyor! Yoksa, çok can ve mal kaybı olurdu inan olsun! YÜCEL SARPDERE- [email protected] Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 29 Kasım , 2005 insanları baymaktan başka birşey yapmıyorlar......... Alıntı
Φ Baumann Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 2 Aralık , 2005 Herhangi bir dizinin bir oyuncusu ya da yönetmeni, yapımcısı. Magazin programı sunucusu sorar o muhteşem soruyu: “Bu dizi neden bu kadar tuttu?” Cevap da denk düşen keskin bir zekanın ürünüdür: “Çünkü bu dizi hayatın içinden, bizi anlatıyor. Sıradan insanların hayatı var bu dizinin içinde.” Sıradan insan. Sıradan insanların hayatı. Nasıl bir şey bu, sıradan insan ya da sıradan insanların hayatı? Saat sabahın altısı. Sokaklarda koşuşturan insanlar. Kimi servise yetişmeye çalışıyor, kimi otobüse. Nefes almanın zorlaştığı otobüsler. Karman çorman bir trafik. Bu trafiğin ortasında, içinde şoföründen başka bir yolcusu olmayan özel arabalar. İşyerinde patron yalakası bölüm şefi ya da ustabaşı. Tuvalete gitmenin bile başlı başına bir sorun olduğu hayvani çalışma temposu. Günde on saati aşan zaman diliminde sürekli işi yetiştirmeye çalışmak. Her an kafada dönüp duran ‘Yarın ne olacak?’ sorusu. Soruların büyümesi. Büyüyüp umudu yiyip bitirmesi. Boğulmak. Çevresini, her şeyi unutmak. Yanı başında çalışanı fark etmemek. Fark etse bile iki çift laf edememek. Eve geri dönüş. Günün bütün stresi ve yorgunluğunu atma isteği, arzusu. Kısa sohbetler ve hal hatır sormalarla geçen ‘akşam sefası’. Tek ‘sosyal araç’ TV ve onun bahşettikleri. Ha bir de son günlerin trendi; “İddaa”. Stop! Elbette ki asıl yapılmak istenen, emekçilerin en basit özlemlerinin bile ticari bir malzeme haline dönüştürülmesi, bunların ancak sanal dünyada olabileceğinin altının çizilmesidir. Bugüne kadar mahalle, aile kurgusu içerisinde yapılan tüm dizilerde dayanışma, paylaşma, dostluk, sevgi temaları en yoğun şekilde kullanıldı/kullanılıyor. İzleyicinin ancak hayal dünyasında böyle bir yaşantının varolduğu, olabileceği vurgulanıyor. Hiçbir sınıfsal, siyasal ölçüt yoktur. Yönetmenin gözüyle “son tahlilde herkes” insandır. Düşünceleri, dünya görüşleri, yaşam tarzları, sınıfsal konumları farklı olsa bile herkes aynı gemidedir. Oysa gerçek yaşam kameranın objektifinden görüldüğü gibi akmıyor. Milyonlarca insan açlık ve sefalet sınırında dolaşıyor. Ama Son film çekilmedi. O filmin oyuncuları yani dünyanın gerçek sahipleri emekçiler sahnenin kendilerine gelmesini bekliyorlar. Motor. Başla! Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 nedir dizilerde temel kural; kadının mutlu olması için tek bir koşul vardır evin hizmetçisi durumundan evin hanımı olma yolunda ilerlediği süreç bu son bulduğunda artık mutlu olunabilir artık sevdiği adam onu sevebilir yani sınıf atlamadan mutlu olunamıyor sınıf atlamadan kadın gerçekleşemiyor kimse tarafından sevilemiyor budur öğretilen ve seyreden binlerce kadın kurtuluşu zengin olma hayallerini gerçekleştirecek bir aday aramakla ve beklemekle geçirebiliyor ve Koba konuya ayrı bir derinlik katmışsın son film diyorsun o henüz çekilmedi diyorsun bende buna ilave olarak demek isterimki sınıfsız toplum özlemini gerçekleştirmek isteyen o dünyanın en büyük çılgınları en seçkin en yiğit evlatları umarım sınıfsız toplum ütopyasını geçekleştirirler ve kadınlar mutlu olabilmek ve mutlu kalabilmek için bir üst sınıf ayrıcalığını kurtuluş olarak görme zorunluluğunu yaşamazlar evet alternatif isteyenler seçenek sınıflı toplummu sınıfsız toplummu hangisinde mutlusunuzdur bilinmez....... sevgiler Alıntı
Misafir MohiCaN Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 5 Aralık , 2005 walla siz kadınlar ne çekseniz haktır diyeceğim kızacaksınız bana ama ben yine de söyleyeceğim. siz kadınlar yada ne bileyim bugünün kızları yarının anneleri geleceği yoğurmak tamamen sizlerin elinde iken. siz anamızken siz yarimizken bize iyiyi doğruyu ilk göstermek sizin elinizde iken. varoluştan beri kendi kısırdöngünüzden kurtulamamışsınız. beni vareden kadınsa belirli bir yaşa kadar beni istediği gibi yoğurabilirse yönlendirebilirse birazda kendinizde arayın... yoksa erkeklere kölelik bir iç dürtümü? yoksa yaradılışınızın ana sebebi bumu? evet cevap bekliyorum nedir yaşamdaki yeriniz.... kolay gelsin.. Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 walla siz kadınlar ne çekseniz haktır diyeceğim kızacaksınız bana ama ben yine de söyleyeceğim. siz kadınlar yada ne bileyim bugünün kızları yarının anneleri geleceği yoğurmak tamamen sizlerin elinde iken. siz anamızken siz yarimizken bize iyiyi doğruyu ilk göstermek sizin elinizde iken. varoluştan beri kendi kısırdöngünüzden kurtulamamışsınız. beni vareden kadınsa belirli bir yaşa kadar beni istediği gibi yoğurabilirse yönlendirebilirse birazda kendinizde arayın... yoksa erkeklere kölelik bir iç dürtümü? yoksa yaradılışınızın ana sebebi bumu? evet cevap bekliyorum nedir yaşamdaki yeriniz.... kolay gelsin.. Yaşamdaki yerimizmi bizim bir yerimiz mi vardı bu konu hakkında kısa öz fikrimi beyan edeyim . Toplumuna göre değişik adlandırma ve maskelemelerle erkek egemenliği altında her türlü hile, yalan, kandırmayla, baskı ve zorbalıkla, inceltilmiş ya da en kaba usullerle kadının hep zarar görmesi, kaybettirilmesi, sömürülmesi, mahvedilmesi kader yapılmıştır.Fakat, Bizlerde en az siz erkekler kadar suçluyuz elbette ama erkekler zorda kalınca o üstün fiziki üstünlüğünü kullanmaktan çekinmiyor.Yani zorbalığa kadar varıyor işin ucu .Bana kızarsınız şimdi ama bu böyle. Kadının kendisine toplumun içinde yer edinmesi için uğraş vermesi gerekiyor oysa erkeklerin doğuştan bu yerleri hazırdır. Kadın her insan için tabii hak olduğu şekilde özgür, bilinçli, bilgili, kişilik sahibi konumda olduğu zaman ve birlikte olacağı erkeğin seçimini, ekonomik var olma, toplumda var olabilme, ileri statü kazanma vs. gibi nedenlerden dolayı, yani satılma ya da kendini satma temelinde değil, hür iradesiyle yaptığı zaman..... ama hür irade işte o zaman vurguncu, ağa, bey, işkenceci, mafyacı, talancı, despot, emir kulu vs. insani özgürlüğünü, ruh güzelliğini kaybetmiş, erkek egemenliğinin sağlamlayıcısı konumundaki erkeklerin, değil bir ya da bir çok kadına ömür boyuluğuna sahip olabilmeleri, yüzlerine bakan bir tek kadın dahi bulmaları mümkün olmaz. Yaşasın feministlik dermişim Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Mutlugu kocalari icin saclarini süpürge etmekte arayan kadinlara, sorumluluktan kacarak bizi istediginiz gibi sekillendirin, bize sunu ögretin bunu ögretin dien erkeklerede uyuz oluyorum... Bu yasiniza kadar ne ögrendiniz Allah askina? Evelenene kadar Annelerinizden ve sorada eslerinizden yogurulumaktan bikmadiniz mi? Nie kendi ayaklari üstünde durabilen, nerde nasil konusulacagini, oturulmasini gerektigini bilen yaratiklar diilsiniz? Nie pasif olmak ve yontulmakla yetiniosunuz? Ama bu arada erkekligi de elden vermiosunuz hic... Bu nasil bir celiskidir anlamadim gitti... acik konusiim ben 30 yasina gelmis adama ne sevmeyi, ne oturup kalkmasini, ne sorumluluk sahibi olmasini, ne de bebek gibi puf puflamsini istemiorum... Yetiskin insanlarsiniz abi, bi zahmet öle davranin... alla alla NoT: Aliye nin sesine uyuz olyuorum... Alıntı
Misafir MohiCaN Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 işte benim dediğime geliyorsunuz kadının bu günkü sorunu dün yokmuydu. mesela bundan 50 sene önce kadın dayak yemiyormuydu.yada 1000 sene önce? ama siz kadınlar daima vardınız ve hep bizim analarımızdınız. dayak yiyende sizdiniz çocuğunuzul altını temizleyip emzirip belli bir yaşa kadar büyütende. elinizde büyüdük büyüyoruz. haksızmıyım hala ? alaturka ya; 30 yıllık bir kalas ne kadar esner ? Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Galiba ne demek istedigini anladim, kocalarindan dayak yiyen, aldatilan kadinlar evlatlarini yetistirirken hic bir degisiklik yapmiolar... ve bu ata erk toplum nesilden nesile ayni sürüp gidio, üle mi? eger dogruysam, ayne diorum! 30 yillik kalasa gelince.... degisemez.... Alıntı
Misafir MohiCaN Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Galiba ne demek istedigini anladim, kocalarindan dayak yiyen, aldatilan kadinlar evlatlarini yetistirirken hic bir degisiklik yapmiolar... ve bu ata erk toplum nesilden nesile ayni sürüp gidio, üle mi? eger dogruysam, ayne diorum! 30 yillik kalasa gelince.... degisemez.... evet tamda anlatmak istediğim şey bu. beni bir sen anladın alat abla Alıntı
Φ karçiçeği_m Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2005 YA ALİYE BU GECEDE AĞLARSA İZLEMECEĞİM ARTIK BE NE ÖYLE HAFTALARDIR HEP GÖZYAŞI BİRAZ AŞK OLSUN ARTIK.....YAZIK DENİZEDE..HEM ALİYE İSTEMİYORSAN ÇOCUĞU RAHAT BIRAK BEN ONU ŞEVVALE ALACAM.... Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 13 Aralık , 2005 ya noldu sahi? bu hatun hala agliomu... uzun zamandir takip edemedimde.... bugün bi göz atiim bakalim... ne olmus ne bitmis.... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.