Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Gönderilmeyen Mektup


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Seni ilk gördüğüm gün başka kim varsa silinip gitti hayatımdan... :blushing:

Tatlı anılar bir yana,bana acı vermiş kim varsa,hangi olay varsa o an zihnimden silinip gitmişti.

Yepyeni tertemiz bir başlangıçtı bu.

Yaşamın iki yüzlülüğünden soyunup,karşına en saf,en yalın benliğimle çıkmıştım.

Sana ait olanı yaşamak istiyordum.

Aşksa aşk,sevinçse sevinç,hüzünse hüzün,acıysa acı. :wub::wub::wub:

Senden gelen ve gelecek olan hiçbir şey korkutmuyordu beni.

Sen yanımda olduktan sonra her şeye dayanabileceğimi biliyordum.

Ne desem de sevdamı anlatsam diye düşünüyordum.

Bugüne kadar söylenmiş en güzel sevda sözcükleri bile sana duyduğum sevgiyi ifade edemeyecek diye korkuyordum.

Dünyanın bütün dilleriyle Seni seviyorum desem yetmeyecekti biliyordum.

Nereye gidersem gideyim yanımda götürüyordum seni.Hiç yalnız değildim bu yüzden.

Hiç ama hiç, bitmesini istemiyordum. :clover:

Ama ben bile nasıl olduğunu anlamadan bitti işte.... :(:(:(

Hep bugüne kadar kendi kendime Neden diye sordum.Ama cevabını bulamadım.

Beni kırgınlıklarla,çelişkilerle,cevabı sende olan bir sürü soruyla ve bitmek tükenmek bilmeyen keşkelerle bıraktın.

Bana onca acı verdin ama yüreğim düşmanın olamıyor.

Her gün alabildiğince yanıyor...

İstesem de,istemesem de seni özlüyorum.

Bilmem biliyor musun?

Gayem sana zarar vermek,seni incitmek,kırıp dökmek değildi...

Acılarına,yaşam mücadelene,gözlerinde bulduğum huzura ortak olup,yüreğimi yüreğine,ömrünü ömrüme katıp,seni mutlu etmek istiyordum.

Ben sende sadece sana verdiğim sevgiyi kabullenip,bu sevgiyi yaşamanı istemiştim.

Ama sen ne yaptın? Yüreğimde kalıp,saltanat sürmek varken,beni sıradan bir şeymiş gibi elinin tersiyle ittin.

Soruyorum sana,Çok sevilmek bu kadar kötümüydü? Gerçekten böylesine ağır mıydı?

Sana bu sevgiyi vermekte bu kadar direttiğim için beni bağışla.

Adı üzerinde sevdaydı bendeki.

Bütün güzellikleri,bütün kainatı seni sevmesi için birine verseydin,yinede bu kadar sevilmezdin

Yüreğimi koparıp atmak mümkün olsaydı,hiç düşünmeden koparıp atardım.

 

Başımı ellerimin arasına ne ilk nede son alışım.

İlk acım değil ama en büyük acımsın.

Bir limandayım ve senin bindiğin gemi çoktan uzaklaşıp gitti.

Canım acıyor ve seni hala özlüyorum........ :unsure::crying::crying:

Gönderi tarihi:

14/11/2006 - Salı

 

Uzun bir aradan sonra yine dışardayım.. Daha bir güleryüz, sevinç dolu beklerken, donuk bakışlarıyla karşılaştım insanların. ;Benimde suratım asıktı aslında, bir umutsuzluk vardı içimde.. İnsanların bakışlarıydı belki sebebim , yada sensizliğimdi...

 

Şimdi başka şeylere yormalıyım kafamı..Senin için daha ne kadar , daha kaç kez ölebilrim ki??? Senden öte boştu burası bugün...Merak ettim..Ne olabilirdi ki Antalyam'ı bu kadar griye boyayan..Gülüşler kaybolmuş, umutlar yokolmuş sanki.. Etrafta bir Ankara kokusu..Odam gibi.. Kalbim gibi... Neyse Kötü şeylerden bahsetmeyelim artık..

 

" Ne ? " unuttum mu seni ?... Evet unuttum, yalandan olsa unuttum.. senin haberin yok, göndüm ben seni..Güzelde bir mezarlık yaptım sana kalbimde... Üstüne el yazımla yazdım ismini... Sonra kırmızı güllerle süsledim..Üstüne mezarının ; kalbimde doğduğun günü yazdım, öldüğün tarihi yazamadım yanlız.. Yazamadım...

 

Bugün özlediğim Antalyam'ın denizine doya doya baktım.. Daldım derinlere.. Sensizde güzel bak Antalya.... Sonra güldüm...Sonra ağladım....Haykırdım...Bağırdım...Çağırdım.... Parçalandım uçurumlarında...Islandım yağmurunda....Trafiğinde kaza yaptım...Yeri geldi dayak yedim...Yeri geldi dövdüm...Yandım güneşinde ve boğuldum o eşssiz denizinde Antalyam'în..Söktüm zehrini...Kustum boşluğa...İnandı herkes yalanıma...Biraz gerçek , biraz doğru...Amma doğru , amma yanlış..Unuttum seni...Çıkarttım at gözlüklerini gözümden... Gönül gözüyle görmeye başladım insanları...

Senin için çok geçti artık... Ben seni aldattım bugün...

 

Şamaroğlanı..

Gönderi tarihi:

Hiç sevmedim, kimseyi senin kadar

Yüreğim yanmadı, hiç bu kadar

Çok yanlızım, seninle bir yarım

Yok söylemeden olmaz

Ben sana aşığım

Ben sana aşığım

 

Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı

Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını

 

Sen bilmezsin

Alırım haberini

Yollara küsmüşsün

Hissetin mi gittiğimi

Hissetin mi gittiğimi

 

Buralar cehennem

Oldu inan bana

Yanıp kavrulsamda

Seninle güzel Ankara

Seninle güzel Ankara

 

 

Güneşimiz bu aşk

Yakar yüreğimizi

Dert olmuş gözlerimize

Göremeyiz hiçbir şeyi

 

Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı

Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını

 

 

 

Benim kara haberim senindir

Eğer leylan ölmüş derseler, gelme sakın İstanbul'a

Bulamazsin ki beni buralarda

Bir bulut ol git Ankara'ya

Yağ istedigin kadar toprağıma

Ben bizim bahçede olacağım

Tam siyah kordonlu saatin yanında

O zaman bensiz dünyaya istedigin kadar bağırabilirsin

Sensiz bu dünyayı sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyorum diye

Ama şimdi ne olursun gel

Leylan hayatta ve İstanbulda

Nefes almakta zor gelecekmiydi birgün bana

Tek hayalim hissetigim şu son nefeslerimi

Seninle alıp vermek

Hissetiğim şu son nefeslerimi

Seninle alıp vermek

 

Ben sana aşığımm :crying: :crying:

Gönderi tarihi:
Hiç sevmedim, kimseyi senin kadar

Yüreğim yanmadı, hiç bu kadar

Çok yanlızım, seninle bir yarım

Yok söylemeden olmaz

Ben sana aşığım

Ben sana aşığım

 

Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı

Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını

 

Sen bilmezsin

Alırım haberini

Yollara küsmüşsün

Hissetin mi gittiğimi

Hissetin mi gittiğimi

 

Buralar cehennem

Oldu inan bana

Yanıp kavrulsamda

Seninle güzel Ankara

Seninle güzel Ankara

Güneşimiz bu aşk

Yakar yüreğimizi

Dert olmuş gözlerimize

Göremeyiz hiçbir şeyi

 

Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı

Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını

Benim kara haberim senindir

Eğer leylan ölmüş derseler, gelme sakın İstanbul'a

Bulamazsin ki beni buralarda

Bir bulut ol git Ankara'ya

Yağ istedigin kadar toprağıma

Ben bizim bahçede olacağım

Tam siyah kordonlu saatin yanında

O zaman bensiz dünyaya istedigin kadar bağırabilirsin

Sensiz bu dünyayı sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyorum diye

Ama şimdi ne olursun gel

Leylan hayatta ve İstanbulda

Nefes almakta zor gelecekmiydi birgün bana

Tek hayalim hissetigim şu son nefeslerimi

Seninle alıp vermek

Hissetiğim şu son nefeslerimi

Seninle alıp vermek

 

Ben sana aşığımm :crying: :crying:

 

 

 

 

 

:(:(:crying::crying::clover::clover:

Gönderi tarihi:

 

sana yazıyorum bu satırları

 

her satırda seni hatırlıyorum

 

gecenin güneşinde seni görüyorum

 

ama tek sen görüyorum

 

öyle bir güneşsin ki ,senden başkasını göremiyorum .

 

ama bu mektubu sana gönderemiyorum

 

bu kalbimin derinliklerinde saklı kalmış .

 

sana sadece sana yazılı mektubum ..

 

ben yokken hayatta sen ne yapıyorsun

 

görüyorum ama bu mektuba ihtiyacın yok onuda biliyorum...

 

 

 

salıcaklan kalın arkidişler bunu ben biraz uydurdum bakalım beyenecekmisin ..şiirimi ?

Gönderi tarihi:

 

sana yazıyorum bu satırları

 

her satırda seni hatırlıyorum

 

gecenin güneşinde seni görüyorum

 

ama tek sen görüyorum

 

öyle bir güneşsin ki ,senden başkasını göremiyorum .

 

ama bu mektubu sana gönderemiyorum

 

bu kalbimin derinliklerinde saklı kalmış .

 

sana sadece sana yazılı mektubum ..

 

ben yokken hayatta sen ne yapıyorsun

 

görüyorum ama bu mektuba ihtiyacın yok onuda biliyorum...

salıcaklan kalın arkidişler bunu ben biraz uydurdum bakalım beyenecekmisin ..şiirimi ?

 

 

:clover::clover::clover:

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
redblack süpersin yaa

yazdığın bütün yazılara bayıldım

duygularıma tercuman olmuşsun sankiii :flowers:

 

beğendiğin için teşekkür ederim canım.

ama keşke sende benim gibi bu duygulara sahip olmasaydın :( üzüyor insanı bu duygular :unsure::unsure:

Gönderi tarihi:

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

 

Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.

 

Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum.

 

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin.

 

Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

 

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.

 

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........

 

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez.

 

İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası....

 

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım.

 

Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

 

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

 

Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?..... :crying:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.