Misafir redblack Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Seni ilk gördüğüm gün başka kim varsa silinip gitti hayatımdan... Tatlı anılar bir yana,bana acı vermiş kim varsa,hangi olay varsa o an zihnimden silinip gitmişti. Yepyeni tertemiz bir başlangıçtı bu. Yaşamın iki yüzlülüğünden soyunup,karşına en saf,en yalın benliğimle çıkmıştım. Sana ait olanı yaşamak istiyordum. Aşksa aşk,sevinçse sevinç,hüzünse hüzün,acıysa acı. Senden gelen ve gelecek olan hiçbir şey korkutmuyordu beni. Sen yanımda olduktan sonra her şeye dayanabileceğimi biliyordum. Ne desem de sevdamı anlatsam diye düşünüyordum. Bugüne kadar söylenmiş en güzel sevda sözcükleri bile sana duyduğum sevgiyi ifade edemeyecek diye korkuyordum. Dünyanın bütün dilleriyle Seni seviyorum desem yetmeyecekti biliyordum. Nereye gidersem gideyim yanımda götürüyordum seni.Hiç yalnız değildim bu yüzden. Hiç ama hiç, bitmesini istemiyordum. Ama ben bile nasıl olduğunu anlamadan bitti işte.... :( Hep bugüne kadar kendi kendime Neden diye sordum.Ama cevabını bulamadım. Beni kırgınlıklarla,çelişkilerle,cevabı sende olan bir sürü soruyla ve bitmek tükenmek bilmeyen keşkelerle bıraktın. Bana onca acı verdin ama yüreğim düşmanın olamıyor. Her gün alabildiğince yanıyor... İstesem de,istemesem de seni özlüyorum. Bilmem biliyor musun? Gayem sana zarar vermek,seni incitmek,kırıp dökmek değildi... Acılarına,yaşam mücadelene,gözlerinde bulduğum huzura ortak olup,yüreğimi yüreğine,ömrünü ömrüme katıp,seni mutlu etmek istiyordum. Ben sende sadece sana verdiğim sevgiyi kabullenip,bu sevgiyi yaşamanı istemiştim. Ama sen ne yaptın? Yüreğimde kalıp,saltanat sürmek varken,beni sıradan bir şeymiş gibi elinin tersiyle ittin. Soruyorum sana,Çok sevilmek bu kadar kötümüydü? Gerçekten böylesine ağır mıydı? Sana bu sevgiyi vermekte bu kadar direttiğim için beni bağışla. Adı üzerinde sevdaydı bendeki. Bütün güzellikleri,bütün kainatı seni sevmesi için birine verseydin,yinede bu kadar sevilmezdin Yüreğimi koparıp atmak mümkün olsaydı,hiç düşünmeden koparıp atardım. Başımı ellerimin arasına ne ilk nede son alışım. İlk acım değil ama en büyük acımsın. Bir limandayım ve senin bindiğin gemi çoktan uzaklaşıp gitti. Canım acıyor ve seni hala özlüyorum........ Alıntı
Φ kaan_bebeto Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 sağlık olsun be e :crying: Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 14/11/2006 - Salı Uzun bir aradan sonra yine dışardayım.. Daha bir güleryüz, sevinç dolu beklerken, donuk bakışlarıyla karşılaştım insanların. ;Benimde suratım asıktı aslında, bir umutsuzluk vardı içimde.. İnsanların bakışlarıydı belki sebebim , yada sensizliğimdi... Şimdi başka şeylere yormalıyım kafamı..Senin için daha ne kadar , daha kaç kez ölebilrim ki??? Senden öte boştu burası bugün...Merak ettim..Ne olabilirdi ki Antalyam'ı bu kadar griye boyayan..Gülüşler kaybolmuş, umutlar yokolmuş sanki.. Etrafta bir Ankara kokusu..Odam gibi.. Kalbim gibi... Neyse Kötü şeylerden bahsetmeyelim artık.. " Ne ? " unuttum mu seni ?... Evet unuttum, yalandan olsa unuttum.. senin haberin yok, göndüm ben seni..Güzelde bir mezarlık yaptım sana kalbimde... Üstüne el yazımla yazdım ismini... Sonra kırmızı güllerle süsledim..Üstüne mezarının ; kalbimde doğduğun günü yazdım, öldüğün tarihi yazamadım yanlız.. Yazamadım... Bugün özlediğim Antalyam'ın denizine doya doya baktım.. Daldım derinlere.. Sensizde güzel bak Antalya.... Sonra güldüm...Sonra ağladım....Haykırdım...Bağırdım...Çağırdım.... Parçalandım uçurumlarında...Islandım yağmurunda....Trafiğinde kaza yaptım...Yeri geldi dayak yedim...Yeri geldi dövdüm...Yandım güneşinde ve boğuldum o eşssiz denizinde Antalyam'în..Söktüm zehrini...Kustum boşluğa...İnandı herkes yalanıma...Biraz gerçek , biraz doğru...Amma doğru , amma yanlış..Unuttum seni...Çıkarttım at gözlüklerini gözümden... Gönül gözüyle görmeye başladım insanları... Senin için çok geçti artık... Ben seni aldattım bugün... Şamaroğlanı.. Alıntı
Misafir redblack Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Hiç sevmedim, kimseyi senin kadar Yüreğim yanmadı, hiç bu kadar Çok yanlızım, seninle bir yarım Yok söylemeden olmaz Ben sana aşığım Ben sana aşığım Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını Sen bilmezsin Alırım haberini Yollara küsmüşsün Hissetin mi gittiğimi Hissetin mi gittiğimi Buralar cehennem Oldu inan bana Yanıp kavrulsamda Seninle güzel Ankara Seninle güzel Ankara Güneşimiz bu aşk Yakar yüreğimizi Dert olmuş gözlerimize Göremeyiz hiçbir şeyi Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını Benim kara haberim senindir Eğer leylan ölmüş derseler, gelme sakın İstanbul'a Bulamazsin ki beni buralarda Bir bulut ol git Ankara'ya Yağ istedigin kadar toprağıma Ben bizim bahçede olacağım Tam siyah kordonlu saatin yanında O zaman bensiz dünyaya istedigin kadar bağırabilirsin Sensiz bu dünyayı sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyorum diye Ama şimdi ne olursun gel Leylan hayatta ve İstanbulda Nefes almakta zor gelecekmiydi birgün bana Tek hayalim hissetigim şu son nefeslerimi Seninle alıp vermek Hissetiğim şu son nefeslerimi Seninle alıp vermek Ben sana aşığımm :crying: Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Hiç sevmedim, kimseyi senin kadarYüreğim yanmadı, hiç bu kadar Çok yanlızım, seninle bir yarım Yok söylemeden olmaz Ben sana aşığım Ben sana aşığım Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını Sen bilmezsin Alırım haberini Yollara küsmüşsün Hissetin mi gittiğimi Hissetin mi gittiğimi Buralar cehennem Oldu inan bana Yanıp kavrulsamda Seninle güzel Ankara Seninle güzel Ankara Güneşimiz bu aşk Yakar yüreğimizi Dert olmuş gözlerimize Göremeyiz hiçbir şeyi Eğer elindeyse, ne olur çal kapımı Eğer yüreğindeysem, ne olur sil göz yaşını Benim kara haberim senindir Eğer leylan ölmüş derseler, gelme sakın İstanbul'a Bulamazsin ki beni buralarda Bir bulut ol git Ankara'ya Yağ istedigin kadar toprağıma Ben bizim bahçede olacağım Tam siyah kordonlu saatin yanında O zaman bensiz dünyaya istedigin kadar bağırabilirsin Sensiz bu dünyayı sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyorum diye Ama şimdi ne olursun gel Leylan hayatta ve İstanbulda Nefes almakta zor gelecekmiydi birgün bana Tek hayalim hissetigim şu son nefeslerimi Seninle alıp vermek Hissetiğim şu son nefeslerimi Seninle alıp vermek Ben sana aşığımm :crying: Alıntı
Misafir redblack Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 sağlık olsun be e :crying: :crying: Alıntı
Φ kaan_bebeto Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 sana yazıyorum bu satırları her satırda seni hatırlıyorum gecenin güneşinde seni görüyorum ama tek sen görüyorum öyle bir güneşsin ki ,senden başkasını göremiyorum . ama bu mektubu sana gönderemiyorum bu kalbimin derinliklerinde saklı kalmış . sana sadece sana yazılı mektubum .. ben yokken hayatta sen ne yapıyorsun görüyorum ama bu mektuba ihtiyacın yok onuda biliyorum... salıcaklan kalın arkidişler bunu ben biraz uydurdum bakalım beyenecekmisin ..şiirimi ? Alıntı
Φ samaroglani Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2007 sana yazıyorum bu satırları her satırda seni hatırlıyorum gecenin güneşinde seni görüyorum ama tek sen görüyorum öyle bir güneşsin ki ,senden başkasını göremiyorum . ama bu mektubu sana gönderemiyorum bu kalbimin derinliklerinde saklı kalmış . sana sadece sana yazılı mektubum .. ben yokken hayatta sen ne yapıyorsun görüyorum ama bu mektuba ihtiyacın yok onuda biliyorum... salıcaklan kalın arkidişler bunu ben biraz uydurdum bakalım beyenecekmisin ..şiirimi ? Alıntı
Φ helin Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 redblack süpersin yaa yazdığın bütün yazılara bayıldım duygularıma tercuman olmuşsun sankiii Alıntı
Misafir redblack Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 redblack süpersin yaayazdığın bütün yazılara bayıldım duygularıma tercuman olmuşsun sankiii beğendiğin için teşekkür ederim canım. ama keşke sende benim gibi bu duygulara sahip olmasaydın üzüyor insanı bu duygular Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 23 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 23 Mart , 2007 Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum. Derdim, kederim ne ? Biliyor musun yanıtını?... Neşemi, sevimcimi, yaşama gücümü yitirdim. O coşkulu, mutlu, umutlu günlerimi ne de çok özlüyorum. Öylesine bir özlem ki bu; ne sen sor, ne ben söyleyeyim. Sevdiklerim, özlediklerim ve bana dost olanların her biri başka bir yerde; hiç birine kavuşamıyorum. Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumu, ilk gençliğimi, geçmişimi, memleketimi velhasıl eskiye ait herşeyimi nasıl özlüyorum biliyor musun? Özümü özlüyorum, özümü.....Kendim olabilmeyi, sözümde durmak için verdiğim çabayı, kendime dürüst olmak için kendimle olan mücadelemi, özümle barışık yaşamayı özlüyorum. En iyi sen bilirsin, bir huyumu terk etmek için sarf ettiğim gayreti. Doğaya, insanlara, hayvanlara, çocuklara olan sevgimi, tutkumu ve yüreğimdeki ateşi, dimağımdaki tadı da en iyi sen bilirsin. Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir duygusallaşıyor. Toplumların gittikçe bencilleştiği, duyarsızlaştığı dünyamızda olup bitenler beni hüzünlendiriyor. Acaba bu durumun bilincinde ve farkında olan çevremizde kaç insan var ? Binbir düşünce üşüşüyor beynime. Anılarla, özlemlerle boğuşmak beni yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum ama olmuyor. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey. Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Üzerime ölü toprağı serpilmiş gibi. Silkinip çıkamıyorum. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Gayesiz ve huysuz . Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum. Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok.......... Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağuları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi.Ki, okyanuslar söndüremez. İnsanlar, var olalı beri kabullenmiş sevdayı. Herkes kendi sevdasının Mecnunu; kendi hasretinin delisi olmuş. Kendi hikayesini, kendi sevdasını en büyük sanmış ve saymış; büyütmüş yüreğinde dağ dağ. Sabır sabır beyninin gergefine işlemiş. Benim sevdam da benim için dünyanın en büyük, en kutsal sevdası.... Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Leyla ‘mın. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Horlandım, ezildim, hakaretlere, işkencelere maruz kaldım. Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim. Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş. Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?..... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.