Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bilimselci biliyor musun sen bana çok yardımcı oluyorsun.. Bakın kaç kez hodri meydan demişim ve bilimselcinin naklettiği alıntıda bana bilimsel cevap veren olmuş mu.. Evet dikkatlice okuyun, nerede bilimsle bir cevap var.. Hepsindede oklar kişiliğime yöneltilmiş.. Hala bekliyorum.. Birisi şu evrime inandırsın beni ve anketteki çoğunluğu.. Ama bilimsel olarakl..! Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Aramizda tanriya inanip dine inanmayan cok arkadasimiz var...Insanin tanri inanci onun vicdaniyla iliskili ben varligimda tanriyi gerekli duymuyorum,ama Bosig duyuyor..Ama ben onu ole seviyorum Yani tanri inancina kimse bir sey yapamaz..Bunu zaman gosterir...Ama bence dini insanlar sorgulamayi bilmeli...ben ole dusunuyorum.....din sorgulanirken allah korkusuda olmamali Sağol... Bende, sen Tanrı kavramını bile sevmesende seni seviyorum Sevgili La_Bohéme, "Tanrı"yı ben korkulması gereken bir kavram olarak görmüyorum. Ayrıca da korkmuyorum. Bunu çoktan aştım. Yani O'na ilk soruyu yöneltebilmekte iş... İlk soruyu yöneltme cesaretini gösterdiğinizde ve cevabını korkmadan aradığınızda zaten "Doğma" zincirini kırıyorsunuz. İlk soru şu bence: "Gerçekten var mısın, yoksa uydurma mısın? Ne'sin?" Bunu sorduktan sonra zaten dinlerin öğütleri artık bir kenarda kalıyor. Ama bu tür soruların sorulabildiği durumlar gerçekten çok önemli durumlardır. Gerçekten kişilerin bilişsel süreç içersinde bir "Dengesizlik" yaşadığı durumlarda sorulabilir. O yüzden mesela bir Tarikatteki kimselerin güdüleri hep canlı tutulur. İnsanların "Denge" halleri bozulmamaya çalışılır. En ufak bir dengesizlikte, kişi öğrendiklerini sorgular çünkü. İşte bunu engellemek için sürekli mevcut dengelerini sağlayıcı telkinler verilir. Bu yine Psikolojinin en temel özelliğidir. Mesela şöyle düşünün: Bir insan bir tarikate girmiş. Ama aslında çok çok zeki bir insan... Ancak hiç bir hayat zorluğu çekmiyor. Ona öğretilen hiç bir şey o insanı "Çelişkide" bırakmıyor. Yani adam hiç bir şekilde "Dengesizlik" yaşamıyor. İşte bu kimse istediği kadar zeki olsun, yine de inandığı hiç bir şeyi sorgulamayacaktır. Çünkü hiç bir şekilde sorgulaması için gerekli olan "Denge bozumu" olmuyor. İşte bu yüzden o Doğma Zinciri kırılamıyor. Ama hayatlarında hep sizlerin anladığı gibi bir "Kader/Alın Yazısı"na inanıp, hem çok iyi insan olup (olduğuna inanıp), hemde çok sağlam acılar çeken insanlar, dengesizliğe düşüyor ve sorgulaması için gerekli şartlar oluşmuş oluyor. Konu "Psikoloji"ye kayıyor ama yine de devam edeyim. İşte herhangi bir inancı reddeden kimseler, mutlaka ve mutlaka bu çeşit acılar ya da üzüntüler yaşamış olan, mutlaka geçmişinde bir takım travmalara maruz kalmış olan, yani dengesizlik yaşamış olan insanlardır. Eric Erikson'un tespitine göre mesela; doğumun ilk 0-1.5 yaşını oldukça olumsuz/kötü yaşantılarla geçiren insanlar "Tanrı" kavramına inanmamakta yani "Ateist" olmaktadırlar. Olumlu geçiren bireyler ise "Tanrı" kavramına inanmaktadırlar. Yani sorgu yeteneği "Dengesizlik" ile kazanılan bir yetenek. Ve ben her zaman söylüyorum; Bilişsel olarak "Dengesizliği" ara sıra da olsa yaşamak (sürekli olmamak koşulu ile) çok yararlıdır. Tabi bu demek değildir ki; "En iyi sorgulayıcılar Ateistlerdir...". Umarım yanlış anlaşılmamışımdır. Konuyla biraz alakasız oldu ama, Psikoloji bölümü boş kaldıkça bende burada bahsediyorum bunlardan sevgili la boheme ben mesela diyelim ki çok tutucu bir dindarım aşırıyım mesela bana dini sorgulama tekniklerini anlatırmısın ve yaşarken dindarların Allah korkusu olgusunu da anlatırmısın, nedir ve neye tekamül eder.. yani devamlı sürette aynı şeyleri söyleyipde içini doldurmamak olmaz degil mi? Ama Sence Dini İnsanlar Sorgulamayi Bilmeli...Sen Ole Dusunuyorsun.....Din Sorgulanirken Allah Korkusuda Olmamali.......ve zamanla insanlar dinden sogumalı mı ? demek istiyorsunuz. bana göre boş laflar yazıyorsunuz........ Ben söyleyeyim: Doğmatik yapıdaki Dindarlar, Tanrı'nın varlığına inanmakta "Koşullanmışlardır". Bunun Psikoloji'de "Klasik Koşullanma" adı ile yeri bile vardır. Sorgulamayı akıllarının ucundan bile geçiremezler. Tek bilinen "Allah Korkusu"dur. Bunu ben ailemde de görüyorum. Tekamül ettiği şey ise; sorgusuz sualsiz itaattir. Başka bir seçeneği yoktur. Ve emin olun ki ortadan kaldırılması en zor olan "Koşullanma" türü "Korku'ya Dayalı Klasik Koşullanma"dır. Bunu bilim bile ispat etmiş durumdadır. Niye işin içine Psikoloji'yi karıştırdığım sorusuna değineceksinizdir... Hemen söyleyeyim: Çünkü "Allah Korkusu"nun insanlara işlenmesinde kullanılan en geleneksel yöntem budur. Ve dinleri, inançları "Doğmalaştıran" ve bu sebeple "Bağnazlaştıran" yöntemde budur. İnançların "Bireysel" olduklarının anlaşılabilmesi için bu "Koşullanma Geleneği"nin kırılması gerekmektedir. Oysa "Tanrı'nın Korkulacak Bir Şey Olduğu" düşüncesi zaten başlı başına mantık dışı bir önermedir ve savunduğunuzu sandığınız inancı en başından "Çelişkili" hale getiren düşünce budur. Bakın tüm dinler sorgulanabilir. Tüm inançlar sorgulanmaya zaten "Muhtaçtır". "Tanrı Korkusu"nu yenmeden hiç kimse bir dini sorgulayamaz... Bunun başka bir hal çaresi yoktur. La_Bohéme'nin "Dinden Soğusunlar"mı demek isteyip istemediğini bilemem ancak Tanrı'yı sorgulayabilen sadece iki tür insan vardır: 1- Bir dine mensup olmayan insanlar (Ateist, Agnostist, Deist, Pantesit, Panenteist, Nihilist vs vs vs...) 2- Tanrı'yı "Korkulacak" bir şey değilde "Sevilecek" bir şey olarak görenler. (ne tuhaftır ki bunlar kendilerini bir dine mensub görürler. mesela ben :) ) Ben açıkçası söylemek gerekirse Tanrı'da korkulacak bir şey görmüyorum. Zaten bu yüzden Cennet ve Cehennem kavramları sadece birer nitelemeden ibaret geliyor bana. Ve bugün dahi sizin soramayacağınız her türlü soruyu sorabilirim kendisine. Zira o sorgulanmaya kızmaz merak etmeyin. Anlaşılmamaya kızar :) Hem öğrenmek istediğiniz şey ve yönelttiğiniz soru yanlış bence. Çünkü o kimse(ler) zaren "Tanrı'nın nasıl sorgulanabileceğine dair" kendi görüşlerini forumda yeterince vermeye çalışıyorlar. CEvap için tüm iletilerini sanıyorum ki alıntılaması lazım ki 1000den fazla iletiyi alıntılaması mümkün görünmüyor. Saygılarımla... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sorguladınızda ne buldunuz..? Ben çok sorguladım, öyle bahsettiğin gibi sorgulama zincirini kırmak çok zor falan değil.. Varoluşu çok sorguladım, dinleri ayrıyeten yine çok sorguladım.. Varoluş konusunda karşımda iki seçenek vardı.. 1- Bilinçsiz oluşum.. 2- Bilinçli oluşum.. Bilinçsiz oluşum argümanlarının materyalis doğmalara dayandığını gördüm.. Makro tabloda yüzeysel geçişlerle varoluşu açıklamaya çalışan ancak mikro boyuta inildiğinde sessizce ortadan kaybolan bir şeydi bu.. Bir görüş bilimsel verilerei kullanarak tesadüfü açıklamaya çalışıyordu, diğer görüşte yine bilimsel verileri kullanarak tasarımı savunuyordu.. Her sanat eserinin bir sanatçısı olduğu sabit ve salt bir bilgi olduğu için, evren ve kainat fazlasıyla hatta muhteşem bir sanat eseri olduğu için, bir yaratıcının olduğuna kanaat getirdim ve buna inancım tamdır.. Din konusundaki sorgularımı ise başka başlık altında açıklamak istiyorum.. Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bilimselci biliyor musun sen bana çok yardımcı oluyorsun..Bakın kaç kez hodri meydan demişim ve bilimselcinin naklettiği alıntıda bana bilimsel cevap veren olmuş mu.. Evet dikkatlice okuyun, nerede bilimsle bir cevap var.. Hepsindede oklar kişiliğime yöneltilmiş.. Hala bekliyorum.. Birisi şu evrime inandırsın beni ve anketteki çoğunluğu.. Ama bilimsel olarakl..! Saygılar.. Bir insan çarpıtmayı meslek edinmeyi görsün. O konuda o kadar ustalaşırki, artık kimse elime su dökemez sanır. Ve bu yapı gittikçe kendisinde ******** bir hal, ****** bir hal alır. Artık bütün eforunu insanların söylediklerini çarpıtma uğruna harcar. Yazımın sonunda Türkiyenin bilimde bir numarası olan tübitak'ın evrim hakkındaki özet bilgilerini koymama rağmen... İspatların altındaki imzanın sahibinin, evrim bilimdalı olan Biyoloji biliminin prof. kariyerli bir hocanın olmasına rağmen... Bu güne kadar da forumda bilimsel bulguların onlarcası, resimleri ile yapıştırılmasına rağmen... Halen bilimsel bir cevap yok denilmesi... Yukardaki, hakkındaki iddiaları doğrular nitelikte. Bu vatandaşımız galiba, evrimle ilgili kanıtları laboratuvarda gösterilmesini bekliyor. Kaldıki evrimle ilgili birkaç laboratuvar çalışması da aşağıdaki linkten okunabilir. -http://bilim.ansiklopedisi.net/category/genetik/- Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sayın Angel Cara, Yukarda altını çizdiğim, çelişki gözüken görüşe katılıp katılmadığın pek belli olmuyor. Ancak çelişkiye eğilimli gibi gözüküyorsun. Bu çelişkide de uzlaşalım seninle... Yalnız sizin çelişki diye nitelendirdiğiniz ve altını çizdiğiniz konular farklı. Şöyle; bilimin doğrularına inanmak ve insanın kendi doğruları. Yani beni ben yapan düşüncelerim. Lütfen bu ikisini karıştırmayalım. Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sonuç olarak insanların kendi doğruları olamaz. Bilimsel doğrular olur.Bilimce yanlışlanamayan farklı yaklaşımların bilime katkısı olur. Yanlışlanmanın kabulü ise kişinin kendisine katkı olur. Yukardaki değerlendirmede uzlaşıyor isek; Bu çerçevede, kişilerin/toplumların kendi doğruları olarak gördükleri ahlak ve inançları irdelelemiz gerekiyor. Selamlar... Bak işte bu da sana göre senin doğrun. Öyleyse herkesin doğruları vardır. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bak işte bu da sana göre senin doğrun. Öyleyse herkesin doğruları vardır. Galiba söylediklerim anlaşılamamış. Sağlık olsun, belki daha sonra değerlendirirsin. Bu durumda söylenecek bir şey de kalmıyor. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sayın bilimselci teorik bilgi kanıtlanmış bilgi anlamına gelmez.. Bana link verme, eğer link vererek tartışacaksak, hiç bir şey yazmadan link verelim birbirimize böyle devam edelim.. Ve bana o profösör şu profösör diyede isim vermene greke yok, bende bir çok inanan ve tasarımı destekleyen bilim admaları verebilirim.. Tabi iş oraya varırsa bizim burada hiç bir fonksiyonumuz kalmaz.. Burada neden varız, fikir alışverişi ve tartışmak için değil mi..? Kaynaklar eşliğinde kendi yorumlarımızlada tartışmalıyız.. Saygılar.. Alıntı
Φ LluVia Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Galiba söylediklerim anlaşılamamış.Sağlık olsun, belki daha sonra değerlendirirsin. Bu durumda söylenecek bir şey de kalmıyor. Ben değerlendirmemi yaptım zaten Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 ben bu başlığın neden dini konulara atıldığını merak ediyordum şimdi anladım.. herkesi körüklemek.. böyle de olsa cvp yazıcam.. bilimsellik nedir ? bilim nedir? biliniyorsa açıklanması gereken şu; evrim vs. teorilerin bilimsel açıklaması gelmedi.. ateizmin bilimsel açıklaması gelmedi.. bilimsel tartışalım derim ben.. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 biliniyorsa açıklanması gereken şu;evrim vs. teorilerin bilimsel açıklaması gelmedi.. ateizmin bilimsel açıklaması gelmedi.. bilimsel tartışalım derim ben.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sayın bilimselci teorik bilgi kanıtlanmış bilgi anlamına gelmez..Bana link verme, eğer link vererek tartışacaksak, hiç bir şey yazmadan link verelim birbirimize böyle devam edelim.. Ve bana o profösör şu profösör diyede isim vermene greke yok, bende bir çok inanan ve tasarımı destekleyen bilim admaları verebilirim.. Tabi iş oraya varırsa bizim burada hiç bir fonksiyonumuz kalmaz.. Burada neden varız, fikir alışverişi ve tartışmak için değil mi..? Kaynaklar eşliğinde kendi yorumlarımızlada tartışmalıyız.. Saygılar.. Sayın Kral, Senle tartışmak gerçekten sabır isteyen bir olay. Bilimi sen galiba kendi inançların gibi sanıyorsun. Metafizik uydurmalar, masallar sanıyorsun. "Salla gitsin nasıl olsa inanan bulunur" gibi. Evrim konusunda birçok kanıt bulundu. Bir çokta laboratuvar deneyleri(kanıt)yapıldı. Sen galiba bilimsel yasalarla kanıtları/deneyleri karıştırıyorsun. Bilimsel yasalar öyle sağlam deney sonuçları olmadan yasallaşmaz. Kaldıki evrimin bir kaç ara geçiş eksikliğinden bahsedilmekte. HY ve bir kaç işbirlikçisinin isteği ile bilimsel tezlar yasallaşmaz. Yeterli düzeyde bilgi, belge, ve deney sonuçları gerekir hemde yüzlerce. Bu bilimsel farklılıkların anlamlarını bile bilmeden tartışmaya kalkıyorsun. Sonra, bizleride alet etmeye kalkışıyorsun. Fikir alışverişi yapan bizler de bilebildiğimiz kadarı ile tartışıyoruz. O konudaki yetkililerin belgelerinin adreslerini vermek, bilimsel bir ahlak. Çok meraklı ve iddialı olduğun konu için kaynağına gitmek neden zoruna gidiyor. Gösterdiğim kaynaklar o konunun ilk kaynakları. Bilimsel siteler. Masalcı ve rantçıların siteleri değilki... Artık seni çözdüm sayın Kral. Şimdide çarpıtacak bunu buldun ? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bir tane alıntıda olsa bir bilimsel bulgu yazın lütfen.. Daha önce yazdık falanca link filanca link demeden birini yazın şuraya çok mu zor yahu.. Bekliyorum buyur yaz.. Saygılar.. Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bir tane alıntıda olsa bir bilimsel bulgu yazın lütfen..Daha önce yazdık falanca link filanca link demeden birini yazın şuraya çok mu zor yahu.. Bekliyorum buyur yaz.. Saygılar.. Sen önce bir konunun bilimsel olabildiğini çözmek için, teorik bilgi, kanıt, yasa ne demek onları özümle daha sonra ben sana bulgulardan ve belgelerden söz edeceğim, kanıt sunacağım. Daha sen bunları, bilimselliğin alfabesini bilmiyorsun. Böyle birisi ile tartışmak ne derece sağlıklı olabilir. Üstelik te her söylenileni çarpıtıyorsun. Sayın bilimselci teorik bilgi kanıtlanmış bilgi anlamına gelmez.. İşte kocaman bir çarpıtma ve bilimsel konulardaki bilgisizliğin. Bu konudaki sana son cevabım. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Bilimselci sana fizik, kimya ve biyolojide bilmediklerini öğretebilecek derecede bilgim var.. Şimdi kim ne biliyor tartışmasına girmeyelim bence.. Bilimsel litaretürüde çok iyi bilirim.. Şimdi boşver kimin ne bildiğinide, bana evrimle ilgili bir adet bilimsel argüman getir.. Saygılar.. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sanıyorum ki: Bilim, Felsefe, İnanç, Görüş, Ateizm, vs... vs... vs... Gibi kavramların tanımlamalarını yeniden mi yapmak gerekiyor. Artık, ne yazık ki onca tartışmalarımızın pek bir yararının olmadığını düşünmeye başladım yavaş yavaş. Bana yararı oldu ve hemde çok oldu, bunun aksini söyleyemem ama görüyorum ki bir kısmımız hala aynı sularda yüzüyor. Bence herkes geçmiş tartışmalarda da geçen tartıştığımız bu kavramları tekrar ele alıp okumalı. Şöyle bir baktım taa ben foruma gelmeden çok önceki konulara... 2006'nın başlarında falan tartışılan aynı konular ve kullanılan aynı argümanlar yine aynı şekilde kullanılıyor... Hala aynı sulardayız gibime geliyor yani... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Ben söyleyeyim:Doğmatik yapıdaki Dindarlar, Tanrı'nın varlığına inanmakta "Koşullanmışlardır". Bunun Psikoloji'de "Klasik Koşullanma" adı ile yeri bile vardır. Sorgulamayı akıllarının ucundan bile geçiremezler. Tek bilinen "Allah Korkusu"dur. Bunu ben ailemde de görüyorum. Tekamül ettiği şey ise; sorgusuz sualsiz itaattir. Başka bir seçeneği yoktur. Ve emin olun ki ortadan kaldırılması en zor olan "Koşullanma" türü "Korku'ya Dayalı Klasik Koşullanma"dır. Bunu bilim bile ispat etmiş durumdadır. Saygılarımla... ben la boheme sormuştum ama, tabiki ögrenme kastıyla degil.şimdilik sadece alınan kısımlara deginelim. ve ölçü dini ekstra edinenler degildir.bunlar tamamen mevzu dışıdır.sorgulanmayan birşey degildir olsa olsa heyuladır. Klasik olan koşullanmayı belki 'muhafazakar' bir aile yapısı ya da çevrede yetişen kişiler için kullanılırsa bile ( bile diyorum çünkü kabul etmiş sayıyorum) bunun zıddı bir aile ya da çevresel şartlarda yetişmiş kişiler için nasıl bir koşullanma söyleyebilirsiniz. Bu anılan çerçevede yetişen bir kişi neyi sorgulayacak; adam dogru dürüst bir şeye inanmıyor ki nesini sorgulasın veya neden korksun, tanımadıgı birşeyden kim neden korkarki. psikoloji, annelerin çocuklarına söyledigi bir kaç basit cümlecigi fazla ciddiye almış gibi, pratik teoriyi daima aşar, kişisel deneyimler, sadece kişiseldir, birinde dogru çıkar birinde yanlış... Tanrı'ya inanmak bir koşul degildir bilakis zarurettir dogmatiklerde. Sorgulama mı? emin olun dogmatiklerden başka kimse Tanrıyı bu kadar düşünmez ve hemhal olmazlar. Dogmatiklerin bir farklı yönleriyse asi olmalarıdır, kolay ele avuca sıgmazlar. dogmatizm, tartışılmazdır ve tartışılmazlar sanıldıgı kadar çok degildir.dogmatizm dindarlıgın vazgeçilmez şartlarındandır.asıl dogmatik dindarlar, sonradan işin farkına varanlardır. Türkiye özelinde muhafazakar ortamda yetişen dindarlar, sahih bilgi sunmaz. Dinde dogma olan Kutsal metinlerdir, bizzati kendisi İlahi olarak görülür ve yorumları dogmatizm içermez. Dışardan çogu dogmatik görülen, görenlerden daha akılcı olabilir. Dini patikleri yaşamakda akıl almaz esneklikleri vardır. İşin dogasını terk etmemeye çalışırlar. Dogmatikler dogaldır. Kimse Tanrı'ya korkusundan dolayı iman etmez salt. Böyle birşey yok bu olsa olsa 8-16 yaş arası olabilir yani çocukcadır. Ve Allah korkusu 'öcü' korkusu anlamında degildir. Sevgiden dogan korkudur, sevdigini incitmekten korkmaktır Allah korkusu. Allah sevgisini, yaşama korku olarak aksettirmedir Allah korkusu. Bu korku O'ndan başka hiç bir şeyden korkmama korkusudur yani korkuyu yenme korkusudur.Cahillerin korkusu korku bile degildir. şimdilik bu kadar saygılar. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 [Saygılarımla...[/font][/size][/b] en iyisi şu sorunun cevabını vermek bence; '' sorgulamak '' özelde din/Tanrı'yı sorgulamak nedir, neye tekamül eder. yoksa dine inananların sorgulayıp, sorgulamadıgını anlayamayız. birde şu var, insanlar sabahtan akşama sorgulayarak yaşamazlar, en azından dışsal olarak. kişisel olan sadece kişiseldir herkese şamil degildir .. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Klasik olan koşullanmayı belki 'muhafazakar' bir aile yapısı ya da çevrede yetişen kişiler için kullanılırsa bile ( bile diyorum çünkü kabul etmiş sayıyorum) bunun zıddı bir aile ya da çevresel şartlarda yetişmiş kişiler için nasıl bir koşullanma söyleyebilirsiniz. Bakınız Sayın Aslan34... "İnanmanın Psikolojisi"ni bilmek lazım... Ne yazık ki İslam toplumunun "İnanç Geleneği" "Korku"ya dayanmaktadır. Aslına bakarsanız bu sadece İslam Geleneği açısından böyle değil bir tek. Hıristiyan toplumunda da var. Yahudi Toplumu ise "Milliyetçilik"e bağımlı olarak koşullanarak yetişiyor. Bunun zıddı olan ailelerin çocukları zaten kendilerini bir mezhebin ya da bir dinin veyahut bir akımın "Neferi" olarak görmüyorlar. Yani "Kendi Başına"lar. Bakın, bu "Tarikat/Tekke" ortamlarını da bilirim. Ordaki Psikolojik yapıyıda size son derece gereğince tahlil edebilirim. O yüzden sizin bu "Bile" ihtimalvari lafınızın yerine "Kesinlikle" lafını kullanmayı daha gerçekçi buluyorum. psikoloji, annelerin çocuklarına söyledigi bir kaç basit cümlecigi fazla ciddiye almış gibi, pratik teoriyi daima aşar, kişisel deneyimler, sadece kişiseldir, birinde dogru çıkar birinde yanlış... O bir kaç basit cümleciğin; daha dünyaya yeni gelmiş, zihni bomboş bir bebecikte ne kadar kalıcı olabildiğini bilseydiniz eğer bu şekilde küçümseyerek konuşmazdınız. Çocukların zihinlerinin (ömürleri boyunca) en açık olduğu tek dönem 0-6 yaş arasıdır. Freud bu yüzden kişiliğin tamamen bu yaşlarda oluştuğunu iddia etmiştir ve çok büyük oranda doğrudur bu. Yani annelerin söylediği o bir kaç basit cümlecik! çocuklarının kişiliğini ömür boyu değiştirebiliyor. Bakınız sadece Din-Bilim yoktur uğraşı olarak. Psikoloji'ye de eğilin. Belki o zaman söylediklerimi anlamlandırabilirsiniz. Tanrı'ya inanmak bir koşul degildir bilakis zarurettir dogmatiklerde. Örnek: Oysa Tanrı'ya zaruri olarak inanılmamalıdır. Var olduğunun bilincine varıldığı için inanılmalıdır. Tanrı inancına "Zaruri" olarak sahip olmak tamamen Psikolojik bir rahatsızlığın eseridir. Zira birey bir kaçış, korku, ihtiyaç kısaca menfii duygularla Tanrı'ya inanmaktadır. Sorgulama mı? emin olun dogmatiklerden başka kimse Tanrıyı bu kadar düşünmez ve hemhal olmazlar. Tanrı'yı düşünmek, Tanrı ile hemhal olmak, onu sorgulamak demek değildir. Merak etmeyiniz, o doğmatiklerden daha fazla Tanrı ile hemhal olabiliyorum ve hemhal olmanın ne demek olduğunu çok daha iyi bildiğimi düşünüyorum. Ancak şu kesindir: Doğmatikler Kesinlikle Doğruya Erişebilecek Bir Sorgulama YA-PA-MAZ-LAR... Çünkü korkarlar... Tek yapabildikler onu düşünmektir... Mesela şu an masamda bir kulaklık duruyor... Onun orada olduğunu düşünüyorum... Ama nasıl çalışır, ne işe yarar, nasıl ve neyden yapılmıştır... Doğmatikler böyle bir düşünce sergileyemezler. Tanrı belirli kalıplarda onlara sunulur, "Ahanda bak Tanrı böyle bir şey" denilir. Doğmatikte ona sorgusuz sualsiz inanır. Dogmatiklerin bir farklı yönleriyse asi olmalarıdır, kolay ele avuca sıgmazlar. Bunu ABD işbirlikçisi Talibanın, Usame Bin Ladin'in canlı bombalarından biliyorum, haklısınız... dogmatizm, tartışılmazdır ve tartışılmazlar sanıldıgı kadar çok degildir.dogmatizm dindarlıgın vazgeçilmez şartlarındandır.asıl dogmatik dindarlar, sonradan işin farkına varanlardır. Türkiye özelinde muhafazakar ortamda yetişen dindarlar, sahih bilgi sunmaz. Ya çok özür dilerim, çok bilmişlik yapmaktan nefret ederim ancak Felsefe Tarihinde "Doğmatizm"i sizin gibi yorumlayan tek bir insan dahi yoktur diye düşünüyorum. Doğmatizm'e çok çok farklı ve alakasız bir anlam yüklemişsiniz... İlk defa böyle bir şey duydum doğrusu... Bakınız "Doğmatizm"in ne olduğunu, sonuçlarını... Doğmatik olarak yetişen bireylerin ne kadar verimli olabildiklerini çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Ve "Doğmatizm"in söylediğiniz gibi bir anlama sahip olmadığını size garanti ederim. Siz bir doğmatik olarak kendiniz meşru ve Felsefe ile uğraşan inananları "Ayağı Kaydı Kayacak" olarak görebilirisiniz ancak ne yazık ki durum tam tersidir, bunu size söylemeyi bir borç bilirim. Doğmatizm zincirlemedir. Tek bir nüveyi "Tartışılmaz" yaptığınız an ona bağlı diğer nüvelerde Tartışılmaz olur. Bunu kanıtlamama bile gerek yok. "Sorgulama"dan anladığınız şeyin "Tanrı'yı Düşünmek, Hemhal Olmak" olduğuna göre, ne kadar sorguladığınız ve sorgulamayı ne kadar bildiğiniz belli... Dinde dogma olan Kutsal metinlerdir, bizzati kendisi İlahi olarak görülür ve yorumları dogmatizm içermez. Dışardan çogu dogmatik görülen, görenlerden daha akılcı olabilir. Dini patikleri yaşamakda akıl almaz esneklikleri vardır. İşin dogasını terk etmemeye çalışırlar. Dogmatikler dogaldır. Kırmızı: Kutsal metinler dediğiniz bilgiler Peygamberlere "İlham" olmuş bilgilerdir değil mi? Mavi: Sanıyorum ki Gazali'yi hiç okumadınız veya bilmiyorsunuz hiç... Doğmanın alasını içerir. Sünni inancıda öyledir zaten. Yeşil: Vahhabiler'de Doğmatiktirler ve Hz. Muhammed döneminin yaşantısına özlem içinde yaşamak arzusuyla kavrulmaktadırlar. Bunu hatırlattığınız iyi oldu... Emin olun ki Doğmatizme, şu ana kadar duyduğum tepkiden daha fazlasını duyuyorum artık. Kimse Tanrı'ya korkusundan dolayı iman etmez salt. Böyle birşey yok bu olsa olsa 8-16 yaş arası olabilir yani çocukcadır.Ve Allah korkusu 'öcü' korkusu anlamında degildir. Sevgiden dogan korkudur, sevdigini incitmekten korkmaktır Allah korkusu. Allah sevgisini, yaşama korku olarak aksettirmedir Allah korkusu. Bu korku O'ndan başka hiç bir şeyden korkmama korkusudur yani korkuyu yenme korkusudur.Cahillerin korkusu korku bile degildir. şimdilik bu kadar Kırmızı: O "Çocukça" diye itibar ettiğiniz dönem ne yazık ki 0-18 yaş arasını kapsar. Ve Psikolojik Kuramlara göre Kişiliğin oluştuğu ve oturduğu en temel ve en önemli yaşlardır. Mavi: Bu ise sadece bir "Mantığa Bürüme"dir. Bakınız Sayın Aslan34... Ben şimdiye kadar gerçeği söylediğine inandığım hiç bir kimseye olumsuz bir şey yazmadım. Ne inançlı ne de inançsız... Gerçeği söylediğini gördüğm anda da bunu kabullenmekten ve bunu dile getirmekten hiç korkmadım, bilen bilir... Forumda kimilerimiz Sayısal Bilimlerden çok iyi anlıyor, kimimizde Sözel Bilimlerden... Sizi temin ederim ki siz Sayısal Blimlerden anlıyor musunuz bilmiyorum ancak Sosyal/Sözel Bilimlerden bi-habersiniz ne yazık ki. Çünkü Sosyal Bilimsel Verilere TAMAMEN AYKIRI şeyler söylüyorsunuz. Yani söylediğiniz hiç bir şeyin ne Felsefe ve Felsefe Tarihinde, ne Psikoloji Biliminde, ne de Din Biliminde ve ne de hayattaki Mezhepsel gerçeklerde bir yeri yoktur. Gerekli ve uzun açıklamayı yapardım ancak ne yazık ki uzun yazılarımın okunmadığını farkediyorum. Hem ayrıca konunun bu kısmı "Psikoloji" alanına giriyor. Orada bununla ilgili bir konu açarsanız, orada daha rahat tartışabiliriz. Saygılarımla... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Sosyal Bilimsel Verilere TAMAMEN AYKIRI şeyler söylüyorsunuz. Yani söylediğiniz hiç bir şeyin ne Felsefe ve Felsefe Tarihinde, ne Psikoloji Biliminde, ne de Din Biliminde ve ne de hayattaki Mezhepsel gerçeklerde bir yeri yoktur. Gerekli ve uzun açıklamayı yapardım ancak ne yazık ki uzun yazılarımın okunmadığını farkediyorum. Hem ayrıca konunun bu kısmı "Psikoloji" alanına giriyor. Orada bununla ilgili bir konu açarsanız, orada daha rahat tartışabiliriz. Saygılarımla...[/b][/font][/size] sevgili dostum psikoloji bir bilim bile degildir olamaz................... sosyal bilimsel veriler kesinlik içermez, sosyal hayat nesnel degildir. yazdıklarımdan hiç bir şey anlamamışsın çünkü ezberinde olan şeyler degil, ezberini boz hayat yazılanlardan daha çok şeydir. tek bir örnek asi olmak mecazını 'usame' ve 'taliban' olarak anladıysanız yapacak birşey yok, dogmatizm derken bunumu anladınız yani..... dogmatizm sadece iki kapak arasındaki metinlerdir, yorumlar degil, Kur'an'ın üzerine yazılmış binlerce kitap vardır. ben gayri islami bir havada yetişmiş ve islami havada yetişenlerden daha ''tutucu'' olanları soruyorum mesela , siz aynı şeyleri söylüyorsunuz cevap sadedinde. sizin yaptıgınız bir kaç şablonu hayatın bütününe uyarlama çabası..pratik bunlardan çok şey... ben yeni şeyler söylemekden baya hoşlanıyorum galiba... ............Siz bir doğmatik olarak kendiniz meşru ve Felsefe ile uğraşan inananları "Ayağı Kaydı Kayacak" olarak görebilirisiniz ancak ne yazık ki durum tam tersidir, bunu size söylemeyi bir borç bilirim............. bu sizin yazınız ve hiç anlamadıgınızı gösteriyor.....kimi ayagı kaydı kayacak görüyormuşum....yapmayın Örnek: Oysa Tanrı'ya zaruri olarak inanılmamalıdır. Var olduğunun bilincine varıldığı için inanılmalıdır. Tanrı inancına "Zaruri" olarak sahip olmak tamamen Psikolojik bir rahatsızlığın eseridir. Zira birey bir kaçış, korku, ihtiyaç kısaca menfii duygularla Tanrı'ya inanmaktadır. Siz hangi dogmatiklerden bahsediyorsunuz ve ben yukarda kimi mevzu bahis ettigimin ölçülerini belirttim. dogmatik, 'nas'ın bizzati kutsallıgını ve İlahi olarak tartışılmazlıgını ifade eder ve Allah'ın varoldugunun bilincine ulaştıgı için inanmak zaruret hali almıştır, ve naslar her zaman yoruma açıktır. bilinç olmadan zaruret hasıl olurmu ? siz geleneksel dine yada Tanrı'ya inananları baz alıyorsunuz ben ise bunların 'sahih bilgi' sunmayacagını belirttim. Tanrı'yı düşünmek, Tanrı ile hemhal olmak, onu sorgulamak demek değildir. Merak etmeyiniz, o doğmatiklerden daha fazla Tanrı ile hemhal olabiliyorum ve hemhal olmanın ne demek olduğunu çok daha iyi bildiğimi düşünüyorum. Ancak şu kesindir: Doğmatikler Kesinlikle Doğruya Erişebilecek Bir Sorgulama YA-PA-MAZ-LAR... Çünkü korkarlar... Tek yapabildikler onu düşünmektir... Mesela şu an masamda bir kulaklık duruyor... Onun orada olduğunu düşünüyorum... Ama nasıl çalışır, ne işe yarar, nasıl ve neyden yapılmıştır... Doğmatikler böyle bir düşünce sergileyemezler. Tanrı belirli kalıplarda onlara sunulur, "Ahanda bak Tanrı böyle bir şey" denilir. Doğmatikte ona sorgusuz sualsiz inanır. Saygılarımla...[/b][/font][/size] Sayın boşing, Tanrıyı sorgulamaktan ne anlıyorsunuz ya da ne anlamalıyız. ''Ahanda bak Tanrı böyle bir şey" denilir............... böyle bir şey olabilir mi? İnsan zihnini düşünmekten ne engelleyebilir ki. İbrahim peygamber bile Allah'ın ölmüş ve dört bir yana savrulmuş topraga karışmış bir canı nasıl diriltecegini sormuşken, kalbi bir tatmine ve dinde her türlü düşüncenin olabilecegini göstermişken, kim insan zihnine engel olabilir. Söylediklerinizin gerçekle inanın ki alakası yok. herhangi bir insanın masasının üstünde birşey olacak ve o onu alıp incelemeyecek, bu mümküm degil çünkü insan bu insan...robot degil. dogmatiklerin kesinlikle dogruya ulaşacak sorgulama yapamayacaklarını söylüyorsunuz, yaparlar ama bu sizin anladıgınız gibi olmaz, biraz esnek olun. size uygun olan elbise başkasına olmayabilir.... bence sorun kavram kargaşasında Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 13 Mart , 2007 yazdıklarımdan hiç bir şey anlamamışsın çünkü ezberinde olan şeyler degil, ezberini bozhayat yazılanlardan daha çok şeydir. Sayın Aslan34... Yazdıklarınızdan çok şey anladım... Özellikle "Sosyal Bilimleri" ve hatta "Psikoloji"yi "Bilim" olarak görmemeniz çok şey bildiğinizi! anlatmaya yetiyor. Yukarıda yazmıştım: Bazı kavramların yeniden anlatılması gerekiyor sanırım. Özellikle "Bilim" kavramının... Söylediğim hiç bir şey "Ezber"den değildir Sayın Aslan34. Zira ezberden konuşsam bu kadar özgün olamazdim diye düşünüyorum... Hem ezberden konuşuyorum diye kabul etsek bile sizin nelerden anlayıp nelerden anlamadığınız apaçık ortadadır. Misal: 0-6yaş döneminin gelişimdeki önemini ve Gelişim dönemlerinde "8-16yaş" gibi bir dönemin olmadığını bilmiyorsunuz. Misal: "Dini Telkin"lerin ve "Tanrı'yı Korkulacak Bir Şey" olarak lanse etmenin çocuk üzerindeki olumsuz etkisini bilmiyorsunuz. Ve ne yazık ki kabul etmesenizde Tanrı "Korkutularak" benimsetiliyor insanlara. Misal: Doğmatizm'in "Felsefi" açıdan (ki Felsefenin terimidir aslen) anlamını bilmiyorsunuz. Misal: "Sorgulama"yı "Hemhal Olmak" ile karıştırıyorsunuz. Misal: "Yeni Bir Şey Söylemek"in "Verimlilik" demek olduğunu bilmiyorsunuz mesela. Çünkü sizin yaptığınız yeni "Bir Şey Söylemek" değil, anlamı oturmuş bir kavramın anlamını "Çarpıtmaktır". Misal: Tanrı'ya olan inancın "Zaruret" olmaması gerektiğini de pek bilmiyorsunuz gibime geliyor... (Ya da ben yanlış anlıyor olabilirim, bunu kabul ediyorum...) Bunları bilip bilmemenizin hiç bir önemi yok aslında ve benden daha iyi biliyor olsanız bile önemli değil. Önemli olan "Sosyal Bilimler"in farkında olmadan bildiklerinizi "Anlamlandırmış" olmanız. Zira bu yüzden hepsine "Yanlış Anlamlar" yüklemişsiniz. Ve bu yüzden dile getirdikleriniz hep eksik ve tutarsız oluyor ne yazık ki. Bunun farkına vardığınız halde "Gerçek Hayat Başkadır, Nesnel Değildir, Sosyal Bilimler Bilim Değildir" gibi şeyler söylüyorsunuz. Sanırım ki konuyu biraz kişiselleştirdim... Bu açıdan hatamın farkındayım ve incitmişsem kusuruma bakmayın lütfen... Saygılarımla... dogmatiklerin kesinlikle dogruya ulaşacak sorgulama yapamayacaklarını söylüyorsunuz, yaparlar ama bu sizin anladıgınız gibi olmaz, biraz esnek olun. size uygun olan elbise başkasına olmayabilir.... Sayın Aslan34, benim hayatta "Doğmatik"lere özgü olarak gördüğüm tek şey; gerektiği gibi sorgulayamadıklarıdır. Bakınız yola çıkışları: Gerçek Nedir? sorusu üzerinde olmaz. Sorgulamaları bu yönde değildir. "Nasıl Daha Çok İnanırım" gibi bir mantık vardır. Yani daha çok inanmak için, inandıkları şeye şüphesiz, sorgusuz ve sualsiz inanabilmek için sorgularlar. Sorgulamanın çok çeşitleri vardır: -Yalanlamak için; -Doğrulamak için; -Doğruyu/Gerçeği bulmak için... Önyargılar: Yalanlamak ve Doğrulamak için sorgulattırır. Ve Doğmatikler "Doğrulamak/Yalanlamak-Yanlışlamak" için sorgularlar... "Doğrusunu Bulmak İçin" sorgulamazlar kısaca... Bunun başka bir anlamı yoktur ve olamaz... Mesela hep diyorum, bazı fikirler yada görüşlerde bu yüzden doğmalaştırılıyor... Umarım anlaşılmıştır. Saygılarımla... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Bilimsel litaretürüde çok iyi bilirim.. Ben de Jüpiter'den geliyorum.... Keh keh keh... Sana evrim terorisi hakında ders verecek kadar bilgim var..Ben evrim teorisine göre insanın atasının maymun olduğunu söylemedim.. Evrim teorisi hakkında vereceğin derslere bakalım... Benim atam Ademdir, rabbim Allahtır, maymunu kabul etmiyorum. Maymuna kim baba derse desin... Neden diğer maymunlar da dönüşmemiş.. Arkadaşların evrimcilerin açılayamadığı, ağpışıp kaldığı, tıkandığı iki nokta var.. 1- Evrimleşme varsa, günümüzdeki maymunlar ne ayak.....? Atam da insandı bende insanım..Bir maymun torunu değilim.. Ne demişler, kılavuzu H.Y. olanın burnu.............. Keh keh keh Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Benim atam Ademdir, rabbim Allahtır, maymunu kabul etmiyorum. Maymuna kim baba derse desin... ALINTI(kralx @ Oct 24 2005, 01:39 AM) Neden diğer maymunlar da dönüşmemiş.. ALINTI(kralx @ Oct 30 2005, 04:34 PM) Arkadaşların evrimcilerin açılayamadığı, ağpışıp kaldığı, tıkandığı iki nokta var.. 1- Evrimleşme varsa, günümüzdeki maymunlar ne ayak.....? ALINTI(kralx @ Oct 31 2005, 02:01 PM) Atam da insandı bende insanım.. Bir maymun torunu değilim.. Bukadar bilimi anladığını söyleyen ve ders verebilecek seviyede olduğunu söyleyen bir xlark tades'in böyle çıkarımlar yapması beni çok şaşırttı. şok oldum Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Bukadar bilimi anladığını söyleyen ve ders verebilecek seviyede olduğunu söyleyen bir xlark tades'in böyle çıkarımlar yapması beni çok şaşırttı. şok oldum Bunda şok olacak ne var ki arkadaşım?atasını maymun kabul eden etsin biz insan soyundan geliyoruz demiş. Ha bu arada hala maymundan geldiğini söyleyen insanlar varmı acaba? Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2007 Bunda şok olacak ne var ki arkadaşım?atasını maymun kabul eden etsin biz insan soyundan geliyoruz demiş. Ha bu arada hala maymundan geldiğini söyleyen insanlar varmı acaba? O kısmı anlayabildiğinizi sanmıyorum sayın suheda... Kralx , "Ben evrim teorisine göre insanın atasının maymun olduğunu söylemedim" demiş, ancak alıntıladığım gibi bu ifadeyi pek çok defa kullanmış.. Kralx "Sana evrim terorisi hakında ders verecek kadar bilgim var.." demiş, ancak "Evrimleşme varsa, günümüzdeki maymunlar ne ayak?" gibi absürd ötesi bir soruyla bu konunun neresinde olduğunu göstermiş... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.