Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

KÜRT KONFERANSI VE PKK ÇIKMAZI!..

 

Geçen ay Ankara’da yapılan “Türkiye Barışını Arıyor Konferansı”na ilişkin daha önce kaleme aldığım “Bir Konferansın Anatomisi” başlıklı yazıma, “birlikte yaşama iradesine ve demokrasiye sahip çıkan” sağduyu sahibi çok sayıda kişiden teşekkür içeren elektronik posta mesajı aldım. (Tabii, her zaman olduğu gibi yine PKK’lılardan tehdit ve küfür içeren mesajlar almaya devam ediyorum.) Ancak, o yazımda değinemediğim ve önemli bulduğum bazı noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum.

 

Ne yazık ki, herkesin çok şeyler beklediği bu konferansın sonucunda da önceki benzer toplantılarda söylenenlerden farklı bir şeyler ortaya konulamadı. Toplantı sonuç bildirgesinde “Dağdakiler için siyasi af ilan edilmesi, Kürtçe’nin kendi bölgesinde resmi dil olması bölgedeki doğal kaynakların kısmen de olsa bölgeye tahsisi, bölgesel otonomiyi sağlayacak yeni bir anayasa yapılması” gibi bilinen ve Türkiye gerçeğiyle bağdaşmayan talepler sıralandı.

 

Hatta, “Türkiye Barışını Arıyor” konferansında, aralarında çocukların da bulunduğu binlerce masum insanın ölümüne, yaralanmasına neden olan, sadece bölgenin değil, Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel kalkınmasını engelleyen, milyarlarca dolar maddi kayba neden olan PKK’ya “gerilla” diyenler bile çıktı.

 

Öncelikle, “Gerillanın adını terörist koyduk” diyerek PKK’yı “gerilla” olarak nitelendiren Yaşar Kemal’e sormak istiyorum; PKK’nın bombaları, kaleşnikofları ne için var? Şiirleri yazmak için mi, adam öldürmek için mi? (Geçenlerde kaleme aldığım ve Aksiyon Dergisi’nin 25 Aralık 2006 tarihli sayısında yayınlanan yazımda, PKK tarafından düzenlenen bir yarışmanın ödülü olarak birinciye “M-16”, ikinciye “kaleşnikof”, üçüncüye “el bombası” ve “tabanca” verileceğini aktarmıştım.)

 

Konferansın başaramadığı, yine aynı şey: PKK'ya karşı tavır alamamak. Sonuç bildirgesi “silahlı çatışmaların karşılıklı olarak acilen durdurulması”nı istiyor. Bu talebin gerçekçi olmadığını vurgulamak istiyorum. Burada yapılması gereken tek şey, PKK'nın "silahı koşulsuz bırakmasını istemek" değil mi? Kuşkusuz Türkiye'de demokratik haklar konusunda eksiklikler olabilir, ancak son yıllarda alınan mesafeye, demokratikleşme alanındaki reformlara rağmen, adına ister Kürt sorunu deyin, ister Güneydoğu, ister terör, ne derseniz deyin, devlete kızdığınız için silaha sarılıp dağlara çıkmak, orada cinayet şebekesi kurmak, Antalya'da, Kuşadası'nda, Diyarbakır'da bombalı saldırı emirleri vermek, kabul edilemez bir şey. Türkiye'de devletin yaptığı hatalar için "hukuk yolu" var. Devlet düzeni, iyi kötü bir "hesap verme" konsepti üzerine kurulu. PKK cinayetleri, kör terörü ise örgüt yöneticilerinin yanına kar kalıyor. Bu gerçeğin altını bir kere daha çizdikten sonra, diyorum ki, keşke katılımcılar "silahlar karşılıklı dursun" gibi devlet ve terör örgütü arasında yanlış bir "ahlaki eşitlik" denklemi kurmaktansa, doğrudan PKK'ya "mevsimsel ateşkesler inandırıcı değil, bir daha eline almamak üzere silahları toprağa göm ve koşulsuz silahı bırak” çağrısında bulunulabilseydi. Bu çağrının sadece toplantıya katılanların değil, Türkiye’de yaşayan herkesin ve bölgede yaşayan vatandaşların talebi olduğunun altı kalın çizgilerle çizilebilseydi…

 

Yaşar Kemal gibi bir şahsiyete yakışan, her şeyden önce, binlerce masum insanın ölümüne neden olan ve Avrupa Birliği, ABD ve BM tarafından terör örgütleri listesine alınmış bir örgütü “gerilla” diye ibra etmek değil, aksine sorunun çözümünün ön koşulunun PKK’nın silah bırakmasından geçtiğini vurgulayarak, örgüte silah bırakması yönünde çağrıda bulunmak olmalıydı.

 

Siyaseten tartışılabilecek konular ne olursa olsun, insani bakımdan öncelikli olan, silahların susması, şiddetin, ölümlerin durması olmalıdır. Dağda, ovada, şehirde silahlı dolaşan ve insanları öldürmeye devam eden teröriste karşı Devletin sonuna kadar mücadele etmek görevidir. Bütün demokrasilerde de, dünyanın bütün ülkelerinde de bu böyledir. Böyle bir çağrıyı Ahmet Türk bile yapmıştır. Diyarbakır’daki tahribat olayları sırasında bölgeden 13 işadamı ve esnaf kuruluşu “hak arama yolu”nun şiddet değil, meşru yollar olduğunu vurgulayan bir bildiri yayınlamışlardı.

 

Toplantı ile ilgili dikkatimi çeken bir husus; konferansa katılan birçok kişi, Kürt sorununa bildiride öngörülen bir çözümün demokratik olacağına inanıyor ve böyle bir çözüm olmazsa Türkiye’nin demokratik ülke sayılmayacağını iddia ediyor. Oysa, kendi kaderini tayin hakkını düzenleyen 2625 sayılı Birleşmiş Milletler Bildirisi, seçimle hükümeti oluşmuş (yani demokratik rejime sahip) ülkelerin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini bozacak, değil silahlı, hiçbir eylem yapılamayacağını hükme bağlıyor. Yani uluslar arası hukuka göre, konferans sonuç bildirisindeki çözüm, demokrasi anlamına gelmiyor.

 

Demokrasi adına Türkiye’den istenen çözüm, demokratik değil, siyasi niteliktedir. Buna çözüm demek de güç zaten. Zira belli bir süre sonunda kopmanın geleceğine kuşku yok. İspanya Bask’ta verdiği tüm ödünlere rağmen, ETA terörü tehdidiyle, bağımsızlık amaçlı taleplerin önüne geçememiştir. Kaldı ki, kendi kaderini tayin hakkı tarihte bir kez kullanılıyor. Misak-ı Milli Belgesi ve Erzurum Kongresi bildirisi, Kürtlerin bu hakkı kullandıklarını gösteriyor. Daha sonra Şeyh Sait’in gerici isyanı bu çizgiden ayrılmayı amaçladı. Şimdi de PKK ve DTP, daha çağdaş bir söylemle, aynı hakkı tekrar ve kopma amacıyla kullanma talebinde bulunuyor.

 

Ulus-devletin oluşturulması sürecinde Kürtlerin çektikleri sıkıntıları anlamak ve empati göstermek mümkün. Ancak Mehmet Uzun’un söylediğinin aksine ne yüksek devlet katında, ne de Türkiye’de Kürtlere hiçbir zaman bir nefret olmadı. Mücadele için nefret kaçınılmaz bir duygu değil. Yine onun sandığının aksine, ulus-devlet ömrünü tamamlamadı. Ulus-devlet nasılsa tarihin “çöplüğüne” gidecek demek, sorunu gerçeklere göre çözmeye çalışmak yerine, istemeden de olsa, etnik çatışmayı yeğlemek demektir.

 

Demokratik rejime kadar vuku bulan isyanların bastırılmasında öncelikli amaç hiçbir zaman Kürt kimliğini yok etmek falan değildi, bölgedeki aşiret yapısını ortadan kaldırmaktı. Aşiretler arası çatışmaları önlemek, vergi, askerlik ve eğitimi yerleştirmek, bölgenin sosyal, ekonomik ve kültürel kalkınmasını engelleyen aşiret, töre gibi olumsuzlukları ortadan kaldırmaktı.

 

Aslında bu nankör bir mücadeleydi. Çünkü bugün Kürt kimliği üzerine siyaset yapanlar, Kürtlerin kanları üzerine rant kavgası verenler, bölge halkının acil temel sorunlarını (işsizlik, yoksulluk, eğitim, sağlık, töre cinayetleri, kentlerin imarı, altyapı sorunları, vb) çözümlemekle uğraşmıyorlar.

 

“Kalkınma istiyoruz” deseler de, kalkınmanın gerçekleştirilmesine imkan bırakmıyorlar, hatta önünü kesiyorlar. Sorunları büyüyen toplumun şikayetlerini de, kimlik taleplerini desteklemekte kullanarak, iyi yüzlü davranıyorlar.

 

Bu cümleye dikkat: “Kürtlerin demokratik siyaset yapmalarını paramiliter bir örgüt, yani PKK önlüyor.” PKK’ya rehin olmaktan kurtulmadıkça, Kürtlerin siyaset yapmaları ve demokratik taleplerde bulunmalarının pek anlamı yok diye düşünüyorum. Silah ve şiddet çıkmaz sokaktır görüşünü öteden beri benimsemiş, PKK silahı ebediyen bırakmalı diye düşünen, artık bölgede sokaktaki adamın da kesin olarak silah ve şiddete karşı olduğunu bilen Kürt aydınları ve siyasetçileri, PKK ile devleti aynı kabın içine koyan, ikisini karşı karşıya getirip pazarlık kapısı aralayan tavırların, yaklaşımların, söylemlerin “Türkiye’de barışa ve demokrasiye” katkı sağlamayacağını göremiyor, ya da görmek istemiyorlar.

 

Türkiye'de yaşayan Kürtlerin hissiyatı ne olursa olsun, önce basit bir gerçeğin anlaşılması lazım: Öldürmek, sadece cinayettir. Dolayısıyla, her şeyden ama her şeyden önce silahların susması ve yok edilmesi gerekir. Silahlı bir örgüt, amacı ne olursa olsun, dağlarda dolaşıyor, fırsat bulduğunda Kürt köyleri dahil köyleri basıp sivilleri de öldürüyorsa, yol kenarına döşediği uzaktan kumandalı patlayıcılarla can alıyorsa, o ülkenin o örgüte 'Ama senin amacın meşru' demesi söz konusu olamaz. Meşru amaçlar, insan öldürmek başta olmak üzere şiddete yaslanan araçları meşru kılmazlar. Cinayet cinayettir. PKK'nın bu sorumluluğunu ve barış adımının ondan gelmesi gerektiğini unutan, gözden kaçıran, görmezden gelen bir barış arayışı, maalesef başarıya ulaşamaz.

 

Başlangıç noktası deyince, önce PKK’nın silah bırakması akla gelmelidir diyenlerin sesine mutlaka kulak verilmesi gerekiyor. Her şey tartışılmalı, konuşulmalı. Ama, başta Kürtler olmak üzere, Türkiye’de yaşayan, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne inanan sağduyu sahibi herkes, paramiliter örgüt PKK’ya karşı tavrını açıkça ortaya koymalıdır… Çözüm için doğru denklem bu…

 

Nail Amudi

Nail Amudi

Gönderi tarihi:

Bu konuda şöyle düşünüyorum;

 

"Pkk sempatizanlarına komşuyum. Onları tanıma fırsatım oldu."

 

Öğrencilik yıllarımda öylesi insanların haline üzülüp onlara hak verdiğim zamanlar olmuştur.

Hatta ileri gidip Cumhuriyetin onları ezdiğini düşünmüştüm.

Ama onları görüp tanıdıktan sonra anladım ki. Durum hiç de uzaktan göründüğü gibi değil.

Kendi kendilerine bu kadar zarar verebilen birilerini daha önce görmemiştim.

Onların dertlerine derman olabilecik donanıma onlar bile sahip değiller.

Bu konu onların gerçek bir aile meselesi. Aile yapılarını gözden geçirebiliyorlarsa geçirsinler.

 

Akrabalık-Komşuluk ilişkilerimiz de bize zarar veriyor.

 

Türkiye Cumhuriyetinin olanaklarından olabildiğince faydalanıp, Aydınlanmaları dileğimdir.

Gönderi tarihi:

pkk nedir ve neye hizmet eder bunun bilincinde olmayanlar yıllardır kandırıldılar

bende tanıyorum pkk sempatizanı bir kaç kişi, öyle inandırılmışlar ki bu ülkede onlara

farklı yaklaşılıyor gibi. oysa 23 yıl öncesine kadar böyle bir başkalık düşüncesi hiç birimizde

yoktu.

onlar içlerine yönelik insanlar ve aile yapıları kontrollü gibi görünen ama tamamen kontrolsüz

şekilde. iç çatışmalar hiç bitmiyor ama dışarıya karşi bir birliktelik sergiliyorlar.

aşiretlere bağlılar ve o aşiret onlar için devlet üstü bir kurum gibi. bu uğurda cinayet işleyebiliyorlar

pkk nın destekçisi olan barzani ve talabani aşiretlere bağlı o aşiretlerde teröre destek verdi yıllardır

aynı aşiretler bu devleti o bölgeye hizmet götürmemekle itham ederken kaçakçılıkla kazandıkları

büyük paraları kontrol altında tutmak istediler ve bölgeye götürülen her hizmeti ve hizmetliyi

bölgeye sokmadılar. böylece cahil halka devletin bölgeye ayrım yaptığı inancını empoze ettiler.

 

herşeye rağmen bölge insanı bu devlete bağlı ve yıllardır baskı altında ve beyin yıkama programına

tabi tutulmalarına rağmen kürtçülük güden partilere çoğunluk destek vermedi dehapın seçimlerde aldığı

yüzde %1 gibi komik bir pay. belliki insanlar ayrılıkçılık gütmüyorlar ama kafalarıda karıştırılıyor.

devletin bölge halkını ve bu aşiret sistemini aydınlatması gerekir. askeri ve siyasi irade bölgeyi ve sınırları

aşiretlere rağmen denetlemeli. denetliyor gibi görünsede askerliğini doğuda yapanlar bilir kaçakçılar

rahatlıkla hala aynı yöntemlerle işbaşındalar.

 

selametle

Gönderi tarihi:

said-i kürdi nin hayali gerçekleşiyor islam aleminin kalbinde bir kürdistan...

 

taraf dergisi...

 

''yiğit kürt halkı 70 yıldır faaliyet gösteren deccal rejimine! karşı varını yoğunu ortaya koyarak mücadele ediyor..ve bugün said nursinin rüyasını gördüğü uğrunda kan ve can vererek yılmadan mücadele ediyor...birleşik islam devleti için kürdistanı kurmaya kararlı,inatçı,inançlı........................................

 

ve zaman döne döne bu hayalin gerçekleşeceği iklimi bulmuştur...o halde islam devleti için müslüman kürt halkına tam destek....''

 

abd nin niçin tarikatleri desteklediği belli oluyor...biz neden bahsediyoruz hala allah aşkına....

 

Gönderi tarihi:
said-i kürdi nin hayali gerçekleşiyor islam aleminin kalbinde bir kürdistan...

 

taraf dergisi...

 

''yiğit kürt halkı 70 yıldır faaliyet gösteren deccal rejimine! karşı varını yoğunu ortaya koyarak mücadele ediyor..ve bugün said nursinin rüyasını gördüğü uğrunda kan ve can vererek yılmadan mücadele ediyor...birleşik islam devleti için kürdistanı kurmaya kararlı,inatçı,inançlı........................................

 

ve zaman döne döne bu hayalin gerçekleşeceği iklimi bulmuştur...o halde islam devleti için müslüman kürt halkına tam destek....''

 

abd nin niçin tarikatleri desteklediği belli oluyor...biz neden bahsediyoruz hala allah aşkına....

 

:clover:

Gönderi tarihi:

İşte türkiyenin aydınları.

türkiyeyi aydınlığa götürücek insanlarımız orhan pamuk ardından yaşar kemal....

eğer bizim aydınlarımız bu ise vay halimize ,içtenlikle söylüyorum ...ben doğu ve güneydoğudaki halkı çok yakından bildiğim için yaşar kemal'in sözlerinin hepsinin yalan ve iftira olduğunu biliyorum...

o bölgeleri bilmeyen birileri yaşar kemalin söyledikleri sözlerin'in nasıl etkisinde kalabileceğini düşünüyormusunuz..

çünkü o bir aydın...o araştırmacı o okumuş ustelik birde popiler yazar....

işe insanlarımızı aydınlatan aydınlar!!!!!

Gerillanın adını terörist koyduk, bundan da bir umut bekledik. Kendi halkıyla savaşan bir ülke olduk”

 

Yaşar Kemal’in konuşmasının tam metni terör örgütüne yakınlığı ile bilinen “Fırat News Agency” adlı internet sitesinde yayınlandı. İşte Kemal’in Orhan Pamuk’u aratmayan iftira dolu sözlerinden bazıları....

- Savaşanlardan otuz bin kişi öldü. Beş bin köyün bir çoğunun evleri yakıldı. İnsanları ülkenin bir çok yerine dağıldı. Bir kısmı açlıktan, yoksulluktan kırıldı.

- Faili meçhul cinayetler olağanlaştı, savaşın bir parçası oldu. Kürtlerin seçkin kişileri seçildi, faili meçhule kurban edildi.

- Bu savaş Türkiye’nin belini kırdı. Kendi halkıyla

savaşan bir ülke olduk. Gerillanın adını terörist koyduk, bundan da bir umut bekledik.

- Bizim devlet büyüklerimiz, gazetecilerimiz, “Irak’ta Kürtler bağımsız olurlarsa, bu, savaş sebebi sayılmalı” diyorlar. Niçin? Irak’taki Kürtlerden size ne? ...

işte ''aydın''sözünü anlamak mümkün değil kuzey ırakta kurulan kürt devleti ileadı( üstünde kürdistan) ırak'ın kürlerinin özgür olmasını bu şekilde anlatan(anlayan)aydın....eğer kendisi bu farkı göremiyorsa nasıl aydın?diye sorulmazmı..3-5 kitap yazmakla aydın olunmuyormuş demek.

NİHAT GENÇ'in dediği gibi aydınlar gurubu !!!!vatnı milleti için bir hizmeti olmayan,hiç bir bilime dayalı araştırması olmayan insanlar...hanginizin bir eseri var?iki hikaye kitabı yazmakla iki türkü söylemeyle aydınmı olunur?

ne güzel söylemiş adam...

yaşar kemal;beş bin köyün bir çoğunun evleri'nın yakıldığını söylüyor'ama pkk tarafından köylere eziyet edildiğini onların zoruyla çıkartıldığın söylemiyor.

halkın bilinçlenmesi için gönderilen ÖĞRETMEN'lerimizin nasıl şehit edildiğini,

terör ile gerilla arasındaki farkı bilmeyen aydın pkk sözcülüğü yapıyor....

askerliğini güney doğuda yapanlar bilir ,pkk köyde ileri gelenleri ödürüp asker yaptı diye halkı galeyan getirdiğini,

faili meçhul cinayetleri işleyip asker yaptı diye propagandaları biliniyor.

ama önemli olan bilmeyenin bu şekilde sözde aydınlar tarafından yalnış bilinçlendirilmesi...

Gönderi tarihi:

o aydınlar anadoluya eşit gözle bakmazlar sayın kafkasx

o aydınlar avrupalıdır, anadolu mozaik eğildir onlara göre, insan düşünüyor Abd 11 eylülden sonra ortadoğuda girmedik yer bırakmadı biz 23 yıldır bir avuç ş..refsizi bitiremiyoruz, kan güdüyorlar, kan döküyorlar onları gören yok ama ırkçılıktan söz ediyorlar, pkk bu topraklarda neyin kavgasını veriyor ve kimin kanı dökülüyor? eğer bir ırkçılık ve kıyım söz konusu ise 23 yıldır Türkiye'de masum insanlara bu ülkenin vatandaşlarına adb destekli pkk bunu yapıyor ve üstelik birde mazlumu oynuyorlar dünyaya, ermeniler gibi.

 

her ihanetin bir bedeli vardır, bu ihanetin ve abd'ye sırt dayayıp bizi sırtımızdan vuranların günü geldiğinde bedelini ödeyeceklerini bilmeleri gerek... abd'nin saddama yaptığını iyi görmesi ve düşünmesi gerekir, abd'nin o hainlerle işi bitince akıbetleri ırak'taki direnişçilerle aynı olacak.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.