Φ kelebek Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Benim hikayem biraz uzunca, özür dilerim: 5 ay kadar önce, 24 yıldır (son 18 yılı evli ve 14 yaşında mükemmel bir kız çocuğu sahibi olarak), yani 17 yaşımdan beri birlikte olduğum eşimin cep telefonuna gelen (********* demekten kendimi alamadığım) bir mesajı yanlışlıkla görmem sonucu onun bir sevgilisi olduğunu, yani aldatıldığımı anladım. Hayatımın en büyük şokuydu, duyduğum acıyı tarif etmem imkansız, ancak yaşayanlar beni anlayacaktır. "Ciğerim yandı" ne demekmiş, gerçekten o gün anladım. İlk açıklaması "bunun zannettiğim gibi bir ilişki olmadığı, sadece seksten ibaret olduğu ve 2 kez denendiği, bunun aslında kendi kendisi ile bir hesaplaşmadan ibaret olduğu, sadece acaba benden başka bir kadınla seks yapıp yapamayacağını denemek istediğini ve zaten yapamadığını ve yapamayacağını da anladığı" şeklindeydi. Eşim daha 19 yaşındayken hayatına girmiştim ve o günden beri başka biriyle ilişkisi olmamıştı, benim de tabii. Kavradığım ilk şey “artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeğiydi” ve bu kavrayışım müthiş bir çaresizlik duygusu yaşatıyordu. İlk kaygımın ise "onun artık beni sevmediği" şeklinde ortaya çıktığını hatırlıyorum. Bunu kabullenmek öyle zordu ki - ben onu hala çok seviyordum. Ona hala aşıktım. 24 yıldır ona olan sevgi ve saygımın hep daha büyüdüğünü ve derinleştiğini hissetmiş ve onun da duygularımı aynı düzeyde paylaştığına inanmıştım. Her yerde örnek gösterilen bir çift ve aile olmuştuk hep. Zaman zaman çevremizde yaşanan çarpık ilişkileri gözlerken bizim bu denli mükemmel bir ilişki yaşıyor olmamızı inanılmaz buluyor ve çok şanslı olduğumuzu düşünüyordum. İkimiz de iyi eğitimler almış, iyi dostluklar, kariyerler ve çevresinde sevilen ve sayılan kişilerdik ve her yönüyle örnek gösterilen, gurur duyduğumuz bir genç kıza sahiptik. Doğrusunu isterseniz hala onun "bunu" nasıl yapabildiğine inanamıyorum ve işin ilginç tarafı kendisi de inanamıyor. Aldatma / ihanet, benim olduğu kadar onun da yaşam felsefesine, inanç ve değerlerine o kadar aykırı ki, kendimize bile izah ve kabul etmekte çaresizliği yaşıyoruz. İlk şoku yaşadığımız gün gece geç saate kadar görüşememiştik. Ben tüm sıkıntılı zamanlarımda yaptığım gibi kendimi kuaföre attım, yüzüm gözüm ağlamaktan şişmişti, yakın bir arkadaşımızın eşini aniden kaybettiğimiz yalanını uydurdum soranlara. Günün geri kalan kısmını evde şarap içip, kurgulayıp ağlayarak geçirdim. Gece eve döndüğünde ben ağlamaktan neredeyse tanınmaz hale gelmiştim. Sabahki ilk açıklamasını tekrar ettiğindeki yanıtım "Ben bunu kaldıramam, bununla yaşayamam, hayatı sana da kendime de zehir ederim, birbirimizden nefret eder hale gelmeden ilişkimizi bitirmeliyiz. Buraya kadarmış." şeklindeydi. Sabah onun cep telefonunun saat alarmı ile uyanmış ve susturmak için (o duştaydı) telefonunu elime almış, ve bir gün önce yurt dışına yaz okuluna göndermiş olduğumuz kızımızdan beklediğimiz mesajın geldiğini düşünerek o anda cep telefonunun ekranında gösteren "2 yeni mesaj"ı okuduğum için yakalanmıştı. Hala beni şaşırtan şey, o şok anında bile mesajın geldiği numarayı hemen kaydetmeyi düşünebilmiş ve kaydetmiş olmam. Daha önce asla onun telefon arama kayıtlarına, smslerine, ceplerine veya epostalarına bakmamış, bakma ihtiyacı da hiç duymamıştım. Yaptığının bir hata olduğunu, bunun kendisine de izah edemediği biyolojik bir hata olduğunu, bana olan sevgi ve saygısının asla azalmadığını, aksine hep arttığını, bu arızi durumu bizim ilişkimizle asla ilişkilendirmediğini veya kıyaslamadığını, yaptıklarının anlamını ve riske ettiği şeylerin büyüklüğünü şok anında ancak benimle aynı anda kavramış olduğunu, ne kadar pişman olduğunu, beni kaybetme düşüncesine dahi dayanamadığını, onu bırakırsam yaşayamayacağını anlatırken birbirimize destek olmak istercesine sarılarak birlikte ağlıyorduk. Beni hala seviyor olduğunu söylemesi beni biraz rahatlatmıştı. Onsuz yaşayamayacağımı bende biliyordum. Ona inanmak istedim, salt sekse dayalı bir deney yapmak istemiş olmasını doğru bulmamakla birlikte insani yönü olduğunu düşünerek kaldırabileceğimi düşündüm. O günden beri çok şeyler oldu, beynim artık salt bu konuya işler hale gelmişti, sürekli düşünüyor, araştırıyor ve kurguluyordum. Gelen mesaj ile eşimin açıklamaları örtüşmüyordu, yani mesaj eşimin açıkladığından daha derin bir ilişkiyi işaret ediyordu. Gelen mesaj ingilizceydi ve bir alman cep numarasından gönderilmişti. Mesajdaki ifade tarzının göndereni yabancı olduğundan kültür farklılığından kaynaklandığını, kendi tarzını ifade etmediğini söylemişti eşim. Ama pek inandırıcı değildi, mesajında ona “benim tatlı sevgilim” diye hitap ediyor, ardında da benim söyleyemeyeceğim kadar pornografik bir tarzda kendisine “ne yapmasını istediğini” belirtiyordu. Ben mesajı yakalamasaydım eşim ona nasıl karşılık verecekti? Verdiği karşılığını da görseydim ne olurdu gerçekten bilmiyorum. Şok anında akıl edipte başka ne mesajlar var diye kurcalamamıştım. Ertesi gün “Ona bu işin bittiğini bildirdin mi?” diye sorduğumda “Evet, ama zaten bitirilecek bir şey yoktu..” şeklinde yanıtlamıştı. Ona bir e-posta atarak bildirdiğini söyledi, mesajı görmek istediğimi söyledim, kaçındı, göstermedi. Acaba ona çektiği mesajda “eşime yakalandım, bir sure görüşmeyelim” mi demişti? İnsan güvenini bir kez yitirince tekrar tesis edilmesi neredeyse imkansız hale geliyor. “O”nun kimliği hakkında cep telefon numarası, Almanya’da yaşayan bir Alman olduğu ve çektiği mesajdan anlaşıldığı üzere oldukça cürretkar olduğu dışında hiç bir bilgim yoktu. İlk fırsatta (şok gününden bir hafta sonra bir otel odasında) eşimin kişisel bilgisayarını kurcalama imkanı buldum ve ikinci şoku o gün yaşadım. Birlikte çekilmiş sevgili ve hatta gözlerimi açsamda kapatsamda hala gözlerimin önünden gitmeyen pornografik fotoğrafları bilgisayarında duruyordu ve ben “O”nu tanıyordum. Aslında insan yüzleri ve isimleri konusunda oldukça zayıf bir hafızam olmasına rağmen, 1-2 yıl kadar once bir resepsiyonda karşılaşmıştık; eşime -yanında ben olmama rağmen- o denli baştan çıkarıcı bir yaklaşımda bulunmuştu ki onu asla unutmadım. Bilgisayardaki ilgili tüm fotoğrafları açık bırakıp,ortaya en çarpıcı ve ********* olanı yerleştirdim, sevgili pozlarından birini duvar panosu haline dönüştürdüm. Eşim iş için dışardaydı. “O”nun kaydettiğim numarasına bir sms yolladım: “Eşimle ne kadar zamandır birliktesin? Onu seviyormusun?” diye ve oteli terkettim. Beyoğlu’nda yalpalayarak dolaşmaya başlamıştımki “özel bir numara” dan arandım, aksanlı bir Türkçe konuşan bir kadın “Esra hanımlamı görüşüyorum?” diye sordu, “Hayır, yanlış numara!!” dedim ve kapattım. Üç dakika sonra yine “özel numara”dan arandım, aksanlı Türkçe konuşan başka bir kadın bu kez “Banu hanımla mı görüşüyorum?” diye sordu. “Hayır, yanlış” dedim. “Numarayı kontrol edebilirmiyiz?” diyerek numaramı okumaya başladı. “Hayır yanlış” dedim ve kapattım. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyor, amaçsızca dolaşıyordum. Eşim aradı, meşgule attım, tekrar tekrar aradı hep meşgule attım. O gün iyi dostum olan eşimin kuzeni ile buluşacaktık, o aradı, “geliyorum” dedim, eşim onu da aramış beni merak etmiş, “bir arayıver” dedi, yaşadıklarımdan haberi yoktu ki! Bir taksiye atladım, Ortaköy’e. Buluştuğumuzda tipimden bir anormallik olduğunu hemen anlamıştı. Uygun bir kafe bulmaya çalışırken eşim kuzenin telefonundan tekrar aradı, ısrarla benimle görüşmek istedi, red ettim. Henüz ikinci şokun ne olduğunu o da bilmiyordu, otele dönüp bilgisayarını görünce anlayacaktı. Kuzene olanları anlatmak zorunda kaldım, o da şoka girdi. Kuzeninin böyle bir şey yapabileceğine herkes gibi o da inanamazdı. Öyle biri değildi benim eşim, demek ki kadın çok fettandı.. filan falan. Saatlerce konuşup birlikte ağlarken, eşimin aramalarına ikimizde yanıtsız kaldık. Gece onda kalmamı istedi, “hayır” dedim. Bir an once otele dönüp eşyalarımı toplayıp eve dönecektim. Seyahatimiz benim açımdan anlamsızlaşmıştı. Demek bütün açıklamaları yalandı, bana hala yalan söylüyordu. Yoğun iş seyahatlerinde ben ve kızım onu özlemle beklerken, o neler yapmıştı, inanamıyordum. O günlerde kızımın yurtdışında olmasının bir şans olduğunu düşünüyorum, ondanda gizlemeye çalışarak tüm bu şokları ve acıları yaşamak elbetteki çok daha güç olacaktı. Otele döndüğümde onu yıkılmış halde buldum, panik içindeydi, kaygısı, utancı ve acısı yüzünden okunuyordu. Fotoğrafların bir anlamı yoktu, bu ilişkiyi yaşayabilmek için elbetteki oynaması gereken rolü oynamıştı, bu fotoğrafların başka bir izahı yoktu. Aslında anlattıklarının hepsi doğruydu, değişen bir şey yoktu. Ona gore o büyük bir hata yapmıştı ve onun şimdi çok pişman olduğu bu hatası yüzünden bunca yıllık son derece özel olduğuna inandığı ilişkimizi bitirmem çok daha büyük bir hata olacak ve hepimizin hayatını mahvedecekti. Kendisini affettirmek için her türlü eğilip bükülmeye, her şeyi yapmaya, hayatının sonuna kadar tekrar güvenimi ve beni kazanmak için mücadele etmeye hazırdı. Birlikte konuşup birlikte ağladık, şoku birlikte atlatmaya çalıştık. Zayıftım, onu bırakıp gitmeye, onsuz bir yaşam kurmaya gücüm yoktu. “Bir hata yapmıştı, çok pişmandı, her insan hata yapabilir, hiç birimiz mükemmel değiliz. Kimlerin ne hatalarını affetmedim ki, bunca yıllık hayat arkadaşımı mı affedemeyeceğim” diye düşündüm, böyle düşünmek istedim. Bu şok sürecinde ise “O” nun adını öğrenmiş, hafızama ve cep telefonuma kaydetmiştim. O günden sonra her gece yarısında cep telefonum özel bir numaradan aranmaya başlamıştı. Arayanın kim olduğu bence aşikardı. Ben de “O” na, onu sürekli aşağılayıp taciz edecek sms ler gönderdim, zaman zaman hala gönderiyorum. Duygularım gelgit halindeydi artık. Bir an onsuz asla yapamayacağımı düşünürken, başka bir an her şeyi bırakıp gitmeyi ve hatta bazen ölmeyi düşünüyordum. Alkol tüketimim artmıştı, kimseyle görüşmek istemiyor, kimsenin gözüne bakamıyordum, gözlerimden acımı anlayacaklarmış gibi geliyordu. Artık eşimin yanında başım dik, gururlu ve kendinden emin bir kadın olarak oturamıyordum. Hiç bir şey eskisi gibi değildi artık, Sezen Aksu “Eskidendi” parçasını sanki benim için söylüyordu. Onun her hareketine, her sözüne, yüzünün her ifadesine aşırı duyarlaşmıştım, cep telefonunu nereye koyduğuna, gelen-giden mesajlarına, arayanlara, onun aradıklarına vs. Seyahat dönüşünde tam bir dedektife dönüşmüştüm, artık araştırma yapabileceğim daha çok veri vardı elimde. Hafızamı da zorlayarak tüm seyahat belgelerini, fatura ve fişleri, internetten ulaşabildiğim tüm kaynakları taramaya başladım. Kızımın kişisel bilgisayarından “O” na eskiden göndermiş olduğu ve ne yazıkki duygularını ifade ettiği bir mesajın kopyasını ve “O”nun başka fotoğraflarını da bulduğumda üçüncü şoku yaşamış ve nihayet onu terketmiştim. O mesajda ifade ettiği duygular suniydi, “O” nunla bir kez daha birlikte olabilmek için ortam yaratma çabasından ibaretti. Hayatı boyunca sadece beni sevmiş, sadece bana aşık olmuştu ve hayatının sonuna kadar sadece beni sevmeye, beni tekrar kazanmak için çalışmaya devam edecekti. Bensiz bir yaşam düşünemezdi, onu bırakırsam ölürdü, bensiz bir hiçti. Ertesi gün kızımız dönüyordu bizden ayrı ilk seyahatinden, hiç bir şeyden haberi yoktu, kavga ettiğimize bile tanık olmamıştı daha, bizimle “kumrular” diye dalga geçerdi hep o ve arkadaşları. Geri döndüm, çaresizdim, o da çaresizdi. Kızım döndüğünde hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığını çabuk kavramıştı. Ateşli sigara karşıtına dönüşmüş olan ebeveynlerinin tekrar sigaraya başladıklarını şaşkınlık ve üzüntüyle yakalamış, neredeyse her gece içiyor olmalarından kaygı duymaya başlamış, saatlerce balkonun karanlığında sessizce konuşup ağlıyor olmalarını farketmiş, hepsini şakaya vurmaya çalışıyordu. Sabah uyandığında annesinin gözleri şişmiş ve kızarıktı çoğu zaman, annesi çok dalgındı, pek sık gülümsemiyordu artık. Kızım tedirgindi, farklılıkların farkındaydı. Eşim ona benim işlerimdeki sıkıntılardan ötürü bir tür bunalım geçirdiğim, zamanla düzeleceğim şeklinde bir açıklama yapmak zorunda kaldığını söyledi. Tatile çıktığımızda gelgitlerim bitmedi, hafiflemedi. Bir gün olmasa diğer gün bir kriz yaşıyor-yaşatıyordum, geceleri uyuyamıyor, onu da uyutmuyordum. Sorular kafamda çoğalıyor, ondan alamadığım yanıtları kendi kurgularımla dolduruyordum. Tatilden yorgun dönmüştük.1-2 kez yine onu terk etme noktasına gelmiş, son anda yine geri dönmüştüm. Tatilde ve döndükten sonraki krizlerimden birkaçına ne yazıkki kızım da tanık olmuş, benim için üzülmeye, kaygı duymaya başlamıştı. Bense dedektiflik çalışmalarımı derinleştirmiş, her gün yeni bir yalanı ortaya çıkarmaya başlamıştım. Ortaya çıkan her yeni yalan krizlerin ağırlaşmasına sebep oluyordu. Psikolojik yardım almaya başladım (eşim de başladı) ve “prozac sosyetesine” katıldım (eşim de katıldı). İlk şoktan yaklaşık birbuçuk ay kadar sonra, nihayet bana herşeyi tüm açıklığıyla anlatmak zorunda kalmıştı. İlişki dörtbuçuk ay kadar once başlamıştı. “O” (belli ki ilgi ile uzaktan izlediği) eşimin yaşadığı şehre iş ziyaretini bir şekilde önceden haber alınca, ilk kişisel e-posta mesajını atarak, ziyareti sırasında eşimle görüşmekten memnuniyet duyacağını belirtmiş, eşimde “elbette” diye yanıtlamış. Bu iş ziyareti sırasında grup halinde birlikte yemeğe ve gece klubüne gitmişler, gecenin ilerleyen saatlerinde herkes yavaş yavaş ayrılmış, bizimkiler yalnız kalmışlar. Sohbet öyle tatlıymışki, gece klubünün kapanma saatinin nasıl geldiğini anlamamışlar bile, eşimin kaldığı otelin gece klübünde devam etmeye karar vermişler, ama bir gitmişlerki oradada içki servisi kapanmış, görevli ancak odaya içki servisi yapılabildiğini söylemiş. Hatun OK deyince eşimin odasına çıkıp sohbet ve içkiye odada devam etmişler. Gün ağarmaya başladığında aralarında halen hiç bir şey olmamış ancak hatun odadan ayrılmadan once bir kez öpüşmüşler. Sonraki iki günde grup programlarına hatun kendini bir şekilde ucundan bucağından dahil ettirmiş ve böylece biraz daha görüşme ve sohbet etme imkanları olmuş ve nihayet eşimi havaalanında yolcu etmeye kadar zahmet etmiş. Esas olay bundan sonra hatunun başlattığı sms lerle başlamış ve eşimin sonraki (6-7 kez) yurtdışı iş gezilerinde nereye gitse, hatun da oraya gelmiş ve her fırsatta birlikte olmaya başlamışlar. Ne yazıkki eşim çok istemiş olmasına ve hatunun da tüm tecrübe ve gayretlerine rağmen bir kez dışında bir türlü tam ereksiyon olamamış (sorunun suçluluk duygusundan kaynaklandığı zaman içinde anlaşıldı). Eşim aslında ilk ilişkiden sonra bundan nasıl çıkacağını düşünmeye başlamış ama bir türlü bitirme iradeside gösterememiş. Bu arada hatun ülkemizi iş bahanesiyle 1-2 kez ziyaret ettiğinde de, bizim yaşadığımız kent dışındaki büyük kentlerde birlikte olma olanakları yaratmış ve birlikte olmuşlar. Şok günü o mesajı görmemiş olsaydım, bu ilişki belki halen sürüyor olacaktı ve belki başka noktalara ulaşmış olacaktı. Eşimin iddiasına gore, ilişkiyi bitirmeye zaten kararlıydı, ama bu iddiadan asla emin olamayacağım. Bu ilişki o günden beri bitti gibi görünüyor, bizimki ise çok ciddi yara aldı, hala gidip kalma konusunda kesin kararımı verebilmiş değilim, gel git periyodlarımın ve krizlerimin arası giderek açılmakla birlikte konu hala düşüncelerimin neredeyse yüzde doksanını kapsıyor ve bana hala çok acı veriyor. Hala, sabah uyandığımda ilk aklıma gelen ve gece uyurken son aklımda kalan şey olmaya devam ediyor. Tabii bu süreci yaşarken ilişkimizi ve kendimi çok sorguladım, hala sorgulamaya devam ediyorum. İlişkimizi bu noktaya getiren, eşimi böyle bir hataya iten sebepleri irdelemeye çalışıyorum. Bunu çoğu zaman kendi kendime, düzenli olarak doktorumla ve zaman zamanda eşimle birlikte yapıyorum. Konuyu eşim, doktorum, kısmen “O”, kuzen ve şimdi bu forum dışında kimseyle paylaşmadım, paylaşmak ta istemiyorum. Eşim çok utanıyor, onu daha fazla utandırmak istemiyorum. Bu gün geldiğim noktada, çaresizliğimi kabul ediyorum. O ne kadar pişman olsa da, benim kararım ne olursa olsun yaşananları değiştiremeyeceğimi, hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyorum. Gitsem de, kalsam da bu yaranın asla kapanmayacağını, aşkımızın saflığının artık bozulmuş olduğunu biliyorum. Şimdi bana zor gelen şeylerden bazıları: artık her şeye şüphe ile yaklaşıyor olmam, eşimin sms, e-posta ve arama kayıtlarını kontrol etme ihtiyacı duyuyor olmam, ona artık güvenemeyeceğimi (en azından eskisi kadar) biliyor olmam, “O” nun karşısında düşürüldüğüm aşağılayıcı ve telafisi olmayan durumu kabullenmek zorunda olmam, evliliğimizi, eşimi ve bana bağlılığını takdir edenler karşısında sadece yutkunmak zorunda kalmam. Eminimki aranızda benim geçtiğim yerlerden çok daha önce geçenleriniz, hatta daha acılarını yaşayanlarınız vardır. Aranızda belki “aldatılırsam asla affetmem, bırak git” diyenleriniz de vardır, ben de “eskiden” öyle düşünürdüm. Şimdi ihtiyacım olan sadece duygularımı paylaşmak ve benzer yollardan geçenler var sa onların tecrübelerinden ve dostluklarından yararlanarak “ihanetle başa çıkma” konusunda biraz insani destek alabilmek. Sabrınıza ve ilginize teşekkür ederim. kelebek Alıntı
Φ SELAM_YALNIZLIK Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 ablacım seni az çok anlıyorum bütün yazılarını okudum ben hiç evlenmemiş olmama rağmen senin neler çektiğini biliyorum çünkü bende zamanında çok sevmiştim birini ve oda beni aldatmıştı ilk başlarda asla affetmem dedim sonra karaya düşen balık gibi hissettim kendimi ve olay soğuyunca çok pişman oldum çünkü herşeye rağmen onu sevmiştim ben başkasını sevemezdim geri dönmesini çok istedim ama iş işten geçmişti kaldıki sen uzun süredir evlisin bu sevdiğin kişiyle şimdi karamsar düşünüyorsun ama ayrıldığını bir düşün sonrasında çok pişman olacaksın gene onu arayacak gözlerin heryerde onu hatırlayacaksın ve busefer acıların hiç bitmeyecek bukadar güzel bir evliliğiniz vardı madem böyle kolay yıkılmasın iyi bir ceza ver ama kesinlikle ayrılma yazık olur buzamanda böyle bir ilişki birdha asla bulamazsın sabırlı ol ablacım zaman herşeyin ilacıdır... Alıntı
Φ kelebek Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 ablacım seni az çok anlıyorum bütün yazılarını okudum ben hiç evlenmemiş olmama rağmen senin neler çektiğini biliyorum çünkü bende zamanında çok sevmiştim birini ve oda beni aldatmıştı ilk başlarda asla affetmem dedim sonra karaya düşen balık gibi hissettim kendimi ve olay soğuyunca çok pişman oldum çünkü herşeye rağmen onu sevmiştim ben başkasını sevemezdim geri dönmesini çok istedim ama iş işten geçmişti kaldıki sen uzun süredir evlisin bu sevdiğin kişiyle şimdi karamsar düşünüyorsun ama ayrıldığını bir düşün sonrasında çok pişman olacaksın gene onu arayacak gözlerin heryerde onu hatırlayacaksın ve busefer acıların hiç bitmeyecek bukadar güzel bir evliliğiniz vardı madem böyle kolay yıkılmasın iyi bir ceza ver ama kesinlikle ayrılma yazık olur buzamanda böyle bir ilişki birdha asla bulamazsın sabırlı ol ablacım zaman herşeyin ilacıdır... Alıntı
Φ mizyal Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) MERHABA ABLACIM... BASINA GELENLER HAKKINDA SANA DESTEK OLABILIRMIYIM BILEMIYORUM NE SOYLEMEM GEREK ASLINDA ONU BILE BILEMIYORUM AMA SENI COK COK IYI ANLIYORUM BENDE SEVMISTIM HERSEYI GOZE ALARAK ISTEMEYEN HERKESE KARSI CIKARAK ONUN ICIN UZUN ZAMAN MUCADELE EDEREK SEVMISTIM AMA O BENI ALDATMAYI HATTA BANA GELECEK HAKKINDA HAYALLER KURARKEN BIR BASKASI ILE EVLENME KARARI ALACAK KADAR DEGERSIZ BIRINI SEVMISIM SONRA VAZGECTI DIGERINDEN GERI DONMEK ISTEDI AMA ARADA O GUVEN KALMADIGI ICIN YAPAMADIM KENDIMI BILIYORUM TIPKI SENIN YAPTIGIN GIBI ABLACIM DEDEKTIFLIK YAPACAKTIM SÜPHE DUYACAKTIM HERSEYDEN BU YUZDEN BIR SURE UZAKLASMAYI SECTIM ONDAN UZAKTAN IZLEDIM YINEDE SEVDIGIMI VE DE ABLACIM HAKLI CIKTIM YINE ILK CALDIGI KAPI KARSI TARAFTI AMA YINEDE BENI ISTEDIGINI SOYLUYORDU... BITTIRDIK BITIRDIM DIYEMIYORUM HIC ISTEMEDEN BITTI CUNKU.. SIMDI BENI DELI GIBI SEVEN BASKA BIRIYLE BERABERIM AMA HALA O SUPHECILIGIM DEVAM EDIYOR TABI ONA YANSITMIYORUM GECMISI BILIYOR ONUNDA BASINA BOYLE BIR SEY GELDIGI ICIN BENI ANLAYISLA KARSILADI BENIMLE EVLENMEK ISTIYOR HATTA BAKALIM HAYIRLISI NE ISE OYLE OLSUN BENIM ICINDE ONUN ICINDE.. SENDE ABLACIM BENDEN COK COK DAHA FAZLA SEY YASAMISSIN ALLAH(CC) SABIR VERSIN NACIZANE FIKRIM ISTERSEN KISA BIR TATILE CIK KENDINI DINLE, BIR HAFTALIGINA BULUNDUGUN YERIN YAKIN BIR YERINE BIR HAFTA UZAKLAS O GUNLERI YASADIGIN YERLERDEN SANIYORUMKI IYI GELIR BAZEN YALNIZ KALMAK COK DAHA IYI OLUYOR O KOTU GUNLERI UNUTAMAYACAKSIN ABLACIM BUNU SENDE BILIYORSUN AMA HAYATA DAIR KAPALI KAPILAR ARDINDA KALMAYAN BIR SEY YOKKI GONLUNUN EN MAHREM YERINE ATILMAYAN BIR SEY YOKKI.. KENDINI UZME DIYEMEYECEGIM ABLACIM BEN YAPAMADIM CUNKU AMA KIZINI DUSUN GECMISTE KALAN MUTLU ANILARI DÜŞÜN KARARIN NE OLURSA OLSUN SENIN YANINDA OLACAK O EŞSİZ DOSTLARINI DÜŞÜN HAYAT ELIMIZE VERILEN BIR SENARYO VE BIZ BASROLDEYIZ AMA ELIMIZDEKI SENARYO BOMBOŞ NE OLACAGINI BILMEDEN YASIYORUZ ALLAH BIZE DOGRUYU YANLISTAN IYIYI GUZELDEN AYIRMAK ICIN AKIL VERMIS BINBIR NIMET SUNMUS BIZLERE VE KOTULUKLERI VERMISKI MUTLULUGUN DEGERINI DAHA IYI ANLAYALIM KOTU ANILARIMIZ OLSUNKI TECRUBELERIMIZDEN DAHADA YARARLANALIM MUTLULUK YAKALANMASI ZOR AMA KAYBEDILMESI COK KOLAY BIR DUYGU ABLACIM SENDE IYI DUSUN KENDINI NEREDE MUTLU HISSEDECEKSEN HANGI KARARININ DOGRU OLDUGUNA INANIYORSAN ONU YAP...... Tarih: 25 Kasım , 2005 Düzenleyen: mizyal Alıntı
Φ kelebek Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Sevgili Selam_Yalnızlık, Sanırım az önce yanıtlarken hata yaptım, senin iletini yanlışlıkla tekrar gönderdim. Sitede yeniyim, kusura bakma. Verdiğin tavsiye ve desteğe teşekkür ederim. Aslında sorun şu ki ne karar verirsem vereyim her durumda ilerde pişman olma ihtimalim var. Yani bir kez aldatan bir insanın tekrar aldatma ihtimali olduğu gibi bundan çok ciddi bir ders almış olma ihtimalide var. Her ne kadar bugün "ben dersimi aldım!! bir daha asla!!" dese de yaşamın karşımıza ne tür sürprizler çıkaracağını gerçekten bilemiyoruz. Senin hikayende de belki zamanında onu affetmiş olsaydın, bugün onu affetmiş olduğun için pişmanlık yaşıyor olabilirdin: bunu bilemeyiz. Ders vermeye gelince, bence o da en az benim kadar bir hayat dersi aldı ve en az benim kadar acı çekti-çekiyor. Benim bu denli acı çekmeme sebep olmuş olmak bile ona yetiyor, önce onun kendisini affetmesi gerekiyor. Doğrusunu istersen onu suçlamıyorum, suçlamayı haklı bulmuyorum. Hepimizin zayıf anları olabileceğini, hepimizin hata yapabileceğini kabul edebilen biriyim. Ama bunu kabul ediyor olmak yaşadığım acıyı hafifletmiyor, sorun bu. Zamanın ilaç olacağına ben de inanmak istiyorum. Alıntı
Φ SELAM_YALNIZLIK Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 onu affetmiş olsaydımda pişmanlık yaşıyor olabilirdim haklısın ama buna emin değilim ama affetmediğim için pişman olduğuma emindim olay sıcağı sıcağınayken insan iyimser olamıyor acı içindeyken iyi şeyler düşünemiyor hep karamsarlık yapıyor kötü düşünceler şuanda senin için ön planda oyüzden zamana bırakmalısınki kötü düşüncelere karşı koyacak iyi şeyleride düşünebilesin ben olaya dışardan bakınca kesinlikle ayrılık olmamalı diye düşünüyorum mizyal arkadaşımızında söylediği gibi hiçbirşey düşünemiyorsan çocuğunu düşün anne babasının ayrı yaşaması bir çocuğu nekadar etkiler ve nasıl bir hayatı olur buna örnek verebileceğim bir bayan arkadaşım olmuştu anne babası ayrı yaşıyordu kendiside onlardan ayrılmıştı nerde akşam orda sabah çünkü aileden öyle görmüştü aile bağları önemli olmadığı için öyle olmuştu çok kötü alışkanlıkları vardı bunlar ister istemez olacak şeyler ablacım çocuğunuzun hayat düzeni sizden önce geliyordur onun için fedakarlık etmelisin bu aldatma olayı bizim gibi türk erkeklerinin yapısında var neyaparsın eşinde düşmüş bu yanlışa ve dediğin kadarda üzülmüşse öyle tipler adam olur diye düşünüyorum birdaha yapacağınıda sanmam çünkü ceremesi ona ağır gelmiş bazılarıda vardırki hem aldatır hemde eşini bırakır onu alır böylesine raslamadığın için şükretmelisin herşeyde bir hayır vardır belkide bundan sonra eşin seni çok üzdüğü için ve sen onu affettiğin için seni dahada çok sevecek daha çok değer verecektir dimi birazda iyi şeyler düşünmeye çalış yararını görürsün senden kötü durumdakileri düşün saygılar sevgiler..... Alıntı
Φ Kuzey Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 O evlilik süreci boyunca onun daha önce sizi hiç aldatmadığınızı yazmışsınız. Bunu nereden biliyorsunuz. Neden insanlar hep "eşim beni aldatmaz" gibi klişeleşmiş ve asla gerçeği barındırmayan bir cümleyi sarf ederler. Aldatmamış olabilir mi? Evet, olabilir. Ama, sadece olabilir. Bu gibi durumlarda yapılacak fazla birşey yok. Onun sizi aldatması sizi sevmediği anlamına asla gelmez. Bir kere bunu kafanızdan çıkarın. Ama, ortaya konulacak tepkilerle de bu insanın bundan sonra sizi asla bir daha aldatmayacağını da sakın düşünmeyin. Ya bu gerçekle yaşayacaksınız ya da yalnız yaşayacaksınız. Ama, hayatın kendisi böyledir zaten. Ben bunları bir erkek gözüyle, daha doğrusu, bir insan gözüyle yazıyorum. Yaşamın kendisi karamsarlıklar ve olumsuzluklar içerir zaten. İnsan doğası çok kaygan bir zeminde yürür ve güveni pek barındırmza bünyesinde. Yardım istemenize gerek yok. O gece yastığa başınızı koyduğunuzda kendi kendinize yaptığınız değerlendirmeler sizin en yakın ve en doğru arkadaşınız olacaktır. Alıntı
Φ UnHaPPY Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2006 aldatma bir ilişkide yaşanılan mutsuzluğun arayışıdır bence ,üzgünüm ama aldatan ne kadar suçluysa onu bu zemine kaydıran sebeplerde çok masum olmasa gerek Alıntı
Φ ilbey__26 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Unhappy e katılmıyorum bu konuda.. hanım efendi ben eşiniz hakkında deilde sizin hakkınızda yorum yapmak istiyorum... zamanımızda sizin karakterinizde insan bulmak eş bulmak çok zor... eşinize karşı yaşantınız boyunca gösterdiğiniz saygıyı ve sevgiyi kurdugunuz cümlelerden anlaya biliyorum.. sizin vasıflaranızı saymak ve bunu size bi güç vermesini diliyorum.. cok sadıksınız. cok sevecensiniz. iyi bir annesiniz. cok duygusalsınız. bi hanımda olması gereken hersey sizde var.. birincisi bununla kendinize güç bulun . çünkü siz düzgün bir hanım sınız. yaşantınız boyunca degerlerini korumaya çalışan - yolunu ve çizgisini degiştirmeyen bi yapıya sahipsiniz. alayacagınız siz bu beyefendiden cok güçlü bi karaktere sahipsiniz.. üstünsünüz... Unhappy e katılmıyorum bu konuda.. demiştim nedeni.. hani bayanlar der ya siz erkekler hep aynısınız.. dogrudur aslında.. ben de evliyim ve inananın eşimi cok seviyorum... Allah C.C den tek isteğim bizi ahiretdede ayırmaması.. anlayın nasıl seviyoruz birbirimizi.. şimdi ben eşimi aldata bilirmiyim.. asıl soru bu... Allah C.C. ne eşimi aldatmayacagım diye secde de yeminim var.. yeminim olmasa bu derece sevmeme ragmen... evet.. aldatırdım.. ama şunu belirteyim.. bu benim eşimi aldatma istegimden asla deildir... karşımdaki insanın bana yaptıgı kurdan ve ya karşımdakinin benle beraber olma istegindendir.. anlayacagınız ipler kadının elinde erkek bu tarz kadınların eline düşerse kurtulması cok zordur.. bir anlık gaflet ve kafa karışıklığı insanın hayatını alt üst edebilir..... benimde karşıma cıktı.. yani soguk terler döktüm diyebilirim .. hatta içimdeki sesi kulaklarımda bu kadını kacırma diye duyabiliyordum .. cok zor bi durum erkeğin red etmesi zor dur. Nitekim Allah korkusu buna mani olmaya yetti.. insanlar hayatta kendine bi çizği çizmeli ve taviz vermemelidir bu çizgiden .. hayat zor kelebek hanım ... şair ne güzel demiş... öyle bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu eşinizde böyle bir gaflete düşmüş olup vicdanen cok rahatsız durumdadır.. siz büyüksünüz. bunu biliniz bi defaya mahsus olmakla beraber çoçugunuzun hatırı ve istikbali için tekrar yüce büyüklüğünüzü göstermenizi temenni ederim.. saygılarımla.... Allah C.C. yar ve yoldaşınız olsun.. Alıntı
Φ adrenalin Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 BU YAZIYI BAŞKA BİR YERE GÖNDERMİŞTİM AMA YERİ BURASI GALİBA..................... İnsanoğlu nerede bir güzelliği,bir ideali,bir değeri mutlaklaştırırsa,hemen orda o değerin tam tersinin doğmasına neden olur.Vatanın kutsallaştırıldığı yerlerde vatan hainleri,"tamamen özgürsünüz "denildiği anda zorbalığın ve vahşetin en kötüsü,"herşeyimle sana güveniyorum" denildiği anda da sırttan bıçaklamalar gelir."ömrünüzün sonuna kadar birbirinize sadık kalacaksını"şeklinde kesinleştirilmiş evliliklerdende sonunda çıksa çıksa aldatma çıkar.Bir değeri öldürmenin en kolay ve çabuk yolu onu "mutlaka" haline getirmektir."vatanı her ne pahasına olursa olsun böldürmeyeceksiniz."Böyle bir vatanın bölünme şansı;bu şekilde mutlaklaştırmayanladan bölünme şansından daha yüksektir. Klasik evlilikler de çiftleri öyle bir cendereye almıştır ki aldatmamak mümkün değildir.Bence aldatmayı ve aldatılmayı peşinen kabul etmeyenlerin evlenmemesi gerekir.Şunu sakın unutmayın sevgilin yada karın yada kocan sana nasıl gelmişse,sendende öyle gidecektir.Bir başkasının yatağından sana geleni,günü gelir,sen başkasının yatağında bulursun. Ama erkeklerin arasında en şerefsizce yapılan ihanette hiç şüphesiz iş arkadaşlarının yada dostlarının karılarıyla olanlardır.Onları derhal aforoz edin.Çünkü onlar erkekler arasında ilk ve en temel konu olan"AV KONTRATINI"İHLAL ETMİŞTİR.bU bir milyon yıllık kontrata göre,başarılı bir av için birlikte çalışmaya ve yaşamaya mecbur ve muhtaç olan erkekler,geride bırakılan arkadaş karılarını aradan sıvışarak gizlice düzmezler.Erkeklerin "acaba geride neler oluyor" diye düşünüp şüphelenmesi,sürek avını güçleştirir ve avcıların avı değil birbirlerini kovalamarına sebep olur. En büyük yalancılar,her şeyi ile sana bağımlı,bütün mutluluk ve varoluş sebebini sana yülkemişve seni herşeyden çok seven ve yaşamak için sevmeye mecbur olanlar arasından çıkarÇünkü doğruluk ve dürüstlükle tehlikeye atılan onlar için hayatın tüm anlamıdır."SEN BENİM HERŞEYİM OLMASAN,SENİ BUKADAR SEVMESEM YAHUT,SANA HİÇ YALAN SÖYLERMİYDİM SEVGİLİM?"ve böylece kaybetme korkusu ilk yalanı söyletir.VE BEYAZ YALANLAR KARALARIN HABERCİSİDİR.Korkuyla söylenmiş o masum ve affedilir yalan,zamanla ihanetlerin en acı verenine dönüşür.Sevdiğinin tüm mutluluğunu,bir yalan kurmaya çalıştığını setrederek aldatmaya devam etmek,gözünün içine bakarak bile bile yalan söylemek düpedüz alçaklıktır. Yalanı söylemek başka yalanı sürdürmek başkadır.GERÇEK İHANET ORDA BAŞLAR.ne garip araba çalmak hapislik suçturda,birbirinin yıllarını çalmak suç değildir.NEDEN?çünkü yasaları aşıklar değilde mülk sahipleri koymuştur.Sevgilinin yalanları üzerine inşa edilmiş bir yaşam,ne kadar parıltılı sahnelerle ve cicilikleriyle dolu olursa olsun neticede enayice yaşanmıştır.yalanların ortaya çıkmasıyla bir büyük yangının fotoğraf albümlerinin üstünden geçmesi gibi insanın seneleri uçup gider.Hayatın birden bire içi boşalır.Anlam kaybolur ve kaset geriye doğru silinmeye başlar,leke yayılır. Yalanın ortaya çıkmasında ,bilmek ve sezmek aynı kapıya çıkar.Sezgi kanıt istemezve güven;bilerek veya sezerek bir kere kaybolursa,hayal gücü çalışmaya başlar.Şüphe insanı kemirir.Ondan sonrası........eleştiri,şikayet,dırdır ve bitmek tükenmek bilmeyen ima,dokunduruş ve sitemlerdir.Biten aşkın arkasından sevgi ve saygıda zamanla yok olup gider.Herkes yalanın kolaycılığını,dürüstlüğün zorluklarına tercih eder.Üstelik tatlı yalanlar,acı gerçeklerden her zaman daha inandırıcılardır.Ve birşeyler sezen sevgilinin yada eşin çırpınışları umursanmaz. SONRA NE Mİ OLUR..... ARTIK HİÇBİRŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAZ....... Alıntı
Φ meliskoo Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2006 Selam KELEBEK ; sen genç yaşta aşık olmuşsun evlenmişsin çok mutlu bir yaşantınız olmuş sen başka erkeğe bakmamış tanımamışsın o da aynı şekilde ilk sende gözünü açmış hep birlikte olmanın sözünü vermişsiniz... şimdi bi aksi giden bişi olmuş ve sen yıkılmışsın çok kötü bişi allah kimseye göstermesin herkezin başına böle berbat şeyler geliyor şimdi ne yapıcaksın? agla tabi çok üzülmüşsün ama adamın farklı ihtiyaçları varmış olur insanlık hali insanın gözü kayar eli gider içi gider arzular ve arzulamış da o kadını demek senin verdiğinden çok farklı şeyler veriyor sen yetemiyor değilsin bu çok başka birşey aldatmak terimi burda doğru seni kandırmış çünkü başka kadına içi gitmiş onunla bişeyler düşünmüş ve yapmış yaşamış şimdi sen ne yapabilirsin? o başka sen başka onla başka şeyler yaşıyor senle başka şeyler yaşıyor... olgun karşılayıp hayat bu demen en doğrusu biraz acını yaşa ağlıyosun tutamıyosun kendini ama kimin başına ne zaman ne geliceğini kim biliyor ölüm kadar doğum kadar bi gerçek bu aldatma olayı. hırs alıcaksan sen de aldat yok bana zaten ters diyorsan bir süre uzak durun o da zaten seni kaybedince ben ne yapıyorum bu başka kadınla benim hayatımın gerçeği benim eşim ve kızım ve yaşadığımız hep idealimdeki hayatı elimle teptim neler yapıyorum deyip geri gelicek ve doğru olan senin onu o pişmanlık aşamasında geri alman olucak çünkü hayatınız güzelmiş yine devam edebilir ve pişman olmuş erkek en iyi erkektir de annelerimizin annanelerimizin sözüdür bilirsin sanırım... yardımcı olabildiysem ne mutlu ... biraz soğukkanlı ol dışardan davulun sesi hoş gelirmiş derler çok sıkma canını çok sıkılmadan atlatmaya bak sonrasında 1seneyi bulabilir ama geri döndüğünde kabul et şimdiyse uzak kalmak en doğrusu kanımca.. İyigünler mutluluğunun devamını dilerim. Alıntı
Φ alpkanat Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2006 Selam KELEBEK ; hırs alıcaksan sen de aldat yok bana zaten ters diyorsan bir süre uzak durun o da zaten seni kaybedince ALDATAN KENDİNİ ALDATIR..SEN SAKIN ALDATMA.. EĞER SENİ ALDATTIYSA.. YIPRANMIŞ BU İLİŞKİYİ SÜRDÜRME.. ON DAN AYRILACAĞINI AÇIKLA ONA.. VE BİR DAHA SENİ ALDATTIĞINA EN KÜÇÜK BİR ŞÜPHEN BİLE OLSA HEMEN AYRIL.. Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2006 ya eskı başlıklara bakıyordum da..pardon bu kelebek bızım kelebek mı..yani şimdi tanıdığımsa erkek dıye bılıyorum da Alıntı
Φ stable Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2008 Merhaba Kelebek, yazdıklarını okuyunca tüylerim ürperdi çünükü belli ki 3 yıl önce yaşadığınız olayları ben de son 7 aydır yaşıyorum. Şubat ayında eşimin benzere şekilde yurt dışı seyahatlerinden birinde beni aldattığını öğrendim ve aynı şekilde ancak dedektiflik yaparak gerçeklerin tümünü öğrendim. Hikayenin tümünü dürüstçe bana anlatması malesef mümkün olmadı. Tabi bu durumda benim de -sizin gibi- kafamdaki sorulara cevap vermek için kendi dedektifliklerimden ve sık sık onu sorgulamaktan başka çarem kalmadı. Keşfettiğim her yeni yalan biraz daha yıkılmama ve kafamın daha da karışmasına sebep oldu. Uzun lafın kısası, se anda neler hissedeceğimi ben debilmiyorum. Nefret, öfke, değersizlik duygusu, kendini suçlama, bunların hepsi tabi ki var. Ama bir dileğim gerçekleşecek olsa, sanırım zamanı geri döndürmek olurdu, ki bu da mümkün değil. Eğer özel hayatınıza çok karışmış olmazsam sizinle yazışmak ve tecrübelerinizden faydalanmak isterim. Görünüşe göre üzerinden epey zaman geçmiş ve umarım bu sürede huzura kavuşmuşsunuzdur. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.