Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

BAŞÖĞRETMEN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK SONRADA TÜM ÖĞRETMENLERİMİN (CANIM BABAMINDA TABİ)ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM...GELECEĞİN AYDIN BEYİNLERİNİ YETİŞTİREN SİZLERİN ÖNÜNDE BİR KEZ DAHA SAYGIYLA EĞİLİYORUM.... :clover::clover::clover:

 

 

 

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

 

İnsan, dünyaya geldiğinde, daha bebek iken gözlerini açar açmaz çevresindekilerini hissetmeye çalışır. Yemeği, içmeyi, emeklemeyi, yürümeyi, koşmayı ve konuşmayı öğrenir. Kendisini ve çevreyi algılamaya çalışır. Tüm bunlara karşın yine de yardıma muhtaçtır.

 

İnsanın yaşamdaki ilk yardımcıları anne, baba, abla, ağabey, nine ve dedesidir. Büyüyüp gelişen çocuk bilgilenme sürecine girer. Bu nedenle aile içi eğitim ve öğretim yetersiz kalır. Çocuğun bu döneminde ihtiyaç duyduğu bilgileri, ancak okulda öğretmen klavuzluğuda sistemli bir eğitimle olacağı ve yönlendirileceği somut olarak ortaya çıkmıştır.Okulun ve öğretmenin devreye girmesiyle ailenin de bu konuda sorunu çözülür.

 

Bir ulusun çağdaş ülkeler düzeyine erişebilmesi; eğitim ve öğretimin kaliteli ve bilimsel yöntemlerle yürütülmesi ile ancak mümkün olabilir.

Eğitim sorunlarını çözen uluslar; kültür, sanat, bilim, teknoloji, sosyo-ekonomik alanında da kalkınmış ve ilerlemiştir. Eğitime gereken önem ve ilgiyi göstermeyen uluslar, başka ulusların kölesi olmaya mahkumdurlar. Kalkınmanın temel şartı eğitim ve öğretimdir.

 

Öğretmen; insanları eğitmeyi ve öğretmeyi meslek edinen, eğitim kurumlarında çocuk ve gençlerin eğitim öğretimlerine rehberlik eden, yön veren ve yaşam hazırlayan kimsedir. Öğretmenler gününün amacı öğretmenin toplumdaki yeri ve rolü önemi ve değeri nedir, sorunlarını belirlemek ve öğretmeni olması gerekli yüce oruna oturtmaktır. Öğretmenlerin kendi aralarında bağı kuvvetlendirmek, öğrencileri ile aralarındaki sevgi, saygı ve dayanışmayı güçlendirmektir. Emekli olan öğretmenleri saygıyla anmak ve yeni atanmış öğretmenlere mesleklerinin kutsal bilincine varmalarını sağlamaktır. İşte, Öğretmenler Günü, bu fedakar öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlayan önemli bir gündür.

 

Öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için bu günü fırsat bilmeli ve bu duygularla, onların ellerini öpmeliyiz. Okulu bitirip hayata atıldığımız zaman, bizi bu günlere hazırlayan öğretmenlerimizi hatırlamak, ziyaret etmek ya da bir telefon, kart veya mektupla hatırlarını sormak onlar için en büyük ve en değerli armağan olacaktır.

 

Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesi

Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.

8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyetin kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir.

 

Kurtuluş Savaşı'nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i kuran ulu önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur.

Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

 

24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri'nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın... herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.

 

Millet Mektepleri'nin açılışı ve Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

 

 

En mühim ve feyizli vazifelerimiz, eğitim ve öğretim işleridir. Eğitim ve öğretim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu surede olur.

1922 (Atatürk'ün M.A.D.s. 10)

Gönderi tarihi:

ÖĞRETMEN SIDIKA AVAR

 

Yıllarca önce İzmir Kadınlar Hapishanesi’nde mahkum kadınlara akşam dersleri verilmesi kararlaştırılmıştı. Bir gün maarif müdürünün odasına, zayıf, ufak tefek bir genç kız girdi:

 

Ben bu dersleri memnuniyetle kabul ederim efendim, dedi.

 

Maarif müdürü şaşırmıştı; karşısındaki genç kız, okuldan yeni çıkmış, üstelik de son derece hassas bir insana benziyordu. Müdür bir kere daha hapishanedeki tipleri gözönüne getirdi. Olacak şey değildi!.

 

Peki hoca hanım bu işle meşgul olacağım, dedi.

 

İki hafta geçmeden genç kız, soluk ışıklar altında hapishane koğuşundaki akşam derslerine başlamıştı. İşi bittikten sonra ince pardesüsünün yakasını kaldırıyor, süngülü nöbetçilerin, zincirli demir kapıların arasından geçerek sokağa çıkıyor ve hızlı adımlarla evine koşuyordu.

 

Hapishane müdürü de, maarif müdürü gibi hayretler içinde idi. O kavgacı, o geçimsiz mahkumlar genç öğretmeni hem sevmeğe, hem saymağa başlamışlardı. Hatta bir kere dersten çıkarken kendisini alkışlamışlardı da. Kadınlar hapishanesinde ilk defa böyle bir hava esiyordu. Fakat işinde inanılmaz bir başarı gösteren genç kızın bir müddet sonra acayip bir suçla mahkemeye verildiğini görüyoruz. Hakkındaki isnat: Misyonerlik. Gittikçe kabaran dosyalar mütemadiyen misyoner öğretmenden bahsediyordu. Neler de neler yapmamıştı ki!

 

İş o kadar dallanıp budaklandı ki, Atatürk, meseleyi merak etmişti. “Bana misyoner öğretmenin dosyasını getiriniz.” Dedi. Bütün gece dosyayı inceledikten sonra ertesi günü Avar’ı yanına çağırttı.

 

Genç öğretmen Atatürk’ün karşısına çıktığı vakit bir yaprak gibi titriyordu. Atatürk, bu ufak tefek genç kıza hayretle baktı:

 

Misyoner öğretmen sensin, öyle mi? diye sordu.

 

Avar şaşırmıştı. Yavaşça:

 

Efendim, ben öğretmen Avar, diye fısıldadı.

 

Atatürk, o zaman genç öğretmene doğru parmağını uzatarak yüksek sesle şunları söyledi:

 

Hayır... Sen misyoner Avar’sın. Bana da senin gibi misyonerler lazım.

 

Ondan sonra Atatürk fikirlerini açıkladı:

 

Bir toplum, daha ziyade aile yoluyla, bilhassa kadın yoluyla kazanılabilirdi. Genç öğretmen Doğu’ya gidecekti. Oradaki genç kızları, hatta bunların arasında hiç Türkçe bilmeyenleri bile toplayacaktı. Onları bu cemiyetin potasında yetiştirecek, sonra bu çocukları birer ışık huzmesi halinde köylere gönderecekti.

 

 

Sözlerin sonunda:

 

Git, memleketin içine gir, dağ köylerine uzan, orada bizden ışık bekleyen yarının annelerini bulacaksın, dedi.

 

Genç öğretmen içi içine sığmaz bir halde Atatürk’ün yanından çıktı.

 

İşte yıllar ve yıllardır Avar, Doğu illerinden birinde kız enstitüsü müdürlüğünde, bu inanılmaz işle meşguldür.

 

Şimdi Elazığ, Tunceli, Bingöl çevresindeki halk, bu ufacık, tefecik kadından bir azize gibi bahseder. Onun hakkında iki yüze yakın mani, masal ve çocukların dilinden sayısız Avar şarkıları vardı. O, yol vermez geçit tanımaz dağları at sırtında tırmanır, dağ köylerinden, çoğu esmer köy kızlarını toplar, onları kendi ceketine sarıp okuluna götürür.

 

Avar, Doğu’da gerçekten inanılmaz bir isimdir. Dağ tepesindeki köylere bu masal kadını, öğrenci toplamak için gittiği zaman köylüler:

 

Kızımı da götür, Avar! diye atın üzengesine yapışıyorlar...

 

 

netten

Gönderi tarihi:

binlerce öğretmeni işkencehanelerden geçirenlerin, binlercesini meslekten atanların, ilan ettikleri öğretmenler günü boştur anlamsızdır. 12 eylülcülerin ilan ettiği bu gün öğretmenlerin günü olamaz.

 

"Lise 1 de hediye aldığımız. sevgili coğrafya Hoca mız Koray Dağ'ın öğüdü"

Gönderi tarihi:

binlerce öğretmeni işkencehanelerden geçirenlerin, binlercesini meslekten atanların, ilan ettikleri öğretmenler günü boştur anlamsızdır. 12 eylülcülerin ilan ettiği bu gün öğretmenlerin günü olamaz.

 

"Lise 1 de hediye aldığımız. sevgili coğrafya Hoca mız Koray Dağ'ın öğüdü"

;)

Gönderi tarihi:

siyasi iktidarların ne kadar öğretmenin sürgün edildiğinden, ne kadar öğretmenin görevden alındığından,öğretmene ne kadar ücretin ödendiğinden bi haber olduğu,

 

öğretmenlerin sosyal ihtiyaçlarını karşılama ve kendini yetiştirme kapasitesinin yok edildiği bir ortamda

 

 

öğretmenler günü nasıl kutlanabilir ki?

düşünmek lazım

Gönderi tarihi:

BÜTÜN ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMENLERİ GÜNÜ KUTLU OLSUN.

VE İLKOKUL ÖĞRETMENİN DÖNE ALBAYRAK BELKİ DE BİR YERLERDE GÖRÜR BUNU.

SEVGİLİ ÖĞRETMENİM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN ELLERİNİZDEN ÖPÜYORUM.

Gönderi tarihi:

bugün öğretmenler günü

kutlansa ne olur kutlanmasa ne

dünden farklı değilse bugünü

kutlansa ne olur kutlanmasa ne......

N.Ö

 

.........bir emekli öğretmenin şiirinden alıntıdır....

 

 

bu ortamda ne kadar kutlanır bilmem ama bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun.......canım babam seninde günün kutlu olsun........ :clover:

 

sewgiler....

Gönderi tarihi:

ben gerçekten şaşırdım. 12 eylülde binlerce öğretmen hapsite ve işkencehanelerdeyken, 12 eylül paşalarının utanmadan öğretmenelr günü ilan etmiş o günü. birde kutluyoruz he. gerçekten ilgin.

  • 6 yıl sonra...
Gönderi tarihi:

geometri_dersi_jpg.jpg

 

 

" Öğretmen hanımlar, öğretmen beyler;

 

Bugün cidden müstesna bir gün. Önce İstanbul'dan kalkıp buraya kadar geldiğiniz için, hepinizi arkadaşlarımla birlikte saygıyla selamlıyoruz, ayrıca, yine bugün, barış görüşmeleri için Lozan'a davet edildik. Refet paşa,
TBMM
' ni ve onun emsalsiz ordusunu temsilen İstanbul'a vasıl oldu ve bugün, İngiltere Başbakanı Lloyd George başbakanlıktan istifa etmek zorunda kaldı.

 

 

Hanımlar, beyler!

 

Bu noktaya kolay gelmedik, onun için de öğretmenlerimiz, şairlerimiz, yazarlarımız uğradığımız felaketin bir daha yaşanmaması için, o kara günlerin sebeplerini, nasıl kan ve gözyaşı dökerek kurtulduğumuzu en doğru ve en güzel bir biçimde anlatacaklardır. Bu vesile ile şehit askeri tazim ile yadedelim. kurtuluşa emek vermiş, asker-sivil, kadın-erkek, şehirli-köylü, genç-yaşlı herkesi minnetle selamlıyorum.

 

 

Şunu özel olarak belirtmeden geçemeyeceğim. Dünyanın hiçbir kadını "ben vatanımı kurtarmak için türk kadınından daha fazla çalıştım" diyemez, ama şunu bilelim ki, bugün ulaştığımız nokta hakiki kurtuluş noktası değildir. hakiki kurtuluşa, çağdaş, uygar, bilime, fenne, insanlığa saygılı, istiklalinin değerini ve sebebini bilen, hurafelerden arınmış, fikri ve irfanı hür bir cemiyet olduğumuz zaman ancak ulaşabiliriz.

 

 

Öğretmenler!

 

Ordularımızın, şimdi aramızda bulunan şanlı komutanlarımız idaresinde kazandığı zafer, sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır. Hakiki zaferi, cehaleti yenerek siz kazanacak ve koruyacaksınız. Çocuklarımızı ve geleceğimizi ellerinize emanet ediyoruz, çünkü Kurtuluş Savaşı'mızın sebeplerini, anlamını ve nelere mal oldugunu çok iyi bilen sizlere yürekten güveniyorum."

 

 

Mustafa Kemal Paşa, 27 Ekim 1922 - Şark Tiyatrosu, Bursa...

 

 

Öğretmenlik,

mesleklerin en az kazanç getireni,

fakat insanı en çok ödüllendirenidir.

 

Atatürk' ün "öğretmen" e farklı bakış açısıyla dile getirmiş olduğu yukarıdaki satırları okuyorum da içim sızlıyor.

Ataması yıllarca yapılmayan,
KPSS
yüzünden kadro alamayan, bu yüzden yıllarını hatta hayatını kaybeden ve de öğretmene bugünkü bakış açısını düşünüyorum da; sahte övgüler, boş vaatler, heyecanlı nutuklar dinlenen bir gün olmaktan öteye; bu gün hangi mutlu olayın, hangi gelişim ve iyileşmenin, neyin kutlandığı gün?
Öğretmene yürekten değer veren dostların nazik tebriklerini almak ve seslerini duymak güzelliğinden öte ...

 

 

Bu mesleği kuvvetli idealler, özveri ve sevgiyle yapmış ve yapmakta olan tüm öğretmenlerin
öğretmenler gününü kutluyorum.
flowers.gif
Gönderi tarihi:

Çoğu zaman öğretmen olmayanların haksız eleştirilerine maruz kalıyoruz.

 

Tatilse evet, yaptık ... iki ay paşalar gibi... Seminerse yazıldık, gittik, katıldık.

 

Sen mesaini akşama kadar sigaraydı, çaydı, kahveydi, muhabbetti diye doldururken, ürettiğin sadece belki ömrü birkaç senelik ürünken ya da bilgisayar ekranındaki rakamlarken, ben insanla uğraşıyorum. Senin geleceğini çiziyorum.

 

Otobüste ayakta kalma diye, yaşlandığında sana saygı duyulsun diye çalışıyorum. Hesaplarının içi boşaltılmasın, berber saçını doğru kessin, çöpçü çöpünü düzgün toplasın diye uğraşıyorum. Bunları da sadece 1600 lira + maksimum 450 liraya yapıyorum. Sorsam çok para diyebilirsin. Eğer bazı meslektaşlarımı görmüşsen, işini eksik yapan ya da önemsemeyen; herkesi öyle sanmamalısın.

 

Uzaktan anca "liseli" diye geçip gittiğin ya da "bırak Allah'ın ergenini" dediğin çocukla hiç 45 dakika konuştun mu? Hayata onun algılama penceresinden baktın mı? Yolda elinde sigara ile etrafındakilere tehditkar tavırlar sergilendiğinde üzüldün mü hiç?

 

Hayatta 40 tane insanı karşına alıp, yaşlarının da 13-14 olduğunu bilmene rağmen onlara saygı duydun mu hiç? Ağızdan çıkan her şeyi kaydeden bu dimağlara karşı sorumlu olmayı hiç yaşadın mı?

 

İmkan yok kardeşim, kimse kusura bakmasın... Maaşının 600 lirası vergi olarak kesilen bir meslek yapalım, hala "yata yata para kazınıyorsunuz" deyin. Bunun adı yatmaksa, evet yatıyorum arkadaşım! Var mı itirazı olan?

 

Bir Öğretmen

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.