Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 şu noktaya değinmek istiyorum gerçekte bizim boşluk sandığımız şeyde bir enerji veya duyu organlarımızın algılayamadığı yapılardan mevcut olabilir biz boşluk derken gerçekte içinde hiçbir şey olmayan şey anlamında kullanmıyoruz, duyu organlarımızla algılayamadığımız mekan bölüm yer anlamında kullanmaktayız. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gerçekte boşluk diye bir şey olmadığını, bütün evrenin enerji ve bu enerjinin belli bölgelerde yoğunlaşmış sistemlerle oluştuğunu, evrendeki cisimlerin sizin boşluk/yokluk diye nitelediğiniz dokuyu büktüğünü, bu bükülen dokudan ışığın bile etkilendiğini öğrenmekle işe başlarsanız, "boşluk mu gerçek, madde mi gerçek" gibi bir sorunun ne kadar abes olduğunu da görmüş olursunuz.... Evet bu doğru evrende boşluk yoktur. Madde evrenin heryerinde bir haliyle mevcuttur. Ama bu neyi açıklar ki, maddenin herhangi bir güç tarafından meydana getirilemeyeceğini mi? Maddenin ve evrendeki bütün galaktik uzayın birbirini etkilediği, çektiği, ittiği, evrenin yayıldığı somut bir gerçeklik. Nasıl ki dünya gezegeninde yaşayan en gelişmiş canlı olan insanın maddeye herhangi bir etki etmeksizin o maddede kendiğinden bir oluşum gerçekleşmeyeceği gibi galaktik uzakdada hiç bir etki kendiliğinden oluşmaz. En basit mantıkla düşünebilen herkes bilir ki kontrolsüz bir oluşum mükemmel bir düzene sahip olamaz ve sürekliliği bu kadar uzun süremez. Sonsuz uzay boşluğunda bunca kendi halinde galaksi, gezegen, yıldız, göktaşı v.b. gibi dönen dolaşan cisimlerin bir tesadüf eseri var olarak milyarlarca yıl boyunca aynı düzen içerisinde çarpışmadan, yörüngesinden sapmadan ahenkle yayılmaya devam etmesi mümkün olamaz. şoförü olmayan binlerce aracın kendi kendine çalıştığını ve birbibine çarpmadan bir alanın içinde döndüğünü düşünmek ve bütün bunları olağan görmek hayalcilikten başka hiç bir şey değil. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 En basit mantıkla düşünebilen herkes bilir ki kontrolsüz bir oluşum mükemmel bir düzene sahip olamaz ve sürekliliği bu kadar uzun süremez. Sonsuz uzay boşluğunda bunca kendi halinde galaksi, gezegen, yıldız, göktaşı v.b. gibi dönen dolaşan cisimlerin bir tesadüf eseri var olarak milyarlarca yıl boyunca aynı düzen içerisinde çarpışmadan, yörüngesinden sapmadan ahenkle yayılmaya devam etmesi mümkün olamaz. Sizin yanlışınız da burada sayın Keskinkalem... Evrendeki gök cisimlerinin çarpışmadığını, ya da yörüngelerinden sapmadıklarını da nereden çıkardınız? Bununla ilgili olarak aşağıdaki linkte bulunan yazıyı okumanızı öneririm... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=1707 Evrende hiç bir şey tornadan çıkmış değildir. Her gökcismi belirli süreçlerin sonucunda oluşurlar. Bu süreçleri de incelediğinizde bir yaratıcıya gerek olmadığını da göreceksiniz zaten... Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Birinci resim: Berringer krateri, Arizona ikinci resim: Wolfe Creek, Avustralya Bulunmus metoritlerin ucte biri, dususu gozlemlenmis meteoritlerdir. Hergun yuzlerce ton meteoroid dunya atmosferine girmektedirl Ancak bunlarin cok buyuk bir bolumu birkac miligram kutlesinde, cok kucuk partikullerdir. Ancak buyuk olanlarin nadiren yuzeye erisme sanslari vardir. Bugune dek bulunabilmis en buyuk meteorit (Namibia, Hoba) 60ton gelmektedir. Kayamsi meteoritlerin radyolojik yontemle bulunan yaslari 4.5 milyar yila karsilik gelmektedir. Bu da gunes sitemiyle yasit olduklarini gostermektedir. Gunes sisteminin erken donem ornekleri olarak kabul edilmekte birlikte yapilari radyasyon, isi ve buzlasma nedeniyle degisiklige ugramistir. Ortalama bir asteroid, atmosfere saniyede 10-50 km hizla girer. Cok buyukleri disindakiler hava direnci ile kisa zamanda yavaslar ve saatte birkac yuz km hiza duserler. Nadiren tamamen buharlasmayanlar yuzeye duser. Ancak cok buyuk olanlar hizlarindan pek az kaybederler ve yere carptiklarinda kraterlere neden olur ve hatta buyuk felaketlere yol acabilirler. Kucuk bir asteroidin dunyaya carpmasi sonucu olusmus bir kratere en iyi ornek, Arizona Winslow yakinlarinda bulunan Barringer krateri'dir. Yaksasik 50.000 sene once dunyaya carpmis bir demir meteoroid sonucu olusmustur. Capi 1.2 km ve derinligi 200 metre kadardir. Dunya yuzeyinde 120 kadar krater taninmaktadir. Cok daha yakin bir tarihte 1908'de Sibirya'nin Tunguska diye bilinen issiz bir bolgesine de 60 metre capinda oldugu hesaplanan bir meteoroid dusmustur. bu metoroid birbirine gevsek bagli kucuk parcalardan olustugundan, Barringer Krateri olayindan farkli olarak, yere carpmadan once tamamen dagilmis ve bir krater olusturmamistir. Bununla birlikte 50 km boyunca butun agaclar devrilmis ve patlamanin sesi Londra'dan duyulmustur. Yorungeleri dunya yorungesiyle kesisen ve capi 1 km'den buyuk en az 1000 asteroid oldugu tahmin edilmektedir. Ortalama 300.000 yilda bir bunlardan biri dunya ile carpismaktadir. Daha buyuk olanlar sayica cok daha azdir ve carpisma cok daha seyrektir. Oldugunda ise buyuk felaketlere yol acar. 65 milyon sene once, dinazorlarin yeryuzunden silinmesini, pek cok bilimadami, Hephaistos, ya da SL9 buyuklugunde bir kuyrukluyildiz, ya da asteroidin dunyaya carpmasina baglamaktadir. Olay sonucu olusmus 180 km capindaki krater Yukatan yarimadasinda Chicxulub yakinindaki ormanlarin altinda kalmistir. Bilimadamlari, jeolojik kayitlara bakarak, her 1 milyon senede, carpisma sonucu 10 km capinda uc kraterin olustugunu hesaplamaktadirlar. Chicxulub gibi daha buyuk kraterlerin sıkligini hesaplamak daha zordur, ancak 100 milon yilda bir carpisma uyugun bir tahmin olabilir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gerçekte boşluk diye bir şey olmadığını, bütün evrenin enerji ve bu enerjinin belli bölgelerde yoğunlaşmış sistemlerle oluştuğunu, evrendeki cisimlerin sizin boşluk/yokluk diye nitelediğiniz dokuyu büktüğünü, bu bükülen dokudan ışığın bile etkilendiğini öğrenmekle işe başlarsanız, "boşluk mu gerçek, madde mi gerçek" gibi bir sorunun ne kadar abes olduğunu da görmüş olursunuz.... Dikkat edersen boşlukla maddeyi karşılaştırıyorum.. Enerji ile madeyi değil.. Saygılar.. Alıntı
Φ KesKiNkAleM Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 17 Mart , 2007 Sizin yanlışınız da burada sayın Keskinkalem... Evrendeki gök cisimlerinin çarpışmadığını, ya da yörüngelerinden sapmadıklarını da nereden çıkardınız? Bununla ilgili olarak aşağıdaki linkte bulunan yazıyı okumanızı öneririm... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=1707 Evrende hiç bir şey tornadan çıkmış değildir. Her gökcismi belirli süreçlerin sonucunda oluşurlar. Bu süreçleri de incelediğinizde bir yaratıcıya gerek olmadığını da göreceksiniz zaten... Sayın yam_yam yanlışım olarak gösterdiğiniz belgeler galaktik düzenin ahengini yadsıtmıyor. Ve hatta çarpışmalarla meydana çıkan enerjinin evrende mutlak bir etki ile başka bir oluşuma yol açtığını biliyoruz. evrendeki herşey tornadan çıkmış gibidir, çok düzenlidir, dünyayı düşünelim, yaşam oluşması için ısı ve ışık veren bir yıldıza ihtiyacı var ve uygun mesafede bir yıldızı (güneş) var. bu ihtimal evrende kaçta kaçtır? her oluşumun mutlaka süreci var ancak süreçler oluşumun devamlılığını açıklıyorken ne başlangıcına nede sonucuna bir açıklama getiremiyor. bu oluşumu incelediğimizde sizin aksinize bir Yaratıcının varlığının mutlak gerçeklik olduğu kanısına varıyoruz. samanyolu galaksisinin içinde küçük bir nokta gibi duran dünyamızın yüzeyinde her etkinin bir tepkiye sebep olması gibi evrenin her alanında aynı süreklilik aksediyor. kendi gözlemlerinizle basit oluşumların bile herhangi bir akıllı tasarımcı tarafından programlanmadığını düşünemiyorsunuz ama milyarlarca galaksisi bulunan evrenin içinde meydana gelen ufak (evrene göre) patlama, çarpışma olaylarını düzensizlik addediyorsunuz. dünya çekirdeğinde meydana gelen patlamalar volkanları tetikliyor, faylardan çıkan enerji depremlere sebep oluyor ama bütün bunlar dünyanın sonunu getirmiyor yani ahenk dünya yüzeyinde bile devamlılık gösteriyor. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 18 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 18 Mart , 2007 Dikkat edersen boşlukla maddeyi karşılaştırıyorum..Enerji ile madeyi değil.. boşlukla maddeyi karşılaştıramazsın, çünkü madde atom ve boşluklardan(!) oluşur. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 18 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 18 Mart , 2007 boşlukla maddeyi karşılaştıramazsın, çünkü madde atom ve boşluklardan(!) oluşur. Bir taraftan boşluk yok diyorsunuz bir taraftan madde atom ve bolşluklardan oluşur diyorsunuz.. Birini seçinde o na göre devam edelim.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Bir taraftan boşluk yok diyorsunuz bir taraftan madde atom ve bolşluklardan oluşur diyorsunuz..Birini seçinde o na göre devam edelim.. boşluk kelimesinden sonra (!) işaretleriyle belirtme yaptım sebebinide ileti 313 te belirttim, yine atlamışsın orayı yinede kısaca söyleyelim boşluk dediğimiz yer, bir insanın baktığı zaman, kapsadığı alan içinde hiçbir materyale rastlamadığı yer anlamındanır örneğin havayı boşluk olarak görüyoruz ama içinde büyük ozranda azot vardır, biz o azotu görmeyip boşluk diyoruz bu nedenle kafa karışıklığı olmasın diye direkt yüzeysel olarak boşluk diyoruz aksi halde "boşluk" kelimesi diye bir ifade lugattan çıkarılmalıdır, çünkü boşuk sandığımız şey bilimsel olarak içinde bir çok şey barındırıbiliyordur. xlark tades, bir boşluk kelimesindeki manayı açıklamak için bana bu kadar yazı yazdırdın gerek varmıydı !!!! Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Sayın yam_yam yanlışım olarak gösterdiğiniz belgeler galaktik düzenin ahengini yadsıtmıyor. Ve hatta çarpışmalarla meydana çıkan enerjinin evrende mutlak bir etki ile başka bir oluşuma yol açtığını biliyoruz. evrendeki herşey tornadan çıkmış gibidir, çok düzenlidir, dünyayı düşünelim, yaşam oluşması için ısı ve ışık veren bir yıldıza ihtiyacı var ve uygun mesafede bir yıldızı (güneş) var. bu ihtimal evrende kaçta kaçtır? Oldukça yüksektir sayın Keskinkalem..Yalnızca Samanyolu'nda 200 milyar yıldız olduğu düşünülüyor. Eğer "Drake Denklemi *" ne göre hesap etmeye kalkarsanız , ihtimal hesabına göre yalnızca bizim gökadamızda bizimle iletişim kurabilecek teknolojiye sahip olabilecek gezegen sayısı Carl Sagan'a göre en az 10, Frank Drake' e(SETI Enstitüsü başkanlarından) göre ise 10 bin... Evrendeki sayısız gökadayı da hesaba katarsanız varın siz düşünün artık... * Drake Denklemi, gökadamızdaki uygun yıldızların sayısı, gezegen sistemi bulunan yıldızların oranı, belirli bir yıldız sisteminde çevresel koşullar açısından yaşama elverişli gezegenlerin sayısı, yaşama elverişli gezegenlerde hayatın başlama oranı, zeki canlılara ait yaşam biçimlerinin geliştiği gezegenler, iletişim kurabilecek teknik düzeydeki uygarlıkların geliştiği gezegenlerin oranı, iletişim kurabilecek bir gezegenin ömrü boyunca barındırdığı teknolojik uygarlığın zaman kesri gibi çok fazla değişkenin yer aldığı bir denklemdir... her oluşumun mutlaka süreci var ancak süreçler oluşumun devamlılığını açıklıyorken ne başlangıcına nede sonucuna bir açıklama getiremiyor. bu oluşumu incelediğimizde sizin aksinize bir Yaratıcının varlığının mutlak gerçeklik olduğu kanısına varıyoruz. samanyolu galaksisinin içinde küçük bir nokta gibi duran dünyamızın yüzeyinde her etkinin bir tepkiye sebep olması gibi evrenin her alanında aynı süreklilik aksediyor. kendi gözlemlerinizle basit oluşumların bile herhangi bir akıllı tasarımcı tarafından programlanmadığını düşünemiyorsunuz ama milyarlarca galaksisi bulunan evrenin içinde meydana gelen ufak (evrene göre) patlama, çarpışma olaylarını düzensizlik addediyorsunuz. dünya çekirdeğinde meydana gelen patlamalar volkanları tetikliyor, faylardan çıkan enerji depremlere sebep oluyor ama bütün bunlar dünyanın sonunu getirmiyor yani ahenk dünya yüzeyinde bile devamlılık gösteriyor.[/b][/font][/size] Sayın Keskinkalem ; Öncelikle şunu söylemeliyim ki, sizin tanrınızın yaratma yöntemi bir süreç içermiyor. Bknz: "Biz, bir şeyin olmasını istediğimiz zaman, ona (söyleyecek) sözümüz sadece "Ol" dememizdir. Hemen oluverir." (Nahl 40) "Bir şey yaratmak istediği zaman Onun yaptığı "Ol" demekten ibarettir. Hemen oluverir. " (Yasin 82) O yüzden, evrenin oluşum ve gelişim sürecini Allah'a bağlama çabalarınız nafiledir. Ancak siz "Ben Allah'a değil de, başka bir yaratıcıya inanıyorum" derseniz, o konuda da verilecek cevaplarım var elbet... Siz önce "milyarlarca yıl boyunca aynı düzen içerisinde çarpışmadan, yörüngesinden sapmadan ahenkle yayılmaya devam etmesi mümkün olamaz." dediniz, sonra size bunun doğru olmadığını, evrendeki pek çok gökcisminin çarpıştığını gösterince bu çarpışmalarında bir düzenin göstergesi olduğunu söylediniz. Açıkçası ben bunu (amiyane tabirle) "ben öyle inanıyorum, öyledir" koşullanması içerisinde bir inat olarak değerlendiriyorum. Siz "ufak çarpışmalar/patlamalar" diyorsunuz ama, şanslıyız ki Samanyolu'nun sakin bir köşesinde bulunuyoruz. Yoksa inanın gökadamızın merkezi tam bir kaostan ibaret. Düşünün bir kere, Samanyolu'nda 200'e yakın "küresel yıldız kümesi" bulunuyor. Bizim bölgemizde 30-40 ışık yılı çapta bir küreye 100 kadar yıldız sığarken, bu kümelerde 1 milyon yıldız bulunuyor. Siz asıl çarpışma ve patlamaları bir de bu bölgelerde izleyin.... Bir de şöyle düşünün sayın Keskinkalem , evren 13,5 milyar yıl yaşında... İnsanın tarihi ise bu süreç içerisinde çok çok kısa. İnsanın bu süreç içerisindeki yeri 1-2 milyon yıllık... Günümüzdekine benzer özellikteki (sosyal/fiziksel) insanların izleri ise bu sürenin 10'da biri kadar bile değil. Ancak siz, kendi koşullanmışlarınız içerisinde tüm bu evrenin, insan adlı bir canlının Dünya adlı bir gezegende imtihan edilebilmesi için yaratıldığını iddia ediyorsunuz. 75 milyar ışık yılı ( 709.560.000.000.000.000.000.000 km/Yediyüzdokuz seksilyon beşyüzaltmış kentilyon) genişliğinde olduğu düşünülen ve de sürekli genişleme eğilimine devam eden evrenin, ekvator çapı 12.757 km olan Dünya için yaratıldığını iddia etmek sizce çok tutarlı bir düşünce şekli midir? Çocukluğumuzdan itibaren bize dayatılmaya çalışılan ve mutlak gerçek oldukları iddiasıyla beynimize kazılan iddiaları sorgulamanın zamanı geldi de geçmiyor mu sizce? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Şu an'a kadar gezegenimiz dışında her hangi bir yaşam formu gözlemlenmemiştir.. Farzedelimki gözlendi, bir gezegen bulundu bu gezegendede bizim gibi birilerinin yaşadığı görüldüü.. Bu yine size delil teşkil etmez, eğer öyle bir gezegen varsa, onuda yaratan Allahtır. Big-bang tek başına bilinçli bir oluşumun adıdır.. Tesadüfler hiç bir şeyi açıklamaz.. Saygılar.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Şu an'a kadar gezegenimiz dışında her hangi bir yaşam formu gözlemlenmemiştir..Farzedelimki gözlendi, bir gezegen bulundu bu gezegendede bizim gibi birilerinin yaşadığı görüldüü.. Bu yine size delil teşkil etmez, eğer öyle bir gezegen varsa, onuda yaratan Allahtır. Big-bang tek başına bilinçli bir oluşumun adıdır.. Tesadüfler hiç bir şeyi açıklamaz.. Saygılar.. Sorun gözlenip gözlenmemesi değildir. Ancak eğer gözlenirse, bu sizin inancınız açısından pek içacıcı olmaz. Nedeni de, Kur'an'da tanrının açık ve net olarak evreni insan için yarattığının söylenmesidir. Bknz: 40/64- Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir! 11/7- O, hanginizin amelinin daha güzel olacagi konusunda sizi imtihan için, henüz arşi su üstünde iken gökleri ve yeri alti gün içinde (alti evrede) yaratandir. Böyle iken "Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz" desen, inkarcılar "Mutlaka bu apaçık bir büyüdür" derler. Dahası, size tanrınızın yaratma yönteminin bir süreç içermediğini açıkça göstermiştim. "'Ol' deyince hemen oluverir" den ne anlıyorsunuz ? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Başka bir gezegen bulunmuş olsa ve orada insanların yaşadığı ortaya çıksa,onlarada başka peygamberler ve kitaplar gönderilmiş olabilir.. Ve ayrıca çok ütopik bir konudur.. Öyle bir gezegen keşfedilirse, o zaman yazışırız.. Saygılar.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.