Φ Baumann Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Çocukken -ve belki de halen- hangimiz kayıtsız kalabildik, kaldırıp başımızı bakmadık ki, gökyüzünde en güzel şekilleri oluşturarak, birbirine kanat vermiş kuşların kıvrım kıvrım süzülerek uçup gidişlerine. Göçmen kuşlardı onlar. Ve belki de çocukça bir sevinçle biraz da iç geçirerek seyre dalıp “Güle güle” demişliğimiz bile vardır. Türkülerde, şiirlerde, şarkılarda özlemi, ayrılığı, sevdayı, yalnızlığı paylaştığımız göçmen kuşların itlaf edildiği modern zamanlardayız şimdi. Yeşil başlı gövel ördek sevgilinin güzelliğini değil, ölümün korkusunu anlatıyor artık. Kuş gribi salgınıyla birlikte “kuş avı” başladı. Ve modern zamanlara uygun gelişmişlikte modern virüs salgınına karşı modern uzmanların salgından kurtulma yönteminin dünyanın neresinde olursa olsun aynı olduğunu gördük. Ortaçağın veba kurbanlarının cadı ilan edilerek görüldükleri yerde hunharca öldürülmesinde olduğu gibi 600 yıl sonra bugün, virüs taşıyıcısı göçmen kuşlar suçlu ilan edilerek sürüler halinde yok ediliyor. Deniliyor ki dünya çapında bir salgını durdurmaya yönelik alınabilecek ilk önlem, virüsü taşıyan hayvanları yok etmek: Asya ülkelerinde 140 milyonu aşkın öldürüldü. Ve yine deniliyor ki, kuş gribi salgınına karşı yüksek oranlı hastalık ve ölümlerin oluşmasını önlemede en iyi mücadele yöntemi etkili bir aşının üretilmesidir: İlaç tekelleri kuş gribi aşısını bir an önce geliştirmek için çoktan yarışa girdiler. Şimdilik ise kuşlar ölüyor. Manyas’ta Kızıksa beldesinde bir gecede 1800 hindi, Romanya’nın Tuna boylarında kuğular, Yunanistan’ın Sakız adasında hindiler… Salgın, başladığı Uzakdoğu Asya’da ise can almaya devam ediyor. Endonezya, Çin, Vietnam… kuş gribine verdikleri kayıp sayılarını arttırmaktalar. Kuş gribi birdenbire hastalanıp patır patır göklerden düşen kuşlar için bir sır belki, ama insanlık için sır değil. Bilim çaresiz bir görüntü çiziyor hastalığın asırlardır katettiği yol karşısında. Ve herşey, virüsün insandan insana geçişini sağlayacak değişimi gerçekleştirdiği anda mutasyona uğramış yeni virüsün dünya çapında yaratacağı salgının dehşeti içinde, salgını önlemenin değil de, salgın karşısında neler yapılabilirin hazırlığına endekslenmiş durumda. Ve yine en son virüs Uzakdoğu’yu aşıp Urallar’a geldiğinde, oradan da saat farkıyla önce Romanya ve sonra bize ulaştıktan, yeni bir salgının Uzakdoğu ile sınırlı olmayacağı bir kez daha görüldükten sonra, DSÖ bütün ülkelere “Kıtalararası salgın görülebilir. Her ülke önlemini alsın” notasını çekti. Alınacak önlemler de belli. AB komisyonu, tüm üye ülkeleri kuş gribine karşı antiviral ilaçları stoklamaya çağırırken, DSÖ ise insanlar arasında bir salgının baş göstermesi halinde küresel olarak yeterli aşı üretimi kapasitesi olmadığına dikkat çekiyor. Kuşların göç yolları hattıyla virüsün yarattığı salgın ülkeden ülkeye nasıl izlenebiliyorsa, insanları da etkileyecek bir salgının yol açacağı kayıp sayısı nasıl bugünden bilinebiliyorsa, aslında Avian İnfluenza da bir sır değil. Avian İnfluenza; kuşlarda görülen bir grip hastalığı iken doğanın ekolojik döngüsü içerisinde hastalığa neden olan virüsün değişen yapısıyla kuşlardan evcil kanatlı diğer hayvanlara, onlardan da insanlara geçme özelliği kazandı. Yaklaşık her 10 yılda bir değişime uğrayarak ülkeler ve kıtalar arasında görülen grip salgınları içinde insanlar için en ölümcül olanı 1918‘de yaşanmış. Aynı yıllarda sürmekte olan 1. Emperyalist Dünya Savaşı’nda ölen insan sayısından çok daha fazla insanın öldüğü kayıtlara geçmiş durumda. Mişli geçmiş zamandan bahsediyoruz ve bugün H5N1 adındaki yeni virüsün dünya çapında grip salgınına yol açması için yapması gereken tek şey kendisine insandan insana geçiş özelliği kazandırması ve bu özelliği kapitalizmin azami kara endeksli koşulları içerisinde (kötü yaşam koşulları, yoksulluk…) kolaylıkla kazanabilir. Öyle ya, doğudan yükselerek tüm dünyayı tehdit eden bu virüs Asyalıların hayvanlarıyla içiçe, beraber yaşamasının bir sonucu değil mi!? Peki ya açlıkla boğuşan Afrika’da bu virüsün insanla teması nasıl engellenecek? Dahası emperyalizmin her yönden gelişmiş ülkeleri, yoksulluğa, açlığa terkettiği dünyanın geri kalan yoksul nüfusunu kasıp kavuracak olan bu virüsten kendini nasıl koruyacak? Paranın her kapıyı açtığı bu sistemde 50 milyon nüfusu yeryüzünden silen İspanyol gribinin gen dizilimi 1918 yılında Alaska’da İspanyol gribinden ölmüş bir kadının donmuş topraktan çıkarılmış cesedinden elde edilen gen bilgisiyle ortaya çıkarılmış, virüs laboratuar ortamında yeniden canlandırılmış. Ve tabii ki kuş gribine dair elde edilen tüm bilgiler ABD’nin Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün Gen Bankası’nın “kasalarına” yerleştirilmiş durumda. Mişli zamandan şimdiki zamana atladığımızda kuş gribi artık bilinemez değil. Bugün Uzakdoğu Asya’da H5N1 adlı virüs yeniden değişime uğrayarak insanlar arasında ve dünya çapında yayılmaya başladığında insanlık hiç de savunmasız değil, fakat biliyoruz ki dünyadaki kuş ölüleri insan ölüleriyle yer değiştirdiğinde kuş gribinin toplu mezarları sınıfsal farklılaşmanın kahreden göstergeleri olacak: O mezarlarda yalnızca yoksullar olacak. Şimdilik uzaklarda bir yerde sebep olduğu sınırlı sayıda insan ölüsü ve gökyüzünün sınırsızlığında uçup gelen virüslerin neden olduğu hindi-tavuk ölümleriyle hayatımıza giren kuş gribini günlük yaşamda soğuk esprilerle “Aa yoksa kuş gribi mi oldun?” ya da kanatlı kuşlarla aramıza mecburi mesafe koyarak karşıladık. Bugün için böyle ama ya gelecek? Kuş gribi salgınına hazırlık için çıkarılacak tüm küresel eylem planlarında emperyalist devletler ve onların uluslararası kuruluşları, ölümlerle ortaya çıkacak sosyal karışıklıkların önlenmesi için alınması gereken tedbirleri şimdiden başa yazdılar bile. Varsayalım ki, milyonlarca insan aniden hastalanıp ölmeye başladığında neler olacak? İnsanın ve bir bütün olarak doğal çevresinin metalaşmış olduğu toplumsal yapılardan oluşan insanlık dışı bir sistemin azami kar düzeneklerini yerle bir etmenin tüm nedenleri, onu yok edecek yeni insanlarla birlikte ortaya çıkmaz mı? Herşey olup bittiğinde yeni çağın yeni çocukları emperyalist barbarlık altında yaşadıklarımızı masal gibi dinleyecekler. “Ne mutlu Sosyalizmin gelecek kuşaklarına!…” Onlar bu hastalıklarla sınıfsal hiçbir ayrım ve bölünme olmadan başedebilecekler. Sevgiyle.. Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Çocukken -ve belki de halen- hangimiz kayıtsız kalabildik, kaldırıp başımızı bakmadık ki, gökyüzünde en güzel şekilleri oluşturarak, . . . Herşey olup bittiğinde yeni çağın yeni çocukları emperyalist barbarlık altında yaşadıklarımızı masal gibi dinleyecekler. “Ne mutlu Sosyalizmin gelecek kuşaklarına!…” Onlar bu hastalıklarla sınıfsal hiçbir ayrım ve bölünme olmadan başedebilecekler. Sevgiyle.. Ya KoBa bunlardan bizene neden anlatıyorsunki bu ülkede ve bir çok ülkede herşey yolunda, sanırım sen bu ülkede yaşamıyorsun. Hatta herşeyin güllük gülüstanlık olduğunu anlaman için imzamda yazanları okuman yeterli Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2005 KOba tebrikler devamını bekleriz sevgiler Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.