Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"__EVLİLİK__" ARTIK KADIN VE ERKEK İÇİN ARZU EDİLMİYOR... (Geçen yıl, Saudi Arabistan bile bir erkeğin kızını evliliğe zorlayamayacağını açıkladı.)


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
sevgili diloş

ben o milyonda bir ihtimali yakalamış birisiyim...

 

evliliklerde

herşey planlandığı gibi gitmediğinde ne yazıkki katlanan taraf yine kadınlarımız..

ama bunun suçlusu kim dersen arkadaşım yine o kadınlar diyeceğim...

kendilerini sadece evliliğe endeksli bir hayat için hazırlarlarsa yada hazırlatılırlarsa(aile faktörü)

işler sarpa sardığında sudan çıkmış balıktan farkları kalmaz...

ayrıca

evlilik kişiyi sahiplenme yeri değildir...

özgürlükleri kaldırırsanız,

sevdiğiniz kişinin benliğini kendi istediğiniz şekilde değiştirmeye kalkarsanız...

eşiniz artık evdeki bir dekordan öteye gitmezse

vs....

senin söyleminle evli ve ölü balık gözlü çiftler etrafımızda yaşayıp dururlar...

 

Frozen...

Demek o milyonda bir ihtimalin sahibi sensin öyle mi? Bak şimdi seninle ilgili düşüncelerim bir başka boyut kazandı :getlost: ne bu?...kıskançlık sanırsam :o:lol: kızım orta yerde söylenir mi böyle şeyler...nazara falan gelirsiniz maazallah...

 

şaka bi yana..."ruh eşi" kavramı çok üst bir boyut...eşruhlarla ilgili bir kitap okudum geçenlerde...ürpertti beni...yani o yoğunluk ve o sevgi inanılmaz...umarım bu şansı en iyi şekilde değerlendiriyorsundur...

 

gerçi hayatla ilgili öğrendiğim bir şey daha var...hiçbir zaman hiçbir şey tam olmuyor...yani eksik oluyor birtakım şeyler...ve hayatımız o eksiklikleri kapama telaşıyla geçip gidiyor...eminim sende yaşıyorsundur bunu Frozen...bu eksiklerin yaşadığın o güzelliği gölgelemesine izin verme arkadaşım...

 

kadınlarımız...çok haklısın...bize bizden oluyor her ne olursa...şu ataerkil zihniyet öylesine kök salmış ki özellikle hemcinslerimizin içine söküp atmak çok zor..."yuvayı yapan dişi kuş " ninnisiyle uyutulduk biz...ve bu uykudan her uyanmak isteyişimizde aynı el,aynı ısrarla ve aynı ninniyle okşuyor başımızı...ne çare...

Gönderi tarihi:

Evlilikler anlaşma değildir bana göre... Yani bir antlaşma imzalanmaz... böyle düşünürsem bana çok resmi çok dramatik bir kurum olurmuş gibi geliyor. Oysa insanın mutlu bir evlilik yapabilmesi için hala içinde çocuk kalan bir tarafının olması gerek öyle olmalı ki o çocuk evcilik oynamaya devam etsin. Kadın sıcacık evini süslesin, yarınlar için hayalleri devam etsin, erkek kadına onun sahibiymiş gibi değil en yakın dostu, en güvenilir yol arkadaşı olarak baksın... Kadına efendilik taslamasın ki kadın kendine olan güvenini kaybetmesin. Bir kadın özgüvenini kaybederse o "evlilik" kaybeder aslında.

 

Ataerkil ailelerimizin "evin reisi" "son sözü söyleyeni" erkektir kavramı değişmeli. İki kişi ortak bir kararla hayat yollarını birleştiriyorsa o yolda her daim birbirlerine ihtiyaç duyacaklarını unutmamalılar. Kendine güvenen ve toplumsal komplekslerden sıyrılan erkekler kadınlar üzerinde hakimiyet kurmazlar zaten. Kadına kabadayılık taslayanlar toplumda yer edinememiş, kendi komplekslerinden kurtulamamış, kendisine kendini ispatlayamamış erkeklerdir. Kadına yüz verirsen tepene çıkar mantığına hiç katılmıyorum kendisini eğitebilmiş insanlar kimsenin tepesine çıkmazlar, haklara saygı duyarlar, birbirlerini kısıtlamazlar, düşüncelerini ifade etmeye hak tanırlar, birbirleri üzerinde güç gösterileri yapmazlar. Ama ne yazık ki çevremizde böyle olmayan eşler ve evlilikler görüyoruz.

 

Evliliğin aşkı öldürdüğüne inanmıyorum. Aşk bir ateştir ilgilenilmezse söner. Evliliği bir sonuç olarak görürsek o zaman bize sıkıntıdan başka birşey vermez. Evlilik bir başlangıçtır. Hayatınızın geri kalanına birlikte yola çıkmaktır. Heyecanınızı, kaybetme korkunuzu, saygınızı, ilginizi kaybederseniz o evlilik artık ızdırap vericidir.

 

Evlenmekten korkmamalı insanlar toplumu ayakta tutabilmenin en etkili yolu aileyi ayakta tutmaktır. Eğer yürümeyen bir evlilik varsa onun bitmeside en az evlenmek kadar gerekli. Çünkü hem çevreye kötü bir örnek teşkil eder, hem bireyleri başka arayışlara iter, hemde evliliği paylaşanların birbirinden nefret etmeye başlamalarına sebeb olur.

 

Erken evliliklerde kişilikler henüz tam oturmadığından evlenenler ne evliliği, ne de birbirilerini iyi tanıyamazlar o yüzden kişilikler oturmadan evlenmemeli hiç kimse. Neden evleneceğini, ne beklediğini, neler verebileceğini, neler alabileceğini, bir ömür o insanla anlaşıp anlaşamayacağını iyi düşünmek gerek. Ve mutsuz olma ihtimalim var diye de evlilikten kaçmamalı. İnsanlar yalnızkende çok mutsuz olurlar... Evliliğiniz bitse bile eğer evladınız varsa ihtiyarladığınızda sizi sevecek sizden biri var olacaktır. Bu bile bir kazançtır.

 

Almayı beklemeden sevgi vermeyi bilen, hatayı sürekli karşısındakinde değil kendisinde de arayan için zor birşey değil evli olmak... Aksine hayat mücadelesinde yalnız olmadığınız için güvendesiniz demektir...

Gönderi tarihi:

evlilik tecrübem yok..ama..yaşamdan okuyup ..duyduklarıma nazaran bildiğim bi kaç şey var..evlilik yada diğer ilişkilerde bir benzeştirme terörü sözkonusu..biri diğerini kendine banzetmeye çalışır..buda bencillik tabi..karşındaki sen olursa, o nolucak dimi..o nasıl kendini var edicek..bu kişiliksizliğe götürür..bide şu durum var..olmasın ilişkimiz düşmanımız..bir çok ilişkililik halinde..öyle bir yere gelir ki durum..bırakın kendilerinin birbirlerine düşmanlığını ..ilişkileride ortak düşmanları oluyor..bir zaman sevgi ve samimiyetten anlatılan özel durumlarınız ve sırlarınız bile size gerisin geriye silah olarak kullanılıyor..

 

***aslında kendinle barışık..sevgilinlede yada karınla öncesinde olan durumu içine sindirip..varolduğu içinde sevebilirsen onu..helede önce zayıflıklarını..sonrasında da bir sorun olacağını zannetmiyorum..insan doyumsuzluğu neticesi..hep bir daha iyisi vardır düşüncesi ile yaşıyor..hep arayışta..kurnazca..

***hele hele de birde kişi ne istediğini bilse.. :unsure: ....

Gönderi tarihi:

Sevgili Dipnot;Harem düşündüğün şey değildir.İnsanların fantezilerinden doğmuş hikayelere inanmamanı beklerdim.Ailesi olan her erkeğin bir haremi vardır.Aşağıdaki alıntı sanırım harem konusuna bir açıklama getirebilir..

 

Harem Nedir?

Harem lûgatte korunan, mukaddes ve muhterem yer anlamına gelir. Ev, konak ve saraylarda genellikle iç avluya bakacak bir şekilde planlanan, kadınların yabancı erkeklerle karşılaşmadan rahatça günlük hayatlarını sürdürdükleri kısımdır. Burada yaşayan kadınlara da harem deniyor olması, İslamiyet'in bu bölümlere, özellikle hane kadınlarıyla belirli bir kan bağı dışında kalan erkeklerin (nâmahrem) girişini yasaklamasından kaynaklanır.

 

Osmanlı devlet teşkilâtında harem-i hümâyûn tabiri hem haremi hem de enderunu içine alır. Enderun padişah, saray ve devlet hizmetinde bulunacak erkeklerin, harem ise ikametgâh görevinin yanında kadınların yetiştirilmesi için bir eğitim müessesesidir. Bu bakımdan hareme yüksek dereceli kadınlar akademisi de denilebilir. Burada en alt kademe olan cariyelikten ustalığa kadar bir terfi sistemi bulunmaktadır.

 

Haremin bu son derece çarpıcı ve ilgi çekici yönü ne yazık ki, hep geri plana itilmiş ve yeterince değerlendirilmemiştir. Buna karşılık harem hayatının gizliliği ve mahremiyeti herkese malum olduğu halde özellikle batılı yazarlar tarafından hiç bilinmeyeni en bilinen kısmıymış gibi harem hakkında anlatılanlar basit ilişkiler üzerine kurulmuştur. Buradaki bilgilerle senaryolanan çeşitli film, roman ve tiyatrolarda da maalesef çok geniş bir teşkilata sahip bulunan haremin asıl fonksiyonu göz ardı edilmiş veya maksatlı olarak unutturulmaya çalışılmıştır.

 

Oysa son yıllarda harem üzerine yapılan yerli ve yabancı bilim adamlarının yaptıkları çalışmalar Osmanlı sarayının harem bölümünün padişahın evi ikametgâhı olmasının yanısıra dünyada eşi benzeri görülmeyen bir mektep hüviyetinde olduğunu gözler önüne sermektedir.

 

Harem-i Hümayun hakkında on yıllık yorucu bir mesai sonunda arşiv belgelerine dayalı bir doktora tezi hazırlayan Amerikalı uzman Leslie Peirce "Biz batılılar İslam toplumunda cinselliği saplantı haline getirmek gibi eski ama güçlü bir geleneğim mirasçılarıyız. Harem, müslüman cinsel duyarlılığı üzerine kurulu Batı efsanelerinin kuşkusuz en yaygın simgesidir" dedikten sonra haremin amaç ve teşkilatı hakkında verdiği bilgiler aleyhteki iddialara en güzel cevaptır.

 

"Hanedan ailesi üyeleri için harem bir ikametgâhtı. Sultan ailesinin hizmetkârları için ise bir eğitim kurumu diye tarif olunabilir. Genç kadınlar sadece padişaha uygun cariyeler ve annesiyle diğer ileri gelen harem kadınlarına nedimler sağlamak amacıyla değil, aynı zamanda askerî/idarî hiyerarşinin tepesine yakın erkekler için uygun eş sağlama amacıyla eğitilirlerdi. Enderun, saray içinde padişaha kişisel hizmet yoluyla erkekleri nasıl saray dışında hanedana hizmet hazırlıyorsa, harem de kadınları padişah ve annesine kişisel hizmet yoluyla dış dünyadaki rollerini almaya hazırlıyordu.

 

Azat edilerek enderun mezunları veya diğer görevlilerle evlendirilen bu kadınların payına da kocalarının oluşturduğu erkek hanelerini (selamlık) tamamlayan haremler oluşturmak düşerdi.

 

Sultan hanesinin kurduğu teşkilat ve eğitim kalıbı bu köle evlilikleri vasıtasıyla çoğaltılarak Osmanlı yönetici sınıfının sosyal ve politik temelini oluşturuyordu. Saray eğitim sisteminin -hem erkek hem de kadınlar için- ana hedeflerinden biri hükümran hanedana sadakatin aşılanmasıydı. İmparatorluk elitini sarmalayan bağları erkekler kadar kadınlar da sürdüğü için elitin sadakatinin odağında sadece padişahın kendisi değil, aynı zamanda sultan hanesinin kadınları, yani bir bütün olarak haneden ailesi vardı."

 

Yine 17. yüzyıl bazı batılı yazarlardan haremin gizliliğinin yaznısıra harem hakkında konuşamların da fanteziler üretmekten başka bir şey yapmadıklarını gözlemlemek mümkündür.

 

"Sarayın, ikinci avluya girmelerine izin verilen yabancıların gidebildiği kadarını gördüm... İçeriyi görmedim. Ama hükümdarlarına karşı huşu duyduklarını gösteren şahane bir sessizlik ve saygı içindeki sonsuz bir görevliler ve hizmetkârlar kalabalığı ile karşılaştım." (Henry Blunt, A Voyage into the Levant, 1638).

 

"Kadınlar dairesine ilişkin bir bölümü buraya, okuyucuya bu daireyi iyi bilmenin imkânsızlığını anlatabilmek için dahil ediyorum... Buraya erkeklerin girmesi yasaktır ve bu yasak Hristiyan manastırındakinden çok daha büyük bir dikkatle uygulanır...

 

Sultanın aşk hayatının niteliği gizli tutulur. Bunun üzerine konuşmayacağım ve bu konu hakkında hiç bir bilgi edinemedim. Bu konuda fantezi kurmak kolay ama doğru bir şeyler söylemek alabildiğine güçtür." (Jean-Baptiste Tavernier Nottvelle Relation de l'interieur du serrail de Grand Seigneur, 1675).

 

"Kardeşim, Osmanlı imparatorlarının sarayı konusundaki merakını herkesten kolay giderebilirim. Çünkü yirmi yıldan fazla bir süredir bu sarayın içine kapalı kalmış biri olarak güzelliklerini, yaşam tarzını, disiplinini gözlemleme zamanım oldu. Çeşitli yabancı gezginlerin bir kısmı dilimize de çevrilmiş olan bir çok fantastik tasvirine inanılacak olursa b sarayın büyülü bir yer olmadığını hayal etmemek güçtür... Fakat sarayın asıl güzelliği içinde gözlenen düzende ve burada yaşayan güçlü kişilerin hizmetine bakacak olanların eğitiminde yatar." (François Petis de la Croix, Ett General de l'Empire Ottoman, 1695).

Not:Bu yazı Tarih ve Düşünce Dergisinden alınmıştır..,

 

Sevgili Diloş;

 

Nickimin anlamını merak etmişsin..:) Açıklayayım:

 

Taurusmutis 2 kelimeden oluşuyor.Bana kısaca hitap ettiğiniz Taurus ve Naty'min arasıra kullandığı Mutis..

 

Taurus:Burcumun,zodyaktaki karşılığı yani boğa burcu yada boğa..

Mutis:Türkçe karakterler kullanıldığında Mutiş,yani isminin şirinleştirilmiş ve sevdiklerimin bana seslendikleri şekli..

 

Umarım anlatabilmişimdir..;)

 

Saygı ve sevgilerimle..

Gönderi tarihi:

Bilgi için çok teşekkür ederim taurusmutis... :clover:

 

Konumuza dönersek sevgil diloş ve frozen duygu ve düşüncelerini çok güzel ifade etmişler kendilerine buradan teşekkür ediyorum... :clover:

 

Bugüne şöyle bir baktığımızda durum daha belirgin bir hal alıyor sanıyorum....

Bugünkü kuşaklardan öncekilerin evliliklerini bu zamanda aramak artık beyhude bence ve koşullar çok değişti.

Değişen koşullarla birlikte evlilikten beklentiler de değiştirdi.

Çünkü bence önce kadın değişti. ;)

Kadın daha çok eğitimli, kadın daha çok ekonomik özgürlüğe sahip, kadın çalışıyor, üretiyor..

kadın bireysel özgürlüğüne de sahip. Kadın kendi gücüyle yaşam kalitesini elde edebileceğini de biliyor.

Kadın artık cinselliğini sadece evlilik içinde değil dışında da ifade edebileceğine inanıyor.

Sadece evinin kadını olmak, evle kendini özdeşleştirmek, kendini kocasına ve çocuklarına adamak, çocuk doğurmak, çocuğa bakmak...

Bunlar hep gerilerde kaldı artık.

Ne düşünürsek düşünelim ve ne yaparsak yapalım objektif olarak baktığımızda bu gerçekler bir bir kendini gösteriyor...

Yani;Kadın artık kendini koruma altına almak amacı ile evliliği düşünmüyor.

Evliliği güvenlik sistemi olarak değil, kadın ve erkeğin eşit olarak yaşamı ve ortak hedefleri paylaşacağı coşkulu ve heyecanlı bir yaşam biçimi olarak görüyor.

Burada doğal gereksinimi olan ilgiyi, önem verilmeyi, sevgiyi, aşkı ve mutluluğu arıyor.

Ruhsal ve bedensel doyumları arıyor. Bunlar varsa evlilik iyi gidiyor. Yoksa o zaman çanlar çalmaya başlıyor.

 

Yine bugün artık bir erkek olarak şu gerçeği kabul edelim artık...

Kadın daha çok aklıyla davranıyor ve bilinçli hareket etmeye çalışıyor.

O da biliyor ki artık evliliğinde kendisinin bir ''tekel'' olma durumu yoktur. :)

Rekabet hemen bir adım ilerisindedir.

Kendisine özen göstermeli ve daima bakımlı olmalıdır.

Kendini yenilemeyi hep sürdürmelidir.

Ortak yaşamı rutinleştirmemelidir. Heyecanı hep yeniden yaratmayı bilmelidir. Dırdırla erkeği bunaltmamayı, onu nefes alamayacak duruma getirmemeyi düşünmeli, eksikliklerini bu şekilde kapatamayacağını bilmelidir. Yaşamı paylaşırken erkeğin bireysel özgürlük alanlarına müdahaleci olmamayı öğrenmelidir.

Belki bu şekilde tüm bu gerçekliliği tüm çıplaklıklığıyla görmeye başladığımızda sanıyorum erkek olarak kendimizi de gözden geçirmek ve öz eleştiri yapmak zamanı geldide geçiyor bile...

Hepinize sevgi ve saygılarımla.. :clover:

  • 2 ay sonra...
Gönderi tarihi:
kadınlarımız...çok haklısın...bize bizden oluyor her ne olursa...şu ataerkil zihniyet öylesine kök salmış ki özellikle hemcinslerimizin içine söküp atmak çok zor..."yuvayı yapan dişi kuş " ninnisiyle uyutulduk biz...ve bu uykudan her uyanmak isteyişimizde aynı el,aynı ısrarla ve aynı ninniyle okşuyor başımızı...ne çare...

 

Çok haklısınız sevgili diloş... :):clover:

 

Şimdi durum böyle iken gelin hep birlikte bir ortam düşünelim ve çalışanları olsun ve bunların arasında evli ve evli olmayanları olsun..

Benim personelimde dörebildiğim bunlar ki günlük yaşamda da sık sık rastladığım belirtiler...

İlginç bir durum ortaya çıkıyor aslında..

Şöyleki; Öncelikle hayatında biri olan ve olmayanlar ile evli olanlar ya da birlikte olanlar diye iki gruba ayırabilirim durumu. İstekler de beklentiler de duruma göre değişebiliyor aslında...

Evli olmayanlar, hele de yirmili yaşlarda ise birlikte olduğu erkekle sürekli bir yerlere gidip gezmek istiyor...

Ki haklı...

Ancak evliyseler devreye boşuna masraf yapmayalım mantığı giriyor... :)

Birlikteyken erkeğin kıskanması, sorması, sürekli didiklemesi hoşa giderken, evlenince bu durum bir süre sonra sıkıcı bir hale dönüşüyor...

Birlikteyken kalbin ağızdan çıkma hali sürekli yaşanırken ve sonsuza dek süreceği sanılırken evliliklerde bu durum, yerini sadece erkek geciktiğinde "Acaba başına bir şey mi geldi" huzursuzluğuna bırakıyor ne yazıkki... :lol: :lol:

Yine; Birlikteyken olmayacak yerlere para harcanırken evliyken ele geçen para ya evin bir eksiğine ya da çocuğun okul taksidine yatırılıyor...

Birlikteyken buluşmalardan önce makyaja son bir kez bakılıp, parfüm sıkılıp naneli sakız çiğnenirken evlilikte bütün bu işlemler evde bir aradayken değil sadece dışarı çıkıldığında yapılıyor oluyor...

Ama herşeye rağmen ben bunları gözlemleye durayım mesai saatleri arasında verilen kahve molaları oldukça keyifli geçiyor...

Sevgiyle ve umutla kalın... :):clover:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.