Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 bu konu hakkında tartışma istememenizi de anlayışla karşılarım tartışmak istemememin nedeni, müslümanlar dahil bugün kimsenin itiraz etmediği sperm+yumurta'dan rahimde (tarlada) insan oluşabildiği kesindekn, bunu tartışmaya açmak hem sana, hem de dinine zarar verir, yoksa bunu tartışmak beni germez. Peygamber Efendimiz(s.a.v.) o dönemin bilgisi olarak neyi kullanabilir kiteknoloji var mıydı? gök bilimi var mıydı? bunları bilip öyle yorum yapmak gerek zira unutmayalım ki ilk olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ümmi idi.. En’âm Sûresinin 96 . Ayetinde O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir (ölçüp biçmesidir). evet bu ilim nereden gelmiştir Efendimiz(s.a.v.)'e düşünmek gerek.. O dönemin şartlarına göre de bilim vardı, teknoloji vardı sevgili kardeşim. Muhammed'den çok çok çok önce birileri, yılı 12 aya bölmüştü. Gökteki yıldızları izlemek için gözlemevi yapmışlardı. Bugün falcılıkta kullanılan Burçlar falan sallamasyondan doğmadı. "Haram aylar" kavramını kullanan bir toplumun takvimi olmadığını söyleyemezsin. Daha hiç bir eğitim almamış bir çocuğa sor, gecenin dinlenme ve uyku zamanı olduğunu bilir, Geceden sonra sabah geleceğini bilir. Bunlar olağanüstü bilgiler değildir. Güneşi ve ayı hesap ölçüsü olarak insanlar ilk çağdan beri kullanmışlardır. Bazı toplumlar ay takvimini, bazı toplumlar da güneş takvimini benimsemiştir. Peygamberden 600-800 sene önce Romalılar, bugünkü kullandığımız takvimi kullanıyorlardı. Onlardan Çok çok çok daha önce Sümerle ve Mısırlılar güneş takvimi kullanıyorlardı. Güneş ve ay takvimlerinin benimsenmesi toplumların geçim kaynaklarıyla doğru orantılıdır. tarımla uğrasanlar genelde Güneş takvimini, göçebeler de ay takvimini kullanmışlardır. Muhammed evinden çıkmayan bir adam değildir. Şam'a Yemen'e Kudüs'e ticaret amacıyla gitmiş bir adamdır. Bir çocuğun bile bilebileceği bilgiler ile çüçük bir sohbet sırasında öğrenilebilecek bilgileri kullanmak zor birşey değildir. En çok tanınan kelimeler bakarak, Muhammed'in "biryerlerden birşeyler" duyduğunu anlayabilirsin. Rahman= Brahman (Çok ilahlı Hint kültüründeki en büyük ilah) (Muhtemelen Yemen taraflarından öğrendi) İblis= Diablos (Yunan kültürüne göre Kötü güç) (Muhtemelen Şam, Kudüs civarından öğrendi) Firdevs= Paradise (Cenent) (Muhtemelen İranlı tüccarlardan öğrendi) Adn= Eden (cennet) (Muhtemelen Şam'da öğrendi, Süryanice) Diğer birçok şey (Yahudilerden, Hristiyanlardan) Saygılar. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Sizin tanımladığınız anlamdaki ruh inancı, bilinmeyen bir şeydir. Bilinmeyen birşeyin ne olacağını da bilemem. Bildiğim ruh ve akıl, beynin bütün sistemlerinin açık olup, üretim yapmasıdır, beyinden bağımsız değildir, böyle düşününce haliyle o da yok olacak. Senin tanımlamandan farklı bir tanım illa yanlış dir diye bir hüküm yok.. Bende senin tanımladığın ruh'a katılmıyorum.. Keşke gidenlerden bir haber alınabilseydi.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Senin tanımlamandan farklı bir tanım illa yanlış dir diye bir hüküm yok..Bende senin tanımladığın ruh'a katılmıyorum.. Keşke gidenlerden bir haber alınabilseydi.. Saygılar.. xlark tades, benim tanımlamam diye bir şey yok. Bahsettiğim olay bilimsel olarak bilinen olaydır. Sadece adına ruh diyoruz. Senin tanımladığın ruh ise hayali boyuttadır. Yani hakkında hiçbir hüküm koyamayız. Çünkü bedenden ayrı olduğu belli, ne de beden öldükten sonra ruhun bir yerlere gittiği belli. Tamamen hayali bir düşünce. Ortada şöyle bir gerçek var !!! Ruh, insan beyninin sonuçlarıdır, beyin ölünce ruh hiçbir şekilde algılanamaz. Ben gerçek olana bakarım, hayali düşünceler için şöyledir böyledir diyemem. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Bilim şöyle diyor bilim böyle diyor diyorsunuz.. Lütfen bana bilimsel olarak Ruh nedir kaynağıyla birlikte yazar mısın.. Ama lütfen kaynağıyla birlikte.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Bilim şöyle diyor bilim böyle diyor diyorsunuz..Ben öyle şeyler demem. "Bilimsel olarak" diye başlayan cümlelerim "somut olarak" yani "deneysel olarak" anlamı taşıyor. Lütfen bana bilimsel olarak Ruh nedir kaynağıyla birlikte yazar mısın..Ama lütfen kaynağıyla birlikte.. Bilimsel ruhu açıkladım yukarılarda, ama kaynak göstermem doğru olmaz, çünkü hep felsefe yapılarak açıklanmaya çalışılmış. Ortada şöyle bilimsel (deneylenebilir, somut) bir gerçek var !!! Ruh, insan beyninin sonuçlarıdır, beyin ölünce ruh hiçbir şekilde algılanamaz. Bedene yapılan çalışmalar insan bilincini etkiler. Bu da maddeden bağımsız olmadığı anlamına gelir. Eğer madde olmadan ruh deneylenebilseydi, o zaman ruh bedenden ayrıdır diyebilirdik. Dikkat edin Ruh yoktur demiyorum, bir çok faktör bilinmediği için anlaşılamaz demek istiyorum. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2007 Sayın Tarafsız.. Bana bilimsel kaynak getiremiyorsan, nasıl bilimsel diyorsun yazdıklarına.. Eğer bilimselse kaynağını yaz.. "Dikkat edin ruh yoktur demiyorum, bir çok faktör bilinmediği için anlaşılamaz" demişsin.. Ama bir üsttede "Bilimsel ruhu açıkladım yukarılarda" demişsin.. Bu ikisi çelişmiyor mu..? Yoksa ıspatlanmamış teorileri bilimsel kesin sonuçlar olarak mı görüyorsun.. Teori, teori olarak kaldıkça, yani ıspatlanamadıkça, kesinlik arzetmez.. Bu açıdan bilimseldir diye öne sürülen teorilerin bağlayıcı özelliği yoktur.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 xlark tades bak ne demişim şu cümlemde, parantez içindekine dikkat. Ortada şöyle bilimsel (deneylenebilir, somut) bir gerçek var !!! Bilimsellikten kastımı parantez içinde belirtmişim zaten. Zaten bunada gerek yok. Bilimsel kelimesi geçen bir cümlede SINANABİLİRLİK ilkesi anlatılmak istenir. Kanıtlama ise ayrı bir konu, o kesinlik, alternatifsizlik anlamı taşır. Buna dayanarak, ben hangi iletimde, "bilimsel olarak kanıtlanmış" diye bir cümle kullandım, bu konuda ? Bilimsel olarak düşünmek ayrı şey Bilimsel olarak kanıtlanmıştır demek ayrı şey. Somut ve deneylenebilir (sınanabilir) her kavram, bilimin konusudur, dolayısıyla yöntemidir. Bilimsellik kelimesini kullanmamdaki kastım budur. Çelişki yok !!! Ben doğru söylediğini anlamak için "Bilimsel Kanıt" isterim, bilimsel kanıt yoksa sen doğru söylüyorsun diyemem, çünkü o zaman herkesin bir fikri olacaktır, hangisin doğru yada yanlış olduğunu ayırt etmemiz için bilimsel kanıt gerekiyor. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Bilmin yetersiz kalması benim inancımı etkilemez.. Herşey bilim değildir.. Çünkü herşey madde değilir.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Bilmin yetersiz kalması benim inancımı etkilemez..Senin inancın doğru değil (kanıtlı değil çünkü), sen nasıl inanıyorsan inan, bağlayıcılığı yok, bir insana gidipte, bak kardeş ben Allah'a inanıyorum, çünkü Allah var dersen, hiçbirşey elde edemezsin o inanmadıktan sonra. Ama bir insana, bak kardeş, dünya küre biçimindedir, al sana kanıtları dersen, her şekilde ve şüphesiz olarak inanır. Bir öğretmen öğrencilerini Allah'a inandıramakta çok güçlük çeker, çünkü hiçbir kanıt sunamaz. Ama bilimsel gerçeklere anında inandırabilir. Kısacası kanıt yoksa, düşünce kaosu yaşanır. Senin inancın başkası için bir değer taşımaz. Herkesin inancı farklı olur. Çünkü herşey madde değilir.. Herşey madde ve enerjisidir(sonucu). Kanıtları vardır. Herşey madde değildir demekle tezin doğru olmaz. Kanıt göstermen gerekir. Kanıt göstermeden kimse sana katılmaz. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Allah'a inanıyorum, çünkü Allah var dersen, hiçbirşey elde edemezsin o inanmadıktan sonraBana göre doğru neyse onu yazarım, başkasının inanıp inanmaması kendi sorunu.. Herşey madde ve enerjisidir(sonucu). Kanıtları vardır. Herşey madde değildir demekle tezin doğru olmaz. Kanıt göstermen gerekir. Kanıt göstermeden kimse sana katılmaz. Ruh madde değildir.. Sevgi madde değildir.. Hayal madde değildir.. Rüya madde değildir.. Sana göre soyut şeylerdir ama bana göre henüz mahiyetleri tam olarak bilinmeyen şeylerdir.. Her konuda bilimsel kanıt isterseniz, sadece fizik, kimya, biyoloji konuşalım ne dersiniz..? Bilmin sınırları bu kadarsa benim sorunum değil.. Var yada yok inanmamktada serbestsiniz.. Bu benim görüşümdür, kimseyi bağlamasınıda beklemiyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Ruh madde değildir..Sevgi madde değildir.. Hayal madde değildir.. Rüya madde değildir.. Sana göre soyut şeylerdir ama bana göre henüz mahiyetleri tam olarak bilinmeyen şeylerdir.. Hepsi maddenin sonucudur. Madde olmadan hiçbiri olmaz. Aksini düşünüyorsan kanıtlaman gerekiyor. Aksi halde düşüncelerin yanlış olarak değerlendirilebilir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Hepsi maddenin sonucu değildir.. Fakat maddeyle devamlı etkileşim halindedir.. Yalnız şunu karıştırmaak gerekir.. Rüya, hayal, sevgi, üzüntü hepsi hadistir yani sonradan yaratılmıştır.. Allah her türlü yaratmayı bilendir.. Maddeyi yaratmışsa, madde dışı şeyleri yaratmaya da kadirdir.. Aşk sevgi, hüzün gibi şeylerin beyinde algı merekezi vardır bu yönüyle maddeyle ilşkilidir.. Ama algılanan şey ve algıdan sonraki bizdeki meydana gelen duygular madde olamaz.. Şuan için somut kanıt bulunulamasada, bunun böyle olduğuna inanıyorum.. Ayrıyeten somut kanıtları olmayan herşey "yoktur" diye bir kanunda yoktur.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Şuan için somut kanıt bulunulamasada, bunun böyle olduğuna inanıyorum. Yeterli bir cevap benim için. Teşkkür ederim. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Ama şu da önemli.. Somut kanıtları olmayan herşey "yoktur" diye bir kanunda yoktur.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Ama şu da önemli..Somut kanıtları olmayan herşey "yoktur" diye bir kanunda yoktur.. Zaten anlatmaya çalıştığımda bu. Bir şeyin yokluğu değil varlığı önemlidir bizim için, bilemediğimiz şey zaten bilinmeyen şeydir. Hakkında kafadan ne sallarsanız sallayın yanlıştır diyemeyiz. Ama Kanıtlanan şey mutlaka vardır. Tartışmaya imkan vermez. Kanıtlanmayan bir şey için "vardır" diyemeyiz. "vardır" kelimesi kanıtlanmış şeyler için doğrudur. İddiamız doğrudur demek için, kanıtlanmış olması gerekiyor. Aksi halde hayalden, inançtan, teoriden öteye gitmez. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Arkadaşım ben mantığımla var olduğunu buldum.. Benim için yeterli.. Tasarımdan bu kanıya varıyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Arkadaşım ben mantığımla var olduğunu buldum..Benim için yeterli.. Ben de mantığımla yok olduğunu buldum, ama bu benim için yeterli değil, bunu kanıtlamam gerekiyor. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Ben de mantığımla yok olduğunu buldum, ama bu benim için yeterli değil, bunu kanıtlamam gerekiyor. Kanıtla o zaman Ama az önce ben tanrıya inanıyorum demiştin.. Neyse.. Buyur yok olduğunu kanıtla.. Saygılar.. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 xlark tades anlatmak istediğimi anlamadın tekrar gözden geçir. Bende sana dedim ki, "bende kendi mantığımla tanrının yok oluğunu buldum ! Sen kendi mantığınla var olduğunu buldun, İkisinden biri yanlış, hangisinin yanlış olduğunu bulmak için birini kanıtlamak gerekiyor. Örnek olsun diye yazıyorum bu sembolik düşünceleri, çünkü ben bir yaratıcıya inanırım, ama benim inanmam doğru olduğu anlamına gelmez ve doğruymuş gibi ahkam kesmem, düşüncem kanıtlara göre değişebilir. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 çünkü ben bir yaratıcıya inanırım E kardeşim ne diye uğraştırıyon beni iki saattir.. İnanıyosan peroblem ne.. Kanıt isteyene alemi göster yeter.. Ben öyle yapıyorum.. Saygılar.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 E kardeşim ne diye uğraştırıyon beni iki saattir..İnanıyosan peroblem ne.. Kanıt isteyene alemi göster yeter.. Ben öyle yapıyorum.. Sayın kralx, neden eksik alıntılıyorsun TARAFSIZ'ın cevabını? Onun söylediği şey, kanıtlanmadıkça, Tanrı var demek, bir iddiadan, teoriden, tahmin'den, inançtan öteye gitmez, o da onu söylemiş zaten. çünkü ben bir yaratıcıya inanırım, ama benim inanmam doğru olduğu anlamına gelmez ve doğruymuş gibi ahkam kesmem, düşüncem kanıtlara göre değişebilir. Saygılar. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Sayın kralx, neden eksik alıntılıyorsun TARAFSIZ'ın cevabını? Onun söylediği şey, kanıtlanmadıkça, Tanrı var demek, bir iddiadan, teoriden, tahmin'den, inançtan öteye gitmez, o da onu söylemiş zaten. Saygılar. teşekkürler BrainSlapper Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 İnanması önemli.. Kanıt için illa görmesi gerekiyorsa bu mümkün değil.. Bana göre kanıt, kainatın kendisidir.. Saygılar.. Alıntı
Φ EMPATİ Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 tartışmak istemememin nedeni, müslümanlar dahil bugün kimsenin itiraz etmediği sperm+yumurta'dan rahimde (tarlada) insan oluşabildiği kesindekn, bunu tartışmaya açmak hem sana, hem de dinine zarar verir, yoksa bunu tartışmak beni germez. Elhamdülillah itikatım sağlam.. "İlişki sırasında boşalma ile vajinaya 100-300 milyon arasında sperm bırakılır. Vajinaya boşalan spermlerden ancak 25-30 tanesi yumurtanın yakınına ulaşır. Bunlardan bir tanesi yumurtanın zarını delerek geçer ve yumurtayı döller." yani asl olan spermdir.. O dönemin şartlarına göre de bilim vardı, teknoloji vardı sevgili kardeşim. yine yanlış anlaşıldım ben onlar taş devrinde yaşadılar demedim..illaki bilim vardı lakin bu zamanla kıyasla ne derecede idiler bunu bilmek kafi gelir işte bu sebeple bu Kuran Allah(C.C.) kelamıdır..aşağıdaki bazı ayetler o devrin biliminden kat kat üzerindedir.. Yâsîn Sûresinin 38 . Ayetinde Güneş de kendi yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen Allah’ın takdiri(düzenlemesi)dir. Yâsîn Sûresinin 40 . Ayetinde Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. Rahman= Brahman (Çok ilahlı Hint kültüründeki en büyük ilah) (Muhtemelen Yemen taraflarından öğrendi) İblis= Diablos (Yunan kültürüne göre Kötü güç) (Muhtemelen Şam, Kudüs civarından öğrendi) Firdevs= Paradise (Cenent) (Muhtemelen İranlı tüccarlardan öğrendi) Adn= Eden (cennet) (Muhtemelen Şam'da öğrendi, Süryanice) Diğer birçok şey (Yahudilerden, Hristiyanlardan) ihtimaller doğrultusunda hareket etmek kolaycılıktır kanıt gerek... saygılar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2007 İnanması önemli.. İnanmak maalesef sadece inananı bağlar. Semitik dinlerdeki sorun, kendilerini evrensel doğru diye yutturmaya kalkmalarıdır. Senin mantığınla, Allah'ın evreni yarattığına inanmakla, Şeytan'ın evreni yarattığına veya 300 küsür ilahın işbirliği içinde evreni yarattığına inanmak arasında hiçbir fark yok. Hatta başka bir başlıkta teorik bir din sundum semitik dinlerdeki verileri kullanarak. Mantık zinciri açısından evreni Şeytan'ın yaratmış olması daha makul. Saygılar. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.