Φ suheda Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 mutluluğun resmini gülüşündeki tatlı masum içtenliğe çizdim, yanaklarından bir makas aldım güneşin. sevgiyi paletimin renklerinde buldum, seni sevdim, gerekçesi yoktu çünkü sevdim. mutluluğun resmini gülüşündeki tatlı masum içtenliğe çizdim. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Nasıl da Geçiyor Seneler Nasıl da geçiyor seneler, nasıl, Hafta hafta, ay ay, fasıl fasıl. Selamsız sokağında başlıyor günler, Bize hiçbir şey ifade etmiyor dünler. Her zaman iş-güç, yoğunluk, telaş, Düşüncemiz derme-çatma ve salaş. Ivır-zıvır işler unutturmuş gayemizi, Yalnız düşünür olduk geçici payemizi. Dünyevî işlerde ciddiyet ve pürdikkat, Neslimiz ateş içinde, nerede rikkat? İnce eleyip sık dokuruz seçerken marulu, İlgimizi neden çekmez, imamın davulu? Hayalini kurarız binbir sarayın, köşkün, Nefis dediğin ahrete kör, dünyaya düşkün. Dikkatimizi çekmezken, şu muazzam kozmos, Korkutuyor bizi uzaydaki göktaşı, kaos-maos. En büyük tehlike iken hayattaki velvele, Neden korkumuz olmuş şu basit zelzele? Hayat geçer, gün gün, ay ay, sene sene, Dünyevi istekler, sırta yapışmış birer kene. Hepsi boş, şatafat, gösteriş ve debdebe, Hataya düşmüş isek, kurtarır bizi tevbe. İşin özü, boş işlerle geçiyor bir koca yıl, Mesajım çok açık, "uykudan haydi ayıl!" Seni kırmak istemem, bunları derken, Haydi, kendine gel, daha vakit varken. teşekkür ederim şiir için değerli arkadaşım mutluluğun resminigülüşündeki tatlı masum içtenliğe çizdim, yanaklarından bir makas aldım güneşin. sevgiyi paletimin renklerinde buldum, seni sevdim, gerekçesi yoktu çünkü sevdim. mutluluğun resmini gülüşündeki tatlı masum içtenliğe çizdim. canem ne güzel bir şiir bu..içimi aydınlattı...teşekkür ederim... Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 buda bana hediyem olsun... Yeryüzünün üzerine, İndiana’nın Kutsal topraklarında doğup, Fort Wayne’in doğusundaki gizemli Tepelerde yetişmiş bir Usta gelmişti. 2 Usta bu dünyayı İndiana’nın devlet okullarında ve büyüdükten sonra meslek edindiği otomobil tamirciliğinde öğrendi. 3 Ancak Usta, yaşadığı diğer yaşamlardaki, diğer yerlerin diğer okullarından da birşeyler öğrenmişti. O bunları anımsadı Ve anımsadığı için de bilge ve güçlü oldu. Gücünü gören diğerleri danışmak için ona geldiler. 4 Usta, kendisine ve tüm insanlığa yardım edecek güce sahip olduğuna inanıyordu ve böyle inandığı için de onun için öyleydi. Onun bu gücünü gören diğerleri dertlerinden ve birçok hastalıklarından kurtulmak için ona geldiler. 5 Usta, her insanın kendini Tanrı’nın oğlu olarak görmeye hakkı olduğuna inanıyordu; inandığı için de öyleydi ve çalıştığı dükkan ve tamirhaneler onun öğrettiklerini ve dokunuşunu arayanlarca dolup taştı; dışarıda sokakta kalanlar da, geçerken gölgesi üzerlerine düşüp yaşamlarını değiştirir umuduyla bekliyorlardı. 6 Kalabalık nedeniyle bazı ustabaşları ile dükkan sahipleri karara vardılar ve Usta’ya aletlerini bıraktırıp yol verdiler; çünkü o denli kalabalık olmuştu ki, ne kendisine ne de diğer tamircilere otomobillerle çalışacak yer kalmamıştı. 7 Böylece kırlara çıktı ve kendisini izleyenler ona Mesih, “mucizeler yaratan” demeye başladılar ve öyle inandıkları için de öyleydi. 8 O konuşurken bir fırtına çıktığında dinleyenlerin başına tek bir yağmur damlası düşmezdi; kalabalığın en sonuncusu da ilki kadar rahat işitirdi sözlerini, ister şimşek çaksın tepelerinde ister yıldırım düşsün. Her zaman. mesellerle konuşurdu onlara. 9 Ve onlara şöyle dedi “Her birimizin içinde bizi hem sağlığa hem hastalığa, hem zenginliğe hem yoksulluğa, hem özgürlüğe hem köleliğe yöneltecek güç eşit olarak vardır. Bunları denetleyen biziz, başka hiçbir şey değil” 10 Bir değirmenci şöyle konuştu, “Böyle konuşmak senin için kolay Usta, seni yönlendiren var bizi ise yok ve senin bizim kadar zahmet çekmen gerekmiyor. Bir adam bu dünyada yaşamak için çalışmak zorunda.” 11 Usta şöyle yanıtladı, “Bir zamanlar büyük billuri bir ırmağın dibinde bir köy dolusu yaratık yaşardı. 12 “Irmağın akıntısı hepsinin üzerinden sessizce geçerdi gencinin, yaşlısının, zengininin yoksulunun, iyisinin, kötüsünün üzerinden kendi yoluna giderdi, yalnızca kendi billurluğunu bilirdi. 13 “Her yaratık kendisine göre bir yöntemle ırmak dibindeki dallara ve kayalara sıkıca tutun- muştu, çünkü yaşama biçimleriydi tutunmak ve doğumdan beri bildikleri tek şey akıntıya karşı durmaktı. 14 “Fakat bir yaratık sonunda şöyle dedi, “Tutunmaktan yorul- dum. Gözlerimle göremememe rağmen, akıntının nereye gittiğinin farkında olduğuna güveniyorum. Şimdi kendimi bırakacağım ve beni gittiği yere götürmesine izin vereceğim, tutunarak, sıkıntıdan öleceğim.” 15 Öteki yaratıklar gülerek şöyle Dediler, “Ahmak! Kendini bırak- tığın anda, o taptığın akıntı Seni kayaların üzerine vurup Parçalar, böylece sıkıntıdan daha çabuk ölürsün!. 16 Ama bu yaratık onlara aldırmadı ve derin bir soluk alarak kendini bıraktı. Daha o anda akıntı onu yuvarlayıp şiddetle kayaların üzerine vurdu. 17 Ancak zaman içinde yaratık tutunmayı yine reddedince, akıntı onu dipten havalandırdı, bu kez yara bere almamıştı. 18 Irmağın daha aşağılarında yaşayan “tutunmayan yaratığın” yabancı ol- duğu başka yaratıklar bağırıştılar Mucizeye bakın! Bu yaratık bize benzemesine rağmen uçuyor! Hepimizi kurtarmaya gelen Mesih’e bakın! 19 Akıntıyla sürüklenen yaratık şöyle dedi, ben sizden daha fazla Mesih değilim. Irmak bizi özgürce havalandırmaya dünden razı, yeter ki biz bunu göze alalım. Gerçek görevimiz bu yolculuk, bu serüven. 20 Ama onlar kayalara tutunmaya devam ederek daha fazla "Kurtarıcı!" diye bağırmayı sürdürdüler. Tekrar baktıklarında gitmişti; onlar da bir Kurtarıcı üzerine efsaneler uydurarak bir başlarına kaldılar. 21 Usta, kalabalığın kendisini gün be gün daha çok boğduğunu, öncesine göre daha çok sıkıştır- dığını, ezdiğini ve vahşileştiğini gördüğünde; kendilerini hiç ara vermeden iyileştirmesini, sürekli mucizeleriyle kendilerini beslemesini, onlar için öğrenmesini ve onların yaşamlarını yaşamasını istediklerini anladığında, o gün tek başına bir tepenin üstüne çıkıp dua etti. 22 Ve yüreğinden şöyle seslendi, Sonsuz Yayıcı Olan, eğer bu senin isteğinde, çek bu kadehi önümden ve bırak da bu olanak- dışı görevi bir kenara iteyim. Bir ruhun yaşamını daha yaşayamam, Halihazırda on bini bana yaşam için haykırırken. Bütün bunların meydana Gelmesine izin verdiğim için özür dilerim. Eğer bu senin isteğinse, bırak beni motorlarıma, aletlerime döneyim ve izin ver diğer insanlar gibi yaşayayım. 23 Ve bir ses yanıt verdi ona tepenin üstünde, bir ses ki ne erkek, ne dişi; ne yüksek, ne yumuşak; sonsuz şefkatli bir ses. Ve ses ona şöyle dedi "Benim isteğim değil, seninkisi yapıl- malı. Senin isteğin, senin için olan benim isteğimdir. Kendi yoluna git, diğer insanlar gibi ve mutlu ol yeryüzünde." 24 Usta bunları duyduğunda memnun olmuştu. Teşekkür edip, basit bir tamirci şarkısı mırıldanarak tepeden aşağıya indi. Kalabalık dertleriyle üzerine yüklenip ken- dilerini iyileştirmesini, kendileri için öğrenmesini, anladıklarıyla hiç durmadan kendilerini beslemesini ve yaptığı harikalarla kendi- lerini eğlendirmesini rica et- tiğinde yığına gülümsedi ve tatlı bir ifadeyle şöyle dedi "İstifa ediyorum" 25 Kalabalık bir an için şaşkınlıktan dona kaldı. 26 Onlara şöyle dedi, Eğer bir adam Tanrı'ya en çok, acı çeken dünyaya yardım etmek istediğini ve bunun kendisine neye malolacağına hiç aldır- madığını söylerse, adam kendisine söyleneni yapmalı mı? 27 Tabii, ey Ustamız! Diye bağırdı çoğu. Eğer Tanrı istemişse, cehennemin tüm işkenceleriyle karşı karşıya kalması onun için bir zevk olmalıdır. 28 O işkenceler ne olsa da, görev ne kadar güç olsa da mı? 29 Tanrı isteği buysa, asılmak onur, bir ağaca çivilenip yakılmak da zaferdir! dediler. 30 Pekiyi siz ne yapardınız, diye sordu Usta kalabalığa "Eğer Tanrı doğrudan yüzünüze konuşup, "YAŞADIĞINIZ SÜRECE BU DÜNYADA MUTLU OLMANIZI BUYURUYORUM" deseydi, o zaman ne yapardınız? 31 Kalabalık susmuştu. Durdukları tepelerin, vadilerin hiçbir köşe bucağında tek bir ses, tek bir çıt duyulmuyordu. 32 Ve Usta sessizliğe şöyle seslendi, "Mutluluk patikamızda, bu yaşam süremizde seçtiğimiz şeyleri öğreneceğiz. Bugün benim öğrendiğim budur ve şimdi sizi kendi patikanızda istediğiniz gibi yürümek üzere yalnız bırakmayıseçtim." 33 Kalabalığın içinden geçip gitti ve onları yalnız bıraktı. İnsan- ların ve makinaların gündelik yaşantısına geri döndü... RİCHARD BACH Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Seni Seviyorum demeye geldim bitanem Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 hayırdır kafana saksı neyim düştü Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 bilmem hatırlamıyorum kafamda bi şişlik var ama aceba neden Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 beni sevme gıcık nolcek ...sankim iki güzel sözle yumuşıyıcamda ..pehh Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Seviyorum işte sanane Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 sevcem işte sevicem işte banane diloş gelmedimi bugün merak ettim ya Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Karagün Dostu biliyorum matarada su torbada ekmek ve kemerde kurşun değil şiir ama yine de matarasında su torbasında ekmek ve kemerinde kurşun kalmamışları ayakta tutabilir biliyorum şiirle şarkıyla olacak iş değil bu dalda narı tarlada ekini kızartmaz güvercin gurultusu ama yine de diler arasında bıçak gibi parlar kavgada şiirin doğrultusu göz güzü görmez olmuş tek bir ışık bile yok yürek bir yaralı şahindir döner boşlukta belki bir şiir belki bir şiir kırıntısı çalar kapımızı umutsuz karanlıkta yoklar yüreğimizi iğilir yaramıza dağıtır korkumuzu ve karşı tepelerden gürül gürül bir kalk borusu Hasan Hüseyin Korkmazgil Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 kankası yatak döşek yatıyor ne bi ilgenme olsun efenime söyliim ne bi nane limon olayı hiiiççç Alıntı
Φ odessa Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 efet yanee.. abim yatak döşek basıları internetlerde gesiniooo.. Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Hüzün ve Serseri Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra, Büyülü, mavi, derin ve ışıl ışıl yanan Bambaşka denizlere, bambaşka semalara, Şu kahrolası şehrin simsiyah havasından? Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra? Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün! Ne var gözyaşlarından çamurlar yuğuracak? Arasıra der mi ki Agathe'ın ruhu, üzgün, "Nedametten, azaptan ve ıstıraptan uzak Hey trenler, vapurlar, beni burdan götürün." Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet, Ey, sadece sevincin, aşkın ürperdiği yer, Ey, her ruhun içinde bulunduğu saf şehvet, Ey bir ömür boyunca gönül verilen şeyler! Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet! Ah o yeşil cenneti, çocuksu sevdaların, O koşuşlar, şarkılar, o demetler, buseler, İnildeyen kemanlar arkasında sırtların, Akşam, korkuluklarda şarap dolu kaseler, - Ah o yeşil cenneti çocuksu sevdaların! O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde Çok daha uzakta mı yoksa Çin'den, Maçin'den? Beyhude bir arzumu inildeyen dillerde, Canlanan bir hayal mi billur sesler içinden, O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde. Charles BAUDELAIRE Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Karagün Dostu biliyorum matarada su torbada ekmek ve kemerde kurşun değil şiir ama yine de matarasında su torbasında ekmek ve kemerinde kurşun kalmamışları ayakta tutabilir biliyorum şiirle şarkıyla olacak iş değil bu dalda narı tarlada ekini kızartmaz güvercin gurultusu ama yine de diler arasında bıçak gibi parlar kavgada şiirin doğrultusu göz güzü görmez olmuş tek bir ışık bile yok yürek bir yaralı şahindir döner boşlukta belki bir şiir belki bir şiir kırıntısı çalar kapımızı umutsuz karanlıkta yoklar yüreğimizi iğilir yaramıza dağıtır korkumuzu ve karşı tepelerden gürül gürül bir kalk borusu Hasan Hüseyin Korkmazgil teşekkürler canem kankası yatak döşek yatıyor ne bi ilgenme olsun efenime söyliim ne bi nane limon olayı hiiiççç hadi ordan.. sen yapıverseydinya dostu olaraktan heçççç efet yanee..abim yatak döşek basıları internetlerde gesiniooo.. ana bunlar kankamla aramı bozmaya çalışıyolar ama nafile Hüzün ve Serseri Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra, Büyülü, mavi, derin ve ışıl ışıl yanan Bambaşka denizlere, bambaşka semalara, Şu kahrolası şehrin simsiyah havasından? Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra? Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün! Ne var gözyaşlarından çamurlar yuğuracak? Arasıra der mi ki Agathe'ın ruhu, üzgün, "Nedametten, azaptan ve ıstıraptan uzak Hey trenler, vapurlar, beni burdan götürün." Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet, Ey, sadece sevincin, aşkın ürperdiği yer, Ey, her ruhun içinde bulunduğu saf şehvet, Ey bir ömür boyunca gönül verilen şeyler! Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet! Ah o yeşil cenneti, çocuksu sevdaların, O koşuşlar, şarkılar, o demetler, buseler, İnildeyen kemanlar arkasında sırtların, Akşam, korkuluklarda şarap dolu kaseler, - Ah o yeşil cenneti çocuksu sevdaların! O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde Çok daha uzakta mı yoksa Çin'den, Maçin'den? Beyhude bir arzumu inildeyen dillerde, Canlanan bir hayal mi billur sesler içinden, O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde. Charles BAUDELAIRE teşekkürler canem Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 bişey değil canem Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 al-sana-o-zaman..içimdeki-boşluktan-geldi..şiir AŞMIŞLIĞIN DELİRTİLERİ..ve öteki.. sancısı , bağırsaklarındaki birikmiş gazın etmesi idiydi..tazziki mesane.. heheyt.heyt.. kazansaydı Hitler değilmiydi kahraman.. sonuçlar değilmiydi..yanlışla doğruları belirleyen.. zeminindeki kaypaklığı değilmiydi en gönlü derinliğinde insanlığın.. kim gidene kadar ki ; kafa giotine..korumuştu saffını.. onlardır işte ..onlardır..yüce gönüllüler. en mükemmel olanın en aldatıcı olmuşluğu değilmiydi.. o kutsal ayartıcı..dokunulası dişi.. neydi içre sızılayan.. neydi geçtikçe üstünden sızını alıp götüren.. sevmişliği mi gülün dikeni..yoksa katlanmışlığı mı dikenin güle.. ne..ne dedin..!! sıradanlığı aşkın, en tutkuncanası bile.. ve kurulmalı bu mezar üstüne.. aşklarüstülüğün o görkemli katedrali.. dolup taşmalımıdır..akmalımıdır..boy..boy.. susmalı mı yoksa..Sofokles mi okumalı.. yazıklar olsun Oidipus.. iftira mı atmalı Hera ya.... Zeus a yeni bir (güzel oğlan) mı sunmak..neydi acıtan beyni..ne..? sormuşlar Heraklitos a..insanın kaderi nedir..? demişki..:karakteridir..dir..midir..dili geçmiş memişler midir.. yap yapma..otur kalk..tu kaka.. geller-gitler.. ahh cebimdeki cevizler.. içini cevizin kim yer..kim yemez bana ne.. yok ki benim cevizim... ben palamut mevsimini beklerim.. olsun beklerim.. ---made-in-figgaro--- Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 al-sana-o-zaman..içimdeki-boşluktan-geldi..şiir AŞMIŞLIĞIN DELİRTİLERİ..ve öteki.. sancısı , bağırsaklarındaki birikmiş gazın etmesi idiydi..tazziki mesane.. heheyt.heyt.. kazansaydı Hitler değilmiydi kahraman.. sonuçlar değilmiydi..yanlışla doğruları belirleyen.. zeminindeki kaypaklığı değilmiydi en gönlü derinliğinde insanlığın.. kim gidene kadar ki ; kafa giotine..korumuştu saffını.. onlardır işte ..onlardır..yüce gönüllüler. en mükemmel olanın en aldatıcı olmuşluğu değilmiydi.. o kutsal ayartıcı..dokunulası dişi.. neydi içre sızılayan.. neydi geçtikçe üstünden sızını alıp götüren.. sevmişliği mi gülün dikeni..yoksa katlanmışlığı mı dikenin güle.. ne..ne dedin..!! sıradanlığı aşkın, en tutkuncanası bile.. ve kurulmalı bu mezar üstüne.. aşklarüstülüğün o görkemli katedrali.. dolup taşmalımıdır..akmalımıdır..boy..boy.. susmalı mı yoksa..Sofokles mi okumalı.. yazıklar olsun Oidipus.. iftira mı atmalı Hera ya.... Zeus a yeni bir (güzel oğlan) mı sunmak..neydi acıtan beyni..ne..? sormuşlar Heraklitos a..insanın kaderi nedir..? demişki..:karakteridir..dir..midir..dili geçmiş memişler midir.. yap yapma..otur kalk..tu kaka.. geller-gitler.. ahh cebimdeki cevizler.. içini cevizin kim yer..kim yemez bana ne.. yok ki benim cevizim... ben palamut mevsimini beklerim.. olsun beklerim.. ---made-in-figgaro--- uufffffff kafam ne atıyon bea çok güzelmiş şiirin figgaro kazansaydı Hitler değilmiydi kahraman.. sonuçlar değilmiydi..yanlışla doğruları belirleyen.. zeminindeki kaypaklığı değilmiydi en gönlü derinliğinde insanlığın.. kim gidene kadar ki ; kafa giotine..korumuştu saffını.. onlardır işte ..onlardır..yüce gönüllüler. en mükemmel olanın en aldatıcı olmuşluğu değilmiydi.. o kutsal ayartıcı..dokunulası dişi.. neydi içre sızılayan.. neydi geçtikçe üstünden sızını alıp götüren.. sevmişliği mi gülün dikeni..yoksa katlanmışlığı mı dikenin güle.. ne..ne dedin..!! özellikle bu bölüm Alıntı
Φ figgaro Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 uufffffff kafam ne atıyon bea çok güzelmiş şiirin figgaro kazansaydı Hitler değilmiydi kahraman.. sonuçlar değilmiydi..yanlışla doğruları belirleyen.. zeminindeki kaypaklığı değilmiydi en gönlü derinliğinde insanlığın.. kim gidene kadar ki ; kafa giotine..korumuştu saffını.. onlardır işte ..onlardır..yüce gönüllüler. en mükemmel olanın en aldatıcı olmuşluğu değilmiydi.. o kutsal ayartıcı..dokunulası dişi.. neydi içre sızılayan.. neydi geçtikçe üstünden sızını alıp götüren.. sevmişliği mi gülün dikeni..yoksa katlanmışlığı mı dikenin güle.. ne..ne dedin..!! özellikle bu bölüm benimde en sevdiğim bölümdür..bazen geriye dönüp baktığımda şiirlerime..Allahallah diyorum..gülümsüyorum...bende pek bişelerin değişmediğini görüyorum...değişmeden kalmak..işte buna..bıktım bee..diyemiyorum.. ***sen şiir yazarmısın..varsa bitane göndersene.. Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 bir zamanlar yazıyordum ama buraya yazacak kadar iyi değil ne yazıkki...hele senin önüne getirmeye utanırım be şairim... ama onun yerine hayatımda beni ağlatan her okuduğunda içimi sızlatan bir şiiri alıntılamak isterim...kıymetli şiirimi... AĞIT Oğlum; Sana bu mektubu bizim cehennemden yazıyorum Bir yaşıma daha gireceğim neredeyse Tabii bundan haberin yok senin Kronometreye erken bastığın için Beni hep yakışıklı hatırlayacaksın Bizi bırakıp gittiğin yerde Eski güzel günleri düşünüp hayıflanacaksın Ama DUR! Sen hatırlıyor musun beni? Peki sen herhangi bir şeyi hatırlıyor musun? Ben yirmiydim tanıştığımızda Sen beni en son otuzbeşimde gördün İstanbul'da Sonra sen Kaş'ta öldün O akşam aynı anda geldik Antalya'ya Sen beni görmedin, ben sana bakıyorken Ben sana öyle dikkatli baktım ki oğlum ayrılırken Sen iyi ki görmedin beni Yoksa gözgöze gelir gülerdik, eskisi gibi Olmadık bir yerde gülerdik ya hani? Öyle olurdu yine Gözlerimizi kaçırırdık ciddiyeti bozmamak için Hani sahnede olduğu gibi. Sen ağlarken bakamazdım sana Sinirimi bozardın, gülerdim Çünkü sen her boktan şikayet ederdin oğlum Öyle çok şikayet ederdin ki Sonunda sıkılır gülerdim Sonra sen de sıkılırdın kendinden Başkası gibi olmak isterdin Mutlu olan bir başkası gibi Dert etmeyen biri Hani, benim gibi biri Birşey diyeyim mi sana oğlum? Şimdi dönsen buralara Ne gidilecek bir yol Ne uğruna ölünecek bir kadın Herneyse... Ama kadınları çok dert ederdin sen Ama onlar seni severdi oğlum Ama sen çok ağlardın onlar için Sevemezdin kendini bir türlü Onlar seni çok sevse de Senin gibi olmak istemezdim o zaman Daha çok sevin beni! Daha çok gülün bana! Beni daha çok isteyin! Daha çok! Ama seni en çok ben... Birşey diyeyim mi sana oğlum? Şimdi dönsen buralara Ne gidilecek bir yol Ne uğruna ölünecek bir kadın Ne de sabaha kadar konuşarak sana vaadettiklerim Kandırdım seni oğlum Parayı dert etme diye Yok öyle birşey, başarısızlık diye İlla da başkası olmaya çalışma salak gibi Bir kadın için ölme diye Kandırdım Artık umrunda değil mi bunlar? Artık bozulmuyor musun bu işlere? Aşkın da bir önemi kalmadı mı yoksa? O kadın için ölmez misin bir daha? Ne var, bir kere daha ölsen? Değmez mi o kadın buna? Hani, hani değerdi? Çıplak ayaklarıyla yürürken mezarının üstünde Keyiflenmeyecek misin toprağın beş karış altında? Öyle de oldu zaten, vasiyet ettiğin gibi Çıplak ayaklı kıza Bıraktın değil mi oğlum? Bıraktın, gittin Peki! Ama ben buradayım hala Ben devam ediyorum Peki sen bakıyor musun bana oradan? Gülüyor musun bana? Sanıyor musun ben aynı şarkıyı söylüyorum? Beni daha çok sevin! Bana daha çok gülün! Daha da çok isteyin beni! Beni daha çok özleyin! Ama seni... Seni en çok ben, ben! Hayır ben çok değiştim oğlum Bir başkası değilim artık Vazgeçtim maymunların dünyasından Bıraktım alkışları, istemiyorum kahkahaları İstemiyorum bir aptal gibi yaşlanmak İşte belki de bu yüzden Seni en çok ben... En çok ben özlüyorum! BENİM ÖLÜ ARKADAŞIM!... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2007 bu şiir insanı alkolik eder canem fazla okuma bence Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 bu şiir insanı alkolik eder canem fazla okuma bence hadi ordan kısım laf söyletmem ona göre oyyy oyy oyyy canem kankam hala kendine gelememiş Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.