Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Peygamber efendimiz köle edinmemiş ve o günün şartlarına göre edinilen kölelerin de azad edilmelerini istemiştir...

 

İçki içmeyi, zinayı vs. yasaklamış, köle-cariye edinmeyi yasaklamamıştır...

  • Cevaplar 55
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Yeniçeri ordusuna türklerin alınmadığını bende biliyorum detaylarını okumuştum anadoludan ekaliyetleri yetiştirirlermiş ağır eyitimlerle üstüste konulmuş 12 kafkana kılıçla bir vuruşta 11 ni kesmesi gerekirmiş 12 cisi sağlam kalıcakmış, nedense hep türkler şimdi de öyle değilmi dünya gene türklerle uraşıyor.

Gönderi tarihi:

yeniçerilerin türk olmamasıyla onun hiç bir alakası yok. yneiçeri olabi lmek için öyle şartlar falanda yok. elit askerler yeniçeriler değildi. yenieçrielr savaşa katılırdı ama ana vurucu güç onalr değildi. yeniçeri ocağının emel vazifesi iç güvenlikti. buna nedne türklerin alınmadığına gelince. yneiçeriler genellikle işgal edilen topraklarda, kimsesiz kalmış devşirme çocuklar, anaları da babalarıda osmanlıydı, bu gün gizli servislerin yetimhanelerdne alarak çocukları eğitmeleri gibi. fakat bu beklenen bağlılığı sğaladı mı orası muallak maaşlarını alamadıkları için viyana kapılarında savaşmayı reddtmeleri,, ikide bir kazan kaldırmaları. çeteleşmeleri, tahta çıkacak şehzadeler arasından kendi şehzadelerin idetekleyip vezi kellesi almaları. zaten en nihayetinde osmanlının en büyük sorunu haline gelmişlerdi. maaşlı askerlerdir yeniçeriler devlete bağlılıkları ticaridir. hangi şehzade daha çok culus vaadederse onu desteklerlerdi. yeniçerilerin başıbozukluğu osmanlıya viyana zaferine maloldu.

 

birde ordu payitahta yaklaşınca yeniçeriler husursuzlanırdı, hep ordunun payitahta gelip onları kaldırmasından korkarlardı. yeniçeriler bir vezirle ters düştüklerinde sarayın kapısına gider vezirin kellesini isterlerdi. her padişah yenieçrileri hoşnut tutmak zorundaydı, duraklama ve çöküş devirleri boyunca. 4. murat bile yeniçerielr karşısında vezirinin kellesinden vazgeçmiş ve bu olay onun sağlığını bozmuştur " dört kıtada emrim yürü payitahtta hüküm bulmaz" diyerek.

Gönderi tarihi:

bilindiği gibi islamın dört temeli var-

 

kitap: yani kuran sünnet; yani hadisler icma; yani hz. muhammed inanırlarından bir çağdaki yetkili hüküm ureticilerinin ayet yada hadısi göz önünde tutarak bu konuda bırlesmeleri, görüş birliği etmeleri.

 

kıyas: kısacası karşılastırma buradaki anlamıylada ayette ve hadıste bulunmayanı ayette ve hadıste bulunanları karşılastırıp hukum cıkarma biraz uzatalım ayette ve hadiste bulunmayan bir konuyu ayette ve hadiste bulunan benzeri ile karsılastırıp diğerinin hukmunu oburundede gorme ve ona gore uygulama diye tanımlanmabilir ayet yada hadıste bulundugu ıcın ornek alınan konunun hukmu hangı nedene dayanıyorsa ayet yada hadıste bulunmayan benzerınde aynı nedenın bulunması kıyas ıcın sart gorulur.

 

buna gore demek oluyorkı gercekte ıslamın ana temelı ıkıdır ayet ıle hadıs bu ıkı temelde yalan varmı yokmu varsa ne kadar sımdı onu gorelım

 

once hadisten baslayalım uydurma turkce sozlukte yalan olarak duzme (tdk yayınlarından turkce sozluk)

hadis uydurmacılıgında uydurmanın anlamıda budur (yalana basvurarak hadıs olmayanı hadıs olarak gosterme.

 

hadıs uzmanlarının kıtaplarında bu konu ıcın baslı basına bır bolum ayrılmıstır kimileride bu konuda ayrtı kıtaplar yazmıslar uydurma hadıslerı sergılemıslerdır dıyanet ıslerı baskanlıgının yayınları arasındada bu konuda kıtaplar var mevzu (uydurma) hadısler adlı kıtabı ornekl olarak gosterilebilir. bundan hadıslerden yalan oldugunu anlıya bılıyoruz.

 

Yasar kandemırın kıtabında şu bilgiler var;

zahit hadiscilerin hadise olan sevgılerıne suphe edılemez maksatlarındakı samımıyet kabil-i inkar değildir lakin bınlerce hadis uydurmak, onların hz. muhammede ısnat etmek suretıyle şuphesız bılmeyerek hadıs ılmını olduyrmeye calısmırlardır (M. Yasar Kandemir mevzu hadisler ankara 1975 dıyanet yay. S-60 dayandıgı kaynak sıbdıki hadis edebıyatı tarih s.67) bilhassa tergip-terbih (özendırme korkutma) maksadıyla bınlerce hadıs uyduran abit ve zahit kılıklı muslumanlar , bu hareketi islama hizmet niyetiyle yaptıklarını ve bundan dolayı allahtan mukafat bekledıklerını ıstedıklerı kadar soylesınler surası muhakkaktırki islama en buyuk darbeyı onlar ındırmıslerdır (M. Yasar Kandemir aynı kitap s.193) bugun hadis taktım edılen uydurmaların çoğunu vaazlar (hadis uydurmacıları) icat etmişlerdir.

 

Hadis uyduranların itiraflarında da görüldüğü uzere onbinlerce söz onlar tarafından bellı bır maksatı ifade etmesi için bil fiil ortaya konmustur (Kandemir aynı kıtap s.176)

 

Muslumanları hayra ve iyi ameller yapmaya teşvık etmek ve dının cırkın gordugu kotu hareketlerden sakınmak maksatıyla hadis diye uydurulmus sozler mevzu (uydurma) hadisler arasında haylı kaparık bır hukum tutmaktadır (Kandemir s.56)

 

Tergip (sevaba özendirme); için uydurulan hadislerin çoğu namaz ve oruc hakkında olmakla beraber bunlar dısında kalan dığer ıbadet nevılerınde şumulü içine alan uydurmacılık hareketınde fezailu-kurana (ayet ve surelerın okunuslarındakı sevablara) ayrı bir değer verdiği aşikardır. her sure hakkında ayrı ayrı hadısler uydurmaya kalkmıslardır. bu konuda hadıs uyduranlardan bırıde meyserı ıbn abdirabbih dir ona, (kım şu sureyı okusa sevap kazanır) şeklındekı hadısı nereden alıgı sorulmuş oda şu karsılıgı vermıstır halkı kuran okumaya teşvik etmek için ben uydurdum (Kandemir aynı kıtap s.58 dayndıgı kaynaklar Iraki,Fethu'l-Mugis 1-131, aliel kari şerhu nuhbeti-fiker istanbul 1327 sayfa 128 şefkani,el fevaidu'l-mecmua s. 315-317. ibnü'l Cevzi, kitabul-mevzuat,varak dört a; zehebi,mizam 3-222)

 

Zahitler bu mevzu (hadis uydurma) dısında yalan soyleyebılcek ınsanlar değillerdir. onların hali yahya ibn sait el kaptanın (salih kişileri hadiste ooldugu kadar hıcbır yerde yalancı gormedık) sozunde en guzel ıfadesını bulmustur yıne aynı kıtap (Kandemir s.59)

 

Fakih ebu bişır ahmet ibn muhammed el mervezi (ölüm 323-934) zamanında sunnetı muhalıflerıne karsı en cok mudafa eden bızzat olarak bılmekteyız bununla beraber hadıs uydurmaktan cekınmemıstır (Kandemir aynı kitap s.59)

 

geceleri herkesten cok namaz kıldıgı, gunduzlerı herkezten cok oruc tuttuğu soylenen ebu davud suleyman ibn amr e'n-mehai de bu halıne rağmen hadıs uydurucusu olmaktan kurtulamamıstır (Kandemir aynı kitap 59-60)

 

20 sene hiç kimseyle konusmadan inzibada kaldığı rıvayet edılen ve hep ibn hafs fazilet ve takvasına rağmen hadıs uydurmaktaydı (Kandemir aynı kitap s.60) uydurma hadisleri için bu kadarı yeterli şu kesin olarak ortaya cıkıyor ıslamın ıkı ana temelınden bırı olan hadısler yalanlarla doludur.

 

bu konu devam edecek ilgilenlere duyurulur..

 

Sevgili arkadaslar kısıtlı bır zamanda size cevap vermek zorundayım diğer dostlarımdan bundan dolayı özür diliyorum yanlız bir yazıya aklım takıldı kendine boy aynasında bak dıyorsun, kişiler ınsanın aynasıdır kendıni görmek için aynaya bakmaya gerek yok hepinize saygılar..

Gönderi tarihi: (düzenlenmiş)

USULÜ'L-HADİS

 

 

 

Kabul ve red yönünden hadisin sened ve metnini inceleyen ilim dalı.

 

Hadis ilmi temelde rivayetu'l-hadis ve. dirayetu'l-hadis diye iki ana bilim dalına ayrılmaktadır. Rivayetü'l-hadis ilmi, Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)'in söz, fiil, takrir ve hallerini; bunların zabt edilip usulüne uygun olarak sonraki nesillere nakledilmelerini (rivayetlerini) konu edinen hadis ilim dalıdır.

 

Mustalahu'l-hadis ve usûlü'l-hadis diye de isimlendirilen dirayetü'l-hadis ilmi, "Sened ve metnin durumlarını anlamaya imkan veren kaideler ilmi" olarak tarif edilmektedir. Bu tariften açıkça anlaşılacağı gibi dirayetü'l-hadis ilmi, genel ve teorik kaideler vaz ederek râvî, rivayet ve merviyy konularının tetkik ve tenkidine zemin hazırlamaktadır. Bu ilim edebiyatı da prensipler edebiyatı demektir (İsmail Lütfü Çakan, Hadis Edebiyatı, İstanbul 1985, 162).

 

Zaten usûl, aslın çoğulu olarak, asıllar, kökler, kaynaklar anlamındadır. Terim olarak da yol, yöntem, kaide, düzen ve metod anlamlarına gelen usül, bir ilmin asıl mevzuundan önce öğrenilmesi gereken esaslar, prensipler, başlangıç bilgileri ve teknikleri demektir. Böyle olunca, hadis usûlü, hadis ilminin dayandığı prensipler, hadis metodolojisi anlamına gelmektedir. Hadis usulcüleri denilince de hadis ilminin dirayete dayanan prensipler bölümü (usuliyyat) ile meşgul olan âlimler (usûliyyun) akla gelir.

 

Dirayetü'l-hadis ilmi ve dolayısıyla hadis usûlü edebiyatı da temellerini, rivayetü'l-hadis ilmi ve edebiyatı gibi ashab-ı kiramın hadis nakli ve rivayetinde gösterdikleri titizlik, araştırma (tesebbüt-taharri) ve denetim faaliyetlerinde bulmaktadır. Ashabın üst seviyede bir dikkat ve titizliğe sahip olmaları yanında, birbirlerinden duydukları hadisleri daha iyi bilenden tahkik etmekten de geri kalmadıkları bilinmektedir. Hz. Aişe'nin yirmi kadar sahabînin rivayetlerini tashih ettiğine dair hadisleri Bedreddin ez-Zerkeşî "el-Icabe" adlı eserde toplamış bulunmaktadır. Öte yandan Hatib Bağdadî de hadis öğrenmek ve bildikleri hadisleri kontrol etmek için uzun yolculuklara çıkan sahabîleri "er-Rihle fı talebi'l-hadis" adlı eserinde tanıtmaktadır.

 

Ashab ile başlayan bu araştırma ve tetkik gayretleri, dirayetü'l-hadise ait kaidelerin şekillenmesine zemin hazırlamıştır. Tebliğ görevi ve Hz. Peygamber'e yalan isnad etmeme dikkati, hadis ilmine dair tüm faaliyetlerin temelinde yatan gerçek olmanın yanında, hadis usûlünün, en erken bir dönemden itibaren uygulama alanına intikalini de gerçekleştirmiş olan asıl sebeptir. Ancak hadis usûlüne dair edebiyatı müstakil hüviyetleri ile rivayetü'l-hadis edebiyatından daha sonraki bir dönemde bulabilmekteyiz (İsmail Lütfü Çakan, a.g.e., 162).

 

Hadis metinlerinin hadis kitaplarında bir araya getirilmesi, temelde "sahih" hadisleri tesbit amacından kaynaklanmaktaydı. Bu tesbit çalışmaları da belli kaidelere göre yapılıyordu. Bazıları kabul edilirken bir kısmı da güvenilir bulunmuyor ve reddediliyordu. Ne var ki bu tesbit, red ve kabullere esas teşkil eden kaideler (usûl) belli kitaplarda toplanmış değildi. Kaidelerin biliniyor ve uygulanıyor olması yeterli görülmekteydi. Hadis metinlerinin bu uygulanan canlı kaidelere göre tesbitinden sonra, geleceğin araştırıcılarına hadis edebiyatının hangi kaidelere göre oluşturulduğunu anlatma görevi de yerine getirilirdi. Nitekim bu da geciktirilmemiş, Kütüb-i Sitte dönemini takip eden yıllarda usül edebiyatı da müstakil mahsullerini vermiştir.

 

Ancak yine bu arada hatırlanması uygun olan bir durum söz konusudur. O da -müstakilen olmasa bile- bazı hadis usûlü kaideleri daha önceki kaidelere ait eserlerde yer almıştır. Meselâ İmam Şafiî'nin er-Risale'si, Ahmed b. Hanbel'in, kendisine sorulan suallere verdiği cevaplar, Müslim'in Sahih'ine yazdığı mukaddime, Ebu Davud'un Mekkelilere yazdığı mektup, Tirmizî'nin Cami'i ve sonundaki Kitabu'l-İlel'i bu konuda ilk anda sayılabilecek eserlerdir. Yine Buharî'nin üç Tarih'i cerh ve ta'dil bilgilerinin değerlendirilmeleri de hadis usûlü kaidelerinin alt kaynaklarıdır.. (alıntı)

 

Hadis ilmi Turan'ın bahsettiği gibi basit değildir..

Evet Hadis islamın delillerinden ikincisini ifade eder ama, top yekün uydurma yada zaif değildir..

Kısacası bu iş, bu kadarcık bir sayfada ele alınacak bir iş değildir..

Daha objektif ve akılcı olmaya davet ederim...

 

 

Saygılar..

Tarih: Düzenleyen: kralx
Gönderi tarihi:

söylediğin gibi hadis konusu basit alınacak bir konu diil daha önceki bozgun nickli arkadasımızın dedıği gibi bu mevzu bir gunde bir ayda yada bir yılda oğrenilecek bir mevzu diildir, insan bunu bir ömre yaymalıdır.

 

konu cok önemli sizin vermiş oldugunuz hadis kaynaklarında bu konuya ışık tutacagınızı soyluyorsunuz mesala İmam Şafiî'nin er-Risale'si diğer hadis kitaplarına da değinmek isterdim ama konu çok uzar..

 

Yasar Kandemir şunları yazıyor; kafir ve dinsizlerin yanında savasılan mezheplere fırkalarada suc yuklenıyor ozellıklede şiilere kandemir şöyle diyor;

muhtelip fırkalar içerisinde en çok hadis uyduranların şiiler olduğu bıolınmektedır zira iranlı, bızans lı yahudi ve diğer milletler mensup bircok islam alehtarının koyu bir şii ehl-i beyt muhippi (severi) olarak faaliyet gostermeyı durumlarına daha el verıslı bulunmaları sebebıyle bu rakamların atrmasında buyuk mıktarda hisseler mevcuttur (kandemir mevzu hadisler diyanet yay. s.52) buna gore ımam şafiyi hadislere şahit olarak gosteremezsin daha uzatırsak kandemırın kaynaklarını gosterıp aktardıklarına gore hanıfılık şafiilik gibi fıkır mezheplerının bağlanıncada bırbırıne karsı hadısler uydurulmustur (kandemır aynı kıtap 47-48).

 

Düşünün fıkıha uydurma hadısler karısmıs yanı ıbadetıyle otekı hukumlerıyle ıslam hukukuda uydurma hadıslerle hastalıklı. bu durumda işin içinden nasıl cıkılır.

 

Fıkır konularında mezheplerın bırbırlerıne sıkca karsı cıkıslarını herkes bılır. bu karsı cıkısların kimi hadislerden kaynaklanır kımı hadıslrın yorumunda kımı ise hadısın kendısınden bırının one surdugu hadısı oburunun kabul etmedıgı gorulur ornegın; abdestli insanın vucudunun herhangı bır yerınde kan cıkar ve cevresıne yayılırsa abdesti bozulmazmı?

 

yada ınsan ağız dolusu kussa bu kusma abdestini bozarmı?

 

bu durumda hanefi mezhepi evet derken şafii mezhebi hayır diyor iki mezhepte karsılıklı hadis one suruyor kendı gorusune kanıt olarak ve bırının ılerı surdugu hadısı oburu kabul etmıyor (el-mergınami, el hidaye şerhül-bidaye 1/8 ve öteki fıkıh kıtaplarında (diyanet yayınlarından bulabılırsın) burada gosterılen hadısler uydurma olamazmı? yada biri uydurma olup oteki uydurma değilse müslümanların abdesti ibadetlerı ne olur en azından bır kısımınkı yalan ustune kurulu olamazmı dahasıda var. islam hukukunda kimi kural çok genıs kapsamlı ve genel nıtelıktedır bu turden kurallara "elkavaidu'l-külliye (genel kurallar)" denir. Bu kuralların kimi ayete kimide hadise dayandırılır işte bu tur hadıslerden kımın uydurma oldugunu dusunun yani bir hadis dusunun ki ondan genel bir kural çıkarılmış ve hukuk onun ustune kurulmuş olsun varmıdır boyle bir hadis.

 

EVET

 

işte örneği; "e'z-zarurat,tubihu'lmahzurat" anlamı zor durumlar sakıncaları (haramları) mubah ( sakıncasız) yapar bu bir hadis olarak aktarılmış ve islam hukukunun genel ve temel kurallarından bırı yapılmıştır (genel kural yapımını gormek ıcın zeynu'l-abidin ibn ibrahim,eleşbah ve'n-nezahir,mısır s.34 1322) uydurma hadisleri olabildiciğince toplamaya çalısmıs hadıscılerın kıtaplarında bu hadiste yer alıyor ve uydurma oldugu belırtılıyor.

 

Bu hadisçiler alielkari,elmesnü'fi hadis'il-mevdü,kahire 1984 s.121 no:182

 

vaktin varsa araştır senden daha güzel kaynaklar bekliyorum.

 

Ya bu arada dostlar salıya kadar yokum iletilerinize mutlaka cevap vericem daha paylaşıcağımız çok şey var.

Gönderi tarihi:

Şafilikle şiiliğin ne alakası var..

 

Meseheplere gelince..

Bilinen dört meshebin hepsi, birbirlerini yüceltmişlerdir..

Aralarındaki ihtilaflar, ümmet için rahmet olmuştur.Herhangi bir mes'ele hususunda bir mezhebde zorlukla karşılaşınca, zaruret halinde, o mes'ele başka bir mezhebin kolaylık ifade eden hükmü ile halledilme yoluna gidilmiştir. Böylece mezheblerin varlığı ümmet için kolaylık ve genişliğe vesile olmuştur. "Ümmetimin ihtilâfında rahmet vardır" (Hadis- i şerif)

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Her tartışan arkadaşların deyerli bilgileri var kabul edelim, fakat neyin müzakeresini yaptığınızı hiçmi farkında deyilsiniz.

Şu dört dinin sahibi allah nerde kardeşim bizleri neden bıraktı şimdi neden kendini onaylıycak gösterileri yok, dört dinin geldiğinde fiziksel olaylar mevcuttur sıralamaya hacet yok, şimdi niye en ufak bir ışık yok nerdesiniz beyler.

Gönderi tarihi:

zebur din mi ? zebur hz davuta tevradın hükümlerini tasdiklemek için gönderilen bir kitap. zebur diye bir din mi var.

Gönderi tarihi:

Halk dilinde de böyle geçmiyormu 4 din diye öyleyse nedir, bunuda bırakalım esas benim yazdığım bu konuya gelelim.

 

 

Her tartışan arkadaşların deyerli bilgileri var kabul edelim, fakat neyin müzakeresini yaptığınızı hiçmi farkında deyilsiniz.

Şu dört dinin sahibi allah nerde kardeşim bizleri neden bıraktı şimdi neden kendini onaylıycak gösterileri yok, dört dinin geldiğinde fiziksel olaylar mevcuttur sıralamaya hacet yok, şimdi niye en ufak bir ışık yok nerdesiniz beyler.

Gönderi tarihi:

ya iyide nyie hala dört din diyorsun ki. onu anlıyamadım ben gerçekten zebur bir din mi. ben yahudilerin iki kitabından birisi oalrak biliyorum. hüküm içermeyen tavsiye niteliğinde bir kitap.

Gönderi tarihi:

üç ilahi din vardır , musevilik, hristiyanlı, islam bunun dışında ilahi din yoktur ki. ya da var mı?

Gönderi tarihi:

üç tane semavi din vardır. diğerleri semayi din değildir. budizm, şamanizm zerdüştlük vs..

Gönderi tarihi:

söylediğin gibi hadis konusu basit alınacak bir konu diil daha önceki bozgun nickli arkadasımızın dedıği gibi bu mevzu bir gunde bir ayda yada bir yılda oğrenilecek bir mevzu diildir, insan bunu bir ömre yaymalıdır.

 

.

 

.

 

.

Ya bu arada dostlar salıya kadar yokum iletilerinize mutlaka cevap vericem daha paylaşıcağımız çok şey var.

 

Salı günü görüşmek üzere. Ben yine konuyu dağıtmadan ilerliyorum ve ekliyorum.

İslama göre Türk başlığı altında yazılan Türklerle ilgili hadisler aslında peygamber tarafından söylenmiş sözler değildir. Amerikayı yeni keşfetmiş, ve kzılderili görmüş bir İspanyol işgalci edasıyla yaklaşılan bu konu da ya kasıtlı olraka ya da cehaletten bu şekilede yazılmıştır.

Yineliyorum mevzuat külliyatında açıkça belirtildiği gibi bu yapıdaki hadisler peygamber sözü imiş gibi siyasi amaçlarla uydurulmuş sözlerdir. Bu hususta bir söyleyeceğpi olan arkadaş varsa buyursun.

Ugandalı dostum ( üç defa Abede görmüş olan ) bu hususu Türklerin kendilerine olan yabancılığına bağlamaktadır. Ona göre Avrupa düşünürlerinin Orta çağ ve yeni çağda kendi dinleri üzerine temellendirdikleri düşünceler bu çağda ve bu coğrafyada tutmamaktadır. Türklerin yeni bir takım fikirler geliştirmesi şarttır.

Bozan Sevgili Bozan.

Gönderi tarihi:

iyi akşamlar sevgili dostlar bu yazıtımı aslında size dün yazmam gerekiyordu maalesef işlerimin yoğunluğundan dolayı bır turlu fırsat bulup sıze cevap yazamadım. bu ara birşey belırtmek ıstıyorum bazı arkadasların zannettıgı gıbı mıllıyetcı bır akıma sahip diilim hatta hiçbir ideoloji yi benimsemiş bir insan diilim herhangi bir misyonuda üslenmiyorum türk olmak ya da olmamak çok fazla sorun diil benim için ben hayatı ınsanca yaşamaya hiçbir karanlığın hiçbir zorlamanın hiçbir dayatmanın olmadığı bır dunya kurmak ıstıyorum kendıme nickimin turan olmasının sebebi kendı ismimin başlığı olduğundan dolayıdır konuyu seçmemdeki amaçta yasadığımız coğrafyadaki insanların geçmişi ile ilgili bilinen ve bilinmesi gereken ve bilen kişilerle paylasmayı cok ıstedıgım dostlar bulmaktı bir kac gundur bu konuyla ılgılı sıkıntılar yasıyorum tehtitler küfürler ve imzasız mektuplar tabi bunlar benım ıcın sıkıntı verıcı mevzulardı ve bu eylemde bulunan arkadaslar milliyetçi ve islamcı olduklarını beyan eden arkadaslardı neyse bu konu uzerınde fazla durmak ıstemıyorum şimdi asıl konumuza gelelim.

 

 

islamda türkler

 

burada yenıden kurandan baslamak ıstıyorum Ye'cuc ve Me'cuc adıyla anılan bozguncu bır takım halkların Zul-Karneyn tarafından zararsız hale getırılıkdırıklerıne dair ayetler vardırki arapların tarihi türk düşmanlığının ana kaynağını oluşturur.

 

zül-karneyn sözcüğü konusunda bazı ayrılıklar vardır ama kuranın kullanıs bakımından bu sozcugun doğu ve batı ulkelerıne egemen olmus dunya capında bır cıhangir anlamına geldıgı kabul edılır bazı kaynaklara gore bu cıhangır buyuk ıskender olarak bılınen eskı yunan kahramanıdır.

 

yecüc ve mecüc ün bozgunculuk yapan araplara ve insanlığa buyuk felaket kaynağı sayılan bır mıllet ve bu mılletınde turkler olduğu anlaşılmaktadır daha oncekı hadıslerde bunu belırtmıstım buhari ve ebu davud gıbı hadıs kaynakları yanında teberı yada al-biruni yada al-muttaki ve benzerı en sağlam ıslam kaynaklarının belıttıgıne gore hz. muahmmed kıtap ehlının ( yani yahudılerın ve hırıstıyanların) kendısıne zulkarneyn hakkında soru sormaları uzerıne cevap olarak zül-karneyn tanrı tarafından ıktıdar sahıbı kılındıgını ve bu ıktıdara dayalı olarak doğu ve batı ulkelerını fethettıgını ve ınsanlık ıcın felaket kaynağı sayılan yecüc ve mecüc kavmine karşı aşılmaz bir set inşa ettirdiğini bıldırmıstır kurana koyduğu bu doğrultuda ayetler bunun boyle oldugunu gostermektedır.

 

gercektende muhammedın soylemesıne gore tanrı kehf suresınde (ey muhammed! sana zül-karneyi sorarlar - onu sıze anlatacağım de) diye ayetlerden sonra şoyle konusmustur

 

doğrusu bız onu (zül-karneyni) yeryuzune yerlestırmıs ve herseyı ona oğretmıstık oda bır yol tuttu sonunda gunesın battıgı yere ulasınca onu, kara bır suda batıyor gordu orada bır mıllete rastladı. - zül-karneyn! onlara azap edebılırsın; iyi muameledede bulunabılırsın dedık.

 

haksızlık yapana azab edeceğiz sonra rabbıne dondurulur onu gorulmemıs bır azaba uğratır ama ınanıp yararlı ışleyene mukafat olarak guzel şeyler vardır ona buyruğumuzdan kolay olanı söylerız dedı.

 

sonra gene bır yol tuttu sonunda ıkı dağın arasına varınca orada neredeyse hıc laf anlamayan bır mıllete rastladı , dedılerkı ey zül-karneyn doğrusu yecüc ve mecüc bu ulkede bozgunculuk yapıyorlar. bizim ve onların arasına bır set yapman ıcın sana bır vergı verelımmı

 

-rabbımın bana verdıklerı sızınkınden daha ıyıdır. bana gucunuzle yardım edınde sızınle onların arasına sağlam bır sed yapayım bana demir kütleleri getirin dedi bunlar ıkı dağın arasını doldurunca körükleyın dedı demırler akkor halıne gelınce bana erımıs bakır getırınde uzerıne dokeyım dedı artık yecüc ve mecüc onu ne asabıldıler nede delıp gecebıldıler zül-karneyn işte bu rabbımın bır rahmetıdır rabbimin tayin ettıgı zaman gelınce onu yerle bır eder rabbımın eddıgı soz gercektır dedı (K 18 Kehf 84-98) bu ayet ve hadıslere dayanarak yecüc ve mecüc ün türkler olduğu anlasılmaktadır. turklere olan dusmanlık sadece araplardan sınırlı kalmamıstır osmanlı donemındede turk dusmanlıgını gormekteyız mesala kanunı sultan suleyman donemınde (divan'ı humayum) katıplerınden hafız hamdı celebı bunun ıbret verıcı orneklerınden bırıdır hafız hamdı celebı efendı vaktıyle muhammedın turklere olum saçmıs olmasını adeta mutluluk sayarak padişaha şu satırları sunmustur;

 

padişahım kainatın yaratılısından buyana

dunya ıcınde turklugun kotulugunden bahsedılır

allah turke hıc anlayıs gucu vermemıstır

 

turku öldür baban olsada

o iilik madeni yuce peygamber

türkü öldürünüz kanı helaldir demiştir.

 

görülüyorki bızım unlu hafız hamdı celebı efendımız yıne bızım unlu padısahımız kanunı sultan suleymana padısahım turku oldur baban olsada dıyebılıyor ve buna destek olarakta muhammedın turku oldurunuz kanı helaldır seklındekı sozlerını gosterebılıyor, hadız efendı bu konuda tek ornek dııldır daha nıcelerı var bunların arasında ahmedi, asım efendi ve ahteri mustafa efendı gıbı unlu turk bılgınlerı turku kucultucu bu kervana katılmıstır

Gönderi tarihi:

Hz peygamber kendisini taşlayan Taiflilere bile rahmet dilemiştir, "yarabbii onları affet, bilmiyorlar" diye dua etmiştir..

O öyle yüce bir dinin, öyle yüce bir peygamberiyken ve sadece

araplara değil, alemlere rahmet olarak gönderilmişken sen nasıl oluyorda böyle saçmalıkları yazabiliyorsun..

İnanmıyorsan inamıyorum de geç ama sakın iftira atma yada iftira atanların piyonu olma..

 

Okuyanlara saygılar...

Gönderi tarihi:

Vay be yanı başında mısır var onlar değilde binlerce kl. ilerde neden türkler bu resmen tanrıların savaşı, bir birinin kavimini yok etmek başka türlü anlam veremeyiz şimdi aynı şeyleri denettirseler ya.

Gönderi tarihi:

kralx sana birşey dıyemıyorum bilimden ve tarihten çok uzak bir insan sın bır suru kaynak verdım merak edıp hıcbırını arastırmamıssın üzgünümki sen islamıda bilmiyorsun hatta inandığın din hakkında en ufak bir fikrin bile yok sevgiyle kal..

Gönderi tarihi:

O verdiğin kaynakların hepsini biliyorum..

Benim bilgimi sen kıyaslayamazsın..

Ama sana şunu söyleyeyim..

Sen kesinlikle ve kesinlikle islamı bilmiyorsun..

Hele peygamberi hiç bilmiyorsun...

 

Bütün ateistler aynı tavrı sergilediler..

Söyleyecek birşeyleri kalmayınca aynen senin yazdığını yazdılar ve sustular...

"Sen hiç birşey bilmiyorusun" cümlesini..))

Neyse sen bil bakalım, yakında gerçeği görürsün...

Gönderi tarihi:

 

Bütün ateistler aynı tavrı sergilediler..

Söyleyecek birşeyleri kalmayınca aynen senin yazdığını yazdılar ve sustular...

 

Bu söylediklerini, bir atesit olarak üzerime almıyorum... Daha söyleyecek çoook sözümüz var...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.