Φ ihgg Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 Onlara şu kimsenin haberini de oku: Biz ona âyetlerimizi vermiştik. Ama o bundan sıyrılıp çıktı. Sonra şeytan onu peşine taktı; böylece azgının biri olup çıktı. Dileseydik, onu âyetlerimizle yüceltirdik. Lâkin o yere saplandı ve heveslerinin peşine düştü. A’râf Sûresi KUR’ÂN-I KERİM, birçok âyetinde hidayetin de, dalâletin de Allah’ın iznine bağlı olduğunu bildirir; Allah’ın dilediği kimseyi doğru yola eriştirdiğinden, dilediğini de saptırdığından söz eder. Bu beyanların öncesini, sonrasını ve arka planını dikkate almayanlar için bunun anlamını çözmek zordur. Böyle durumlarda “Allah dilediğini doğru yola iletiyor, dilediğini de saptırıyorsa, sapan kulun bunda ne günahı var?” sorusu akıllara gelir. Kur’ân âyetleri bir bütün olarak alındığında ise, bu tür soruların cevapları da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Çünkü Kur’ân’ın âyetleri birbirine bakar, birbirini açıklar, birbirini tamamlar. Bizim tek başına ele aldığımız âyetler, işte böyle bir bütünden kesitlerdir. Bu kesitleri, ait olduğu bütün ile birlikte incelediğimiz zaman herşey yerli yerine oturur ve rahatça anlaşılmaya başlar. İşte, A’râf Sûresinin bu âyetleri de, Allah’ın dilediği kulunu neden saptırdığı konusuna açıklık getiren âyetler arasındadır. Burada, doğru yoldan sapmış bir kimsenin hikâyesi kronolojik bir sıra içinde nakledilmekte ve bu sapma olayı içinde kulun iradesinin de, Allah’ın iradesinin de yeri açıkça belirlenmektedir. Âyetin haber verdiğine göre, hikâyenin kahramanı, başlangıç itibarıyla Allah’ın pek büyük lütuflarına erişmiş bir kişidir. Bu kişinin kim olduğu önemli değildir; bu konuda sahih bir rivayet bulunmuyor. Her zamanda ve her toplumda böyle kimselerin var olabileceğini göz önüne alarak, dikkatimizi geçmişteki bir hikâye kahramanının kişiliğine değil, yaşamakta olduğumuz hayatta bu rolü üstlenmiş olanlara yöneltmeliyiz. Hikâyenin başlangıcı için “Biz ona âyetlerimizi vermiştik” buyuruluyor. Bu cümlenin öznesi olan “Biz” sözcüğü Allah’a işaret etmektedir. Yani, sapmadan önce, bu kişinin, Allah’ın lütfuna erişmiş olduğu bildirilmektedir. Hadisenin bundan sonraki aşaması, “O bundan sıyrılıp çıktı” cümlesiyle ifade edilmiştir ki, bu cümlenin öznesi de “O”dur, yani hikâyenin kahramanı olan kimsedir. Üçüncü cümlede şeytan devreye giriyor ve Allah’ın âyetlerinden sıyrılıp çıkan kişiyi peşine takıyor. Dördüncü cümle ise hikâye kahramanının vardığı noktayı özetliyor: “Azgının biri olup çıktı.” Bu ifadeler gayet açık bir şekilde gösteriyor ki, sözü geçen kişinin sapmasındaki sorumluluk, tümüyle kendisine aittir. Zira o, Allah’ın kendisine lütfettiği bir nimeti kendi iradesiyle reddetmiş, kendi bilinçli çabasıyla o nimetten uzaklaşmıştır. Allah’ın nimetini eliyle tepen kimsenin, bundan sonraki halinden dolayı Rabbini suçlamasına imkân bulunmadığı gibi, sorumluluğu şeytanın üzerine yıkıp kurtulması da mümkün değildir. Zira şeytanın yararlanmasına elverişli zemini bizzat kendisi hazırlamıştır. Bu durum, daha başka âyetlerde şöyle ifade edilmiştir: İman eden ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde şeytanın hiçbir gücü yoktur. Onun gücü, ancak onu dost edinenlere ve Allah’a ortak koşanlara yeter. Evet, şeytan onu peşine takıp azdırmıştır; ancak bu fırsatı şeytanın eline veren de onun kendisinden başkası değildir. Özellikle, “Allah’ın âyetlerini vermiş olduğu” bir kimsenin bunu çok iyi bilmesi gerekirdi. Bundan sonraki âyetin ilk cümleleri ise bu hikâyeyi özetleyen cümlelerdir: “Dileseydik Biz onu âyetlerimizle yüceltirdik. Lâkin o yere saplandı ve heveslerinin peşine düştü.” O ne kadar Allah’ın âyetlerinden sıyrılıp çıkmak istese, şeytan da onu azdırmak için ne kadar çaba harcasa, Allah dilemedikçe o da, şeytan da istediklerini yapamazdı. Zira kendi dilediği şeyi Allah’a zorla kabul ettirecek, Allah’ın dilemediği birşeyi gerçekleştirebilecek bir kudrete kimse sahip değildir. Azmak isteyen de ancak Allah’ın ona fırsat vermesi halinde azgınlaşabilir. Onun için, azmakla, nankörlük etmekle, isyan etmekle kimse Allah’a karşı bir zafer elde ettiğini düşünmemelidir. Allah dileseydi, elbette o azgın kişiyi yine âyetleriyle yüceltirdi. Ancak bunu dilememiştir. Çünkü o kişi, semâvî olan şeyi bırakmış, arzî olana, yani dünyanın menfaatine saplanmış, kendi heveslerinin peşine düşmüştür. Bu tercihi bilinçli bir şekilde yapan kul ise, Allah’ın lütuflarına lâyık olmadığını kendi iradesiyle ortaya koymuş, yüce Allah’ın iradesi de o kula istediği ve lâyık olduğu şeyi vermek şeklinde tecellî etmiştir. Bu hikâye, daha başka dersler de içermekle birlikte, kronolojik seyri itibarıyla şunu ortaya koyuyor ki, kulun doğru yolu bulması gibi sapması da tamamen Allah’ın iradesine tâbidir, ancak kulun kendi özgür seçiminin bir sonucudur. Bu hakikat daha başka âyetlerde, özetlenmiş şekilde tekrarlanır—bundan iki âyet sonrasında olduğu gibi: Allah kime hidayet verirse, işte o doğru yoldadır. Kimi saptırırsa, onlar da hüsrana düşmüş olanlardır. İşte, Kur’ân’ın bu beyanlarını okurken, onların böyle bir arka planının bulunduğunu hatırlar ve bu ifadeleri öncesi ve sonrasıyla birlikte dikkate alırsak, onları doğru bir şekilde anlamakta zorlanmayız Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 dedi:kulun doğru yolu bulması gibi sapması da tamamen Allah’ın iradesine tâbidir, ancak kulun kendi özgür seçiminin bir sonucudur. cevap: bu ifadeyle ne demek istedin açarmısın Alıntı
Φ ihgg Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 niye anlayamiyormusun yada anlamak mi istemiyorsun? Alıntı
Φ ihgg Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 anlamiyormusun anlamak mi istemiyorsun ? sen sorumu yanitla bi Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 düşüncen kendi kendinin mi nedenidir? hayır dersen "benim onun nedeni" dersen cevap ver: bişey düşünüpte ben neden bunu düşündüm dedin mi düşünmek istemediğin halde düşündüğün bir düşünce oldu mu evet dersen demek ki düşüncelerinin hakiki sebebi sen değilsin allah olmalı öleyse Alıntı
Φ ihgg Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 ((: sen maç izlerken bu yorumu yaptın galiba ha? burada resmen ALLAh ile Kul u çekisen iki rakip gibi göstermissin gözüm. sana diyorum ya Kul dusunmekte özgür ALLAH karismaz dusuncesine lakin dusuncesinden dolayi sonra ondan hesap sorar olay budur. yani senin gibi mac izlenimleri anlatmak degil ... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 rızık allahtansa içkide mi allahtan Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 ehli sünnete göre haramda rızıktır hud 6 Alıntı
Φ ihgg Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2006 Ehl-i Sünnet Vel-Cammete göre hersey riziktir cunku Rizk Dunyada Yasadigin Gun sayisinca yedigin içtigin ve Hatta ALDIGIN NEFESTIR. yani demem oki nasil biz Helal Rizki istiyoruz ve ALLAH ta ondan hesap sormuyor demeki Haram Rizkida Biz İstiyoruz ALLAh veriyor her halukarda suclu sensin ... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 haram rızkı kulunu yaratmadan önce mi belirliyo allah. Alıntı
Φ ihgg Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2006 ((: Gunesin Kac Saat Boyunca Tutulacagaini Önceden mi Belirliyor İnsan? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 evet ne demek istedini açıkla Alıntı
Φ ihgg Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 10 Ekim , 2006 bu örnegi sen bana söylemistin kendi örnegini ben mi sana anlatayim? Alıntı
Φ Pantheaa Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 haram rızkı kulunu yaratmadan önce mi belirliyo allah. Rızk Nedir? Bi Müşrik, Hz. Muhammed'e geliyor... Hz. Muhammed'e diyor ki: "Eğer, gerçekten Peygambersen söyle bakalım, elimdeki hurma benim rızkım mı değil mi? niyeti, Hz. Muhammed "Rızkındır" derse atacak, "Değildir" derse yiyecek... Çok zeki ya kendisi, o yüzden böyle bi yol bulmuş... Hz. Muhammed şöyle cevap veriyor: "Eğer yersen, o senin Rızkındır, yemezsen, değildir..." Rızkın ne olduğu konusunda çok açık bir kıssadır bu. Zira, Rızk kişiseldir... Ulaşabildiklerimiz Rızkımızdır, ulaşamadıklarımız ise rızkımız değildir. O yüzden, eğer o içki'yi içeceksen oda, haramda olsa Rozktır... içmezsen Rızkın değildir... Evinin bir köşesinde durmasın, içkiyi rızk yapmaz... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 dedi:haramda olsa Rızktır. cevap: rızık allahtansa içkiyide o mu içirdi yani Alıntı
Φ Pantheaa Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 dedi:haramda olsa Rızktır. cevap: rızık allahtansa içkiyide o mu içirdi yani Ya kardeşim, çok zekice bi soru değil bu kusura bakma... soruyu biraz aç istersen? "rızık allahtansa içkiyide o mu içirdi yani" soru olan budur? ama neye isitinaden sorduğunuz belli değil... "içkiyi de o mu içirdi?" nasıl yani? Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2006 daha nasıl sorim ki yani zorla allah mı içirdi Alıntı
Φ Pantheaa Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2006 daha nasıl sorim ki yani zorla allah mı içirdi Allah şöyle der "Bu Kur'an apaçık bir öğütleyicidir" kadeşim o sana içme haramı, içkiyi diye öğütte bulunmuş.. İçiren O değil yani, sensin... kişi kendisi içer... Allah kukla gibi, tutup elinden içirmiyor yani... Alıntı
Φ kursatotcu Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2006 yemekten kalkınca elhamdülillah (allaha şükrolsun) diyormusun diyorsan bunu demekle neyi kasdediyorsun? allahın sana bu yemeği yedirdiği değil mi Alıntı
Φ Pantheaa Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2006 yemekten kalkınca elhamdülillah (allaha şükrolsun) diyormusun diyorsan bunu demekle neyi kasdediyorsun? allahın sana bu yemeği yedirdiği değil mi Allah'ın bana o yemeği yemeyi nasip etmiş olmasına şükrediyorum... bu kadar basit bir şeyi mi bilmiyorsunuz... Alıntı
Φ GıLgaMeŞ Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 15 Ekim , 2006 düşüncen kendi kendinin mi nedenidir? hayır dersen "benim onun nedeni" dersen cevap ver: bişey düşünüpte ben neden bunu düşündüm dedin mi düşünmek istemediğin halde düşündüğün bir düşünce oldu mu evet dersen demek ki düşüncelerinin hakiki sebebi sen değilsinallah olmalı öleyse kürşat kardeşim alemsin ...defalarca sadece ben anlattım bu meseleyi sana... hala burada mısın? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.