Φ marti_name Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Ve Cumhurbaşkanı Sezer de meclisi açış konuşmasında askerlerle aynı konunun altını çizdi: İrtica tehlikesi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, irticanın, ''Türkiye'nin iç güvenliğine yönelik bir tehdit olduğunu ve Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana etkinliğini artırarak sürdüren bir tehlike'' olduğunu ifade ederek, ''Türkiye'de irticai tehdidi yeterince algılamayanların özellikle son 20 yılda yaşanan olayları üst üste koyup birlikte değerlendirmesi, Türkiye'deki toplumsal ve bireysel yaşamın nereden nereye geldiğini iyi çözümlemesi gerekmektedir'' dedi. AA - 22. Dönem 5. Yasama Yılı açış konuşmasını yapan Sezer, ''Türkiye, ülke bütünlüğüne, ulusal birliğe ve siyasal rejime yönelik çok boyutlu ve giderek artan iç ve dış tehdit ve risklerle karşı karşıyadır'' diyerek, bu risk ve tehditlerin kaynağını, bölücü ve irticai etkinlikler, uluslararası terörizm, kitle imha silahlarının yayılması ve bölgesel sorunların oluşturduğunu kaydetti. Karşılaşılan bu güvenlik sorunlarına karşın Türkiye'nin, istikrarını ve gönencini korumada başarılı olduğunu ifade eden Sezer, ''Bunda en önemli etkenler, sağlam temeller üzerine kurulmuş laik ve demokratik devlet yapısı ile her türlü etnik ve dinsel ayrımcılığı reddeden, hoşgörü, dayanışma, birlik ve beraberliği öngören toplumsal tavrımızdır'' dedi. Türkiye'nin, terörden en çok zarar gören ülkelerden biri olarak, terörle küresel savaşımı tüm gücüyle desteklediğini ifade eden Sezer, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ancak, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısını değiştirmek ve ülkeyi parçalamak amacıyla giderek artan eylemler gerçekleştiren terör örgütüne karşı savaşımında Türkiye'ye, dost, komşu ve bağlaşıklarınca yeterince yardım ve destek verilmemektedir. Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan bölücü teröre karşı, ayrım yapmaksızın ortak bir karşı duruş ve güçlü bir eylemsel işbirliği tek çözüm yolu olarak görülmektedir.'' Ulusal güvenlik açısından Silahlı Kuvvetler'in güçlü tutulmasının, Türkiye'nin geçmişten günümüze en önemli temel önceliği olduğunu belirten Sezer, ülke ve siyasal rejimin varlığının ve sürekliliğinin güvencesi olan TSK'nın Anayasa'da ve yasalarda belirlenmiş görev ve sorumluluklarını yerine getirecek biçimde güçlü olmasına, Cumhuriyet hükümetleri ve Parlamento'nun büyük önem verdiğini ve özen gösterdiğini kaydetti. Sezer, ''Ulusunun büyük güven ve sevgisine erişmiş olan ordumuzun saygınlığının korunmasını ve siyaset üstü tutulmasını, temel bir görev ve sorumluluk olarak algılamalıyız'' dedi. Konuşmasını bitirirken Yeni Yasama Yılı'nı kutlayan Sezer, ''Meclisimizin, varlığımızı güçlendiren, geleceğimizi aydınlatan, toplumumuza umut veren çalışmalarını, sorumlu ve duyarlı yaklaşımlarını, geçmişte olduğu gibi, bugün ve gelecekte de aynı bilinç ve kararlılıkla sürdüreceğine inanıyor, Yüce Meclis'e saygılar sunuyorum'' dedi. (1 Ekim 2006 Pazar) SEZER: ''LAİKLİK TÜM DEĞERLERİN TEMEL TAŞIDIR'' Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, ''Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin temel taşıdır'' dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, yeni yasama yılının açılışı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada laiklik tartışmalarına değindi. Anayasaların, kurallarıyla bu kavramların işlevlerini ve anlamlarını ortaya koyarak çerçevesini çizip, işlevsel tanımını yaptığını belirten Sezer, Türkiye'de de Anayasa'da laikliğin işlevsel tanımının yapıldığına dikkati çekti. ''Bu nedenle, Anayasa'da, laikliğin tanımını aramak yerine, nasıl bir laikliğin öngörüldüğüne bakmak gerekir'' diyen Sezer, Anayasa Mahkemesi kararlarının konuya katkısının gözden uzak tutulamayacağını vurguladı. Anayasa'nın başlangıç bölümünde, laiklik ilkesi gereği kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağının belirtildiğine dikkati çeken Sezer, böylece, Cumhuriyet'in niteliklerinin en önemlisi ve diğer niteliklerin temeli olan laikliğin, Anayasa'ya yön veren ilkeler arasındaki yerini aldığını ve anayasal tanımını bulduğunu vurguladı. Devrimin temelinin, amacına bağlı olarak laiklik ilkesi olduğunu vurgulayan Sezer, ''Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan tüm değerlerin temel taşıdır'' dedi. Sezer, Anayasa'da benimsenen laiklik ilkesinin, belirtilen amaç bağlamında değerlendirilmesi ve yorumlanmasının zorunlu olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa'nın başlangıç bölümünde, Anayasa'nın, Türk yurdu ve Türk ulusunun sonsuza uzanan varlığını ve Türk Devleti'nin bölünmez bütünlüğünü belirlediğinin vurgulandığını anımsattı. Sezer, Anayasa'ya göre, Türkiye Cumhuriyeti'nin, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütün ve tekil devlet yapısına sahip olduğunu söyledi. Sezer, kurucu öge olarak, tek devlet, tek ülke ve tek ulusun söz konusu olduğunu, bu ögelerden ve tek dil, tek bayrak ülküsünden vazgeçilemeyeceğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Sezer, şöyle konuştu: ''Türk Devleti'ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılması, Türk Ulusu'nu oluşturan ögelerin etnik kimliklerinin yadsınması anlamına gelmemektedir. Tam tersine, etnik kökeni, dini ne olursa olsun tüm yurttaşların Türk Ulusu olarak adlandırılması, yurttaşlar arasındaki eşitliğin sağlanması, 'çoğunluk' içinde bulunan çeşitli etnik kökenli yurttaşların 'azınlık' durumuna düşmesini önleme amacına yöneliktir. Türk Ulusu'nun birliğini ve huzurunu bozmaya yönelik uğraşlar, tekil devleti hedef alan girişimlerdir. Bu girişimlerin sonuçsuz kalmaya mahkum olduğu bilinmelidir.'' Sezer, yapılan tüm düzenlemelerin; yargının, yasama ve yürütmeye üstünlüğü değil, iktidar gücünün sınırlandırılması, hukuka uygunluğun sağlanması için yapıldığını ifade ederek, ''Çünkü, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş çağdaş toplumlarda son söz yargıya verilmiştir'' dedi. Cumhurbaşkanı Sezer, ''Hukukun üstünlüğü de Anayasa'nın ve yasaların eksiksiz uygulanmasını, iktidar gücünün yargı ile dengelenmesini, yasama ve yürütme organları ile yönetimin eylem ve işlemlerinin yargısal denetime bağlı tutulmasını gerektirmektedir'' diye konuştu. Sezer, yargı organlarının kuruluşu, çalışma ilkeleri, yargıçların seçimi ve özlük hakları konularında yargı bağımsızlığını gölgeleyecek yöntemlerden uzak durulmasının, hukuk devleti ilkesinin gereği olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Sezer, yargının kişiselleştirilmesi ve siyasallaştırılmasının önlenebilmesi için, yargı bağımsızlığıyla bağdaşmayan bu durumun ivedi olarak düzeltilmesi gerektiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yasama ve yürütme organlarının yargının siyasallaştırılmasından özenle kaçınmaları gerektiğini belirterek, yargının siyasallaştırılmasından devlet organları ve bireylerin zarar göreceğini bildirdi. Sezer, ''Yurttaşın hak arama özgürlüğünün ve hukuksal güvenliğinin her türlü siyasal karışmadan, ideolojik ve dogmatik düşüncelerden arınmış, yansız ve bağımsız yargı organı tarafından korunduğu bilindiği sürece, hukuk devletinin varlığı duyumsanabilir'' dedi. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Gönderi tarihi: 1 Ekim , 2006 Tarikat ve cemaatlerin toplum modelini oluşturdukları hiçbir ülkede çağdaş demokrasi kurulamaz... Ne kadar seçim yapılırsa yapılsın nafiledir,eksiktir, sorunludur, bugün içinde bulunduğumuz durumun ta kendisidir... Oysa çağdaş Demokrasiler 'insan, kişi, birey, yurttaş' rejimidir... 'Kul' ya da 'mümin' rejimi değildir!... "LAİKLİK" ilkesi de din ve devlet işlerinde bu ayrımı belirleyen ve bu günkü çağdaş anlamda demokrasilerin önemle korunması gereken olmazsa olmaz ilkesidir... *tna Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.