Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) bozo avdan bence insanların senin şovenizmine karşı bu kadar sabırlı olmasını takdir etmelisin. yine söylüyorum ırka dayanan hertürlü şovenizme karşıyım. herkes de buna karşı olmalı. ilk önce insan olduğunu anladığımız zaman sorunlarda sona erecek. insanlığın sorunu hepimizin sorunu. saygılar Deli Emin, Toplumsal sorunlara ilgi duyan ve bu sorunlarin cözumune yönelik dusunen biri olarak tabii ki bazi dusuncelerim var. Bunun yaninda bir Kurd'um ve kendimi az cok biliyorum. Benim Kurtlere bakisim Turk ve diger sömurgeci devletlerin cizmis olduklari cercevelere bagli degil. Ben ne Kurtlerin varligini inkar ettim, ne de o varligi kendime göre sartlandiriyorum. Örnegin ben Kurtlere "söyle böyle olmali, dusunmeli, yasamalisin" demiyorum. "Kurdistan" kelimesi beni rahatsiz etmiyor cunku ben 80+ sistemin bir urunu degilim. Kurtler var ise, varolduklari bir cografya da vardir. Ve o cografyanin da bir ismi vardir. Bunlar mantik geregi. Ama mantiksizlar yurdunda gercekler tekme-tokat, cekic-bicak ile belirlenmis bir cerceveye sikistirilmak istenir. Bu cerceve 80+ yil önce birkac muhendis tarafindan cizilmis, hala yasamini devam ettirmek istiyor. Ispanyol bir irk, Ingiliz bir irk, Fransiz bir irk. Bir Ispanyol Ispanyolculuk yapmiyor. Bir Ingiliz Ingilizcilik yapmiyor. Bir Fransiz Fransizcilik yapmiyor. Butun bu devletler kendi sinirlari icindeki "etnik sorunlarin cöumlerini" kendilerine göre formule etmisler, bir dereceye kadar cözmusler, cözuyorlar. Yani bunlar irkcilik yapmiyorlar. Kendileri disindakileri ve onlara ait haklari kabul ediyorlar. Turkler, Turk devleti ne yapiyor? "Herkesin malumu" diyecegim ama inkarci yaklasimlar kaygan Turk mantigina o kadar yerlesmis ki, artik malum diye birseyden sözetmek imkansiz. Herseyi tekrardan teker teker anlatmak gerekiyor. Dolayisi ile herkesin yeniden bir egitime alinmasi gerekiyor. Bu basli basina bir konu ve Turk egitim sisteminin verdigi zararlarin onarilmasi yuzyillari alacak. Benim asil deginmek istedigim konu, Turkler ve dunyada yasayan diger insanlar arasindaki fark. Turk Turkculuk yapiyor. Bu devletin temeli Turkculuge dayaniyor. Bu devletin sinirlari icinde sadece Turkler olsaydi, sorun olmazdi. Ama Turk olmayanlar da var ve onlar da Turklestirilmek isteniyor. Lazlar Turklestirildi, digerleri Turklestirildi ve Turklesmeyen, direnen ve dolayisi ile kendisine saygisi olan bir Kurtler kaldi. Turk bir irktir. Turkculuk de irkciliktir. Neden irkci? Cunku Turkculuk aslinda birilerinin dedigi gibi "Turk tarih ve kimligine sahip cikip yasatmak" degil, Turk olmayani Turklestirmeye calismaktir. Bu devletin ve bu "Ulusun" naylonlugu, bu kimligin kayganligi bundandir. Bir Kurt kendini Turklesmeye karsi koruyor ise, kendi varligina sahip cikiyor ise, bu tabii ki Turkcu muhendislerin hayallerini bozar. Bu hayaller insanlik disi, fasizan ve barbari hayallerdir ve dolayisi ile "insanim" diyen herkesin buna karsi cikmasi gerekmektedir. Turkculuk bir insanlik sucudur. Peki "Kurtculuk" nedir? Tabii ki baskalarini Kurtlestirmeye calismak degildir. Baskalarinin topraklarini isgal edip oralara Kurdistan demek de degildir. Baskalarini ortadan kaldirmak, soykirim uygulamak da degildir. Dedigim gibi, Turkculuk kendine sahip cikmak degil, baskasi uzerinde hukum surmek, baskasini Turklestirmekdir. Gericidir. Fasizandir. "Kurtculuk" kendine sahip cikmaktir. Farkimiz bu. Biz guzeliz. ***** ********* Tarih: 22 Kasım , 2005 Düzenleyen: Admin Alıntı
Φ Kuzey Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2005 Bize yıllarca yutturdukları evrensel bir yalan vardı. Avrupa medeniyeti. Evet, Avrupa'da bir medeniyet var; ama, Avrupalının Avrupalıya karşı medeniyeti. Onlar için medeniyet o coğrafyada ve sadece kökenden Avrupalı olanlar için geçerli. Bu gerçeği özellikle son zamanlarda yaşadığımız deneyimlerden daha iyi anlayabiliyoruz. Bozo Bey de kalkmış bu gerçeği yaşadığımızı göre göre İspanyol İspanyolculuk yapmıyor, İngiliz İngilizcilik yapmıyor vesaire diyor. Biz başka bir gezegende mi yaşıyoruz?! Üstelik Avrupalının bize göre artı bir farkı daha var. Türkiye'de bir solcunun ya da sosyalistin "ben Türküm" demesi tuhaf karşılanır da, Avrupa'da bir sosyal demokrat ya da sosyalistin "Fransızım" demesi ve ulusal konularda milliyetçilerden daha duyarlı olması normal karşılanır. Ben bu duygunun özellikle son 100-150 yıldan beri genetik yapımıza yavaş yavaş ve sağlam bir şekilde bilinçli olarak işlendiği kanısındayım. Bu ülkenin dünyada ne geçmişte ne de şimdi eşi benzeri olmayan bir yapısı var. Etnik sorunun yaşandığı -tarihte ve günümüzde- hangi ülkede etnik yapılar birbiriyle bu kadar yoğunluklu olarak bir arada yaşıyor. Bu, araştırılması gereken bir şey değil mi? Bunu hamasi bir söz olarak görmemenizi dilerim. Çünkü, bunu hepimiz yaşıyoruz ve bu kişiye göre bir görüş değil, gerçeğin ta kendisi. Türk Diliyle ilgili olarak son yıllarda bilinçli yapılan bir saldırı da görünüyor. Öyle zengin ve güzel bir dil ki, bunu da sen dahil hepimiz yaşıyoruz. Dil Kurumunun veya benzeri bir kurumun yarattığı dil lafı da kötü niyetli olarak ve söyleyenin de inanmadığı, bir kompleksi taşıdığı izleri taşıyor. Bazı küçük ve gereksiz müdahaleler olmuştur ve onlar da büyük oranda halk tarafından tutulmamıştır zaten. Bundan 700-800 evvel dile getirilmiş Yunus'un, daha sonra Karacaoğlan'ın ve isimlerini sıralamama gerek olmayan şairlerin, ozanların mısralarını okurken kim tercümana ihtiyaç duyuyor?! O kadar mükemmel ve güzel bir dile dil uzatmanın anlamı ve faydası yok. Bunun, ilgi görmeyen toparlama bir dilin kompleksini taşımakla alakalı olduğunun herkes farkında. Güneş balçıkla sıvanmaz. Alıntı
Φ mara bulge Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 kimse kimseyi kürtlesiremez de türklestiremez de... fakat soyu ne olursa olsun bu ülkede yasayan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandasidir. Türkiye'nin sinirlari belli. Bu sinirlar hadi ben geldim burasi benim çizin surayi diyerek çizilmedi. Uzun yillardir var olan bir köken simdi gelip, aslinda bu topraklar bizim de sayilir, burda kendi kökenimizden bir ülke yaratacagiz diyemez. Bir çok kürt arkadasim var, geçekten de saygi deger insanlar. ama hiçbirinin bugüne kadar türklerle ilgili bu denli karalama yaptigini görmedim Boza. bu tarz kiskirtmalarla hem kendinizi hem bizi yipratiyorsunuz. cahil her kökende cahildir. muhattabinizi cahillerden seçersiniz, hiç durmadan kavga edersiniz. insan benim için insandir. köken gerçekten önemli degil. yasadigim yer Türkiye Cumhuriyeti.. ben var olmadan önce vardi. hakederek kazandi. türk olmasam bile saygi duyardim. vatandasi isem bu ülkeyi karalamak yerine kalkindirmam gerektigini düsünürüm... basa gelen hükümetleri elestirin, fakat geçmisi olan bir ülkeyi, çok uzun yillardir var olan bir kökeni bu denli karalamak bana göre çamur atmaktan baska hiçbirsey degil. Alıntı
Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Bize yıllarca yutturdukları evrensel bir yalan vardı. Avrupa medeniyeti. Evet, Avrupa'da bir medeniyet var; ama, Avrupalının Avrupalıya karşı medeniyeti. Onlar için medeniyet o coğrafyada ve sadece kökenden Avrupalı olanlar için geçerli. Bu gerçeği özellikle son zamanlarda yaşadığımız deneyimlerden daha iyi anlayabiliyoruz. Bozo Bey de kalkmış bu gerçeği yaşadığımızı göre göre İspanyol İspanyolculuk yapmıyor, İngiliz İngilizcilik yapmıyor vesaire diyor. Biz başka bir gezegende mi yaşıyoruz?! Üstelik Avrupalının bize göre artı bir farkı daha var. Türkiye'de bir solcunun ya da sosyalistin "ben Türküm" demesi tuhaf karşılanır da, Avrupa'da bir sosyal demokrat ya da sosyalistin "Fransızım" demesi ve ulusal konularda milliyetçilerden daha duyarlı olması normal karşılanır. Ben bu duygunun özellikle son 100-150 yıldan beri genetik yapımıza yavaş yavaş ve sağlam bir şekilde bilinçli olarak işlendiği kanısındayım. Bu ülkenin dünyada ne geçmişte ne de şimdi eşi benzeri olmayan bir yapısı var. Etnik sorunun yaşandığı -tarihte ve günümüzde- hangi ülkede etnik yapılar birbiriyle bu kadar yoğunluklu olarak bir arada yaşıyor. Bu, araştırılması gereken bir şey değil mi? Bunu hamasi bir söz olarak görmemenizi dilerim. Çünkü, bunu hepimiz yaşıyoruz ve bu kişiye göre bir görüş değil, gerçeğin ta kendisi. Türk Diliyle ilgili olarak son yıllarda bilinçli yapılan bir saldırı da görünüyor. Öyle zengin ve güzel bir dil ki, bunu da sen dahil hepimiz yaşıyoruz. Dil Kurumunun veya benzeri bir kurumun yarattığı dil lafı da kötü niyetli olarak ve söyleyenin de inanmadığı, bir kompleksi taşıdığı izleri taşıyor. Bazı küçük ve gereksiz müdahaleler olmuştur ve onlar da büyük oranda halk tarafından tutulmamıştır zaten. Bundan 700-800 evvel dile getirilmiş Yunus'un, daha sonra Karacaoğlan'ın ve isimlerini sıralamama gerek olmayan şairlerin, ozanların mısralarını okurken kim tercümana ihtiyaç duyuyor?! O kadar mükemmel ve güzel bir dile dil uzatmanın anlamı ve faydası yok. Bunun, ilgi görmeyen toparlama bir dilin kompleksini taşımakla alakalı olduğunun herkes farkında. Güneş balçıkla sıvanmaz. Kuzey, Öncelikle yazdiklarini anlamakta biraz zorluk cektigimi belirtmeliyim. Ama anladigim kadarina dayanarak sunlari söylemek istiyorum. Söyle diyorsun: ”bize yıllarca yutturdukları evrensel bir yalan vardı. Avrupa medeniyeti”. Ve ekliyorsun: Avrupalinin medeniyeti kendisi icin gecerlidir, kendisinedir. Buna katilmiyorum. Söyle ki: Öncelikle; örnegin Mustafa Kemal Kurdistan’daki medreseleri yasaklayip kapatirken, bunu kendisine örnek aldigini iddia ettigi ”medeniyet” adina yapti. Ona göre medreseler sözde gerici, ilkel ve cag-disi idi. Ama gel gör ki o medreselerde kullanilan dil Kurtce idi ve iddia edildigi gibi sadece ”Kuran dersleri” degil, matematik, felsefe, astroloji vs gibi dersler de veriliyordu. O medreseler ve ”devlet okullari” arasindaki fark temel olarak kullanilan dil idi. Yani, ”medeniyet” adi altinda aslinda Kurtlerin varligina yönelik bilincli bir siyaset sözkonusu idi. Cunku bugun göruyoruz ki Turk devlet sistemi ve bu devletin sekillendirdigi toplum ”uygar” olmaktan cok uzaktir. Dolayisi ile biz Kurtler acisindan bu M. Kemal’in bu ”medeniyetlik” iddiasi; bir kandirmaca, bir yalan ve bir sahtekarliktan baska bir sey degildi. Turkiye-AB iliskileri ve uyelik sureci bunu gösteriyor. Bati medeniyetini cok yönlu tartismak mumkun. Sömurgelestirdigi toprak ve toplumlari ”ilkel-primitiv” ilan edip oraya ”medeniyet” yayma adi altina ordaki maddi ve manevi butun degerleri katleden bu Avrupali idi. Bugun de özellikle ABD tarafindan fundamentalist islama karsi liberal deger ve sistemler savunuluyor. Bu iki dönem ve surec arasinda benzerlikler olmakla birlikte, farkliliklar da var. Bugun özellikle siyasi sistemler sözkonusu ve ”medeniyetlik” genel olarak liberal demokrasi ile esdeger görulur. Avrupali her ne kadar kendini Avrupali ve batili olmayanlardan (bilincalti olsa bile ama sadece o degil) daha ”ustun” göruyorsa da, sadece kendi guvenligi ve diger cikarlari icin olsa bile, liberal demokrasinin butun dunyada yayilmasini ister. Sosyal bilimlerde cok tartisilan ve artik kanun gibi görulen ”Demokrasiler birbirleri ile savasmaz” ilkesi, batililari yönlendiriyor gibi. Beyaz batili kendini ustun görur (beyaz Turk gibi) ama sizin ”sadece kendisi icin” dediginiz o ”medeniyeti” siyasi sistem olarak baska yerlerde de görmek ister. Demokrasilerde guvenlik vardir. Turk devleti butun sorunlarin kaynagini kendisi disindaki yerlerde araya dursun; göruyoruz ki, hak ve özgurluklerin yillar önce muhendisler tarafindan sekillenen vizyonlara ters dustugu icin ayaklar altina alindigi bir yerde ve genel olarak demokrasinin olmadigi bir yerde ne istikrar olur, ne de gelisme. Kapital istikrar ister. Global dunyada kapital en ucra kösede de istikrar ister ve dolayisi ile kendi siyasi sistemini baska yerde de görmek ister. Özellikle AB’nin „federatiflesme“ egilimi surecinde Avrupa’da da özel bir milliyetcilik olustu. Tabii ki globalizme karsi ulus-devletin savunulmasini da kapsayan bir milliyetcilik. Asiri sag ve asiri solun bu noktada birlestigini göruyoruz. Ama Ispanyollu (ve digerleri) Ispanyolculuk yapmiyor. Ulus-devletcilik yapiyor. Benim belirttigim Turkculugun irkci özelligi AB’deki ulus-devletci milliyetcilik ile karsilastirilamaz. Hele hele Ispanya, Ingiltere, Fransa gibi devletlerin kendi “etnik sorunlarina” yönelik yaklasimlari ile hic bir zaman karsilastirilamaz. Ben Avrupa’da irkcilik yoktur demiyorum. Var, hem de nasil. Hatta genel olarak yabancilara karsi ”kurumsal bir irkciligin” varligi da kabul göruyor. Ama hicbir Avrupa devletinde irkcilik resmi devlet politikasi degildir. Benim iddiam o ki Turk devletinin kendisi irkcidir ve uzerinde hukum surdugu herkesi bu yönlu egitiyor. Ben Turklugu modern (yeni) bir fenomen olarak göruyorum. 1923’ten sonra yeni bir ulusun cercevesi yaratildi ve bugune kadar da bunun cercevesini doldurulmaya calisiliyor. 80+ yil gecmis, hala ugrasiliyor. Bugun ”anayasal vatandaslik”, ”Turkiyelilik”, ”alt¨-ust-kimlikler” gibi kavramlar, bu cerceveyi doldurmaya yöneliktir. Ama baskalarini yok etmeye yönelik oldugu icin, bunlarin da ”tutmayacagi” ortadadir. Dolayisi ile Turk devleti bir caresizlik icerisindedir. Turk dili ile ilgili bir aciklamada bulunmadim ama Turk Dil Kurumunun senin dedigin gibi “bazı küçük ve gereksiz müdahalelerde” bulunduguna katilmakta zorluk cekiyorum. Konu hakkinda özel bir bilgim yok, ama Turk devleti kurulmadan önceki Osmanli dilinin özellikleri (buyuk oranda Irani dillerden -ki buna Kurtce de dahildir- ve Arapcadan olusmasi) ve siradan Turkler arasindaki okuma-yazmanin ve dolayisi ile Turkce yazim dilinin olmayisi vs, Turk Dil Kurumunun mudahelesinin “kucuk ve gereksiz” olmadigina yönelik ip uclari veriyor. Aslinda bu konu beni fazla da ilgilendirmiyor. Bence Turk dili uzerindeki calismalar “kendine sahip cikmaktir” ve Turkler icin olumludur. Tabii ki bu konunun bir Kurt olarak beni de ilgilendiren bir suru yani olabilir ama Turklerin gercek anlamda kendilerine sahip cikmalari beni hic rahatsiz etmez. Tam tersine, gercek anlamda kendine sahip cikmasi daha saglikli bir toplum yaratir ve bu herkes icin daha hayirli olur, özellikle biz Kurtler icin. Ama kendilerine sahip cikmalari! Kendi varliklarini baskasini yoklugu uzerine kurmalari degil! Kalkip Kurt diline saldirmalari, Kurt dilinin olmadigini veya Kurtcenin 200 kelimeden olustugunu iddia etmeleri, Kurtleri bölmek ve kucuk dusurmeye calismak icin Kurtcedeki zenginligimiz olan lehcelerin varligini sanki kötu bir seymis gibi Kurtlere karsi kullanmaya calismalari... Bunlar da Turkculugun irkci yönudur. Kendisine sahip cikmakla berbaber karsisindakini yok etmeye calismak. Turk kendi diline, kulturune ve siyasi iradesine sahip ciktiginda vatansever ve kahraman, bir Kurt ayni seyi yaptiginda dunyanin en kötusu. Bu böyle iken ve bunu parantez icerisinde söyluyorum, Turk’te Kurdun karsisina cikacak yuzun olmamasi gerekir. Ama bakiyorsun ki butun dunya haksiz, bir Turk hakli… Durum böyle... Ben Turk Dil Kurumundan cok Turk Tarih Kurumu ile ilgileniyorum. Bir dilin tarihsel dayanagi var. Nesilden nesile gecen dinamizmi var. Bir anda icat edilemez. Ama tarih öyle degil. Tarih yazildigi gibidir. Turk Tarih Kurumu da Turkculuge göre bir tarih yaratti. Ders kitaplari buna sahittir, fazla söze gerek yok. O kitaplara göre Kurt sadece ”dis parmakli isyanlardan” ibaret. O yuzden ben hayatimda sahit oldugum ve Kurtlere hakaret ve saygisizliktan baska bir sey olmayan durus, tavir ve dusunceleri anliyorum. Baska bir sey beklenemez cunku cocuk yasta ögretiliyor bu carpitma ve yalanlar. Turkcu muhendisler insanlarin bilincaltlarina hitab ediyorlar. Nefretim varsa o da ”ne yaptigini bilenedir”, yoksa ben de ”ne yaptigini bilmeyeni” bir kurban olarak göruyorum. Uzadi, okunmama tehlikesi var o yuzden burda bitiriyorum. Mumkunse bahsettigin Yunus ve Karacaoglan’in misra veya siirlerinden örnek verirsen mutlu edersin beni. Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Deli Emin, Toplumsal sorunlara ilgi duyan ve bu sorunlarin cözumune yönelik dusunen biri olarak tabii ki bazi dusuncelerim var. Bunun yaninda bir Kurd'um ve kendimi az cok biliyorum. Benim Kurtlere bakisim Turk ve diger sömurgeci devletlerin cizmis olduklari cercevelere bagli degil. Ben ne Kurtlerin varligini inkar ettim, ne de o varligi kendime göre sartlandiriyorum. Örnegin ben Kurtlere "söyle böyle olmali, dusunmeli, yasamalisin" demiyorum. .. . . . Bozo Avdan elbette hatalar var eğer doğru gitmeyen birşeyler varsa bunu bir tarafın üzerine yıkmak pek doğru bir mantık değil. geçmişte birçok hata yapılmış ve de hala bunu karşılıklı olarak devam ettiriyor olabiliriz. sorun yok mu? yok demek için kör olmak lazım. çözümü nedir ? kahrolsun kürtler yada faşit türkler mi? dağlarda kan dökmek mi? forumda bir yerde okudum ne kadar doğru bilmiyorum ama cenaze töreninin üzerinden f16 larla alçak geçiş yapmakmı? karşılıklı sindirmek mi çözüm? nedir çözüm? eğer ortak bir çoğrafya da yaşıyorsak farklılıkların zenginlik olduğunu kesinlik le görmek zorundayız! eğer bir yerde yanlış yapılıyorsa yanlışa yanlışla karşı koyarsan sonun hüsran olur. yine söylüyorum bu sorunun tek çözümü gerçekten tam bağımsız ekonomik vede sosyal problemlerini çözmüş bir TÜRKİYE dir. birbirimizi sevmeyi öğreneceğiz başka kurtulusumuz yok. amerika hiçbir ülkeye özgürlük ve tam bağımsızlık vermez bunuda aklınızdan çıkarmayın! bugün ayakcılığını yaparsın yarın kölesi olursun... Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, destânımızda yalnız onların mâceraları vardır. Onlar ki uyup hainin iğvâsına sancaklarını elden yere düşürürler ve düşmanı meydanda koyup kaçarlar evlerine ve onlar ki bir nice murtada hançer üşürürler ve yeşil bir ağaç gibi gülen ve merasimsiz ağlayan ve ana avrat küfreden ki onlardır, Ne zaman halk sözü geçse bir yerlerde Nazım Hikmet'in bu güzel dizeleri gelir aklıma Şunun da bilinmesinde fayda vardır ki; bu ülkede Türk devlet ideolojisinden bağımsız düşünebilen Türkler de vardır. ve sanırım Kürt halkının haklarını savunmanın Türk halkını bu derece incitmeden, kırmadan başka bir yolu da olmalı. hangi devlet ve hangi ideoloji benim bir Kürdü sevmeme engel olabilir. Aslolan insandır sanırım. Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 öldürenle katiliz çalanla hırsız tümümüz sanığız tümümüz savcı tümümüz suçlu tümümüz yargıç kimi aklar kimi suçlarız kimi bağışlar kimi asarız kendimizi başkasında hergün bir bıçak saplı birinin arkasında vurulan da biziz vuran da Alıntı
Φ Kuzey Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Bozo, cevabındaki üslup eski yazılarına oranla çok daha hoştu. Daha önceki yazılarını da bir parça okumuştum. Beni üzen, saldırganlık ve sürekli karalamaya, çamur atmaya yönelik ithamlarla dolu olmasıydı. İnan bu yöntem hiçbir şey sağlamaz. Bazı çevrelerce yeni bir diyalog sistemi -belki taktik de denilebilir- geliştiriliyor; nedeni ve niçinine bakılmaksızın, sadece görüntüye dayalı, altyapısı olmayan isnatlarda bulunmak ve gerekirse bu konuyla ilgili cevapları görmezlikten gelerek, "çamur at izi kalsın" mantığıyla olaylara yaklaşmak. Bu kimi etkileyebilir? Evet, böyle bir şey, aynı görüşten fanatik kişileri ya da sempati duyanları etkileyebilir; ama, bunun dışında bir şey kazandırmaz diye düşünüyorum. Görüşlerime sen katılmayabilirsin, ben seninkilere katılmayabilirim; ama, üslup çok önemli. Medeniyetle ilgili konuyu yine bir tarafından almışsın. Avrupa medeniyetini kendi toplumuna tanıştırmak ya da kabul ettirmeye çalışmakla, konuya senin bakışın aynı şeyler değil. Olması gerekenle, yaşananın aynı şey olmadığını söylemek istemiştim. Avrupa'nın tarihi kanla doludur. Bunu kabul ettiğini varsayıyorum. Ama, bunları görmezlikten gelerek diğer topluluklara suç yüklemekte pek bir mahirdirler. Yani, kendileri o kadar masumane (!) bir tarihe sahip ki, kimse onlardan hesap soramıyor. Onlar için dışarıdaki dünya sirktir. Kültürel değerleri korumak adına yaptıkları uğraşılar bile soru işaretleriyle dolu. Sanki, siz hep böyle kalın da bizim için seyredecek ilginç, otantik bir şeyler bulalım der gibiler. Bende bu duyguları yaratıyor açıkçası. Türk Diliyle ilgili daha önceki yazılarında aşağılayıcı ifadeler vardı. Ben o yüzden o konuya değindim. Bu kadar entelektüel bir insanın benden o ozanlarla ilgili mısralar istemesini biraz yadırgadım. En azından duyduğun birkaç dörtlük vardır. Osmanlıca konusunda da yine kötü niyetli bakıyorsun olaya. Osmanlıca, tebanın yaygın olarak kullandığı bir dil değildi. Biraz siyasî tarih okumuşsan bunları kavramalıydın. Devlet dili idi ve en fazla saray ve edebiyat çevresiyle sınırlı bir dildi. Şu anda bin yıl geriye dönsen, Sıvas'taki, Erzurum'daki, Muğla'daki, Uşak'taki, Kütahya'daki, Kars'taki, Ankara'daki, İstanbul'daki, Gaziantep'teki bir insanla rahatlıkla anlaşabilirsin. Bu bir gerçek değil mi? Ayrıca, dil gelişen bir varlıktır. Dış etkilere çok açıktır. Bu her dil için geçerlidir. Şimdi kalkıp da "televizyon" için yeni bir isim yaratmaya bence gerek yok ve ayrıca da gereksiz de. İşte ufak tefek müdahaleler dediğim de, böyle küçük bir dönem olmuştu ve birkaç kelime hariç de toplumda yer bulamadı o kelimeler. Seni anlamaya çalışıyorum. Irk en hassas ve tehlikeli kavramdır. Hatta, bence dinden daha etkili bir kavramdır. Bu yüzden, bir savunma ve zorlama da olsa yüceltmeler geliştiriyorsun kendince. Bu hepimiz için söz konusu olabilir. Ama, en azından, saygı içerisinde ve slogana yönelik olmadan, karalama ve aşağılamalara gitmeden tartışmak lazım diye düşünüyorum. Saygılar. Alıntı
Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) Bozo, cevabındaki üslup eski yazılarına oranla çok daha hoştu. Daha önceki yazılarını da bir parça okumuştum. Beni üzen, saldırganlık ve sürekli karalamaya, çamur atmaya yönelik ithamlarla dolu olmasıydı. İnan bu yöntem hiçbir şey sağlamaz. Bazı çevrelerce yeni bir diyalog sistemi -belki taktik de denilebilir- geliştiriliyor; nedeni ve niçinine bakılmaksızın, sadece görüntüye dayalı, altyapısı olmayan isnatlarda bulunmak ve gerekirse bu konuyla ilgili cevapları görmezlikten gelerek, "çamur at izi kalsın" mantığıyla olaylara yaklaşmak. Bu kimi etkileyebilir? Evet, böyle bir şey, aynı görüşten fanatik kişileri ya da sempati duyanları etkileyebilir; ama, bunun dışında bir şey kazandırmaz diye düşünüyorum. Görüşlerime sen katılmayabilirsin, ben seninkilere katılmayabilirim; ama, üslup çok önemli. Medeniyetle ilgili konuyu yine bir tarafından almışsın. Avrupa medeniyetini kendi toplumuna tanıştırmak ya da kabul ettirmeye çalışmakla, konuya senin bakışın aynı şeyler değil. Olması gerekenle, yaşananın aynı şey olmadığını söylemek istemiştim. Avrupa'nın tarihi kanla doludur. Bunu kabul ettiğini varsayıyorum. Ama, bunları görmezlikten gelerek diğer topluluklara suç yüklemekte pek bir mahirdirler. Yani, kendileri o kadar masumane (!) bir tarihe sahip ki, kimse onlardan hesap soramıyor. Onlar için dışarıdaki dünya sirktir. Kültürel değerleri korumak adına yaptıkları uğraşılar bile soru işaretleriyle dolu. Sanki, siz hep böyle kalın da bizim için seyredecek ilginç, otantik bir şeyler bulalım der gibiler. Bende bu duyguları yaratıyor açıkçası. Türk Diliyle ilgili daha önceki yazılarında aşağılayıcı ifadeler vardı. Ben o yüzden o konuya değindim. Bu kadar entelektüel bir insanın benden o ozanlarla ilgili mısralar istemesini biraz yadırgadım. En azından duyduğun birkaç dörtlük vardır. Osmanlıca konusunda da yine kötü niyetli bakıyorsun olaya. Osmanlıca, tebanın yaygın olarak kullandığı bir dil değildi. Biraz siyasî tarih okumuşsan bunları kavramalıydın. Devlet dili idi ve en fazla saray ve edebiyat çevresiyle sınırlı bir dildi. Şu anda bin yıl geriye dönsen, Sıvas'taki, Erzurum'daki, Muğla'daki, Uşak'taki, Kütahya'daki, Kars'taki, Ankara'daki, İstanbul'daki, Gaziantep'teki bir insanla rahatlıkla anlaşabilirsin. Bu bir gerçek değil mi? Ayrıca, dil gelişen bir varlıktır. Dış etkilere çok açıktır. Bu her dil için geçerlidir. Şimdi kalkıp da "televizyon" için yeni bir isim yaratmaya bence gerek yok ve ayrıca da gereksiz de. İşte ufak tefek müdahaleler dediğim de, böyle küçük bir dönem olmuştu ve birkaç kelime hariç de toplumda yer bulamadı o kelimeler. Seni anlamaya çalışıyorum. Irk en hassas ve tehlikeli kavramdır. Hatta, bence dinden daha etkili bir kavramdır. Bu yüzden, bir savunma ve zorlama da olsa yüceltmeler geliştiriyorsun kendince. Bu hepimiz için söz konusu olabilir. Ama, en azından, saygı içerisinde ve slogana yönelik olmadan, karalama ve aşağılamalara gitmeden tartışmak lazım diye düşünüyorum. Saygılar. Ben simdiye kadar bu Forumda yazdigim hicbir seyi ne itham, ne saldirganlik, ne de "camur atma" olarak göruyorum. Eger "sert" ve "son söz" olarak görulebilecek bir sey yazmissam, o da gerekli olduguna inandigim icindir. Ben Turk dili hakkinda özellikle bir sey yazdigimi animsamiyorum. Animsatabilirseniz acmaya, tartismaya hazirim. Kurtler acisindan kabullenemeyecek ve butun gucuyle karsi cikilmasi gereken ve Turk devletine ait bu kadar politika ve uygulamalar varken, sizler ile Avrupa kulturunu tartismam bana bir luks olarak geliyor. Ben kimseye karsi batiyi savunacak durumda degilim ama söyledigim gibi Turk devletine ait bu kadar karsi cikilmasi gereken seye ragmen kalkip Avrupa'yi tartismak bence bir Turk icin de luks olmali. Eninde sonunda herkesin kendine dönup bakmasi ve baskasini suclamaktan vazgecmesi gerekiyor. Bu ne kadar cabuk yapilsa o kadar da iyi olur. Kurtleri ortadan kaldirmayi hedefleyen bir ideoloji ve yaklasima sahip olan bir devlet ile Kurtler ile özel bir sorunu olmayan, tam tersine Kurtlere ideolojik yaklasmayip onlarin varligini kendisi icin tehdit olarak görmeyen "emperyalistler" arasindaki tercih Kurtler acisindan cok basittir. Benim emperyalistler ile, globalizm ile vs vs hic bir sorunum yoktur. Turkun onlarla sorunu da aslinda yapmacik bir sorun, sadece degismemekte direnen Turkcu mantigin bir parcasi. Yoksa rasyonel hic bir temel dayanagi yoktur Turkun batiya olan tepkisinin. Kurtlerin gundeminde ölum-kalim mucadelesi var. Bugun bati Iran, Suriye ve Irak gibi devletleri direkt, Turk devletini de dolayli olarak karsisina almis ise ve bu devletler Kurdistan'i isgal altinda tutan devletler ise, bati ile isbirligine girmek, destek alip vermek Kurtler acisindan yapilmasi gereken seylerdir. Bunun tersi dusunulemez bile. Yoksa Kurdun kendi ulkesini isgal eden ve kendisini yok etmeye calisan devletlere ve bu devletler tarafindan sekillenen insanlarin iyi niyetlerine guvenmesi sözkonusu olamaz bile. Turkun sorunu Kurdu kendisinden bagimsiz bir varlik, bir irade olarak görememesi. Bir Turk kendisinde Kurt adina karar verme hakkini göruyor. Sorunun kaynaklarindan bir tanesi budur. Turk, "kardeslik" adi altinda aslinda Kurdun inkari yapildigini göremiyor. Turk, "kardesligin" ideolojik bir yaklasim oldugunu, tekligi ve dolayisi ile Kurdun Turklesmesini, yok olmasini amacladigini görmuyor. Birinin Kurt arkadaslari olmasi veya evinde bir "Kurt gelinin" olmasi hic bir sey ifade etmedigini göremiyor. Bir cok Kurt de bunun farkinda degil. "Yasasin halklarin kardesligi" slogani Kurdun inkaridir, "kardeslik" gibi guzel ve anlamli bir iliskinin icsellestirilmis olmasi degil. Siyasettir, aldatmacadir, uyutmadir. Guzel ve kulaga hos gelen söylemleri kullanip Kurde sucluluk duygusu yasatmaktir. Ki bir Kurt kendi varligina sahip ciktiginda sanki kötu bir sey yapiyormus gibi duygulara kapilabiliyor. Bu söylem ayrica o tur duygularin yasanmasini hedefliyor. Bir manipulasyondur "kardeslik" söylemi. Kurdun inkarinin baska bir yuzudur. Sorunlari özgurce tartisip cözumlere varma kulturu olmadigi icin, böyle bir kulturu kendi varligina tehdit olarak gören bir devlet ve dusunceler sistemi var oldugu icin, gelisme saglanilmiyor, herkes 80+ yil öncesini yasamaya devam ediyor. O yuzden bireylere özel görevler dusuyor. Her birey "ben savundugum dusunceler ile hangi sorunu tartisiyorum, hangi soruna cözum uretiyorum" diye kendine sormalidir. Sorunlari cözmeye calismaktan ve özellikle haksizlara karsi butun varligim ile mucadele etmekten buyuk bir zevk aliyorum. Bu benim hayatima anlamli bir tad katiyor. Dolayisi ile ne mutlu bana ki Kurt olarak dogmusum, karsimda bu kadar gaddar bir devlet var ve onunla ugrasiyorum. Guney Kurdistan'daki gelismeler beni sevindiriyor, bana umut veriyor. Ben yikici degil, yapiciyim. Eger yikimak istiyorsam bir seyleri, o da ne bana ne de Turke herhangi bir hayri olan ve sadece bir avuc karanlik insanin isine yarayan bu dusunce sistemidir. Herseye ragmen insanlara inaniyorum. Temeli olmayan veya temeli zora dayanan hic bir duzen yasayamaz. Dolayisi ile son derece umutluyum cunku zaman benden, dogrudan, insanlarin mutluluklarindan yana. Turk insani da artik daha degerli seylerle ugrasmayi hak ediyor. Bu devlet Turke de layik bir devlet degil. Buna gercekten inaniyorum. Tarih: 23 Kasım , 2005 Düzenleyen: Bozo Avdan Alıntı
Φ Kuzey Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Evet, tercihinin ne olduğunu dürüstçe ortaya koymuşsun. Bu iyi bir şey ve sosyolojik açıdan da irdelenmesi gereken bir konu ayrıca. Yeri geldiğinde şarkılara, şiirlere, sloganlara en etkileyici malzeme olan ve savaşılması gereken en büyük ejderha, yani emperyalizm, çıkar birlikteliği olduğu zaman bir anda tercih edilir bir yapıya dönüşebiliyor! İlginç! Bu bir düşünce. Ama, bu tür aşkların çok uzun sürmediğini ve sağlıklı bir yapı barındırmadığını, en azından, eski Mısır ve Roma'dan beri biliyoruz. Kaldı ki, insanlık tarihinde iktidarın, gücün icadından beri bu böyle olmuştur ve bundan sonra da böyle olmaması için bir sebep yok. Bahsettiğin bölgedeki oluşumlardan memnun olduğunu yazmışsın. İşte bu oluşumun da, o kısa sürecek yalancı aşkın yağmur altında parkta dolaşılan bölümü olduğunu zaman zaman gözlerini yumduğunda senin de hissettiğini sanıyorum. Bu aşk bir gün biter ve biz yine başbaşa kalırız. Bizimkisi aşk birlikteliği olmasa da, en azından surdibinde şarap içen garibanların birlikteliği gibi sağlam olur. Alıntı
Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) Evet, tercihinin ne olduğunu dürüstçe ortaya koymuşsun. Bu iyi bir şey ve sosyolojik açıdan da irdelenmesi gereken bir konu ayrıca. Yeri geldiğinde şarkılara, şiirlere, sloganlara en etkileyici malzeme olan ve savaşılması gereken en büyük ejderha, yani emperyalizm, çıkar birlikteliği olduğu zaman bir anda tercih edilir bir yapıya dönüşebiliyor! İlginç! Bu bir düşünce. Ama, bu tür aşkların çok uzun sürmediğini ve sağlıklı bir yapı barındırmadığını, en azından, eski Mısır ve Roma'dan beri biliyoruz. Kaldı ki, insanlık tarihinde iktidarın, gücün icadından beri bu böyle olmuştur ve bundan sonra da böyle olmaması için bir sebep yok. Bahsettiğin bölgedeki oluşumlardan memnun olduğunu yazmışsın. İşte bu oluşumun da, o kısa sürecek yalancı aşkın yağmur altında parkta dolaşılan bölümü olduğunu zaman zaman gözlerini yumduğunda senin de hissettiğini sanıyorum. Bu aşk bir gün biter ve biz yine başbaşa kalırız. Bizimkisi aşk birlikteliği olmasa da, en azından surdibinde şarap içen garibanların birlikteliği gibi sağlam olur. Kucumseyici cevabin icin tesekkurler. Beni "sosyolojik acidan irdeleyecegin" icin de ayrica tesekkurler. Irdelemenin amaci sadece laf olsun degilse, varacagin sonuc su olur: elinin altindaki butun mekanizmalari isleterek vahsi siddet dahil butun yollari deneyen koca bir devlet, özgurlugune tutkun olan bir insan karsisinda yenildi. Onu Turklestiremedi. Bu devletinin cesitli halklari Turklestirerek yaratmak istedigi ulus yaratilamadi, bu proje cöktu. Kemalizm cöktu. Dedigim gibi, Kurtlerin Saddamci, Ataturkcu, Esadci ve Humeynici olmalarini dusunmek; hatta Kurtlerden bu katilleri desteklemelerini istemek, birak siyaseti, hayattan bir sey anlamamis olmak demektir. Ukalaliktir. En demokrat, en liberal, en musulman (ve de tabii ki en anti-emperyalist) gecinen Turkun Kurtleri ne kadar tanidiginin, ne kadar anladiginin ve özellikle Kurtlere nasil baktiginin bir göstergesidir. Kurdu kendi yedegi olarak gören Turk, degismekten korktugu icin yaptigi bati dusmanligina Kurtleri de katmak istiyor. Bu cok önemli ve irdelenmesi gereken cok anlamli bir konudur, cunku Kurdun cikarinin ayri yerde oldugunun altini ciziyor. Anti-amerikancilik siyasi bir tercihdir. Bir Turk istedigi seye karsi ve taraf olabilir. Cikarini istedigi sekilde savunabilir. Ama bunu Kurtlere de mal etme hakkina sahip degildir. Turk artik Kurdu kendi yedegi görmekten vazgecmesini ögrenmelidir. Turk Kurde yuk olmaktan vazgecmelidir. Göruluyor ki Turkun cikari ile Kurdun cikari ayri yerlerde. Devletinden yana tecihini yapan Turk, tabii ki devletinin isteklerine göre dusunur, hareket eder. Turk devletinin guney Kurdistan'daki (siz hala Kurdistan'a Kurdistan demekten cekiniyorsunuz. Umarim bu utangacliginiz da sona erir) "kirmizi cizgileri" ciddiye alinmadi. Irak federatif bir yapi aliyor. Kerkuk konusu Kurtlerin istedigi sekile yakin bir cözum yoluna giriyor. Talabani Irak cumhurbaskani, Barzani de Kurdistan baskani sifati ile Beyaz Saraya misafir oluyor. Turk devletinin stratejik dostu Saddam gitti, Esad kiskacta, Iran sallanmaya aday. Turk devleti tabii ki rahatsiz olur! Devletine sadik (istedigi kadar muhalif olma iddiasinda bulunulsun. Kurt ve Kurdistan konusuna yaklasim belirleyicidir bir insanin ne kadar "muhalif" olduguna) olan Turk de hayatindaki butun sorunlari halletmis gibi "gidisattan rahatsiz" oluyor. Dengeler degisiyor, statukolar yikiliyor, tabular teker teker ortadan kalkiyor. Turk devleti bir calkanti icerisindedir. Turk dusunce yapisi bir calkanti icerisindedir. Eski ideolojik kaliplarla dunyaya bakan gözlerin gördukleri cok az sey vardir. En azindan Kurtleri görmuyorlar. Bir Turk Kurde "yedek guc", sadik bir köpek gibi bakiyor. Onu öyle görmek istiyor. Onun disinda baska bir seyi hayal bile edemiyor. Bu kadar sekillenmis Turk insani. Iredelenmesi gereken konular o kadar cok ki! Bugun icinden gectigimiz surec bana buyuk bir heyecan veriyor. Hem Kurtler, hem de Turkler tarihlerinin en önemli ve belirleyici dönemlerinden bir tanesini yasiyorlar. Yukarda da belirttim. Anti-emperyalizm adi altina ABD dusmanligi yapanlar, Irak'taki teröristlere direnisci diyenler, vs aslinda Kurt dusmanligi yapan Turk irkcilaridir. Bu inkar edilir tabii ki. O yuzden ben butun Turkleri bilincaltlarina yönelmelerine davet ediyorum. Kurdun gördugunu sizler de görseniz irkci oldugunuzu anlar, biraz kendinizden utanir ama sonucta daha iyi insanlar olurdunuz. Zor ama gerekli bir surec olacak, Turkun kendisi ile hesaplasmasi. Kuzey, son 10 yilda olanlara inanmak cok guc. Özellikle Kurtler acisindan bir hayal gibi geliyor. Onyillardir, yuzyillardir özgurlukleri icin savasan Kurtler, aniden bir devlet sahibi oluverdiler. Saddam Kuveyti isgal etmeseydi bu gunleri göremiyecektik. Bugun irkci Turk devletinin ittifaklari yok oluyor veya zayifliyorlar. Buna hepimizin sevinmesi gerekir. Turk insani hemen devletini savunma kompleksine kapilacagina, bu devletin kendi devleti de olmadigini, kendisinin manipule edildigini ve kullanildigini görseydi, benim yasadigim heyecani o da yasardi. Ama bir Turk "kara gunlerini" yasiyor. Yasta sanki. Ve saldirganlasiyor, etrafina saldiriyor. Bagiriyor.Kendine bagiriyor. Kurde bagiriyor. ABD'ye bagiriyor. Avrupa'ya bagiriyor. Sanki sesini ne kadar yukseltip bagirsa o kadar öculer ortadan kaybolacak. Ama hayat oldugu gibi duruyor. Turkiye AB'ne uye olmak istiyor. AB de "ok, söyle böyle" diyor. Ne diyor AB? Demokrasi, insan haklari, ekonomik ve siyasi seffaflik. Kötu mu? Hayir. Peki simdiye kadar neden devlet Kurtce kursu acmamisti? Sorun sadece PKK olamaz, cunku 80+ yildir Kurtlerin inkar ve imhasi sözkonusu. Peki Kurtlerin haklari sadece bir dil kursundan mi ibaret? Bu milyonlarin icinden gören, bilen ve hisseden yaratici insanlar cikiyor. Bir Turk belki önune birakilana razi olabilir ama Kurt neye sahip oldugunu iyi biliyor. Hele hele baskasinin onun adina karar vermesini kabul etmiyor. Butun mesele bu. Maskeler teker teker dusecek. Tarih: 24 Kasım , 2005 Düzenleyen: Bozo Avdan Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Yukarda da belirttim. Anti-emperyalizm adi altina ABD dusmanligi yapanlar, Irak'taki teröristlere direnisci diyenler, vs aslinda Kurt dusmanligi yapan Turk irkcilaridir. Bu inkar edilir tabii ki. Uzun bir süreçte, sancılar içerisinde yaşamış olduğunuzu kabul ediyorum, Her insanın ve her halkın hakkı olan özgürlüğe sahip olma konusunda haklı bir tutkuya dönüşen duygu ve düşünceleri de anlıyorum. Siyasi olaylara pragmatist bir yaklaşım sizin kişisel tercihiniz olabilir. Bence tüm Kürtler ve tüm Türkler adına kesin yargılarda bulunmak oldukça iddialı bir tutum olur. Tıpkı yukarıdaki cümleniz gibi. Ben bir anti-emperyalistim, ve hayata bakışımı belirleyen şey Kürt sorunu adı verilen (veya her ne ad verilirse) bu olguya bakışımdan ibaret olmasa gerektir. Alıntı
Φ Kuzey Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Hissettiklerini ve düşüncelerini öyle güzel aktarıyorsun ki, takdir etmemek elde değil. Ama, konuyu nereye çekersen çek, neresinden bakarsan bak ve işine geldiği gibi nasıl yorumlarsan yorumla, verdiğin isimleri ben şahsım adına ciddiye almadığım gibi, dünya kamuoyunca da ciddiye alındığına inanmıyorum. Senin bağlılığın ya da sempatinin de ırksal yakınlıktan ve dolayısıyla ırkçılıktan kaynaklı olduğu da çok aşikâr. Ama, burada daha ilginç olan, bu kavramı karşılayacak bir tarihsel ve kültürel altyapı bile yok burada ve yaratılmaya çalışılan zorlama bir ırkçılıkla karşı karşıyayız. Birinci reisin ABD tarafından oraya oturtulduğunu ve iç dünyasında "iyi mi yaptım-kötü mü yaptım" kaygısını yüz hatlarında taşıdığını sen de görüyorsun, ben de görüyorum. Çünkü, titremesini gerektiren ortamın o da farkında. Ve üzerine damgalanan unvanla fahri bir trafik polisi gibi duruyor. İkinci reisin ABD politikasıyla bu aralar onurlandırılması zaten daha önce belirttiğim o kısa zorlama aşk süreciyle alakalı. Bu iki şahsiyeti bir kenara koyuyorum ve sürekli saldırdığın Mustafa Kemal Atatürk'e geliyorum. Atatürk, benim için her geçen gün biraz daha büyüyen, incelendikçe hayranlığım artan birisi. Bir değil, birkaç olağanüstü insan ömrüne sığabilecek mücadelelerle geçmiş hayatı ve liderliğiyle üzerinde tartışmaya bile gerek görmüyorum ve böyle bir lidere sahip olduğumuz için de gurur duyuyorum. Atatürk'ten iki kesimin nefret etmesi şaşırtıcı değil. Bölücüler ve gericilerin ondan hoşlanmaması gayet anlaşılır bir şey. Bu yüzden kendisiyle ilgili yalanlar ve inkârların son zamanlarda artması tesadüf değil. Yine de tüm bu yazdıklarıma şunu eklemek istiyorum. Kendimi senin yerine koyduğum zaman daha farklı düşünebiliyorum. Evet, bu bana da zor geliyor; ama, bir gerçek. Senin pencerenden bakınca daha farklı algılamalarla karşılaştığımı itiraf etmeliyim. Yalnız, senin de önyargılardan bir nebze olsun uzaklaşabilmen ve değerlere saygı göstermen dileğiyle. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) irdelenmesi gereke nbir tek konu var artık açıkça, işi ameirkan yardakçılığına ******** büründürmüş bu adamlar (bozonun yuakrıdaki yazısında görebilirsiniz) hangi temizlik operasyonlarıyla bu memleketten silinecek. ve hem türkler hem kürtler rahat edicek Tarih: 24 Kasım , 2005 Düzenleyen: Admin Alıntı
Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Hissettiklerini ve düşüncelerini öyle güzel aktarıyorsun ki, takdir etmemek elde değil. Ama, konuyu nereye çekersen çek, neresinden bakarsan bak ve işine geldiği gibi nasıl yorumlarsan yorumla, verdiğin isimleri ben şahsım adına ciddiye almadığım gibi, dünya kamuoyunca da ciddiye alındığına inanmıyorum. Senin bağlılığın ya da sempatinin de ırksal yakınlıktan ve dolayısıyla ırkçılıktan kaynaklı olduğu da çok aşikâr. Ama, burada daha ilginç olan, bu kavramı karşılayacak bir tarihsel ve kültürel altyapı bile yok burada ve yaratılmaya çalışılan zorlama bir ırkçılıkla karşı karşıyayız. Birinci reisin ABD tarafından oraya oturtulduğunu ve iç dünyasında "iyi mi yaptım-kötü mü yaptım" kaygısını yüz hatlarında taşıdığını sen de görüyorsun, ben de görüyorum. Çünkü, titremesini gerektiren ortamın o da farkında. Ve üzerine damgalanan unvanla fahri bir trafik polisi gibi duruyor. İkinci reisin ABD politikasıyla bu aralar onurlandırılması zaten daha önce belirttiğim o kısa zorlama aşk süreciyle alakalı. Bu iki şahsiyeti bir kenara koyuyorum ve sürekli saldırdığın Mustafa Kemal Atatürk'e geliyorum. Atatürk, benim için her geçen gün biraz daha büyüyen, incelendikçe hayranlığım artan birisi. Bir değil, birkaç olağanüstü insan ömrüne sığabilecek mücadelelerle geçmiş hayatı ve liderliğiyle üzerinde tartışmaya bile gerek görmüyorum ve böyle bir lidere sahip olduğumuz için de gurur duyuyorum. Atatürk'ten iki kesimin nefret etmesi şaşırtıcı değil. Bölücüler ve gericilerin ondan hoşlanmaması gayet anlaşılır bir şey. Bu yüzden kendisiyle ilgili yalanlar ve inkârların son zamanlarda artması tesadüf değil. Yine de tüm bu yazdıklarıma şunu eklemek istiyorum. Kendimi senin yerine koyduğum zaman daha farklı düşünebiliyorum. Evet, bu bana da zor geliyor; ama, bir gerçek. Senin pencerenden bakınca daha farklı algılamalarla karşılaştığımı itiraf etmeliyim. Yalnız, senin de önyargılardan bir nebze olsun uzaklaşabilmen ve değerlere saygı göstermen dileğiyle. Beniim varligimi ortadan kaldirmayi kendine ana hedef secen irkci bir devletin temelini atan M. Kemal'e "saldirmamdan" daha dogal bir seyin olamiyacagini, herkes gibi Kurd'un de bir bakis acisinin ve olaylari algilama/yorumlama seklinin var oldugunu anlaman ve "kendini benim yerime koyma" yetenegini/erdemligini göstermen beni mutlu etti. Özellikle "kendini benim yerime" koymaktan bahsetmen beni sasirtmadi da degil. Bu tur bir yaklasim diger Turkler icin de örnek olmali. Ama ben kendimi senin yerine koydugumda bencillik ve irkciliktan baska bir sey göremiyorum. Kendine ait olandan memnunsun ama bunu sorgulamiyorsun. M. Kemal'in Turk'e, Kurd'e ve butun insanliga verdiklerinin kalitesi ve icerigini sorgulamiyorsun. Dolayisi ile yaklasimin son derece eksik. Ben bir Turk olsaydim sadece bir devletimin olmasi ile yetinmez, bu devletin karakterine ve insanlari ne kadar mutlu bir yasam sunduguna da bakardim. Bu devletin Turk olmayani Turklestirmeye kalkismasi ve buna yönelik milyonlarca insani katletmesi beni rahatsiz ederdi. Devletim adina utanir, sözkonusu halklardan ve butun insanliktan özur dilerdim. Bahsettigin "reisleri ciddiye almayisin" sandigindan da cok sey ifade ediyor. Kurdu kucuk göruyorsun. Turk resmi demeclerine dikkat edilse, butun duruslarini guney Kurdistan'daki olusumu ve liderlerini kucuk göstermek ve kaala almiyormus gibi yapmak uzerine kurmuslar. Bilincli yapilan bir sey tabii ki. Ama sikintilari da gözden kacmiyor. Cunku yasam kendini dayatiyor. Kurtlerin "baskalari tarafindan yönetilmeye muhtac" insanlar oldugunu 80+ yildir hem Turke hem de Kurde asilayan bu devlet, durumun böyle olmadigi ortaya cikinca dusmus maskesini kurtarma derdindedir. Ve guney Kurdistan'in yikilmasi icin elinden geleni hala yapmaktadir. Ona kalsa coktan PKK veya Turkmenleri gerekce gösterip guney Kurdistani coktan isgal etmis olacakti. Ben Turk olsaydim bu politika bana anlamsiz gelirdi ve beni rahatsiz ederdi. Ben Turk olsaydim bir Avrupa ulkesinde butun göcmen cocuklarina verilen haftada birkac saatlik anadil derslerinden Kuurt cocuklarinin da faydalanmasina siddetle karsi cikan devletimim bu irkci ve Kurt dusmani politikasi beni rahatsiz ederdi. Ben bir Turk olsaydim Ahmet Altan gibi "neden Turkiye degil de Kurdiye olmasin?" diye sorardim. Ve ben nerde olursa olsun ve özellikle kendi devletim tarafindan yapilan haksizlik ve zulumlara karsi cikacak kadar bilinc, presnsip ve insanlik sevgisine sahip bir Turk olsaydim, Ismail Besikci'nin yaptigi gibi "BM'de ikiyuzbinlik bir ulus bile koltuk sahibi iken, senin 30-40 miyonluk nufusun ile orda temsil ediliyor olmayisin neden seni rahatsiz etmiyor?" diye Kurde sorardim. Turk olsaydim devletimin kendine hizmet eden insan tipi yaratmaya calistigini görurdum. Özellikle Kurtlerin onyillardir yogun bir "isleme" tabi tutulduklarini ve bu islemlerin o insanlar uzerinde son derece derin psikolojik yaralara yol actigini görur ve elimden gelince Kurde kendi bilincini iade etmeye calisirdim. (Ismail Besikcinin yaptigi budur. Kendisini saygi ve sevgi ile selamliyor, butun Kurt halki adina tesekkurlerimi sunuyorum. Ve hatta onu insanlik mucadelesinde yalniz biraktigimiz icin Kurtler adina özur diliyorum. Kendisi ne demek istedigimi anlar). Ben irkcilik yapmiyorum. Sadece kendime sahip cikmakla kalmayip, insanlarin baskasinin iradesine ve varligina saygili olmasi gerektigini vurguluyorum. Kurdun iradesine ve varligina saygi duyulmadigini anlatmaya calisiyorum. Kurde saygisi olan Kurt cocugunu baska bir dilde egitmeye alir mi? Kurde saygisi olan, bu cocugu; kendisine, annesine ve babasina, akraba ve komsularina ve atalarina yabancilastiracak ve hatta onlardan nefret ettirmeye yöneltecek bir dunya görusu ile egitir mi? Kurde saygisi olan Kurdun yasadigi bir mahalleye, caddeye veya herhangi cografi bir yere verdigi ve hayatin kendisinden gelen bir ismi yasaklayip anlamsiz ve naylon bir ismi ona dayatir mi? Turkun Kurde saygisizlik yaptigini görmek ve buna karsi cikmak icin ne Kurt ne de Turk olmaya gerek var. Dolayisi ile sorun "postmodern pencereler" sorunu degil. Evet, nihayetinde herkes kendi penceresinden bakiyor ama bu pencere kucuk de olabilir, buyuk de. Hatta benim acimdan hic olmayabilir de. Cunku ben sadece Kurt dogdugum icin senin görmediklerini göruyorum. Onun icin ne mutlu bana ki Kurt dogdum, ve hayatin "bilinmeyen, görulmeyen" yanlarini da görme firsati buldum. Bir sonraki ömrumde siyah olarak dogmak istiyorum, cunku sihayin gördugunu de ben görmuyorum. Sonra belki kadin olarak da dogmak isterim. Kaba erkegin (örnekleri Forum sayfalarinda bolca görunebilir) hakim oldugu dunya var ve bu dunya Tansu Ciller'in eline bir tezbih sikistiriyor. Elinde tezbih sallayan kadin Cille ile kendi kimligini inkar eden "Kurt cumhurbaskani" arasinda fark yoktur. Kurt-Turk, siyah-beyaz, kadin-erkek... Bunlar birer pencere. Ama bencerelere bagli ve göreceli olmayan bir sey var: sömuru. Ve sömurlere karsi mucadele. Insani insan yapan bu ortak yasamdir. Insani insan yapan bu guzellik mucadelesidir. Insanlik, guzel olan icin mucadele vermektir. Dolayisi ile insanlik ne kendine sahip cikmaktan korkan Kurdun "insanlik, kardeslik" kelimelerine siginmasi, ne de Kurdu inkar eden Turkun saltanatini korumak icin o kelimeleri kullanmasidir. Insanlik hele hele Kemalizm hic degildir! Alıntı
Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Uzun bir süreçte, sancılar içerisinde yaşamış olduğunuzu kabul ediyorum, Her insanın ve her halkın hakkı olan özgürlüğe sahip olma konusunda haklı bir tutkuya dönüşen duygu ve düşünceleri de anlıyorum. Siyasi olaylara pragmatist bir yaklaşım sizin kişisel tercihiniz olabilir. Bence tüm Kürtler ve tüm Türkler adına kesin yargılarda bulunmak oldukça iddialı bir tutum olur. Tıpkı yukarıdaki cümleniz gibi. Ben bir anti-emperyalistim, ve hayata bakışımı belirleyen şey Kürt sorunu adı verilen (veya her ne ad verilirse) bu olguya bakışımdan ibaret olmasa gerektir. Benim demek istedigim su: 80+ yildir bir devlet var ve bu devlet uzerinde hakimiyet surdugu toplumlar uzerinde bir etkiye sahip. Sekillenen insanlar var. Ortaya cikan bir dunya görusu ve dusunceler sistemi var. Buna Turkculuk veya Turkcu dusunceler sistemi diyorum. Bu sistem Kurdu ele almiyor, Kurdu yok sayiyor. Bu sistemi bir denkleme benzetsek, bu denklemde Kurtler ya hic yok, ya da var iseler de son derece carpik bir sekilde varlar. Özellikle bu sistemin varligini Kurt (ve diger halklarin) yoklugu, Turklesmesi, uzerine kurdugunu dusundugumuzde, Kurtlere özel bir yerin verildigi (veya verilmedigi) görulecektir. EN masum Turk insani bile Kurtleri olduklari gibi degilde olmalari GEREKTIGI(!) gibi taniyor. "Kurt sorununa" (ki bu aslinda "Turk sorunudur") bakis acisi da dolayisi ile carpik, eksik veya tumden yanlistir. Durum böyle iken, benim gördugum kadari ile, bir Turk'un gercek anlamda ne kadar "insan/humanist", ne kadar "ilerici" ne kadar "demokrat" (ve butun diger olumlu özellikler) oldugu, Kurtlere ve Kurdistan konusuna bakis acisina baglidir. Bu, o Turk'un sahibi oldugunu iddia ettigi bu olumlu dusunce ve perspektifleri ne kadar ICSELLESTIRDIGINI gösterir. KUrt ve Kurdistan bir sinav, kontrol ögesi, durumundadirlar. Göstergedirler. Lafin bittigi, gönuldekinin ortaya dökuldugu noktadirlar. Herseyin ve herkesin gercek yuzunu gösterdigi alandirlar. Yoksa tabii ki ne benim hayatim Kurtlugum ile sinirli, ne de seninkisi Turklugun veya konuslara bakis acilarin. Hayat sinirsizdir, bir kainattir. Bizler sadece yolumuzun ustunde karsilastiklarimizla ugrasiyoruz ve amacimiz deger yaratmak olmali diye dusunuyorum. Hepimiz ölecegiz. Sorun, yasarken hangi degerleri yarattigimizdir. Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 EN masum Turk insani bile Kurtleri olduklari gibi degilde olmalari GEREKTIGI(!) gibi taniyor. "Kurt sorununa" (ki bu aslinda "Turk sorunudur") bakis acisi da dolayisi ile carpik, eksik veya tumden yanlistir. yok sen anlamayacaksın herşeye rağmen halkların kardeşliği diye bağıran insanları nasıl göz ardı edersin. 80+ yıldır da bu ülkede yşasın halkların kardeşliği diye bağıranlar var. artı kolaymı bu ülke emperyalizm tarafından bu kadar kuşatılmışken. tvsinde bilmem hangi mankeninin ***** kasetinin ortaya çıkması haberler saatinin yarısından fazlasını teşkil ediyor insanların beyinlerinin uyuşması için köle hiçbirşeyden anlamayan ama vatan elden gidiyor deyince hurrraaaa koşacak insanlar yetiştiriliyor 80 sonrası ne bekliyorsun bir de üstüne üstlük sende onların ekmeğine yağ çalarsan türklerin hepsini faşist yaparsan ama bu milletin beynini uyutmayı kendine vazife edinmiş emperyalist bir ülkenin bize özgürlük getirecekler diye anlatırsan bizde senin burada ne yapmaya çalıştığını gayet güzel bir şekilde anlarız. vede tekrar söylüyorum. kürt ve türk halkı kardeştir ve de tek kurtuluş yine türkiye dir. sahte amerikan özgürlüğü değil. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Yukarda da belirttim. Anti-emperyalizm adi altina ABD dusmanligi yapanlar, Irak'taki teröristlere direnisci diyenler, vs aslinda Kurt dusmanligi yapan Turk irkcilaridir. Bu inkar edilir tabii ki. O yuzden ben butun Turkleri bilincaltlarina yönelmelerine davet ediyorum. Kurdun gördugunu sizler de görseniz irkci oldugunuzu anlar, biraz kendinizden utanir ama sonucta daha iyi insanlar olurdunuz. Zor ama gerekli bir surec olacak, Turkun kendisi ile hesaplasmasi. ya emin sen bunları yazacak derecede ABD emperyalizmine hizmeti çin çırpınan bir adama neelr anlatıyorsun. Alıntı
Misafir DeLİ eMİn Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 ya emin sen bunları yazacak derecede ABD emperyalizmine hizmeti çin çırpınan bir adama neelr anlatıyorsun. aşırı sağcı kişilikteki insanlara kızamaz hale getirecekler bizi ona yanıyorum. Alıntı
Misafir şevval Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 sevgili bozo avdan ABD biz kürtlere ne verebilirki , dünyada hangi halka hangi özgürlüğü vermişdir ki kürtlere de versin sadece dünyayı kendi kontrolleri içinde tutmak için geliştirdikleri yöntemler var bunlardan biride böl parçala yönet bugün kürtleri hangi çıkarları için kendine yakın tutmaktadır ve yarın bu çıkarlara ters düşüldüğünde geliştireceği politikalar acaba kaşıkla verip kepçeyle almak olmayacakmıdır ABD güdümünde ve sınırları içersinde bir kimlik kazanma ve özgürleşme gerçekleşecekse ben bir kürd olarak biliyorum ki istediğim bu değildir olması gereken bana göre türklerin ve kürtlerin birleşik mücadelesiyle kazanacaklarıdır... ve senin özellikle yurtsever kavramında şaşırdığım bir nokta ABD tavrındır bence ABD karşıtı olmak yurtseverlik kavramıyla örtüşebilir aksi ni düşünmek için sence sebep varmıdır ..... sevgiler Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 24 Kasım , 2005 bu gün kuzey ıraklı kürtler işgalci amerikanın jandarmalığını yapmaktadırlar. bu adamın temsil ettiği partinin görüşleride aynı yöndedir. bunalra göre ıraktaki direnişçiler terörist, anti amerikancıalrda ırkçıdır. aklıma Nazi işgallerinde nazilere uşaklık eden, ukrayanlılar, romanyalılar, tatarlar geldi. acaba bunalr bilmektedirler mi naziler kaçtıktan sonra bu işbirlikçilerin sonu ne olmuştur. acaba şiiler, araplar, türkmenler abd bölgeden kaçtığında çekildiğinde bu günelrin hesabını onlardan sormayacak mı?. ya da Lübnan israil işgali altındayken, israillilerle ittifay yapan güney lübnanlıların sonu israil kaçtıktna sorna ne olmuştur ? bölgedek itü marapalr ve şii lere göre kuzey ıraklı kürtler vatan hainidir. onlar işlenebilecek en büyük suçu işlemişlerdir işgalcilere işbirlikçilik yapmışlardır. ama bilmedikleri şey ABD çekildikten sonra onları koryucak kisem yoktur ve bu defa sınırlarını açıp kaçan peşmergeleri kabul edecek bir türkiyede olmayacaktır yanı başında. işgalciler her zaman kaybeder işbirlikçileride hep işgalcilerden daha kötü akıbetle karşılaşır. Alıntı
Φ Bozo Avdan Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 (düzenlenmiş) sevgili bozo avdan ABD biz kürtlere ne verebilirki , dünyada hangi halka hangi özgürlüğü vermişdir ki kürtlere de versin sadece dünyayı kendi kontrolleri içinde tutmak için geliştirdikleri yöntemler var bunlardan biride böl parçala yönet bugün kürtleri hangi çıkarları için kendine yakın tutmaktadır ve yarın bu çıkarlara ters düşüldüğünde geliştireceği politikalar acaba kaşıkla verip kepçeyle almak olmayacakmıdır ABD güdümünde ve sınırları içersinde bir kimlik kazanma ve özgürleşme gerçekleşecekse ben bir kürd olarak biliyorum ki istediğim bu değildir olması gereken bana göre türklerin ve kürtlerin birleşik mücadelesiyle kazanacaklarıdır... ve senin özellikle yurtsever kavramında şaşırdığım bir nokta ABD tavrındır bence ABD karşıtı olmak yurtseverlik kavramıyla örtüşebilir aksi ni düşünmek için sence sebep varmıdır ..... sevgiler Sevgili Sevval, Yeniden merhaba... ABD emperyalizminin analizini yapip onun yaninda veya ona karsi tavir belirlemeden önce, önumuzde duran, butun acilligi ile kendini hissetiren sorunlar ile öncelikle ugrasmamiz ve bu sorunlari cözmemiz daha anlamli olur. Hicbir Kurdun mevcut akimlara kapilip ABD taraftari veya karsiti olma luksu yoktur. Dikkat edersen ben sunuldugu gibi özellikle "ABD taraftarligi" degil, sadece malum kesimler gibi ABD karsitligi yapmiyorum. Bir Turk, bana göre, sirf degismekte zorlandigi icin, degismek istemedigi icin anti-amerikancilik yapiyor. Yani aslinda bir tutucu o, devrimci degil. Onun yaninda, bir de dunyanin gidisati ile kendi ideolojik yapisinin (kemalizm) gidisatinin farkli oldugunu göruyor Turk. Bu zorlugu yasiyor. Dolayisi ile aslinda Turkun derdi kendisi ile. Gelismelere ayak uyduramamasinda. Kendini taniyan ve ne istedigini bilen bir Kurt, bu Turk versiyonu anti-amerikanciligin kendisine ait olan bir gundem olmadigini bilir. Kurtlerin varolmaya baslamalari seni heyecanlandiriyor mu? Eger heyecanlandirmiyorsa bazi reflekslerini kaybetmissin anlamina gelir. Sanildigi ve Turklerin bize hissetirmeye calistigi gibi bizim kazanmamiz, dunyanin gidisatinin bizden yana olmasi ve tanrilarin ilk defa bize gulmeleri seni rahatsiz etmemeli. Tam tersine, biz Kurtlere karsi yapilmis olan tarihsel haksizliklarin onarilma yoluna girmis olmasi bizi sevindirmeli. Buna ABD'nin tabii ki kendi cikarlari icin girdigi eylemliliklerin sebep olmasi hicbir sekilde bizi rahatsiz etmemeli. Bu bizim birilerinin usagi, kuklasi oldugumuz anlamina gelmiyor. Bunu iddia eden sahtekar bir Kurt dusmanidir. Guney Kurdistan'da Kurtler son derece onurlu bir durusa sahiptirler, ki kendi alin terleri ile zaten onyillardir kahramanca direndiler ve bugun stratejik konumlarini iyi kullanip araplara ve amerikalilara federatif sistemi kabul ettirdiler. Bu Kurtlerin bir basarisidir. Kurtler siyaset yapiyorlar. Belki hayatlarinda ilk defa. Biz de artik kazanclarimizin keyfini yasayip daha da ileri gitmeye calisalim. Ve baskalarinin kötu niyetlerinin buna engel olmasina izin vermeyelim. Dost ve dusmanimizi iyi taniyip, agzini hayra acamayan dusmanimizi dinlememe becerikliligini gösterelim. Tekrar ediyorum, bizim kendi sorunlarimizla ilgilenmemiz, kendimize sahip cikmamiz bizim abd usagi falan oldugumuz anlamina gelmiyor. Bugun Turk devleti ve butun dunya karsi karsiya gelmis ise, bizim tercihimiz dunyadan taraf olmalidir. Gidici ve hele hele bize hic bir hayri olmayan, tam tersine özellikle bizi yok etmeye calisan (!) bir sistemi yasatmamiz dusunulemez bile. Her Turk devletini savunuyor mu? Tabii ki hayir! Ama kendini Turkcu dusunceler sisteminden kurtarmis olan cok az sayida Turk var. Cogu bunun farkinda bile degil. Ki sorun sahislar degil. Kendini sorumluluk sahibi hisseden her Turkun görmesi gereken bazi gercekler var. Milyonlarca insan bu devletin ve Kurdistan'i isgal ediyor olan diger devletler yuzunden buyuk acilar cekmis. Benim icin önemli olan bu insanlarin acilarinin dinmesi, onlarin da kendi hayatlarini kurmalaridir. Her dusunce insanlarin mutluluklarina hizmet etmelidir. ABD, bati medeniyeti, emperyalizm, kapitalizm, globalizm, vb konular tabii ki reel ve ele alinmasi gereken konular. Ama hala Kurtler yok etmeye calisan ve buna yönelik Turkiyelilik, anayasal vatandaslik, alt-ust-kimlik gibi sadece kemalizmi makyaj ile guzellestirmeye calisan ve kesinlikle 80+ yil önceki vizyonunu hala hayata gecirmek isteyen bir devlet var iken, bizim gundemimizde nelerin olmasi gerektigini iyi anlamamiz gerekir. Ayrica bir cok sözde anti-emperyalistin aslinda degismekten korkan tutucular olduklarini ve Kurtlerin kazanimlarini hazmedemeyen Kurt dusmanlari olduklarini dusundukce, biz Kurtlerin guzel ve buyuk laflarla oyalandirilmak istendigini göruyorum. Önumu göruyorum. Kurtlerin de Turk devletinin de nereye gittiklerini göruyorum. Son derece heyecanliyim. Yeniyi göruyorum, onu sahipleniyorum. Yalniz kalmak beni korkutmadigi icin kazaniyorum. Ve ölum korkumu yenecegim icin yasayacagim. Yasamak istedigim icin hayat benden yana. Hayat benden yana oldugu icin Saddam Kuveyti isgal etti, Sovyet sistemi yikildi ve bugunlere geldik. ABD'ye kalsa Turkiye'deki Kurtler otonomi verilir. Cunku onlar bana ideolojik yaklasmiyor, beni Turklestirmek istemiyor. Benim kendime Kurt, ulkeme Kurdistan demem onlari rahatsiz etmiyor. Umurlarinda bile degil. Ve onlar Turk devletinin Kurt dusmanligina anlam vermiyorlar. Ondandir ki AB Turk devletine "kemalizmden vazgecin" cagrisi yapti. Turkculerin derdi budur. O kadar guvendikleri ve inanarak savunduklari dusunce sisteminin ici bos bir sahtekarlik oldugunu göruyorlar ama buna insanmak istemiyorlar. O kadar yucelttikleri devletleri tarafindan aldatildiklarini hissediyorlar ama inanmak istemiyorlar. Onlari anliyorum ve onlara da empati ile bakiyorum. Ama ben kendimi artik kimseye ezdirme niyetinde degilim. Hele hele onlarin bana birlikte olmamiz icin yalvarmalarina kanacak hic degilim. Anliyacagin, asil mesele Turkculuk ve Kurdistan. Emperyalizm mazeret. Tarih: 25 Kasım , 2005 Düzenleyen: Bozo Avdan Alıntı
Φ Kuzey Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Atatürk'ün söylemlerine bakıldığında, o dönem içinde bulunulan şartlara rağmen, çağının çok ötesinde beyanları içerdiği görülür. Mazlum halklar için söylediği sözlere bakmanı tavsiye ederim. Ayrıca, Kurtuluş Savaşının da nasıl zorluklar içerisinde yapıldığını ve eşi benzeri o zamana kadar görülmemiş bir mücadele olduğunu da takdir etmeni isterim. Anlaşılabilir bazı yanlışlıklar olduğu malum. Ben bir Türk olarak ekonomik açıdan, iş hayatına atılabilme açısından yaşamım boyunca herhangi bir ayrıcalık görmedim ve eğer başka bir gezegende yaşamıyorsam bu sınırlar içerisinde yaşayan her insan için bu geçerli. Zaten kamu ve özel hayatın içerisindeki insanlara bakıldığında köken olarak bir ayrıcalık yapılmadığını senin de kabul etmen gerekir. Belki tartışılması gereken, kendi dilini kullanma, eğitim ve buna benzer konular olabilir. Bu nasıl çözümlenebilir ya da aşılabilir bilmiyorum. Ama, öyle tablolar çiziyorsun ki, sanki bu ülkede kökeninden dolayı insanlara zulüm yapılıyor, ayrı tutuluyor. Neden bu yalanları bu kadar çok kullanıyorsunuz? Bu ülke toplumunun kendine has bir yapısı olduğunu ve diğer etnik sorunları olan ülkelere benzemediğini görmüyor musun? Bu ajitasyon Batı insanını tabiî ki etkileyecektir samimî olarak veya olmayarak. Ama, burada yaşayan sen, ben, bizleriz. Yoksulluksa, herkese yoksulluk; siyasetse, herkese siyaset; haksızlıksa, herkese haksızlık; adam kayırmaysa, kökenle bir ilgisi yok. Kültürel talepler konusunda bir yerlere gelindi ve hâlâ alınacak yol var. Ama, yoksulluğu ya da zor yaşamı sadece ülkenin bir bölgesiyle ya da insanların kökeniyle sınırlandırmak haksızlık değil mi? Coğrafî yapıdan dolayı bir ülkenin her tarafının aynı düzeyde olması beklenemez ve bu mümkün de değil. Turizm, sanayi, yaşam ve benzeri şartlar böyle bir farklılığı her zaman bünyesinde barındıracaktır. Bu İtalya için de, Fransa için de, ABD için de, Brezilya için de, Arjantin için de, Hindistan için de böyle. Zaten ne kadar yatırım ya da devlet yardımı yaparsan yap, insanlar başka nedenlerden dolayı bunları o bölgede kullanmıyor veya yeterince kullanmıyor olabilir. Çünkü, orada farklı bir şey var. İstenilen sadece fabrika değil, bir yaşam biçimi de isteniyor. Bir Kürt veya Türk, belki Batman'da, Erzurum'da, Diyarbakır'da, Yozgat'ta, Mardin'de, Tokat'ta daha iyi gelirle yaşamak varken, daha renkli bir yaşam ya da heyecan için İzmir'i, İstanbul'u veya batıdaki herhangi bir yeri tercih edebiliyor. Bu bambaşka bir duygu, ayrı bir şey. Yazın Ankara'dan herhangi bir sayfiye yerine ulaşmak için yola çıktığın zaman, yollarda fakir köyleri, kasabaları, şehirleri göreceksin. Ve bunlar büyük metropollere yakın yerlerde. Buralarda da çamurda, toprakta oynayan çocukları, yüzü güneşten çatlamış kadınları, erkekleri göreceksin. Sefalette ya da saltanatta bir ayrımcılık yok bu ülkede. Türklerde, Kürtlerde, Lazlarda, Çerkezlerde, hepimizde, sefilimiz de var, saltanat sahibimiz de. Önemli olan, bu sefilliği hep beraber ortadan kaldırabilmek, bunun için çalışmak. Biliyorum, yine benzeri cevaplar yazacaksın ve bu da artık bende yazı yazma iştahını kapatıyor yavaş yavaş. Senin yazıların daha etkileyici olabilir; çünkü, mağdur ve mazlum edebiyatı yapıyorsun ve bu her zaman daha çekicidir. Ancak, bunun yanında, insanlık adına evrensel değerlere de göndermeler yaparken, hiçbir zaman objektif olamayan tribün taraftarlığını ve amigoluğunu da ortaya seriyorsun. Bu öfke ve kinin gözlerine perde çekmesine izin verme lütfen. Alıntı
Φ asterix Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Bir şeyleri yüksek sesle haykırmak iyi gelir çoğu kez, çoğu kez kişi içindeki tereddütleri, şüpheleri ya da sıkıntıları gidermek isteyebilir. Yere yatırdığın birini boğazlarken avazın çıktığı kadar bağırırsın. "Allahuekber". Yaptığın iş aslında dehşet verici ve ürkütücüdür. Ama sen düşünceni ve inancını hiç durmadan kendi kendine tekrarlayarak, kendine cesaret verirsin. İçini kemiren birşeyler vardır ama, sen düşünmeye şüphe etmeye, acaba demeye fırsat tanımazsın kendine. Doğruluğuna inandığın sözcükleri hiç durmadan tekrarlayarak, kepenklerini kapatırsın öteki dünyaya. Bugün kulağa hoş gelen sözcükler vardır. Modern dünya gibi, özgür dünya gibi, globalizm gibi, açık toplum gibi. yaratılmış imgeler, kelimeler ve kavramlar vardır. Ama özgürlük böyle bir şey değildir. Özgürlük böyle yaratılmış kavramlar ve kelimeler gibi yaratılabilecek bir şey değildir. Hele varlığını tarih boyunca sürdüren emperyalizm ile özgürlük yanyana durdu mu çok da çarpık bir tablo çıkar ortaya aslında. Roma'nın Gallilere, Britanya'nın Keltlere vermediği bir özgürlüktür bu. O adına özgür dünya denilen sloganın içinde geçen özgürlükten çok farklı birşeydir aslında. Suçluluk duymanızı gerektiren bir şey yok. Özgürlük karşısında heyecan duymayan insanın insanlığından şüphe etmek gerekir zaten. Gönül isterdi ki, bu özgürlük heyecanı ısrarla yaratılan bir öteki kavramına endekslenmese idi. Öteki kötü'nün antitezi gibi sunulmasa idi. Hayat kime ne gösterir bilinmez. Bakarsınız çağ değişir, sizin nefretle adını andığınız bizim de çok hoşnut olmadığımız o devletler yer ile yeksan olur belki. Ama o zaman dahi siz dahil yeryüzünde yaşayan pek çok halkın özgürlük sorunu ortadan kalkmış olmaz. Çünkü özgürlük de tıpkı ekmek gibi bir büyük sistem sorunudur. Ve politikanın tüm cambazlığı ve oynaklığı dışında, insan olarak içi dolu ve son derece önemli olan bir takım "gerçek" kavramları, yaratılan sloganlar karşısında bu kadar kolay harcamamanızı dilerim. kardeşlik güzel ve anlamlı bir kelimedir. globalizm, özgür dünya vs. kavramların gün olur modası geçer, yaratıcıları tarafından tarihin karanlık çöplüğüne fırlatılır bakarsınız. Ama kardeşliğe ve kardeşe her zaman ihtiyaç vardır. Alıntı
Φ gezgin Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2005 "Kurt sorunu" tanimlamasi yaniltici, eksik ve son derece haksiz bir tanimlama. "Kurt sorunu" denirken sanki biz Kurtler sorun yaratiyoruz gibi, sanki bir "sorun" var ve o "sorunun" kaynagi biz Kurtler'misiz gibi gorunuyor. Halbuki tarihsel gerceklere bakildiginda "sorunun" Turk, Arap ve Faris devletlerinden kaynaklandigi görulecektir. Hernekadar denklemde bolgesel emperyal gucler olsa da, sorunun kaynagi Kurdistan'in bolunup somuruluyor olmasidir. Kurtlerin kendi ozgurluklerinin mucadelesini vermesi "Kurt sorunu" olarak algilaniyor. Yanlis. Bu, 80 yillik Turk devlet yapisinin sekillendirmeye calistigi Turk toplum mantigi. Oyle ogretilmis, oyle biliniyor, oyle bakiliyor. Turk devletinin basbakani Diyarbakir'a geliyor ve "Kurt sorununu taniyoruz" diyor... Ben bir Kurt olarak basbakaniza soruyorum, soyluyorum: "sen once Kurtlerin kendilerini tanisana!".... Her millet ve ulus gibi Kurtlerin de "sorunlari" var... Bu sorunlarin basinda sen, ****** ve diger somurgeci devletler geliyor. ****** insaninin ilkel ve fasizane bir egitim sisteminden gecmis olmasi da basagrilarimizdan bir tanesi. Saygilarimla... Bozo Avdan Sana kesinlikle katılıyorum...Türk devleti senin gibileri içinde barındırıyor.... Sana tavsiyem Irakta senin gibiler var gidiş masrafını da ben karşılayacağım... Saygılar.......Sevgiler....... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.