Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2005 Benim Hiç Senim Olmamış Gibi Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ...? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan, Sanki benim hiç senim olmamış gibi... Semih Tanrıver Kolay Gelsin Alıntı
Φ askmiracle- Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2005 ah be emily nerden bulursun bunları.... foruma cıvıl cıvıl geliyorum...senin topikleri okuyup bunalıma giriyorum.. şaka bi yana harikaydıı..devam devaam... Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 ah be emily nerden bulursun bunları.... foruma cıvıl cıvıl geliyorum...senin topikleri okuyup bunalıma giriyorum.. şaka bi yana harikaydıı..devam devaam... Amacım seni üzmek değil bak üzülme ağlarım Ama napim bende okuyunca üzülüyorum sonra yalnız üzülmeninde tadı yok beraber üzülelim diye bunu yapıyorum toplu üzülme partileri yapıcam yakında Kolay Gelsin Alıntı
Φ asim Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2005 Amacım seni üzmek değil bak üzülme ağlarım Ama napim bende okuyunca üzülüyorum sonra yalnız üzülmeninde tadı yok beraber üzülelim diye bunu yapıyorum toplu üzülme partileri yapıcam yakında Kolay Gelsin BENCEDE ÇOK HARİKA BİR ŞİİR..... Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2005 Suskunum yağmurda Islak serçeler gibi titrek Rüzgarda savrulan Başaklar gibi kırılgan Sensizim aslında Güçsüzlüğüm Sadece yalnızlığımdan Çaresizliğim uzak kalmaktan gözlerine Bulutlu bir günün ardında Karanlığa tutsak güneş Güneş bedenim aslında, Tutuşmuş Sevdam karanlıkta Sana aç Sana susuz Sana muhtaç Hadi birtanem şimdi doğma vakti dünyaya Yağmurları dindir Kurusun ıslak gözler Yar dudağında bitsin gün Ateş sönsün teninde Ayaza tutulsun kavrulan beden Kolay Gelsin Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Onuncu kattan aşağı düşmek kaç saniye alır? Ve yaşamıma dair kaç kare belirir gözümün önünde zemine çarpmadan evvel? Kalan kaç karede sensiz bi hayat vardır? Çarpma anında mı biter herşey? Üşür müyüm? Düşersem ve üşürsem gelir misin yanıma? Artık gitmeyeceğine dair bir şeyler söyler misin bana? Isınır mıyım sonra? Dedemi özledim en çok... Düşersem dedem yanına alır mı beni? İçimi ve dışımdaki hayatı temizleyebilir mi dedem? Daha fazla acı çekmememi sağlayabilir mi? Hızla düşsem.... Kendim istesem yani bu kez düşmeyi... Bitse... Enter'ladıktan sonra bu cümleleri, sağ tarafıma dönsem... Mandalı çevirsem... Düşünmesem sonra... Sadece düşsem.... Midem ne kötü bulanıyor... Hiçbir şey kalmadı.... Hiçbir şey... Alıntı
Misafir ErdalAktaş Gönderi tarihi: 24 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 24 Mart , 2006 Sen Hiçbirşeyim Değilken...? Sussam, çıt çıkmasa koca şehirde bir an Son voltasını atarken kıyıda Gecenin kaçı oldu bilmeden Bir martının kanat seslerini duyabilir misin Şaraba göre gece yarısı Konyak'a göre akşam olmadı daha Hesap sorsam bir an dalgalardan Anlayabilir misin neden mavidir deniz Neden köpürür kıyıda Neden mavidir sana gelince Ve neden sende durulur? Sen Hiçbirşeyim Değilken...? Mesut Dal Alıntı
Φ EmiLY_pandora Gönderi tarihi: 27 Mart , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Mart , 2006 DoKuNMak BiR YaNıT MıYDı? dedim ki : Hayaline göz yumacağım, gönlüme, hayalini getirmeyeceğim. dedi ki hayalim geceler yürür, başka yoldan girer." Kim bilebilir olmayanın gerçek olmadığını... Düşündü, yaşayacak bir oda bir de kalem istedi. Sonra bir masa çizdi. Bir ucuna umutlarını koydu, bir ucuna sevgiyi, bir kenarına neşesini, bir kenarına masalları ve en ortaya gerçekleri ! Beyaz kağıt önce gözlerini kamaştırdı, sonra ilk sözcük çıktı dudaklarından. Aşk. Aşk gizli söz söyleyendir, suyu yakan, ateşi yakandır. Aşk, bulunmayan bir yolu bulmak demektir. Aşk tenin dört unsuru varken olmaz, olgun bir kuş kafesi yıkandır, Aşk kölesi hür olanın canıdır; gemici inciyle uğraşmaz, geminin başı arzu ile dolu; inci arıyanın yeri suyun dibidir, parlak inci elde etmekten vazgeç gönül dedim. Döndü kendisine bir daha baktı, çırılçıplaktı. Gerçek ne kadar gerçekti? “ bir şeyin gerçek olması için var olması lazım” dedi. Kendisine dokundu, ruhunu hissetti ; “Ben gerçeğim” dedi. Sonra durdu, peki ya düşünceleri gerçek değil miydi? Bunu kabul edemedi , ve başladığı yere geri döndü. Gerçek ne kadar gerçek? Dokunmak tam bir yanıt olamaz “ ya gördüklerimiz? ”. Deniz mavi, deniz gerçekten mavi mi? Bu konularda duygularına güvenemeyeceğini anladı, ya düşünceler? “düşünerek gerçeklere ulaşabilir miyim?”….. düşündü ki önce duyumsuyor, sonra düşünüyor ve en sonunda algılıyordu. Ama soru cevaplanmamıştı, algıladıkları gerçek miydi? Gerçeğin nitelikleri var mıydı? Var olan her şey gerçek miydi? “ben buradayım, ben gerçeksem algıladıklarım da gerçektir” dedi. “ o zaman ben gerçekten var mıyım?” diye tekrar sordu. Aklına Descartes’in sözleri geldi, “ bir tek şüphe ettiğimden şüphe edemem.şüphe ediyorsam düşünüyorum”, o an biraz rahatladığını hissetti. “Peki bunu çevremdeki insanlara nasıl kanıtlayabilirim” diye kendi kendine bir soru daha yöneltti. Gerçekliğin gerçekliği konusunda neye güvenebileceğine karar veremedi. Kendine bir elbise çizdi. Güneşin doğuşuna baktı. Arkasını döndü, önüne geceyi çizdi..... Geceye doğru yürüdü, “kendi dünyam” dedi içinden. “ama kim gerçek olduğunu söyleyebilir?” ve bir başkası gelip bozmasın diye bir yerlere kilitli bir kapı koydu , ve sonra “göçü” düşündü, var olan bir şey yok, olabilir miydi ki sevgili Deniz ? göç bir son muydu? Ya da gerçek? Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 28 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 28 Mart , 2006 *Görmemiştir..bilmiyordur.. Öyle geliyordur.. İmge'dir ve İmge'lere yüklemek güzeldir.. Sıcak bir günde ve bir ulu ağaç altında.. gölgede.. Sen gölgesin-bir imge serinsin tanımadığım..bilmediğimsin tüm güzellikleri yüklediğimsin.. Bazen canımı yakıyorsa da aldırmazlığın yine de acılarımı seninle paylaşırım ..ki bu belki bir içe kapanıştır..bir.. aldatı.. Bir resim görürüm..inanırım.. aslı varmıdır bilemem..inanırım.. bu hoşnutluk-sessizce kabulleniştir.. Sonra ve sonu gelmeyen uzun söyleşiler.. hep benim ile konuştuğunu pasifçe kabul.. Pasifçe.. İşte böyle.. İşte böyle her sabah ve her gecenin geç vakitlerinde..sana bir "merhaba" ya koşmak! Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2006 *Sabaha yakındı.. ve belli değildi henüz gün..ellerin üşümüştü.. geceye üşümüştü.. ..ve bir şarkı mırıldanıyordum, sana bakıyordum, kıpır kıpır bir huzursuzluk ve yerli yersiz.. tarifsiz.. Söz vermemiştin, yağmur yağıyordu..ağlıyordun.. söz vermemiştin.. Bu gün gibi hatırlıyorum. Öğle sonrasıydı. Ve ilk beraberliğimizdi..tamamen tesadüftü.. hava şen şakraktı..Sonra birden başlamıştı.. sığındığımız yüksek binanın girişinde birçok konuştuk..çok konuştum..bir kaçta sigara.. nasıl geçmişti zaman?..nasıl?.. Yüzünde muzip bir gülümseme, dinliyordun.. çapkınca dinliyordun.. anlamıyordum ama mutluydun..duyumsuyordum.. ..bu kuş nereye uçar?.. ..sen neredesin?.. Zaman sabaha iyice yaklaştı..artık ağlamıyorsun.. ellerinde bak artık sıcacık.. ..söz vermemiştin biliyordum.. ..üzülüyordum, biliyordum.. Suskunluğu hala sevmiyorum.. ..gün aydınlandı ve seni artık göremiyorum.. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2006 *Kaç gündür suskunsun.. Dershane'de ip-uçları suskun.. Baharın gelişine "Hoşgeldin!" diyecektik ya.. Son-Cuma demiştik ya! *Erken sabahtı ve sokak sakindi.. Hoşt Karaköpeğin kuyruğu bacak arasındaydı.. Uzaktan çöp kamyonunun kıskanç ve saldırgan çığırtısı sızıyordu uyuyan odalara.. Fazla kalmaz karpuz sularının ekşi kokusu, akşamdan kalkar gelir ve çığırtı ile karışıp, girer uyku aralarına.. *Bakkalın önünden geçiyordum.. Bakkal kepenkleri açıyordu.. Kapı önünde ekmek sandıkları vardı.. Taze ekmek kokuyordu.. Sen susuyordun.. Pencerenden içeri renkler sızıyordu.. Uyuyordun.. Hoşt Karaköpek ekmekleri kokluyordu.. Hoşt Karaköpeği usulca okşadım.. *Seninle bu sabah suskunca baharı karşıladım!... Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 İspanyol Meyhanesinde Seni Aradım Bu akşam Bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul'un Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde Sonra akvaryumlu meyhanede balıklara sordum seni Canım kıyasıya sarhoş olmak istiyordu Yokluğun bir karanlık gibiydi içimde Ağır ve dayanılmaz İspanyol meyhanesinde Seni içtim toprak kadehlerden yudum yudum önce bir serinlik sardı kanımı İliklerime kadar üşüdüm Sonra bir orman yangınında eridi dudaklarım Ve bütün sokaklarında İstanbul'un Gece sabahlara dek seni aradım Ne yana baksam karanlıktı Oysa güzel kadınlar vardı masamda Kendinden emin kadınlar İnce uzun parmaklı, beyaz kadınlar vardı. Şarap bir yerde o kadınlar gibiydi İçtikçe başım dönüyordu Şimdi bütün meyhanelerde kadehler Senin için uzanır yıldızlara Bir gitar alaca karanlıkta ilk seranadı Senin için yapar Madrid'te Madrid'te şarap renkli horozlar ötüyordu Seni görür gibi oluyordum Boğazıma bir şeyler düğümleniyordu Üşüyordum, yorgundum üstelik Soğuktu İspanyol Meyhanesi, loştu. Ve şimdi bütün meyhanelerinde İstanbul'un Sevenler sarhoştu. İstanbul meyhanesinde Ne şömine vardı, ne beyaz halılar Ama içtiğim her kadehe kokun sinmişti Başım dönüyordu İstanbul'u yıkmak geliyordu içimden İstanbul meyhanesi şarap şarap kokuyordu Ben gayesizliğin böyle korkunç olduğunu Bilmezdim... Meyhaneye düşmeden önce Bir garson halime bakıp Anladı yıkılmış olduğumu Canım yeşil şarap istedi-sordum; 'Yok' dediler Sonra gözlerin aklıma geldi Oturup ağladım İspanyol meyhanesinde kadehlerde seni yaşadım En güzeli seni sevmekmiş meğer Ölesiye, delice, korkunç Fırınlarda seni aramakmış ekmek diye Seni beklemekmiş en iyisi Ölümü bekleyen hastalara inat Eski bir meyhane şarkısı vardı Bir türlü anımsayamadım Sonra gözlerini düşünüp Kadehlerde yeşil yeşil yandım Biliyorum... Bir gün sende geleceksin İspanyol Meyhanesi'ne Bir gün sen de çılgıncasına sarhoş olacaksın Sevdiğimiz şarkıları söyliyeceksin sabahlara dek Yeşilköy'de bir güneş doğacak Şarapsı gecelerimizden Ama yanımda kadınlar varmış Ama inceymiş, ama beyazmış, üstelik güzelmiş Sen yoksun ya, ellerini tutmuyorum ya! Şarabı aynı kadehten içmiyorum ya! İspanyol Meyhanesinde seninle ölmek varmış Vız gelir dünya! Yorgunum şimdi, bitkinim Beni unut artık Söyle garsonlara Kırılmış bir kadeh gibi bıraksınlar beni Şimdi ispanyol meyhanesinde bir tahta masada kaldı adım Yere dökülmüş şaraplara güneş doğuyordu, Seni unutmadım! ... Turhan Oğuzbaş Alıntı
Φ İsyankar_Kız Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2006 Giderken bakmayacaksın ardına, Karar seninse, Yol da senindir... Gideceksen bakmayacaksın ardına, Bakış seninse, Umut görenindir... Yanmayı göze almışsan gideceksin Kapıları usulca kapatacaksın Yanacaksın...Gideceksin Sadece gideceksin... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.