Φ bozan Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Bir müdedettir bir haber sitesinde dikkatimi çekip duruyor, fakat bir türlü elim değmiyordu. Bayağı bir talep de olmuş bu yazıya. Yazının başlığı ''halife Denize giriyor da bunlar neden girmiyor '' gibi ancak çocuklara hitap edecek kadar basit aslında. Bir de bu efendi kendince bir tabir üretmiş ''Büfeci islam'', işte bu terim de yazı kadar komik ve saçılı. O yazıyı patlatmadan evvel şunu ilave etmek isterim, yukarıdan bakmacı hertürlü baskıcı zihniyet ancak oxisimzdir. Tepeden yaklaşımcı, sen öyle konuşma biz seni konuştururuz, öyle giyinme biz sana giydiririz, öyle düşünme biz sana düşündürürüz, ya da bu ülkeye komünizm gelecekse de onu ancak biz getiririz gibi halka düşman, hitlerci bir yaklaşımdır..Bu yaklaşım malesef Türkiyede hala egemendir...Şimdi patlatalım şu jakobenleri... ''Beyaz Türk'' teriminin tesisine katkılarımı bilen bilir. Şimdi yeni bir terim daha tesis etmek istiyorum.. Beyaz Türk terimi kadar halkı olumsuz anlatan ve hakikate uzak bir başka terim bulunamazdı.. O Orkun yazıtlarındaki kara budun akbudunla da eğer bir kişi bu terim arasında bağ kurmaya kalkarsa ancak cehaletini ispata uğraşmış olur.. Can Dündar geçen hafta Milliyet'te, son halife Abdülmecid efendinin mayolu denize girmesini örnek göstererek özetle soruyor: ''Abdülmecid efendi İslam'ın halifesi.. Ama aynı zamanda ressam, müzisyen.. Çocuklarını Avrupa'da okutuyor ve denize mayo ile giriyor. Halife böyleyse, bugünkü liderler neden mayo ile denizde görünmekten çekiniyor?'' Önce ben cevaplayayım, mayo ile denize girmek çağdaşlığın ya da şehirli olmanın bir göstergesi falamn olamaz, Adı bir yerlerden halife olarak kalmış bir adam ister donla denize girsin ister donsuz halk onu taklit edecek diye birşey hiç olamaz. İslamlıkta ruhban sınıfı olmadığı için tüm din sahipleri kendi akılları ile doğruyu yanlışı araştırı ve bulmaya çalışır, yani halife denize idrar yaptı hadi biz de yapalım demez.. Anlicanız yazının başı çürük sonu ne olsun ???? Cevaplayalım . Türkiye'deki İslami hareket ''dinsel'' değil, sınıfsaldır. İslam son 70 yıldır, bu coğrafyada zenginin değil, başörtülü fakir fukaranın dini olmuştur. Bugünkü iktidar da başörtülü fakir fukaranın secimle işbaşına gelmesinden başka bir şey değildir. Demokrasilerde fukaralar da yönetime seçilebilir. Demokrasi, elit, aydın ve zengin tahakkumune izin vermediği içindir ki de iyi bir rejimdir. İslam fakire ya da zengine değil insana inmiş bir dindir, ne bugünkü iktidar ne de bundan öncekilerde hiçbir zaman fakir iktidara gelmeniştir, zaten sorun budur, başörtülü fakir ise hiçbir zaman iktidara gelemez, zaten okula da gidemez, ve de hangi yetmiş yıl, kaç kuruşluk Türkiye tarihi okudunuz ??? Abdülmecit efendinin hayat duruşunu, İslam'ın halifesi olmasına rağmen belirleyen din değil, sınıfıdır. Mayo ile denize girmek sınıfsal bir konudur. Dikkat edilirse aynı tarihlerde İngiliz aristokrasisinin de denize mayo ile girdiği görülür. Atatürk devrimleri ile birlikte burjuvazi ile din arasındaki ilişki kopunca, din köylülere kalmıştır. Oysa din köylülere bırakılamayacak kadar mühim bir şeydir, Türkler şu anda acıyla bu gerçeği öğreniyor. Dindar köylüler çok partili rejimle birlikte şehirlere göçüp ''Büfeci'' olurken köylü İslam'ını da şehirlere getirmişlerdır.. Köylülere kalan din değil efendiliktir.. Zira Atatürk köylü milletin efendisidir şeklindeki sözünü sardetmiştir.. Köy6lülere gelince onlar dinci falan değil köylüdür, durumunu belirleyen dini değil, yaşantısıdır...Din onun yaşamını değill yaşamı dinin kuşatmıştır, sen hem adama köylü de aşağıla hem adamı dinci yap sonrada bunlar fakir parası yok de !!!! Bugun Türkiye'de iktidarda olan da işte bu sınıftır. Bu sınıfın siyası ideolojisine ben ''Büfeci İslam'ı'' diyorum. Bugün iktidarda olanlar dün iktidarda olanlarla aynı kişilerdir, o da bürokrasidir bunu anlamadıysan Türkiyede kalem oynatma arkadaş, adama gülerler, yani tipi değişmiş diye dün kemiğini ısırdığın adamların bugün farklı kişiler olduğunu sanıyorsan seni Türk gasteci tahlilcilerine emanet ediyorum... Büfeci İslamı'nı biraz açalım. Büfeci, köylülükten kurtulmuş ama daha işadamı olamamıştır. Fakat önemli bir eşiktedir. İşadamı ''evrensel'' bakar ''sınıflarüstü'', ''siyaset üstü''' hatta ''dinlerüstü'' düşünür. Büfeci akrabacıdır, klancıdır. Herşeyi 3 metrekare dükkanı kadar bilir. Muhasebesi 3 metrekaredir, siyaseti 3 metrekaredir, dış politikası 3 metrekaredir. ''Serbest piyasa'' ekonomisini, ''serbest bir ekonomik rejim'' zanneder, demokrasi ve insan hakları ile entegral irtibatını bilmez. Zanneder ki Amerika zengin olduğu için insan hakları vardır. Oysa İnsan hakları olduğu için zengin olmuştur Amerika, çözemez . Dünya haritası çok sadedir büfecinin: Yahudi dünyayı sömürür. Araplar, din kardeşimizdir. Yunan düşmandır. Papa Hristiyan aleminin başkanıdır. Türkiye'miz çok güzeldir. Uğur Dündar araştırmacı gazetecidir. Kuşburnu şekere iyi gelir. Televoleler ahlakımızı bozmaktadır. . Büfeci islam falan olmaz, olacaksa büfeci müslüman olur, onu da yazmaya bi tarafın yemiyor heralde...Bu arada bu tanımında çalıntı ve gereksiz, bunun adı lumpendir...Engin ardıç kırk yıldır yazıyor ve dinlede bir bağlantısı yoktur, sonradan görme, şehre yeni inmiş köylüyü ifade eder... Ticareti, karı, borcu da limitlidir büfecinin. Bayilikten ne kadar kazanılıyorsa o kadar kazanır. Sigaradan 20 kuruş, gazeteden 15 kuruş. Çok bayilik almaya çalışır. Ne kadar çok bayiliği varsa durumu o kadar iyileşir. Baraj gölünde öğrenmiştir yüzmeyi. Denizle ilgisi limitlidir. Ailesi suya girerken ''İslam'' olduğu için değil, ''büfeci'' olduğu için saklanır. Büfecinin karı limitliymiş, hadi yaaaa. Biz de onları fabrikatör ya da armatör ya da gasteci tahlilciler kadar çok kazandığını zannediyorduk.. Abdülmecit efendi, ''modern halife'' olduğu için değil, ''burjuva'' olduğu için denize mayoyla giriyordu sevgili Can. Bugünkü kabinede ben saydım Başbakan dahil tam 8 tane bayii var. Bayii büyük büfeci demektir.. Atatürk'e göre Köylü milletin efendisi olduğuna göre bunun kadar tabii bir şey olamazdı..heralde Ama büfecilik kötü bir şey değildir. Bugün o, denize mayoyla girmese bile, zengin doğacak çocukları mayoyla denize girecek demektir Gelişmeye, büyümeye en yatkın kesimdir büfeciler. Yatay değil dikey büyürler. Ben mesleğimin ilk yıllarında Ankara'da çok değerli büfeciler tanıdım. Hamamönü büfesinin Mevlüt Amca'sını, Firdevs ablasını hiç unutmadım. Sevgiyle anıyorum sigara bulunmaz ''tek kanallı gizli komünist'' Türkiye'de bana sigara bulan Mevlut amcayı. ''Büfeci İslam'' terimini Giresun'un Alucra'sından Ankara'ya göçmüş bu öncü Türk büfeciye armağan ederken, kitap ve makaleleriyle beni aydınlanma köprüsünden geçiren sevgili hocalarım ve arkadaşlarım Prof. Şerif Mardin, Prof Nilüfer Göle, Prof. Nur Vergin ve Doç. Dr. Ertuğrul Özkök'e de sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Daha önceden de anlatmıştım yukarıda sosyolog numuneleri için türkiye malesef bir araştırma cenneti falan değildir, Türkiyede toplum yoktur bu yüzden sosyoloji de olmaz sosyolog hiç olmaz... Bu ülkede bürokrasi ve onlara göre adam edilmesi gereken köylü ve bürokrasinin gasteci tahlilcileri vardır, bir de edepsiz tehlikeciler.... bozan Alıntı
Φ erkalist Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 sevgili hocam yine döktürmüşün...ellerine ve klavyene sağlık Alıntı
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Büfeci islam olamaz ama bakkalcı islam olabilir sayın Bozan ben bilirim;küçükken ufak tüpler bakkalda satılırdı,değiştirmeye giderdim başlığını taktıktan sonra besmelesini çeker gaz kaçırıp kaçırmadığını çakmakla kontrol ederdi. Sonra marketçi oldu bunlar......Karlarıda limitli değil kontrolü artık çakmakla yapmıyorlar. -------------------- birde; denizler sonsuz isteyen girer donsuz. -------------------- (lumpen konusunda engin ardıç a katılmıyorum) saygılarımla BOZAN'a Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Erkalist dostum teşekkür ederim,ben de yazılarınızı takip ediyorum. Bu arada uzun süredir göremediğim sevgili nicomedias'a da teşekkür ederim... Şunu da ilave etmek isterim, Bu ülke hepimizin, yalnızca jakobenlerin değil hatta tehlikecilerin hiç değil... Bu sloganı tuttum denizler sonsuz isteyen girer donsuz...tebrik ederim dostum... bozan Alıntı
Φ nicomedias Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Erkalist dostum teşekkür ederim,ben de yazılarınızı takip ediyorum. Bu arada uzun süredir göremediğim sevgili nicomedias'a da teşekkür ederim... Şunu da ilave etmek isterim, Bu ülke hepimizin, yalnızca jakobenlerin değil hatta tehlikecilerin hiç değil... Bu sloganı tuttum denizler sonsuz isteyen girer donsuz...tebrik ederim dostum... bozan bende özlemişim sevgili Bozan sizi....bahaneyle güncel konulara birşey yazdım Jakoben ler hani şu inme gibi inmeye çalışanlar dimi....(pek karıştırırım bunları) saygılar Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2006 Ne acıdır ki ve maalesef insan bazen güzel huylar edineceğim derken, ciddi ciddi boz/ul/an şeylere sinirlenirken, ciddi ciddi gülerken, kimbilir neleri ıskalıyor oturduğu yerden. O boz/u/lan şeylerin aslında güzel bir hayatın önünü tıkadığını, ya da gözlerini yumarak geçirdiği zamanın tamamen kandırmaca olduğunu anladığında... Acaba neleri anlayıverecek... Ama iş işten çoktaaaan geçiverdikten sonra... Ah keşke çok yükseklerden bakabilseydik kendimize ve çok önemli sandığımız şeylerin önemsizliğini deyiverecekken yani...................... Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 O yazıyı patlatmadan evvel şunu ilave etmek isterim, yukarıdan bakmacı hertürlü baskıcı zihniyet ancak oxisimzdir. Tepeden yaklaşımcı, sen öyle konuşma biz seni konuştururuz, öyle giyinme biz sana giydiririz, öyle düşünme biz sana düşündürürüz, ya da bu ülkeye komünizm gelecekse de onu ancak biz getiririz gibi halka düşman, hitlerci bir yaklaşımdır..Bu yaklaşım malesef Türkiyede hala egemendir...Şimdi patlatalım şu jakobenleri...[/b] ''Beyaz Türk'' teriminin tesisine katkılarımı bilen bilir. Şimdi yeni bir terim daha tesis etmek istiyorum.. Beyaz Türk terimi kadar halkı olumsuz anlatan ve hakikate uzak bir başka terim bulunamazdı.. O Orkun yazıtlarındaki kara budun akbudunla da eğer bir kişi bu terim arasında bağ kurmaya kalkarsa ancak cehaletini ispata uğraşmış olur.. ''Abdülmecid efendi İslam'ın halifesi.. Ama aynı zamanda ressam, müzisyen.. Çocuklarını Avrupa'da okutuyor ve denize mayo ile giriyor. Halife böyleyse, bugünkü liderler neden mayo ile denizde görünmekten çekiniyor?'' Önce ben cevaplayayım, mayo ile denize girmek çağdaşlığın ya da şehirli olmanın bir göstergesi falamn olamaz, Adı bir yerlerden halife olarak kalmış bir adam ister donla denize girsin ister donsuz halk onu taklit edecek diye birşey hiç olamaz. İslamlıkta ruhban sınıfı olmadığı için tüm din sahipleri kendi akılları ile doğruyu yanlışı araştırı ve bulmaya çalışır, yani halife denize idrar yaptı hadi biz de yapalım demez.. Anlicanız yazının başı çürük sonu ne olsun ???? Cevaplayalım . Türkiye'deki İslami hareket ''dinsel'' değil, sınıfsaldır. İslam son 70 yıldır, bu coğrafyada zenginin değil, başörtülü fakir fukaranın dini olmuştur. Bugünkü iktidar da başörtülü fakir fukaranın secimle işbaşına gelmesinden başka bir şey değildir. Demokrasilerde fukaralar da yönetime seçilebilir. Demokrasi, elit, aydın ve zengin tahakkumune izin vermediği içindir ki de iyi bir rejimdir. İslam fakire ya da zengine değil insana inmiş bir dindir, ne bugünkü iktidar ne de bundan öncekilerde hiçbir zaman fakir iktidara gelmeniştir, zaten sorun budur, başörtülü fakir ise hiçbir zaman iktidara gelemez, zaten okula da gidemez, ve de hangi yetmiş yıl, kaç kuruşluk Türkiye tarihi okudunuz ??? bozan [/b] Sevgili Bozan tatlı sert uslubunuzu seviyor yorumlarınızı severek okuyorum yaptığınız tespitler gerçekten çok yerinde ve doğru kimin zoruna giderse gitsin maalesef gerçek olan bu. Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2006 Daha önceden de anlatmıştım yukarıda sosyolog numuneleri için türkiye malesef bir araştırma cenneti falan değildir, Türkiyede toplum yoktur bu yüzden sosyoloji de olmaz sosyolog hiç olmaz...Bu ülkede bürokrasi ve onlara göre adam edilmesi gereken köylü ve bürokrasinin gasteci tahlilcileri vardır, bir de edepsiz tehlikeciler.... bozan Bu kadar işte. Bir ülkenin temel taşlarını okey taşlarına dönüştürürseniz sonucu bu olacaktır elbet.İşin enteresan yanı ise birçok forumda gördüğüm ise tahammül sınırının sürekli daralması. Turkiyede islami hareket dinsel değil ,sınıfsaldır iddianız fevkalade dogrudur.İslam ülkemizde gerçekten sınıfsallaştırılmıştır ve elbetteki sınıflaştırıldığı takdirde siyasallaşacaktır. Rant ekonomisi ile gemilerini dolduranların geride bıraktıkları sintineden etkilenen kısım eger bir sınıfa kadar uzanırsa,ters dönüşler kaçınılmaz olacaktır.Asıl ürküten tepkilerden oluşan duyguların akılın yerini almasıdır. Galiba birşeyleri yazmamanın yazmaktan iyi olduğu günlere doğru gidiyoruz. Hoşgeldin sevgili bozan. Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 bozan Bu kadar işte. Bir ülkenin temel taşlarını okey taşlarına dönüştürürseniz sonucu bu olacaktır elbet.İşin enteresan yanı ise birçok forumda gördüğüm ise tahammül sınırının sürekli daralması. Turkiyede islami hareket dinsel değil ,sınıfsaldır iddianız fevkalade dogrudur.İslam ülkemizde gerçekten sınıfsallaştırılmıştır ve elbetteki sınıflaştırıldığı takdirde siyasallaşacaktır. Rant ekonomisi ile gemilerini dolduranların geride bıraktıkları sintineden etkilenen kısım eger bir sınıfa kadar uzanırsa,ters dönüşler kaçınılmaz olacaktır.Asıl ürküten tepkilerden oluşan duyguların akılın yerini almasıdır. Galiba birşeyleri yazmamanın yazmaktan iyi olduğu günlere doğru gidiyoruz. Hoşgeldin sevgili bozan. ALINTI Daha önceden de anlatmıştım yukarıda sosyolog numuneleri için türkiye malesef bir araştırma cenneti falan değildir, Türkiyede toplum yoktur bu yüzden sosyoloji de olmaz sosyolog hiç olmaz... Bu ülkede bürokrasi ve onlara göre adam edilmesi gereken köylü ve bürokrasinin gasteci tahlilcileri vardır, bir de edepsiz tehlikeciler.... bozan Bu kadar işte. (IMG:style_emoticons/default/clover.gif) (IMG:style_emoticons/default/clover.gif) Bir ülkenin temel taşlarını okey taşlarına dönüştürürseniz sonucu bu olacaktır elbet.İşin enteresan yanı ise birçok forumda gördüğüm ise tahammül sınırının sürekli daralması. Turkiyede islami hareket dinsel değil ,sınıfsaldır iddianız fevkalade dogrudur.İslam ülkemizde gerçekten sınıfsallaştırılmıştır ve elbetteki sınıflaştırıldığı takdirde siyasallaşacaktır. Rant ekonomisi ile gemilerini dolduranların geride bıraktıkları sintineden etkilenen kısım eger bir sınıfa kadar uzanırsa,ters dönüşler kaçınılmaz olacaktır.Asıl ürküten tepkilerden oluşan duyguların akılın yerini almasıdır. Galiba birşeyleri yazmamanın yazmaktan iyi olduğu günlere doğru gidiyoruz. Hoşgeldin sevgili bozan. (IMG:style_emoticons/default/smile.gif) Sevgili gugukcuk, size bu yazının yazılma nedenleri şunlardır ; 1. Bu yazıyı en kötü ihtimalle bir kişi anlayacaktır, sen, bu yüzden mutlaka anlaşılmak için yazılmamıştır..Her ne kadar heydeger ağzını açan anlaşılmak ister dese de şimdilik bu yazının anlaşılması mevzuunu en kötü ihtimalle seninle sınırlı tutuyorum. 2. Bu arada bir şeyler yazmamanın daha iyi olduğu günler de o şeyin yazmak durumunda daha iyi olduğu tarafı tarafımızdan kullanılmaktadır. Yani biz bu durumda şeyi diğer parçasını kullanıyoruz. Mesele siyasi tarafların rengini kaybetmesi ve neyi savunduğunun ya da ne olduğunun yavaşça kaybolması, 1970’lerde bir böyle mevzuyu konuşmazdık zira o dönemde saf değiştiren kişi ya da bölük ‘’Dönek’’damgasını yer ve siyasi arenadan elenirdi..Fakat bugün kimin neyi savunduğu belli değildir bölükler bir bütün olarak kullanılmaktadır.1960’lardan sonra hep belli bir taraf kullanılırdı, sağ ya da sol.. Şimdi her bölük kullanılıyor.. Dikkati calip tuhaflıklar ; Sol ; teşkili ve kendisini meydana getiren tabii şartlar ve zemin itibari ile otoriteye ve iktidara karşı halkı savunması gereken, daha ziyade yoksul ve yoksun kesimlerin ümidi olması icap eden sol bugün ülkemizde varsılların ve emperyalistlerin oyuncağıdır..Sol’un anlamadığı şudur, emperyalist güçler kendilerini düşman olarak gösterirken sol’u kendi devletine sözde ulusalcılık anlamında sürekli yaklaştırmaktadır.. Kendi devletleri umumi manada emperyalizme boyun eğdiği için böyle ülkelerde emperyalizme karşı olan sol kendi devletine ulusalcılık manasında destek olduğu anda emperyalizme yaklaşmış olmaktadır ve fakat bu hakikat bir türlü anlaşılmak istenmemektedir.. Milliyetçi sağ ; sağ tabii olarak milliyetçidir fakat bizim burada mevzu ettiğimiz milliyetçi düşünceyi temel alan oluşum.. isim vermeyelim onu bir sonraki yazıdan devam ederiz…daha milli talebe birliği zamanlarında kurulan bir yapı vardı, fakat milliyetçi politikayı Mehmet ağabeynin de aralarında bulunduğu ( Niyazi özdemir ) milliyetçi köylü partisinden başlatabiliriz …Burada mevzu şudur kendi şartları içerisinde devletçi, milliyetçi ve muhafazakar olan ve mukaddesata sahip çıkması lazım gelen ve bilhassa dini meselelere hassas olan Türk milliyetçisi bugün neden sırf ulusçu ve profan bir yapıya doğru akmaktadır…Bunun belki de en ehemmiyetli nedeni kürt ırkçılığının böyle bir yapı da olması.. daha da tuhafı Türk milliyetçiliği sanki tek sorunu pkk imiş gibi davranmaktadır.. Bu da yapıyı amaçsızlaştırmaktadır.. Milliyetçi cephenin altından alınan yapısı yani dini yapısı bugün onu cemaatlere karşı bilhassa fethullah gülen hareketine karşı bir duruma getirmiştir. Zira Türk milliyetçisi Türk solunun yediği kazığı yemiştir emperyalistlerden ve de yemektedir. ( tümü olmasa da kahir-i ekseriyeti ) yani Türk milliyetçisi pek çok şey olmayabilir ama asla ulusalcı denen abd maşası hiç olamaz olmamalıdır… Neticede gugukcukun da dediği gibi taşlar yerinden oynamıştır, Türk milliyetçisi profan ulusalcı, Türk solu devletçi olmuştur yani zokayı yutmuştur hadi hayırlısı... bozan Alıntı
Φ yalnız ağaç Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 çok haklısınız bozan hoca.dedikleriniz maalesef Türkiyenin bugünkü gerçekleri ama ne sağ ne de sol bunu kabullenmek istemiyor..taşlar öyle bir yerinden oynadıki 70 lerde milliyetçilğe faşizm diyenler bugün ulusalcı oldu,abd emperyalizmi dahi hertürlü izme karşı çıkan milliyetçilik(gerçek milliyetçileri kastetmiyorum)bugün 70 li yılların solcularının savunduğunu savunuyor hatta sola koolisyon birleşme gibi şeylerden bahsediyor..dediğiniz gibi taşlar yerinden öyle bir oynadı ki..kim yerine oturtucak ben dahi bilemiyorum..siz gibi üstadların fikirlerini büyük bir iştahla bekliyoruz saygıdeğer hocam Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Gönderi tarihi: 28 Ağustos , 2006 Bu harika yazıya hakikate minnettarım.Sevgili Bozan ile siyasi bir çizgi farkımız olsa dahi aynı şarkıyı beraber söyleyebiliyor isek,İçimizdeki güneşi ellerimize alabiliyor isek,inanıyorum ki dedelerimiz de aynı şeyleri hissediyorlardı.Bu cografyayı seviyorlardı bir şekilde onlarda üzerine düşen misyonu tamamladıklarına inanıyorum. Asla birbirleri ile savaşmadılar.Kültürleri inançları farklı olsa bile kimbilir? İşte bu cografyayı sevmek ve onun üzerinde aynı noktada kesişmek buna denir. Dilerim birçok forumsever ayrı tepkileri,kişilerin ideolojilerine bakmaksızın aynı buketin içinde birleştirebilsin.Saygı ve sevgi ile dogrular artık ödülsüz kalmasın. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2006 . . ''Beyaz Türk'' teriminin tesisine katkılarımı bilen bilir. Şimdi yeni bir terim daha tesis etmek istiyorum.. Can Dündar geçen hafta Milliyet'te, son halife Abdülmecid efendinin mayolu denize girmesini örnek göstererek özetle soruyor: ''Abdülmecid efendi İslam'ın halifesi.. Ama aynı zamanda ressam, müzisyen.. Çocuklarını Avrupa'da okutuyor ve denize mayo ile giriyor. Halife böyleyse, bugünkü liderler neden mayo ile denizde görünmekten çekiniyor?'' Cevaplayalım . Türkiye'deki İslami hareket ''dinsel'' değil, sınıfsaldır. İslam son 70 yıldır, bu coğrafyada zenginin değil, başörtülü fakir fukaranın dini olmuştur. Bugünkü iktidar da başörtülü fakir fukaranın secimle işbaşına gelmesinden başka bir şey değildir. Demokrasilerde fukaralar da yönetime seçilebilir. Demokrasi, elit, aydın ve zengin tahakkumune izin vermediği içindir ki de iyi bir rejimdir. Abdülmecit efendinin hayat duruşunu, İslam'ın halifesi olmasına rağmen belirleyen din değil, sınıfıdır. Mayo ile denize girmek sınıfsal bir konudur. Dikkat edilirse aynı tarihlerde İngiliz aristokrasisinin de denize mayo ile girdiği görülür. Atatürk devrimleri ile birlikte burjuvazi ile din arasındaki ilişki kopunca, din köylülere kalmıştır. Oysa din köylülere bırakılamayacak kadar mühim bir şeydir, Türkler şu anda acıyla bu gerçeği öğreniyor. Dindar köylüler çok partili rejimle birlikte şehirlere göçüp ''Büfeci'' olurken köylü İslam'ını da şehirlere getirmişlerdır.. Bugun Türkiye'de iktidarda olan da işte bu sınıftır. Bu sınıfın siyası ideolojisine ben [/u]''Büfeci İslam'ı'' diyorum. Büfeci İslamı'nı biraz açalım. Büfeci, köylülükten kurtulmuş ama daha işadamı olamamıştır. Fakat önemli bir eşiktedir. İşadamı ''evrensel'' bakar ''sınıflarüstü'', ''siyaset üstü''' hatta ''dinlerüstü'' düşünür. Büfeci akrabacıdır, klancıdır. Herşeyi 3 metrekare dükkanı kadar bilir. Muhasebesi 3 metrekaredir, siyaseti 3 metrekaredir, dış politikası 3 metrekaredir. ''Serbest piyasa'' ekonomisini, ''serbest bir ekonomik rejim'' zanneder, demokrasi ve insan hakları ile entegral irtibatını bilmez. Zanneder ki Amerika zengin olduğu için insan hakları vardır. Oysa İnsan hakları olduğu için zengin olmuştur Amerika, çözemez . Dünya haritası çok sadedir büfecinin: Yahudi dünyayı sömürür. Araplar, din kardeşimizdir. Yunan düşmandır. Papa Hristiyan aleminin başkanıdır. Türkiye'miz çok güzeldir. Uğur Dündar araştırmacı gazetecidir. Kuşburnu şekere iyi gelir. Televoleler ahlakımızı bozmaktadır. . Ticareti, karı, borcu da limitlidir büfecinin. Bayilikten ne kadar kazanılıyorsa o kadar kazanır. Sigaradan 20 kuruş, gazeteden 15 kuruş. Çok bayilik almaya çalışır. Ne kadar çok bayiliği varsa durumu o kadar iyileşir. Baraj gölünde öğrenmiştir yüzmeyi. Denizle ilgisi limitlidir. Ailesi suya girerken ''İslam'' olduğu için değil, ''büfeci'' olduğu için saklanır. Abdülmecit efendi, ''modern halife'' olduğu için değil, ''burjuva'' olduğu için denize mayoyla giriyordu sevgili Can. Bugünkü kabinede ben saydım Başbakan dahil tam 8 tane bayii var. Bayii büyük büfeci demektir.. Ama büfecilik kötü bir şey değildir. Bugün o, denize mayoyla girmese bile, zengin doğacak çocukları mayoyla denize girecek demektir Gelişmeye, büyümeye en yatkın kesimdir büfeciler. Yatay değil dikey büyürler. Ben mesleğimin ilk yıllarında Ankara'da çok değerli büfeciler tanıdım. Hamamönü büfesinin Mevlüt Amca'sını, Firdevs ablasını hiç unutmadım. Sevgiyle anıyorum sigara bulunmaz ''tek kanallı gizli komünist'' Türkiye'de bana sigara bulan Mevlut amcayı. ''Büfeci İslam'' terimini Giresun'un Alucra'sından Ankara'ya göçmüş bu öncü Türk büfeciye armağan ederken, kitap ve makaleleriyle beni aydınlanma köprüsünden geçiren sevgili hocalarım ve arkadaşlarım Prof. Şerif Mardin, Prof Nilüfer Göle, Prof. Nur Vergin ve Doç. Dr. Ertuğrul Özkök'e de sevgi ve saygılarımı yolluyorum. KAYNAK:________________________________________________________________________ [email protected] / http://www.haberturk.com/newengine.php?hab...iz&@=242063 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.