Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 DOSTLUK ....GİBİ Dostlar ırmak gibidir Kiminin suyu az, kiminin çok Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı, Bulanık bir göl gibi... Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi. Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı.... Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz; Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz! İnsanlar vardır; derin bir okyanus... İlk anda ürkütür, korkutur sizi. Derinliklerinde saklıdır gizi, Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız; Yanında kendinizi içi boş sanırsınız. İnsanlar vardır, coşkun bir akarsu... Yaklaşmaya gelmez, alır sürükler. Tutunacak yer göstermez beyaz köpükler! Ne zaman nerede bırakacağı belli olmaz; Bu tip insanla bir ömür dolmaz. İnsanlar vardır; sakin akan bir dere... İnsanı rahatlatır, huzur verir gönüllere. Yanında olmak başlı başına bir mutluluk. Sesinde, görüntüsünde tatlı bir durgunluk. İnsanlar vardır; çeşit çeşit, tip tip. Her biri başka bir karaktere sahip. Görmeli, incelemeli, doğruyu bulmalı. Her şeyden önemlisi insan, insan olmalı... İnsanlar vardır; berrak, pırıl pırıl bir deniz. Boşa gitmez ne kadar güvenseniz. Dibini görürsünüz her şey meydanda. Korkmadan dalarsınız, sizi sarar bir anda. İçi dışı birdir çekinme ondan. Her sözü içtendir, her davranışı candan... Can Yücel Alıntı
Φ SÜNGÜ Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 BULUŞMAK ÜZERE Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşı evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni Diyelim için çekti bir sabah vakti Erkenceden denize gireyim dedin Kulaç attıkça sen Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan Ege denizi bu efendi deniz Seslenmiyor Derken bi de dibe dalayım diyorsun İçine doğdu belki de İşte çil çil koşuşan balıklar Lapinalar gümüşler var ya Eylim eylim salınan yosunlar Onların arasında bulacaksın beni Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya Çakmak çakmak gözleri Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı Herkes orda sen de ordasın Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim Özgürlüğe mutluluğa doğru Her işin başında sevgi diyor Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili Bi de başını çeviriyorsun ki Yanında ben varım Can YÜCEL Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 süngü bu şiiri de benim sevdiklerimdendi.içim kötü oldu şimdi iyi mi,havadan mı? şiirden mi?aşktan mı? SEVMEK AZ BİLENİN İŞİDİR... Sevmek az bilenin işidir... Ne kadar az şey biliyorsan o kadar çok seversin. Ben çok şey biliyorum senin hakkında. Bilgim çoğaldıkça sevgim azalıyor. Bazen öyle bilgiler vardır, bazen öyle şeyler bilirsin ki söylemek yanlıştır ama söylememek daha da yanlış. Sussan doğru olmaz konuşsan olmaz. Kendi kendine bile söylesen artık eskisi gibi olamazsın, kendine söylemezsen hiç susamazsın. Öyle bilgilerdir ki, öğrendiğin anda sen artık o bilgiye sahip değilsindir, o bilgi sana sahiptir. Sussan yanlış, konuşsan yanlış.. Ben senin roman kahramanın değilim ki, senin istediğin gibi yaşayayım, senin istediklerini bilip, istediklerini unutayım. Ben senin roman kahramanın değilim ki, hep istediğin soruları sorup istediğin cevabı vereyim. Kontrolünde olamıyorum her saniye, istemediğin şeyleri de biliyorum ve bildikçe azalıyorum. Az bilenin işiymiş sevmek, ben öğrendikçe acı çekiyorum…. _alıntı_ Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Boşver be yaşı başı! gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver? şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan, sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna,ondan haber ver? koyma bir kenara yüreğini,aç kapılarını, gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna. Bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda, ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında, bırak aksın yollarına. yağ geç,yık geç,kimse inanmazsa inanmasın. sen inan yüreğine, hem ona geçmezse kime geçer sözün?.. büyü büyü... bak ellerin ayakların kocaman, aklında maaşallah yerinde, e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye. akıllı ol,yüreğin gelir peşinden, boşver yaşı başı, aşk var mı aşk,sen ondan haber ver? takılmışsın yüzündeki gözündeki çizgilere. o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün, atmak mı istiyorsun kendini bir dereye soğuk kış günü. öl gitsin... parayı pulu savurup, bir balıkçı köyünde balık tutmak mıdır istediğin, savrul gitsin... Boşver be yaşı başı, kim tutar seni kim, kendi yüreğinden başka kim?. Aklını al da öyle git, ister bir duvara,ister bir odaya,ister kıra bayıra vur da git. Dert etme ellerini,onlarda gelir seninle bırakmadıkça birine. O biri de gelir gerçekten istediğin oysa, seveceksen ve öleceksen uğruna... yaşa be,yaşa da öyle git,gireceksen toprağa.. yaş 70e gelse bile,hayat daha bitmemiş, sen mi biteceksin? çekeceksen bile bayrağı, yaşadım ulan dibine kadar diyemiycek misin? CAN YÜCEL... Alıntı
Φ SÜNGÜ Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Kaderde senden ayrı düşmek te varmış Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim.. Seni tanımadan Hele seni böyle deli divane sevmeden Yalnızlık güzeldir diyordum Al başını, kaç bu şehirden Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git Git gidebildiğin yere git diyordum Oysa ki, senden kaçılmazmış Yokluğuna bir gün bile dayanılmazmış. Bilmiyordum. Yine de dayanmağa çalışıyorum işte Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye Rüzgar güzel bir koku getirmişse Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum Yaşamak seninle bir başka zamanı Bir başka zamanda seni yaşamak Her şeyden önce sen Elbette sen Mutlaka sen İster uzaklarda ol İster yanı başımda dur Sen ol yeter ki bu zaman içinde Ben olmasam da olur Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır Bitmiyorsun Çaresizliğim gün gibi aşikar Su olup çeşmelerden akan güzelliğin İnceliğin ışık yüzüme vuran Sen güneş kadar sıcak Tabiat kadar gerçek Sen bahçelerde çiçekler açtıran Sudan, havadan, güneşten yüce varlık Sen, o tek sevgi içimde Sen görebildiğim tek aydınlık Bir nefeste benim için al Havasızlıktan öldürme beni Bulutlara, yıldızlara benim için de bak Susadım diyorsam Bir yudum su içmelisin Ben yorulduysam sen uyumalısın Ellerim sevilmek istiyor Saçlarım okşanmak istiyor Dudaklarım öpülmek istiyor Anlamalısın. Ağaçların yeşili kalmadı Gökyüzünün mavisi yok Bu dağlar o dağlar değil Rüzgarında kekik kokusu yok Kim bu çaresiz adam Bu kan çanağı gözler kimin Kaç gecedir uykusu yok Gündüzü yok Gecesi yok Yok Yok Anladım Sensiz yaşanmaz bu dünyada İmkanı yok. ümit yaşar OĞUZCAN Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 DEĞİŞİK Başka türlü birşey benim istediğim, Ne ağaca benzer ne de buluta benzer; Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız Rengi başka, tadı başka. Can YÜCEL Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 > OLGUNLAŞMAK > > Artık eskisi gibi her haftasonu birileri ile dısarı > çıkmak > istemiyorum. > Beni yoran iliskiler, yeni tanısmalar, yeni yüzler > aramıyorum. Eski > dostlukların da özetini çıkarmaya basladım. > Iliskilerde tasarrufa > gidiyorsun her seyde oldugu gibi ve gereksiz > insanlari hayatindan atmak > istiyorsun. > > Yapmacik, inanmadan konusmak istemiyorum artık. Beni > anlamayanlarla > Konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere > saklıyorum enerjimi. > Istedigime istedigimi deme özgürlügüne sahibim, > elestirme hakkını > Olusturan yasamislık ve yeterli yas faktörü artik > bende de var. > > "Ben demistim" ,"ben bilirim","ben zaten > anlamıstım", sendromunda > Olanlarla arkadasliklari bir kez daha sorguluyorsun. > İliskilerini > sadelestirmeye baslayinca sıra iyi ve kötü gün > dostlarını ayıklamaya > geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara > daha çok önem > veriyorsun. Iyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa > kötü gün > dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum. Dostlar > ihtiyaç oldugunda > göçmen kuslar gibi sicaga uçuyor ve sadece seninle > birlikte sürüden > ayri > düsenler kalıyor. > > Zamanın ne kadar kıymetli oldugunu ögreniyorsun > buralara kadar > gelirken. Uzun düz otobanlardan oldugu gibi, > kestirme bozuk yollardan > da > ulasabilirsin hedeflerine. Kestirmeleri de ögrendim > gide gele. Bos > geçen > her saniye degerli artık. Daha yapılacak çok sey var > ama, kendimi çok > yormaktan çok hırpalamaktan yana degilim. > Gerektiginde "HAYIR" demeyi > ögrendim ve bu kelime basta karsındakine kırıcı > gelse de senin için > hayat > kurtarıcı olabiliyor. Sevgiye önem vermek > gerektigini, zamanı > geldiginde > elinde sadece sevginin kalacagını biliyorum. Sevgi > paylasildıkça > olusuyor, olgunlasıyor. > > Aileme ve seçtigim tüm dostlarıma daha önce > göstermedigim sevgi,anlayis > ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin > ardında sadece > iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu oldugu > hatırlanıp anılıyor. Bana > çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense > tecrübelerimi, > fikirlerimi > sormaya basladılar. Verecegim cevaplar belki çok > anlamsız geliyor ama > yine > de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir > sey ögrenilmiyor. > Yasamıslıgın olusturdugu bir alçakgönüllülükle > gülüyorum içimden > sadece. > > Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmis > dolaplar dolusu kıyafet > Var ve bunları kendimle paylasmalıyım. Önce kendine > güzel > görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, > böyle > hissediyorum. > > Modaya uymak adına popomun sıgmadıgı düsük bel > pantolonlara sıgmıyorum > diye > kendimi üzme tercihini de kullanabilirim. Ayıp, > günah ya da ne derler > korkuları çoktan geride kaldı . Dostlarıma, > kendimize yemek yapmak > hosuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken simdi > zevk aldıgım mekanlar > arasına giriyor. Farklı lezzetler denemek güzel ve > kendi lezzetimi > kendimde yaratabilecegim belli bir damak zevkim ve > mutfak kültürüm olustu. > > Sonra Sezen'in sarkısındaki gibi anneni daha sık > düsünüyorsun ve > hatta anlıyorsun. Iste bu yeni alısmaya baslanan ve > giderek hosa giden > yeni duruma olgunluk deniyor. Yasamıslıgın, > görmüslügün, geride kalmıs > üflenmis dogum günü mumlarının bir sonucu > kendiliginden ortaya çıkıyor > hayatın bir dönemecinde bu olgunluk. Ne zaman dersen > herkese göre, ne > kadar dolu yasadıgına göre degisiyor bu olgunluk > çagına ermek. Inanın > bana > hayattaki düsüsler, zor alınan virajlar bu zamanı > hızlandırıyor. Kendi > dünyanın küçüklügünü kesfetmek ve buna ragmen > kendinin kıymetini bilmek > çok ise yarıyor. Bir gün hepimizin bu huzurlu > olgunlugu bulmasını > diliyorum. > > CAN DÜNDAR Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 HAYAL OYUNU Ellerindi ellerimden tutan Ellerimdi ellerinden tutan... Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin Kimbilir kaç martılar halinde... Bir masada karşı karşıya Seyrederken dudaklarını senin, Dile gelmiş ilk Türkçeydik... Henüz başlamış külrengi bahar, Ne savaş, ne barıştık biz... Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar Manolyaya gece konmuş kumrular... CAN YÜCEL Alıntı
Φ askmiracle- Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2005 bayıldım bu sayfaya arkadaşlar..içimi açtınız... devam edin devam edin Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 bayıldım bu sayfaya arkadaşlar..içimi açtınız... devam edin devam edin eyvallah gözüm HERKES GİBİ Gönlümle baş başa düşündüm demin; Artık bir sihirsiz nefes gibisin. Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin Akisleri sönen bir ses gibisin. Mâziye karışıp sevda yeminim, Bir anda unuttum seni, eminim Kalbimde kalbine yok bile kinim Bence artık sen de herkes gibisin. Nazim Hikmet Alıntı
Φ SÜNGÜ Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 YALNIZLIKLAR İÇİNDE İşte gemiler gidiyor, Bırakıp beni kumsalda. Kırık gönlüm ; Koskoca bir ıssız ada Her yanda yalnızlık Her yanda hüzün var. Ne sevenim Ne gülenim yüzüme Yalnızım,yalnızlıklar içinde Ahmet Ünal Çam Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Yalnız Bir Opera / Murathan Mungan ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim imrendiğin, öfkelendiğin kızdığın ya da kıskandığın diyelim yani yaşamışlık sandığın Geçmişim dile dökülmeyenin tenhalığında kaçırılan bakışlarda gündeliğin başıboş ayrıntılarında zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu. Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim. Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, ratsgele bir ilişki gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan , benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin. Ve hala bilmiyordun sevgilim Ben sende bütün aşklarımı temize çektim Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana Bütün kazananlar gibi Terk ettin Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim. Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum. Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum. Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine çerçevesine sığmayan munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına, belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma. Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda. Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını Takvim tutmazlığını Aramızda bir düşman gibi duran Zaman'ı Daha o gün anlamalıydım Benim sana erken Senin bana geç kaldığını ........................................ ........................................ Alıntı
Φ SÜNGÜ Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Birisi Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden. Dalıveriyoruz arada bir. İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki, Gülüşerek başlıyoruz söze. Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz istiyerek. Fakat ne kadar saklasak nafile Birşey var aramızda. Senin gözlerinde ışıldıyor, Benim dilimin ucunda. NAHİT ULVİ AKGÜN Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Birisi Bir şey var aramızda Senin bakışından belli Benim yanan yüzümden. Dalıveriyoruz arada bir. İkimiz de aynı şeyi düşünüyoruz belki, Gülüşerek başlıyoruz söze. Bir şey var aramızda Onu buldukça kaybediyoruz istiyerek. Fakat ne kadar saklasak nafile Birşey var aramızda. Senin gözlerinde ışıldıyor, Benim dilimin ucunda. NAHİT ULVİ AKGÜN bunun şarkısını dinliyorum bende mp3 de Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 GÜN OLUR Gün olur, alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz; Çiçekler gürültüyle açar; Gürültüyle çıkar duman topraktan. Hele martılar, hele martılar, Her bir tüylerinde ayrı telaş!... Gün olur, başıma kadar mavi; Gün olur başıma kadar güneş; Gün olur, deli gibi... ORHAN VELİ KANIK Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2005 BİR_KADINI_AĞLATMAK..... Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir;bir filme,bir şarkıya,bir yazıya. En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.... Ama o yüreğin değerini bilememiş olacakki ağlatan gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğneleri yüreğine! İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının yutkunamaz, nefes alamaz!çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım der içinden. Ama engel olamaz işte; Çünkü yüreğine, ulaşmıştır birileri ve iğneleri saplamaktadır. Bu acıya ne kadar karşı koyabilirki kadın! İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce bir kaç damla,sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar ;hemde çok! Sanmayınki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan. Orada bıraktığı yaradır... O yaranın asla kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın! O yüzden ağlar .... Ama bilirmisiniz?ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki,değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlayamazssa,ölürler. İçindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irirni temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları... Dönüşmemesi lazımdır oysa,o yüzdende bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra kadılar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler,yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendilerini. Sapan ruhların doğru yolu bulmasıda yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar;o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı.... Çok ağlayan kadınlar,bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işteo zaman kendilerine sarılıp,yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü,yenilmez,mağrur ve aşka inanmayan.... İnsanlar soruyor çoğu zaman neden? Bu kadar çok bekar kadın var diye; Çünkü o inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandıki, o kadar çok acıdılarki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar. O yüzden kendilerine sarılıyorlar.... Çünkü biliyorlarki Sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; Hemde hiç bir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.... o zaman niye sarılsınlarki! Niye sarılalımki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa, bilinki olgunlaşıyordur... Bilin ki,gerçekleri kabul etmeye başlamıştır... Bilin ki,artık sarılacak tek bir doğrusu kalmamıştır.... O,da kim diye sormayın artık. Çokağlayan kadınlar.eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü! Aziz NESİN Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2005 KADIN DENİLEN KAYIP KITA Kadın denilen kayıp kıtayı keşfe çıkan milyonlarca erkek, çoğu zaman eli boş döner açık denizlerdeki bu nafile seferlerinden ... Keşfettiğini sananlarsa bir süre sonra (belki birkaç sene, belki birkaç saat) ayak bastıkları kıtayı bambaşka bir iklime bürünmüş bulunca, Kolomb sendromuyla "Acaba yanlış kıtada mıyım " telaşına kapılırlar. Oysa genellikle kıta değildir yanlış olan; kaşifin kıtayı algılayış biçimidir ... Asgari topografya bilgisinden yoksun oluşudur ... Kıta'nın bazen kaşife göre mevsim değiştirebilen, aynı anda birkaç iklimi bir arada yaşayabilen potansiyelini algılayamayışıdır ... Güverteden karanın görünüşüyle, kıtadan kaşifin görünüşü arasındaki farkı kavrayamayışıdır. Bu pusula hatasından ötürü, kaç erkek olağanüstü bir keşfin kenarından dönmüştür, kaç kaşif, henüz keşfetmediği kıtaları yok sayarak gerçek yüzölçümünü bilmeden yaşadığı bir kıtanın kıyısında tüketmiştir nihayetini kim bilir ? ... Ve kim bilir kaç kıta uzaktan gülümseyerek izlemiştir çevrede kendisini arayan şaşkın kaşiflerin nafile turlarını ... CAN YÜCEL Alıntı
Φ SÜNGÜ Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2005 Tam mavi değil... Daha çok lacivert, biraz da mora çalıyor. Garip. Tanımlamak zor. Aslında gereksiz de. İnce, tılsımlı ve sonu olmayan yollar gibi minik bedeni çizgilerle dolu. Dikkatli bakınca görebiliyorum, çizgiler kesik kesik. İlginç bir parlaklığı var. Ama bu sürekli değil. Gün içinde pırıltılı gelgitler yaşıyor. O hep orada duruyor, belki gün geliyor, gidiyor. Biliyorum o yüzden küskün ve hatta nazlı. Bir ısınan, bir soğuyan hava, uzak köy evlerinin kiremitli bacalarından tüten beyaz duman gibi, denizin üstüne serildiğinde, o hep en kıyıda oluyor. Bir yanı tuzlu, berrak, duru suda, bir yanı sarıya dönük kumda. Gidip geliyor. Sis, denizi denizden alıp sessizce, yüzüme bırakıyor. İyot soluyorum. Göz bebeklerimde dalgalar kırılıyor. Yüzümde uzayıp giden çizikler, maviye dönüyor. Uçuşan billur taneleriyle serinliyorum. Yanaklarımdan deniz akıyor. Kumda ağırlığımca iz bırakıp suyun gazoz köpüğü gibi kıpır kıpır oynaştığı yere varıyorum. Kıyıda, en kenarda, kararsız, nazlı hatta küskün deniz kabuğunu seyrediyorum. Ve yanındaki midyeyi ve yanındaki minareyi, istiridyeyi. Sessizliğe martı çığlığı düşüyor birden. İrkiliyorum. Parmak uçlarımda deniz, göz bebeklerimde bir çift kanat... Öylece kalıyorum. Sis öyle beyaz ki, koca gagalı martı, bir leke gibi asılı kalıyor boşlukta. Minik midyeyi alıyorum sudan. Zaten aralık olan iki kabuğu biraz daha ayırıyorum, avucuma deniz akıyor. Kabukları birbirinden koparmadan, sarı kuma bırakıyorum, usulca. Ve bekliyorum. Denizin mor çizgili çocuk midyesi sanki bir kelebek gibi duruyor sarı kumun üstünde. Kanatlarını açmış uçmaya hazır bir kelebek gibi... Öylece duruyor. Kıpırdamadan. Uçabilse denize gider biliyorum. Suya gider, maviye, lodosa, poyraza, derine gider... Sessizce dinlerim hikayesini. Anlarım. Çünkü ben de durup durup denize gidenlerdenim. Gün, güneş dinlemeden, yağmur, çamur düşünmeden. Gözümü kaparım, denizin mavisi çağıldar önümde. Derin maviye dalarım. Ve ben ne zaman denize gitsem, deniz sesini, iyotunu, yosununu, dalgasını, billurunu bir minik deniz kabuğuyla evime gönderir. Bana onu paylaşmak düşer. Ben bunu sevenlerdenim. Figen Ünal Şen Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 çok güzel Alıntı
Φ arman Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Nihayet aramıza tekrar hoşgeldin deniz... Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2005 Merhaba Yaşar Kemal-Zülfü Livaneli Dünyanın Ucunda Bir Gül Açılmış Efil Efil Esen Yele Merhaba Karanlığın Sonu Bir Ulu Şafak Sarp Kayadan Geçen Yola Merhaba Acıda Kahırda Çekmiş Geliyor Güneşten Boşanmış Kopmuş Geliyor Alıntı
Φ içimdeki deniz Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2005 Nice bu hasreti dildar ile giryan olayım Yanayım aşkın ile büryan olayım Görmedim gül yüzünü âhü fiğan etmedeyim Akıdıp göz yaşımı dert ile nalan olayım Kapladı bu nârı firkat cismi ğem âludemi Korkarım heşre keder böylece suzan olayı Sevdiğim rağmet yeter incitme artık kalbim Gerilerdesin yusufu asa bendi zindan olayım Lütfüyüm bülbül gibi gülşende feryat edlerim Vusleti yâr ile ancak şâdi ğendan olayım Gazel Şanlıurfalı şair mirine hoca’nındır, Mahlası Lütfü’dür. Alıntı
Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2005 METİN'E METİN BİR METİN Metin'in kafasında bir darp var polis karakolundan morga kadar mosmor bir darp var yüreğimizde beynimizde soruyor bir işaret fişeği biz ölerek mi yaşamayı öğreneceğiz hala CAN YÜCEL (Metin Göktepe Anısına) Alıntı
Φ SÜNGÜ Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2005 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2005 BAZI bazı gecelerin sabahı yoktur yalnızca karanlık olarak kalırlar bazı ayrılıkların dönüşü olmaz giden gider borçlarıyla yaşar kalanlar geleceği yoktur bazı kalplerin aşk uğramaz onlara bir daha tek bir hatırayla yaşlanırlar bazı pişmanlıklar uzun sürer zamana yayılırlar kendinden kaçanlara saklanacak yer kalmaz dünyada gün gelir kendileriyle tanışırlar asıl yalnızlık o zaman başlar hayata geç kalmıştır kendine geç kalan şairin dediği gibi bir daha yaşamak zorunda kalır geçmişi anlamayan bazı geceler bazı insanlar bazı yerlerde sahiden karşılaşırlar bazı insanlar bazı aşklar bazı şarkılar bu yüzden unutulmazlar bazı hayatlar hayal tutmazlar bu yüzden bazı bazı bazı çabuk yaşayıp ansızın kaybolmalar bazı bazı bazı murathan mungan / elli parça isimli kitabından ************************* HAYALİMDEKİ RESİM Tuvalim önümde, Fırçam elimde, Paletimde boyalar, Belki beni biraz oyalar. Yarım yamalak yaşamaktayım, Bugün varım, Yarın belki olmayacağım... Bir resim çizmek istiyorum, Gökkuşağının tüm renklerini kullanarak. Temasında sonsuz huzur olmalı, Bakınca ruhunda güneş doğmalı insanın, parlayarak... Mavi tonları paletime aldım önce, Dalgalar çizdim, Uzaklarda bir liman olsun istedim. Aydınlıklara kavuşturan, Keşfedilmeye hazır, yeni bir hayat sunan... Beceremedim, kararsız kaldım, Boş yere tuvalimde renkleri harmanladım. Hayalimdeki resmi çizmek, Gerçekten oldukça zor imiş, Anladım ki insan, Gideceği limanı bilmeyince, Dalgalar da yardım etmezmiş... Nilgün Taş Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.