Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2006 . . ÜLKEMİZ AÇISINDAN BUGÜNKÜ DURUM... Ortadoğu'da bugün tüm insanlığı kaygılara düşüren kanlı olaylar yaşanıyor; bir tür acımasız savaş gündemdedir; yalnız Lübnan'da yarım milyon sivil evini terk etmek durumunda kalmıştır. İsrail çevresinde ve Irak'ta yaşananların daha da yayılması ve derinleşmesi beklentisi gündemdedir. Tam bu aşamada PKK terörünün Kuzey Irak'tan desteklenerek Anadolu'da yükselmesi ne anlama geliyor? Kuzey Irak, ABD işgali ve denetiminde değil midir? Bir ülkede dış tehdit ve iç tehlikenin birbirine girmesi en büyük talihsizliktir. Bölgede savaş tehlikesiyle Anadolu'da terör tehdidinin birleştiği noktada öncelikle yapılması gereken nedir? 'Tarih Baba' nın bu alanda ülkelere verdiği dersler açık seçiktir. Savaş tehlikesinin ya da dışardan içeriye postalanan terör tehdidinin patlak verdiği dönemlerde, siyasal çelişkiler ve tartışmalar geriye itilir; bütün partiler ulusal çıkarlar açısından devletin var oluşu amacında birleşip dayanışmaya geçerler; eski deyişle tek hedefte yek vücut olurlar. Bugün dış ve iç tehditler karşısında bulunduğu apaçık ortada olan Türkiye'de durum nedir? Hükümet ve devlet karşı karşıyadır. Laik Cumhuriyete karşıt siyaseti takıyyeci bir anlayışla yürütmeyi demokrasi sanan iktidar ile edilgin muhalefet, teröre her gün kurban verilirken, ortak hedefte bir araya gelemiyorlar. Ülkenin yazgısında bilinçsizliğin bu kadarı Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşanıyor. En büyük tehlike de dış tehdit ya da terör değil, bu dağınıklık ve parçalanmışlık manzarasıdır. Sevgiyle kalın... Alıntı
Φ tan_vakti Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2006 91 yıllık hikâye... Yıl, 1915. Çanakkale`de kan gövdeyi götürüyor. "Geçerim" diye saldıran emperyalistlerin insan kaybı, 200 bini aşmış... "Geç de görelim" diyen dedelerimizin kaybı ise, 250 binin üstünde... Mermiler havada çarpışıyor. Cesetler toplanamayacak kadar çok... Bu inanılmaz kıyıma rağmen, İngiliz Hükümeti durumdan memnun. Çünkü gerçeği bilmiyor. Çanakkale`deki İngiliz cephe komutanı, "Vaziyet gayet iyi... Bugün yarın geçeriz" raporları gönderiyor devamlı... O sırada genç bir gazeteci var orada. Avustralyalı. Melbourne Age Gazetesi`nin muhabiri. Görüyor ki, durum kel... Hadise, hiç de İngiliz komutanın anlattığı gibi değil. Türkler kafaya koymuş... Kuru ekmek yiyor, bulursa üzüm hoşafı içiyor, şakır şakır ölüyor... Ama geçirmiyor. Avustralyalı olduğu için özellikle dikkatini çeken bir konu daha var. İngiliz komutanlar, karargâhta klasik müzik eşliğinde viski yudumlarken, Anzaklar patır patır gidiyor. En son iki tabur Anzak gönderiyorlar bir bölgeye... Türklerin, iki taburu yok etmesi iki saat bile sürmüyor. Üstelik, müthiş bir sansür var. Yazdığı haberler, İngiliz yetkililer tarafından engelleniyor. Bakıyor ki, olacak gibi değil... Sarılıyor kaleme, tüm gerçekleri tek tek anlattığı, 8 bin kelimeden oluşan, "Gelibolu Mektubu"nu yazıyor. Özeti şu: "Çanakkale geçilemez... Hemen çekilin." Ve bu mektubu, sansürden kurtulmak için Avustralya Başbakanı`na "elden" ulaştırıyor. Avustralya Başbakanı mektubu okuyor, gözlerine inanamıyor ve acilen, yine "elden", İngiltere Başbakanı`na ulaştırıyor. İngiltere Başbakanı mektubu okuyor, Savaş Kabinesi`ni topluyor, orada bir daha yüksek sesle okuyor... Gizlice araştırılıyor. Mektup doğru. Hatta az bile yazılmış. Cephedeki İngiliz komutanın, kendi poposunu kurtarmak için palavra attığı anlaşılıyor. Ve karar veriliyor. Komutan görevden alınıyor. Emperyalistler, Çanakkale`den çekiliyor. Yazdığı mektupla savaşın sona ermesini sağlayan genç gazeteci, Avustralya`da "kahraman" gibi karşılanıyor. "Sir" ünvanı veriliyor. E tabii kapılar açılıyor... Savaşa "muhabir" olarak giden gazeteci, savaştan sonra "gazete sahibi" oluyor. Yıl, 1952. Çanakkale`de savaşın kaderini değiştiren "sir gazeteci" vefat ediyor. Bir tane oğlu var... O zamanlar, 21 yaşında. Babasının gazetesinin başına geçiyor. Çalışıyor, çalışıyor, çalışıyor. Avustralya`ya sığmıyor... ABD`ye, Avrupa`ya el atıyor. Bugün, 75 yaşında. Dünya medya imparatoru. 75 televizyon kanalı... 175 gazetesi var. TV kanallarıyla 600 milyon izleyiciye, gazeteleriyle 11 milyon okuyucuya hitap ediyor. Yıl, 2006... Çanakkale`nin "dövüşerek" geçilemeyeceğini ilk anlayan "sir gazeteci" nin oğlu, Çanakkale`nin nasıl geçileceğini gösterdi... EFT`yle. Bastı parayı, TGRT`yi aldı. İsmi, Rupert Murdoch. *Yılmaz ÖZDİL / SABAH) Sinsi kuşatma Akşam yazarı Rıza Zelyut, gazete ve televizyon kullanarak Amerika`yı, Avrupa`yı güzel gösterme operasyonuna hız verileceğine dikkat çekti. Türk milleti, Amerika`ya karşı. ABD`nin; İsraille birlikte İslam dünyasına karşı başlattığı Haçlı saldırıları; insanımızı derinden sarsıyor; kırıyor, öfkelendiriyor. ABD`nin Ortadoğu`ya yeniden şekil verme çabalarını; milletimizin duyarlılığı tehlikeye sokuyor. Hükümetleri ikna eden ABD; milleti kandıramıyor. Şimdi milleti kandırmak için yeni bir yol deneniyor: Basın... Gazeteleri ve televizyonları; Amerika`yı Avrupa`yı güzel gösterecek biçimde kullanmak... Bunun için ABD yeni bir atağa kalktı. TGRT`ye ABD`li medya imparatoru Rupert Murdoch 100 milyon dolar vermiş ve satın almış. Bu kanalı yönetecek olan ABD`li Ahmet Ertegün; `Üstün eğlence programları sunacağız!` diyor. Yani, formül belli: Eğlenmeyi, baldırı bacağı çok seven milletimize; şirin Amerikan kızları gösteri yapacak. Bizlere Amerikalıların ne kadar hoş olduğu; Amerikan hayat tarzının mükemmelliği aktarılacak. Bu arada; yüzde 90`ı Amerika`ya karşı olan halkımızın bu kanaati de değiştirilmeye çalışılacak... İsrail`e sığınak delen bomba bile veren ABD; bize de bol kadınlı eğlence programları verecek... İçinde ödüller; belki Amerikan vatandaşlık kartı bile bulunacak... Halkımız; kendi ülkesinden, kendi kimliğinden soğutulacak... Bizim diğer televizyonlar da bu televizyona benzemek için iyice zıvanadan çıkacak... Hazır olun; ey millet! Bu televizyon denilen eroin kutusu; herkesi ağır ağır uyuşturucu bağımlısı yapıyor ya; bağımlılığın öznesini ABD oluşturacak... Amerika; emirle beceremediğini televizyonla becerecek: Bu Murdoch ne yaparsa yapsın; `Amerika sev, parayı kap!` havucunu milletimizin yemeyeceğinden eminim. İHANET KRİTERİ Türkçe dururken yabancı dillerden kelime alarak konuşan zavallılara acıyorum. Dünyanın en zengin dillerinden birisi olan Türkçe`de sanki sözcük yokmuş gibi; dergisine İngilizce, Fransızca adlar koyan aşağılık kompeksinin esiri olmuş basın kullarına daha da acıyorum. Gel gör ki demem bundan biraz daha farklı... Radikal Gazetesi, parasız bir dergi dağıtmaya başladı. Kriter adlı bu dergi; tıpkı Murdoch`un TGRT`si gibi bir amaçla yayımlanıyor. Yeni TGRT, ABD`yi sevdirmeye çalışırken, Doğan Grubu`nun Kriter`i de AB`yi sevdirmeye uğraşıyor. Malumunuz; halkımız bu Avrupa Birliği masalının içyüzünü giderek daha iyi görüyor. Bu yüzden AB`ye halkın güveni yüzde70`lerden yüzde 40`lara kadar gerilemiş. Hal bu olunca; AB`nin ülkemizdeki Beşinci Kolu gibi çalışan liberal demokrat yaftalı bazı gazeteciler; AB`ci dernekler, vakıflar, bunların üniversitelerde görev yapan akademisyen kamuflajlı adamları harekete geçmişler. Kriter Dergisi böyle ortaya çıkmış. Bu derginin masrafını kimin karşıladığı hiç önemli değil. Doğan Grubu için bu gibi işler devede kulak bile değil. Belki de AB fonluyor bu Kriter`i... Gel gör ki bu dergiyi yönlendirenler; tahmin edilen isimler... En başta meşhur Mehmet Ali Birand. Sonra cumhuriyet karşıtı Mehmet Altan... Azınlıkçı Soli Özel... İlter Türkmen, Yalım Eralp, Özdem Sanberk gibi monşerler... Derginin yazı işleri müdürü de Memet Ali`nin oğlu Umur Birand imiş... Görüyorsunuz ekibi değil mi? Türkiye Cumhuriyeti`ni yerden yere vuranlar; Türk milletine, onun tarihine düşman olanlar; şimdi tarafsızlık görüntüsü altında AB militanlığı yapıyorlar. Vatandaş; bu televizyonların ve gazetelerin Türkiye`yi yarı sömürge bir ülke haline getirmek için çalıştığını anlayabilirse; kaybımız bir parça azalmış olur. *Rıza ZELYUT / AKŞAM Medyadaki yabancı payı, TGRT ile tekrar gündemde Financial Times, TGRT`nin dünya medya devi Murdoch`a satışının Türkiye`de yabancıların medya sahipliğini yüzde 25 hisseyle sınırlayan yasayı tekrar gündeme getireceğini yazdı. ABD`li medya devi Rupert Murdoch`ın TGRT`yi 151 milyon YTL`ye satın alması dış basında geniş yankı buldu. İngiliz Financial Times gazetesi, Murdoch`ın Newscorp şirketinin, müzik yapımcısı Ahmet Ertegün`le ortak hareket ederek TGRT`yi almasının, Türkiye`de medya sahipliğini konu alan yasaları tartışmaya açacağını yazdı. `Katalizör olabilir` Türkiye`de yabancıların bir medya kuruluşunda yüzde 25`in üzerinde hisse sahibi olamadığını hatırlatan gazete, hükümetin medya sahipliğini rekabete açmak konusunda çok istekli olduğunu belirtti. Financial Times, geçen yıl bu konuda yapılmak istenen kanun değişikliğinin ise Cumhurbaşkanı tarafından veto edildiğini kaydetti. TGRT anlaşmasının bu konuda reform için katalizör görevi görebileceğini yazan Financial Times, Newscorp`un TGRT gelirlerinin yüzde 25`inden fazlasını almasının beklendiğini ancak bunun ne şekilde olacağına henüz açıklık getirilmediğini de belirtti. Türkiye`de televizyona yönelik ilk yabancı yatırımın CNN tarafından yapıldığını belirten gazete, Murdoch`ın ise sektörde bugüne kadarki en büyük ölçekli yatırımı gerçekleştirdiğini yazdı. TGRT satışına yer veren İngiliz The Guardian gazetesi ise Newscorp`un son zamanlarda Avrupa`nın daha küçük piyasalarına yöneldiğini, Polonya`da bir televizyona ortak olduğunu, Gürcistan`da da bir televizyon almayı hedeflediğini belirtti. Satışı bu açıdan değerlendiren gazete, 1993`te kurulan TGRT`nin Türkiye`nin ilk özel televizyonları arasında yer aldığını da kaydetti. milliyet Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2006 İşbirlikçi Terör ile Antiemperyalist Başkaldırıyı Karıştıranlar... ABD ve AB için terör, Ortadoğu'da yeniden yapılanmanın en önemli araçlarından birisi olarak kullanılmaktadır. ABD ve AB, ''PKK'yi terör örgütü olarak tanımlamalarına rağmen'' onu Türkiye'ye karşı Ortadoğu'nun yeni sömürgeciliğinde en önemli silah olarak görüyorlar. - PKK, ABD ve AB'nin terör listesinde ise Türkiye'nin bu örgüte karşı her türlü önlemi alma ve operasyon yapmasına destek vermeleri gerekmez mi? - Aksine, Ankara üzerinde baskı yaparak, bu terörün Türkiye ve bölgeyi yıpratmasına destek veriyorlar. Eşref Bitlis , ''onların bu baskısına rağmen terörü ortadan kaldırmak istediği için'' hedef alındı. - Kuzey Irak'taki Kürtçü oluşum ABD, İngiltere ve İsrail tarafından 1990'dan beri planlı bir biçimde hazırlandı. ...... Varın gerisini siz yorumlayın... Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2006 ABD ve AB için terör, Ortadoğu'da yeniden yapılanmanın en önemli araçlarından birisi olarak kullanılmaktadır. ABD ve AB, ''PKK'yi terör örgütü olarak tanımlamalarına rağmen'' onu Türkiye'ye karşı Ortadoğu'nun yeni sömürgeciliğinde en önemli silah olarak görüyorlar. Herşey ayan beyan ortada. Hala neyi tartışıyoruz ki? Rahşan ECEVİT'in toprak kapatmaları konusundaki uyarıları hiç ciddiye alınmadı. Kıyıların talanı SAYIŞTAY tarafından beyan edildi (ki SAYIŞTAY'ın bu tip çıkışlarına pek rastlanmaz) Perakende satışı 25-30 ytl olan fındığın 2 ytl gibi alımlarlarına olan tepkiler ayyuka çıktı.Nedir bu soygun diyen yok Velhasıl garip bir memleketteyiz. Günü kotarmanın konforunu mu yaşıyoruz bilen yok. Ama yönetimlere bakarsak herşey güllük gülistanlık. Demek ki oradan aynen öyle görünüyor.Açı farkı Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2006 İsrail kara harekatını genişletiyor... Operasyonda bugüne kadar 598 Lübnanlı, 51 İsrailli öldü... 1 Ağustos, 2006 09:36:00 / http://www.cnnturk.com/DUNYA/haber_detay.a...;haberID=210390 (TSİ) İsrail'in Hizbullah operasyonu 21'inci gününe girerken ölen Lübnanlıların sayısı 598'e ulaştı. İsrail, Lübnan'da Hizbullah'a yönelik kara harekatını genişletiyor. İsrail'in amacı, Lübnan'ın 30 kilometre kadar içine girmek. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki Lübnan'a destek için bölgede. İsrail Güvenlik Kabinesi, Lübnan'daki kara harekatını genişletme kararı aldı. İsrailli bir yetkili İsrail'in hava saldırılarının da tam güçle yeniden başlatılacağını söyledi. İsrail'in amacı, Hizbullah militanlarını sınır bölgesinden uzaklaştırıp, Lübnan'ın 30 kilometre içindeki Litani nehrinin kuzeyine geri çekilmeye zorlamak. İsrail ordusuna göre, bu operasyon haftalar sürebilir. İsrail Altyapı Bakanı Binyamin Beneliezer de operasyonların iki hafta sürebileceğini söyledi. İsrail radyosu, güvenlik konseyinin kara harekatını genişletme kararından sonra, 15 bin yedek askerin daha göreve çağrılacağını duyurdu. İsrailli askeri yetkililer, bu bölgeyi bir uluslararası güç gelene kadar kontrolleri altında tutmayı amaçladıklarını belirtti. Suriye ordusu teyakkuzda... Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad da, bölgede yükselen tansiyon nedeniyle orduya, hazırlık durumunu artırma çağrısında bulundu. Suriye hükümetinin, yedeklerin göreve çağrılması yolunda resmi bir açıklama yapmadığı bildiriliyor. İsrail, 12 temmuzda 2 askerinin Hizbullah tarafından kaçırılmasının ardından Lübnan'a girmiş, saldırıların en kanlısını Kana'da yapmış, bombardımanda çoğu kadın ve çocuk 54 sivil ölmüştü. İsrail'in Hizbullah operasyonu 21'nci gününe girerken, ölen Lübnanlıların sayısı 598'e, İsraillilerin sayısı ise 51'e yükseldi. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.