Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 17 yıl günaydın bidenem toplaşalım kuzucuklarım Adile teyzeniz olayım sizin ben
Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 17 yıl he kuzucuğum sen gel gelen olursa kapı açık çalmadan girsinler işte sen bu sabah erkenmi kalktın yoksa uyumadınmı bakem
Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 17 yıl iki saat uyudum diyeyim,uykum tekrar gelsin diye gelmiştim,ama hepten kaçtı sen hem gece hem sabah vardiyasını almışsın duyduğuma göre
Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 17 yıl Bende kuzucuğum.. benide unutmayın.. hani masalımız..oturduk dizinin dibine bekliyoruz ama..
Gönderi tarihi: 23 Ocak , 2008 17 yıl Maalesef masalcı teyzemiz kaçmış Zeynepciim.. Alceği olsun onun..
Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2008 17 yıl aNNe beNiM kaLbiM acıKTı... Usandım artık, okuduğum her cümlenin ardından aynanın karşısında gerçekle yüz(süz) leşen kızaran yeşil gözlerime dayanmayı öğütlemekten boşverilmişlikler beni öğütürken … Nasıl bir değirmendir ki bu kalbimi paramparça yapmayı başarıyor , senden geriye bir toz zerresi bırakmadığını zannediyor beynim ve yanıldığının farkına varmasına bir merhaba bile yetiyor… Usta bir oyuncuyum, senin adına mutluymuş gibi davranan karakteri sergiliyorum.Ruhuma alabildiğine metanet ekleyip, yüzümdeki gülümsemeye buluyorum.Rimel kullanmamaya özen gösteriyorum, tuz ve sudan ibaret olmayan gözyaşlarımı ele versin istemiyorum katran karası boya… Oysa ki ben… En gerçek halimle duruyorum hayatın kayıt cihazının karşısında, dua bile ediyorum kalbinin aşkı tattığı güne kavuşması için, kendimi rolüme fazla mı kaptırdım ne? Olsun ziyanı yok, benim kabul görmeyen dualarım da var, bu da onlardan olur belki… Bir yıl öncesini hatırlıyor zihnim, geçmiş geçmiyor bende bir türlü yada şimdiki zamanın –yor ekinde yor-ulup dönüş biletine uzanıyor elim, iki mevsim önceye…Yağmurlu bir gece, başımda kaygan bir örtü, camiye yürüyor ayaklarım, içeri girip oturuyorum tam da avizenin altına…Başıma düşerse nasıl bir ölümüm olacağını planlıyorum iki sure arası.Genç oluşuma sevinip en önde yer veriyor bana yaşlı teyzeler, adım adım yaklaşıyorum sanki Yaratıcı’ ya…Gözlerim kapalı, bak görmüyorum kimseyi hadi alıp götürsene beni, karşı koymayacağım söz… Yanlış kimseler için kullandım istek haklarımı, hep imkansızlar için...Ablam bunu “salak” olmama bağlarken, ben bu hususta tamamen kalbimi suçluyorum. Birazcık dinlese beynimin sözünü ah biraz dinlese…Annesiyle babası kavga ederken kulaklarını tıkayan çocuk gibiyim bende onların savaşında en çok zararı ben görüyorum. Kulaklarım tıkalı, bak duymuyorum kimseyi, hadi alıp götürsene beni, karşı koymayacağım söz… Bir konak vardı terkedilmiş, bahçesinde dikenli otlar, yüksek duvarları vardı hatırlarsın belki, otururdum, otururdun, otururduk… Alıştıra alıştıra kullanıyorum birinci çoğul şahıs ekinin çekimine girmiş fiilleri. “Biz” olmak ne kadar uzak, sahi sen kimdin? Nerden girdin paragrafıma, rica ediyorum git buradan, ben başka bir yaramı sarmaktayım şuan… “Farklı” olmak, “ilk kez” yapıyor olmak, “değerli” bulmak ve bunu dile getirmek 1-0 yenik başlamama sebep oluyor. İkinci golü yeme vaktim çok geç olmadı, 2-0 yenik ayrılıyorum sahandan.Kaybettiğim puanlar inan umrumda değil, bakmıyorum da önümdeki maçlara. Unuttun mu benim gözlerim kapalı, bak görmüyorum kimseyi, vazgeçtim alıp götürme beni… Masal bulmaya gitmiştim biraz acıklı bir masal oldu ama olsun zaten bizde hüzün perileri değil miyiz? Leylam, Diloşum, Zeynebim Kuzucuklarım...
Gönderi tarihi: 24 Ocak , 2008 17 yıl Cennette mültecilere yer var mı Anne ? Şöyle sıcak ve ürkek bir martının ellerinde Kulak tıkayarak her şeye / ve çığlık çığlığa Buruk bir dargınlıkla Ölse kızın...
Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2008 17 yıl “Farklı” olmak, “ilk kez” yapıyor olmak, “değerli” bulmak ve bunu dile getirmek 1-0 yenik başlamama sebep oluyor. İkinci golü yeme vaktim çok geç olmadı, 2-0 yenik ayrılıyorum sahandan.Kaybettiğim puanlar inan umrumda değil, bakmıyorum da önümdeki maçlara. Unuttun mu benim gözlerim kapalı, bak görmüyorum kimseyi, vazgeçtim alıp götürme beni… Masal bulmaya gitmiştim biraz acıklı bir masal oldu ama olsun zaten bizde hüzün perileri değil miyiz? Leylam, Diloşum, Zeynebim Kuzucuklarım... ablacımm biraz hüzünlü ama çok güzel bi masal....özellikle son paragrafı çok beğendim bu çiçekler senin
Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2008 17 yıl Sevgili Sardunyam anı defterimi ziyaretine karşılık jest yapıyım dedim Bu çiçek sana layık değil ama napalım keçinin yokluğunda koyuna abdurrahman çelebi derler misali işte
Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 17 yıl zeynepcim teşekkür ederim güzel çiçeklerin için... Lucifer Allah iyiliğini versin emi... teşekkür ederim çok güzel bir gül
Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 17 yıl gıcığım ben bugün yokum.. hayır beni bekleyipte üşütme diye msn köşelerinde bildireyim dedim heç sevmiyom gızz seni
Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 17 yıl Bir hüzün mevsiminden çıkarken kalbim ayrılıkların puslu aynasındadır bekleyişlerin solgun yüzü bekleyişler ki demlenişidir sabrın damıtır sessizliği ve üzüncü damıtır gurbetin kavruk memesinden ve emzirir hasretin yanık yüzlü çoçuğunu sen ey sabrın ve üzüncün dervişi başını zamanın göğsüne koy ve dinle yalnızlığın iç çekişlerini yalnızlıklar ki suskun bir akşam üstüdür usulca örtülecektir gecenin sessiz tülünü ve düşecektir ince bir rüzgarla hüznün harmaniyesi ey yenilgilerin bezgin kuşu suskunun sarı sıcağındasın bunca zaman bataklıklardan sızan sinsi ve pis bir kokudur içinde tortulaşan kuşku ve bulutsu bir ağırlığın yüküdür gittikçe ağırlaşan gittikçe yüreğini zonklatan sen ki şafağın göğü müsün imbikle göğsünde göğün sütünü ve emzir sönmekte olan yıldızları sonra başını solgun bir demet gibi hasretin kuru dallarına koy dinle köpüklü kıyıların çağlayanını imbatın serin elidir yüzünü okşayan güneşi kopar dalından ellerine al ve durmadan canını yakan sözü bitir şiirin kalbine akıt artık umudun billur ırmağını kavruk çölüne yüzümün ve bir sevda gibi yanaş hayatın kıyılarına yoksa ey kalbim tel bile olamazsın şiirin sazına Ahmet Telli
Gönderi tarihi: 5 Şubat , 2008 17 yıl EŞGAL ÜZERİNE BİR ŞİİR Bir omuzuna attığı kolan Bir omuzunda samanyolu nehir yataklarında bir ayağı ötesi görünmüyor kamçılı karanlıkta suları sırtlayıp geçmişti buradan Çolpan yıldızı hangi dağlara düştü? Ergir mi demirdağ? Bıçağın sayada hafifliği boşuna Boydan boya göğsümü geçen yaralı hayvan Adadım yüreğimi ardından giden aya Dilsizim ve adsızım şimdi Aşk diyorlar değil mi buna? ay, saydam kuyu yüzünün yüzüme ettiği zulüm işte çuhaçiçeği, işte kayın ağacı gecikmiş yağmurlardan su içmeye inen söğütler tuzlaşıyor kemiklerim sönen suların üstünde sabrın ilahisini bitirdim, dindi yollarım Görünmez karanlıktan biçtiğim elmas kesim döner dururum hala Bilirsin tenhadır can boynumda asılı ay, söyle kimse geçmedi değil mi buradan? MURATHAN MUNGAN
Gönderi tarihi: 7 Şubat , 2008 17 yıl Sardunyam,hala o ilk gun aklimda...Bekledigimden daha guzel,sohbeti tatli ve forumdaki gibi degildin Daha slcaktin:)
Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2008 17 yıl zeyynepp teşekkür ederim bidenem candide evet sende öyleydin sen estikçe fıstığım hoşgeldin bende seni çok seviyorum iyiki varsınız
Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2008 17 yıl ablacım seni,sohbetini çok özledim,eskisi gibi gelemez oldum ama geçecek ve üç dört gün kadar da gelemeyeceğim,iyisindir inşallah ?
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.