Zıplanacak içerik

SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )

Featured Replies

Gönderi tarihi:

çelişki hangimizde yok ki? dostlarıma sorsam ne söylerler ki dediğin gibi aynısını söylerler... hepimiz dost arar dururuz aslında aradığımızı bulamayacağımızı biliriz bildiğimiz için elimizdekilerle yetiniriz... o yüzden derler ya hatasız dost arayan dostsuz kalır... dost nasihat vermekten daha iyisini yapabilir mi? :unsure:

  • Cevaplar 2,3b
  • Görüntü 173,3b
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:
Çekip gitmene izin veremem

Sana benle burada kal diyemem

Kalbin ne diyorsa doğrudur

Buraya kadarmış bu kasvet,

Dönüşü yok artık dur

 

arada kaynadı...

 

dostuna bağlı...mesela ben heç bişe yapmam :whistling::w00t:

Gönderi tarihi:

canım arkadaşım iyiki varsın... iyiki yanımdasın... :wub:

Gönderi tarihi:

gısss cıvıma hemen.. :w00t:

 

iyiki sende benim yanımdasın.. :blush::wub:

 

atla hooo zıplahooo eğer yoksa başka çaren sardunyam atla hooo :w00t: dellendim gene.. :shifty::w00t:

Gönderi tarihi:

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...

"Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;

"Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı...

Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.

Kucaklamalı seni güvenli kolları,

...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...

En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...

Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.

Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.

Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin.

Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...

Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...

Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.

Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...

 

Can Dundar

Gönderi tarihi:

sevgili leylam bu duygular yazıda kaldı artık...arkandan sevinenlerle doldu ortalık... -_-

 

Vazgeçmek yok sömüren çok

Tükenmek yok bu diyarda!

Ağlamak yok ağlatan çok

Adalet yok bu diyarda!

 

 

haydi leyla atla hoo zıpla hoooo

Gönderi tarihi:
En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...

Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.

Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi...

Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş...

Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.

Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...

 

Can Dundar

:clover:

Gönderi tarihi:

Vazgeçmek yok sömüren çok

Tükenmek yok bu diyarda!

Ağlamak yok ağlatan çok

Adalet yok bu diyarda!

 

 

:clover::clover::clover:

Gönderi tarihi:

Katiliyorum frozen..yazida kalan duygular bunlar ama once kendimiz oyle olmaya calissak,belki oyle dost olmak isteyen dostlari da ceker miyiz? sizin birbirinizi cekmeniz gibim ;)

Gönderi tarihi:

canım leylam haklısın...

 

ama ben daha dostum demedim sardunyama dediğim zaman hayatı boyunca yanında olabilmeliyim çünkü...benim dostluk anlayışım bu....tabi onun düşünceside önemli ama benim için böyle kabul kolay etmem çok zor bırakırım..içim parçalanarak o yüzden emin olmalıyım...

Gönderi tarihi:

o kadar çok yaralanmışız ki hepimiz o yüzden birbirimize olan güvensizliğimiz... -_-

Gönderi tarihi:

evet cok dogru soyluyorsunuz..birbirimizden ziyade kendimize guvenemiyoruz once

Gönderi tarihi:

Allah'a şükür bu güvensizlik sonsuza kadar sürmeyecek birgün bitecek...

 

sonsuz bir güvensizlik, sonsuz umutsuzluk düşünebiliyor musunuz? ne büyük ızdırıp olurdu!!!

 

 

ARTIK ESKİSİ GİBİ...

 

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dısarı çıkmak istemiyorum.

Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum.

Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.

İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları

hayatından atmak istiyorsun.

Yapmacık, inanmadan konusmak istemiyorum artık.

Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.

İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.

"Ben demiştim" ,"ben bilirim","ben zaten anlamıştım", sendromunda olanlarla

arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun.

İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor.

Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.

İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor,

biliyorum.

Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle

birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.

 

Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.

Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin

hedeflerine.

Kestirmeleri de öğrendim gide gele. Boş geçen her saniye değerli artık.

Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana

değilim.

Gerektiğinde "HAYIR" demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı

gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.

Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin

kalacağını biliyorum.

Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.

Aileme ve seçtigim tüm dostlarıma daha önce göstermedigim sevgi, anlayış ve

ilgiyi gösteriyorum.

 

Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.

Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.

Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yaşamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.

Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece.

 

Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.

Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum,

böyle hissediyorum.

Modaya uymak adına popomun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye

kendimi üzme tercihini de kullanabilirim.

Ayıp, günah ya da ne derler korkuları çoktan geride kaldı .

Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor.

Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.

Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim

belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.

 

Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.

İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşuma giden yeni duruma olgunluk

deniyor.

Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumları'nın bir

sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.

Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yaşadığına göre değişiyor bu

olgunluk çağına ermek.

İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.

 

Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini

bilmek çok işe yarıyor.

Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.

 

CAN DÜNDAR

Gönderi tarihi:
canım leylam haklısın...

 

ama ben daha dostum demedim sardunyama dediğim zaman hayatı boyunca yanında olabilmeliyim çünkü...benim dostluk anlayışım bu....tabi onun düşünceside önemli ama benim için böyle kabul kolay etmem çok zor bırakırım..içim parçalanarak o yüzden emin olmalıyım...

 

neden bunları söylediğimi anlarsın sardunyam eminim...çünkü can dündarın yazısını sanki oturup ben yazmışım..o kadar aynı yaşamaktayım..

ARTIK ESKİSİ GİBİ...

 

Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dısarı çıkmak istemiyorum.

Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum.

Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.

İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları

hayatından atmak istiyorsun.

Yapmacık, inanmadan konusmak istemiyorum artık.

Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.

İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.

"Ben demiştim" ,"ben bilirim","ben zaten anlamıştım", sendromunda olanlarla

arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun.

İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor.

Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.

İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor,

biliyorum.

Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle

birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.

 

Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.

Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin

hedeflerine.

Kestirmeleri de öğrendim gide gele. Boş geçen her saniye değerli artık.

Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana

değilim.

Gerektiğinde "HAYIR" demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı

gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.

Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin

kalacağını biliyorum.

Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.

Aileme ve seçtigim tüm dostlarıma daha önce göstermedigim sevgi, anlayış ve

ilgiyi gösteriyorum.

 

Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.

Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.

Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yaşamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.

Yaşamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece.

 

Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.

Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum,

böyle hissediyorum.

Modaya uymak adına popomun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye

kendimi üzme tercihini de kullanabilirim.

Ayıp, günah ya da ne derler korkuları çoktan geride kaldı .

Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor.

Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.

Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim

belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.

 

Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.

İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşuma giden yeni duruma olgunluk

deniyor.

Yaşamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumları'nın bir

sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.

Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yaşadığına göre değişiyor bu

olgunluk çağına ermek.

İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.

 

Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini

bilmek çok işe yarıyor.

Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.

 

CAN DÜNDAR

[/b]

:clover:

Gönderi tarihi:
tek seni seviyom ablacim caktirma :whistling::w00t:

 

 

hain leylaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa... :unsure::lol::wub: ben gidiyom şimdi gittim..

Gönderi tarihi:

o yazıda yazılanları aynen bende yaşıyorum ve o söylediklerinide anlamaktayım... -_-

çok anlayışlı gördüm kendimi canım... :wub:

leylacım çaktırmadım farkındaysan... :unsure::sweatingbullets:

Gönderi tarihi:

evet ben bile cakmayacaktim nerdeyse,sagol ablacigim,ama cakmis zati,sanirim beni oyacak.silahsor dilos gibi adim hain leyla kalacak.. :wassat::unsure::wacko:

Gönderi tarihi:

onunda adı cadı, rapunzel frozen zaten...

benimkide uçan tekme kaldı naparsın... :getlost::hug:

Gönderi tarihi:

Allahim anlamiyordum ben de senin adindi demek o..napalim gulu seven dikenine katlanirmis :rolleyes:

Gönderi tarihi:

ya öyle işte bidenecik leylam şimdi bende gideyimde şu protesto ettiğim işlerimi çözeyim el mahkum... hadi size eyi günlerrrrrrrr öpüyorum sizi kıslar hoşçakalın... :kiss::hug:

Gönderi tarihi:

yakında senin içinde bir güzellik düşünücem leylacım... :devil:

Gönderi tarihi:

guzellik di mi? :innocent::blink: beni cok sevdigini biliyordum zaten.. :hug: canim frozen :wub: ben de gittim :kiss:

Gönderi tarihi:

Gözümde uyku var.. bu ne yorgunluk

Sevilmek olmazsa sevmek mutsuzluk

Hasretim askina susuz çöl gibi....

Gitmiyor gönlümde sana susuzluk

 

Kuruyan dudaklar seni heceler.

Gecmiyor aşk dolu sensiz geceler.

Yalnızlık bahtımın dinmez yarası

Seversen bitecek bu işkenceler..

 

Bu sarkim gönlümün hasret şarkısı

Ümitsiz aşkımın Ümit Şarkısı...

BİR degil YÜZ degil BİN yıl geçse de

ALAMAZ GÖNLÜMÜ SENDEN BAŞKASI!!!!!!

Gönderi tarihi:
wisemangp7.jpg

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.