Misafir birce Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2006 Ali Riza/Kayalar Kayalar Kadı Olurdu Kayalar kadı olurdu Akıllar yaşta olsaydı Yeşil mezar türkü söyler Keramet taşta olsaydı Güle bülbül konar mıydı Öter öter bunar mıydı Bahar çiçek sunar mıydı Kabahat kışta olsaydı Toprak olur ağa paşa Gelde şu dünyada yaşa Düşmezdi gardaş gardaşa İstanbul muşta olsaydı Beni gören birşey sanmaz Dünyayı içenler kanmaz Mahzuni'nin kalbi yanmaz Sevdası başta olsaydı Mahzuni Şerif Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2006 Hali Pasa/Kayik Iskelesi İSKELE İskelenin altına sığınan deniz bırak artık saklanmayı savaş gemileri çoktan geçip gitti... Sunay Akin Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ marti_name Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2006 eline sağlık Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Temmuz , 2006 "Coban Ressam" Suleyman Sahin Kar Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze,inceden. Sesin nerde kaldı,her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan,yoldan, Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan Sesin nerde kaldı? Kar içindesin! Ne sabahtır bu mavilik,ne akşam! Uyandırmayın beni,uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına,gök,deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram... Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır-tek,tenha- bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın. Ahmet Muhip Dranas 1901-1967 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Mesut Dikel RESİM Her gün Enginlerden engin Yücelerden yüce Bir duygu sarar bizi Bu sınıfa girince. Yanda, bir uçtan bir uca. Mavi deniz Odanın içinde güneşleri bulunca. Isınırız. Enginlerin engini deniz olsa Deniz ufak! Yücelerin yücesi güneş olsa Güneş küçük! İlk günü gördük, nerden geldi: Duvardaydı Denizleri, güneşleri Küçülten büyüklük. Kürsünün üstünde bir resim: Gözleri denizlerden mavi Bakışları güneşlerden sıcak. Dört mevsim. Kürsünün üstünde: Atatürk'üm, arkasında al bayrak Kolları kavuşturmuş göğsünde. Bu resimle başlar bizim günümüz Karşımızda Atatürk'ü gördükçe Kıvançla dolar, taşar gönlümüz. Öğretmenimizin kürsüde Verdiği dersi Dinler bizimle birlikte Atatürk'ün resmi. Çalışkanız, çünkü Çalışınca Bakarız, Atatürk güldü. Bir yanlışlık yapsak Bulutlanır gözleri Anlarız Atatürk üzüldü. Gelsek kürsünün dibine Görür bizi Eğilince. Kalksak, gitsek gerilere Otursak arkalarda; Başımızı kaldırmadan duyarız: Atatürk orada. Öteki odalarda Başka başka resimleri Ata'mın. Atatürk'üm artık ömrüm oldukça Bu resminle karşımdasın! Yok hiç birinde Bundaki tılsım Değişen çizgilere Canlı gibi bu resim. Öyle canlı ki sanırım Bende bir gün okulu bitirince Uzanan ellerinle Okşanacak sırtım. Öyle canlı ki, sanırım Karanlık bile olsa Aydınlanır yollarım. Tıpkı sınıftaki gibi Yapacağım bir işte Bu resmindir rehberim: Kötülüğe uzanırsam Çat kaşlarını Tutulsun ellerim . Tıpkı sınıftaki gibi Bütün ömrüm boyunca Yaptığım her işte İyi, doğru oldumsa Sevincini belli et. Gülümse ! Yaprak yaprak dökülürken önümde Her yıl dört mevsim; Sınıflar içinde yalnız bu sınıf Resimler içinde yalnız bu resim ! Behçet NECATİGİL 1916-1979 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ saliha Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2006 Fotograflar siirlerle cok güzel olmus. Sairler Resamlarla birlesmis ne güzel seyler cikmis ortaya. Eline saglik, Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2006 Salih Yön Öyle bir dünya ki Öyle bir dünya ki! Menfaatperest insanların olmadığı, Açan güllerin hiç solmadığı, Hiçbir kimsenin ağlamadığı, İşte bu, Benim Dünyam Olmalı. Öyle bir dünya ki! Sınırsız sevgilerin yaşandığı, İnsanların hiç üzülmediği, Dostlukların hiç bozulmadığı, İşte bu, Benim Dünyam Olmalı. Öyle bir dünya ki! İnsanların birbirini satmadığı, Hergün acı üstüne acı katmadığı, Güneşin hiç batmadığı, İşte bu, Benim Dünyam Olmalı. Öyle bir dünya ki! İnsanların birbirine darılmadığı, Kalplerin hiçbir zaman kırılmadığı, Mutsuzlukların hiçbir zaman görülmediği, İşte bu, Benim Dünyam Olmalı. Öyle bir dünya ki! Yemyeşil sınırsız ormanları, kırları, Masmavi bir gökyüzü, Cıvıl cıvıl çocukları, berrak suları, İşte bu, Benim Dünyam Olmalı. Salih Yön Mayis 1979 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 10 Ağustos , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 10 Ağustos , 2006 Emre Özbas 8-C TANIYIN BENİ Küçük ama nasırlı ellerim var benim. Kir pas içinde yorgun bedenim. Oysa bir bilseniz ne kocamandır yüreğim. Bir çift ayakkabı boyamak için Soğukta beklemekteyim. Yarın pazarda, öbür gün bir başka sokakta Simit satacağım, Evin geçimini sağlayacağım. Tamirhanelerin soğuk taşlarında Arabaları yağlayacağım. "Anneme ilaç, kardeşlerime ekmek" derken Belki elimi, kolumu Makinaya kaptıracağım... Sigortasız, ücretsiz, tatilsiz hiç durmadan çalışacağım... Ben de çok isterdim okula gitmeyi, Öğretmenimin gözleriyle dünyayı görmeyi, bilmeyi Arkadaşlarımla koşup oynayıp gülüp eğlenmeyi. Salıncakta sallanıp tahteravalliye binmeyi. Ben de çok isterdim sevmeyi, sevilmeyi Temiz giysiler giymeyi, iyi beslenmeyi. Ailemle güzel bir tatil geçirmeyi. İstemezdim insafsızca değerlendirilmeyi. Sadece bir düş benimki. Çocukluğa heves belki. Çocuk olup çocukluğu özlemek, Yaşama sevincini ertelemek, Bilir misiniz nedir ki? Ellerinizi uzatın bizlere Sevgiyle dostlukla kucak açın Korkmayın, çok şey değil istediğimiz, Birazcık sevgi ve ilgi Hepsi bu... ( Yeşim Çizmeci -13 yaşında- ) Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2006 Saime Kent Yildirim AHU GÖZLERİN YAŞI NEYLESİN O güzel yüzünde açsın tebessüm Ahu gözlerin yaşı neylesin Kalbime girdin sen bir tanesin Ne olur gülümse ne naz eylersin Gecelerim dile gelsin söylesin Haktan sonra dilden düşmez cümlesin Gönlüme taht kurdun sultanda sensin Ne olur gülümse ne naz eylersin Umudum tükenmez servetim sensin En zor anımda bir sen gelmelisin Şimdi canım oldun neyi beklersin Ne olur gülümse ne naz eylersin Veysel Kızlarkayası Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2006 Murat Erkan PAPATYALAR HİÇ SOLMASIN Sizler mutluluğu fallarda arayanlar Kırlarda papatyaları görmez misiniz? Bir ceylan saflığında olan çiçeklerden Fışkıran mutlulukları bilmez misiniz? Bu çiçeklerin beyazında sarısında Yıllardır gizlenir gönlü dolduran sevda “Ya seviyor, ya sevmiyor” çıkar sonunda Bir ateştir sarar gönlü duymaz mısınız? Koparılmak hüznüdür ince acıları Sabah akşam doldururlar güzel kırları Bir el değmesin, başlar yürek sızıları İçin için ağlarlar dinlemez misiniz? Sevsek de, sevilmesek de ne çıkar bundan Hınç almak niye güzelim papatyalardan Sabah akşam gündönümünde vazolardan Sevdamızı fısıldarlar sormaz mısınız? Şehzade ve meleğin aşkını anarlar Hikâyemizi alır götürür rüzgârlar Mevsim mevsim, akşam sabah, hayli zamanlar Bir ateştir sarar gönlü duymaz mısınız? Hüznü, korkusu bundandır papatyaların Ne olur papatyalar hiç solmasın Tanrı’m! Oyhan Hasan BILDIRKİ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2006 Mehmet Pesen/1986 UNICEF karti oldu. HÜZZAM BESTE Şarkılar anlatırdı maceramızı Şarkılarla güler ağlardık şarkılarla Çiçekler denizler gök kıskanırdı Bahçeler ayak sesimizden tanırdı Düşerdik yollara kuşlar gibi baharla Şimdi o günlerden yüreğinde iz var mı "Anlat bana ey sevgili aşkın bu kadar mı" Bizim de sevdiğimiz şarkılar vardı Yeşil gecelerde dinlediğimiz Dalgalar söylerdi, rüzgâr söylerdi Sonra o şarkılar tükeniverdi Sen dönmedin gittiğin ötelerden "Beklerim her gün bu sahillerde mahzun böyle ben" Bizi ağlatan şarkılar vardı Gecelerin esmer dudaklarında Bir yavru ceylan gibi uyurdun kollarımda Aşkımızda her mevsim bahardı Ben hâlâ yarım kalan sevdamızdayım "Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım" Sonra sevdiğimiz şarkılar sustu Sustu saçaklarda âşık kumrular Unutuşun rüzgârı dolaştı bahçemizde Düştü gül yüzlü çiçekler derde Kararan ufkumuzdan çekilip gitti bahar "Aşkın bana bir gizli elem oldu güzel yâr" 1986 Mustafa Ilhan Gecer Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2006 Genc Kiz Portresi 1905/Süleyman Seyyid Hatırlama Ne zaman elime bir kalem alsam Sana seslenmek geliyor içimden Güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü Yine gemiler geçiyor uzaklardan Biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele Şehirlerden İstanbul, aylardan temmuz Ne zaman elime bir kalem alsam Geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz Ne zaman elime bir kitap alsam Hep seni okuyorum inanır mısın İstiyorum seni anlatmalı bütün romanlar Sevilen kadın hep sen olmalısın. Ne zaman elime bir kibrit alsam Yine İstanbul'u yakmak geçiyor aklımdan Bu sensiz sokakları, bu evleri Bu plajlari bu denizleri Sensiz kaldığım bu şehri tüm yakasım geliyo Yine alev alev bir İstanbul düşünüyorum Ve çaresiz yaktığım bütün sigaraların Dumanlarında seni görüyorum. Ne zaman elime bir fırça alsam Yüzünü çiziyorum kapılara, duvarlara Bir bir hatırlıyorum bütün hatlarını Gözlerini dudaklarını saçlarını Baktığım her yere gölgen düşüyor Dokunduğum herşeyde senin sıcaklığın Sonra dağlar, denizler giriyor aramıza Gitgide büyüyor uzaklığın Ne zaman elime bir kadeh alsam Delicesine sarhoş olmak istiyorum İçkiler seni hatırlatıyor yine Kırıyorum birbiri ardınca kadehleri Artık hiç birşey kar etmez biliyorum Ne dost, ne içki, ne aşk, ne kadın Gözlerimde yıllardır eşsiz olan Değişmeyen bir sen varsın Ne zaman elime bir ayna alsam Gözlerimden korkuyorum, bakışlarımdan Bu seni unutamayan benden korkuyorum Uçurum çizgiler, kara gölgeler Bir sonun belirtileri yüzümde yer yer Karşımdaki yüz sefil bir akşam Hep sana sesleniyorum duyuyor musun Ne zaman elime bir kağıt alsam. Ümit Yaşar Oğuzcan 1926 - 4.11.1984 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2006 Atlar/Nilgün Gündüz 2003 Troya Önünde Atlar Kör bir ozan anlattı bunları, Atların da ruhu vardı Troya önünde, Ta Hades'ten duyulurdu kişnemeleri, Atsız bu bu kişneme ölüleri ürpertir, Köpeği deliye çevirirdi. Kimi de Troya önünde nal sesleri gezinirdi, Gömülmemiş bir atın erinçsiz ruhundan. O gün Akhalar başka biri için yarışsalardı İlk ödülü Akhileus götürürdü barakasına. Çünkü ölümsüz atları vardı, Onları Poseidon vermişti babası Peleus'a, Peleus da oğluna armağan etmişti. Şimdi atlar yas tutuyorlar Patroklos'a, Yürekleri burkuk, toprağa değiyor yeleleri. Diomedes Tros atlarını koştu arabasına O atları savaşta Aineas' tan almıştı. Bir tanrı kurtarmıştı Aineas'ı. Sarı Menelaos kalktı sonra, Atreusoğlu, Tanrısal yiğit koştu arabasına iki at, Agamemnon'un kısrağı Aithe'yi, kendi atı Podargos'u. Antilokhos koşum taktı Pyloslu atlarına. Sonra Köroğlu kalktı, koştu Kır At'ı. Her yanında çifte kanat Bilmez yakını ırağı. Kendini beğenmiş Tahta At'ı çıkardılar sonra, Yayıldı ortalığa yanık sedre kokusu. Huylandı öbür atlar bu büyülü kokudan. Sonra göründü Muhammed'in damadı Ali'ye Benzer iyi huylu Düldül, edep yeri kapalı, Dolandı çok tanrılı atlar arasında ağır ağır, Gözleri iyi görmüyordu. Başını yana eğen İskender'in Bukephalus'u Geldi sonra, Hint kızları gibi derin bakışlı Güneyden yana bakayordu ikide bir, Sezmiş gibi Granikos suyunun yakınlığını. Elcid'in Babeica'sı, derken Rocinante çıktı Ağlayarak. Anlatma bana atları! Bilirim, ana rahminden gelir, gece, karanlık Bir ahırda lamba tutar biri, ışık titrer Samanların üztünde, hayvanın öksürüğü ve soluğu... Başını döndürür bakar, "Bana benziyor mu?" "Sekili mi ayakları?" Anlatma bana atları! Sabahın yerden kesilmiş tarlaları ve çığlık Çığlığa suları gibi gök yarığından atlayan Kanatlı Pegassos! Gençliğim benim, oğlum! Delirmiş bir zamandı, yas, ölünün öcü, gövdesiz kuş, Kırılan yıldız, unutulmuş bir günün yarısı. Tohumsuz küçük göller ölüm anıtı gibi yükselen, Ve giysisiz boşluk, yılgın uzay, o bitmeyen Koşu...Atlar, atlar.Yaşlananı görmedim hiç. Kimi yelesiyle devirmek ister burçları, Kiminin eşeler toprağı hala toynakları. Anlatma bana atları! Yüreğim kaldırmıyor düşündükçe vurulup Vurulup yerlerde yattıklarını, anlatma, Anlatma bana, görmedim Troya savaşını. Melih Cevdet Anday 1915 - 28 Kasim 2002 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2007 "Küskün Kız" Resmi "5.Şefik Bursalı Resim Yarışması"na katılan 641 resim arasında "sergilenmeye değer" görülen 82 resimden biri olmuştur. Tarih : 9/01/2007 10:50 am Sayin Birce, 3ocak tarihli aÅŸağıdaki e-postanız elime gecmedigi icin cevaplamakta geciktim. “Küskün Kız†da dahil olmak üzere resimlerimi basıp çoÄŸaltmadığınız sürece kopyalayabilir; dolayisiyla Turkish-media.com forum sayfasinda (“Åairlerle Resamlar bir aradaâ€) da paylasabilirsiniz. EÄŸer paylasim yaptiginiz sayfanin bir kopyasini bana iletebilirseniz cok sevinirim.Tek ÅŸartım: resmin (Küskün kiz; 88x94 cm; y.boya) ve sanatçının adının (adımın) ve web sitemin http://www.alaattinbender.com/ adresinin kaynak gösterilmesi. Gösterdiginiz ilgi icin tesekkürler. Mutlu ve renkli bir yıl dileÄŸiyle Alaattin Bender Sayin Alaattin Bender bey, bende buradan size ilginizden dolayi ve beni cevapsiz birakmadiginizdan..cok tesekkür etmek istiyourum. Sanat dünyasinda, sairlerimiz siirleri ile, ressamlarimiz renkleri ile bizlere bircok seyi ifade etmektedir. „Sadece bir kalemden, sadece bir fircadan“ onca güzel eserler dogmaktadir… buradada “sadece“ kelimenin ne kadar yalnis oldugunu görmekteyim…bilmem anlatabildimi. Tüm sanat dünyasinda yer alan sairlerimiz ve ressamlarimiza ….ayrica Salih Yön bey` e buraya kadar gelip ilgisinden dolayi, tesekkürünü asil ben bir borc bilir tesekkür ederim… Kaleminiz, fircaniz…bundan dogacak olan, onca kelimelerin yetersiz kalacagi… eserleriniz`in herzaman var olmasi dilegi ile… saygilarimla Kardelen Uğultusu Munzur'un Küskün Çiçeğine Siz bir küçük dağlı kızdınız yavru bir ceylanın gözlerinde ağlarken gördüm sizi munzur?un tepesinde öyle yalnız çaresiz ve tek başına ellerinizde deste deste umut avuçlarınızda gül kokan dualar vardı siz gözleri rüzgar desenli Munzur dağının esmer gülüydünüz umutla bakıyordunuz dünyaya, yarınlara ağladığınızda, gözyaşlarınız umut oluyordu hasret oluyordu, rüzgar oluyordu haykırıyordu dağların eteklerinde ağladığınızda hâle hâle oluyordu gözlerinizden küçük yağmur taneleri dökülüyordu çağlayanlara ve çağlayanlarla beraber damla damla gözyaşı olup düşüyordu yüreğimin orta yerine ey munzur dağlı küskün çiçek bilirim, siz bu dağların kanadı yaralı kuşusunuz nazlı umudusunuz bulutların arkasındaki ışıltı gökyüzünün binlerce yıldızısınız bilirim, yeryüzü ve gökyüzünün kesiştiği nokta da unutulmuştunuz bakışlarınız hilal hilal saçlarınız lüle lüle gamzeleriniz yıldız kokuyordu bilirim, ipek kanatlı bir kelebeğin ipeksi kanatlarıdır çiçekleri okşayan elleriniz ah eli düşlerdeki kız yeryüzü sizin için renklidir güneş ay yıldızlar gökyüzü sizin için mavi ve bu yüzdendir munzur'a sevdalı bahar siz bir küçük dağlıydınız bir rüzgarlara açıyordunuz kalbinizi bir de dağlara ve hilesiz taşıyordunuz içinizde o kardelen uğultusunu bir masal fısıldayın istedim o masalda hayalleriniz yaralarınız içinizde yanan ateşler kır çiçekleri kar çiçekleri ateş böcekleri ve size ihanet edenler olsun bir dağ yamacının güzelliğine saklayıp kelimelerinizi sustunuz boynu bükük menekşeler gibi boyun büküyordu bakıp gözlerinize ıslak dağ menekşeleri rengarenk kelebekler konuyordu saçlarınıza bu dağlarda menekşeler hep boynu büküktü belki belki, gelin gelin ağlıyordu gelincikler belki bu yüzden suskundunuz ve bu yüzden yalnız gözlerinizle konuştunuz şiirlerim,resimlerim hep sizi yazacak, sizi anlatacak uzaklarda olsam da hep kederinizde olacağım neşenizde açıp, acınızda solacağım vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim küsme, yine geleceğim yaram yaranıza kardeş sevdam sevdanıza eş derdim derdinize dost gönlüm gönlünüze yoldaş güleceğiz hep beraber vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim Nuri Can Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2007 Emine Acar Sözler Bir yalnızlık okyanusundaki bir adadır Yaşam, kayaları umuttur Ada'nın, ağaçları düş; çiçekleri ıssızlıktır, dereleri özlem. Ey dost, senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır. Limanlarindan kaç gemi yelken açarsa açsın baska iklimlere, kaç gemi varırsa varsın limanlarina, sen yine, yalnızlığın ıstırabıyla inleyen ve mutluluğu özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın. En yakın dostuna bile meçhulsün, onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın. Ey kardeşim, seni, altın kümeciklerinin üstüne oturmuş, zenginliğine sevinerek - hazinelerinle gurur duyarak, topladığıin her avuç dolusu altının, diğer insanların tutku ve düşüncelerini seninkilere bağımlı kılan göze görünmez bir halka olduğuna inanip, güvenlik duyduğunu görmüşümdür. Aklımda seni, düşmanlarının kalelerini yerle bir etmek tasarılarıyla ordularına kumanda eden bir fatih gibi görmüşümdür. Ama sana bir kez daha baktığımda, senin yerinde, altın kasalarının ardında çırpınan bir yalnız yürekten ve kapatıldığı altın kafeste boşalmış su kabının karşısında kalakalmış susamış bir kustan başka bir şey göremedim. Ey kardeşim, seni, çevrende kral diye kabullenmiş, sana başardığın büyük işlerin övgüsü olan şarkıları söyleyen, senin akıl gücünü öven ve sanki bir yarı-tanrının huzurundaymışlar gibi, hatta gökkubbenin coşkusunu bile bastıran coşkunluk belirtileriyle sana bakınan insanların arasında görkemliliğin tahtına kurulmuş olarak görmüşümdür. Ve sahip olduğun bunca nesneye bakarken, yüzünde, sanki onların ruhu senmişsin gibi mutluluk, güçlülük ve zafer belirtilerinin oynaştığını görmüşümdür. Ama sana bir kez daha baktigimda seni, tahtının yanıbaşında durup, sanki görünmez hayaletlerden içinde sıcaklık ve dostluktan başka hiçbir şey bulunmasa da kabulün olan bir sığınak dilercesine elini her yana uzatan, kendi yalnızlığyla baş başa kalmış bir insan olarak bulmuşumdur. Ey kardeşim, seni, güzel bir kadının karşısında kendinden geçmis, çıkarıp yüreğini onun güzelliğinin mihrabına koyarken görmüşümdür. O kadının sana içtenlikle ve şefkatle baktığınıi görünce de kendi kendime, 'Yaşasın, bu adamın yalnızlığını silen ve yüreğini bir başka yürekle birleştiren Sevgi' demişimdir. Buna karşin, sana bir kez daha baktığımda, senin sevgi dolu yüreğinin içinde, sırlarını bir kadina açıklayabilmek için boşuna hıçkıran yapayalnız bir yüreğin daha durduğunu; ve sevgiyle dolu ruhunun ardında, sevgilinin gözlerinden yaş olup akabilmek için boşuna çırpınan bir bulut gibi dolanan yalnız bir ruhun daha bulunduğunu gördüm. Ey kardeşim, yaşamın, diğer insanların konakladıkları yerlerden ayrık, ıssız bir konaklama yeridir. Hiç bir komşunun, içine gözatamayacağı bir yuvadır. Karanlığa gömülecek olsa, komşunun kandili onu aydınlatamaz. Erzağı tükense, komşunun ambarları onu dolduramaz. Bir çölde olsa, baskalarının elleriyle bellenip, çiçeklendirilmiş bahçelere sokamazsın onu. Bir dağıin doruğu olsa, başkalarının ayak izleriyle çiğnenmiş olan bir vadiye indiremezsin onu. Ey kardeşim, senin ruhunun yaşantısı, ıssızlıkla çepeçevre sarılmıştır ve eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa, ne sen SEN, ne de ben BEN olabilirdik. Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı, senin ağzından çıkan sözcüklerin benim ağzımdan çıktıklarına inanır; ya da senin yüzüne baktığımda aynadan kendi yüzümü seyrediyorum sanırdım. Halil Cibran 1883-1931 Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2007 Zeki Kıral/1995 Güvercinler ve cocuklar Ömrünce en güzeli şevkle arayıp durmuş Sanatıyla rengarenk yeni bir dünya kurmuş Siz bakmayın karamsar olduğuna Kıral’ın Asıl iç aydınlığı resimlerine vurmuş ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN BEYAZ GÜVERCİN Süzülüp mavi göklerden yere doğru Omuzuma bir beyaz güvercin kondu Aldım elime, usul usul okşadım Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı Açsam ellerimi birden uçacaktı Eğildim kulağına; dur, gitme dedim Hâreli gözlerinden öpmek istedim Duydum; avuçlarımda sıcaklığını Duydum; benden yıllarca uzaklığını Çırpınan kalbini dinledim bir süre Ve uçmak istedim onunla göklere Ak güvercinin iri gözleri vardı Güzelliğinden fışkıran bir pınardı Soğuk sularından içtim, serinledim Çağlayan bir nehrin sesini dinledim Belki buydu sevmek hayat belki buydu Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu Bir nağme yükseldi sevinçten ve hazdan Bir nağme yükseldi, güzelden beyazdan Uzattı sevgiyle pembe gagasını Birden öğrendim hayatın mânâsını Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış Seninle bir çift güvercin olmak varmış ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Mart , 2007 Sema Bicik MUSTAFA KEMAL'IN OĞLU Mustafa Kemal'in oğlu diyorlardı ona. Sırtını okşamıştı Mustafa Kemal bir sabah erken. Geçiyordu paşalarla beylerle, Su içmişti tarlasından şuncağız. Öbür çocuklardan ayırmıştı kendini artık, Adını duyuyordu yüreğinde ateşçe, Soluk alırken, ekmek yerken.. Köyün yetimiydi, ölmüştü babası Çanakkale'de, Kale gibi tutardı omuzlarında başını. Ince bacakları altında koca ayakları vardı Sarıydı, kuruydu bozkırda bir çalı kadar, On üçündeydi ama, göstermiyordu yaşını. Bir zaman sonra top sesleri duyuldu uzaklardan, Al al oldu dağların moru. Eli silah tutanlar girmişti cephelere bir bir, Kadınlar, çocuklar, dedeler toplandı cami avlusuna Sordu cümlesi birbirine ne yapak? Ansızın düşman askeri görüldü çayırda, Geldi çattı köye gavurun zoru. Devrisi gün bir haber ulaştı evlere, samanlıklara Alanda ismi yazılacakmış herkesin. O saat bir yangın sardı Mustafa Kemal'in oğlunu, Kimi Kadir diyecek, kimi Mıstık, kimi Özdemir.. Ankara'dan gelen rüzgarlar önünde, Ankara'ya uçan şahinlere karşı, O, ne desin? O, Mustafa Kemal'in oğlu, nasıl söyler Adını, bir avuç düşmana? Mustafa Kemal'in oğlu yenilmez, tutsak olmaz, Adını vermez süngüler altında, Kellesini verse bilem. Hem ağaç açtır; öküz öküzdür, ısim yakışmalı cana. Bayrak mıydı ne, kartal kanadı mıydı ne, Ses verdi göklerden adı. O yürüyordu, köylünün dehşeti büyüyordu peşinde, Büyüyordu gövdesi, Büyüyordu dağ kadar. Dur diye haykırdılar, namluları çevirip üstüne, Durmadı... Fazıl Hüsnü DAĞLARCA Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 Mustafa Ayaz Çağsav Onur Ödülü Ressam Mustafa Ayaz ve Yaşar Holding'e Verilecek. Ödül Töreni 9 Nisan'da Gerçekleştirilecek. ÇAĞSAV Onur Ödülleri 2001'de ressam Prof. Dr. Adnan Turani ile İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne, 2002'te de ressam Nuri Abaç ile Gazi Terbiye Resim-İş Bölümü'ne, 2003'te ressam- sanat eğitimcisi Prof. Dr. Turan Erol ile Türkiye İş Bankası'na, 2004'te de seramikçi Prof. Hamiye Çolakoğlu ile Anadolu Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi'ne, 2005'te de Prof. Mürşide İçmeli ile Eczacıbaşı Topluluğu'na, 2006'da ressam-öğretmen Kayıhan Keskinok ile Sabancı Topluluğu'na verilmişti. (ANKA) (Ankara Haber Ajansı) Dünyanın Bütün Çiçekleri "Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!" Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum Bütün çiçeklerini getirin buraya, Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer Bütün köy çocuklarını getirin buraya, Son bir ders vereceğim onlara, Son şarkımı söyleyeceğim, Getirin, getirin...ve sonra öleceğim. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum, Kaderleri bana benzeyen, Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları Geniş ovalarda kaybolur kokuları... Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni, Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini Bacımın suladığı fesleğenleri, Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini, Avluların pembe entarili hatmisini, Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın, Aman Isparta güllerini de unutmayın Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum. Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım, Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden, Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden, Ne güller fışkırır çilelerimden, Kandır, hayattır, emektir benim güllerim, Korkmadım, korkmuyorum ölümden, Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Baharda Polatlı kırlarında açan, Güz geldi mi Kopdağına göçen, Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen, Muş ovasından, Ağrı eteğinden, Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni, Eğin türkülerinin içine gömün beni. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, En güzellerini saymadım çiçeklerin, Çocukları, öğrencileri istiyorum. Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini, Köy okullarında açan, gizli ve sessiz, O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek. Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek, Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Ben mezarsız yaşamayı diliyorum, Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum, Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın, Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın, Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım, Niçin yaşadığımi ben onlara söyledim, Çiçeklerde açar benim gizli arzularım. Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, Okulun duvarı çöktü altında kaldım, Ama ben dünya üstündeyim, toprakta, Yaz kış bir şey söyleyen toprakta, Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım, Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım, Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir. Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya, Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya. Ceyhun Atuf Kansu Cengiz Bektaş'a Ödül Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Ceyhun Atuf Kansu adına 1986'dan bu yana verilen Şiir Ödülü'nün bu yılki sahibi Cengiz Bektaş oldu. Adnan Binyazar, Abdülkadir Budak, Müslim Çelik, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş, Bahar Gökler ve Emin Özdemir'den oluşan Seçici Kurul, 58 yapıtı değerlendirdi; Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nün "Dün Bugün" adlı kitabıyla Cengiz Bektaş'a verilmesi oyçokluğuyla kararlaştırıldı. 'Çok mutlu oldum' Aynı zamanda mimar olan Bektaş, Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nün duygusal bir önemi de olduğunu belirterek, "Bilge ozan Ceyhun Atuf ile çok yakın bir dostluğumuz vardı. TRT Şiir Yarışması'na beni zorlayarak 'Mor' adlı şiirimi göndermemi sağlamıştı. Sanki o bana bir oy yolladı gibi geldi. Onun için çok mutlu oldum" dedi. Bektaş, Mayıs 2006'da Evrensel Basım Yayın tarafından yayımlanan "Dün Bugün" kitabında "Anadolu'nun geçmişiyle bugününü bir arada yaşamak, geleceğe umutla bakmak ve her zaman umudu yeşertmek" temalarının ağır bastığını vurguladı. Bektaş'a ödülü 17 Mart'ta saat 15.00'te Ankara'da Türk - İş Konferans Salonu'nda düzenlenecek bir törenle verilecek. Törende şair Müslim Çelik, "Ceyhun Mavisi" adlı bir şiir dinletisi gerçekleştirecek. Ardından Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel'in yöneteceği, Adnan Binyazar, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş ve Emin Özdemir'in konuşmacı olarak katılacakları "Ceyhun Atuf Kansu Şiir Odağında Günümüz Türk Şiiri" başlıklı bir açık oturum düzenlenecek. 21 yılın ödül alan 21 şairi Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü, ilk olarak, Sivas katliamında yitirdiğimiz Behçet Aysan "Eylül" adlı yapıtıyla kazandı. Bugüne dek çalışmaları Kansu Ödülü'ne değer görülen şairler sırasıyla şunlar: Behçet Aysan, Şükrü Erbaş, Emirhan Oğuz, Müslim Çelik, Salih Bolat, Ahmet Ada, Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş, Abdülkadir Budak, Ali Cengizkan, Gültekin Emre, Oya Uysal, Ahmet Uysal, Hicri İzgören, Hüseyin Peker, Arif Berberoğlu, Ahmet Özer, Turgay Fişekçi, Aydın Hatipoğlu, Hüseyin Atabaş, Çiğdem Sezer. (Milliyet) . . Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir maydanoz Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 Çok keyifli bir şey olmuş.Emeğine sağlık. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 21 Mart , 2007 21 yılın ödül alan 21 şairi Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü, ilk olarak, Sivas katliamında yitirdiğimiz Behçet Aysan "Eylül" adlı yapıtıyla kazandı. Bugüne dek çalışmaları Kansu Ödülü'ne değer görülen şairler sırasıyla şunlar: (Milliyet) . . Behçet Aysan, bir eylül ayında değil, Temmuzda ateşe verilen Sivas'daki Mamak otelinde öldürülmüştü. Ama şair, "Eylül" adlı kitabında sanki olacakları önceden sezmişti: "Bakın orda/ Tozlu yapraklarında eski anıların / bakın orda /Bir eylül / vurunca hayatımızın bordasına/ ne çıkar/ Eylülse eylül / Bakın orda bir adam saklanıyor /bir otel odasında /Esmer gözlüklü bir adam saklanıyor üç yıldır / Adı Behçet Aysan." Zeynep Oral YAĞMUR SONRASI Yolların karıştığı yerde Birdenbire Bardaktan boşanırcasına Yağdın yüreğime Toprağın ve benim Yüreğimiz kabarık Toprak güneşi düşünüyor ben Ne güzel düşünüyorum seni bilsen Cengiz Bektaş Maydanoz tesekkür ederim... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2007 Ana Pardo ANNABEL LEE Senelerce, senelerce evveldiBir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz Adı Annabel Lee Hiçbirşey düşünmezdi sevilmekten Sevmekten başka beni. O çocuk Ben çocuk Memleketimiz o deniz ülkesiydi Sevdalı değil karasevdalıydık Ben ve Annabel lee Göklerde uçan melekler bile Kıskanırlardı bizi. Bir gün işte Bu yüzden göze geldi Üşüdü rüzgarından bir bulutun Güzelim Annabel Lee Götürdüler el üstünde Koyup gittiler beni Mezarı ordadır şimdi O deniz ülkesinde. Biz daha bahtiyardık meleklerden Onlar kıskandı bizi Evet bu yüzden (Şahidimdir herkes ve o deniz ülkesi) Bir gece bulutunun rüzgarından Üşüdü gitti Annabel Lee. Sevdadan yana Kim olursa olsun Yaşça başça ileri Geçemezlerdi bizi Ne yedi kat göklerdeki melekler Ne deniz dibi cinleri Hiçbiri ayıramaz beni senden Güzelim Annabel Lee Ay gelir ışır Hayalin irişir Güzelim Annabel Lee Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar Güzelim Annabel Lee Orda gecelerim Uzanır beklerim Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim O azgın sahildeki Yattığın yerde seni. Edgar allan Poe Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2007 Aydin Duman Dayı Dedeyi kahvede gördün mü dayı? Eteğinde tespih takıyordu ya! Sandalyeyi çekip döndü arkaya. Elbisesi kirli kokuyordu ya! Dedim ki bak talihin faturasına Dedi al sinemi bak yarasına Titrek elleriyle sigarasına Defalarca kibrit çakıyordu ya! Dedi dede çay ver çayın ak ise Param yoktur Allah nasıl hak ise Çaycı dedi çık paran yok ise Dizlerine basıp kalkıyordu ya! Aldı papuçların boynun bükerek Solu sağa, sağı sola giyerek ..... felek belim kırdı diyerek Dört büklüm kapıdan çıkıyordu ya! Bir şey dedi anlamadım dilinden İstiyordu biri tutsun elimden Gördüm sakalının beyaz telinden Göğsüne göz yaşı akıyordu ya! Köşeyi dönerken takıldı kolu Tutmadı elinden bir Allah kulu Bir düştü bir kalktı şaşırdı yolu Ya Rab diye göğe bakıyordu ya! Macid Keleş Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 1 Temmuz , 2007 A.AYDIN BAYKARA 1954 yılında Ankara’da doğan sanatçı, Ege Üniversitesi Kimya Fakültesinden 1980 yılında kimyager olarak mezun oldu. 1981 yılında kendi firması Kurtest’i kurdu.Yirmi yılı aşkın bir süredir tıbbi sektörde çalışmasının yanı sıra, müzik ve resim onun hayatının ayrılmaz bir parçası olarak kaldı. Otuza yakın hafif müzik bestesi olan sanatçı, resimlerinde model yerine hayal gücünü kullanmayı tercih eder. İzmir, Ankara ve Antalya’da birçok karma ve kişisel sergiye katılan sanatçı, ayrıca 2003 yılında düzenlenen 2. Antalya Uluslararası Resim Festivaline davetli olarak katıldı. Baykara’nın geliştirdiği yağlı boyayla Ebru tekniği, yurtiçi ve yurtdışında büyük ilgi toplayarak, başta Amerika, Kanada, Çin, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Mısır olmak üzere uluslararası arenada olumlu eleştiriler aldı. Sanatçının bazı resimleri tebrik kartı olarak değerlendirilmek üzere UNICEF’in İsviçre Cenova’daki merkezinde havuz sistemine alındı. turkishpaintings.com Ağaç ve Ben Sokağın basında yalnız bir ağaç, Kırılmış dalları sevgiye muhtaç, İçimden geçirdim acep yaşı kaç? Ağaç dile geldi şöyle seslendi. Dedi insan oğlu sorma yaşımı, Senden tek dileğim dindir yaşımı, Uzaklara gitsem alıp başımı, Dizlerim tutmuyor dermanım yok ki. Kabuğu soyulmuş, yırtılmış teni, Gövdesi kazılmış, çizgiler yeni, Kendisine yakın bulunca beni, Ağaç dile geldi iyice hislendi. Dedi insan oğlu bitmez çilem var, Yüzümde tebessüm sade bir bahar, Çevreme diktiler betondan duvar, Bir avuç su yeter ormanım yok ki. Sormasaydım içim etmezdi rahat, Bilenler söylesin kimde kabahat, Ağaçla konuştuk tam iki saat, İyi amma benim fermanım yok ki. Nedim Uçar Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 4 Temmuz , 2007 http://video.google.de/videoplay?docid=550...h&plindex=1 Bob Ross Bob Ross efsane resami, resimden anlamayanlara bile resmi sevdirmistir. 4 Temmuz 1995 kansere yenik düsdü... her defasin da resimleri bitmis olarak görüyoruz..bir defa olsun basinidan izleyelimi ÇİZ ÖĞRETMENİM Al,işte boyalarım Bir resim yap bana, Kağıdı kocaman olsun… Bir manzara çiz Anadolu’dan Şöyle güzel bir manzara Seyrine doyum olmasın… Dünyamı karartan Kara bulutlar çizme sakın! Önce güneşi yap En üst köşeye; Aydınlatıcı olsun, Sıcaklık versin gönüllere…Ön planda Bir çoban görünsün; Yaslamış sırtını Ulu bir çınar ağacına. Kavalını ver eline, Yanık,yanık çalsın Bizim türkülerden… Çıngıraklı, Kınalı koyunları Kuzuları da yap tabi Gönüllerde sevgiyi yeşerten Çimenleri de boya. Sümbülleri,nergisleri de çiz Körpe çocuklar misali… Bir dere aksın yan taraftanBeyaz köpüklü, Suları serinletici olsun Yeşertsin tohumları… Sonra;Uzaklarda görünen Bir köy olsun Bizim köyümüz Evleri görünsün;kerpiçten. Okulunu da çiz, Bacası ak tüten Ve Bir yol çiz Arkadaki dağların ta yücesine Aydınlık olsun Eline sağlık öğretmenim Ne kadar da güzel oldu Olmasaydı bu çizgiler Boş kağıt neye yarardı Ya ben; Ya bendeki çizgilerin öğretmenim Bilginin Gercegin Sevginin Solmayacak cizgileri Ya onlar olmasaydi Ben manzarasiz Bos resim kagidi gibi Bir hic olurdum... Devam et öğretmenim Tükenmesin hiç kalemin Tükenmesin nefesin Gönlümün ta derinliklerinde Yücelerden yücesin. Bir kağıda Bir kendime bakıyorum. Baskalarını bilmem ama Dünyanın en büyük sanatkarı Inan sensin Hüseyin KULAKSIZ Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Eylül , 2007 ATİK-VALDE’DEN İNEN SOKAKTA İftardan önce gittim Atik-Valde semtine, Kaç defa geçtiğim bu sokaklar, bugün yine, Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti; Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler, Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer; Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları Az çok yakında sezdiriyor top ve iftarı. Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün; Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün. Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri, Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri. Yâ Rab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz! Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz. Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı. Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime: Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime: "Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür; Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür." Yahya Kemal Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.