Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Sairlerle Resamlar bir arada...


Misafir birce

Önerilen İletiler

alirizakayalar4oo.jpg

Ali Riza/Kayalar

 

Kayalar Kadı Olurdu

 

Kayalar kadı olurdu

Akıllar yaşta olsaydı

Yeşil mezar türkü söyler

Keramet taşta olsaydı

 

Güle bülbül konar mıydı

Öter öter bunar mıydı

Bahar çiçek sunar mıydı

Kabahat kışta olsaydı

 

Toprak olur ağa paşa

Gelde şu dünyada yaşa

Düşmezdi gardaş gardaşa

İstanbul muşta olsaydı

 

Beni gören birşey sanmaz

Dünyayı içenler kanmaz

Mahzuni'nin kalbi yanmaz

Sevdası başta olsaydı

 

Mahzuni Şerif

 

tb4rse9vz.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

obanressamsleymansahinwp8.jpg "Coban Ressam" Suleyman Sahin

 

 

 

Kar

Kardır yağan üstümüze geceden,

Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,

Ormanın uğultusuyla birlikte

Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte

 

Kar yağıyor üstümüze,inceden.

Sesin nerde kaldı,her günkü sesin,

Unutulmuş güzel şarkılar için

Bu kar gecesinde uzaktan,yoldan,

 

Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan

Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik,ne akşam!

Uyandırmayın beni,uyanamam.

 

Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,

Allah aşkına,gök,deniz aşkına

Yağsın kar üstümüze buram buram...

Buğulandıkça yüzü her aynanın

 

Beyaz dokusunda bu saf rüyanın

Göğe uzanır-tek,tenha- bir kamış

Sırf unutmak için, unutmak ey kış!

Büyük yalnızlığını dünyanın.

Ahmet Muhip Dranas

1901-1967

tb4rsesj3.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mesutdikelqf8.jpg Mesut Dikel

 

 

 

RESİM

 

Her gün

Enginlerden engin

Yücelerden yüce

Bir duygu sarar bizi

Bu sınıfa girince.

 

Yanda, bir uçtan bir uca.

Mavi deniz

Odanın içinde güneşleri bulunca.

Isınırız.

 

Enginlerin engini deniz olsa

Deniz ufak!

Yücelerin yücesi güneş olsa

Güneş küçük!

 

İlk günü gördük, nerden geldi:

Duvardaydı

Denizleri, güneşleri

Küçülten büyüklük.

 

Kürsünün üstünde bir resim:

Gözleri denizlerden mavi

Bakışları güneşlerden sıcak.

Dört mevsim.

 

Kürsünün üstünde:

Atatürk'üm, arkasında al bayrak

Kolları kavuşturmuş göğsünde.

 

Bu resimle başlar bizim günümüz

Karşımızda Atatürk'ü gördükçe

Kıvançla dolar, taşar gönlümüz.

 

Öğretmenimizin kürsüde

Verdiği dersi

Dinler bizimle birlikte

Atatürk'ün resmi.

 

Çalışkanız, çünkü

Çalışınca

Bakarız, Atatürk güldü.

 

Bir yanlışlık yapsak

Bulutlanır gözleri

Anlarız Atatürk üzüldü.

 

Gelsek kürsünün dibine

Görür bizi

Eğilince.

 

Kalksak, gitsek gerilere

Otursak arkalarda;

Başımızı kaldırmadan duyarız:

Atatürk orada.

 

Öteki odalarda

Başka başka resimleri Ata'mın.

Atatürk'üm artık ömrüm oldukça

Bu resminle karşımdasın!

 

Yok hiç birinde

Bundaki tılsım

Değişen çizgilere

Canlı gibi bu resim.

 

Öyle canlı ki sanırım

Bende bir gün okulu bitirince

Uzanan ellerinle

Okşanacak sırtım.

 

Öyle canlı ki, sanırım

Karanlık bile olsa

Aydınlanır yollarım.

 

Tıpkı sınıftaki gibi

Yapacağım bir işte

Bu resmindir rehberim:

Kötülüğe uzanırsam

Çat kaşlarını

Tutulsun ellerim .

 

Tıpkı sınıftaki gibi

Bütün ömrüm boyunca

Yaptığım her işte

İyi, doğru oldumsa

Sevincini belli et.

Gülümse !

 

Yaprak yaprak dökülürken önümde

Her yıl dört mevsim;

Sınıflar içinde yalnız bu sınıf

Resimler içinde yalnız bu resim !

Behçet NECATİGİL

1916-1979

tb4rseye6.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

oradabirkyvaruzaktasalihynau4.jpg Salih Yön

Öyle bir dünya ki

Öyle bir dünya ki!

Menfaatperest insanların olmadığı,

Açan güllerin hiç solmadığı,

Hiçbir kimsenin ağlamadığı,

İşte bu, Benim Dünyam Olmalı.

 

Öyle bir dünya ki!

Sınırsız sevgilerin yaşandığı,

İnsanların hiç üzülmediği,

Dostlukların hiç bozulmadığı,

İşte bu, Benim Dünyam Olmalı.

 

Öyle bir dünya ki!

İnsanların birbirini satmadığı,

Hergün acı üstüne acı katmadığı,

Güneşin hiç batmadığı,

İşte bu, Benim Dünyam Olmalı.

 

Öyle bir dünya ki!

İnsanların birbirine darılmadığı,

Kalplerin hiçbir zaman kırılmadığı,

Mutsuzlukların hiçbir zaman görülmediği,

İşte bu, Benim Dünyam Olmalı.

 

Öyle bir dünya ki!

Yemyeşil sınırsız ormanları, kırları,

Masmavi bir gökyüzü,

Cıvıl cıvıl çocukları, berrak suları,

İşte bu, Benim Dünyam Olmalı.

 

Salih Yön

Mayis 1979

tb4rsebt1.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

emrezbas8cvi6.jpg Emre Özbas 8-C

 

 

 

TANIYIN BENİ

Küçük ama nasırlı ellerim var benim.

Kir pas içinde yorgun bedenim.

Oysa bir bilseniz ne kocamandır yüreğim.

Bir çift ayakkabı boyamak için

Soğukta beklemekteyim.

Yarın pazarda, öbür gün bir başka sokakta

Simit satacağım,

Evin geçimini sağlayacağım.

Tamirhanelerin soğuk taşlarında

Arabaları yağlayacağım.

"Anneme ilaç, kardeşlerime ekmek" derken

Belki elimi, kolumu

Makinaya kaptıracağım...

Sigortasız, ücretsiz, tatilsiz hiç durmadan çalışacağım...

Ben de çok isterdim okula gitmeyi,

Öğretmenimin gözleriyle dünyayı görmeyi, bilmeyi

Arkadaşlarımla koşup oynayıp gülüp eğlenmeyi.

Salıncakta sallanıp tahteravalliye binmeyi.

Ben de çok isterdim sevmeyi, sevilmeyi

Temiz giysiler giymeyi, iyi beslenmeyi.

Ailemle güzel bir tatil geçirmeyi.

İstemezdim insafsızca değerlendirilmeyi.

Sadece bir düş benimki.

Çocukluğa heves belki.

Çocuk olup çocukluğu özlemek,

Yaşama sevincini ertelemek,

Bilir misiniz nedir ki?

Ellerinizi uzatın bizlere

Sevgiyle dostlukla kucak açın

Korkmayın, çok şey değil istediğimiz,

Birazcık sevgi ve ilgi

Hepsi bu...

( Yeşim Çizmeci -13 yaşında- )

tb4rsesu9.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

saimekentyildirimjg9.jpg Saime Kent Yildirim

 

 

 

AHU GÖZLERİN YAŞI NEYLESİN

O güzel yüzünde açsın tebessüm

Ahu gözlerin yaşı neylesin

Kalbime girdin sen bir tanesin

Ne olur gülümse ne naz eylersin

 

Gecelerim dile gelsin söylesin

Haktan sonra dilden düşmez cümlesin

Gönlüme taht kurdun sultanda sensin

Ne olur gülümse ne naz eylersin

 

Umudum tükenmez servetim sensin

En zor anımda bir sen gelmelisin

Şimdi canım oldun neyi beklersin

Ne olur gülümse ne naz eylersin

 

Veysel Kızlarkayası

tb4rsepi4.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

muraterkanai4.jpg Murat Erkan

 

PAPATYALAR HİÇ SOLMASIN

 

Sizler mutluluğu fallarda arayanlar

Kırlarda papatyaları görmez misiniz?

Bir ceylan saflığında olan çiçeklerden

Fışkıran mutlulukları bilmez misiniz?

Bu çiçeklerin beyazında sarısında

Yıllardır gizlenir gönlü dolduran sevda

“Ya seviyor, ya sevmiyor” çıkar sonunda

Bir ateştir sarar gönlü duymaz mısınız?

Koparılmak hüznüdür ince acıları

Sabah akşam doldururlar güzel kırları

Bir el değmesin, başlar yürek sızıları

İçin için ağlarlar dinlemez misiniz?

Sevsek de, sevilmesek de ne çıkar bundan

Hınç almak niye güzelim papatyalardan

Sabah akşam gündönümünde vazolardan

Sevdamızı fısıldarlar sormaz mısınız?

Şehzade ve meleğin aşkını anarlar

Hikâyemizi alır götürür rüzgârlar

Mevsim mevsim, akşam sabah, hayli zamanlar

Bir ateştir sarar gönlü duymaz mısınız?

Hüznü, korkusu bundandır papatyaların

Ne olur papatyalar hiç solmasın Tanrı’m!

Oyhan Hasan BILDIRKİ

tb4rsegj9.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

mehmetpesen2222ij5.jpg Mehmet Pesen/1986 UNICEF karti oldu.

 

 

 

HÜZZAM BESTE

Şarkılar anlatırdı maceramızı

Şarkılarla güler ağlardık şarkılarla

Çiçekler denizler gök kıskanırdı

Bahçeler ayak sesimizden tanırdı

Düşerdik yollara kuşlar gibi baharla

Şimdi o günlerden yüreğinde iz var mı

"Anlat bana ey sevgili aşkın bu kadar mı"

Bizim de sevdiğimiz şarkılar vardı

Yeşil gecelerde dinlediğimiz

Dalgalar söylerdi, rüzgâr söylerdi

Sonra o şarkılar tükeniverdi

Sen dönmedin gittiğin ötelerden

"Beklerim her gün bu sahillerde mahzun böyle ben"

Bizi ağlatan şarkılar vardı

Gecelerin esmer dudaklarında

Bir yavru ceylan gibi uyurdun kollarımda

Aşkımızda her mevsim bahardı

Ben hâlâ yarım kalan sevdamızdayım

"Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım"

Sonra sevdiğimiz şarkılar sustu

Sustu saçaklarda âşık kumrular

Unutuşun rüzgârı dolaştı bahçemizde

Düştü gül yüzlü çiçekler derde

Kararan ufkumuzdan çekilip gitti bahar

"Aşkın bana bir gizli elem oldu güzel yâr"

1986 Mustafa Ilhan Gecer

tb4rsetn2.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

genckizportresi1905sleyya7.jpg Genc Kiz Portresi 1905/Süleyman Seyyid

 

Hatırlama

Ne zaman elime bir kalem alsam

Sana seslenmek geliyor içimden

Güzelliğini hatırlıyorum bir yaz günü

Yine gemiler geçiyor uzaklardan

 

Biz yosun kokulu rıhtımlarda el ele

Şehirlerden İstanbul, aylardan temmuz

Ne zaman elime bir kalem alsam

Geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz

 

Ne zaman elime bir kitap alsam

Hep seni okuyorum inanır mısın

İstiyorum seni anlatmalı bütün romanlar

Sevilen kadın hep sen olmalısın.

 

Ne zaman elime bir kibrit alsam

Yine İstanbul'u yakmak geçiyor aklımdan

Bu sensiz sokakları, bu evleri

Bu plajlari bu denizleri

 

Sensiz kaldığım bu şehri tüm yakasım geliyo

Yine alev alev bir İstanbul düşünüyorum

Ve çaresiz yaktığım bütün sigaraların

Dumanlarında seni görüyorum.

 

Ne zaman elime bir fırça alsam

Yüzünü çiziyorum kapılara, duvarlara

Bir bir hatırlıyorum bütün hatlarını

Gözlerini dudaklarını saçlarını

 

Baktığım her yere gölgen düşüyor

Dokunduğum herşeyde senin sıcaklığın

Sonra dağlar, denizler giriyor aramıza

Gitgide büyüyor uzaklığın

 

Ne zaman elime bir kadeh alsam

Delicesine sarhoş olmak istiyorum

İçkiler seni hatırlatıyor yine

Kırıyorum birbiri ardınca kadehleri

 

Artık hiç birşey kar etmez biliyorum

Ne dost, ne içki, ne aşk, ne kadın

Gözlerimde yıllardır eşsiz olan

Değişmeyen bir sen varsın

 

Ne zaman elime bir ayna alsam

Gözlerimden korkuyorum, bakışlarımdan

Bu seni unutamayan benden korkuyorum

Uçurum çizgiler, kara gölgeler

 

Bir sonun belirtileri yüzümde yer yer

Karşımdaki yüz sefil bir akşam

Hep sana sesleniyorum duyuyor musun

Ne zaman elime bir kağıt alsam.

 

 

1926 - 4.11.1984

tb4rsese9.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

atlarnilgngndz2003cw4.jpg Atlar/Nilgün Gündüz 2003

 

 

 

Troya Önünde Atlar

Kör bir ozan anlattı bunları,

Atların da ruhu vardı Troya önünde,

Ta Hades'ten duyulurdu kişnemeleri,

Atsız bu bu kişneme ölüleri ürpertir,

Köpeği deliye çevirirdi.

Kimi de Troya önünde nal sesleri gezinirdi,

Gömülmemiş bir atın erinçsiz ruhundan.

 

O gün Akhalar başka biri için yarışsalardı

İlk ödülü Akhileus götürürdü barakasına.

Çünkü ölümsüz atları vardı,

Onları Poseidon vermişti babası Peleus'a,

Peleus da oğluna armağan etmişti.

Şimdi atlar yas tutuyorlar Patroklos'a,

Yürekleri burkuk, toprağa değiyor yeleleri.

 

Diomedes Tros atlarını koştu arabasına

O atları savaşta Aineas' tan almıştı.

Bir tanrı kurtarmıştı Aineas'ı.

Sarı Menelaos kalktı sonra, Atreusoğlu,

Tanrısal yiğit koştu arabasına iki at,

Agamemnon'un kısrağı Aithe'yi, kendi atı Podargos'u.

Antilokhos koşum taktı Pyloslu atlarına.

Sonra Köroğlu kalktı, koştu Kır At'ı.

Her yanında çifte kanat

Bilmez yakını ırağı.

Kendini beğenmiş Tahta At'ı çıkardılar sonra,

Yayıldı ortalığa yanık sedre kokusu.

Huylandı öbür atlar bu büyülü kokudan.

Sonra göründü Muhammed'in damadı Ali'ye

Benzer iyi huylu Düldül, edep yeri kapalı,

Dolandı çok tanrılı atlar arasında ağır ağır,

 

Gözleri iyi görmüyordu.

Başını yana eğen İskender'in Bukephalus'u

Geldi sonra, Hint kızları gibi derin bakışlı

Güneyden yana bakayordu ikide bir,

Sezmiş gibi Granikos suyunun yakınlığını.

Elcid'in Babeica'sı, derken Rocinante çıktı

Ağlayarak.

Anlatma bana atları!

Bilirim, ana rahminden gelir, gece, karanlık

Bir ahırda lamba tutar biri, ışık titrer

Samanların üztünde, hayvanın öksürüğü ve soluğu...

Başını döndürür bakar, "Bana benziyor mu?"

"Sekili mi ayakları?"

Anlatma bana atları!

Sabahın yerden kesilmiş tarlaları ve çığlık

Çığlığa suları gibi gök yarığından atlayan

Kanatlı Pegassos! Gençliğim benim, oğlum!

Delirmiş bir zamandı, yas, ölünün öcü, gövdesiz kuş,

Kırılan yıldız, unutulmuş bir günün yarısı.

Tohumsuz küçük göller ölüm anıtı gibi yükselen,

Ve giysisiz boşluk, yılgın uzay, o bitmeyen

Koşu...Atlar, atlar.Yaşlananı görmedim hiç.

Kimi yelesiyle devirmek ister burçları,

Kiminin eşeler toprağı hala toynakları.

Anlatma bana atları!

Yüreğim kaldırmıyor düşündükçe vurulup

Vurulup yerlerde yattıklarını, anlatma,

Anlatma bana, görmedim Troya savaşını.

Melih Cevdet Anday

1915 - 28 Kasim 2002

tb4rseml1.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

kuskunkiz90x100ok6.jpg "Küskün Kız" Resmi "5.Şefik Bursalı Resim Yarışması"na katılan 641 resim arasında "sergilenmeye değer" görülen 82 resimden biri olmuştur.

 

Tarih : 9/01/2007 10:50 am

 

Sayin Birce,

 

3ocak tarihli aÅŸağıdaki e-postanız elime gecmedigi icin cevaplamakta geciktim. “Küskün Kız†da dahil olmak üzere resimlerimi basıp çoÄŸaltmadığınız sürece kopyalayabilir; dolayisiyla Turkish-media.com forum sayfasinda (“Åairlerle Resamlar bir aradaâ€) da paylasabilirsiniz. EÄŸer paylasim yaptiginiz sayfanin bir kopyasini bana iletebilirseniz cok sevinirim.Tek ÅŸartım: resmin (Küskün kiz; 88x94 cm; y.boya) ve sanatçının adının (adımın) ve web sitemin http://www.alaattinbender.com/ adresinin kaynak gösterilmesi.

 

Gösterdiginiz ilgi icin tesekkürler. Mutlu ve renkli bir yıl dileÄŸiyle

 

Alaattin Bender

 

 

 

Sayin Alaattin Bender bey, bende buradan size ilginizden dolayi ve beni cevapsiz birakmadiginizdan..cok tesekkür etmek istiyourum. Sanat dünyasinda, sairlerimiz siirleri ile, ressamlarimiz renkleri ile bizlere bircok seyi ifade etmektedir. „Sadece bir kalemden, sadece bir fircadan“ onca güzel eserler dogmaktadir… buradada “sadece“ kelimenin ne kadar yalnis oldugunu görmekteyim…bilmem anlatabildimi.

 

Tüm sanat dünyasinda yer alan sairlerimiz ve ressamlarimiza ….ayrica Salih Yön bey` e buraya kadar gelip ilgisinden dolayi, tesekkürünü asil ben bir borc bilir tesekkür ederim…

 

Kaleminiz, fircaniz…bundan dogacak olan, onca kelimelerin yetersiz kalacagi… eserleriniz`in herzaman var olmasi dilegi ile…

 

saygilarimla :clover:

 

 

 

Kardelen Uğultusu

 

Munzur'un Küskün Çiçeğine

 

Siz bir küçük dağlı kızdınız

yavru bir ceylanın

gözlerinde ağlarken gördüm sizi

munzur?un tepesinde

öyle yalnız

çaresiz

ve tek başına

ellerinizde deste deste umut

avuçlarınızda gül kokan dualar vardı

 

siz gözleri rüzgar desenli

Munzur dağının esmer gülüydünüz

umutla bakıyordunuz dünyaya, yarınlara

ağladığınızda, gözyaşlarınız umut oluyordu

hasret oluyordu, rüzgar oluyordu

haykırıyordu dağların eteklerinde

 

ağladığınızda

hâle hâle oluyordu gözlerinizden

küçük yağmur taneleri

dökülüyordu çağlayanlara

ve çağlayanlarla beraber

damla damla gözyaşı olup

düşüyordu yüreğimin orta yerine

 

ey munzur dağlı küskün çiçek

bilirim,

siz bu dağların kanadı yaralı kuşusunuz

nazlı umudusunuz

bulutların arkasındaki ışıltı

gökyüzünün binlerce yıldızısınız

 

bilirim,

yeryüzü ve gökyüzünün

kesiştiği nokta da unutulmuştunuz

bakışlarınız hilal hilal

saçlarınız lüle lüle

gamzeleriniz yıldız kokuyordu

 

bilirim,

ipek kanatlı bir kelebeğin

ipeksi kanatlarıdır

çiçekleri okşayan elleriniz

ah eli düşlerdeki kız

yeryüzü sizin için renklidir

güneş

ay

yıldızlar

gökyüzü sizin için mavi

ve bu yüzdendir

munzur'a sevdalı bahar

 

siz bir küçük dağlıydınız

bir rüzgarlara açıyordunuz kalbinizi

bir de dağlara

ve hilesiz taşıyordunuz içinizde

o kardelen uğultusunu

 

bir masal fısıldayın istedim

o masalda hayalleriniz

yaralarınız

içinizde yanan ateşler

kır çiçekleri

kar çiçekleri

ateş böcekleri

ve size ihanet edenler olsun

 

bir dağ yamacının güzelliğine

saklayıp kelimelerinizi

sustunuz

boynu bükük menekşeler gibi

 

boyun büküyordu

bakıp gözlerinize

ıslak dağ menekşeleri

rengarenk kelebekler konuyordu

saçlarınıza

 

bu dağlarda

menekşeler hep boynu büküktü belki

belki, gelin gelin ağlıyordu gelincikler

belki bu yüzden suskundunuz

ve bu yüzden yalnız gözlerinizle konuştunuz

 

şiirlerim,resimlerim

hep sizi yazacak, sizi anlatacak

uzaklarda olsam da

hep kederinizde olacağım

neşenizde açıp, acınızda solacağım

 

vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim

küsme, yine geleceğim

yaram yaranıza kardeş

sevdam sevdanıza eş

derdim derdinize dost

gönlüm gönlünüze yoldaş

 

güleceğiz hep beraber

vakit yok ağlamaya küskün çiçeğim

 

Nuri Can

tb4rsegk5.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

emineacaryh4.jpg Emine Acar

 

 

Sözler

 

Bir yalnızlık okyanusundaki bir adadır

Yaşam, kayaları umuttur

Ada'nın, ağaçları düş;

çiçekleri ıssızlıktır,

dereleri özlem.

 

Ey dost,

senin yaşamın diğer adalardan ve topraklardan ayrılmış bir adadır.

Limanlarindan kaç gemi yelken açarsa açsın baska iklimlere,

kaç gemi varırsa varsın limanlarina,

sen yine,

yalnızlığın ıstırabıyla inleyen

ve mutluluğu özleyen ıssız bir ada olarak bir başına kalacaksın.

En yakın dostuna bile meçhulsün,

onların ilgi dolu sevgisinden ve anlayışından çok uzaklardasın.

 

Ey kardeşim,

seni,

altın kümeciklerinin üstüne oturmuş,

zenginliğine sevinerek - hazinelerinle gurur duyarak,

topladığıin her avuç dolusu altının,

diğer insanların tutku ve düşüncelerini seninkilere bağımlı kılan göze

görünmez bir halka olduğuna inanip,

güvenlik duyduğunu

görmüşümdür.

 

Aklımda seni, düşmanlarının kalelerini yerle bir etmek tasarılarıyla

ordularına kumanda eden bir fatih gibi görmüşümdür.

Ama sana bir kez daha baktığımda,

senin yerinde,

altın kasalarının ardında çırpınan bir yalnız yürekten

ve

kapatıldığı altın kafeste boşalmış su kabının karşısında

kalakalmış susamış

bir kustan başka bir şey göremedim.

 

Ey kardeşim,

seni,

çevrende kral diye kabullenmiş,

sana başardığın büyük

işlerin övgüsü olan şarkıları söyleyen, senin akıl gücünü öven

ve

sanki bir yarı-tanrının huzurundaymışlar gibi,

hatta gökkubbenin coşkusunu bile bastıran

coşkunluk belirtileriyle sana bakınan insanların arasında

görkemliliğin

tahtına kurulmuş olarak görmüşümdür.

Ve sahip olduğun bunca nesneye bakarken,

yüzünde,

sanki onların ruhu senmişsin gibi mutluluk,

güçlülük ve zafer belirtilerinin oynaştığını

görmüşümdür.

Ama sana bir kez daha baktigimda

seni,

tahtının yanıbaşında durup,

sanki

görünmez hayaletlerden içinde sıcaklık

ve

dostluktan başka hiçbir şey bulunmasa da

kabulün olan bir sığınak dilercesine

elini her yana uzatan,

kendi yalnızlığyla baş başa kalmış

bir insan

olarak bulmuşumdur.

 

Ey kardeşim,

seni,

güzel bir kadının karşısında kendinden geçmis,

çıkarıp yüreğini onun güzelliğinin mihrabına koyarken görmüşümdür.

O kadının sana

içtenlikle ve şefkatle baktığınıi görünce de kendi kendime,

'Yaşasın,

bu adamın yalnızlığını silen ve yüreğini bir başka yürekle birleştiren

Sevgi' demişimdir.

Buna karşin,

sana bir kez daha baktığımda,

senin sevgi dolu yüreğinin içinde,

sırlarını bir kadina açıklayabilmek için boşuna hıçkıran

yapayalnız bir yüreğin daha durduğunu;

ve

sevgiyle dolu ruhunun ardında,

sevgilinin gözlerinden yaş olup akabilmek için boşuna çırpınan

bir bulut gibi dolanan

yalnız

bir ruhun daha bulunduğunu gördüm.

 

Ey kardeşim,

yaşamın, diğer insanların konakladıkları yerlerden ayrık,

ıssız bir konaklama yeridir.

Hiç bir komşunun,

içine gözatamayacağı bir yuvadır.

Karanlığa gömülecek olsa,

komşunun kandili onu aydınlatamaz.

Erzağı tükense, komşunun ambarları onu dolduramaz.

Bir çölde olsa,

baskalarının elleriyle bellenip, çiçeklendirilmiş bahçelere sokamazsın onu.

Bir dağıin doruğu olsa,

başkalarının ayak izleriyle çiğnenmiş olan bir vadiye

indiremezsin onu.

 

Ey kardeşim,

senin ruhunun yaşantısı,

ıssızlıkla çepeçevre sarılmıştır

ve

eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasa,

ne sen SEN,

ne de ben BEN

olabilirdik.

Eğer bu ıssızlık ve tek başınalık olmasaydı,

senin ağzından çıkan sözcüklerin

benim ağzımdan çıktıklarına inanır;

ya da senin yüzüne baktığımda aynadan

kendi yüzümü seyrediyorum

sanırdım.

 

Halil Cibran

1883-1931

tb4rsenk1.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

9581100guvercinlervecocld3.jpg Zeki Kıral/1995 Güvercinler ve cocuklar

 

 

 

 

Ömrünce en güzeli şevkle arayıp durmuş

Sanatıyla rengarenk yeni bir dünya kurmuş

Siz bakmayın karamsar olduğuna Kıral’ın

Asıl iç aydınlığı resimlerine vurmuş

 

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

 

 

 

 

BEYAZ GÜVERCİN

 

Süzülüp mavi göklerden yere doğru

Omuzuma bir beyaz güvercin kondu

 

Aldım elime, usul usul okşadım

Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım

 

Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı

Açsam ellerimi birden uçacaktı

 

Eğildim kulağına; dur, gitme dedim

Hâreli gözlerinden öpmek istedim

 

Duydum; avuçlarımda sıcaklığını

Duydum; benden yıllarca uzaklığını

 

Çırpınan kalbini dinledim bir süre

Ve uçmak istedim onunla göklere

 

Ak güvercinin iri gözleri vardı

Güzelliğinden fışkıran bir pınardı

 

Soğuk sularından içtim, serinledim

Çağlayan bir nehrin sesini dinledim

 

Belki buydu sevmek hayat belki buydu

Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu

 

Bir nağme yükseldi sevinçten ve hazdan

Bir nağme yükseldi, güzelden beyazdan

 

Uzattı sevgiyle pembe gagasını

Birden öğrendim hayatın mânâsını

 

Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış

Seninle bir çift güvercin olmak varmış

 

 

 

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

tb4rsekv4.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 4 hafta sonra...

semabicikyj4.jpg Sema Bicik

 

 

MUSTAFA KEMAL'IN OĞLU

 

Mustafa Kemal'in oğlu diyorlardı ona.

Sırtını okşamıştı Mustafa Kemal bir sabah erken.

Geçiyordu paşalarla beylerle,

Su içmişti tarlasından şuncağız.

 

Öbür çocuklardan ayırmıştı kendini artık,

Adını duyuyordu yüreğinde ateşçe,

Soluk alırken, ekmek yerken..

 

Köyün yetimiydi, ölmüştü babası

Çanakkale'de, Kale gibi tutardı omuzlarında başını.

Ince bacakları altında koca ayakları vardı

Sarıydı, kuruydu bozkırda bir çalı kadar,

On üçündeydi ama, göstermiyordu yaşını.

 

Bir zaman sonra top sesleri duyuldu uzaklardan,

Al al oldu dağların moru.

 

Eli silah tutanlar girmişti cephelere bir bir,

Kadınlar, çocuklar, dedeler toplandı cami avlusuna

Sordu cümlesi birbirine ne yapak?

Ansızın düşman askeri görüldü çayırda,

Geldi çattı köye gavurun zoru.

 

Devrisi gün bir haber ulaştı evlere, samanlıklara

Alanda ismi yazılacakmış herkesin.

 

O saat bir yangın sardı Mustafa Kemal'in oğlunu,

Kimi Kadir diyecek, kimi Mıstık, kimi Özdemir..

Ankara'dan gelen rüzgarlar önünde,

Ankara'ya uçan şahinlere karşı,

 

O, ne desin?

 

O, Mustafa Kemal'in oğlu, nasıl söyler Adını, bir avuç düşmana?

Mustafa Kemal'in oğlu yenilmez, tutsak olmaz,

Adını vermez süngüler altında,

Kellesini verse bilem.

 

Hem ağaç açtır; öküz öküzdür, ısim yakışmalı cana.

Bayrak mıydı ne, kartal kanadı mıydı ne,

Ses verdi göklerden adı.

O yürüyordu, köylünün dehşeti büyüyordu peşinde,

Büyüyordu gövdesi,

Büyüyordu dağ kadar.

 

Dur diye haykırdılar, namluları çevirip üstüne,

Durmadı...

 

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

tb4rsevi5.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

mustafaayaz5555wy4.jpg Mustafa Ayaz

 

Çağsav Onur Ödülü Ressam Mustafa Ayaz ve Yaşar Holding'e Verilecek. Ödül Töreni 9 Nisan'da Gerçekleştirilecek.

 

ÇAĞSAV Onur Ödülleri 2001'de ressam Prof. Dr. Adnan Turani ile İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne, 2002'te de ressam Nuri Abaç ile Gazi Terbiye Resim-İş Bölümü'ne, 2003'te ressam- sanat eğitimcisi Prof. Dr. Turan Erol ile Türkiye İş Bankası'na, 2004'te de seramikçi Prof. Hamiye Çolakoğlu ile Anadolu Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi'ne, 2005'te de Prof. Mürşide İçmeli ile Eczacıbaşı Topluluğu'na, 2006'da ressam-öğretmen Kayıhan Keskinok ile Sabancı Topluluğu'na verilmişti. (ANKA) (Ankara Haber Ajansı)

 

 

Dünyanın Bütün Çiçekleri

"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin!"

Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum

Bütün çiçeklerini getirin buraya,

Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,

Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer

Bütün köy çocuklarını getirin buraya,

Son bir ders vereceğim onlara,

Son şarkımı söyleyeceğim,

Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,

Kaderleri bana benzeyen,

Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları

Geniş ovalarda kaybolur kokuları...

Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri

Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,

Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini

Bacımın suladığı fesleğenleri,

Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,

Avluların pembe entarili hatmisini,

Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,

Aman Isparta güllerini de unutmayın

Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.

Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,

Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,

Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,

Ne güller fışkırır çilelerimden,

Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,

Korkmadım, korkmuyorum ölümden,

Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Baharda Polatlı kırlarında açan,

Güz geldi mi Kopdağına göçen,

Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen,

Muş ovasından, Ağrı eteğinden,

Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden

Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,

Eğin türkülerinin içine gömün beni.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

En güzellerini saymadım çiçeklerin,

Çocukları, öğrencileri istiyorum.

Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,

Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,

O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.

Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,

Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,

Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,

Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,

Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,

Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,

Niçin yaşadığımi ben onlara söyledim,

Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

 

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,

Okulun duvarı çöktü altında kaldım,

Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,

Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,

Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,

Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,

Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.

Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

 

Ceyhun Atuf Kansu

tb4rsepb6.gif

 

Cengiz Bektaş'a Ödül

 

 

Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Ceyhun Atuf Kansu adına 1986'dan bu yana verilen Şiir Ödülü'nün bu yılki sahibi Cengiz Bektaş oldu.

 

 

Adnan Binyazar, Abdülkadir Budak, Müslim Çelik, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş, Bahar Gökler ve Emin Özdemir'den oluşan Seçici Kurul, 58 yapıtı değerlendirdi; Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nün "Dün Bugün" adlı kitabıyla Cengiz Bektaş'a verilmesi oyçokluğuyla kararlaştırıldı.

 

'Çok mutlu oldum'

 

Aynı zamanda mimar olan Bektaş, Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nün duygusal bir önemi de olduğunu belirterek, "Bilge ozan Ceyhun Atuf ile çok yakın bir dostluğumuz vardı. TRT Şiir Yarışması'na beni zorlayarak 'Mor' adlı şiirimi göndermemi sağlamıştı. Sanki o bana bir oy yolladı gibi geldi. Onun için çok mutlu oldum" dedi.

 

Bektaş, Mayıs 2006'da Evrensel Basım Yayın tarafından yayımlanan "Dün Bugün" kitabında "Anadolu'nun geçmişiyle bugününü bir arada yaşamak, geleceğe umutla bakmak ve her zaman umudu yeşertmek" temalarının ağır bastığını vurguladı.

 

Bektaş'a ödülü 17 Mart'ta saat 15.00'te Ankara'da Türk - İş Konferans Salonu'nda düzenlenecek bir törenle verilecek. Törende şair Müslim Çelik, "Ceyhun Mavisi" adlı bir şiir dinletisi gerçekleştirecek. Ardından Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel'in yöneteceği, Adnan Binyazar, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş ve Emin Özdemir'in konuşmacı olarak katılacakları "Ceyhun Atuf Kansu Şiir Odağında Günümüz Türk Şiiri" başlıklı bir açık oturum düzenlenecek.

 

21 yılın ödül alan 21 şairi

Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü, ilk olarak, Sivas katliamında yitirdiğimiz Behçet Aysan "Eylül" adlı yapıtıyla kazandı. Bugüne dek çalışmaları Kansu Ödülü'ne değer görülen şairler sırasıyla şunlar:

 

Behçet Aysan, Şükrü Erbaş, Emirhan Oğuz, Müslim Çelik, Salih Bolat, Ahmet Ada, Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş, Abdülkadir Budak, Ali Cengizkan, Gültekin Emre, Oya Uysal, Ahmet Uysal, Hicri İzgören, Hüseyin Peker, Arif Berberoğlu, Ahmet Özer, Turgay Fişekçi, Aydın Hatipoğlu, Hüseyin Atabaş, Çiğdem Sezer.

 

(Milliyet)

.

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

21 yılın ödül alan 21 şairi

Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü, ilk olarak, Sivas katliamında yitirdiğimiz Behçet Aysan "Eylül" adlı yapıtıyla kazandı. Bugüne dek çalışmaları Kansu Ödülü'ne değer görülen şairler sırasıyla şunlar:

 

 

(Milliyet)

.

.

 

 

Behçet Aysan, bir eylül ayında değil, Temmuzda ateşe verilen Sivas'daki Mamak otelinde öldürülmüştü. Ama şair, "Eylül" adlı kitabında sanki olacakları önceden sezmişti:

 

"Bakın orda/ Tozlu yapraklarında eski anıların / bakın orda /Bir eylül / vurunca hayatımızın bordasına/ ne çıkar/ Eylülse eylül / Bakın orda bir adam saklanıyor /bir otel odasında /Esmer gözlüklü bir adam saklanıyor üç yıldır / Adı Behçet Aysan."

 

Zeynep Oral

 

YAĞMUR SONRASI

 

Yolların karıştığı yerde

Birdenbire

Bardaktan boşanırcasına

Yağdın yüreğime

 

Toprağın ve benim

Yüreğimiz kabarık

Toprak güneşi düşünüyor ben

Ne güzel düşünüyorum seni bilsen

 

Cengiz Bektaş

 

tb4rsepb6.gif

 

Maydanoz tesekkür ederim... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

oleo16anapardoou1.jpg

Ana Pardo

 

 

ANNABEL LEE

 

Senelerce, senelerce evveldi

Bir deniz ülkesinde

Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz

Adı Annabel Lee

Hiçbirşey düşünmezdi sevilmekten

Sevmekten başka beni.

 

O çocuk

Ben çocuk

Memleketimiz o deniz ülkesiydi

Sevdalı değil karasevdalıydık

Ben ve Annabel lee

Göklerde uçan melekler bile

Kıskanırlardı bizi.

 

Bir gün işte

Bu yüzden göze geldi

Üşüdü rüzgarından bir bulutun

Güzelim Annabel Lee

Götürdüler el üstünde

Koyup gittiler beni

Mezarı ordadır şimdi

O deniz ülkesinde.

 

Biz daha bahtiyardık meleklerden

Onlar kıskandı bizi

Evet bu yüzden

(Şahidimdir herkes

ve o deniz ülkesi)

Bir gece bulutunun rüzgarından

Üşüdü gitti Annabel Lee.

 

Sevdadan yana

Kim olursa olsun

Yaşça başça ileri

Geçemezlerdi bizi

Ne yedi kat göklerdeki melekler

Ne deniz dibi cinleri

Hiçbiri ayıramaz beni senden

Güzelim Annabel Lee

 

Ay gelir ışır

Hayalin irişir

Güzelim Annabel Lee

Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar

Güzelim Annabel Lee

Orda gecelerim

Uzanır beklerim

Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim

O azgın sahildeki

Yattığın yerde seni.

 

Edgar allan Poe

 

tb4rsepz4.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

22oc9.jpg Aydin Duman

 

 

Dayı

 

Dedeyi kahvede gördün mü dayı?

Eteğinde tespih takıyordu ya!

Sandalyeyi çekip döndü arkaya.

Elbisesi kirli kokuyordu ya!

Dedim ki bak talihin faturasına

Dedi al sinemi bak yarasına

Titrek elleriyle sigarasına

Defalarca kibrit çakıyordu ya!

 

Dedi dede çay ver çayın ak ise

Param yoktur Allah nasıl hak ise

Çaycı dedi çık paran yok ise

Dizlerine basıp kalkıyordu ya!

Aldı papuçların boynun bükerek

Solu sağa, sağı sola giyerek

..... felek belim kırdı diyerek

Dört büklüm kapıdan çıkıyordu ya!

 

Bir şey dedi anlamadım dilinden

İstiyordu biri tutsun elimden

Gördüm sakalının beyaz telinden

Göğsüne göz yaşı akıyordu ya!

Köşeyi dönerken takıldı kolu

Tutmadı elinden bir Allah kulu

Bir düştü bir kalktı şaşırdı yolu

Ya Rab diye göğe bakıyordu ya!

 

 

Macid Keleş

tb4rseey6.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

imageshowol1.jpg A.AYDIN BAYKARA

 

 

 

1954 yılında Ankara’da doğan sanatçı, Ege Üniversitesi Kimya Fakültesinden 1980 yılında kimyager olarak mezun oldu. 1981 yılında kendi firması Kurtest’i kurdu.Yirmi yılı aşkın bir süredir tıbbi sektörde çalışmasının yanı sıra, müzik ve resim onun hayatının ayrılmaz bir parçası olarak kaldı. Otuza yakın hafif müzik bestesi olan sanatçı, resimlerinde model yerine hayal gücünü kullanmayı tercih eder.

 

İzmir, Ankara ve Antalya’da birçok karma ve kişisel sergiye katılan sanatçı, ayrıca 2003 yılında düzenlenen 2. Antalya Uluslararası Resim Festivaline davetli olarak katıldı.

 

Baykara’nın geliştirdiği yağlı boyayla Ebru tekniği, yurtiçi ve yurtdışında büyük ilgi toplayarak, başta Amerika, Kanada, Çin, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Mısır olmak üzere uluslararası arenada olumlu eleştiriler aldı.

 

Sanatçının bazı resimleri tebrik kartı olarak değerlendirilmek üzere UNICEF’in İsviçre Cenova’daki merkezinde havuz sistemine alındı.

 

turkishpaintings.com

 

 

 

Ağaç ve Ben

 

Sokağın basında yalnız bir ağaç,

Kırılmış dalları sevgiye muhtaç,

İçimden geçirdim acep yaşı kaç?

Ağaç dile geldi şöyle seslendi.

 

Dedi insan oğlu sorma yaşımı,

Senden tek dileğim dindir yaşımı,

Uzaklara gitsem alıp başımı,

Dizlerim tutmuyor dermanım yok ki.

 

Kabuğu soyulmuş, yırtılmış teni,

Gövdesi kazılmış, çizgiler yeni,

Kendisine yakın bulunca beni,

Ağaç dile geldi iyice hislendi.

 

Dedi insan oğlu bitmez çilem var,

Yüzümde tebessüm sade bir bahar,

Çevreme diktiler betondan duvar,

Bir avuç su yeter ormanım yok ki.

 

Sormasaydım içim etmezdi rahat,

Bilenler söylesin kimde kabahat,

Ağaçla konuştuk tam iki saat,

İyi amma benim fermanım yok ki.

 

 

Nedim Uçar

tb4rsejb9.gif

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

http://video.google.de/videoplay?docid=550...h&plindex=1 Bob Ross

 

 

 

Bob Ross efsane resami, resimden anlamayanlara bile resmi sevdirmistir. 4 Temmuz 1995 kansere yenik düsdü...

her defasin da resimleri bitmis olarak görüyoruz..bir defa olsun basinidan izleyelimi

 

 

ÇİZ ÖĞRETMENİM

 

Al,işte boyalarım

Bir resim yap bana,

Kağıdı kocaman olsun…

Bir manzara çiz Anadolu’dan

Şöyle güzel bir manzara

Seyrine doyum olmasın…

Dünyamı karartan

Kara bulutlar çizme sakın!

 

Önce güneşi yap

En üst köşeye;

Aydınlatıcı olsun,

Sıcaklık versin gönüllere…Ön planda

Bir çoban görünsün;

Yaslamış sırtını Ulu bir çınar ağacına.

Kavalını ver eline,

Yanık,yanık çalsın

Bizim türkülerden…

 

Çıngıraklı,

Kınalı koyunları

Kuzuları da yap tabi

Gönüllerde sevgiyi yeşerten

Çimenleri de boya.

Sümbülleri,nergisleri de çiz

Körpe çocuklar misali…

Bir dere aksın yan taraftanBeyaz köpüklü,

Suları serinletici olsun

Yeşertsin tohumları…

Sonra;Uzaklarda görünen

Bir köy olsun

Bizim köyümüz

Evleri görünsün;kerpiçten.

Okulunu da çiz,

Bacası ak tüten

Ve

Bir yol çiz

Arkadaki dağların ta yücesine

Aydınlık olsun

 

Eline sağlık öğretmenim

Ne kadar da güzel oldu

Olmasaydı bu çizgiler

Boş kağıt neye yarardı

 

Ya ben;

Ya bendeki çizgilerin öğretmenim

Bilginin

Gercegin

Sevginin

Solmayacak cizgileri

Ya onlar olmasaydi

Ben manzarasiz

Bos resim kagidi gibi

Bir hic olurdum...

 

Devam et öğretmenim

Tükenmesin hiç kalemin

Tükenmesin nefesin

Gönlümün ta derinliklerinde

Yücelerden yücesin.

Bir kağıda

Bir kendime bakıyorum.

Baskalarını bilmem ama

Dünyanın en büyük sanatkarı

Inan sensin

 

Hüseyin KULAKSIZ

 

 

 

 

 

bobross2dr2.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

ramazandavulcusugq0.jpg

 

 

 

 

ATİK-VALDE’DEN İNEN SOKAKTA

 

 

İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,

Kaç defa geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,

 

 

Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti

Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti;

 

 

Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,

Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;

 

 

Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları

Az çok yakında sezdiriyor top ve iftarı.

 

 

Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;

Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün.

 

 

Top gürleyip oruç bozulan lâhzadan beri,

Bir nurlu neş'e kapladı kerpiçten evleri.

 

 

Yâ Rab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!

Tenhâ sokakta kaldım oruçsuz ve neş'esiz.

 

 

Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı

Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı.

 

 

Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime:

Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:

 

 

"Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;

Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür."

 

 

 

 

Yahya Kemal

 

 

tb4rseen6.gif

 

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.