Gönderi tarihi: 10 Aralık , 2013 11 yıl Bilindigi gibi, M.Balbay'in tahliyesinden sonra, Kupa Macinda "yuce Ataturk" yazisi ile sahaya cikan, Fethiyespor'lu futbolcular, TFT'na sikayet edilmisti.Bugunku aciklama ile "disiplini gerektiren bir durum olmadigi" seklinde bir aciklama ile, futbolcular aklandi.Dusunmeden edilmiyor.Acaba disiplin kuruluna verilirken, bir ceza cikmayacagi bilinmiyor muydu?Biliniyorsa, neden disiplin kuruluna verildi?Son zamanlardaki bu ikili cikislara baktikca, akla sorular geliyor.Bu bir Ataturk "sirinligi" gosterisi mi?Gelecek secimlere yonelik bir yatirim mi?Yoksa hakikaten, diktator henuz yargiyi tumuyle eline geciremedi de; yargi diktatore biat etmeyecek kadar "cesur mu?"Bu uc sorunun yaninda, yine dusunmeden edilmiyor.Peki diktator, nasil oluyor da durmadan cikari oldugunda yargiya gonderme yapiyor, yol gosteriyor ve talimat veriyor?Acaba sansini mi deniyor, yoksa sonucun ne olacagini bile bile bu cikislariyla, aslinda kendine biat etmis yargiyi bir cesit "bagimsiz" mi gostermeye calisiyor?Yoksa yargi hala diger iktidar kanadinin elinde de, diktator ile olan kavgasini ona biat etmiyerek, verdigi diktatore aksi kararlar ile surduruyor mu?Ne dersiniz?B.Arinc ve C. Cicek'in disinda Balbay'a "hosgeldin" diyen de olmadi.Sahi onlarda cemaat yanlisi idiler.Bu arada Davutoglu'nun "hakkini yemeyelim."Balbay ile yaptigi aciklamada "Balbay'in tahliyesi 'demokratiklesme'nin bir sonucu" imis.Guler misin/aglar misin?
Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2013 11 yıl Mihail Aleksandroviç Bakunin; "Hukuk iktidarların fahişesidir" der. Bence durumu en uygun söz. Kim üstünse hukuk ona hizmet ediyor. Başka bir deyişle hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku. Aslına bakılırsa bu durum 50 lerden beri pek değişmedi. Sadece el değiştirdi o kadar Sun Tzu Çinli savaşçi filozof. Kadim Çinde İ.Ö. 5 ile 3. yüzyıllar arasında yaşadığı sanılıyor. Savaş sanatı adlı eserin sahibi. Savaş sanatı günümüzde her alandaki stratejist ve liderlerin kaynak olarak kullandığı bir kitap. Sun Tzu' nun savaş felsefesinde savaşmadan kazanmak ya da katliam yapmadan fethetmek çok önemli. Bu yüzden casus kullanmak ve düşmanı zayıflatmak konularını çok detaylı ele almış. Düşmanın zayıf yönlerini bulmak yoksa da yaratmak çok önemli Sun Tzu için. Çünkü gerçek bir komutanın savaşa girmeden önce kazandığından emin olması gerektiğine inanıyor. Atatürk'ün ölümünden sonra başlayan sürece bir göz atıldığında; tam bağımsız ülke hedefinden nasıl sapıldığı açık veseçik görülüyor .Adım adım gerçekleştirilen cemaat ve tarikat yapılandırılmaları demokrasi adı altında yani bizim dilimizle konuşularak yapıldı.Bir çoğu bunu Atatürkçülük maskesi altında yaptı. Bunu yaparken de bir taşla iki kuş vurdu. Bir yandan verdikleri radikal kararlar ve tepkilerle ,Atatürkçü düşünce maskesi altında "Atatürkçüler işte budur" dendi, diğer yandan alttan alta bugünkü zemin hazırlanarak cemaat ve tarikatların önü ,sonuna kadar açıldı. Bu aşamaya gelene kadar tehlikesiz dövüştüler yani ,kendi adamlarını yetiştirdiler stratejik yerleri ele geçirdiler. Fettullah ne diyordu kitaplarında . "Önce mülkiye sonra adliye". İktidar ellerinde ,hizmete bağlı hakimler ve savcılarda ortada. Bugün çıkarları çatışma noktasında olsa da aslında iki tarafta aynı amaca hizmet ediyor. Biri siyaset dışı gibi görünse de aslında siyasetin tam göbeğinde. Biri diğerini oy deposu olarak görüyor ,öteki de bunu kullanarak gerek siyasi, gerek yargı ,gerek ekonomik anlamda nüfuzunu daha da arttırmak peşinde. Zaman zaman nabız yoklamaları yapılıyor İşte, Türk bayrağını taşıyanı ya da Atatürk posterlerini taşıyanları döverek, gözaltına alarak, ya da kızlı erkekli tartışma konuları yaratarak, ya da okula türbandan sonra çarşafla gelerek , kızlı erkekli eğitimin yanlış olduğu vs. örnekler çoğaltılabilir. . Büyük bir ihtimalle bunlar özellikle yapılarak, tepkiler ölçülüyor. Toplumun buna hazır olup olmadığı yoklanıyor. Dikkat edilirse yapılan her hareket ya da konuşmadan sonra , eğer tepki şiddetliyse yapılan açıklama şu yönde oluyor : "onu demek istemedim yanlış anlaşıldı " Türk bayrağını taşıyanları dövüp PKK bayrağına ses çıkarmayanların , devasa boyutlarındaki Türk bayraklarıyla seçim mitingleri yapması, ya da Türklük diye bir şey yoktur diyenlerin ağızlarına Türklüğü pelesenk etmesi, Fethiyespora ceza vermemesi , en komiği de Mısırdan ağzının payını alınca, rabia işaretini; tek vatan, tek millet, tek, bayrak, tek dil olarak açıklaması.Bundan anladıkları şu: Toplum daha kıvama gelmedi , biraz daha zaman var 2-3 tane resmi dil, toprak bölünmesi, bir kaç bayrak, Atatürk ve cumhuriyetinin yerle bir edilmesi, tamamen dini eğitim uygulaması vs vs vs. Ama bir seçim daha başa gelirsek bunları yapmak daha kolay olacaktır. SUN TZU 'NUN dediği gibi; Düşmanını kendin kadar iyi tanırsan birçok çatışmada tehlikesiz dövüşürsün. Atatürkçü ve aydın sınıfın anlamadığı ve yapmadığı ya da yapamadığı bu.Hiç bir zaman hamleleri tahmin edemediler. Bu nedenle ;cemaatçi kesimi bir anlamda takdir etmiyor değilim. Örgütlü çalıştılar .Fettullahın dediğini uyguladılar ve zamanı gelmeden kendilerini belli etmenin davaya ihanet olduğunu akıllarından hiç çıkarmadılar. Boşuna demiyorlar örgütlü bir azınlık ,örgütsüz bir çoğunluktan daima daha güçlüdür.
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.