Hasan Ferit Gedik için..

[Φ gloria]

Yine bir Halk cepheli  genç dün gece maalesef vefat etti.

 

Radikal'in haberine göre;

 

 

Maltepe Gülsuyu Mahallesi Mesut Caddesi üzerinde Halk Cephesi üyesi bir grup dün akşam saatlerinde, 2 gün önce arkadaşlarının silahla yaralanması olayını protesto etmek için yürüyüş düzenledi.

İddialara göre, yürüyüşün ardından akşam ve gece saatlerinde kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce çevreye ve kalabalığın üzerine ateş açıldı. Açılan ateş sonrası Halk Cephesi üyesi Hasan Ferit Gedik (21), Gökhan Aktaş (25), Abdullah Kıyak, Yalçın İleri ve Semiha Ateş vurularak yaralandı. Yaralılar çevredeki araçlarla hastanelere kaldırıldı. Başından vurularak ağır yaralanan Hasan Ferit Gedik gece saatlerinde tüm müdahaleye rağmen yaşamını yitirirken, Gökhan Aktaş'ın hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi.

 

İstanbul ’un Kartal ve Maltepe ilçelerinde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından şafak vakti helikopter destekli operasyon başlatıldı. Özel harekat polisleri ile çevik kuvvet polislerinin de destek verdiği operasyonda Kartal ve Maltepe Gülsuyu'nda bazı adreslere baskın düzenlendi. Operasyonlarda 17 kişi gözaltına alındı, 12 de silah ele geçirildi. Polis, operasyonun devam ettiğini gözaltına alınanların sayısının artabileceğini bildirdi.

[Φ irinçköl]

Çeteler neden orayı mesken tuttu?

 

Aslında söze isim karmaşasını gidererek başlamak gerek. Yaklaşık 2 ay önce başlayan ve dün ölümle sonuçlanan uyuşturucu çetelerinin terör estirdiği mahallenin adı Gülsuyu değil Gülensu. 90’lı yıllara kadar adı Gülsuyu olan mahalle siyasi ve oy kaygısıyla Gülsuyu ve Gülensu olarak ikiye bölündü. Gülsuyu Maltepe ilçesinin E-5 üstünde E-5’E yakın olan yer olarak, Gülensu ise Tepelerde yer alan ve tamamına yakının gecekondu olduğu yer olarak idari teşkilatlanmamızda yer almış oldu.

 

YOZLAŞMA GÜLSUYU’NDAKİ İDOLLERİ DEĞİŞTİRDİ

 

Gülsuyu ya da Gülensu Mahallesi 12 Eylül 1980 öncesinde dönemin devrimci gençlerinin Anadolu’dan gelen ve çoğu Alevi kökenli yoksul yurttaşlarımıza  inşaatlarında bizzat yer alarak yapmış oldukları gecekondulardan oluşan bir mahalle.Tipik benzerleri gibi (Gazi, 1 Mayıs, Ankara’da Mamak) yoksul işçilerin, konfeksiyonda çalışan emekçilerin çoğunluğunu oluşturduğu ve kentin “ötekilerine ve işgalcilerine” hor gözle bakılanların mekanı. Devrimci Sol Örgüt ve fraksiyonların işçi sınıfının odağı haline gelen burada örgütlenmeleri de zor olmadı. Son on yıla kadar İstanbul’da Sol örgütlerin yirmi yıl önce insani değerlerle, hayata ve devrime olan inançlarıyla ezilen sınıf bilinciyle devrimci hareket içinde yer alırken, Dünya ve Türkiye düzeninin değişmesiyle yozlaşmanın kurbanı oldular. Paraya ve okumadıkları takdirde(ki Üniversiteye gitme oranı çok azdır mahallede.) ulaşamayacakları statüye kavuşmak için kendilerine bunları vaat eden suç ve uyuşturucu çetelerinin birer “elamanı” oldular. Artık idoller Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya değil, Sedat Peker, son zamanlarda Polat Alemdar gibi hayali ya da gerçek figürler oldu.

 

GÜLSUYU MAHALLESİ KİMİLERİNİN İŞTAHINI KABARTIYOR

 

Biz kamuoyunda bilinen ismiyle devam edelim. Gülsuyu’nun gündeme geldiği konular haricinde aslında ayırt edici ve İstanbul’da tek olma niteliği taşıyan başka bir özelliği var. Gülsuyu İstanbul’un “Balkonu”. Üstte yer alan manzarasının fotosuna baktığımızda birilerinin iştahlarının  kabarttığını tahmin etmek zor olmasa gerek. Bir yanında İstanbul’un prens adaları ayaklarının altındayken diğer yanında Bakırköy’e kadar uzanan kısmıyla Kadıköy ve boğaz ayaklarının altında hissine kapınılan bir yer. Şimdilerde “cıty’li lıfe’lı nısh Adalarlı” projelere trilyonlar ödenerek bu manzaranın yanına dahi yaklaşmayan yerlere sahip olan zenginler ve mütahhitlerin hayal ettikleri, beş kuruş para ödemeden bu güzellikleri yaşayan etnik ya da mezhepsel kimlikleri yüzünden horlanmış hayata 10-0 geriden başlamış insanları kıskanmaları ve açgözlülükleridir hayatının baharındaki  Ferit Gedik’in erkenden bu dünyada göçmesine neden olan.

 

Her şeye rağmen Gülsuyu’nun devrimci yapısı ve direnişin odağı olması (Hatırlatmak gerekir ki mahallede son seçimlerde % 91 oranında oy alan parti CHP’dir. ) bütün bu rant ve zenginlik hırsında engel olmaktadır. Hali hazırda çoğunluğu hazine arazisi, 1/3’ü ise Amerika’da yaşayan Ermeni asıllı bir Türk vatandaşına ait olan mahallede olası bir yıkımda direnişi kırmak hiç ama hiç kolay değildir. Olaya ilişkin fotoğraflardan da görüleceği üzere bireysel ya da örgütsel mahallede ciddi bir silahlanma mevcut. Ancak bu yapıyı yine mahallenin içinden çıkan ve yukarıda bahsettiğimiz odaklarla kırma olasılığı deneniyor şimdi.

 

MAHALLEYİ CANINDAN BEZDİRİP BOŞALTMAK İSTİYORLAR

 

Mahallelinin ve örgütlerin sıkıntısı büyük. Mahalledeki duvar yazılarına bakıldığında da uyuşturucuya çeteleşmeye hayır, yozlaşmaya hayır gibi sloganlar son 10 yıldır dikkat çekmekte. Ancak etrafını çeviren trilyonluk projeler artık Gülsuyu’nu iyice kotarılmış ve otonom bir bölge haline getirdi. Yapılan, mahalleyi canından bezdirip boşaltılmasını sağlamak. Bir nevi çeteler eliyle devlet terörü yaşanmakta. Polisin toplumsal olayları bastırmaktaki üstün başarısı nedense çetelere gelince ortaya çıkmıyor. Son olaylarda polis tarafından yapılan delil karartma şüphesi de bu olguyu güçlendirmekte. Bugünlerde demokrasi paketini açıklayan hükümetin iktidarı döneminde 90’lı yıllarda ki (çok eleştirdiği ve her seçim dönemi malzemesi olan dönem) Güneydoğudaki zorunlu göç politikasının bir benzeri ne yazık ki bu çetelerce İstanbul’un göbeğinde yaşanmakta.

Gülsuyu mahallesinin komşusu Esenkent Mahallesinde doğup büyümüş ve bölgeyi çok iyi bilen biri olarak şunu söyleyebilirim ki Gülsuyu halkı bu oyunlara karşı canı pahasına da olsa direnecektir. Ranta ve talana karşı son kale olarak direnişin simgesi olacaktır.  #direngülsuyu

 

İşte Gülsuyu'ndan bir kare:

 

[Φ Evrim]

hoşçakal Hasan

 

 

Hasan Ferit Gedik'in annesi: Lütfen, polis engeli kaldırsın

Gülsuyu'nda öldürülen Hasan Ferit Gedik'in annesi Nuray Gedik, cenazenin Armutludan Gülsuyuna götürülmesine izin vermeyen polislere seslenerek "Benim oğlum Gülsuyu'nda katledildi. Lütfen, polis engeli kaldırsın. Katledildiği yere oğlumu götürüp, orada anmayı yapıp, bir an önce toprağa gömülmesini istiyoruz" dedi.

Hasan Ferit Gedik'in annesi: Lütfen, polis engeli kaldırsın

Maltepe Gülsuyu'nda Pazar günü çıkan olaylarda ölen Hasan Ferit Gedik (18)'in cenazesi pazartesi akşam saatlerinden beri Küçük Armutlu Cemevi'nde bekletiliyor.

 Gedik'in cenazesi ailesi ve yakınları tarafından öldürüldüğü yer olan Gülsuyu'na götürülmek isteniyor. Ancak, Armutlu ve çevresinde yoğun güvenlik önlemi alan polis, karşılıklı gruplar arasında çatışma çıkma ihtimaline karşı cenazenin Gülsuyu'na götürülmesine izin vermiyor.

 Ailenin ve yakılan ateş etrafında ara ara slogan atan grubun bekleyişi ise sürüyor. Bu arada bekleyen gruptan bir kaç kişi, kaldırım düzenlemesi için getirilen ve paketler halinde caddenin kenarında bulunan taşları kırarak, "Hasan Ferit Gedik" yazdı.

BİR AN ÖNCE TOPRAĞA GÖMÜLMESİNİ İSTİYORUZ
 Grubun bekleyişi devam ederken, Gedik'in ailesi ile Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, açıklama yaptı. Gedik'in annesi Nuray Gedik, "Benim oğlum Gülsuyu'nda katledildi. Lütfen, polis engeli kaldırsın. Mutlaka katledildiği yere oğlumu götürüp, orada anmayı yapıp, bir an önce toprağa gömülmesini istiyoruz. Sabaha kadar biz burada bekleyeceğiz" dedi. Bolu Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve dün Küçük Armutlu'da oğlu Hasan Ferit Gedik'in cenaze törenine izinle katılan eşi İbrahim Gedik'in de çok üzgün olduğunu aktaran acılı anne Nuray Gedik, "O da çok üzülüyor, 'Çocuğumun toprağına kürek atamadan gittim' diyor" dedi.

ONU BEN BÜYÜTTÜM
 Dedesi Mustafa Meray da, "Ben, Ferit'in dedesi, bir halk, bir insan, bir Alevi olarak tabi ki, bizim örf ve adetlerimizin yerine gelmesi için, Hasan Ferit Gedikimizin Armutlu'da bir güneş gibi doğup, tüm Türkiye 'ye bir güneş olduğunu herkes bilsin, biz bu töreni mutlaka orada yapmalıyız. Bizim örf ve adetlerimiz. Hasan Ferit, namuslu, onurlu bir yavrumuzdur. Onu ben büyüttüm. Hiç bir kötülük düşünmediğine, hiç bir yanlış yapmadığına şahit oldum" diye konuştu.

HİÇBİR GÜVENLİK SORUNU YOKTUR
 Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu ise, "Hasan Ferit Gedik, inançsal olarak bizim ocağımızın mensuplarından biridir. Hasan Ferit Gedik, bir mücadele sonucunda şehit düşmüş, yaşamını yitirmiştir. O mücadele, bu ülkenin aydınlık yüzlerini karartmak isteyenlere karşı bir mücadeledir. Hasan Ferit Gedik, bizim oturduğumuz mahallelerden, Gülsuyu, Armutlu, Gazi, Dersim, 1 Mayıs gibi, çetelere karşı buraların bir rant aracı olarak dönüştürülmesine karşı, buranın gerçek sahiplerinden buralar alınarak, çeşitli yerlere ve sermayedarlara peşkeş çekilmesine karşı ve onları destekleyen, kollayan, onların gözetimi ve denetiminde bölgeye sokulan uyuşturucu ve fuhuş çetelerine karşı mücadele verirken yaşamını yitirmiştir. Devlet, baskıcı, zulümcü tavrından ve bizim canlarımızı nasıl yolcu edeceğimiz söyleminden ve diretmesinden vazgeçip, Hasan Ferit Gedik canımızın, Gülsuyu'ndaki canlarımızdan helallik almasının yolunu açması gerekiyor. Hiçbir güvenlik sorunu yoktur" dedi.

 DHA - Dilhun GENÇDAL

[Φ Evrim]

#HasanFeritGedikÖlümsüzdür hashtag'in yazılanlardan;

 

"Biliyor musun ; Hasan Ferit Gedik senin, benim çocuğuma uyuşturucu bulaşmasın diye canını verdi... "

[Φ gloria]

Hasan Ferit Gedik, Maltepe'de Gülsuyu Mahallesi'nde çetelerin silahlı saldırısı sonucu 21 yaşında öldürüldü. Cenazesi 3 gündür evinin olduğu Gültepe Mahallesi'ne götürülmek isteniyor ama polisler buna izin vermiyor.

 

Sonunda 3. günde izin çıktı.

 

Cenazenin ilk gününde Hasan Ferit'in babası Bolu'da kaldığı cezaevinden 5 saatlik izinle çıkartılarak cenazeye getirilmişti. Ancak ilk gün cenazenin olmaması ve babanın 5 saatlik izin süresinin dolması üzerine baba, oğluna son görevini yapamadan, vedasını edemeden ceza evine tekrar geri götürülmüştü. Oysa yasalara göre 2 gün izin alabilme hakkı vardı.

 

Cenazeye katılma izni
MADDE 5 – (1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar hariç, yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında bulunanlar da dâhil olmak üzere, güvenlik bakımından sakınca oluşturmaması koşuluyla tehlikeli olmayan hükümlülere; ikinci derece dâhil kan veya kayın hısımlarından birinin ya da eşinin ölümü hâlinde, Cumhuriyet başsavcısının onayıyla yol süresi hariç iki güne kadar cenazeye katılması amacıyla izin verilebilir.

 

Bugün cenaze krizinin atlatılmasının ardından baba tekrar jandarma kontrolünde İstanbul'a getiriliyor.

 

Hasan Ferit Gedik'in cenazesinin önüne kurulan polis barikatı sabah saatlerinde kaldırıldı. Hasan Ferit Gedik'in cenazesi Gülsuyu'na götürülerek orada yapılacak anmanın ardından, Gazi Mezarlığı'na defnedilecek. Halk Cephesi üyeleri ve Gedik ailesi 3 gündür barikatın kaldırılması için oturma eylemi yapıyordu. Armutlu'da yapılacak yürüyüşün ardından cenaze saat 13.00'de Gülsuyu'na doğru yola çıkarılacak. Gülsuyu'nda yapılacak anma töreninin ardından, Gazi Mezarlığına geçilerek burada defin işlemi yapılacak.

[Φ gloria]

Hasan Ferit'in babasına şiiri

 

1993 yılında Hasan Ferit Gedik'in doğumu sonrası cezaevinde yazdığı şiir ve Hasan Ferit'in yıllar sonra bu şiire verdiği yanıt:

 

Yüreğini severim çocuk

 

Doğdun işte Hasan Ferit,
Sende bil,inan buna
Mücadelen başladı seninde..

Sen bir emekçi çocuğusun Hasan Ferit
Haklı davanda diren sende…
Kararlı ve keskin ol,
Onurlu mücadelende
Sonuna kadar diren!

Bir gün doğacaktır mutlaka
Zafer ışıkları senin haklı davanda Hasan Ferit
Emekçi Halklar bekliyor seni…
Savaş zamanı yakındır
Doğacak mutlaka bir gün
Devrim meşaleleri senin güçlü ellerindedir
Sende bil,inan buna Hasan Ferit…

 

İbrahim Gedik
Gebze Özel Tipi Ceza Evi
06-05-1993
5.Koğuş

 

Hasan Ferit'in babasına cevabı:

 

Doğdum işte babacığım
Sarp, yamaçları yollarında kara kışın,
Doğdum işte onurumuzun kondusunda.
Büyüdüm işte babacığım,
Sen yüzümü göremesende,
Ben sesini duyamasamda,
Kavganın yollarında sırt sırta yürüyemesekte,
Büyüdüm işte babacığım…
Diyordun ya hani:
“Doğdun işte Hasan Ferit
Sen bir emekçi çocuğusun,
Haklı davanda diren sende.
Kararlı ve keskin ol,
Onurlu mücadelenle,
Sonuna kadar diren…”

Doğdum büyüdüm ben,
Kavgayı sokaklarda gördüm ben,
Direndim yeri geldi düştüm ben,
Onurlu mücadelemizde
Bende senin yanındayım babacığım…

 

Hasan Ferit Gedik

[Φ gloria]

Maltepe Gülsuyu'nda Hasan Ferit Gedik'in ölümüyle sonuçlanan silah saldırının faillerinden ilki, teşhis edildi. Gedik'in vurulduğu an yanında bulunan Serdar Aydemir adlı tanık, emniyette teşhis işlemine alındı. Aydemir, konuyla ilgili şunları söyledi:

 

“Yüz metre ilerimizde basın açıklaması yapılırken biz de Ferit’le köşede sohbet etmekteydik. Bulunduğumuz yerden yukarı doğru uzayan bir merdiven bulunmaktaydı. Ferit benim solumda dururken, sağımda ise ismini bilmediğim bir arkadaş bulunmaktaydı. Birkaç dakika sonra merdivenden aşağı bir kadın ile çocuğun arkasında, havanın karanlık olması nedeniyle o esnada camdan gelen ışık nedeniyle sokakta, sadece birisinin yüzünü görebildiğim üç şahıs ellerinde silah ile bize doğru gelmekteydi. Bu şahısların önünde bulunan kadın çocuğa ‘Gir içeri’ dedi ve çocuğu ile birlikte içeri girdi. Sonrasında benim yüzünü gördüğüm, üzerinde beyaz tişörtlü, kirli sakallı, 1.75-1.80 boylarında hafif yapılı şahıs ile bu şahsın yanında bulunan şahıslar ellerindeki silahları bize doğrulttu. Şahıs ile aramızda 6-7 metre mesafe bulunmaktaydı. Bu esnada kimin bağırdığını tam olarak bilmiyorum ama şahıs ‘Kaçın kaçın’ diye bağırmaya başladı. Bağrışmalar üzerine ben ve Ferit kaçmaya başladık. Bir el silah sesi duydum. Ferit’in bir anda vurularak yere düştüğünü gördüm. Ferit’ten kan aktığını gördüm. Kendimi yere attım. Hatta bu nedenle dizlerim yaralandı. Bu esnada 20-30 el ateş edildi. Atılan silahlar sonrasında kalabalık grup bize doğru koşmaya başladı. Kalabalık grubun etrafımızı sarması sonrası kendimi kurtarmak amacıyla yavaş yavaş oradan ayrıldım. O an Ferit’in durumundan çok kendimi o kalabalık içinden kurtarmak istedim. Ferit’in yanından istemeden de olsa ayrılırken o yerde hareketsiz bir şekilde yatmaktaydı. Ferit’in vefat ettiğini daha sonra sosyal medyadan öğrendim.”

 

Bu ifade sonrası Aydemir, teşhis işlemine alındı. Aydemir, altıncı sıradaki 38 yaşındaki M.K.’yi göstererek, “Bu şahıs ifademde belirttiğim üzere, beyaz tişörtlü, kirli sakallı, 1,75-1.80 boylarında, hafif yapılı, aramızda 6-7 metre mesafe bulunan, ellerinde silah bulunan şahıslardan birisidir. Şahsı kesin tanıdım ve teşhis ettim” dedi. Avukat Eylem Deniz Karatana, soruşturmak TMK 10. maddeyle yetkili savcı İrfan Fidan tarafından yürütüldüğünü ifade etti.

[Φ Evrim]

uyuşturucu çeteleriyle mücadele etmek bu devletin polisinin işi diye bilirdik.

aylardır bu semtler çetelerce terörize ediliyor.

hiçbir müdahalede bulunulmuyor.

yoksul gecekondu çocukları semtlerini uyuşturucu baronlarından korumak için mücadele ediyor.

ne denebilir ki, Hasan Ferit Gedik gibiler bu ülkenin sayılmayan çocukları.

Hasan bu ülkede yok sayılan, düşmanlaştırılmış tüm kimliklerin toplamı; alevi, yoksul, devrimci...

bu yüzden ölüsünü bile günlerce beklettiler.

dedesi onun için bir güneş demiş.

 

güneşin oğluna;

 

"...kıskanıyorlar hepimizi kıskanacaklar/ güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak/ bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir...".  Edip Cansever

[Φ tülvent]

 

 

Hasan Ferit Sadece İnsan...

Ne acı dağlıyor artık yürekleri ne de bir bir kapanan gözler. Kara bir ateş alev alev yanıyor her bir göğüste. Analar, baş tacı el üstü analar tutuşuyor her isimde. Açılan paketler kesilen kurdeleler gibi ortaya saçılıyor yürekler. Her oyun bir canla bozuluyor, her tezgâh kurşun olup saplanıyor bağrına insanlığın.

Artık ölüm haberi vermek kanlı yazılar yazmak istemiyorum. Politik çözümlemeler, hamasi sözler yetmiyor sızlayan yerlerimi onarmaya. Hem anlatacak ne kaldı ki, zaten herkes her şeyi bilmiyor mu? Ölüm makinesine atılan çakıl taşları misali toprağa düşen bedenler anlatmıyor mu her şeyi?

Sonsuz gidişler kapladı ufkumuzu. İnsanlık yorgun, insanlık can çekişiyor, insanlık ölüyor. İsyan eden son nefeslere can suyu vermek, bir el uzatmak, ayağa kaldırmak gerekmez mi? Ah be Berkin, ah be güzel çocuğum sana ne çok bel bağlamıştım. Gözünü açsan dünya değişecek sanmıştım. Oysa sen uyumaya devam ediyorsun. Sen uyurken biz de ölmeye öldürülmeye devam ediyoruz. Gittiler ağabeylerin, gittiler yoldaşların gitmeye devam ediyorlar. Sevgililer gidiyor, evlatlar gidiyor, kardeşler gidiyor. İçimden kopan çığlığı bastıramıyorum artık. Bu dünyaya çocuk doğurmam diye inat etmiştim, ama ne çok çocuğum öldü, ellerim ne çok boş bırakıldı. Gecenin sessizliği yetmiyor kafamdaki gürültüyü susturmaya. Yokluk alışılası değil.

Tanımadım hiç birini, gözlerine bakıp bir çift laf etmedim havadan sudan. Sadece isimlerini biliyorum, Mehmet, Ethem, Ali İsmail, Medeni, Abdullah, Ahmet, Ferit. Sadece isimlerini biliyorum, bir de bıraktıkları boşlukları.

Uyuyamıyorum, konuşamıyorum, düşünemiyorum. Düşünsem biliyorum çıldıracağım. Her gün işe gidip ölümü onaylayan gözlere bakarak konuşsam çıldıracağım. Ağlamak yetmiyor, bağırmak, duvarlara vurmak yetmiyor. Kinle doyurulmuş gözleri gördüğümde hiçbir şey yetmiyor. Susmak acıtıyor, susanları görmek acıtıyor. Artık televizyon seyretmiyorum, çünkü her karesinde katillerin gülen yüzleriyle söyledikleri yeni bir yalana tanık olmak istemiyorum. Paket paket ölüm izlemek istemiyorum.

Hasan Ferit, mahallesine sokağına yaşantısına sahip çıkarken öldürüldü. Hangi örgütten hangi inançtan olduğundan bana ne? O bir insandı ve öldürüldü, işin özü bu kadardır. İnsanlığı bölen parçalayan her dine, her milliyete, her örgüte öfkeliyim.

İnsan olmak dışında bir kimliğim yok. Ben Türk değilim, Müslüman değilim, kadın değilim, yalnızca insanım. Ve yaşayan son insan olmadığımı da biliyorum. Canımızla beslenen devlet, sen de biliyor musun bunu?

Güneş Kara