Φ suheda Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Çukurun dibinde... Kibri, vicdanindan büyük Mehmet Ali Erbil'in... Merhameti, kabiliyetinden az... Üzerine sahte bir rahmet gibi yagan sahne isIklari gözünü öyle kör etmis, insafini öyle köreltmis ki, maskotunun tumanini taammüden indirip onu donsuz, uluorta rüsva ettikten sonra kikirdayarak, "Yakaladi mi kamera?" diye sorabildi. "Is kazasidir; canli yayin cilvesi" diye omuz silkebildi. Bir nedamet emaresini bile sadik Hilmi'sinden, seyircisinden esirgedi. Belki de bu vurdumduymazliktir, onu gösteri dünyasinin kral tahtina oturtan, devirdigi çamlarin üstünden gamsiz atlatan, "Oldu bir kere, bir sonraki ise bakalim" diye rahatlatan... Yoksa sizlayan bir yürek, servete bogulsa da, kendi yarattigi trajediye kolay katlanamaz. Merhamet ile mülkiyet kolay uzlasamaz. *** Yoksulluk her erdemi yer. Ama görünen o ki varsillik da erdem kâsesinden besleniyor. Insan paranin sahtesini yaptigi gibi, para da insanin sahtesini yapiyor. Ama öyledir diye, son skandali da hafizamiza gömmemeliyiz; tersine bu rezaletten Erbil'in çikaramadigi dersi söküp çikarmaliyiz. Evet, bu bir "yol kazasi"dir. Susurluk da sistemin yol kazasiydi. Ve o kaza birikmis cümle cerahati döktü ortaya... Gevrek kahkahalar esliginde asagi çekilen o pantolonun altindan çirilçiplak sergilenen de artik miyadini doldurmus ve bu topluma pahaliya mal olmus bir yayincilik zihniyetidir; ki Erbil'in seviyesinden baslar, onu istihdam edip sisirenlere dek tirmanir. Her gece hem vah vahlayan hem alkislayan seyirci kitlesinin hayranligindan beslenip tekrarlanir. *** Ince hicivle yola çikip kaba saba soytariliga dönüsmüs bir eglence düskünlügünün batakligindayiz artik... Pespayelik çukurunun dibindeyiz. Öyle bir mezbaha ki kurulan; kurban edilenlerin cellatlari da kurban... Cellat, çaresizligin son kertesinde kendisine hayranlik duyan fukaraya, sakata, naçara takla attirip nafile yalvartarak eglenirken, onun celladi da onun taklalarini izleyip egleniyor. Ama unutmayin: "Yoksullarin gözleri" bu hunharligi izliyor. Elbet bir gün yol, kazaya doyacak. Ve muhtemelen o gün indirilen, sizin pantolonunuz olacak Can DÜNDAR Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ günışığı Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 mehmet ali erbil' i hiç sevmem...bazen maliseff kanal dolaşırken rastlıyorum programına ...ordaki çalışanlarına yaptığı şeylerden iğreniyorumm...haklısın arkadaşım sana katılıyorum Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ berceste Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Ince hicivle yola çikip kaba saba soytariliga dönüsmüs bir eglence düskünlügünün batakligindayiz artik... Pespayelik çukurunun dibindeyiz. Öyle bir mezbaha ki kurulan; kurban edilenlerin cellatlari da kurban... Cellat, çaresizligin son kertesinde kendisine hayranlik duyan fukaraya, sakata, naçara takla attirip nafile yalvartarak eglenirken, onun celladi da onun taklalarini izleyip egleniyor. Ama unutmayin: "Yoksullarin gözleri" bu hunharligi izliyor. Elbet bir gün yol, kazaya doyacak. Ve muhtemelen o gün indirilen, sizin pantolonunuz olacak Bu zamana kadar asla o sahsın bir programını bir iki dakika dahi izlemedim..Asla izlemem de .... O sahsın sözde yaptıgı bel altı esprilerine gülenler, alkışlayanlara ve saatlerini onu izlemek ile harcayıp tv başlarında zaman israfı yapan insanlarada hep hayret etmişimdir... Öyle bir hale gelinmiş ki ucuz beş para etmez rezillikleri kayde deger gibi görüp tv basında vakit kaybediliyor ve daha da acısı alkış tutuluyor! İşte güzel Türkiyemin acı tablolarından biri... İnsanların beyni uyuşturuluyor ve bu afyon etkisi yapan programların tiryakisi olunuyor!!! Uyan Türkiye Uyan !!! Ve bu ************ prim verme!!! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Su DaMLaSı Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 aynı kanalda yayınlanan kadının sesi tarzı bir program vardı. dert anlatıcı olarak katılanlara gayet disiplin içinde şart koşuluyordu: "BAŞINIZI AÇACAKSINIZ" göz yaşına boğulmuş nice kadın, fotoğraflarında örtülüyken programda açıktılar. bu kanalda bol reklamı yapılsa da hacı dizisi yayınlanmadı. içeriği uygun görülmedi aynı disiplin içinde. bu kanal her sabah aydın denen şaklabanın ahlak yıkımlarını, kültür yozlaşmalarını alkışlatmalarını izleyebilirsiniz. aynı disiplin içinde. bu kanalda mehmet ali erbilin ağza alınmayacak espiri ve hakaretlerini de hergün izleyebilirsiniz. aynı disiplin içinde. tebrikler atv. iyi seyirler türkiye, aynı disiplin içinde iyi erimeler. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ suheda Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2006 FİLOZOFLARIN AYDINLATAMADIĞI TOPLUMLARI ŞARLATANLAR ALDATIR..Ne güzel bir söz sanırım bir arkadaşımızda bunu imza olarak kullanıyor. Çığırından çıkmış kontrolunu kaybetmiş ****** edasında bir insanın peşinden koşan binlerce insan olursa olacağı budur başka ne denir ki bu konuyla ilgili bilemiyorum,kendimi tek teselli edebildiğim iyikide hiç bir zaman vakit ayırıpta izlememişim bir iyi huyumda bu olsa gerek sırf izlemek olsun diye tv karşısında vakit geçirmeye karşıyım hiç ilgimi çekmiyor bu tip programlar ne magazin,ne kadının sesi,nede şu meşhur evlere toplanıp gelin kaynana programları zaten o kadar bol vakti olan biride değilim. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ berceste Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2006 Düşündüm de bu konuya neden hiç tepki yok... Acaba bu , bu tür olayları içimize sindirdiğimizin bir göstergesi mi? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ suheda Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 İnsanların sanat adına yapılan bu rezilce davranışlara tepki göstermesini beklerken hafta sonu dikkatimi çeken şey hangi kanala zaping yaptıysam M.Ali Erbilin filmleri oynuyordu demekki yaptığını eleştirmek yerine burdan bir reyting kapabilirmiyim düşüncesiyle hareket eden pek sayın meyda mensubu kişiler şahsı sahiplenmiş,hatta aynı programı bir başka kanal satın bile almış şimdi başka bir kanalda sadece kanal adı değişerek aynı şarlatanlıklara devam edecek,daha doğrusu devam edebilmesi için hertürlü zemin hazırlanıyor ve tüm bu ucuz sanat demiyceğim sanatla uzaktan yakından ilgisi dahi olmayan gösterilere karşılık ödenen dudak uçuklatan bedeller ömrünü ilime,bilime adamış insanların hayatı boyunca göremiyeceği paraları bir gecede 2 saatlik programda pantolon indirerek alan bu şahisların topluma katkısı ve faydası nedir? Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ günışığı Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Reklamın iyisi kötüsü yok diyorlar ya..bu da öyle demekkii...ve gerçekten şaşırtıcı bunlar prim yapıyor bu tür programları(paparazzi,kadının sesi,diziler) izlemediğim için kendimle gurur duyorum... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ milli mücadele Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 mehmet ali erbil her zamanki gibi bir kez daha yaptığı insanlık ayıbı ile gündemdeki yerini aldı bu kadar da olamz dedirten erbil bu kez de yevmiyeli olarak adlandırdığı we sırtlarından para kazandığı kişilerin uzuvlarını tüm türkiyeye gösterdi ve bu medya da insanlık ayıbı olarak yer buldu bence bu olay türkiyedeki programların prestijini sarstı bilmem bu konuda siz ne dersiniz Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ berceste Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2006 Evet yaa reklamın iyisi kötüsü olmaz değil mi...Malesef artık bu slogan ve bu slogana uyanlar prim yapar olmuş. Bunların yaptıgı iş nedir hiç bilinmez...Bana kalırsa adeta soytarılık , şaklabanlık yapıyorlar... Fakat onca rezilliğe rağmen hala belli kişiler tarafından saygın bir kişi yerine konuyorlar... Pes yani demekten kendimi alamıyorum... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Gürz Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2006 M.Ali Erbil 'e çok haksızlık etmemek lazım , çünkü o toplumumuzun yarattığı bir çok frenkeştayn' dan biridir... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ thor Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 Kapitalist Bataklık Düzeyi düştükçe reytingi yükselen medya "Showmen" Mehmet Ali Erbil'in ATV'de yayınlanan programında, figüran olarak çıkardığı kişinin pantolonunu indirmesi ile ortaya çıkan durum; tüm toplumu yozlaştırma amaçlı izlenen politikaların, bu politikalar içinde burjuva medyaya biçilen misyonun, reyting (reklam karı) dışında hiçbir değer tanımayan medyanın çarpıcı bir örneğini teşkil etti. Peki kimdi suçlu? Medyanın bayağılıklarla önce ekran başına kilitleyip, ardından figüranlaştırdığı kitleler mi? Onlar mı reytingi yükseltip canavarı azdırıyorlar? Yoksa, onlardan biri olan "zavallı" vatandaş Hilmi içine pijama giymediği için mi suçlanmalı? Ya da "şu medya patronları yok mu" deyip orada düğümü atmak yeter mi? Konu üzerine çok sayıda köşe yazarı Erbil'i eleştiren yazılar yazdı. Kendilerinin içinde bulunduğu medya gruplarına dokundurmalar yapsalar da, elbette bu yazılarda Erbiller'i yaratan bataklığın üzerine cepheden açılan bir savaş asla yoktu. Erbil de "üzülmüş" ki, özrü kabahatından büyük şu açıklamayı yaptı: "Tamamen bir iş kazası. Hilmi içine pijama giymeyi unutmuş. Tıpkı mankenlerin podyumda başına gelen iş kazaları gibi bir şey geldi başımıza. Canlı yayının cilvelerinden biri oldu. Bundan sonra tövbe. Umarım RTÜK anlayışla karşılar." Üzülmüş! Derdi yine reyting, RTÜK'e sesleniyor halka değil. Figüranlaştırdığı vatandaşı suçlaması, bu tövbenin tutmayacağını gösteriyor. Erbil her ne kadar "uç" örnek olsa da, onunla ilgili bir durum da değildir. Burjuva yayıncılık anlayışı, -halkın her türlü eğitimine hizmet etmediği açık olduğuna göre- nasıl şekillenir? Burjuvazi programı yapana der ki, başarılı olacaksın. Bunun ölçütü, reytingtir. Reyting demek, patron için daha fazla reklam, kar demektir. Reytingi yükseltmek, "başarıyı yakalamak" için her yol mübahtır. Şovmenler ekranların kralı olmak için *************** yarışırlar. En fazla ********** yapan, en çığırtkan figüranlarla sahneyi dolduran, *********** sınır tanımayanlar günü gelir, sınırları zorlar. "Pantolonun indirildiği" an bu andır. Bir sonraki adımı, kendi pantolununu indirmektir. Çünkü, reyting her şeydir, kural budur. Çok değil, sadece şu son yıllarda bu tür programlarda yaşanan bayağılıkları gözünüzün önüne getirin, toplumu adım adım çürüten bir çizgiyi açık bir şekilde görürsünüz. Peki bu bir "iş kazası" ise; "iş" ne? Komedi mi? Sahi ne iş yapar Erbil gibileri? Sanat, kültür anlamında hangi yeteneği taşırlar? Hangi sanatsal estetiğin, kültürel değerin temsilcisidirler. Hiç! Sadece konuşurlar. Sululuğu aşan bir bayağılık, dedikodu, spekülasyon, kimin eli kimin cebinde, ******lik, ******lik, kadınlara *****, erkeklere ********... Erbilgiller için çok şey söylenebilir ama, sanat yaptıkları söylenmeyecek tek şeydir. Onlar; halkın yozlaştırılmasında, gençlerin uyuşturulmasında, kızlarımızın ************************, delikanlılarımızın lümpenleştirilmesinde, toplumun bilinçsizleştirilmesinde, ************* zevk duyan bir kendinden geçmişliğin geliştirilmesinde, emekçilerin kendi sorunlarından uzaklaştırılmasında... Burjuvazi tarafından parayla kiralanmış unsurlardır. Burjuvazi, Erbiller'i iki biçimde kullanır. Birincisi, toplumu denetim altında tutma mekanizmasının kültürel-ahlaki boyutuyla, halkı kendi sorunlarından uzaklaştırıp, mücadeleyi düşünemez hale getirmesi ile. İkincisi ise, sisteminin bekaası için bunu yaparken, aynı zamanda da devasa kar amaçlı olarak kullanır. Erbil tarzı unsurlar, bu tür programlar sadece bizim ülkemizde değil, bütün dünyada bilinçli bir politikanın ürünü olarak son yıllarda parlatılmıştır. Yani mesele, sadece yayıncılık, medyanın yozlaşması meselesi değildir; bilinçli bir politikanın ürünüdürler. Bir anlamda "toplum mühendisliği"nin unsuru olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. Halk kitlelerinin sınıfsal bakışının ve mücadelenin en geri olduğu süreçte ortaya çıkmaları da tesadüf değildir. Politikleşmiş, burjuvazinin politikaları karşısında uyanan kitleleri bu tür programlar, bayağılıklarla uyutmak zordur. 1990'larla birlikte kitlelerin içine düştüğü "boşluk süreci"ni kendi ideolojisi etrafından doldurma yoluna giden burjuvazi, birçok araçla birlikte medyayı da etkin şekilde kullanmış ve tüketim toplumuna uygun insan tipleri yaratmıştır. Bu olumsuz anlamda yeni bir kültür, yeni bir insan, yeni bir eğlence anlayışı demektir. Ülkemizde bu yönde izlenen politikaların miladı, 12 Eylül'dür. Erbil tarzı ise dünyayla paralel olarak 90'larda peydahlanmıştır. Şovların, bilgi içermeyen yarışmaların esiri haline getirilen kitlelerin, yönetilmesinin kolay olduğunun bilincindedir burjuvazi. Sadece tüketen, tek düşüncesi o programlardan birine çıkabilmek olan ve o programlarda dayatıldığı gibi, o dizilerde gösterildiği gibi yaşamaktan başka hayata dair amaç taşımayan insan tipleri üzerinde yükseliyor reyting dedikleri canavar! Ve beslendiği bataklık kurutulmadan, Erbilgiller'i beynimize zehirli oklar gibi fırlatan politikalar etkisizleştirilmeden, o politikaların sahiplerinin düzenleri yerlebir edilmeden, halkımız canavarın tehdidi altında olmaya devam edecek. kurtuluş Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ sedelina Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 bu başlığı açmanıza sevındım,bu konuya başka bir başlıkta değinmiştim.. modernleşme buysa,ben modern değilim çağdaş türkiye bu olacaksa bırakın ilkel kalayım uygarlık bu olacaksa bırakın geri kalayım.. bıkaçkez denk geldım ********* espri görünce bırdaha açmadım bile.. o olayı çevreden duydum çok sinirlendım,hele de halkımızın bız onu gerı ıstıyoruz dıye eleştırmeden ağlayıup sızlaması benı üzdü.. m.ali erbıl araba ev verıyor dıye halkın sevgilisi oldu,sankı cebınden verıyormuş gibi.. ülkemızın gençliğinin ilk sosyalleştiği kurum ailede anneye bu görev verılıyor.. annelerımız nerede saçma sapan gelın kaynana ve m.ali gibi vs.. proğramların başında hipnoz olmuş durumda.. siz ağlayın,siz onları düşünün,siz düşünemeyin siz geri kalın;medya patronları sizin reytınglerınızle krallar gibi yaşasın,halkı uyutsun oh ne ala bu halkımız ne zaman uyanacak ya Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ a.y.h.a.n Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 bu başlığı açmanıza sevındım,bu konuya başka bir başlıkta değinmiştim.. modernleşme buysa,ben modern değilim çağdaş türkiye bu olacaksa bırakın ilkel kalayım uygarlık bu olacaksa bırakın geri kalayım.. bıkaçkez denk geldım ********* espri görünce bırdaha açmadım bile.. o olayı çevreden duydum çok sinirlendım,hele de halkımızın bız onu gerı ıstıyoruz dıye eleştırmeden ağlayıup sızlaması benı üzdü.. m.ali erbıl araba ev verıyor dıye halkın sevgilisi oldu,sankı cebınden verıyormuş gibi.. ülkemızın gençliğinin ilk sosyalleştiği kurum ailede anneye bu görev verılıyor.. annelerımız nerede saçma sapan gelın kaynana ve m.ali gibi vs.. proğramların başında hipnoz olmuş durumda.. siz ağlayın,siz onları düşünün,siz düşünemeyin siz geri kalın;medya patronları sizin reytınglerınızle krallar gibi yaşasın,halkı uyutsun oh ne ala bu halkımız ne zaman uyanacak ya özellikle son cümle... hırsızın hiç mi suçu yok m.ali'yi bu hale getiren halkın hiç mi suçu yok halkımız bu kadar seviyesiz,o m.ali'yi geri getirecek kadar bilinçsiz anlamıyorlar mı m.ali artık bitti yapacağı espri kalmadı artık kimseyi güldüremiyor ve güldüremedikçe... bu olayda m.ali'nin eğer bir suçu varsa onu izleyenlerin 2 suçu var Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Haziran , 2006 "bu halkımız ne zaman uyanacak ya" Halkımızın uyanması çok zor.. Emperyalizm, burjuvazi, hakim kesim çağlarca o kadar sinsi o kadar kurnazca uygulkamıştırki bu yöntemlerini; Bir konuda uyansan, diğer bir konu seni bırakmaz. Irk olarak, din konusunda, ahlak konusunda, ücrette, namusta, özel mülkiyette. Daha saymadığım onlarca değer. Nasıl uyansın benim garibanım. Onun tek değeri asgari ücreti. Uyansında onu da mı kaptırsın elinden. Zaten kapıyorlar ya. Elbette uyuyacak garibim. Vatan haini, dinsiz, ahlaksız, özel mülkiyete saygısız, başkasının kazancına gözünü diken mi dedirtsin kendine. Konuşmaktansa uyumak daha iyi !... Yavan ekmektendemi olsun... Burjuvazinin onlarca koruyucusu var maddi manevi... Onu kimler korusun... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ tan_vakti Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2006 Evet, maalesef “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” sloganı yapacaklarımızı anlatıyor. “Bırakın kurumları, toplumsal bir seferberlik ilan edelim.”diyenler varsa, dostane bir tarzda, kırıcı değil, yapıcı olmalıdır. Bireysel kurtuluş değil toplumsal bir kurtuluş gerekmektedir. saygılarımla Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Damien Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 26 Haziran , 2006 halkın uyanması zor. zaten hepimiz uyutuluyoruz. o derece uyutuluyoruz ki, memkeletimizin; hadi memleketi de bırakalım dünyanın nice sorunlarını unutucak, elalemin saçıyla kılıyla kıyafetiyle arabasıyla uğraşıcak derecede uyutuluyoruz. bu uyutma taktiği de, günümüzün kapitalist anlayışnda, tüketim toplumu doğrultusunda uygulanagelen bi taktik. özellikle, üretime sahip kitlelerin ellerinde medya organları bulunuyosa, siyasi iktidarlar da bu kişiler tarafından itekleniyosa, o zaman orda uyuyan ve uyutan vardır! uyanıklar zaten uyutanlardır!! Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.