Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Osman Öztunç - Üsküdar Ellerin buz Yüzün soğuk Sesin boğuk Rengin kaçmış Karmı yağdı sokaklara Üşüdünmü ah üsküdar Sen de mi sahipsiz yorgun Boynu bükük kaldın söyle Ben kaçarım kuralsızca Sen yanarsın ah üsküdar Üsküdar üsküdar üsküdar yanıyor Üsküdar yanıyor Üsküdar yanıyor ben aranıyorum Meydanlarda gümbür gümbür Kavgalar döner gülüm Olmuşum üç beş puştun katili Radyolar beni söyler Gazetelerde adım var Parkamın derdinde üç beş **** Öldür öldür öldür öldür hergün senin derdindeyim Yüreğinden sök at beni hergün seni düşünmekteyim Ne olur bir sabahta silahsız süngüsüz uyansak Uzansak yağmurlara baharları ıslatsak Takılmasa peşimize adımlar Sıradan insanlar olsak Tastaki su Gökteki kuş Paylayan mermi Gülen kız Hepsi yalanmış Yalan üsküdar Yar hayal meyal aklımda Yollar uzun Gelmez diyorlar Ciğerlerim paramparca Vakit tamam Tamam üsküdar Üsküdar üsküdar üsküdar yanıyor Üsküdar yanıyor Üsküdar yanıyor ben aranıyorum Meydanlarda gümbür gümbür Kalvgalar döner gülüm Olmuşum üç beş puştun katili Radyolar beni söyler Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> 18 yaş çağlarımdır Sokaklarda bu ilk kalvgam Girdim delice dövüştüm Kimseye bir şey sormadan İki can bir beden olduk Bulmuştum o gün sevdamı Beynimi tırmalıyordu Okuduğum o son kitap Yan çizdim Yan çizdim Jandarmaya hürriyete Çok sevdiğim bir millete yan çizdim Yan çizdim yan çizdim Başım döndü Vurdunm öldü Sebep oldum adalete Yan çizdim Uzun tren raylarında Yanıyordu son bir ışık Alıp götürdüler seni Çaremd cok uzaklarda 18 yaş iljk cıgaram Ağlıyordum Gülüyordun Kurtuluş var var diyordu Okuduğum o son kitap Yan çizdim yan çizdim Hem anama hem babama Karıma kızgardaşıma yançizdim Başım döndü vyrdum öldü Sebep oldu adalete yan çizdim Gidiyorum Sizin olsun öz yurdum Ben kudurdum Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Kerkük Elden Ele Düştü_Mustafa Yıldızdoğan Orada yapayalnızlar Yanan onlar tüten benim Geceleri içim sızlar Bülbül gibi öten benim Ele düştü,ele düştü Canıma velvele düştü Kerkük elden ele düştü Varım amma yiten benim Nerdeysin hey anayurdum Sen varsın diye uyurdum Burda ne hayaller kurdum Rezil rüsva biten benim Ele düştü,ele düştü Canıma velvele düştü Kerkük elden ele düştü Varım amma yiten benim Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 MİLLİ ŞUUR VE MİLLİYETÇİLİK Dünya üzerinde insan toplulukları milletler halinde yaşamaktadırlar. Her millet kendi özelliklerini korumaya, geliştirmeye gayret etmekte ve kendi topluluğunu diğer milletlerden daha ileri, daha yüksek, daha refahlı yapmaya çalışmaktadır. Milletler arasındaki bu rekabet ve karşılıklı yarışma, milleti meydana getiren insanların müşterek duygular halinde birleşmeleri ve müşterek bir milli şuur etrafında toplanarak kendi toplum varlıklarını belirli hedeflere yöneltme şuuruna sahip olmalarıyla mümkündür. Milletlerin faaliyetlerinde, yükselmelerinde ve kendi toplumlarını refaha kavuşturmak, geliştirmek çabalarında Milliyetçilik şuuru ve Milliyetçilik duygusu başlıca tesir yapan faktör olmaktadır. Milliyetçilik duygusundan yoksun olan bir toplumun millet manzarası göstermesi mümkün değildir. Milliyetçilik duygusuna sahip olmayan, milli şuura sahip olmayan bir topluluğun bir arada yaşaması mümkün değildir. Böyle bir duygudan ve şuurdan mahrum toplulukların dış olayların en ufak bir tesirine karşı kendilerini koruyamadıklarını, hatta dış tesirler olmasa dahi kendi kendilerine dağıldıklarını ve belirli vasıfları olan, belirli hedefleri olan bir topluluk hüviyetinden çıktıklarını görmekteyiz. Türk Milletinin yükselmesi ve tehlikelerden korunması, Türk Milletini meydana getiren kişilerin teken teker milli şuur sahibi olmasına ve kalplerinin millet sevgisi, vatan sevgisi ile çarpmasına bağlıdır. Bunun için milli doktrin Dokuz Işık'ın birinci ilkesi olarak Milliyetçiliği koymuş bulunmaktayız. Şüphesiz burada bahis konusu edilen Milliyetçilik Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği ne demektir? Türk Milliyetçiliği, Türk Milletine karşı beslenen derin sevgi, bağlılık duygusunun, müşterek bir tarih ve müşterek hedeflere yönelme şuurunun ifadesidir. Türk Milliyetçiliği insani duygularla beslenen bir anlayıştır. Türk Milliyetçiliği kin ve garazı esas almayan, sevgiyi esas alan bir düşünce tarzıdır. Milliyetçilik; milletini sevmek, .vatanını sevmek ve milletinin tehlikelere karşı korunması için her fedakârlığı göze almak duygusu ve düşüncesidir. Türk Milliyetçiliği bütün Türkleri kardeş sayan bir düşüncedir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve kendisini Türk Milletinin bir mensubu kabul eden herkesi kardeş sayan bir düşünce ve görüştür. Türk Milliyetçiliği Türk Milletinin gözüyle olayları görmek ve değerlendirmek zihniyetini ifade etmektedir. İster Türkiye içinde olsun, ister Türkiye dışında olsun, cereyan eden her olayın Türk Milletine zarar getirmemesini istemek, düşünmek ve bunun için çalışmak duygusu ve şuuru, Türk Milliyetçiliği'nin bir başka ifadesidir denilebilir. Bunun yanı sıra Türk milletinin gerek Türkiye'de meydana gelen gerek Türkiye dışında meydana gelen olaylardan azami ölçüde yararlanmasını istemek, meydana gelen her olayın Türkiye'ye azami ölçüde yarar sağlamasını düşünmek ve bunun için çaba harcamak da Türk Milliyetçiliğinin bir gereği olarak görülmelidir. Millet tarifini ele almakta Türk Milliyetçiliğini belirlemek için yarar vardır. Türk Milleti dediğimiz gerçek nedir? Bugün Türk Milleti dediğimiz gerçeği şu şekilde tarif etmek mümkün. Müşterek bir tarihten gelen ve müşterek bir tarih şuuruna sahip bulunan, aynı dine mensup, aynı kültürle yoğrulmuş, aynı devleti kurmuş, yaşatmış Ve bugün de aynı devletin sahibi ve aynı devletin bayrağı altında ve sınırları içinde yaşayan insan topluluğu Türk Milletini teşkil etmektedir. Yani Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve Türklüğü benimseyen, aynı kültürle yoğrulmuş, aynı dine mensup insan topluluğu bugünkü milletinizi meydana getirmektedir. Türk Milletinin tarifi bu çizilen çizgilerin dışına da taşmaktadır. Türk Milleti büyük bir millet olduğu için bugün dünya üzerinde geniş sahalara yayılmış ve dağılmıştır. Bugün dünya üzerinde yaşayan aynı dine mensup, aynı tarihe mensup ve aynı dili konuşan Türk topluluklarının sayısı yüz yirmi milyon civarında tahmin edilmektedir. Bunların ancak üçte biri Türkiye sınırları içinde bulunmaktadır. Bugünkü Türkiye sınırları dışında kalan Türkleri Türk Milletinden saymayacak mıyız? Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti sınıfları dışında kalan Türkler de Türk Milletindendir. Onlar da Türk Milleti deyiminin içindedirler. Ancak Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalan Türkler başka topraklarda, başka milletlerin idaresi altında bulunmaktadırlar. Bugün dünya üzerinde biricik bağımsız Türk Devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti bulun' maktadır. Türkiye Cumhuriyeti bütün Türklük meselelerinin sahibi ve temel varlığıdır. Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci planda ele alınması ve korunması, yüceltilmesi başlıca konuyu teşkil etmelidir. Türk Milletinden olmak; Türk Milletini sevmek ve Türk Devletine sadakatle hizmet aşkı taşımak, vatana bağlılık duygusu içinde bulunmak ve Türk Milletinin yükselmesi için elinden gelen her fedakârlığı yapmak ve çalışmak duygusu ve şuurudur. Bu duygu ve bu şuuru taşıyan, herkes Türk'tür. Kalbinde yabancı başka bir milletin özlemini, özentisini taşımayan, kendisini Türk hisseden, Türklüğü benimseyen ve Türk Milletine, Türk Devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk'tür. İşte Türk Milliyetçiliğinin temel görüşü budur. Bu görüş ışığında olayları değerlendirmek zorunluluğu vardır. Türk Milliyetçileri sadece Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan Türklerle m i ilgilenecektir? Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kalan Türklerle münasebetlerimiz ve bunlara karşı tutumumuz ne olmalıdır? Bu sorulara verilecek cevap şudur: Türk Milliyetçiliği, dünya üzerinde nerede Türk varsa onlarla ilgilidir. Onlara karşı derin bir sevgi ve ilgiyle doludur. Dünyanın neresinde Türk varsa bu Türklerin iyi durumda olmaları, bu Türklerin yükselmeleri, korunmaları, kendilerine mümkün olan her çeşit yardım ve desteğin sağlanması Türk Milliyetçiğinin şaşmaz düsturudur. Ancak Türk Milliyetçiliği Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında bulunan Türklerle ilgisinde ve münasebetlerinde, bu ilgi ve münasebetlerin Türkiye Cumhuriyeti'ni tehlikeye sokmayacak, Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar vermeyecek şekilde yürütülmesi prensibini esas alır. Türkiye Cumhuriyeti'ni tehlikeye sokacak, Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar verecek durumlarda her şeyden önce dünyada biricik bağımsız Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni tehlikelerden kollamak ve her çeşit zarara karşı onun gözetilmesi Türk Milliyetçiliğinin esas görüşünü teşkil etmektedir. Bugün yirminci yüzyılın son çeyreğinde dünya üzerinde insanlık büyük merhaleler kat etmiş bulunmaktadır. İnsan Hakları Beyannamesi hemen bütün devletlerce kabul edilmiş ve imzalanmıştır. Birleşmiş Milletler Anayasası bu teşkilata üye olan bütün devletler tarafından kabul edilmiş ve imzalanmıştır. Bu iki önemli vesikanın kabul ettiği bir insanlık ilkesi vardır. Bu insanlık ilkesi her milletin kendi kendisini idare etme hakkına sahip olduğu görüşüdür. Sel! Determinasyon denilen, her toplumun, her milletin kendi mukadderatına kendisinin hâkim olması görüşü İnsan Hakları Beyannamesinde ve Birleşmiş Milletler Anayasası'nda yer almış olan mukaddes bir hak teşkil etmektedir. Bu hakka dayanarak bugün Afrika'da ve Asya'da birçok insan toplulukları yeni devletler. Yeni milletler halinde sahneye çıkmakta, bağımsızlıklarını ilan etmektedirler. Bugüne kadar tarihte hiç bir zaman devlet olmamış, devlet kurmamış olan birçok Asyalı ve Afrikalı insan toplulukları yeni milletler. Yeni devletler halinde sömürgeci devletlerden bağımsızlıklarını almışlar ve Birleşmiş Milletlere üye olmuş bulunmaktadırlar. Tarihte belirli bir medeniyetleri dahi kaydedilmemiş olan birçok insan toplulukları Self Determinasyon prensibine dayanarak bağımsızlıklarını alıp yeni devletler halinde hürriyetlerine kavuşurlarken Türkiye sınırları dışında yaşayan Türklerin bu haklarının teslim edilmemesi nsanlık bakımından yüz kızartıcı bir durumdur. Her milletin kendi mukadderatına hâkim olmak mukaddes hakkı olduğu gibi, başka milletlerin boyunduruğu altında sömürgesi olarak yaşayan Türk topluluklarının da, İnsan Hakları Beyannamesi'nin, ön gördüğü kendi mukadderatlarına hâkim olmak “Self Determinasyon” haklarını kullanmak kutsal haklardır. Türklerin de bu haklarını ortaya koymak her şeyden evvel yüksek insanlık vazifesinin bir gereğidir. Bu bakımdan biz Türk Milliyetçiliğinin bir diğer görevi olarak başka milletlerin sömürgesi durumunda yaşatılan Türk topluluklarına Birleşmiş Milletler Anayasa'sında, yer almış olan İnsan Hakları beyannamesinde yer almış olan, Self Determinasyon hakkının tanınmasını bir insanlık vazifesi olarak ileri sürmekteyiz. Ve bunu söylemeyi bir vazife saymaktayız. Bunu söylememiz başka milletlere düşmanlık ifadesi değildir. Kendi milletimizin insanca yaşama haklarını istemektir. 1nsanca yaşama hakkı istemek bir insanlık vazifesidir. Şimdiye kadar birçok Türk Aydınları bunu ifadeden dahi çekinmişlerdir. Burada ilan ediyorum! Kendini bilen her Türk bu gerçeği her yerde ifade etmelidir. Herkese bunu anlatmalıdır. Bahse konu olan bu Türk topluluklarını kendi sömürgeci tutumlarıyla esir olarak tutan milletlere de bunu açıkça söylemeli ve insanlık duygusuna insanlık haysiyetine aykırı olan bu davranıştan 'onların vazgeçmesinin, her şeyden önce kendilerini yükselteceğini onlara anlatmalıdır. Yurdumuzda iç politika mücadeleleri, politika menfaatleri dolayısıyla Türk Milletinin yüksek davaları çiğnenmiştir; zarara sokulmuştur. Türkiye' do Turancılık görüşü hakkında yalan yanlış iddialar ortaya atılmış ve Turancılık düşüncesi, Turancılık fikri kötü, zararlı bir düşünce olarak Türk Milletine tanıtılma yoluna gidilmiştir. Yunanlılar için Enosis neyse, Ruslar için Panislavizm neyse, Almanlar için Alman Birliği neyse, Araplar için Arap Birliği neyse, İranlar için Panaryanizm neyse, Türkler için de Turancılık odur. Ruslar için suç ve kusur olmayan, Almanlar için suç ve kusur olmayan, Yunanlılar için suç ve kusur kabul edilmeyen, Araplar için suç ve kusur kabul edilmeyen daha birçok milletler için suç ve kusur kabul edilmeyen kendi milletinden olan İnsanların kölelikten kurtulması ve yakın kültür birliği İçinde, yakın işbirliği içinde bir varlık haline gelmeleri düşüncesi, Ülküsü Türkler için neden kötü gösteriliyor? Neden bir suçmuş gibi Türk kamuoyuna takdim ediliyor? Hiç şüphesiz bunu yapanların bir kısmı kendi haris siyasi menfaatleri için Türk Milletinin bu büyük Ülküsünü istismar etmişler, kötülemişlerdir. Diğerleri ele Türk düşmanlarıdır, Yabancı kölelik rejimlerinin içimize sokulmuş kölelik tellallarıdır ki, bunların başında komünistler gelmektedir. Bunlar Turancılık düşüncesinin baş düşmanıdır. Her yerde bu fikri gülünç göstermeye, bu fikrin Türkiye için tehlikeli olduğunu göstermeye çalışarak Türk Milletinin gücünü meydana getiren milli düşünceyi tahrip etmek çabasını göstermişlerdir, Milliyetçilik, Türk Milletine karşı beslenen derin sevginin ifadesidir. Kal binde başka bir ırkın gururunu taşımayan ve kendisini samimi olarak Türk hisseden ve Türklüğe adayan herkes Türk'tür. Biz; Türk Milletine mensup olduğumuza göre, bu milletin içinden çıkmış insanlar olduğumuza göre, elbette ki kendi milletimize karşı derin bir bağla bağlı olacağız ve bu milletin yükselmesi için, bu milletin haklarının daima her çeşit tesirlerden uzak, her şeyin üstünde bulundurulması için çalışmayı görev tanıyacağız, İşte bu sebeplerden dolayı bizim milliyetçiliğimiz, Türk Milletine karşı duyulan derin, köklü bir sevgi ve Türk Milletinin içinde bulunduğu müşkül durumdan bir an önce, en modern, en ilmi metotlarla çıkarılarak en kısa yoldan modern uygarlığın en ön safına geçirilmesini sağlamak duygusundan kuvvet alır. Milliyetçiliğimiz başkalarına karşı kin, garez duygularıyla beslenmez. Demek ki, Türk Milliyetçiliği, Türk Milletine karşı duyulan derin sevgi, bağlılık ve onu güç durumdan kurtarıp, kuvvetli, her çeşit korkudan, baskıdan uzak, şerefiyle yaşayan, müreffeh, mutlu ve modern ugarlıkta en ön safa geçmiş bir hale getirmek isteği bu isteğin yarattığı duygudur. Birinci prensibimiz olan Milliyetçiliğimizin özet olarak tarifi budur. Bunun yanında Türkçülük kelimesini de ilave ediyoruz: Milliyetçiyiz, Türkçüyüz. Neden Türkçüyüz? Çünkü milletimiz Türk Milletidir. Türkçülük ne demektir? Türkçülük, Türk Milletinin hayatının her safhasında yapacağı her şeyin Türk ruhuna, Türk geleneğine uygun olması ve Türk'e yararlı olması amacının, fikrinin ön planda tutulmasıdır. Türkçe konuşacağız, Türkçeyi daima her şeyin üstünde tutacağız. Yapılacak her işte Türklük ruhuna, Türk'ün özelliğine uygun ve Türk Milletine yararlı olması şartını göz önünden kaçırmayacağız. Türkçülüğün de kısaca tarifi budur. Birinci prensibimiz olarak aldığımız Milliyetçilik ve Türkçülük, kısaca yaptığımız bu izah ve tarifle işte bu şekilde ortaya konmuş oluyor. YÜCE BAŞBUĞUMUZDAN Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Kızıl Elma_Mustafa Yıldızdoğan Aşkınla yanarım yanarım sönmem Dünyayı verseler bu aşktan dönmem Seni görmek için yaşamışım ben Ben seni görmeden ölmem ölmem Kızıl Elma... Tanrı dağlarına düşerken gölgen Deli tay gönlüme vurulurmu gem Seni görmek için yaşamışım ben Ben seni görmeden ölmem ölmem Kızıl Elma... Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 coook seyler asilmiz belli ne demek istiyorsun sen? bu başlıkta sana bir gönderme yaptığımı hatırlamıyorum garip garip yorumlar yapma yorum yaptıkların yada burun kıvırdıkların "bizim" Ülkümüzün şarkıları bu nedenle dikkatli ve duyarlı ol yorumlarında Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Aşık Sefa-i_Gözlerin Varya Eşiğinde öldüm sende dirildim O kapıya sattı gözlerin varya Çiğnedikçe yolalrına serildim Dağdan dağa attı gözlerin varya... Gönül sekişine kurban olduğum Kekik kokuşuna kurban olduğum Kafir bakışına kurban olduğum Beni deli etti gözlerin varya... Bir dem kudret gizli binde görünen Sefai'm sendedir bende görünen Ey güzel sen misin sende görünen Benim için bitti gözlerin varya... Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Birader Ey güzel insan,benim canım kardeşim Tek tabancasın bu arlar Dostların vardı senin,sevdiğin bir kız Nerdeler şimdi,neredeler Bir sen ağlarsın birde martılar Yalnızlığına senin Fişlenmişsin,senide bitirirler dostum Haydutlar kol gezer bu şehirde Sen benim çocukluktan arkadaşımsın ulan Sen gardaşımsın ulan Seni tek başına bırakamam birader Gel ölelim beraber Bu şehir şehirlerin hayırsısıdır Toprağı suyu değişmeli İnsanı insanların uğursuzudur Sonuna kadar savaşmalı Bir sen yanarsın birde namlular Hürriyet sevdana senin Mimlenmişsin,onlar seni ısırmadan Sen onları yemelisin Sen benim çocukluktan arkadaşımsın ulan Sen gardaşımsın ulan Seni tek başına bırakamam birader Gel ölelim beraber Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Devlet Ki Allah’ın Osman’a verdiği devlet Sayesinde dünya mamur olacak Devlet ki bayrağı altında yıllar Saadetle dolu ömür olacak Devlet ki ilk işi harabelerle Kırık gönülleri tamir olacak Devlet ki haksızın sırtına kırbaç Haklının omzuna samur olacak Osman’ın gönlüne düşen kıvılcım Asırlar boyunca Münir olacak Onda dikenlikler lale bahçesi Onda çirkinlikler dumur olacak Devlet ki ilk işi harabelerle Kırık gönülleri tamir olacak Devlet ki haksızın sırtına kırbaç Haklının omzuna samur olacak Devlet ki banisi Osman bey gazi Onu cümle cihan tanır olacak Onun devletinde insan kendini Asrı saadette sanır olacak. Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Adı Türk Yanar yürek yanar sönmez su ile Derdime deva bulayım hu ile Yakılmamın gerekçesi şu ile; Yüreği Türk, lisanı, görüşü Türk Mızrabını sazına vuruşu Türk Saçı Türk, sakalı, duruşu Türk Dediler ki : "biz bu ruhu atak" başbuğum "Atak atak hainleri tutak" başbuğum Bedenim ruhumun kölesi imiş İnancım ömrümün çilesi imiş Türklüğüm başımın belası imiş Dediler "bu Türktür başa dert olur" "Adım attığı yer ona yurt olur" "Kurt eli, ta ezelden kurt olur" Düşündüler ki : "biz bunu yiyek" başbuğum "Yiyek yiyek sonra şehit diyek" başbuğum Söz-Müzik: OSMAN ÖZTUNÇ Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Osman Öztunç >> Ölüm Şarkısı Gün Doğacak Gün Doğacak Gün Doğacak Gün, Gün Doğacak Gün Doğacak Gün Doğacak Gün, Çıkma benim bahtı karam gece yarısı, Yağar yağmur rüzgar söyler, Ölüm Şarkısı, Çıkma benim bahtı karam gece yarısı, Yağar yağmur rüzgar söyler, Ölüm Şarkısı, Sevda gözünü gül korur vaay vay, Sağ yanımı dar ağacında, Bir yanıma ferman vurur ooooff, Hilal yıldızlar kucağında Sevda gözünü gül korur vaay vay, Sağ yanımı dar ağacında, Bir yanıma ferman vurur ooooff, Hilal yıldızlar kucağında Gün Doğacak Gün Doğacak Gün Doğacak Gün, Gün Doğacak Gün Doğacak Gün Doğacak Gün, Lanet olsun ,Lanet olsun kara ellere, Sırtımıza coplar indi hergün kaç kere. Lanet olsun ,Lanet olsun kara ellere, Sırtımıza coplar indi hergün kaç kere. Şu sevdamı Allah bilir vaaay vay, Sağ yanımı hal nazarında Asın beni kim ne bilir vaay vay Çamlıbel'in Mal Pazarında, Şu sevdamı Rabbim bilir vaay vay, Sağ yanımı hal nazarında, Asın beni kim ne bilir ooof, Çamlıbel'in Mal Pazarında Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Cinayet Var Otogarda cinayet var Ne ambulans ne polis var Vuruldum düştüm yerlere Üzerime yağmakta kar Arkadaslar gelmediler Sen gel sevdiğim Sen gel sevdiim Sen gel sevdiğim Üzerime gazete ört ki Uyuyacağım Uyuyacağım Uyuyacağım Haydutlar el ele verip Etrafımı cevirdiler Yüzleri çirkin adamlar Her yanımdan ateş açar Herkes bir yere kacar Sen gel sevdiğim Sen gel sevdiğim Sen gel sevdiğim Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Senin İki Yüzün Var Gülüm gülüm Senin iki yüzün var Biri güler birinde hüzün var Adı bensem gönlündeki azabın Unut bitsin bu ızdarabın Seni sevmem sana elemse kederse eğer Çekilirim görünmeze bilinmeze bulunmaza İçerime kan akıtıp ruhumu aşkınla yakıp Tüter tüter uzaklaşırım Meczup gönlüm sende ne arardı ki? Senden başka kimi vardı ki? Ne tuhaf bu ne acaip ne garip? Ayrı ayrı kaldık muzdarip Yüreğinde başka aşkın acısı varsa Çekilirim görünmeze bilinmeze bulunmaza İçerime kan akıtıp ruhumu aşkınla yakıp Tüter tüter uzaklaşırım Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Yarınım Yok Ben suçluyum bilirim Türkülerim susmadı Ne bıçaklar değdide Sözlerimi kesmedi Ne bıçaklar değdide Şiirimi kesmedi Ah bu bildim bileli Gecem günüm çileli Bugünüm hep belalı Yarınım yok unutma Her kelime her hece Burda kalsın böylece Beni unut bu gece Yarınım yok unutma Bir yağmura bıraktım Göz yaşımı kanımı Artık hazin ve dağlar Sardı dört bir yanımı Yolcu gibi gör beni Uzaklara sür beni İstersen sen vur beni Yarınım yok unutma Ölümcül bir yaram var Ne günüm ne sıram var Kısacık bir sürem var Yarınım yok unutma Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 >> Osman Öztunç >> Tecnis Defolsun, defolsun Bir tambur bir defolsun Utanmayan suratlar Yanımızdan defolsun Sandıklarım, sandıklarım Açılsın sandıklarım Hayvandan beter çıktı İnsandı sandıklarım Kansıza, kansıza Kurşun gire kansıza Ne söylesen kar etmez Vicdansıza, kansıza Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Osman Öztunç >> Susmam Ben Bir çocuk yumruklar göğün yüzünü Yıldızlar birer birer dökülür güzel Sesim yokluğumdan daha mı ağır Ufkumu karartan bıçaksa güzel Ya konuş bir kalbi ayağa kaldır Alda yırt yahut ta boş suretimi Vallahi gücenmem,billahi küsmem Yeter ki sus deme,ölürüm susmam Namlu görmüş ceylan gibi Şahlanan küheylan gibi Kükredim bir arslan gibi Susmadım,susamam,susmam ben Yüzülse de bu derim İp olsa da kaderim Yine seviyorum derim Susmadım,susamam,susmam ben Korkuyorum gülüm,gülüm Kıyacaklar sana gülüm Ben ölümden korksa idim Burada olur muydum gülüm? Dışarılar zemheri ne durursun gülüm Rüzgarlara vurulursun,kurursun gülüm Sığınacak bir rüyam da yoktur yalnızım Eline düşmüşüm kör vakitlerin Ve sokaklar tenha,ben ben silahsızım Göğsü tekmelenmiş bir çocuktu her yan Ya konuş bir kalbi ayağa kaldır Alda yırt yahut ta boş suretimi Vallahi gücenmem,billahi küsmem Yeter ki sus deme,ölürüm susmam Namlu görmüş ceylan gibi Şahlanan küheylan gibi Kükredim bir arslan gibi Susmadım,susamam,susmam ben Yüzülse de bu derim İp olsa da kaderim Yine seviyorum derim Susmadım,susamam,susmam ben Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Osman Öztunç >> Dağlara Çıkmanın Zamanıdır Zulme çatıp zalimle dövüştüğüm Dertlenip te telaşına düştüğüm Bağrımı yarıp ta kabir eştiğim Dağlara çıkmanın tam zamanıdır Ululardan bir kutlu ferman ola Ferman ola derdime derman ola Vur yiğidim vur ki vatan var ola Kuşlar ölmüş karanfiller kurumuş Sevdiğimin gözünü yaş bürümüş Yiğitlerim pusaklanıp yürümüş Dağlara çıkmanın tam zamanıdır Hünkarımdan bir kutlu ferman ola Ferman ola derdime derman ola Vur yiğidim vur ki vatan var ola Ağlayıp ta dizlerimi dövdüğüm Yana yana etrafında döndüğüm Ben gidiyorum ver elini sevdiğim Dağlara çıkmanın tam zamanıdır Aslan beyden bir kutlu ferman gele Ferman gele derdime derman gele Vur yiğidim vatan kalmasın ele Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Mustafa Yıldızdoğan Türkü Sev Yüreklere yağmur ol Umutlara umut kat Toprak gibi sevgi dol Kini nefreti kır at Dedem korkut misali Hacı Bektaş-ı Veli Sevgi birlik temeli Yunus'ta sevgi seli Türkü söyle türkü sev Türkülerle sevdalan Yerden göklere kadar Bayrak gibi dalgalan Ayrılıkta azap var Birlikte rahmet yavrum Hava gibi su gibi Hürriyet nimet yavrum Sevgi ocağı okul Bitsin dertler elemler Barış dolu ülkemde Sevgi yazsın kalemler Türkü söyle türkü sev Türkülerle sevdalan Yerden göklere kadar Bayrak gibi dalgalan Alıntı
Φ ılgın_ülküm Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Mustafa Yıldızdoğan >> İşte Buna Yanıyorum Ömür boyu böyle mutsuz Güzelliğin solacak ya İçindeki fırtınalar Hep içinde kalacak ya İşte buna yanıyorum Hayat hüzün, gülüşü yok Bir hayat ki sönüşü yok Pişmanlığın fayda vermez Bu gidişin dönüşü yok İşte buna yanıyorum Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Türkiyem_Mustafa Yıldızdoğan Baş koymuşum Türkiyemin yoluna Düzlüğüne yokuşuna ölürüm Asırlardır kır atımı suladım Irmağının akışına ölürüm Sevdalıyım yangın yeri bu sinem Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem Pınarlardan su doldurur Eminem Mavi boncuk takışına ölürüm Düğünüm, derneğim, halayım, barım, Toprağım, ekmeğim, namusum, arım Kilimlerde çizgi çizgi efkarım, Heybelerin nakışına ölürüm. Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Mektup_Mustafa Yıldızdoğan Ya işte böyle gözüm, bakıyorum da şunlara , şaşıyorum. Canım sıkılıyor, Allah canımı alsın. Zengin babaları sayesinde, lüks arabalarla, gündelik sevgili değiştiren, aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum. Kızdığım gibi de acıyorum. Bana ne diyemiyorum işte. Takıyorum kafama. Bölüyorum uykularımı. Çünkü bu gençlik bizim bizim.. Anlat anlat diyorsun ya ikide bir, yaralı yüreğimle yaralamak istemezdim seni. Ama sevda ne demek, ama gönül ne demek, vefa ne demek ve ben seni nasıl sevmişim vay vay ki vay. Ben , insanların toprakla haşır neşir olduğu, çocuklarına helal lokma için terlerini toprağa akıtan,eli nasırlı mı nasırlı, yüzü güneş yanığı, gönlü ezelden yanık, güneşin toprakla öpüştüğü, buram buram dert, buram buram hasret, buram buram sevda kokan, hürriyet sevdalısı milyonlarca gençten biriyim. Anam, abdestsiz göğsünü vermemiş bana,ola ki Allah'a ola ki Vatana, ve ola ki sevdiklerine ihanet eder diye. Anamın ak ve helal sütünden midir nedir? Vefasızlığın v' si yoktur kitabımızda. Hele güzelim sevdiğini yarı yolda bırakmak nankörlüğün ve namertliğin en adisi budur işte. Gönül dersen gönül, yürek dersen yürek, aşk dersen aşk, bırak duygularımı yüreğimde. Yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah. 18'inde deli taylara benzer kızlarımız, geçit vermez yüce dağ gibi heybetli, şahin bakışlarında mertlik ama yufkadır yürekleri. Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı onlar ki sevdiklerine gün gibi, güneş gibi sadık, kardelen çiçekleri kadar sabırlı, ki onlarda iffet, ki onlarda edep. Onlar sevdiler mi başka severler güzelim. 21.asırda ne Karacaoğlan' ı ne Köroğlu' nu ne de Ferhat'ı aratır yiğitlerimiz. Gönül, bu ya hep ulaşılmaz, erişilmez dallara bağlanır. Çile ise çile dert ise dert, pes etmek mi asla. Ve yiğitliğin kitabı yazılmaz gülüm. Yiğitlik yürekte gönülde gizlidir. Yiğitlik sadece bilekte değil. Bizi biz eden bizi farklı kılan bu düşüncemiz bu gönlümüz. Çünkü biz sevdiğimizi iki öpücük niyetine değil, Allah'ın bir emanet kuşu bilip,bir ömür boyu aynı yastıkta bir ömür sürmek için severiz. Ben sevdiğime gel dediğim vakit dağları yırtıp gelen, git dediğim vakit kaşlarını çatmadan, arkasına bakmadan gidendir. Zannetme ki korkudan, edepten, gönülden, sevgiden. İşte güzelim, diyorum ya iki de bir, gönül dersem gönül, yürek dersem yürek, aşk dersem aşk, bırak duygularımı yüreğimde, yüreğimde bul kendini. Gel gör ki nasıl sevmişim seni vah vah. Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yandı Yürekler Yandı_Mustafa Yıldızdoğan Kurtlar puslu havada, Toplandı Ankara’da Giden heybetli Çınar Milyonlarsa arkada Vatan millet aşkına Geçen çileli ömür Yatak yorganda değil Çınar ayakta ölür Neyler Kerkük'te Türkmen Türkistan neyler onsuz Sabır ver yüce Mevlam Kaldık başsız ve kolsuz Yandı yürekler yandı Yağan kar ile sönmez Milyonlar bir ağızdan Diyor Başbuğlar ölmez. Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Saçların_Mustafa Yıldızdoğan Söküp atılmıyor bende mi kusur? Doğarken kök salmış öze saçların. Bir kara sevda ki ya büyü ya sır, Sığmıyor kaleme,söze saçların. Örgüde bir başka,düzde bir başka, Gizlendiği zaman nazda bir başka Omuzda bir başka yüzde bir başka Kirpik olmuş inmiş,göze saçların İpekten sırmadan, tel tel yaratmış Telini bir ömre bedel yaratmış Sanki Vasfi için özel yaratmış Dört mevsim bir başka taze saçların. Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 O Garibim_Mustafa Yıldızdoğan İrkilme beni görünce Yar ben yine o garibim Araya hasretlik düştü Sor ben yine o garibim Sen çiğnedin ben yükseldim Yer diye gökleri deldim Kurtar,öldür diye geldim Vur ben yine o garibim Hayati'yem etme çalım Ölürsem sana vebalim Düşman mıyız be hey zalim Gör ben yine o garibim. Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2006 Yalnızım_Mustafa Yıldızdoğan Ne karşımda duran olur Ne peşimde yoran olur Ne halimi soran olur Kapım hasret vurulmaya Yalnızım yapayalnız. Gönül artık son gişede Ne Fatma’da ne Ayşe’de Unutuldum bir köşede Sorulmaya sorulmaya Yalnızım yapayalnız. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.