Φ Canraşit Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Hayir bu bir vicdan degildir. Sadece bilincaltina yerlesmis ogrenilmisi otomatikman alisilagelmis olarak uygulamaktir. Bilmeyi de bilinci de icermez. Kişinin Vicdanı nedenini bilmeksizin ve bilmeden sızlamaz mı ? Vicdan sızlaması yalnızca küçük bir azınlığa ait midir ? Öyleyse bu deyim neden var ? Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Öyle olsa tüm toplum çökerdi. Hangi toplum cokmemis. Ayrica "cokmek" derken, core faith insanoglunun sosyo-psikolojik bir sorunudur. Ayrica birey olmasini da onler. Cunku core faithine biatcidir. Kendi varliginin farkinda ve bilincinde degildir. Yasayan degil; yasatilandir. O degerleri degil; degerler onu yonlendirir. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Core faith Another important factor of human behavior is their “core faith”. This faith can be through religion, philosophy, culture, or personal belief and often affects the way a person can behave. Core faith – The person's set of beliefs, like religion, philosophy, etc. Provided, sometimes subconsciously, by their family, peers, social media, and the society where they live. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Hangi toplum cokmemis. Çoğu kişinin psikopat olup, hiç bir kural tanımadan birbirine saldırdığı, birlikte yaşamanın mümkün olmadığı bir toplumdan bahsediyorum. Hani doğuştan ayna nöronları olmayan ne core faith ne de başkası kaynaklı bir değeri bulunmayan, buna fizyolojisi müsait olmayan PSİKOPATLARın ağırlıklı olduğu toplumdan söz ediyorum. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Çoğu kişinin psikopat olup, hiç bir kural tanımadan birbirine saldırdığı, birlikte yaşamanın mümkün olmadığı bir toplumdan bahsediyorum. Hani doğuştan ayna nöronları olmayan ne core faith ne de başkası kaynaklı bir değeri bulunmayan, buna fizyolojisi müsait olmayan PSİKOPATLARın ağırlıklı olduğu toplumdan söz ediyorum. Sence bir psikopat ile bir kisinin cigerini yiyecek kadar insanlikdisi davranis gosteren el nusra el-kaide tipi terorist orgutun bir elemeninin farki nedir? Ya da tore adina kizini diri diri gomenin. Namus diye kadini taslasyanin. Eger bir kiside core faith ne kadar cok konu ve kavramda ve iman duzeyinde guclu ise o kisinin psikopattan farki yoktur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Sence bir psikopat ile bir kisinin cigerini yiyecek kadar insanlikdisi davranis gosteren el nusra el-kaide tipi terorist orgutun bir elemeninin farki nedir? Elbette, core faith'e neden olan ideolojinin niteliği önemlidir. Bu ideoloji ne kadar insanlık dışı ise, buna bağlı core faith o kadar insanlık dışılığa sebep olur, psikopatiye yakınlaşır. Bir de şu var; belki de zaten psikopat olunduğu için böyle bir örgüte girmeye yönelinmiştir. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Elbette, core faith'e neden olan ideolojinin niteliği önemlidir. Bu ideoloji ne kadar insanlık dışı ise, buna bağlı core faith o kadar insanlık dışılığa sebep olur, psikopatiye yakınlaşır. Bir de şu var; belki de zaten psikopat olunduğu için böyle bir örgüte girmeye yönelinmiştir. Olabilir. Bir kisi psikopat olmasa, kiralik katil olamayabilir. Belki ilki tetikleyicidir, sonra da aliskanlik yapar ve o kisi icin her turlu insanlikdisi davranis ve dusunce normallesir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2013 Evet, psikopatiye düşünsel kılıf ( bir tür rasyonalizasyon ) olur o ideoloji. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Evet, psikopatiye düşünsel kılıf ( bir tür rasyonalizasyon ) olur o ideoloji. Bu da sadece ideolojik degil; ayni zamanda inancsaldir ve kisice dogrulanir. Yani hic bir kiralik katil birisini oldurup karsiliginda para almanin dogru olduguna inanmazsa, kiralik katil olamaz. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Aslında kendi içinde tutarlı düşünce ürünü her ortaya koyum ideolojidir. Makyevelizm gibi. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Aslında kendi içinde tutarlı düşünce ürünü her ortaya koyum ideolojidir. Makyevelizm gibi. Zaten gercegin ne oldugunun dogrulanmasi inanc oldugundan bu dogrulamayi kendi inanci temelinde her bir izm ya da ideoloji ya da her turlu dusunce ve davranis saglayabilir. Burada onemli olan bu dogrulamanin, insanlik adina getirdigi sosyo-psikolojik sorundur. Ne bileyim en basitinden kizini diri diri gomen ya da bir yeri bomba ile patlatan ya da kalem kiran v.s. gece kabus gorur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Ne bileyim en basitinden kizini diri diri gomen ya da bir yeri bomba ile patlatan ya da kalem kiran v.s. gece kabus gorur. Mü acaba ? Neden görsün ki ? Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 22 Temmuz , 2013 Mü acaba ? Neden görsün ki ? Cunku giydirilen ego elbisesi ile insanoglu kendiligi cekismesini beyni ona yasatabilir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Cunku giydirilen ego elbisesi ile insanoglu kendiligi cekismesini beyni ona yasatabilir. Zaten " insanoğlu kendiliği " olsa bu durumda hiç olmazdı ki. Kendilik bilinci, insanoglunun kendi varliginin insanoglu olarak algisi ve bilgisidir. Yani metafizigin varliksal temelleri olan insanoglunu mal meta mulk ya da kul kole olarak algilama egosunun bilinc olarak asilmasidir. Buradaki kendilik once bireysel olarak bireyci, bencil, egoist temelli akilcilik olarak yansir ve sonra tursel duzeye ulasir. Ayrica kendilik bilisselligi insanoglunun diger butun fenomenleri algi olarak ortaya kavramsal bilgi temelinde koymasidir. Onun için, kabus görmesi için bir sebep yok. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Zaten " insanoğlu kendiliği " olsa bu durumda hiç olmazdı ki. Onun için, kabus görmesi için bir sebep yok. Kabus gormesi olmasi gereken insan ile oldugu insanoglu arasindaki celiskidir. Bu zaten bilincaltidir. Yani sosyo-psikolojik sorundur. Kisi bunun farkinda da olabilir, olmayabilide. Cunku psikoloji zaten insanoglunun insan olmamis olmasinin bir tezahurudur. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Kabus gormesi olmasi gereken insan ile oldugu insanoglu arasindaki celiskidir. Bu zaten bilincaltidir. Burada, olması gereken insan ile oldugu insanoglu çatışması yok. Normal insanlardan söz etmediğimiz için. Çünkü, olması gereken insan olması bilinci diye bir şey o kişide hiç mevcut değil ya da olması gereken insan ( mesela Makyevelizmin idealize ettiği ) oldugu insanoglu ile gayet uyumlu. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Burada, olması gereken insan ile oldugu insanoglu çatışması yok. Normal insanlardan söz etmediğimiz için. Çünkü, olması gereken insan olması bilinci diye bir şey o kişide hiç mevcut değil ya da olması gereken insan ( mesela Makyevelizmin idealize ettiği ) oldugu insanoglu ile gayet uyumlu. Kiside olmayabilir. Yalnizx kisi sosyal yasar ve sosyo-psikolojik olarak etrafindaki her bir beyin duzeyindeki kisiden etkilenir/tepkilenir. Bunun iki yonu vardir. Ya degisiminin kendisi farkinda ve bilincinde degildir, ama gozlem verir. Ya da kendisi bilincli ve farkinda olarak kendini her turlu degersel degistirir. Cunku "eski" temelli tutuculuk kisiyi gerici, yobaz, muhafazakar yapar ve "yeni" ile olan iliskisinde ister istemez "eskiliginin" sosyo-psikolojisini kendi farkinda olarak ya da olmayarak yasar. Zaten yeni eskiye galip gelmezse, hic bir sekilde toplum ve farkli sosyo-etik gruplari cagin gerisine duser. Yalniz sonunda yenilige teslim olur. Boylece toplumsal yasam sosyo-etik olarak degisime ugrar. Asimilasyon, tabilesme degenerasyon, adapte olma v.s. butun bu yeniye degisimdir. Mesela bir inancli inancli iken uyumlu olduklari ile, inancini sorgulamaya basladiktan sonra, uyumsuzluuk yasar. Hatta inancsiz oldugunda bu uyumsuzluk tamamen ortaya cikar ve yeni bir uyumluluk inancsiz ile baslar. Bu tum etik veri tabu ve degerlerde gecerlidir. Evet bir kisinin mutlulugu bir aldatmacadir. Cunku ortada ne bir farkindalik ne de bir bilinclilik vardir. Sadece verileni uygulama ve bunu da kendine kader, doga, tanrinin lutfu, tore v.s. olarak almadir. Ilk mutsuzluk mutlu olunandan rahatsizlik ya da zarar ile baslar. Bu temelde ilk algilanan mutluluk degil; mutsuzluktur. Cunku mutluluk algilanmaz sadece yasatilir. Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Kiside olmayabilir. Yalnizx kisi sosyal yasar ve sosyo-psikolojik olarak etrafindaki her bir beyin duzeyindeki kisiden etkilenir/tepkilenir. Konumuz olan adam Mafyanın içinde. Yalnız sosyo-psikolojik olarak etrafindaki aynı beyin duzeyindeki kisiden etkileniyor/tepkileniyor. Kabus görmesi için bir sebep yok. Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Konumuz olan adam Mafyanın içinde. Yalnız sosyo-psikolojik olarak etrafindaki aynı beyin duzeyindeki kisiden etkileniyor/tepkileniyor. Kabus görmesi için bir sebep yok. Nerden biliyorsun? Mesela neden intihar eder? ya da mafyadan ayrilmak ister? Kisaca tepkisini istenen yonunde gostermez? Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 23 Temmuz , 2013 Mesela neden intihar eder? ya da mafyadan ayrilmak ister? Kisaca tepkisini istenen yonunde gostermez? İntihar etmesinin sebebi vicdan sızlaması mı ? Makvelist adamın vicdanına ait değerler nedir ? Amaç para kazanmaksa para kazanamadığı, borçları vs. nedeniyle intihar etmiş olamaz mı ? Alıntı
∞ evrensel-insan Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2013 İntihar etmesinin sebebi vicdan sızlaması mı ? Makvelist adamın vicdanına ait değerler nedir ? Amaç para kazanmaksa para kazanamadığı, borçları vs. nedeniyle intihar etmiş olamaz mı ? makyavelist "amaçlar araçları meşru kılar" görüşünü savunan ve amaçlara göre yönetim felsefesini benimsemiş kişilerin ortak adı. bir çoğu narsisist de olmaktadır bonus olarak. Makyavelizm Siyasette amaca varmak için bütün yolların kullanılması gerektiğini söyleyen ve her yolu meşru gören fikir akımıdır. Ünlü İtalyan siyasetçi Tarihçi ve yazar mahciavelli (1469-1527) nin geliştirmiş olduğu siyaseti ahlaktan ve dinden ayıran ve her türlü din kuralı ile ahlak kuralını hiçe sayan teorisi ile dürüstlük ve ahlaktan yoksun siyaset düşüncesine Makyavelizm denir. Siyaset biliminin gerçek anlamdaki ilk teorisyenlerinden biri olan Makyavel 1513te yazdığı principe (hükümdar) adlı eserinde açıkladığı TEMEL SİYASET teorisinin özünü siyasetin ahlaktan bağımsız bir alan olması oluşturmaktadır. Siyasetin ahlaktan bağımsız olması normsuz ve ve kanunsuz bir siyaset anlamına değil siyasetin ahlaktan ayrı kendisine özgü farklı ve özerk bir alana sahip olması anlamına gelmektedir. İktidar ile erdemi birbirinden ayıran Makyavel prensin iktidarı kullanmada gösterdiği kurnazlık sayesinde toplumu yönettiğini söylemiştir. Devlet adamlığı ve diplomatlık görevlerinde bulunan Makyavel düşüncelerini genelde gözlemlerine dayandırmış siyaset alanında çıkarlarının belirleyici olması gerektiğini savunmuştur. Bu amaçla prensin her türlü ahlak kurallarından bağımsız olarak sert siyasal yasaları kabul etmesini gerekli görmüştür. Bu manada günümüzde hedefe varmak için her yolu mubah gören ve hiçbir kural tanımayan her türlü yolu mubah gören politikalar için Makyavelizm tabiri kullanılır. Ahlaktan değerden ve toplumun varlık anlayaşınıdan bağımsız bir siyaset alanının olabileceği tartışma götürür bir önerme olarak değerlendirilebilir. HERHANGİ BİR Toplum yapısında ortaya çıkan siyasetin o toplumun ahlak değer ve varlık dünyasına olamayacağı ve entegre olduğu kesimlerden bağımsız kalamayacağı düşüncesi reci gerçeğe uygun düşmektedir.bu itibarla makyavelin erdem ve değer dünyasından ayırmış olduğu siyaset yorumu reel gerçeği olduğu gibi yansıtmamaktadır. 19.Ncü yüzyıldan beri gelişme gösteren pozitivist, materyalist, pragmatist ve emperyalist teori ve politikalar makyavelist anlayışı güçlendirmişlerse de 20.nci yüzyılın sonlarına doğru batı medeniyetinin içine düştüğü ‘Değer Krizi’ makyavelizme karşı gelenekçi ve entegrist akımların öne çıkmasında etkili olmuştur. makyavelist yaklaşım 1. makyavelist yaklaşımda, değişmenin gerçekleştirilmesinde demokratik süreçler ve yakın ilişkiler temel alınmaz. Bu yaklaşıma göre enerji, zaman ve çabalar tüm seçenekler için işe koşulmalı, az sayıda etkinlik belirlenip çabalar onlar için harcanmalıdır. Çünkü tüm seçenekler için harcanan emek, zaman ve madde, asıl etkinlik için gereken çabayı etkiler ve değişmenin yönetiminde başarısızlıklar ortaya çıkarabilir. Ayrıca değişimin neden olduğu olumsuzluklara karşı koymanın zamanı iyi seçilmelidir. ikinci kez karşı koymak için koşullar değişebilir ya da olanaklar yeterli olmayabilir. Gerekmiyorsa karşı koymanın bir anlamı yoktur. O nedenle mücadele zamanı iyi ayarlanmalıdır. Örgütün geçmiş yaşantısı, geçmişte karşılaştığı değişim sorunları ve kullanılan çözüm yolları bilinmelidir. Ayrıca bu yaklaşımda; gereksinim duyulan destekleyiciler için politik temel oluşturulmalıdır. örgütün dışındaki ailelerle, örgütte daha önce çalışmış olanlarla, çeşitli nedenlerle örgütten ayrılmış olanlarla, örgütün müşterileri ve hammadde gereksinimini karşılayanlarla, diğer kurum ve kuruluşlarla olan ilişkiler geliştirilmelidir. Örgütle yakından ilgili olan gruplar değişim sürecinde etkili kullanılmalıdır. Örgüt amaçlarının gerçekleşmesinde sorumluluğu bulunan alt ve üst sistemler değişimin gerçekleştirilmesinde etkili olarak kullanılmalıdır. Verilen kararların uygulanmasını sağlayacak yapının oluşturulması ve izlenmesi değişimin gerçekleşmesine olumlu katkılar sağlar. Değişim tamamlandığında değişim süreci boyunca yapılan etkinlikler, kullanılan strateji ve yöntemler değerlendirilmeli, bundan sonraki değişimler için bir yol gösterici olmalıdır. şeklinde değişim sürecinin yönetilmesi ile ilgili bize yol haritası sunan bir yaklaşımdır. En guzel ornek Churchill'dir. "Bir damla petrol, bir damla insan kanindan daha degerlidir" cumlesi, ona aittir. Bunlari aslinda bilincli biatci olarak degerlendirebiliriz. Tabi ki intiharin nedeni hersey olabilir. Sence Hitler neden intihar etti? Alıntı
Φ Canraşit Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2013 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2013 Sence Hitler neden intihar etti? Hitlerin arkasında başından itibaren ABD desteği vardı, SSCB'ye karşı. Savaşın sonunda Hitler, ABD ile yaptığı anlaşma ile teslim olmaya giderken Ruslar tarafından çevrildiği ve yakalanacağını anladığı an geriye sığınağına dönmüş ve intihar etmiştir. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.