Gönderi tarihi: 25 Ocak , 2013 12 yıl Bir kisinin dogdugu bir ulkesi vardir. Bu ulke onun yasayacagi ve iliski kuracagi cografyadir. Dolayisi ile kisinin ilk kimligi ulke kimligidir, yani Turkiye vatandasi. Turk bir ulke degil, kendisi zaten bir kimliktir. Bu acidan "Turk vatandasi" kullanimi mantiksal degildir. Yani kimligin kimligi olmaz, ulkenin kendi ulkesinde dogana verdigi kimlik olur. Bu da ulke vatandaslidir. Yine bir kisinin dogdugu ulkede ona verilen etnik kimligi vardir. Bu her vatandas kimligi olanin kendine ait olan kimliktir, yani etnikm kimlik. Dolayisi ile her bir turkiye vatandasinin kendi etnik kimligi vardir. Kurd , ermeni, cerkez, laz v.s. yani kendisine etnik olarak ne kimlik veriliyorsa o. Bu acidan turkiye'de dogan ve yasayan iliski kuran bu ulkenin cografyasinin vatandasi olan, turkiye vatandasidir. Iste bu vatandasin kendine ait kimligi de sadece onun ona verilen kimligidir. Simdi bu acidan bakalim. Bir Turkiye vatandasinin, etnik kimligi turk olabilir mi? Yani kurd, laz, cerkez, ermeni v.s. degilse nedir? Ya da etnik bir kimligi yok mudur? Aslinda "turk, turkiye" kullanimi maalesef aidat olarak algilanasmamakta ve bilinememektedir. Ustelik politik acidan bir savunu karsi cikis duygu somurusu ve her turlu su istismar olarak kullanilmaktadir. Bir sey ulkeye mi yoksa kisiye mi aittir? Iste bu sorunun yaniti hep "turk" yani kisisel kimlik uzerinden degerlendirilmis ulke olarak degerlendirlemistir. Mesela para, ulkenin mi yoksa kisinin mi parasidir? Dil, ulkenin mi yoksa kisinin mi dilidir? Iste buradada "turk lirasi ve turk dili" kullanim hatalari gorulur. Cunku para ulkenin parasi olarak turkiye lirasidir, dil de ulkenin dili olarak turkiye dili, ya da turkcedir. Kisinin parasi, onun kendine ait olan sadece miktardir. Yani paranin adi degil miktaridir. Yani bir kisinin kendine ait bilmem ne kadar turkiye lirasi vardir. Dil ise iki turludur, birincisi ulkenin resmi dili vardir, ikincisi kisinin kendi dogumundan gelen ana dili vardir. Bu ikisi ayni da olabilir, farkli da olabilir. Yani turkiyenin resmi herkesin kullandigi ortak dili turkcedir. Kisinin ana dili ise ona ait olan dildir ve degisik olabilir, mesela kurtce, lazca, ermenice, bosnakca, cerkezce, arapca v.s. Bir de bir ulkede dogmayan, fakat daha sonra o ulkede yasayan iliski kuran yerlesen baska ulkenin baska etnik kokenli vatandasini ele alalim. Yani bu kisi Turkiye'ye gelmeden once baska bir ulkenin vatandasidir ve baska bir etnik kimlik tasimaktadir. Burada ornek verirsek; Turkiye vatandasi olan bir gocmenin, iki vatandasligi vardir. Diyelim bu kisi Irak'tan geldi,yani hem irak hem turkiye vatandasidir. Irak ta da etnik kimliginin turkmen oldugunu dusunelim. Bu kisinin turkiyedeki resmi dili turkcedir, onceki vatandasliginin dili arapcadir ve kendi ana dili de turkmencedir. Eger bu kisi Irak'ta ya da Turkiye'de devlet ile bir sorun yasar ise; savunusunu kendi ana dilinde, kendi ilk vatandasliginin dilinde ya da bulundugu ulkenin dilinde isteyebilir. Cunku savunusunu en iyi ve anlasilir sekilde ifade etmesi onun en iyi bildigi dil olacaktir. Bu turkmence ise ya da arapca ise; o kisiye devlet o dili konusan bir tercuman tahsis etmek durumundadir. Turkiye'deki sorun; sadece "turk/turkiye" karmasasi degil; ayni zamanda bunlasrin toplumsal olarak "biz/oteki" algi ayrim karmasasidir. Halbuki burada olan bir farktir ve bu farkin turkiye cografi ve toplumsal butunlugunde kisinin hak ve ozgurlugu olarak dile gelmesidir. Yani ortada bir ayrilmak yoktur, farkin ayni butunlukte farkini dile getirmesi vardir. Iste bu temelde her turkiye vatandasinin kendine ait olan etnik her turlu kultur ve etigini de ogrenmek kullanmak paylasmak yasamak hak ve ozgurlugu vardir. Yani kendi kimliginin dilini, kulturunu tarihini, etigini v.s. ogrenebilmeli ve ogretebilmelidir. Buradaki tek dikkat edilmesi gereken nokta, bunu yaparken baskasinin hak ve ozgurlugune dokunmamak, sadece kendi hak ve ozgurlugu olarak yapmak, bunu toplumsal "biz/oteki" savasimina ve kutuplasmasina tasimamak, bunu bir politikanin cikari, duygu somurusu ve su istismari haline getirmemek ve kendi bunlari yaparken de, baska farklarin hak ve ozgurlugune saygi gostermek ve kendi farkinin hak ve ozgurlugu olarak ta saygi gormek. Iste devlet her turlu sivil kuruluslari ile bu konudaki bir mudaheleyi, saygisizligi, baskiyi, zorlamayi, "biz/oteki" savasimini ve kutuplasmasini, hak ve ozgurluklerin politik cikar amacli duygu somurusunu ve su istismarini onlemek ve her bir turkiye vatandasinin hak ve ozgurlugunu korumak, saglamak ve yasatmak icin vardir. Iste bu nedenden, devlet ve kurumlari bir farkin tarafinda yaninda v.s. olamaz. yani ideal olarak devletin etnik kokeni olamaz. Zaten devlet kurum ve kurulus olarak cesitli etnik kokenlerdeki turkiye vatandaslarindan olusmustur. Yani devlette bir icicelik farkarin uyumu korunmasi savunmasi birinin yaninda tarafinda olunmamasi soz konusudur. Cunku devlet Turkiye vatandfaslarinin devletinin, bu da her bir vatandasin kendine ozel farkinin hak ve ozgurlugunun zarar gormemesini getirir. Simdi bu acidan kendini turk gorenlere sormak gerekir. Bir turkiye vatandasi olarak etnik kimligin var midir ve varsa nedir? Ya da turkiye vatandasligi onun icin yeterlimidir. Yani etnik bir kimlik aidatina gerek duymamaktamidir? Ya da "ben bir turkiye vatandasi olarak turk etnik kokenine sahibim ve ana dilim de turkcedir" midemektedir. Iste o zaman onun icen resmi ve ana dili aynidir, ya vatandas olarak bir etnisite sahibi degildir, ya da etnisitesi turktur. Turkiye cografi sinirlari ve toplumu bunyesinde boyle bir devlet olmadikca, "turk/turkiye" algi karmasasi, vatandaslik etnik koken karmasasi, resmi dil ana dil karmasasi ve her turlu kimin neyin etigi, kulturu, tarihi v.s. sorusunun tartisma karmasasi ve tum bu karmasalara paralel olarak "biz/oteki" savasimi ve kutuplasmasi, bu karmasaayi politikanin kendi cikariadina kullanmasi, diuygu somurusu ve su istismari v.s. devam edecektir. Iste bu devam edis te en cok ulkeyi devamli bir karmasa ve kaos icinde tutmaya calisan ve mikroayrimcilik temelinde "biz/oteki" savasimini "ben/sen" savasimina kadar indirgeyen ve her iki kutbu da besleyip, biri birini nerdeyse yok edecek kadar savastiran ve burdan da parseyi toplayip nemalanan ve bunu da kendi cikarina amacina yonelten emperyalist cikarin da ekmegine her turlu yag surmek ve yardim etmektir.
Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2013 12 yıl Etnik olarak üst kimlik,aynı kökene sahip alt grupların ana kimliğidir. Bu anlamda Türklük; kırgızlar, özbekler,kazaklar, azariler, Türkmenler, yakutlar, gagavuzlar vb. için üst kimliktir.Çerkezlik; adigeler, abazalar, çeçenler, ubuklar, osetler, dağıstanlılar vs.gibi kuzey kafkasya toplulukların üst kimliğidir.Kırmançi sıhbızın vs. gibi içinde kürt üst kimliktir. Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda ise Cumhuriyeti kuran halka Türk Milleti demiş ve sonradan ayrılıklar bölenmeler olmasın diye Ne Mut lu Türküm diyene demiş Anayasamızın 66.maddesine de Türk Devletine Vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türktür ibaresini koymuştur. Yani bugün Türkiyedeki yaşayan tüm etnik gruplar için Türklük bir üst kimlik değil asli kimliktir. Son zamanlarda Türkiyelilik kavramı ortaya atılarak alt kimlik üst kimlik ile insanları ayrışmaya yönelik faliyetler başlamıştır.Türkiye de üst kimli ğin Türk yerine Türkiyeli olarak değiştirilmesini, Türklüğün, diğer etnik kimlikler gibi bir alt kimlik olarak tanımlanmasını öngören talepler Türkiye yi etniklik temelinde bölmeyi hedefleyen iç ve dış odakların ülke gündemine maksatlı olarak getirdikleri suni bir tartışma konusudur. Türkiye'de üst kim liğin Türk yerine Türkiyeli olarak tanımlanmasına, herşeyden önce Türk Ulu suna Çok haksızca yakıştırılan karışık millet zihniyeti maksatlı mozaik dayat masını pekiştirir, milli kimlik bilincine zedeler, milli direnci zaafa uğratır ve bu ülkeye şevkle hizmeti gayreti içinde olanları kayıtsızlığa iter. Bugün, birçok ülkede de, ulusal kimlik kurucu egemen unsuru kimliğidir. Misal, fransa halkının ulusal kimliği olan fransızlık, esasen, coğrafi bir aidiyete değil, 5. yüzyılda galyayı ele geçirerek fransayı kuran frankların soyuna mensubuyeti ifade etmektedir.Ancak siyasi anlamda bu kimlik fransadaki tüm etnik gruplar temsili ulusal kimliktir.Aynı şekilde, onbeşe yakın etnik grup bulunan ingilterede de ulusal kimlik ingiltereli değil İngi lizdir, almanyada, almanyalı değil almandır. Dolayısı ile bugünlerde, suni maksatlı olarak ülke gündemine getirilen "Türkiyelilik"tanımınınhiç bir tarihi ve meşru dayanağı yoktur. Kaldıki Türk Milletinin %90 ı aşan bir çoğunluluğu kendisini Türk Olarak tanımla makta, Türk kimliğini benimsemektedir Türkiye'de Türkiyelilik kavramını benimsetmeye çalışanlar Türkiyenin bölünmesini isteyen çok uluslu küresel sermaye ülkeleridir. Maksat Ulus devletin çözülüp dağılmasıdır. Türkiye'nin Suriye ile savasa itilmek istenmesinin ana nedeni,Türkiye'nin bölünmesidir,Komuta krizi icinde olan bir Ordunun nasil savasacagi akli olan herkesin bilecegi birseydir.Iste Ordunun aciz bir duruma getirilmesiyle es zamanli olarak ortaya etnik bir kavga cikarilarak ayni zamanda bir ic savas hazirligi yaptiriliyor. Kimlikle ilgili verilen hicbir tavizin bölücülük ve ayrimcilik illetine care oldugu görülmemistir.Demokrasi,insan haklari,esitlik,kimlik,ifade özgürlügü her zaman siyasi amaclarin araci olarak kullanilmaktadir. Türkiye'de milliyetcilige karsi olan cephenin amaci,Türkiye'yi AB/D'ye kayitsiz sartsiz baglamaktir bunun basarilabilmeside milliyetciligin marjinallestirilmesi ile mümkündür.Ayni sekilde;Mustafa Kemal'le ilgili fakat asli astari olmayan yalan ve iftiralarla onun ulusca sevilmesi ni asgari düzeye ve hatta mümkünse ortadan kaldirmaya yönelik sistematik operasyonlardir.Cünkü Mustafa Kemal emperyalizme unutamiyacagi bir ders vermistir,ümmetci bir toplumdan bir ulus olusturmustur,emperyalizm satin aldigi ruhsuzlar araciligiyla bu ulusu parcalamak icin mücadele vermektedir.AKP'nin iktidar olmasiyla bu parcalama gayretleri en üst düzeye cikmis,Türk Ulusu'nu parcalayamiyacaklarini,Mustafa Kemal sevgisini yok edemiyeceklerini anlayinca taktik degistirip,bir Kürt Sorunu yaratmislardir.bu Kürt Sorununun cözümü icin de bugünkü basbakan BOP Esbaskanligiyla taltif edilip,siyonsitlerden cesaret ödülü verilerek cepheye sürülmüstür.Kürt Sorunu adi verilen sorun emperyalistlerin SARK SORUNU'dur,yani Türkiye'nin sinirlarinin tartisildigi sorun.Bu sorun Kürt Sorunu adi altinda firina verilmistir,basbakanin görevide bu sorunu firinda isitarak efendilerine hizmet vermektir. Basbakan bu yolda,karsisina cikan tüm engelleri,yandaslari araciligiyla,ortadan kaldirarak büyük bir basari elde etmistir.Türk Ulusu'nun tüm milli degerlerine saldirarak,tarihi bölücülerin ve emperyalistlerin cikarlari yönünde carpitarak emperyalistlerin Türk Ulusunu parcalamak icin bulduklari "TÜRKIYELILIK"kimligini savunmaya baslamistir.Türkiye'lilik demek bir tezgahtir,bir oyundur,bu tezgahin amaci Türk'ü silmedir.Bu tezgah yeni degildir.Özellikle 1908 Ikinci Mesrutiyet dönemi süresinde buna benzer bir emperyalist proje ortaya konmustu.Buna göre emperyalist Bati,Osmanli milletler Birligini önce milletlere,sonra kavimlere cözüp ayristirmak icin yeni,kozmopolit,ne idügü belirsiz,ucube bir Ittihat-i anasiri Osmaniye kavrami öne sürdüler.Yani emperyalizm Türkiye ile hep ugrasmaktadir,emperyalizmin planlarini projelerini Kurtulus Savasi ile suya düsüren Mustafa Kemal'dir. Bundan 10 yil öncesine kadar Türkiye Devleti herseye ragmen dimdik ayaktaydi.milli degerlerden asla taviz verilmiyordu.Bugünse Türkiye bölünme asamasindadir,Bunun öncülügünüde tüm AKP ve Sorozcu,Tesevci birtakim liberal isimler yapmaktadir.AKP'nin icinden tek bir muhalif sesin cikmiyor olmasi tüm AKP ailesini Türkiye'nin bölünmesinde isbirlikci yapmaktadir. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.