Φ ZEMHERiM Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 25 Mayıs , 2006 Bir gece Muhammed'e Bir gece Muhammed'e Çalab'dan geldi burak Seni okur Zülcelal Ne durursun kıl hazırlık. Sallallahu alâ Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem Hep melekler geldiler Burakdan idirdiler Yüzünü döndürdüler Ol dem yürüdü yayan Sallallahu alâ Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem Nice bin yıllık yola Bir anda vara gele Yunus eydür kim ola Ol Muhammed'dir mutlak Sallallahu alâ Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem Yunus Emre Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 DERT SÖYLETİR Seni sevmek dü alemde saadet ya Rasulallah Ona vuslat da sendendir bu adet ya Rasulallah Seni sevmekle eşyayı yarattı. Kadir-u Hallak Bu sırra ermeye senden şefaat ya Rasulallah Dedi Allah "Habibim, rahmeten li'l-aleminsin sen" Bu rahmetten kime olmaz meserret ya Rasulallah Harim-i "kabe kavseyne" eren yoktur cüda senden Ulüvv-i kadrine eyler şehadet ya Rasulallah Hayreddin Karaman Alıntı
Φ feneriumx Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 26 Mayıs , 2006 Ey İbrahim koca ibrahim atamız İbrahimDaha vahiy gelmeden putları kıran İbrahim Taştan bir yapı diktiler adına kabe dediler sana iftira ederek İbrahim yaptı dediler Bununlada yetinmediler makamı İbrahim dediler ******** sürülen bir maket diktiler Her sene ölüyor onca insan taşlar uğruna telef edilen milyonlarca hayvan kimin umurunda safa merve,arafat,müzdelife, dağ, taş güya hac mış Bunları ziyaret edipte dolanan günahsız olacakmış Hele şeytan taşlama akılara ziyan Masum taşları bile yaptılar şeytan Haksöz cok büyük vebal altindasin senin adina cok üzülüyorum. Su yazdigin siiri görünce midem bulandi allahtan kork biraz! Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Ya Resul Senin ile başlarım,rüyalara Ya Resul Öyle bir AŞK'ki,yetiyor dünyalara Ya Resul Varlığınla teselli, şefaatınla umutsun Bir bakışın salıyor, hülyalara Ya Resul Gözümde gün doğuyor,her zikirde Ya Resul Yanan yürek soğuyor,her bakışta Ya Resul Nabzımın her atışı, yaklaşan her dakika Gönlüm seni arıyor, her yatışta Ya Resul Alıntı
Φ kuloğlu Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 27 Mayıs , 2006 Allah razı olsun sevgili kardeşlerim, Efendimizin aşkı kalbimizin kudretidir. onu daha çok sevebilmek dileğiyle... YAĞMUR–1 Var edenin adıyla insanlığa inen NUR Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır ab-i hayat En müstesna doğuşa hamiledir kainat. Yıllardır boz bulanık sular yudumladım ya o zaman bul bir çare sen işini bilirsin Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Hasretin alev alev içime bir an düştü Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü İhtiyar kubbesinden kan süzülür Nebi'nin Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak Zaman ayaklarımda tükendi adım adım Heyûla, bir ağ gibi ordu rüyalarımı Çölde seni özleyen bir kus da ben olsaydım Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü Düşmanlık içimizde; dostluk yaban düştü Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü Bir güzide mektuptur, cağların ötesinden Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin Sukutu yar, sevinci dualar kadar derin Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış, mazide Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım İlkin karardı yollar; sonra heyelân düştü ****** Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından Alsam ölümsüzlüğü dudaklarından YAĞMUR-2 ............................ Medeni arzuların ardında seyre daldım Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini Senin için görülen bir düş de ben olsaydım Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali Hazindir ki dertleri aşmaya umman düştü Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır Sesini duymayan, girdabında boğulur Ana rahminde olur sensizlikten cenin Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin Saatlerin ardında hep kendimi aradım Bir melal zincirine takıldı parmaklarım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü Sensiz, kıtalar boyu uzanan vatan düştü Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü Ay gibisin güneşler parlıyor gözlerinde Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin Mekânın fırçasında solmayan fırça senin Yağmur, bir gün elimi elinde bulsaydım Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar Mutluluk nağmeleri işitirler Hira'dan Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri Paramparça, ateş sahibinin hayalleri Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım O mücella çehreni izleseydim ebedi Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü Baykuşa cifte yalı; bülbüle zindan düştü Katil sinekler deldi hicabın perdesini İstiklâl boşluğunda arılar nadan düştü Nurullah GENÇ Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2006 KAN TUTAR Leblerimle emrine âmâdedir cânım benim Alda bir bûseyle öldür haydi cânânım benim Lâl olur birden dilim bilmem neden görsem seni Görmesem kalmaz karârım dinmez efgânım benim Hasta gönlüm çok zamandır iftirâkından harâb Olmadım bir lahza rahat geçti devrânım benim Mübtelâyım bir ümitsiz gizli derdin zehrine Bu sebepten her geçen gün düştü dermânım benim Yok teselliden nasîbim vermeyin zahmet bana Etmeyin bunca eziyet az mı hicrânım benim Kantutar sen her bakışta kastedersen cânıma Yâremi sar melhem ol da akmasın kânım benim Arif Emre her ne etse râzıdır fermânına Sahibimsin hem efendim hemde sultânım benim Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 SEN YOKTUN Sen yoktun Hz. Adem deydi nurun Önce cenneti Sonra yeryüzünü şereflendirdin Adem nuruna affedildi Arafat bu affa şahitti Sen yoktun Nuhun gemisindeydi nurun Dalgalar yer yüzünü boğarken toprağın bağrındaki su Gök yüzüyle buluşurken Ve bir ilahi azap derken Allah nurunu taşıdı binbir sebeple Tufan nurunu selamladı edeple... Sen yoktun Hz.İbrahimin alnındaydı nurun İbrahimi bir dua yükseldi çöllerden "Rabbimiz" dedi "Onlara kendi içlerinden senin ayetlerini okuyacak Kitap ve hikmeti öğretecek onlara onları temizleyecek nir elçi gönder" Amin dedi on sekiz bin alem Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak Amin dedi İsmail Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı Medineden adı uhut olan bir amin yankılandı sevr dağlarında Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2006 Medineye Varamadım Medineye varamadım Gül kokusun alamadım Muhammede doyamadım Yaralıyam yaralıyam Kabenin örtüsü kara Açtı yüreğimde yara Bulunmadı derdime çare Yaralıyam yaralıyam Hacerül esvedin taşı Akıttı gözümden yaşı Bulunmaz resülün eşi Yaralıyam yaralıyam Alıntı
Φ Su DaMLaSı Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 acizliğim sendendir ulaşamamanın verdiği acı dökülür gözümden bir bir içimdeki hayaline sorar oldu yüreğim "gelmez misin artık?" özlerim seni... baba şefkatinden mahrum başımı al yoluna fedadır firakında iflah olmuyor... biçare hicranıma vuslatınla çare kılmaz mısın... t.e. Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Yetim kizin basini oksayan mübarek el Bende yetim bir kizim ne olur bana da gel Yetim kizi kendine evlad sayan MUHAMMED Ben de yetim bir kizim beni yavrun kabul et Gül sevgin yeter bana ey sevgili rasulüm Öyle muhtacim sana ne verirsen kabulüm Yetim kizin basini oksayan mubarek el Ben de yetim bir kizim ne olur bana da gel Ya Rasülallah Kimsesizlerin sahibi Senmissin demisti dedem.Bugün sokakta cocuklar seksek oynarken yine aralarina almadilar beni gitiler cok üzüldüm agladim dedemle babannem teselli etti Ya Rasülallah Uyurken oyuncagima sarilip yatiyorum, bazen teselli ediyor ama cogu zaman agliyorum, benim de annem olsa bana masal ,okur ninni söyler, uyuturdu Benim annem de babam da Sen ol Ya Rasülallah Benim basimi da Sen oksa, beni de Sen sev ,biliyorum geliyorsun basimi oksuyorsun, üstümü örtüyorsun ,cünkü bazi geceler kalktigimda ,biri gelip üstümü örtüyor, benim annem de babam da sensin Ya Rasülallah Sensin Ya Rasülallah Sensin Ya rasülallah Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Benim basimi da Sen oksa, beni de Sen sev ,biliyorum geliyorsun basimi oksuyorsun, üstümü örtüyorsun ,cünkü bazi geceler kalktigimda ,biri gelip üstümü örtüyor, benim annem de babam da sensin Ya Rasülallah Sensin Ya Rasülallah Sensin Ya rasülallah Alıntı
Φ Su DaMLaSı Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2006 bitmez tükenmez hicran ile özlenensin efendim seni gören gülü neylesin? senden ayrı, gören gözü neylesin? yokluğuna doğar nesiller kimi dünyayı, kimi rahatı diler kiminin yüreği hasretin ile inler sensiz rahat dünyayı aciz gönül neylesin? benden yana yıkık ümidim her an daha mahrum ellerim bitmeyecek, ne hasretim, ne kederim bu nadim yürekte her daim hicran ile... özlenensin efendim... t.e. Alıntı
Φ ZEMHERiM Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Efendim Hasret Sana bu gözler, gönlüm yolunu gözler, Huzûra ersem bir kez, bahara döner güzler... Erse pâyine başım, hep çağlasa gözyaşım, "Sen Sen" deyip ağlasam, kalkar bütün pürüzler... Köyünün pembe rengi, bulunmaz asla dengi; Temizlenip giderler, günâhla gelen yüzler. Gelenler erer nûra, her biri bir sürûra, Rahmet yağar heryana, kalır mahrûm gözsüzler... Toprağından tozundan, o mübârek izinden Zulmetli dünyâlara akar gelir gündüzler... Ölgün ne desem Sana, medhin düşmezdi bana; Birşey diyeyim dedim, vefâ etmedi sözler. O derin şefkatinden, çok engin himmetinden, Dönüp bir teveccüh kıl; rûhum lütfunu özler! M.Fetullah Gülen Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2006 Gül Efendim, Sonsuz selam, sonsuz salat, sonsuz muhabbet ve ihtiram sana. Elimin müjdesi, dilimin muştusu, Gönlümün hakikat ruhu, ufkumun kahramanı, dünyamın zimamdarı, Hilkaten fatiham, Nübüvveten hatimem, ezelen ve ebeden Efendim. Varoluş varlığım, gül çağında gül ıtırım, Gül Efendim. Canların cananı, güllerin gülistanı, Sonsuzluk aşkımın nur-u ummanı, gönül dünyamın mihveri, Hayat eksenimin odağı, en mühim nokta-i nazarım, Her halükarda başvuru kaynağım, rehberi furkanım, Yegane sığınağım, barınağım ve limanım, Gül Efendim. Tesellim, bahar iklimim, Hayatıma hayat sunan biricik modelim, İnsanlığın iftihar tablosu Hazreti Peygamberim, Âlemlere rahmet olarak gönderilen, İnsanlığa armağan olarak vazifelendirilen, İlâhi ikramım, canım, cananım, İnsanlığa, insanlığı ve imanı soluklayan muhbir-i sadıkım Gül Efendim. Teri gül kokan, gönlü gül kokan, ömrü gül kokan, Gül Efendim. Tebliğden önce temsil gücüm, Korkutmayan, ürkütmeyen, nefret ettirmeyen, sevdirenim, Zorlaştırmayan, kolaylaştıran, iyilikle, güzellikle davrananım, İnsanlık âlemine nümune-i imtisalim, Muhabbetiyle, hoşgörüsüyle, yaklaşımıyla, Eşsiz özellik ve güzelliğiyle yaşayan Kur’ân’ım, Gül Efendim. Başlara baş, kalplere ilaç, ruhlara ışık ve ufuk, Rengime renk, çizgime çizgi, ölçüme ölçü, Renk, renk, huy, huy, çizgi, çizgi, yol, yol izdüşümler halinde, İçimde, metafizik yönümde yaşayanım, Gül Efendim. Ahengim, rengim, özümde biçimlenen irfanım, Hayat seyrimin fethi, damarlarında dolaşan imanım. Kafa, kalp ve ruh bütünlüğümde şekillenen Sultanım, Beni nice ümitlerle hülyalandıran hayalim, gerçeğim, Düşüm, gülüşüm. Gül Efendim. Gecelerimin ışığı dolunayım, gül baharım, Nazenin fidanlarımın üstünde çiçek çiçek açıverenim, Şafak serinliğimi, bakış derinliğimi dupduru sularıyla yıkayanım, Kutlu zaman dilimim, ölümsüz bahar atmosferim, Sevgi oymağımda sevincim, sevgilim, Hiç başımı yastığımdan kaldırmadan, gözümü kırpmadan, Asırlarca sürüp gitmesini istediğim tatlı rüyam, Misk-i anberim, solmayan boyam, Dimağımda elvan elvan lezzetim, izzetim, şerefim, Gül Efendim. Ahmedim, Mahmudum, Muhammedim, Halık-ı Yezdanımdan, Sultan-ı Müeyyedim. Gül Efendim. Hayatımın siyeri, vasfımın şemaili, Yakınlığına yakınlığımın ifadesi hilyem, Şanına layık mi’racım, namına layık mesnevim, Terennümlerim üzerine bestelenmiş ilahim, Kağıt kağıt, kalem kalem, kitap kitap, söze layık, kelama layık, Aşkım, vecdim, muhabbetim, Gül Efendim. Gönlümün gülü, sinemin sünbülü, Yüreğimin bülbülü, derdimin dermanı, ruhumun fermanı, Nazlı ve nazenin gözbebeğim, nur-u dilaram, Andelib-i Zişanım, sevda iklimim, güzel kokan mevsimim, Rahman ve Rahimin kudretiyle, İbrahimce, Ahmedi nefesli yarim, Gül Efendim. Güneşim, yıldızım, ışığım, Medine’deki nurum, ak kalbime Banu Cihanım, Güçsüzlüğümün gücü, çaresizliğimin çaresi, şanım, Gül Efendim. Sonsuz selam, sonsuz salat, sonsuz muhabbet ve ihtiram sana Gül Efendim. Senin olmadığın yıllarda, Çölün ortasında alevler almış başını gidiyordu. Küfürler kavurarak, har vurup harman savuruyordu. Gündüzler anlamını yitirmişti. Geceler büsbütün yalanları solukluyordu. Dalga dalgaydı nefesler, kısılmıştı, titrek titrekti sesler Gündüzler de, geceler de hiç yaşanma imkanına erişemediler, Yetimdi sözcükler ve sevgiler, acılar besteliyordu yürekler Cahilce işleniyordu cinayetler, kızlarını diri diri toprağa gömüyorlardı babalar. Cinnet karargahına dönmüştü kalpler, hırpalanmıştı bünyeler, Hor hakir görülüyordu, insandan bile sayılmıyordu kadınlar, Çarmıha geriliyordu masum ve narin kelebekler, Hayat hakkını bulamıyordu bebekler, körpeler Güçsüzlerin gücünü emerek güçleniyordu güçlüler, Dünyaya dünya olduğunu hissettirmediler, Özleminle dolup taşıyordu özlem yüklüler, Senin olmadığın yıllarda, zamanlarda, Gül Efendim. Ah keşke ne olur hep aşkınla oturup aşkınla kalkabilsem, Ruhların yükselişleri gibi ufuklarında dolaşabilsem, Ne yapıp edip de taa iç dünyalarına derinlemesine akabilsem, Mecnun gibi arkandan yorulmadan koşabilsem, İçime bir kor gibi düşerek, ocaklar gibi yanabilsem, Sensiz geçen her türlü acılardan ah bir kurtulabilsem Gül Efendim. Yine karanlıklar bastı, ışıklar kesildi, ipler gerildi, Bulutlar üstümüze karargah kurdu, çıkmaz sokaklar çoğaldı, Yollar çatallandı, insanlar yoruldu, daraldı, bunaldı, Varlık içinde yokluk çektiriliyor can taşıyanlara, İmdat çığlıkları dağlar boyunca dalgalandı, Kara çizgiler belirdi kara bahtımızda, Yitirdik kendimizi, senin aşkını yitirdik. Tuzakların esaretinde inlemekte kulaklarımız. Feri kesildi gözlerimizin, tesiri kalmadı sözlerimizin, Divanelere döndüğümüz muhakkak, yaya kaldığımız muhakkak. Kendimizi unuttuğumuz muhakkak, Seni bilmez olduğumuz muhakkak. Gül Efendim. Sana her zamankinden daha muhtacız Efendim, Uyandır gaflet uykularından bizleri Efendim, Yeniden içime, gönlüme, metafiziğime doğ Sen Ey Sevgili. Gül Efendim. Öyle bir doğuşla doğ ki, öyle bir gelişle gel ki, Öyle bir sarışla sar ki; dünyam başkalaşsın, gönlüm yenilensin, Ufkumda ısı ve ışık yüklü güneşler doğsun. Gecelere renk veren aylar semalarımı kaplasın, Yıldızlar saf saf etrafımda dizilsin, hakikatler sezilsin. Bilinmesi gerekenler bilinsin, derilmesi gereken güller derilsin. Gül Efendim. Gel ey aşk ikliminin Sultanı, Gel ey güzellik şahikalarımın dolunayı, Gel ey vefa ve safa göklerinin hilali, cemali, Gel ey güzellikler ordusunun hakanı, varlık aleminin özü, kemali. Gel, gel de dağıt şu zulmeti. İkram et, yitirdiğimiz cenneti. Deriver içimize layık gülleri, sünbülleri, İtiverme ne olur elinin tersiyle bizleri. Aklımıza sun akılları, basiretleri, Gül Efendim. Gel, kine kilitlenenlerin kilidini kırmak için, Nefrete odaklananların nefretini ortadan kaldırmak için, Düşmanlığa sadık kalanların, zavallı ruhların, Boyunlarındaki zincirleri çözüp açmak için, Gül Efendim. Gel, Senin sevginle sevgilerimizi, Senin merhametinle merhametimizi, Senin şefkatinle şefkatimizi, Senin sinenle sinelerimizi, Senin muhabbetinle muhabbetimizi, Senin hoşgörünle hoşgörümüzü Coştur Efendim, bizleri koştur Efendim Gül Efendim. İçimize bir gül, gönlüzüme bir gül, özümüze bir gül, Gül Efendim. Sonsuz selam, sonsuz salat, sonsuz muhabbet ve ihtiram sana Gül Efendim. Alıntı Alıntı
Φ selef_61 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2006 Ey İbrahim koca ibrahim atamız İbrahimDaha vahiy gelmeden putları kıran İbrahim Taştan bir yapı diktiler adına kabe dediler sana iftira ederek İbrahim yaptı dediler Bununlada yetinmediler makamı İbrahim dediler ***** sürülen bir maket diktiler Her sene ölüyor onca insan taşlar uğruna telef edilen milyonlarca hayvan kimin umurunda safa merve,arafat,müzdelife, dağ, taş güya hac mış Bunları ziyaret edipte dolanan günahsız olacakmış Hele şeytan taşlama akılara ziyan Masum taşları bile yaptılar şeytan selamunaleyküm allaha inanan ve rasulüne itaat eden arkadaşlar. sayın haksöz sana sadece şunu söyleyebilirim.allah yardımcın olsun. sayın berceste ve ahir zaman hatırlarsanız ben haksözün bir yazısını desteklemiştim de sen benim kafadansın demiştim.ya ben böyle olduğunu bilseydim hiç öyle dermiydim. neyse sayın haksöz allah seni kurtuluşa erdirsin.amin. allahın selamı üzerinize olsun. Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2006 selamunaleyküm allaha inanan ve rasulüne itaat eden arkadaşlar. sayın haksöz sana sadece şunu söyleyebilirim.allah yardımcın olsun. sayın berceste ve ahir zaman hatırlarsanız ben haksözün bir yazısını desteklemiştim de sen benim kafadansın demiştim.ya ben böyle olduğunu bilseydim hiç öyle dermiydim. neyse sayın haksöz allah seni kurtuluşa erdirsin.amin. allahın selamı üzerinize olsun. Evet selef kardeşim hatırlıyorum... Ama zaten ben ilk anda senin tam manasıyla yazısına dikkat etmeyip desteklediğini anlamıştım... Sen takma kafanı haksöz kardeşimizin de Allah yardımcısı olsun... Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2006 CANIM EFENDİM Sadullah Celik Yıllarca ufkuna bakan gözlerim, Cemalini ister , canım efendim. Seni anlatmaktan aciz sözlerim, Her an erimekte , canım efendim. Hayat eksenimin sonsuz odaĝı, Ŏksüz ve yetimlerin sıĝınaĝı, Sen sabah yıldızlarının ışıĝı, Sen şefkat elçisi , canım efendim. Lahuti bir sefer olsa da gitsem... Kumlara batsam , ayaĝına düşsem, Gül Ravzan'a varıp kendimden geçsem, Sen sevda iksiri , canım efendim. Ay yüzlü , güzel sözlü hem sultanım, Fedadır can , canan ve bütün varım, Seninle olmaktır en güzel kararım, Sen güllerin şahı , canım efendim. Buzlar erir içimde bitmez savaş, Gönlümde bir hüzün , gözümde yaş, Sensizlik içimde kordan bir telaş, Kalbimin barışı , canım efendim. Alemlere rahmet rüzgarısın sen, Kur'an kiliminde en güzel desen, Benim de rüyama bir defa gelsen, Can dayanmaz oldu , canım efendim. Şairin sitedeki diğer şiirleri Ya Rasullallah Hicret Alıntı
Φ ahirzaman Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 5 Temmuz , 2006 Ümmetlerin Resulallah resulallah Seni gören nice olur Ateşlerde kor misali Yanıp yanıta kül olur Ümmetlerin ümmetlerin Biz günahkar ümmetlerin Yarın yevmi kıyamette Nolur unutma bizleri Sana layık olamadık Yoluna can koyamadık Seni candan sevemedik Nolur unutma bizleri Ha habibim dedi sana Seni gönderdi cihana Cümle alem hayran sana Nolur unutma bizleri Alıntı
Φ suheda Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 13 Temmuz , 2006 Naat Seccaden kumlardı... Devirlerden, diyarlardan Gelip göklerde buluşan Ezanların vardı! Mescit mü’min, minber mü’min... Taşardı kubbelerden Tekbîr, Dolardı kubbelere “âmin!” Ve mübarek geceler, dualarımız, Geri gelmeyen dualardı... Geceler, ki pırıl pırıl, Kandillerin yanardı. Kapına gelenler, yâ Muhammed, -Uzaktan, yakından- Mü’min döndüler kapından! Besmele, ekmeğimizin bereketiydi, İki dünyada aziz ümmet; Muhammed ümmetiydi. Konsun –yine- pervazlara güvercinler, “Hû hû”lara karışsın âminler... Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! Şimdi seni ananlar, Anıyor ağlar gibi... Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; Düşkünlerin kanadıydın, Yoksulların sahibi... Nerde kaldın ey Resûl, Nerde kaldın ey Nebi? Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed, Çağlar ne çağlardı: Daha dünyaya gelmeden Mü’minlerin vardı... Ve bir gün, ki gaflet Çöller kadardı, Halîme’nin kucağında Abdullah’ın yetimi Âmine’nin emaneti ağlardı. Hatice’nin goncası, Aişe’nin gülüydün. Ümmetinin gözbebeği Göklerin resûlüydün... Elçi geldin, elçiler gönderdin... Ruhunu Allah’a, Elini ümmetine verdin. Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke’de bunalırsan Medine’ye göçerdin. Biz bu dünyadan nereye Göçelim, yâ Muhammed? Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet Altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar “Ebu Leheb öldü” diyorlar. Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor! Neler duydu şu dünyada Mevlidine hayran kulaklarımız; Ne adlar ezberledi, ey Nebî, Adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; Artık, yolunu unuttu Ayaklarımız! Kâbe’ne siyahlar Yakışmamıştır, yâ Muhammed Bugünkü kadar! Hased gururla savaşta; Gurur, Kafdağı’nda derebeyi... Onu da yaralarlar kanadından, Gelse bir şefkat meleği... İyiliğin türbesine Türbedâr oldu iyi. Vicdanlar sakat Çıkmadan yarına, İyilikler getir, güzellikler getir Âdem oğullarına! Şu gördüğün duvarlar ki Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir... Fethedemedik, yâ Muhammed, Senelerdir. Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi... Bahçende en güzel dal, Unuttu yemiş vermeyi... Günahın kursağında Haramların peteği! Bayram yaptı yapanlar; Semâve’yi boşaltıp Sâve’yi dolduranlar... Atını hendeklerden -bir atlayışta- Aşırdı aşıranlar... Ağlasın Yesrib, Ağlasın Selman’lar! Gözleri perdeleyen toprak, Yüzlere serptiğin topraktı... Yere dökülmeyecekti, ey Nebî, Yabanların gözünde kalacaktı! Konsun -yine- pervazlara güvercinler, “Hû hû”lara karışsın âminler... Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! Ne oldu, ey bulut, Gölgelediğin başlar? Hatırında mı, ey yol, Bir aziz yolcuyla Aşarak dağlar, taşlar, Kafile kafile, kervan kervan Şimale giden yoldaşlar! Uçsuz bucaksız çöllerde, Yine, izler gelenlerin, Yollar gideceklerindir. Şu tekbir getiren mağara, Örümceklerin değil; Peygamberlerindir, meleklerindir... Örümcek ne havada, Ne suda, ne yerdeydi; Hakkı göremeyen Gözlerdeydi! Şu kuytu cinlerin mi; Perilerin yurdu mu? Şu yuva -ki, bilinmez- Kuşları Hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu? Kuşlarını, bir sabah, Medine’ye uçurdu mu? Ey Abvâ’da yatan ölü, Bahçende açtı dünyanın En güzel gülü; Hâtıran, uyusun çöllerin Ilık kumlarıyla örtülü! Dinleyene, hâlâ, Çöller ses verir; “Yaleyl!” susar, Uğultular gelir. Mersiye okur Uhud, Kaside söyler Bedir. Sen de bir hac günü, Başta Muhammed, yanında Ebû Bekir; Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü Destan yap, ey şehir! Ebû Bekir’de nûr, Osman’da nûrlar... Kureyş uluları, karşılarında Meydan okuyan bir Ömer bulurlar; Ali’nin önünde kapılar açılır, Ali’nin önünde eğilir surlar, Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de Hakk’ın yiğitleri, şehîd olurlar... Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı, Yerde kalmazdı ruh... kanatlıydı. Konsun –yine- pervazlara güvercinler “Hû hû”lara karışsın âminler. Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! Vicdanlar, sakat çıkmadan, Yâ Muhammed, yarına; İyiliklerle gel, güzelliklerle gel Âdem oğullarına! Yüreklerden taşsın Yine, imanlar! Itrî, bestelesin Tekbîr’ini; Evliyâ, okusun Kur’ân’lar! Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın Kayışzâde Osman’lar Na’tını Galip yazsın, Mevlid’ini Süleyman’lar! Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle Geri gelsin Sinan’lar! Çarpılsın, hakikat niyetine Cenaze namazı kıldıranlar! Gel, ey Muhammed, bahardır... Dudaklar ardında saklı Âminlerimiz vardır... Hacdan döner gibi gel; Mi’râc’dan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır! Bulutlar kanat, rüzgâr kanat; Hızır kanad, Cibril kanad; Nisan kanad, bahar kanad; Âyetlerini ezber bilen Yapraklar kanad... Açılsın göklerin kapıları, Açılsın perdeler, kat kat! Çöllere dökülsün yıldızlar; Dizilsin yollarına Yetimler, günahsızlar! Çöl gecelerinden, yanık Türküler yapan kızlar Sancağını saçlarıyla dokusun; Bilâl-i Habeşî sustuysa Ezânlarını Dâvûd okusun! Konsun –yine- pervazlara güvercinler, “Hû hû”lara karışsın âminler... Mübarek akşamdır; Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler! Arif Nihat Asya Alıntı
Φ Ali Dildade Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 29 Temmuz , 2006 Allah razı olsun Alıntı
Φ _Liva_ Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2006 Allah razi olsun hepsi birbirinden güzel siirlerin ...Allah c.c. ve Resulünü s.a.v. anlatan yazi hep güzeldir zaten....heleki su kirkyasindasin eseri yokumu dursun ali erzincanin aynen kardesim her okudugumda dinledigimde ayni sekilde etkileniyorum ...o icimizdeki güzel duygular hic bitmesin aksine hep artirsin insAllah dua ile vesselam Alıntı
Φ LeylaM Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2006 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2006 Ondort asir evvel,yine boyle bir geceydi, Kumdan,ayin ondordu,bir oksuz cikiverdi! Lakin,o ne husrandi ki:hissetmedi gozler, Kac bin senedir halbuki,beklesmedelerdi! Nereden gorecekler?Goremezlerdi tabii; Bir kere zhur ettigi col en sapa yerdi; Bir kerre de mamure_i dunya,o zamanlar, Buhranlar icindeydi,bugunden de beterdi. Sirtlanlari gecmisti beser yirticilikta; Dissiz mi bir insan,onu kardesleri yerdi! Fevza butun afakini sarmisti zeminin, Salgindi,bugun sarki yikan tefrika derdi. Derken,buyumus,kirkina gelmisti ki Oksuz, Baslarda gezen kanli ayaklar suya erdi! Bir nefhada insanligi kurtardi o Masum, Bir hamlede Kayserleri,Kisralari serdi! Aczin ki,ezilmekti butun hakki,dirildi; Zulmun ki,zeval aklina gelmezdi,geberdi! Alemlere rahmetti,evet,ser_i mubini, Sehbalini adl isteyenin yurduna gerdi. Dunya neye sahipse,O nun vergisidir hep; Medyun O na cemiyyeti,medyun O na ferdi. Medyundur O Masuma butun bir beseriyyet; Ya Rab,bizi mahserde de bu ikrar ile hasret! (s.a.v.) Mehmet Akif Ersoy Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.