Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İSLAMI HADİSLERLE YOZLAŞTIRMAYA ÇALIŞANLAR


haksöz

Önerilen İletiler

Tabiki anylyorum... Maske kullanma ustalağınızdan bahsediyorsunuz ve birde konpleks olan kendinizden öyle değilmi?...

Düşünselliğin oturmadğı,

Kültürel yozlaşmadan kendinize düşen payı aldığınız...

Ve sosyalleşme adına kendinize burada yer bulduğunuz...

Evet sizi anlıyorum...

Geyik muhabbeti ve oyun salonları...

Çocukluk kızamığı yani...

Umarım uzun sürmez...

Sağlıcakla kalın...

 

 

Komik dibinotum benim.. Çekememezlik duygularının yüz üstüne çıkmasına şaşırmadım doğrusu..Senin gibi maskeler ardına saklanmaktansa içimden geldiğince yazmayı ve militanlık yapmamayı tercih ederim. Bende ki yeteneklerin dörtte birine sahip olabilmiş olsaydın zaten her gün buraya saçma sapan alıntılar yazmaz kendi cümlelerinle kendini ifade etme gayreti içerisine girerdin.. Hala farketmedin sanırım.. Senin gibicikler dışında kimse yazılarını ciddiye almıyor.. Konularına cevap verilmesinin tek sebebi cevap veren arkadaşlarımızın senin iyiniyetli biri olduğunu sanmaları ve sana doğruyu anlatabileceklerini düşünmelerindedn kaynaklanıyor .. ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 59
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Komik dibinotum benim.. Çekememezlik duygularının yüz üstüne çıkmasına şaşırmadım doğrusu..Senin gibi maskeler ardına saklanmaktansa içimden geldiğince yazmayı ve militanlık yapmamayı tercih ederim. Bende ki yeteneklerin dörtte birine sahip olabilmiş olsaydın zaten her gün buraya saçma sapan alıntılar yazmaz kendi cümlelerinle kendini ifade etme gayreti içerisine girerdin.. Hala farketmedin sanırım.. Senin gibicikler dışında kimse yazılarını ciddiye almıyor.. Konularına cevap verilmesinin tek sebebi cevap veren arkadaşlarımızın senin iyiniyetli biri olduğunu sanmaları ve sana doğruyu anlatabileceklerini düşünmelerindedn kaynaklanıyor .. ;)

 

 

Çok haklısın sanırım boşuna uğraşıyoruz......En azından vazifemizi yaptık. Hakkı ortaya koyduk

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

evet kardeşler ben terapinin yazdığı yazıyı yanlış anladım hemen biri de ona karşı atağa geçmiş acaba bu atağa geçen şahıs aynı atağa bana karşıda geçecekmi :D

 

yazılan ayetler hakkında kiç bir müslüman red etmez çünki ayetler red etmek için değil billakis inanmak içindir .

 

hadisleri işine gelenleri alıp işine gelmeyenleri almamak kimseye yakışmaz .

 

hadisler hz muhammedin o dönemdeki sözlerine verilen ad dır ...

 

buküne kadar gelip geçerliliğini koruduğuna dair hiçbir garantisi yok ancak hz muhammedin kuran ahlakı ile yaşadığını ve peygamberlik nübüveti almış bir insan olduğundan sözlerinin kuranla bağdaşmayan her hadisi ise sahte hadis olarak geçer .

 

bu yüzden islamı fıkhı bilen bir müslüman sahte hadis ile doğruyu ayırt eder .

 

bu yüzden kuran islamın esası .

 

 

hadis de hadis, amaaaan hadis, canım hadiisssss

 

Bir türlü akledemediğiniz şey bu dinin sahibinin kim olduğudur, Allah mı yoksa peygamber mi.Ben hadislerin tamamının uydurma olduğunu sizlere kuranla tek tek ispatlayabilirim ama bu sayfalara uzun geleceğinden bir örnek vereyim

 

. Birinci versiyon,"Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın kitabını ve Ehli Beytimi" bırakıyorum.

. (Müslim 44/4,no:2408; İbni Hanbel 4/366; Darimi23/1,no:3319) Bu, Şii Müslümanlar tarafından uydurulan versiyondur.

 

 

. İkinci versiyon,"Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın kitabını ve sünnetimi" bırakıyorum.

. (Muvatta 46/3) Bu da sünni müslümanlar tarafından uydurulan versiyondur.

 

 

. Üçüncü versiyon:"Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın Kitabını " bırakıyorum." Müslim 15/19, no:1218 ; İbni Mace,25/84, Ebu Davud,11/56 Bu son versiyon, hem Şii hem de Sünni Müslümanlar tarafından ortak olarak nefret edilen ve Kur'an'ın, Muhammed'in getirdiği yegane mesajın “Kur'an” olduğu bilgisi ile uyumlu, tek versiyondur

 

Binlerce insanın dinlediği veda hutbesi bile bu kadar çarpıymaya maruz kalmışsa , artık birkaç kişiden gelen hadislerin sözüğnü bile etmeye değmez

 

Varsayalım ki bir sözün peygamberin ağzından çıktığı % 100 doğru olsa bile yinede dinde delil olamaz.Zira peygamber evrensel değildir. O yaşadığı dönemim ve şartların etkisinden bağımısz konuşamaz.Evrensel olan ise Allahın sözüdür

 

Bir parça akletmek,beyin patlatmak, insanların problemlerine çare bulmak yerine sürekli birilerinin eteğine sığınmaya çalışmak velevki peygamber olsa bile ancak ve ancakhazıra konmayı maharet sayanların işidir .

 

 

Üretin beyler üretin, taşın altına sizde elinizi atın, yok eğer yapamıyorsanız bırakında yapanlara köstek olmayın

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden birincisi:

 

"Varsayalım ki bir sözün peygamberin ağzından çıktığı % 100 doğru olsa bile yinede dinde delil olamaz.Zira peygamber evrensel değildir. O yaşadığı dönemim ve şartların etkisinden bağımısz konuşamaz.Evrensel olan ise Allahın sözüdür" demiş ve saçmalamış gene haksöz.

 

 

Bir peygamber düşünün getirdiği ayetler ve mesajlar evrensel kendisi evrensel değil....!!!!

 

Haksöz bence senin akli problemin var!!!

 

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden ikincisi:

 

haksöz en başta tamamen peygamber efendimizin sözlerini ve sünnetini inkar ediyor du şimdi kabul ediyor ve diyor ki eğer söylemiş bile olsa delil olamaz ....Bunların cevabını da sana tokat gibi Başörtüsü yok bölümünde verdim...

 

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden üçüncüsü:

 

haksöze hak veren insanlar mesela Gecekuşu ve Bilimselci...Enterasan bu insanlar ayetleri ve Yaratıcı'yı inkar ediyorlar. Ama ne hikmetse yanlış bir Yaratıcı inancı olmasına rağmen haksözle beraber aynı safta yerlerini alıyorlar....

 

 

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden ..........devam dahi etmeye değmez

 

Artık bu kadar çelişkinin olduğu bir ortamda buyrunda paylaşımdan söz edin...Pes doğrusu

 

Haksöz sana son bir tavsiye Bu anlattığın saçmalıklar için bir enstitü kur ve kendini vitrine çıkar bakalım. Haydi sana meydan....Boyunun ölçüsünü al..ok Eğer doğru sözlü isen dediğimi yaparsın....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Hz.Peygamber"

 

Ağaç meyve için dikilir. Âlem, Muhammed-i Arabî için yaratılır.

 

Bir sınıfta öğretmen esasında yalnız bir öğrenci için dersini tam anlatır—onu en iyi anlayan öğrenci için. Bir’ler her zaman önemlidir. Bir Muhammed-i Arabî’nin ubudiyeti hatırına, koca bir kâinat yaratılmıştır.

 

 

Peygamberimizin hiçbir fiili yoktur ki, HÜVE’yi göstermesin, O’nu bildirmesin.

 

Bugün biz “lâ ilahe illallah”ı kolaylıkla söylüyorsak, “muhammedun resulullah”tan dolayıdır.

 

 

Yamaçlar kalabalık, zirveler yalnızdır. En çok istifade edilen insan olarak Resûlullah (a.s.m.), aynı zamanda, en az anlaşılan insandır da. Çünkü, onun anlattığı hakikati onun kendi iç dünyasında anladığı derecede anlayan başka bir kimse yoktur. Peygamber başka bir insandan almamış; almadan vermiştir.

 

 

Hz. Peygamber peygamber olduğu için öyle dua ediyor değil. Öyle dua edebildiği için Rabbimiz onu peygamber seçiyor.

 

 

Kap küçükse çabuk dolar. Resûlullah’ın kabı genişti ve devamlı genişliyordu. O yüzden, her daim tefekkür ve tezekkür üzere idi, o yüzden günde yetmiş kez daha da fazlasını yapamadığı için istiğfar ediyordu, o yüzden “Seni lâyık olduğun surette sena edemem. Sen kendini sena ettiğin hal üzeresin” diye Rabbine yakarıyordu...

 

 

Dağa çıkıp inmeyen adama dağcı demezler. Resûlullah miraca çıkmış, ama dönmüştür. Peygamber vasfı böyle bir tavrı gerektirir.

 

 

Resûlullah’ın ne düşündüğünü ve nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorsan, Kur’ân’ı oku! Kur’ân, Resûlullah’ın hayatını yansıtır; neyi nasıl yaşadığını, neye nasıl baktığını, neye nasıl ve niye inandığını bize gösterir.

 

Resûl-i Ekrem’in hayatı Kur’ân’dır. Her zaman Bismillah şuuruyla yaşar, Fatiha şuuruyla devam eder…

 

 

“Soruyu ben sorarım, cevabı da ben bulurum. Peygambere ihtiyacım yok” demek, kendisini Resûl-i Ekrem’in ve onun getirdiği hakikatin yerine koymak demektir.

 

Resûle tâbi olmayan, kendine tâbi oluyor.

 

 

Nefisler peygambersiz bir din arzu ediyorlar; tâ ki kafalarına göre yorumlamaları mümkün olsun…

 

Sünnet-i seniyyesiz bir dinî anlayış, eksik ve hatta sakat bir dinî anlayıştır.

 

 

Aklın anladığını tashih etmek yerine Resûlullah’ın sözünü tashihe kalkışmamalı.

 

Peygamber ‘insanüstü’ olsaydı, bana rehber olmazdı. “O başkaydı, ben onun gibi olamam” diyemeyiz. Elimizden geldiğince onun gibi olmaya çalışmalıyız…

 

 

Peygamberimizi hatırladıkça, çok önemli bir mahluk olduğumu hissediyorum. Çünkü, benim en küçük bir halim ihmal edilmiyor.

 

 

Nübüvvete tâbi olmak, insanın kendisi ve kâinatla barışık olmasıyla ilgilidir.

 

 

Mirac Resulullah’ın 52 yıllık hayatının tasdikidir; sünnetin teyididir.

 

 

Mirac elliiki yıl boyu yaşanmış bir yolculuğun tasdikidir.

 

 

Resûlullah’ın birebir kendisine benzetmeye çalıştığı tek kişi yoktur.

 

 

 

 

Herşey gayet açık (obvious) değil mi?

 

İnanan ve saygılı tüm kardeşlere Selamlar

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tabiki anylyorum... Maske kullanma ustalağınızdan bahsediyorsunuz ve birde konpleks olan kendinizden öyle değilmi?...

Düşünselliğin oturmadğı,

Kültürel yozlaşmadan kendinize düşen payı aldığınız...

Ve sosyalleşme adına kendinize burada yer bulduğunuz...

Evet sizi anlıyorum...

Geyik muhabbeti ve oyun salonları...

Çocukluk kızamığı yani...

Umarım uzun sürmez...

Sağlıcakla kalın...

Komik dibinotum benim.. Çekememezlik duygularının yüz üstüne çıkmasına şaşırmadım doğrusu..Senin gibi maskeler ardına saklanmaktansa içimden geldiğince yazmayı ve militanlık yapmamayı tercih ederim. Bende ki yeteneklerin dörtte birine sahip olabilmiş olsaydın zaten her gün buraya saçma sapan alıntılar yazmaz kendi cümlelerinle kendini ifade etme gayreti içerisine girerdin.. Hala farketmedin sanırım.. Senin gibicikler dışında kimse yazılarını ciddiye almıyor.. Konularına cevap verilmesinin tek sebebi cevap veren arkadaşlarımızın senin iyiniyetli biri olduğunu sanmaları ve sana doğruyu anlatabileceklerini düşünmelerindedn kaynaklanıyor .. ;)

Çok haklısın sanırım boşuna uğraşıyoruz......En azından vazifemizi yaptık. Hakkı ortaya koyduk

 

BAKMAK VE GÖRMEK...

Bir insan bir ağaca bakarken; estetik duygu ve düşünce içerisinde olan bir insan, farz edelim ki; bu insan bir ressam olsun. O ressam o ağaca bakarken; salt estetik kaygılar taşıyacak ve “bu ağacın üzerinde ne güzel yeşil yaprakları, rengarenk çiçekleri, meyveleri ve dalları üzerine konmuş kuşları var. Bu ağacın ne güzel gölgesinde yatılır, uyunur ve aynı güzellikte bir resmini dahi yapabilirim” diye düşünecek ya da böyle düşünmeden kendini alıkoyamayacaktır.

 

Ama aynı objeye yani aynı ağaca bakan bir kereste tüccarı, salt ticari duygu ve düşüncelerinden ötürü bu ağaca estetik kaygılarla değil de ticari kaygılarla bakacağı içindir ki; “oh ne güzel bu ağaçtan ne biçim kereste çıkar, kim bilir kaç para eder” diye düşünmeden edemeyecek ve o ağacın bütün güzelliklerini görmezlikten gelecek, ya da kafasındaki tek düşünce olan, ondan çok iyi kereste çıkacağına ve çok para kazanabileceğine odaklanmış olduğu içindir ki, gerçekten o güzellikleri fark etmeyecek, görmeyecektir bile.

 

BELKİDE FARK BURADA KERESTE TUCCARLIĞINDA...

NE DERSİNİZ...

TABİKİ DEVAM EDİN...

BU ZAMANDA İYİ PARA EDİYOR... :)

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

peki ya o ağaca bakıpta tohumunu atanı göremeyene ne denir?

 

öyle kardeşlerimizi gördükte aklıma onu getirdin dipnot

 

:D:D:D:D:D:D:D

Siz bir alemsiniz...

Sevgiler...

:D:D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

kardeşim ne dediğini anlamadım ama heralde iyi bişey dedin

bi ihtimal daha var ancak ben bunu düşüniiym

bunu içinde sana teşekklür ediyorum :clover::clover::clover:

 

İnanın sevgili ahirzaman sizinde yazınız benim aklımada hoş birşey getirdi...

Sizin ile ilgisi yok ama en az benim kadar temiz bir yüreğiniz olduğu kesin...

Tekrar teşekürler...

Sevgiler... :clover::clover::clover:

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"BAKMAK VE GÖRMEK... "

Bir insan bir ağaca bakarken; estetik duygu ve düşünce içerisinde olan bir insan, farz edelim ki; bu insan bir ressam olsun. O ressam o ağaca bakarken; salt estetik kaygılar taşıyacak ve “bu ağacın üzerinde ne güzel yeşil yaprakları, rengarenk çiçekleri, meyveleri ve dalları üzerine konmuş kuşları var. Bu ağacın ne güzel gölgesinde yatılır, uyunur ve aynı güzellikte bir resmini dahi yapabilirim” diye düşünecek ya da böyle düşünmeden kendini alıkoyamayacaktır.

 

Ama aynı objeye yani aynı ağaca bakan bir kereste tüccarı, salt ticari duygu ve düşüncelerinden ötürü bu ağaca estetik kaygılarla değil de ticari kaygılarla bakacağı içindir ki; “oh ne güzel bu ağaçtan ne biçim kereste çıkar, kim bilir kaç para eder” diye düşünmeden edemeyecek ve o ağacın bütün güzelliklerini görmezlikten gelecek, ya da kafasındaki tek düşünce olan, ondan çok iyi kereste çıkacağına ve çok para kazanabileceğine odaklanmış olduğu içindir ki, gerçekten o güzellikleri fark etmeyecek, görmeyecektir bile.

 

Yukardaki yazı çok hoş fakat bizlerle bir alakasını göremedim..Bizlerin inancımız üzerinden ticaret yaptığını iddia ediyorsanız iddianızı belgelerinizle ispat etmek zorundasınız sayın DİPnot

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

***

EYVAH ki ne EYVAH... Adam doğru da söylüyor galiba, ha nedersin?...

 

EYVAH ki ne EYVAH...

 

Şimdi bunun altından nasıl kalkacaksın...

 

EYVAH ki ne EYVAH...

 

öyle boş denilmekle olmuyor, dolusunu sen yazacaksın

 

EYVAH ki ne EYVAH...

 

ve ortyaya atılan gerçeklerin batıl olduğunu ispatlayacaksın.

 

 

bir laf atıp kaçarsın ... unutulur nasılsa...sanaldayız ya..olsun varsın...

*tna

***

 

 

 

Güzel kardesim ben ayetlerle ispat ediyorum fakat ayeti bile inkar ediyorsunuz. Sizinle neyi tartisayimki gülünc durumdasiniz hepiniz. Arkadasin biri ibadet etmek icin sünnete,hadise ne gerek var demis ya biraz mantik lütfen birazcik fazla degil. Sizin düsünceniz dine ters geliyor ve yanlis oldugunu bilseniz bile siz düsüncenizden vazgecmessiniz ? cünkü yapiniz böyle! Ama cok gecmeden dogru yolu bulmanizi dilerim, cünkü bu dünya gecici, cok yanlis yoldasiniz.

 

sayilar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler.[16]

Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber'e itaat edin ki merhamet göresiniz. [17]

(Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın. İçinizden, birini siper edinerek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.[18]

De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.[19]

Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.[20]

Nitekim kendi içinizden size âyetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resûl gönderdik.[21]

[22]Allah'a itaat edin, Resûle de itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer (itaatten) yüz çevirirseniz bilin ki Resûlümüzün vazifesi apaçık duyurmak ve bildirmektir.

Onlara, "Allah'ın indirdiğine ve Resûl'e gelin" denildiği vakit, "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz (yol) bize yeter" derler. Ataları hiçbir şey bilmiyor ve doğru yol üzerinde bulunmuyor iseler de mi?[23]

Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.[24]

Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karşı çıkar ve müminlerin yolundan başka bir yola giderse, onu o yönde bırakırız ve cehenneme sokarız; o ne kötü bir yerdir.[25]

Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için istiğfar etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı.[26]

…işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.[27]

(Resûlüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.[28]

Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, Peygamber'e de itaat etseydik! derler.[29]

Bir de peygamberin verdiği hükme boyun eğmeyen ve hadislere hikaye diyenler için bakınız Allah (Azze ve Celle) Kur’anda ne buyuruyor. “Hayır Rabbına and olsun ki onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra senin verdiğin hükmü içlerinde bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar.”[30] Bu fırka kendi felsefelerine uymayan tefsiri de peygamber sözünü de reddeder

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Onlara göre peygamberler postacı gibidirler (hâşâ) kitabı bırakır giderler. Oysa nice peygamberler vardır ki, kendilerine kitap verilmemiş, yalnızca tebliğ ve irşad görevlerini tamamlamış, bir kitap bırakmadan ömürleri bitmiştir. Eğer peygamberlerin sünneti, söz ve fiilleri din kabul edilmeseydi kendilerine kitap verilmeyen peygamberlerin ölmesiyle dinin ortadan kalkması ve peygamberi görmeyenlerin de hiçbir şeyden sorumlu olmaması gerekirdi. Kur anda Peygambere itaatın gerekliliği ile ilgili birçok ayet bulunmasına rağmen , bize Kur’an yeter diyen bu zavallılar hangi Kur’andan bahsediyor acaba! Allah (Azze ve Celle) Kitabında “Biz her peygamberi ancak Allahın izniyle itaat edilsin diye gönderdik buyurmuştur. … Kim peygambere itaat ederse Allah (Azze ve Celle) ’a itaat etmiş olur[13], buyurmuştur, Allah (Azze ve Celle) ve Rasulü bir işe hükmetti mi mü’min erkek ve mü’min kadınların işlerinde muhayyerlikleri yoktur, kim Allah (Azze ve Celle) ’a ve peygamberine karşı gelirse şüphesiz o apaçık bir sapıklığa düşmüştür.[14] buyurmuştur. Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygı duyar ve O'ndan sakınırsa, işte asıl bunlar mutluluğa erenlerdir.[15] O nebi sizlere temiz olan şeyleri helal, pis olan şeyleri haram kılar buyurmuştur. Peygambere itaatın gerekliliği ve dolayısıyla hadis olmadan dinin anlaşılamayacağı ve yaşanamayacağı, yaşansa bile Allah’ın o dini kabul etmeyeceği ile ilgili ilâhi kelama kulak veriniz.

Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çağırıldıklarında, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler.[16]

WWW.tasavvufason.com

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden birincisi:

 

"Varsayalım ki bir sözün peygamberin ağzından çıktığı % 100 doğru olsa bile yinede dinde delil olamaz.Zira peygamber evrensel değildir. O yaşadığı dönemim ve şartların etkisinden bağımısz konuşamaz.Evrensel olan ise Allahın sözüdür" demiş ve saçmalamış gene haksöz.

Bir peygamber düşünün getirdiği ayetler ve mesajlar evrensel kendisi evrensel değil....!!!!

 

Haksöz bence senin akli problemin var!!!

Cevap 1- Bence Haksöz'ün akli problemi değil sizin yöneltilen soru ve ifadeleri algılama probleminiz var

 

Cevap 2- Cümlenin bütününün içinden "O yaşadığı dönemim ve şartların etkisinden bağımısz konuşamaz.Evrensel olan ise Allahın sözüdür" kısmını atlayıp peygamber karşıtlığı olarak algılayıp insanları bu çelişki ile yönlendirip yanıltmaya çalışmak cevap değildir...

 

Tespit doğrudur...

 

"Evrensel olan ise Allahın sözüdür" cümlesini gözardı etmeniz, vurgulanmaya çalışılan

"yaşanılan dönemim ve şartların etkisinden bağımsız konuşulamaz" ifadesindeki gerçeği anlamanıza engel oluyor...Kendi dünya ve inanç yaklaşımınızla, yapmaya çalıştığınız saptırmalar birkaç iletide bir kendinizle ve çağın gerçekleriyle çelişiyor...

 

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden ikincisi:

 

haksöz en başta tamamen peygamber efendimizin sözlerini ve sünnetini inkar ediyor du şimdi kabul ediyor ve diyor ki eğer söylemiş bile olsa delil olamaz ....Bunların cevabını da sana tokat gibi Başörtüsü yok bölümünde verdim...

Cevap 3- Ben o yada bu başlıkta verdiğiniz cevaplarda kendi içinde tutarlılık ve doğru bilgi göremiyorum... Yapmaya çalıştığınız sürekli kendi anladığınız inanç değerlerini tek doğruymuş gibi burada dayatmak. Sizin çelişkilerinizi sergileyen ifadelere ve kişilere de kendinizde var olduğunu düşündüğünüz ( düzgün, tutarlı, ilkeli, dürüst)( ! ) kişilik yapınızı başkalarına yamamaya çalışmak...Verdiğiniz her cevap kendinize attığınız bir tokat olarak duruyor...

 

. Birinci versiyon,"Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın kitabını ve Ehli Beytimi" bırakıyorum.

. (Müslim 44/4,no:2408; İbni Hanbel 4/366; Darimi23/1,no:3319) Bu, Şii Müslümanlar tarafından uydurulan versiyondur.

 

. İkinci versiyon,"Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın kitabını ve sünnetimi" bırakıyorum.

. (Muvatta 46/3) Bu da sünni müslümanlar tarafından uydurulan versiyondur.

 

. Üçüncü versiyon:"Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın Kitabını " bırakıyorum." Müslim 15/19, no:1218 ; İbni Mace,25/84, Ebu Davud,11/56 Bu son versiyon, hem Şii hem de Sünni Müslümanlar tarafından ortak olarak nefret edilen ve Kur'an'ın, Muhammed'in getirdiği yegane mesajın “Kur'an” olduğu bilgisi ile uyumlu, tek versiyondur

Cevap 4- Kendinize atmış olduğunuz tokatlar ayılamanıza yetmiyor olamlı ki,verilen yukarıdaki alıntıda ifade edilenleri ve cevapları görmemezlikten gelip, çelişkili yaklaşımlarınızı nasıl bir akademik algılamadır ki..""Ben size, eğer sarılırsanız asla doğru yoldan sapmayacağınız,"ALLAH'ın Kitabını " bırakıyorum." yanıtını ve gerçeğini hala inkar edip önümüze bir çelişkiymiş gibi sunabiliyorsunuz*..

 

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden üçüncüsü:

haksöze hak veren insanlar mesela Gecekuşu ve Bilimselci...Enterasan bu insanlar ayetleri ve Yaratıcı'yı inkar ediyorlar. Ama ne hikmetse yanlış bir Yaratıcı inancı olmasına rağmen haksözle beraber aynı safta yerlerini alıyorlar....

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden ..........devam dahi etmeye değmez

Cevap 5- Evet yazdıklarınız ve algılamalarınız çelikilerle dolu, bunu farketmiş olmanız, eğer üzerine gitmeyi becerebilirseniz,sizin için büyük kazanç olacaktır..

 

Cevap 6- Kafanızda yarattığınız en büyük çelişkilerden biri de bu zaten.Bahsettiğiniz bizlerin, kafasında Yaratıcı inancı taşıyan hiç kimseyle bir çelişkimiz yok..Herkes inancı ve anlayışında özgür..

 

Sizin farkedemediğiniz, anlayamadığınız için bir çelişki olarak beyninizde duran ve dile getirdiğiniz bu şaşkınlık,

 

aslında... bu inanışları eksik, yanlış, sapıtırarak her türlü sömürü amaçlı kullananlara karşı olduğumuzu görememeniz...

 

Günü gelipte bu yanlışları ortaya döken, inancı ne olursa olsun gerçekleri dile getirenlerin bu doğru yaklaşımlarına elbette haklı göreceğiz...Sizin kafanızda oluşturduğunuz karşıtlıklar birbirini reddeder, doğrularda bile anlaşamaz saplantınız,elbette bunu anlayamaz ve şaşırdım çeliştim, çelişkili gibi kendi düşünsel aymazlığını ortaya döker...Bu tokat kendinize attığınız bir tokattır...Umarım uyanır ,ayılır, kendinize gelip, kendinizle artık bukadar çok çelişmezsiniz...

 

Artık bu kadar çelişkinin olduğu bir ortamda buyrunda paylaşımdan söz edin...Pes doğrusu

 

Haksöz sana son bir tavsiye Bu anlattığın saçmalıklar için bir enstitü kur ve kendini vitrine çıkar bakalım. Haydi sana meydan....Boyunun ölçüsünü al..ok Eğer doğru sözlü isen dediğimi yaparsın....

Cevap 7- Evet finalde sergilediğiniz son görünümde bu "Artık bu kadar çelişkinin olduğu bir ortamda buyrunda paylaşımdan söz edin"...Pes doğrusu evet insanlar kendi yarattıkları çelişkilerde nasıl da boğuluyorlar değil mi?

 

Cevap 8- Sonun da Baş edemezsen, gerçekleri verilen yanlış cevaplarla örtemezsen...hemen bildik tavırlar..

Kendi saçmalıklarını itiraf edemeyenlerin saçmasın suçlamaları ve ve ve düello teklifleri...

 

Çeliş ki terapi Çelişki...

 

Akademik sonuçlar üretme ve sezgisel yetenek eğitim aldığını iddia eden birinden tam tersi yaklaşım ve nüanslar....

 

Hayatımda gördüğüm en büyük çelişkilerden birincisi kim ve ne olabilr diyerek kendinize dönüp bakmanızı öneriyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bakınız GeceKuşu gene sizden beklediğim cevaplar geldi. Benim için yazdıklarınızı bizzat aynayı kendinize doğrultarak okumanızı tavsiye ediyorum. Kendinizi tetkik edin ne kadar tutarlısınız bir bakın..

 

Çok kısa bir cevap vereceğim..Diyorsunuz ki " Cevap 3- Ben o yada bu başlıkta verdiğiniz cevaplarda kendi içinde tutarlılık ve doğru bilgi göremiyorum... " Bende derim ki: Mesela Allah Var bölümünde ısrarla cevap istiyorum. Yazdıklarımı oku ve yukarda söylediğini ispat et... ( Niçe hakkında yazdım, başka konularda yazdım ama nerde paylaşım katkı eleştiri..)

 

Eleştiri bir insana cevap verme psikolojisi ile olmaz. Eleştiri başkadır. Karşındakıni yok sayma gayreti bambaşkadır.Mutlak ben doğruyum. Diğerleri yanlış böyle bir mantık yok..

 

Ben burada yanlış bulduğum şeyleri delilleriyle yazıyorum. Kimseye saldırmıyorum...

 

Biz inananların ALLAH VAR bölümünde Kainattaki herşey anlamlıdır şeklinde devam edecek olan bir tezi var. Benim inanç esaslarımını kaynak alan bir tez. Buyur sende buna benzer geniş, akademik, anlamlı ve tutarlı bir tez ortaya koy görelim. Bizim tezimize, benzer bir çalışmayla farklı bir tezle cevap ver.Yalan olanlar nelermiş görelim.....Laf üretmeyi bırakın..

 

Yazdıklarımın hepsi O alana hakim ilim adamlarının ittifak ettiği şeylerdir.. Literatürde yer etmiştir. Mesela benim bazen referans verdiğim risale-i nurlar bugün üzerinde doktora tezleri yapılan ve anlamak maksadıyla enstitüler kurulan bir kaynaktır. İnkar edemezsiniz. Sağdan soldan kopyalama şeyler değil....Hakeza diğer verdiğim kaynaklarda aynı..Bunlar sizler için birşey ifade etmeye bilir ama onbinlerce bilim adamı için büyük anlamlar ifade ediyor..görmemezlikten gelemezsiniz..

 

Varsa bir iddianız tezinizi hazırlarsınız seminerler var . Herkesin önü açık. Çıkar tezinini paşa paşa savunursunuz. Ve tutarlıysa merak etmeyin kabul görür ve bilim dünyasında yerinizi alırsınız. Çünkü insanların çoğu vefalıdır. Emeğe ve hakikate sahip çıkar hiç merak etmeyin..

 

Ama madem bu zemindeyiz. Burada ahkam keser gibi bol bol başlık açmayın. Birkaç konuya yönelelim istifade edelim. Konular arasında kaybolup gitmeyelimmm...

 

Vakit buldukça bu çalışmalar sizlerle paylaşılacak. Ama vakit ayırıp önem verip katkıda bulunun farklı tezlerle karşımıza çıkın...

 

Münazara bu şekilde yapılır...

 

 

15 güne yakın oldu. O konuya bir cevap bile vermediniz. Ama buraya hemen cevaplar peşpeşe geliyor...

 

Lütfen o makaleyi inceleyin eleştirilerinizle katkıda bulunun uluslararası bir semimer çalışmasıdır o katkınız olmuş olur.

 

Madem burdayız faydalanalım değil mi... yanlış mı..?

 

 

Başka bir ayrıntı. Haksöz birçok yerde uslup hatası yapıyor. Nerdesiniz. Neden uyarmıyorsunuz ? görmemezlikten geliyorsunuz. Sonrada kalkıp bize tutarlı olmaktan adil olmaktan dem vuruyorsunuz...?

 

Artık çıkmak zorundayım..

 

Tutarlı tüm insanlara selam ve saygılar...

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Güzel kardesim ben ayetlerle ispat ediyorum fakat ayeti bile inkar ediyorsunuz. Sizinle neyi tartisayimki gülünc durumdasiniz hepiniz. Arkadasin biri ibadet etmek icin sünnete,hadise ne gerek var demis ya biraz mantik lütfen birazcik fazla degil. Sizin düsünceniz dine ters geliyor ve yanlis oldugunu bilseniz bile siz düsüncenizden vazgecmessiniz ? cünkü yapiniz böyle! Ama cok gecmeden dogru yolu bulmanizi dilerim, cünkü bu dünya gecici, cok yanlis yoldasiniz.

 

sayilar..

 

Güzel kardesim ben sana, senin yaşamını ayetlerle ispat etme çabasında değilim...

 

Sende bana ayetlerle ispat ediyorum iddiasında bulunamazsın...Bunu ancak kendin için yapar ve yaşarsan doğru olabilir...Bunu daha öncede yaptığın gibi başkalarının da yaşamını etkiliyecek ve sınırlayacak şeklide yapar ve dayatmalarda bulunursan kendi yerine bizi gülünç bulamaya devam edersin elbet...

 

Bizim ki değil ama sizlerin, bizim bu yaklaşım ve bakış açımızı, kendi dar görüşünüze sığdıraramış olmaktan dolayı anlayamadığınız ve nasıl olur şaşkınlıklarınız var... Oysa bizler sandığınızdan daha mantıklı olarak, inaçve yaklaşımlarınızı hem kendi içimizde hemde burada sorguluyoruz...Mantıksızlık bunun önünde bir engel varmış gibi düşünüp bizim yanlış yolda olduğumuz gibi varsayımlar üreten düşünce yapısında...

 

Bence Kişisel inançlarla, gerçek dünya arasındaki doğru yolu arayıp bulmak, bütün bunları birbirine karıştırmadan, yaşamı ve insanları algılamaya, sadece bizim değil sizinde sorununuz...Doğru yolu bulmak için, önce bu dünyada insanca değerlere sahip çıkıp yaşamak gerekiyor...Her türlü sömürü aracı olarak inanç değerlerini kullanmak ve dayatmak, sonrada bunların yanlışlarını ortaya dökenleri,doğru yoladan sapan olarak göstermek,sizin doğru gördüğünüz yola davet etmek senin ifadenle cevap veriyorum.."cünkü bu dünya gecici, cok yanlis yoldasiniz. " Öldükten sonra geri dönüp, insanları sevmak,onlara değer vermek, inançlarından dolayı onları ayırıp günahkar ilan etmemek, iNsanın yaşamına ve Dünyaya yararlı katkılarda bulunmak şansınız yok...

 

Yaşamı bir de bu açıdan değerlendirmeye çalışın isterseniz...

 

Böyle düşünebilmek, tüm insanlığa ayrımsız bakabilen çıkarcı olmayan bir yaklaşım

 

Diğeride, Bir yerlerde yer kapma teleşı ve çıkarcılığıyla kişisel yaşamının kaygı ve arzularıyla insanları, yaşamı ve toplumu yargılayan bir yaklaşım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yazılanalrın hepsini okumadım,benım bilgilerim doğrultusunda şunu söyleyeceğim

 

 

 

hadıslerin sahıhı azdır,her devlet sıyası ve ekonomık vs. çıkarlar uğruna hadıs de uydurmuşlardır

 

örneğin kabağın fazla satılması için kabak yemenın hadıslerde geçtiği de uydurmadır..

 

sünnetlerde de farklı farklı davranışlar görmekteyız,amacından sapmalar olmuştur malesef

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili sedelina olaya başka bir boyut katmışsın. Teşekkürler..

 

Evet hadisleri ve sünneti büsbütün inkar etmek başkadır. Hadislerin hangilerinin sahih olduğunu tespit etmek bambaşkadır..

 

Hadis ilmi diye bir ilim var arkadaşlar.Bu bir dini ilim. Bu alanda bir çok çalışma yapılmış.

 

 

Buyrunuz:

 

Sünnetin Kur'an dan sonra ilk basvurulacak merci olmasi ve Kur'an'in pratige geçirilmesi açisindan Islami ilimler arasinda hadis ilimlerinin ne kadar önemli oldugunu belirtmeye hacet yoktur. Kur'an ayetleri bize hiç bir bozulma olmadan ulastigi için onun orijinalligini arastirmaya gerek yok ise de, bize ulasan sünnetin hangilerinin ne dogrulukta ulastigini arastirmak hadis ilimlerinin konusu olmustur.

 

Bugün Islam'a gönül vermis, onun derdini kendine dert edinmis herkesin hadis ilimlerine dair temel bilgileri -- yalnizca ana hatlari ile de olsa -- bilmesi gerektigi kanaatindeyiz. Nasil ki matematik ile ilgili dört islem gibi temel bilgileri bilmek bir insani matematik uzmani yapmiyorsa, temel hadis usulü bilgilerini bilmek de bir müslümani muhaddis yapmayacaktir. Ama yine de bu bilgiler, hadis ögrenirken, hadis eserlerine bakarken, onlarin saglikli ulasip ulasmadigini anlamada yardimci olacak, o kisiyi hadis/haber alma ve verme suuru ile donatacaktir. Iste bu düsünce ile müteakip bölümlerde hadis ilimlerine temel seviyede küçük bir giris yapmak amaçlanmaktadir.

 

HADIS ILIMLERI

Hadis ilimleri deyince ilk olarak akla ilm-u dirayet-il-hadis gelir. Bu ilim dalinda hadisin kuvvet derecesi, dogrulugu, bizlere saglikli bir biçimde ulasip ulasmadigi arastirilir. Dirayet/Rivayet ikilisi bir bakima kalite/kantite ikilisine benzer. Mesela tek bir kanaldan gelen dirayeten güçlü bir hadisin, bir kaç kanaldan gelen yani rivayeten güçlü gözüken bir hadisden daha sahih olmasi pek ala mümkündür.

 

Hadis ilimlerinden bir digeri de ihtilaf-ul-hadis'dir. Bu ilim dali sihhaten ayni kuvvette olup birbiri ile uyusmayan iki hadis arasindaki ihtilafi çözmekle mesgul olur. Bu durumlarda muhaddisler ve fakihler cem ve te'lif, tercih, nesh ve tevakkuf denilen metodlar kullanirlar.

 

Hadis rivayet eden kisilerin rivayete ehil olup olmadiklarini arastiran ilim dalina da cerh ve ta'dil veya nakd-i rical denir. Bu ilim dali hem sahislar hakkinda bilgi toplamak, hem de bu bilginin objektifliginin saglanmasi açisindan ve bu kimselerin hangi kriterlere göre hadis rivayetine ehil olup olmayacaklarinin tesbiti bakimindan çok zor ve çok mesuliyetlidir. Iste bu yüzden Buhari, Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel, Hafiz Zehebi gibi az sayida alim bu isin hakkini verebilmislerdir.

 

HADIS ISTILAHLARI

Her ilim dalinin bir terminolojisi oldugu gibi hadis ilimlerinin de istilahlari vardir. Hadis istilahlari anlasilmadikça hadis usulü de anlasilamaz. Hadis istilahlari çok sayida oldugu için asagida sadece bir kismina temas edilecektir:

 

Ravi hadisi rivayet eden kisidir. Bir ravi hadisi baskasindan aldiginda aldigi kisiye o ravinin seyh'i denir. Hadisi alan ravi de talib'dir. Hadis almaya ahz, baskasina rivayet etmeye de eda tabir edilir.

 

Sened hadisi rivayet eden raviler zinciridir.

 

Cerh ve ta'dil ilminde ravilerin kalitesini belirtmek icin sika (hadis rivayetine tam ehil kisi) dan vadda (hadis uyduran kisi) ya kadar çesitli tabirler kullanilir. Bir ravi, durumu arastirildiktan sonra, ya bu iki uçtan birinde, ya da arada bir yerde degerlendirilir.

 

"Sika" da iki sart aranir: Adl ve zabt. Adl ravinin hadisi bozmadan rivayet eden dürüst bir müslüman olmasi, zabt ise hafizanin kuvvetli olmasi özelligidir.

 

Hadisin ne sekilde rivayet edildigi de önemlidir. Bunlardan bazilarina sema, kiraet, icazet denir. Sema talibin seyhden dogrudan isitmesidir. Kiraet ise talibin hadisleri bir yazili metinden okuyarak seyhine arzetmesi, seyhin de onlari rivayet ettigini onaylamasidir.

 

Burada, yazili belgelere günümüzde haber bakimindan verilen önemi göz önüne alarak bir noktaya dikkat çekmekte yarar var:

 

Sema hadisçilerin nazarinda en saglam ahz yoludur. Her ne kadar ilk hicri asirlarda hadislerin yazilmasi vukubulmus aksini iddia eden müstesriklere gereken cevaplar verilmisse de bu, semanin birinci derecedeki önemini azaltmaz. Çünkü hadis tahsilinde asl olan kalitedir. Mesela tarihi bir vesika bulunsa hadisçiler su sorulari soracaklardir: Bu vesikayi kim yazmistir? Bu kimse haber vermede ne kadar dürüsttür? Vesikada yazdigi haberleri ögrenip yazincaya kadar hafizasinda bozmadan tutabilmis midir? Olayi bizzat kendisi mi müsahade etmistir yoksa baskasindan mi almistir? Yazdigi haber siyasi ise, bu kisi taraf midir veya ona yazdirilmis midir? Daha sonra bu vesikada tahrifat yapilmis midir? Görüldügü gibi vesikanin sahte olmadigi bilinse bile bu yetmemektedir. Halbuki haberin dogrudan raviden dinlenmesinde bu zorluklar en aza iner. Elbette ki ravi hadisi ahz ederken seyhin hadisi hem ezberden bilip, hem de yazdigi bir kagittan okumasi daha da kuvvetlidir. Bu konuda hadisçilerin nasil titiz davrandigina dair bir örnek verelim:

 

Tirmizi (r.a) bir hadisi senedi ile rivayet ettikten sonra bu hadisdeki seyhi Abd b. Humeyd'in, Muhammed b. Fadl'in sunu anlattigini söyler:

 

"Yahya b. Main ilk benim önümde oturdugu zaman bu hadisi sordu. Ben de Hammad b. Seleme bize tahdis etti (diyerek hadisi edaya basladim) Yahya dedi ki keske defterinizden rivayet etseniz? Ben de defterimi getirmek üzere kalktim. Elbisemden tuttu ve önce bana (hafizanizdan) yazdirin. (Defteri getirmeden önce) tekrar size kavusamamaktan korkuyorum dedi. Bunun üzerine hadisi yazdirdim, sonra çikip defterimi getirdim ve ona (hadisi) okudum."

Muhaddislerin ravilerin kalitesi üzerinde ne kadar dikkatle durduguna da Imam Malik su sözleri ile isaret etmektedir:

 

"Bu ilim, yani hadis ilmi dindir. Artik dininizi kimlerden aldiginiza dikkat ediniz. Su direklerin dibinde Rasulullah (s.a.v) söyle buyurdu diyenlerden yetmis zat gördüm ki her hangi birisine beytülmali teslim ederseniz yine emin sayabilirsiniz. Böyle iken onlarin hiç birisinden ahz etmedim. Çünkü bu isin ehli degillerdi. Sonra memleketimize Ibn-i Sihab-i Zühri gelince hepimiz kapisina kosup üst üste yigilirdik."

Hadislerin çesitli yönlerden siniflandirilmasi:

Sihhat yönünden:

Sahih: Asagidaki üç sarti saglayan hadise denir:

 

senedinde kopukluk olmamasi (muttasil olmasi)

Bütün ravilerin sika olmasi

Illet ve sazlik bulunmamasi

 

Bu son sartin arastirilmasi zor olup, bunda ancak Buhari gibi büyük hadis mütehassislari derinlesebilmislerdir. Illet ve sazlik olmasi durumu, ilk bakista hadisin sened ve ravi yönünden saglam gözükmesine ragmen, metin veya senedde gizli bir bozukluk olmasi halidir. Eger muallel (illetli) veya saz ise hemen zayif hadis mertebesine iner.

Hasen: Sahih hadisin sartlari bunda da geçerlidir. Su farkla ki ravilerden birisi iyi olmasina ragmen hafiza gücü gibi bir bakimdan sika mertebesine çikamamissa o hadis "hasen" olur. Hasen hadis sahihden asagi fakat ona yakin, zayif hadisden yukarda bir yerdedir.

 

Zayif: Genelde sahih ve hasen sartlarini, senedde kopukluk (munkati) olmasi, ravilerden bir veya bir kaçinin zayif görülmesi, illet, ve diger sebeplerden dolayi saglayamayan hadisdir.

 

Mütevatir: Yalan üzerine birlesmesi aklen imkansiz olan bir grup insanin rivayet ettigi hadisdir. Bu sart her tabakada tahakkuk etmelidir. Mütevatir hadise "kesin" gözü ile bakildigindan inkari tehlikeli görülmüstür. Mamafih mütevatirlerin sayilari pek azdir.

 

Mevzu: Uydurma hadisdir. Kimi alimlere göre mevzu hadis, zayif hadislerin en düsük derecesidir. Bir baska görüse göre de mütevatir ve mevzu hadisler, ilki kesin oldugundan, ikincisi de uydurma oldugundan hadis arastirmalarina dahil edilmezler.

 

Sahibi yönünden:

 

Merfu: Peygamber (s.a.v) e ait olan hadisdir.

 

Mevkuf: Söz veya fiilin sahabiye ait oldugu hadisdir.

 

Maktu: Söz veya fiilin tabiiye ait oldugu hadisdir.

 

Bir hadisin merfu olmasi onun sahih oldugunu göstermez. Merfu bir hadis pekala sahih, hasen veya zayif olabilir.

 

Senedde uzunlugu yönünden:

Ali: Senedin muttasil olmakla birlikte az sayida raviden olusmasidir.

 

Nazil: Seneddeki ravi sayisinin çok olmasidir.

 

Elbette ki hadisin az sayida insandan geçerek muhaddise ulasmasi tercih edilir. Mamafih nazil bir hadisin ali'den daha sahih olmasi da mümkündür.

 

Hadislerin sihhatlerine göre hükmü:

Sahih ve hasen hadisler ictihada elverisli kabul edilirler. Zayif hadisler ise müctehidin metoduna, hadisin zayiflik derecesine, kendini destekleyen baska hadisler olup olmamasina göre kabul veya red edilirler. Zayif hadisler genelde ictihada elverisli görülmese bile "fedail-i a'mal" konularinda, yani insanlari iyi amellere tesvik etme babinda anlatilabilirler. Çünkü zayif hadis, mevzu hadis gibi uydurma olmayip ictihadda, helal, haram gibi onemli konularda istifade edilebilecek kuvvete çikamamis hadisdir. Mevzu hadisle, zayif hadis arasindaki bu fark hatirda tutulmalidir.

 

Mevzu hadislere gelince, muhaddisler bunlarin asilsiz oldugu belirtilmeksizin söylenmesinin, yazilmasinin haram oldugunu söylerler. Çünkü böyle bir hadisi gören kisi onu peygamberimize ait sanacaktir. Mevzu hadisler asilsiz olduklari belirtilerek insanlari bunlara karsi uyarmak için söylenip yazilabilir.

 

Hadisde metin ve sened tenkidi:

Bir hadisin makbul olup olmadiginin arastirmasi iki safhadan geçer:

 

Metin tenkidi

Sened tenkidi

Metin tenkidi hadisin metninin incelenmesi ile içinde tutarsizliklarin olup olmadiginin, daha kuvvetli ve yaygin hadislerle çelisip çelismediginin arastirilmasidir.

 

Sened tenkidi ise senedin yapisinin incelenmesi ve tarihi bilgilerle ravilerin ömürlerine bakarak kopukluk olup olmadiginin, ravilerin rivayete ehil olup olmadiginin arastirilmasidir.

 

Metin ve senedden bahsetmis iken muhtemel bir süphenin izalesi için muhaddisler nazarinda hadisin metin ve senedden olustugu bilinmelidir. Bazen büyük muhaddislerden bahsedilirken yedi yüz bin hadis yazmistir, bir milyon hadis toplamistir gibi ifadelere rastlanir. Bunlar süphesiz kabaca rakamlar olmakla birlikte, yine de okuyucuya mübalagali gelebilir. Gerçekten de peygamberimizin nübüvvet yillari, bilhassa hicret sonrasi günleri göz önüne alinirsa bu rakamlar çok fazladir. Ama her hadisin muhaddislerce sened ve metni ile birlikte bir bütün olarak görüldügü bilinirse durum anlasilir. Mesela Ahmed Naim Tecrid-i Sarih tercümesinde söyle der: "'Ameller niyetlere göredir' hadisini Hafiz Ebu Ismail-i Ensari-i Herevi yalniz Yahya b. Said-i Ensari ashabina varmak üzere yedi yüz tarikten kayd ve zabt eylemisdir." Yani yalniz bu hadisin yedi yüzden fazla senedi var demektir ki hadis sened ve metni ile birlikte bir bütün sayildigindan bu metinde yedi yüzden fazla hadis var demektir. Artik diger hadisler de nazar-i dikkate alinirsa hadis sayisinin ne kadar kabarik rakamlara ulasacagi tasavvur edilebilir. Bu rakamlari daha da artiran bir diger husus sahabe ve tabiinin söz ve fiillerine de hadis denmesidir. (Yukarida tarifi geçen mevkuf ve maktu hadisler) Böylece bir milyon, su kadar yüz bin gibi ifadelerin hiç de mübalagali olmadigi ortaya çikar.

 

SONUÇ

Hadis ilmi dünyada yalnizca müslümanlara has bir ilim olup tarihçilere parmak isirtmis, bu ilmi degersiz göstermek isteyen müstesrikleri de bir çok sikintilara sokmustur. Dünya tarihinde, peygamberimizden baska, hayati ve risaleti, bütün ayrintilari ile ve çok titiz metodlarla günümüze kadar ulasan baska hiç bir sahsiyet yoktur. Bu sebeple, hadis ilmi müslümanlarin medar-i iftiharlari olup ayni zamanda sünneti bize ulastirdigi için ona sahip çikmak, onun metodolojisini, bize biraktigi muhtesem ilmi mirasi sonraki nesillere aktarmak vazifemiz olmalidir.

 

Hadislerden bahsederken de, uluorta ve kulaktan dolma seyleri degil, muteber kitaplardan aldigimiz hadisleri söyleyerek, ilmimiz az da olsa, sünnete asik, mesuliyetini müdrik bir müslümana yarasir titizlik gösterilmelidir.

 

Ayrica, muhaddislerin hadis rivayeti ve metin/sened tenkidi metodlarindan bugünkü haber alma/verme ve degerlendirmede ögrenecegimiz bir çok dersler vardir.

 

Hadis ilimleri hakkinda daha çok bilgi için, bu yaziyi hazirlamada çok faydalanilan Ahmed Naim'in Tecrid-i Sarih tercemesinin birinci cildine yazdigi nefis mukaddimesine bakilabilir. Bilhassa 82. ve 91. sayfalarda yazdigi çok kaliteli "Metodolojiden bir bahis" ve "Bir Mukayese" ünvanli makalelerinin okunmasi hararetle tavsiye edilir. Bundan baska Subhi es-Salih'in Ulum-ul-Hadis'i (Türkçesi: Hadis Ilimleri ve Istilahlari) da bu konuda agir olmayan, kolay anlasilir bir kitaptir.

 

Saygılarımla

 

Terapi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hadis ilmi ?

 

İkönce din diye zorla insanların başına kakmak istediğiniz bir cümleyi kuracaksınız. Sonra bu cümlenin başına Resulullah buyurduki diye ekleyeceksiniz. Sonrada güvenilir olması içinde o hadise bir senet hazırlayacaksınız .Kafanızdan, keyfinize göre uydurduğunuz isimlerle bir silsile oluşturacaksınız

 

 

 

Örnek verelim.

 

ibni ahmed, ibni ömerden,oda ibni yusuftan, oda ebu hureyreden oda Resululhatan nakletti ki

 

 

İşte bu kırmızı puntoluda olan silsile hadisleri yağlı dolma gibi yutturmak için özel olarak hazırlanmış senetlerdir

 

.Bu senetten sonrada hadisin metni gelir.

 

Örneğimizi tamamlayalım

 

İbni ahmed, ibni ömerden oda ibni yusuftan, oda ebu hureyreden, oda Resulullahtan nekletti ki;kopek bulunan eve melekler girmez

 

 

Kırmızı renkli kısım hadisin senedi, mavi puntolu kısım ise hadisin metnini oluşturur

 

Senedin silsilesindeki ki kişilere hadis metodolojisinde ravi denilir.Hadise olan güveni daha da artırmak için (hani bir takım içecekler hazırlanırken kıvam artırıcı madde kullanılırya, işte aynen bunu gibi) bu ravilere özel takva şerbeti dökülür.

 

örnek

 

çarşıda pazarda yemek yememek

 

ayakta iken su içmemek ve su dökmemek

 

Sünnete riayet etmiş olmak ( bol hurma yemek)

 

Abdestte sağdan başlamak

 

tuvalete sol ayakla girmek

 

Misak kullanmak

 

sakallı olmak

 

sarıklı olmak

 

işte bu ölçülere uyan kişiler adil ravilerdir ve onların hadisleri güvenilirdir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hadis ilmi ?

 

İkönce din diye zorla insanların başına kakmak istediğiniz bir cümleyi kuracaksınız. Sonra bu cümlenin başına Resulullah buyurduki diye ekleyeceksiniz. Sonrada güvenilir olması içinde o hadise bir senet hazırlayacaksınız .Kafanızdan, keyfinize göre uydurduğunuz isimlerle bir silsile oluşturacaksınız

Örnek verelim.

 

ibni ahmed, ibni ömerden,oda ibni yusuftan, oda ebu hureyreden oda Resululhatan nakletti ki

İşte bu kırmızı puntoluda olan silsile hadisleri yağlı dolma gibi yutturmak için özel olarak hazırlanmış senetlerdir

 

.Bu senetten sonrada hadisin metni gelir.

 

Örneğimizi tamamlayalım

 

İbni ahmed, ibni ömerden oda ibni yusuftan, oda ebu hureyreden, oda Resulullahtan nekletti ki;kopek bulunan eve melekler girmez

Kırmızı renkli kısım hadisin senedi, mavi puntolu kısım ise hadisin metnini oluşturur

 

Senedin silsilesindeki ki kişilere hadis metodolojisinde ravi denilir.Hadise olan güveni daha da artırmak için (hani bir takım içecekler hazırlanırken kıvam artırıcı madde kullanılırya, işte aynen bunu gibi) bu ravilere özel takva şerbeti dökülür.

 

örnek

 

çarşıda pazarda yemek yememek

 

ayakta iken su içmemek ve su dökmemek

 

Sünnete riayet etmiş olmak ( bol hurma yemek)

 

Abdestte sağdan başlamak

 

tuvalete sol ayakla girmek

 

Misak kullanmak

 

sakallı olmak

 

sarıklı olmak

 

işte bu ölçülere uyan kişiler adil ravilerdir ve onların hadisleri güvenilirdir

 

 

Bunlar senin yapmış olduğun yanlış yorumlar seni bağlar....Bize dayatmaya kalkma

 

Kendini yorma haksöz....Dayatmalar bize bir şüphe ve zarar veremez

 

Allah bizim Mevlamızdır...

 

 

Terapiii

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.