Φ miço Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2008 Türk kavimlerine peygamber gönderilemezdi, zira bütün peygamberler ortadoğudan yani arap yarımadasından çıkmışlardır. Oysa Türkler hiç ortadoğuda yaşamamışlardır. Alıntı
Misafir Cуяαη Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 26 Ocak , 2008 arkadaşlarr şu bakış açısıyla bakmamız lazım kii bütün dinler kavimlere gelmiştirr İSLAM dini ise NAS yeni insanlara gelmiştir kavim arkı gözetilmeksiziinn ve e kuran ve hadislerden bilinmektedirkii kuranda adı geçenlerden çok daha fazla peygamber gelmiştirr türklerede bir peygamber gelmiş olmasıı gereklidirr yoksa gerek islama gerek diğer ilahi dinlere benzer bir dini kendi başlarına bulmuş olmalarıı imkansızdırr ve kuranda adıı geçen peygaberlerrin kıssalarıı genelliklee ibret verici olan olaylarıı anlatırlarrr bakınız eyüp peygamberin kıssasıı bakınız yusuf peygamberin kıssasıı bakınız yunus , hızır, salih, peygamberlerin kıssalarıı gibi insanlara erdem bahşeytmek için anlatılan surelerde geçen peygamberlerdirr Alıntı
Φ çok okur az yazar Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 26 Şubat , 2010 kuran-ı kerim her kavme uyarıcılar geldigini soyluyor. bircok arkadas bununla ilgili ayetleri yazmis zaten. bu konuda milliyetcilik yapmaya gerek yok. bizim atalarimiz zaten iyi insanlardi, Araplar ve Yahudiler yoldan ciktigi icin onlara peygamberler geldi demek hem dinimize hem de tarihe hakaret sayilir. her milletin iyisi ve kotusu oldugunu hem gozlemliyor, hem de kuran'dan okuyabiliyoruz. kesinlikle orta asyadaki yari-gocer olan atalarimiza da peygamber geldi. gecen bunu konu edinen bir roman okudum. hikayesi surukleyici, dili akiciydi. film tadinda bir roman diyerek bana tavsiye eden arkadasim hakli cikti. zaten romanin yazari, aslinda senarist. kurtlar vadisinde calisiyormus. asil beni ceken peygamberin turk olusu degildi sadece. bir peygamberin nasil yasadigina dair daha once hic dusunmedigim seyleri sezdim. yani peygamberin beseri yonuyle, ilahi misyonunun bir arada nasil olabilecegine dair birseyler olustu kafamda. herkese tavsiye ederim. netten de bulabilirsiniz. okuyunca ne demek istedigim daha iyi anlasilir sanirim. aklima gelmisken romanda bir peygamberin dilinden Hz.Adem, Hz.Nuh ve Hz.İbrahim'in aslinda ne icin, nasil mücadele verdiklerini de anliyorsunuz. ornek vereyim. seytan, Adem'e secde etmediginde "ben ateşten yaratildim, topraktan ustunum" demisti. oysa ayni ates, Hz.İbrahim'e gul bahceleri haline de geldi. bu ikisi arasindaki goruntudeki ikilemi hep merak ederdim, bu iki meselede ne anlatilmak istendigini simdi daha iyi anliyorum sanirim. bu acilardan bakinca 3000 yil once gecen bir hikayenin bugunlere de cok seyler anlattigini anliyorsunuz. neyse daha fazla bahsetmeyecem icerikten. adı: "BOZKIRIN SIRRI - TÜRK PEYGAMBER" meraklisina duyurulur... Alıntı
Φ karamuho Gönderi tarihi: 12 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2010 arkadaşlar bütün kavimlere en az bir peygamber yanlızca bu peygamberin adı Kur'an da geçmiyor. hatta türklerin göktanrı inancı bu peygamber/ler sayesindede olabilir çünkü gök tanrı dini islam a çok yakın. hattaa ve hatta bu din hanif dini (hz. ibrahim in dini) olabilir. araştırdığınızda göreceksiniz. Alıntı
Φ cibikli Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Kutsal kitaplarda anlatılan herşey (olaylar, kişiler, hadiseler, cin, şeytan vs) sembolik bir dille anlatılmışlardır. Kuranı okuyan araplarda arapça bildiği halde bizde kuranın tercümesinden okuduğumuz halde burada geçen ifadeleri anlayamayız. Burada çok büyük bir sis perdesi var. Önce bu sis perdesini görmek gerekiyor. Bu sisde bizim içinde bulunduğumuz yaşam, çevremiz, konuşma tarzımız, anlayışlarımız...(dünya yaşantısı, dünya düzeni) Kuranda yazılan ifadeleri günlük yaşamda kullandığımız (biribirimizle sohbet ettiğimiz, konuştuğumuz,anlaştığımız) kirlenmiş, aslı bozulmuş kelimelerle anlayamayız. Kuş dili diye birşey var, kutsal kitaplarda böyle kuş dili gibi bir dille yazılmış,sembol ve simgelerle dolu, bunuda hidayete ermiş olanlar anlıyor ama biz anladık zannediyoruz ama gerçekte anlayamıyoruz. Çünkü bu kuş dilini biz bilmiyoruz. Öncelikle bu kuş dilini bizim bilmediğimizi kabul etmemiz gerekiyorki, anlamak için bir şansımız olsun. Elbetteki Yaratıcı eski Türk boylarına bu kuş dilini anlayan, doğayı, yaşamı çözen, uyarıcıları göndermiştir. Allahın insanoğluna gönderdiği dinde tektir oda "İNSAN"dır. Gelen peygamberler, resuller bu "İNSAN" kavramının değişik yönlerini ele almışlar, insan oğullarına (İNSAN olmaya aday) anlatmışlardır. İşte buradan Musevilik,Davudilik,İsevilik, Muhammedilik (İslam=Barış=Teslimiyet) ortaya çıkmıştır. Biz yerdeki güruh zavallılarda bu açılan yollardan, kapılardan, ışıktan, anlayışlardan, bu pınarlardan, nurdan anlayabildiğimiz ölçüde aklımızı payımıza düşeni almaya çalışıyoruz. Dinimizde kelime-i şehadet getirmek denen bir kavram var, kelime-i şehadet getiren müslüman olur (islamın şartlarından biri) İşte bizde kelimelere şahit olmalıyız, kuranda geçen kelimeleri,Allahın kelamlamını anlamaya çalışmalıyız. Eski Türk Boyları, Kavimleri göçebe olarak yaşadıkları için okuma, yazma gibi faaliyetler yoktu. Bu yüzden gelen bir uyarıcının sözleri, anlayışı, "İNSAN"ı nasıl tarif ettiğinin yazılı bir kaynağı yoktur. Töre, gelenek, görenek, adet gibi kavramlar var. Atasözleri ise dilimize bırakılan (miras) bu uyarıcılardan kalan kalıntılardır. O uyarıcıların şahit oldukları olaylar, hadiseler hakkında bize bıraktıkları ibret verici sözlerdir. Dinin temeli "İNSAN" herşey bu kavram etrafında dönüyor ve oluşuyor. İçinde eski türkçeden kelimeler geçen şiir (hepsi türk sembolleri) destanlar boş değil onlarda sembolik ifadelerle dolu, BEYLER DAHA ÖNCE NERDEYDİNİZ burdaki beyler erte göçe kalan beyler börte börü bozkurt bağırdı, ad oldu ocak oldu boz yapalak kurt oldu isim saldı nam saldı bu dünyaya od oldu er büründü yardan geçti er ayaktadır yoldan geçti yol yürüdü serden geçti ben aradım şar gelir bu dünya han otağıdır o boz koparan ordaydı o beyaz, süslü çıktı dağın tepesine o beyaz süslü insanlara yol gösterdi bizde börte tahıl serpti ulu konuşur, herkes uluyu dinler ama boz koparan ordadır ulu maray and içti ulu börte gökten indi andımı içtim, şar ayağa kalktı, türkmen kalktı soyum öteden beriden geldi tanguz bağırırsa, göz sararırsa seni şurda çağırırsa tiz çalarsa, boru öterse seni hesaba çağırırsa kime koyarsın bu alem malını tizi bilirmisin sen o bir borudur öteden öter onu bir duyan, kendini hiç yaşamamış sayar boz yapalak devlen nice erte görme koma gece bu bir seraptır gelir geçer han otağıdır bilesin hiç kimse göçün geride bırakmasın soysuzlarıda yanınıza alın onu adınızla çağırın isim olsun, öz olsun, ad olsun nam salsın yoksa er isimsiz olur biz ere ismi böyle veririz yaptığı amelden ogün terkide meylik alucan bugün berk, ötedekilerde bugün berk, beridekilerde bugün berk bak, bak ayağını bastığın yere bak alıç suyudur bak tanı atanı süt göze, kımız suya, at terkide, od burda alıç suyudur bak tanı şimdiki beyler erte göçe sonraki beyler borta börü sizler şimdi burdasınız hani nerde han otağı size oğuz soy bıraktı hani nerde soyunuz hani nerde han çadırı koma sungur bağrımda artırdı göçün destanlar dize geldi sungurda süngüde beyler daha önce nerdeydiniz eskiden biz taham serperdik kadına ökçe, ökse, uyluk derdik erede buyruk derdik beyler daha önce nerdeydiniz Alıntı
Φ cibikli Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 kutsal kitaplarda anlatılan herşey (olaylar, kişiler, hadiseler, cin, şeytan vs) sembolik bir dille anlatılmışlardır. Kuranı okuyan araplarda arapça bildiği halde bizde kuranın tercümesinden okuduğumuz halde burada geçen ifadeleri anlayamayız. Burada çok büyük bir sis perdesi var. Önce bu sis perdesini görmek gerekiyor. Bu sisde bizim içinde bulunduğumuz yaşam, çevremiz, konuşma tarzımız, anlayışlarımız...(dünya yaşantısı, dünya düzeni) Kuranda yazılan ifadeleri günlük yaşamda kullandığımız (biribirimizle sohbet ettiğimiz, konuştuğumuz,anlaştığımız) kirlenmiş, aslı bozulmuş kelimelerle anlayamayız. Kuş dili diye birşey var, kutsal kitaplarda böyle kuş dili gibi bir dille yazılmış,sembol ve simgelerle dolu, bunuda hidayete ermiş olanlar anlıyor ama biz anladık zannediyoruz ama gerçekte anlayamıyoruz. Çünkü bu kuş dilini biz bilmiyoruz. Öncelikle bu kuş dilini bizim bilmediğimizi kabul etmemiz gerekiyorki, anlamak için bir şansımız olsun. Elbetteki Yaratıcı eski Türk boylarına bu kuş dilini anlayan, doğayı, yaşamı çözen, uyarıcıları göndermiştir. Allahın insanoğluna gönderdiği dinde tektir oda "İNSAN"dır. Gelen peygamberler, resuller bu "İNSAN" kavramının değişik yönlerini ele almışlar, insan oğullarına (İNSAN olmaya aday) anlatmışlardır. İşte buradan Musevilik,Davudilik,İsevilik, Muhammedilik (İslam=Barış=Teslimiyet) ortaya çıkmıştır. Biz yerdeki güruh zavallılarda bu açılan yollardan, kapılardan, ışıktan, anlayışlardan, bu pınarlardan, nurdan anlayabildiğimiz ölçüde aklımızı payımıza düşeni almaya çalışıyoruz. Dinimizde kelime-i şehadet getirmek denen bir kavram var, kelime-i şehadet getiren müslüman olur (islamın şartlarından biri) İşte bizde kelimelere şahit olmalıyız, kuranda geçen kelimeleri,Allahın kelamlamını anlamaya çalışmalıyız. Eski Türk Boyları, Kavimleri göçebe olarak yaşadıkları için okuma, yazma gibi faaliyetler yoktu. Bu yüzden gelen bir uyarıcının sözleri, anlayışı, "İNSAN"ı nasıl tarif ettiğinin yazılı bir kaynağı yoktur. Töre, gelenek, görenek, adet gibi kavramlar var. Atasözleri ise dilimize bırakılan (miras) bu uyarıcılardan kalan kalıntılardır. O uyarıcıların şahit oldukları olaylar, hadiseler hakkında bize bıraktıkları ibret verici sözlerdir. Dinin temeli "İNSAN" herşey bu kavram etrafında dönüyor ve oluşuyor. İçinde eski türkçeden kelimeler geçen şiir (hepsi türk sembolleri) destanlar boş değil onlarda sembolik ifadelerle dolu, BEYLER DAHA ÖNCE NERDEYDİNİZ burdaki beyler erte göçe kalan beyler börte börü bozkurt bağırdı, ad oldu ocak oldu boz yapalak kurt oldu isim saldı nam saldı bu dünyaya od oldu er büründü yardan geçti er ayaktadır yoldan geçti yol yürüdü serden geçti ben aradım şar gelir bu dünya han otağıdır o boz koparan ordaydı o beyaz, süslü çıktı dağın tepesine o beyaz süslü insanlara yol gösterdi bizde börte tahıl serpti ulu konuşur, herkes uluyu dinler ama boz koparan ordadır ulu maray and içti ulu börte gökten indi andımı içtim, şar ayağa kalktı, türkmen kalktı soyum öteden beriden geldi tanguz bağırırsa, göz sararırsa seni şurda çağırırsa tiz çalarsa, boru öterse seni hesaba çağırırsa kime koyarsın bu alem malını tizi bilirmisin sen o bir borudur öteden öter onu bir duyan, kendini hiç yaşamamış sayar boz yapalak devlen nice erte görme koma gece bu bir seraptır gelir geçer han otağıdır bilesin hiç kimse göçün geride bırakmasın soysuzlarıda yanınıza alın onu adınızla çağırın isim olsun, öz olsun, ad olsun nam salsın yoksa er isimsiz olur biz ere ismi böyle veririz yaptığı amelden ogün terkide meylik alucan bugün berk, ötedekilerde bugün berk, beridekilerde bugün berk bak, bak ayağını bastığın yere bak alıç suyudur bak tanı atanı süt göze, kımız suya, at terkide, od burda alıç suyudur bak tanı şimdiki beyler erte göçe sonraki beyler borta börü sizler şimdi burdasınız hani nerde han otağı size oğuz soy bıraktı hani nerde soyunuz hani nerde han çadırı koma sungur bağrımda artırdı göçün destanlar dize geldi sungurda süngüde beyler daha önce nerdeydiniz eskiden biz taham serperdik kadına ökçe, ökse, uyluk derdik erede buyruk derdik beyler daha önce nerdeydiniz Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Evet eskiden Türklerin ihtiyaçları yokmuş ama Araplar hep ihtiyaç duymuş. Sonra ihtiyçları olmuş ancak son Peygamber de Araplara gönderildiğnden onu kabul etmişler. Bugün de hala devam. bugün olduğu gibi Alıntı
Misafir Palaman Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2010 Türklerin her biri peygamber gibi adamlar Araplar haftada bir peygamber değiştiriyo... Hala tınn tıss Alıntı
Φ Hüseyin Yilmaz Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2012 Gönderi tarihi: 25 Ağustos , 2012 Zülkarneyn Peygamberliği vardır ama TÜRK mü değilmi Hiç araştırmadım Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2012 Yazar Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2012 ne kadar saçma bir başlık açmışım, Kur'an'da "biz her kavme bir peygamber gönderdik" buyuruluyor. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2012 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2012 ne kadar saçma bir başlık açmışım, Kur'an'da "biz her kavme bir peygamber gönderdik" buyuruluyor. Gelmesine ne hacet var..Kutsal güvercinlerin ötüşünü duymadın mı hiç Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.