Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Kapitalizmin gizli öznesi: 'Ben'

 

 

1332503144.jpg

 

Hırsız girdiği mahallede ev seçmez. Kapısını açık bulduğu eve girer.

Ancak kapısı açık ev bulamazsa herhangi bir eve girmeye çalışır.

 

AKP, 2002’de Türkiye genel seçimlerinden tek başına iktidarı alarak çıktığında sanırım hiçbirimiz iktidar partisinin kapıyı sonuna kadar açacağını tahmin etmemiştik. Kemalizmin kapitalizmle stratejik ortaklığına dayanan ‘vatan’ serüveni AKP’nin model ortaklığıyla başka bir form aldı. 10. yılında siyasi iktidarın açık bıraktığı kapıdan yüzlerce uluslararası şirket daha içeriye girdi. Hiçbir vergi yükünün getirilmediği bu şirketler, karşılarında esaslı bir muhalefet görmedikleri için toplumun yaşam alanlarına müdahale etmeyi başardı. Piyasayı yönetmeye inanmayan AKP, toplumu piyasa eliyle yönetmeye inandı. Zannediyorum ne Menderes ne de Özal, piyasa mekanizmasının önünde bu kadar tapınmadılar. AKP iktidarı ve lideri bununla da yetinmedi. Kendine Ortadoğu coğrafyasında bulunmaz bir rol biçti. İsrail’le kavga eder bir görüntüde Müslüman kitleleri arkasına alan lider ve partisi bölgede yaşayan halkları işaret ederek, kapitalistlere ‘bensiz buraya giremezsiniz’ dedi.

 

Türkiye’nin önemli bir bölümü sıcak paranın estirdiği rüzgârdan çok haz etmiş olacak ki kapitalistleşmeye ayak uyduruyor. Aslında kredi kartları ve çekler ‘patlıyor’, farklı sebeplerle alınmak zorunda hissedilen kredilerin geri ödemesi aksıyor. Bir önceki dönemde devletin yaşadığı krizden daha büyüğünü bugün yurttaş yaşıyor. Ama borçları yurttaşları arasında dağıtma eğiliminde bulunan her piyasacı iktidar gibi AKP de bu işin planlama ayağını çok iyi yönetiyor.

 

ÖNCE CEPLERE SONRA BEYİNLERE

Özellikle büyük kentlerde açık hava reklamcılığı büyük bir hızla gelişiyor. Kent merkezlerinde; binaların ‘önemli’ cepheleri reklamla giydiriliyor, sokak köşelerine ışıklı tabelalar yerleştiriliyor. Yazılı ve görsel basında reklam alanları çeşitlendiriliyor. Dizilerin içine reklam serpiştiriliyor, oyuncular sponsorlardan yatak ve hamburger alıyor. Müşterinin algıları yönetiliyor.

 

Banka çalışanlarına getirilen ‘yeni kredi kartı müşterisi’ kotası artırılıyor. Bankalar tarafından olur olmadık ücret kalemleri çıkartılarak tüketicinin cebinden parası çalınıyor. Çalışma saatleri ağırlaştırılıyor, çalışanların mesai kavramı iğdiş ediliyor. İşsiz sayısı arttıkça işverenin eli rahatlıyor. Asgari ücret olabildiğince aşağıda tutulurken orta sınıfların tüketici davranışları yönlendirilmeye çalışılıyor. Sigorta şirketleri müşteri kazanmak için saldırıyor. Acımasız bir rekabet ortalığı kasıp kavuruyor.

 

Sosyal medyada kullanıcıların eğilimleri veri tabanına dönüştürülüyor. Bu veri tabanları uluslararası şirketlere satılıyor. Şirketlerin ürün ve reklam stratejileri tüketicinin eğilimlerine göre hazırlanıyor. Facebook üzerinde kullanıcılar ‘sanal tarla’ ektikçe oyunun yaratıcıları milyonlarca dolar kazanıyor. Twitter’da aktivistlerin ‘tweetledikleri’ ile şirketlerin itibarları kurtarılıyor.

 

Gençlere, toplumdan sıyrılma hevesi empoze ediliyor. Girişimcilik, örnek olma, atılım yapma terimleri ‘yenilikçilik’ kavramının altına sokuluyor. Vahşi kapitalist olmak için risk alma teknikleri öğretiliyor. Konferanslar, paneller, seminerler daha çok ticaret için. Yurtdışından getirilen ‘uzmanlar’ piyasa mekanizmasının neresine eklemleneceğimizi hatırlatıyor. ‘Farklılık’ beyinlerden çıkartılıp ceplere sokulmaya çalışıldıkça bireyler aynılaşıyor.

Kanıksadığımız cümlelerde hep aynı terimler kullanılıyor; kariyer, maaş, kartvizit ve pozisyon. Sihirli kelimeler havada uçuştukça ne yapmakta olduğumuzu unutturuyor. Gerçeklik uzaklaştıkça algı katılaşıyor. Gündelik koşuşturma içerisinde ne yapmakta olduğunu unutan bireyi tavlamak kolaylaşıyor.

 

COPY-PASTE BİR YAŞAM

Mesai bitimine kadar yorulan birey için copy-paste bir yaşamdan daha kolayı olamaz. Uluslararası şirketler bunu biliyor. Bunca yorgunluğun ve hayat koşuşturmasının içinde çokça düşünmeden ve sorgulamadan; haliyle isyan etmeden yaşamak en iyisi. Zaten bir düzen zor kuruluyor. Hem ne var kaldırımı kapatan bir reklam tabelasının varlığında? Kafanızı kaldırıp bakmakta dahi zorlandığınız, üzeri reklamlarla giydirilmiş binaların camlarından içeri daha az güneş ışığı girdiğinde çok şey kaybetmiş olmazsınız. Dizi oyuncusu gerçek hayatında da yatak ve hamburger tüketmiyor mu sanki? Facebook’ta tarla ekip puan topladığınızda arkadaşınızı geçerek 20 saniyelik bir mutluluğa erişebiliyorsunuz, bunu gerçek hayatta yapmak ne zor bir bilseniz…

 

KİŞİLİĞİNİ YOK SAYMA HALİ

Kapitalizm, cümlesini kurarken öznesini gizli tutar. Hepimiz o öznenin başlarda ‘ben’ olduğunu fark edemeyiz. Kapitalizmin gövdesine yaklaştıkça aynılaşan bir toplum ve farklılaşan bir miktar ‘ben’ vardır. Hiçbir zaman ‘biz’ dahi olamayacak ve hep ‘ben’ olarak kalacak bir miktar ‘ben’. Oradaki gizli özne, bir Kaybedenler Kulübü gecesinde anlatılır: “Bazı insanlar aile kurmaya önem verirler. Bazıları ise başka birtakım şeylere değer verirler. Bunlara değer verirken niye değer verdiğini düşünmez birey. Toplumun içinde erimiş olan birey. Toplum koleje girmeyi değer olarak sunduğu için artık o kişiliğini yok sayma halidir. Koleje girmek için yarışır. Üniversiteye girmek için yarışır. İyi bir işe girmek için yarışır. Güzel bir kadınla evlenmek için yarışır. Devamlı bir yarışma ve kazanma zorunluluğu... Aslında kazanmak nedir ki? En büyük zaferi kazandığında bir Antonius olduğunu düşün. Paris’e geldiğini ve o takın altında olduğunu ve bütün insanların senin altında olduğunu düşün ve gücün en üstünde olduğunu. Yalnız kaldığın o anda ‘ne oldu be, şimdi ne olacak’ diyorsan kaybedensin sen. ”

23 Mart 2012_ EREN AKSOYOĞLU

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.