Φ berceste Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 A. TURAN ALKAN 03.05.2006 ÇARŞAMBA - Zaman gazetesi Hebe hübe lim lüm! Sadede gelelim; vakit kaybetmeyelim. Örtülü ve açık mesajların gereğini yerine getirelim. Sayın Demirel’i yeniden cumhurbaşkanı seçelim; ardından bir kere daha, beş kere daha, yüz kere daha cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacak anayasa değişiklikleri yapalım. Adını yetmiş beş üniversiteye, 2500 sokağa, onyüzbin stadyum, okul ve belediye parkına verelim. Üstüne bir de “Demirel’i koruma kanunu” çıkaralım. Paralarda, pullardaki Atatürk resimlerinin yanına “hazret”in de resmini koyalım. Başını örterek okumak isteyen kızlar Arabistan’a, erkek öğrenciler Sudan ve Pakistan’a gitsinler. Kamu alanlarında başörtüsüyle bulunmak isteyen ev kadınları da Hindistan’a Patagonya’ya, Pasifik Muz Cumhuriyetlerinden birini seçsin. RTÜK’ü TRT’ye, TRT’yi, DDY’ye, DDY’yi Jandarma Genel Komutanlığı’na; Milli Eğitim Bakanlığı’nı YÖK’e, YÖK’ü ise TSK’ye bağlayalım. Yargı zaten bağımsız olduğu için onu olduğu gibi bırakalım. Seçim kanunlarını değiştirelim; her ipini kıran oy kullanmaya kalkışmasın, seçmen kimliği kazanmak için YÖK yeni bir sınav işkencesi icad etsin, 100 üzerinden 60 alamayan vatandaş sayılmasın. Sınavda Milli Mücadeleye yardımcı cemiyetler, medeni hukuk, anayasa ve Recep Peker’in İnkılap Tarihimiz isimli eserinden sorular olsun. CHP, seçim sonuçları her ne ise farketmez hep iktidarda olsun; Baykal hep başbakan olarak kalsın, Demirel zaten köşkte! Kekâ! Rejime zararlı olabilecek zihniyetteki sözde vatandaşları fişleme işini bizzat yürütmekten vazgeçerek uluslararası nitelikteki Google, NSA veya Microsoft gibi firmalara ihale edelim çünkü biz beceremiyoruz zaten. Zararlı olduğu kesinleşen vatandaşları da Titan füzelerinin kuyruğuna bağlayıp uzaya yollayalım. Şu yarım kalan aydınlanma devrimini de bir ara el atıp tamamlayalım; sokak lambaları değiştirilsin, daha kuvvetli ampüller takılsın. Meydanlar, parklar, tarihi binalar ışıl ışıl olsun. Lazer projektörleri ithal edelim, yukarıdan birkaç uydu kiralayıp Türkiye’yi geceleri de uzaydan aydınlatalım! Danimarka’nın etini çimdikleyelim, Avrupa Birliği’ni dövelim; Bush’a kafa atalım! Bütün köylere birer piyano dağıtalım; ihtiyar heyetlerini Mozart’ın partizisyonlarından imtihana çekelim, başaramayanı köy çeşmesinde ıslatıp ıslatıp dövelim; dinci gazeteleri kapatıp çalışanlarını İran’a yollayalım; kimsenin okumadığı Resmî Gazeteyi de kapatıp bilumum resmi ilan, kanun, tüzük, yönetmelik gibi şeyleri sütun santimi onbinmilyon liradan Cumhuriyet’e verelim; bakalım yine tersten manşet çekerler mi? Yatırımları artırıp israfı önleyelim; kahveleri kapatıp fabrikalar açalım (Rahmetli Cemal Gürsel’in projesiydi ve o güne kadar bunu kimse akledememişti!), Sümerbank mağazalarını yeniden hizmete sokalım. Köy enstitülerini ihya edelim. Şehirli çocuklarına, köy enstitülerinde 2 sene staj yaptırmadan diploma vermeyelim. Halkevlerini diriltelim, Kur’an kurslarını, İmam-Hatipleri, İlahiyatları kapatalım. Yol vergisi koyalım, mızıkçılık eden işadamlarına dayayalım Varlık vergisini akılları başlarına gelsin. Yurdun her yanını ağaçlandıralım; tembellik edenleri döve döve fabrikalarda çalıştıralım. Dişlerimizi yemekten sonraları mutlaka fırçalayıp altı ayda bir doktor kontrolünden geçmeyi ihmal etmeyelim. Alışveriş ederken etiketlere dikkat edelim. Tanımadığımız amcalarla konuşmayalım, terli terli soğuk su içmeyelim. Hebe hübe, lim, lım, lum, lüm... Alıntı
Φ siosteran Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 A. TURAN ALKAN 03.05.2006 ÇARŞAMBA - Zaman gazetesi Hebe hübe lim lüm! Sadede gelelim; vakit kaybetmeyelim. Örtülü ve açık mesajların gereğini yerine getirelim. Sayın Demirel’i yeniden cumhurbaşkanı seçelim; ardından bir kere daha, beş kere daha, yüz kere daha cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacak anayasa değişiklikleri yapalım. Adını yetmiş beş üniversiteye, 2500 sokağa, onyüzbin stadyum, okul ve belediye parkına verelim. . . . Tanımadığımız amcalarla konuşmayalım, terli terli soğuk su içmeyelim. Hebe hübe, lim, lım, lum, lüm... Aydınlanma anlayışı tam bir trajikomedi! Şu yarım kalan aydınlanma devrimini de bir ara el atıp tamamlayalım; sokak lambaları değiştirilsin, daha kuvvetli ampüller takılsın. Meydanlar, parklar, tarihi binalar ışıl ışıl olsun. Lazer projektörleri ithal edelim, yukarıdan birkaç uydu kiralayıp Türkiye’yi geceleri de uzaydan aydınlatalım! İslami komunizmi çağrıştıran bir yazı! Ya tam aksi olsa,yani islami fundamentalizm,ne güzel olur değil mi? Ah,Ah,Ah,ne hallere düştük! Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Aydınlanma anlayışı tam bir trajikomedi! Şu yarım kalan aydınlanma devrimini de bir ara el atıp tamamlayalım; sokak lambaları değiştirilsin, daha kuvvetli ampüller takılsın. Meydanlar, parklar, tarihi binalar ışıl ışıl olsun. Lazer projektörleri ithal edelim, yukarıdan birkaç uydu kiralayıp Türkiye’yi geceleri de uzaydan aydınlatalım! İslami komunizmi çağrıştıran bir yazı! Ya tam aksi olsa,yani islami fundamentalizm,ne güzel olur değil mi? Ah,Ah,Ah,ne hallere düştük! Bu yazı son günlerde ki olayları ''ti'' ye alma maksadı ile yazılmıstır.Ama işin garibi fazlasıyla bariz olan bu durumu göremeyen ve kendinize göre içinden birr bölüm alıp bunu ciddi ciddi yorumlayan sizsiniz... Bravo yani bu kadar olur... Tabi sizin bu ciddiye alma durumunuzan yanısıra su sonuc cıkıyor ki demek ki bu yazıda ki herseyi içinize sindirdiniz bir aydınlanma olayı kalmıs kafanızı kurcalayan... Bakalım neler varmıs baska içinize sinen Sayın Demirel’i yeniden cumhurbaşkanı seçelim; ardından bir kere daha, beş kere daha, yüz kere daha cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacak anayasa değişiklikleri yapalım. Adını yetmiş beş üniversiteye, 2500 sokağa, onyüzbin stadyum, okul ve belediye parkına verelim. Üstüne bir de “Demirel’i koruma kanunu” çıkaralım. Paralarda, pullardaki Atatürk resimlerinin yanına “hazret”in de resmini koyalım. Başını örterek okumak isteyen kızlar Arabistan’a, erkek öğrenciler Sudan ve Pakistan’a gitsinler. Kamu alanlarında başörtüsüyle bulunmak isteyen ev kadınları da Hindistan’a Patagonya’ya, Pasifik Muz Cumhuriyetlerinden birini seçsin. RTÜK’ü TRT’ye, TRT’yi, DDY’ye, DDY’yi Jandarma Genel Komutanlığı’na; Milli Eğitim Bakanlığı’nı YÖK’e, YÖK’ü ise TSK’ye bağlayalım. Yargı zaten bağımsız olduğu için onu olduğu gibi bırakalım. Seçim kanunlarını değiştirelim; her ipini kıran oy kullanmaya kalkışmasın, seçmen kimliği kazanmak için YÖK yeni bir sınav işkencesi icad etsin, 100 üzerinden 60 alamayan vatandaş sayılmasın... Eee tabi bu uzayıp gidiyor... Bende size bunun sonucu pes diyorum.. Ahh ahh ne hallere düştük Alıntı
Φ DİL BÖCEĞİ Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 A. TURAN ALKAN 03.05.2006 ÇARŞAMBA - Zaman gazetesi Hebe hübe lim lüm! . . . Tanımadığımız amcalarla konuşmayalım, terli terli soğuk su içmeyelim. Hebe hübe, lim, lım, lum, lüm... Analayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az türünden bir yazı olmuş okurken çok eğlendim. şimdi gece kuşu A. Turan Alkan'a da uslüp dersi vermeye kalkarsa işe bak. kim kimi sizin deyiminizle ti ye almış acaba? neyse canım vakit gazetesini okuyamamıştım güzel oldu bu teşekkürler Alıntı
Φ siosteran Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Berceste;size şu kadarını söyleyeyim;memleketimizde ileride hangi siyasi rejim hakim olursa olsun,dış güçler bizi rahat bırakmazlar!İşte bu yüzden dolayı içime sinmiyor yaşananlar!(Dipnot'un alıntılarını okumanızı öneririm).Bu kadar basit! Saygılarımla, Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 4 Mayıs , 2006 *** A. TURAN ALKAN 03.05.2006 ÇARŞAMBA - Zaman gazetesi Hebe hübe lim lüm! Tanımadığımız amcalarla konuşmayalım, terli terli soğuk su içmeyelim. Hebe hübe, lim, lım, lum, lüm... Yukarıda zaman gazetesinden alıntı Sayın yazarın kendi deyimiyle "Hebe hübe lim lüm!" yazısını okuyunca.., Bir arkadaşında ifade ettiği gibi; Analayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az türünden bir yazı olmuş okurken çok eğlendim. şimdi gece kuşu A. Turan Alkan'a da uslüp dersi vermeye kalkarsa işe bak. kim kimi sizin deyiminizle ti ye almış acaba? neyse canım vakit gazetesini okuyamamıştım güzel oldu bu teşekkürler olduğunu sayesinde farkettim... Yaşama sloganlarla bakmak, böylesine ciddi bir ortamda acınası halimize gülüp eğlenmek yerine, Sıkışıp pacayı kurtarma teleşıyla, Ülkemizi olumsuz ortamlara sürükleyenlerin içinde bulundukları durumu, Açıklamaktan uzak, dikatlerimizi gerçeklerden uzaklaştırmaya çalışan " Hebe hübe lim lüm! " yazıya, Bu gün okumuş olduğum daha aklı başında, gerçeklere dikkat çekerek, bu gün içinde bulunduğumuz şartları yorumlayan, aşağıdaki yazıyı alıntı yapmaya karar verdim... *** Sayın 'DİL BÖCEĞİ', vakit gazetesini okuyamamış olmaktan dem vurup, okumanın güzel olduğunu ifade etmişsiniz, Eminim ki yararlı olmuştur, ama birde farklı gerçekleride okuyarak beyninizi beslemelisiniz... O açıdan aşağıdaki yazıyıda okumanızın, "Analayana sivri sinek saz " anlamın da beyninizin gelişmesine yararlı olacağını umuyorum... O zaman bu sayfaların kuyruk acılarımızın, kişisel kalem savaşlarının değil, olması gereken üslupla fikirlerin tartışıldığı ortamlar olduğunu anlayabilirsiniz... Ayrıca dışımızdaki birirnin üslubunu düzeltmek gibi bir niyetim olamaz,sesimi duyurma şansım da yok, Ama siz 'DİL BÖCEĞİ', bunları okuyarak kendinize çeki düzen vermek gibi bir şansınız var... *** Bu arada Sevgili 'berceste'ye kaynağını da vererek yaptığı bu paylaşım için teşekkür ediyorum... Hepimizin de daha önce yapmaya çalıştığı gibi aşağıdaki yorumu da okuyarak değerlendireceğinizi, Bize bu yorumlarla ilgili görüşlerinizi de ifade edeceğinizi, katkılarınıza devam edeceğinize inanıyorum... Herkese sevgiler ...Saygılar... *** Üç yılda biriktirilen kredi birkaç ayda nasıl kaybedilir? Adalet ve Kalkınma Partisi, değişimci karakterinden vazgeçip bir anlamda 'statüko partisi' olmaya geçeli çok oluyor. Açıkçası, aslında bu konudaki turnusol kâğıdı Kıbrıs olacaktı ama ona fırsat kalmadı, Şemdinli olaylarına gösterdiği tepkiyle AKP yerini buldu. Şimdi AKP, aynen Refah Partisi'nin Refah yol hükümeti döneminde yapmaya çalıştığı gibi aynı anda hem statükocu hem de İslamcı olmaya uğraşıyor. Yani bir yandan etrafa İslamcı güller dağıtılıyor, biranda AKP'li belediyeler ve AKP'li kamu kuruluşları üç yıldır olmadığı kadar çok İslamcı şeriatçı davranışı art arda sıralamaya başlıyor, ama bir yandan da Ankara'da özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri ile ittifak kurma çabaları sergileniyor. Bunca zamanda biriktirdiği kredisini bu kadar çabuk tüketen bir başka siyasi iktidar görmedim ben. Bütün bu politika değişikliklerinin Nisan 2007'de başlayacak Cumhurbaşkanlığı seçimi için olduğu izlenimine sahibim. Bence bu 12 ay çok ama çok zor geçecek. Hem AKP için, hem de Türkiye için. *** İşin gerçeği şu: AKP açısından Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan da olma tehlikesi artık apaçık. Bundan kastım şu: AKP bu geride kalan üç yılık iktidar döneminde başarılı oldu, ama bu başarının tek nedeni AKP'li bakan ve yöneticilerin çok işbilir insanlar olmaları değildi, başarıda büyük pay AKP'nin genel anlamda topluma, medyaya ve piyasa aktörlerine güven vermiş, onların güvenini bir-iki arıza dışında temelden sarsmamış olmasındaydı. Şimdi eğer bu güven sarsılmaya başladıysa... Yani, medya AKP'nin özellikle laiklik konusundaki uygulamalarına sert tavır almaya başladıysa... Toplumda laiklik temelli olarak ciddi bir ürküntünün izleri görülmeye başlandıysa... Ve hepsinden önemlisi Türkiye'deki yabancı yatırımcılar, 'Biz AKP'nin laiklikle ilgili gizli bir ajandası olduğundan şüphelenmeye başladık' diyorlarsa... Durum kritikleşiyor demektir. AKP'nin, Cumhurbaşkanı seçimine bir yıl ve genel seçime 1.5 yıl kala kendini seçim sathı mailine girmiş hissedip seçim kampanyasını başlattığı anlaşılıyor. Başbakan'ın il kongrelerinde yaptığı konuşmaları takip edin, seçim kampanyasının ana çizgilerini de göreceksiniz. Başbakan, kendi iktidarlarının başarılarını anlatıyor artık her gittiği yerde. Seçim kampanyasını görüp duruma müdahale eden Meclis Başkanı Bülent Arınç başörtüsü konusunu da kampanya gündemine zorla da olsa yerleştirdi, Başbakan Erdoğan bundan kaçamadı. Ve bu arada bir anda sözleşmişler gibi AKP'li belediyelerin özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ve okullar aracılığıyla 'peygamber sevgisi aşılamak' adı altında şeriat propagandası yapmaya başlamaları, bu çeşit olayların gazetelere haber olma hızında meydana gelen apaçık artışı da seçim kampanyasına dahil etmek gerek bence. Sonuç olarak AKP üç yılda biriktirdiği güveni ve topladığı krediyi şu birkaç ayda kaybetmiş gibi gözüküyor. Kaybettiklerinin başında Kürtler ve şehirli kadın seçmenler geliyor. Laiklik temelli tartışmalar devam ederse kadın seçmen kaybı daha da hızlanacak, ve bu arada şehirli erkeklerden de bir miktar kayıp olabilecektir. Ama anlaşılan AKP bunu çok önemsemiyor. Önemsemediği için de dinci ajandasını kamuoyunda tartışmaya devam ediyor. Çünkü herhalde başarılı geçen üç yılın onlara yeterince oy kazandırdığını düşünüyorlar. Ama ekonomide meydana gelebilecek bir başarısızlık, mesela yabancıların borsadan çıkmaya başlaması, 15 Ekim'deki ilerleme raporunun çok kötü çıkmasının ardından Türkiye- AB ilişkilerinin bir krize girmesiyle daha da hızlanabilecek. İşte o zaman iktidar eldeki bulgurdan da olmaya başladığını görecek... İsmet Berkan Kaynak: © 2006 Radikal ©_ 04/05/2006 (4307 kişi okudu) © RADİKAL © Peki o zaman yine eğlenmeye devam edecekmisiniz, insanlar ne oldum değil ne olacağım diyebilmeli... Size eğlence dolu yaşamınızın devamını.., huzur. sağlık ve mutluluklar diliyorum...ÇOK SEVGİLİ, çok sayın 'DİL BÖCEĞİ'.. *tna *** Alıntı
Φ DİL BÖCEĞİ Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2006 *** Yukarıda zaman gazetesinden alıntı Sayın yazarın kendi deyimiyle "Hebe hübe lim lüm!" yazısını okuyunca.., Bir arkadaşında ifade ettiği gibi; . . . Peki o zaman yine eğlenmeye devam edecekmisiniz, insanlar ne oldum değil ne olacağım diyebilmeli... Size eğlence dolu yaşamınızın devamını.., huzur. sağlık ve mutluluklar diliyorum...ÇOK SEVGİLİ, çok sayın 'DİL BÖCEĞİ'.. *tna *** STATÜKO kelimesinin ne anlama geldiğini bilmediğim için AKP nin ne partisi olduğunu anlayamadım. Öncelikle mensubu olduğunuz sahte cumhuriyetçiler grubu üyelerinden Türkçemizi koruma adına!!!! kuranı kerimin arapça okunmasına karşı gösterdikleri duyarlılığı burada göstermedikleri için teessüflerimi sunuyorum . Ayrıca şayet biliyorsanız Türkiyemizin bu aydın!! yazarının meil adresini bir zahmet bana gönderin eminim ki o da Türkçemizi korumak adına kuranı kerimin arapça okunmasına karşıdır ! sözü geçen yazıdaki aydın yazarımızın AKP nin kaybettiklerine neden bu kadar üzüldüğünü anlamıyorum zaten istedikleri bu değil miydi? Ama doğru ama yanlış AKP nin seçim hazırlıkları yapması veya cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili faaliyetlerini sürdürmesinin neresi garip Adamların işi bu siyaset yapmak siz desteklersiniz ya da desteklemezsiniz demokrasilerde kimin kazanacağı bellidir kaybederlerse giderler sevinirsiniz kazanırlarsa yollarına devam ederler saygı duyarsınız! Garip olan senin benim köşe yazarlarının siyaset yapması bizim işimiz bu değil. Biz kanunlara göre 5 yılda uygulama da ise siyasilerin istedikleri herhangi bir ara dönemde oyumuzu kullanarak siyasi fikrimizi beyan ederiz siyasetle ilişkimizi keseriz vatandaş olarak. Ondan sonra söylediklerimiz geyik muhabbetidir oğlum reşit sen de sen işitten öteye gidemeyiz yapmadan da duramayız Milletvekilleri ne diye maaş alsın biz siyaset yapacak olduktan sonra. AKP şeriatçiymiş şucuymuş bucuymuş sizin fikrinizdir sizi bağlar tekrar söylüyorum AKP ye ve geçmişteki uzantılarına oy vermedim ama devletim olan şu anın iktidarı ve muhalefeti AKP-CHPye saygım sonsuzdur. Çünkü bu devlet bizim Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2006 *** Nereye? Yargıtay'ın bir hukuk dairesi, Prof. Dr. Ömer Dinçer'in zamanında çok tartışılmış bir konuşma metni için, 'Anayasal düzenle uyuşmamaktadır' diyor. Peki kim Prof. Dr. Ömer Dinçer? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir numaralı bürokratı, Başbakanlık Müsteşarı. Kimi konularda Başbakan adına imza atma yetkisi bulunan, Türkiye'de devlet aygıtının tam merkezinde kavşak noktası olarak bulunan bir kişi Başbakanlık Müsteşarı. Ve Türkiye'nin Yargıtay'ı, Ömer Dinçer'in görüşleri için, 'Anayasal düzenle uyuşmuyor' diye karar alıyor. * * * Türkiye, hiç gerekli olmayan, kimseye hiçbir fayda sağlamayan bir gerilimin içinde. Üstelik gerilim daha yeni başladı. Yani, şimdilik daha hiçbir şey görmedik. Kim bilir bundan sonra şapkadan daha ne tavşanlar çıkacak? İktidar, bu gerilimi düşürmek için en ufak bir çaba içinde bile değil. Tam tersine, il kongrelerine ilkokul öğrencilerini, imam-hatiplileri vs. doldurmaktan çekinmiyor. Kim bilir, belki de AKP bu gerilimden oy kazandığını düşünüyor. Veya belki de AKP yönetimi, o tanıdık cemaat evinin sıcaklığını özlediler ve oraya geri döndüler. * * * Gerilimin sebebi çok belli: Cumhurbaşkanlığı seçimi. Daha önce defalarca söyledim, tekrar edeceğim: Bizim askeri darbe ürünü Anayasamızın öngördüğü demokratik düzen bir hayli kusurlu. Bizde kuvvetler ayrılığı var sözde ama bugünkü gibi tek parti iktidarları söz konusu olduğunda, yürütmenin merkezini teşkil eden hükümet aynı zamanda parlamentonun da tek hâkimi oluveriyor. Böylesi durumlarda, yasamayla bütünleşen bu yürütmeyi dizginleme ve denetleme görevi sorumsuz cumhurbaşkanına ve yargıya kalıyor. Ama yarın öbürgün o tek parti iktidarı cumhurbaşkanını da seçerse, dizginlenemez ve denetlenemez bir güç çıkacak ortaya. 12 Eylül darbecileri, sistemin Milli Güvenlik Kurulu vasıtasıyla asker tarafından dengelenip dizginlenebileceğini düşünmüşlerdi ama cumhurbaşkanının da 'öteki taraf'a geçebileceği belli ki hiç düşünülmemişti. O bakımdan Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığının ilk iki yılı Türkiye'de müesses nizam bekçileri açısından bir kâbus gibi geçmişti. Şimdi, daha uzun sürebilecek bir yeni kâbusa hazırlanıyor devletimiz ve kurumlarımız. Bugünkü gerginliklerin bir bölümünün ardında yatan derin neden bu işte. Ama öte yandan ortada sadece kurumlar tarafından yaratılan bir gerginlik de yok. Dediğim gibi hükümet de aslında gerginliğin sürmesinden hoşlanır bir havada, gerginliğe katkı sağlamaktan geri durmuyor. * * * Türkiye, hiç kuşkunuz olmasın bu gerginlikten çok şey kaybeder. Bu gerginliğin bir yıl daha sürmesi bence dayanılır bir şey değil. O yüzden, iktidarın bir baskın seçime gitmesi ihtimali yok değil. Malum, 'Siyasettir kirlenir, seçimle temizlenir.' Bir seçimin bugünkü gerginlikleri bir anda anlamsızlaştırması ihtimali yok değil. Birdenbire, seçim sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimi konusu görece önemsizleşebilir, daha doğrusu bugünkü tartışmalar ortadan kalkabilir. Ancak AKP bugünlerde mantıklı davranmaktan bir hayli uzaklaşmış durumda. Erken seçim en çok onların işine yarayacağı halde erken seçimden kaçınmakta ısrar edecekler gibi gözüküyor. *** İsmet Berkan Kaynak: © 2006 Radikal ©_ 05/05/2006 (3842 kişi okudu) © *** DİL BÖCEĞİ Şöyle demiş AKP nin seçim hazırlıkları yapması veya cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili faaliyetlerini sürdürmesinin neresi garip Adamların işi bu siyaset Evet doğru buraya kadar garip bir şey yok, Burada önemli olan, bu siyaseti nasıl, nelere rağmen, neleri yok etme pahasına yaptıkları… Garip olan; DİL BÖCEĞİ ‘nin “söylediklerimiz geyik muhabbetidir. Oğlum reşit, sen de sen işit" ten öteye gidemeyiz mantığı… Oysa bu ülkede yaşan duyarlı yurttaşlar, Siyaset de dahil her konuyu bilinçli olarak takip etmek Ve onlar hakkında görüş belirtmek hakkına sahiptir… Yine bu görüşler, ifade eden kişilerin bilgi birikimleri ve algılama kapasitelerine bağlı olarak, Ya sağduyulu doğru tespitler yâda geyik muhabbeti olarak ortaya çıkar, Ona göre değer bulur ve önemsenir. Ama Reşit’in karşısındaki kişilerdenseniz tabi ki size ne söylense boştur… Ve hala devlet ve iktidar kavramları üzerine trajikomik yorumlar yaparsınız… “Devlet: Millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu, toprak bütünlüğüne bağlı olarak, siyasal bakımdan örgütlenmiş tüzel varlık… İktidar: devlet gücünü kullanma yetkisi ” dir Ayrıca: statüko ‘ nun kelime anlamı da 'var olan durum ', 'mevcut durum ',’olması gereken veya süregelen durum.’ dur Artık anlamını öğrendiğinize göre cümle içinde yerine koyarak anlayabilirsiniz A K P, değişimci karakterinden vazgeçip bir anlamda ' süregelen, mevcut durum partisi' olmaya geçeli çok oluyor. *** Umarım Farabi şu sözünü duymuşsunuzdur, “Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.” Ve yine umarım ki; Reşit’in karşısında kişilerden olmaktan kurtulup, Size söylenenleri anlamak adına, kendiniz için yararlı bir şeyler yapabilirsiniz… Çatışmacı kişiliğinin yaratmış olduğu selamsız sabahsız, hal hatır sormaktan uzak duygusal eksikliğinizle, Ve artık bu insani yaklaşımları hak etmediğinizi düşünerek son veriyorum size yazdıklarımı… *tna *** Alıntı
Φ Abendstern Gönderi tarihi: 8 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 8 Mayıs , 2006 Cok güzel bir yazi. Begenerek ve de gülerek okudum. Türkiye'nin sorunlarina mizahi bir yaklasim getirmis, cok güzel etmis. Arada gülmeyi unutan, 'ciddi' siyasetcilere gitsin bu da. Sert elestiren arkadaslar sanirim Levent Kirca paradilerine de karsilardir. O da aglanacak halimize güldürmüyor mu bizi? Yazari tebrik ediyorum.. Bastan sona kadar büyük bir keyfle okudum. Sonundaki sosyal mesaj ise bir harika .. Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 9 Mayıs , 2006 Cok güzel bir yazi. Begenerek ve de gülerek okudum. Türkiye'nin sorunlarina mizahi bir yaklasim getirmis, cok güzel etmis. Arada gülmeyi unutan, 'ciddi' siyasetcilere gitsin bu da. Sert elestiren arkadaslar sanirim Levent Kirca paradilerine de karsilardir. O da aglanacak halimize güldürmüyor mu bizi? Yazari tebrik ediyorum.. Bastan sona kadar büyük bir keyfle okudum. Sonundaki sosyal mesaj ise bir harika .. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.