Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2011 Admin Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2011 ŞANSA BAK - 50/50 (2011) Yirmili yıllarını problemli geçiren ve buda yetmezmiş gibi kansere yakalan bir gencin ve çevresindeki insanlarla olan ilişkisine odaklanmış bir komedi hayır hayır drama hayır ya komedi hayır hayır drama diyelim. Kanserin komedisi mi olurmuş diyeceksiniz ama bu filmi mutlaka görmelisiniz. Joseph Gordon Levitt kansere yakalanan genci oynuyor benim favorim olan Seth Rogen ise onun eniyi arkadaşını oynuyor ama nasıl oynuyor. Yüzde elli elli ölme ve yaşama şansına sahip Joseph ve onun bu durumunu anlamaya çalışan Seth... Gerçek yaşamdan alınmış bu öykü bazı yerlerinde sizi derinden etkileyebilir. Multaka seyredin... Filmin sloganına dikkat 'It takes a pair to beat the odds' - Türkçesi 'Olaslığı yenmek için bir çifte (iki kişiye) ihtiyacınız var' Oyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Seth Rogen, Anna Kendrick, Bryce Dallas Howard, Anjelica Huston, Marie Avgeropoulos, Jessica Parker Kennedy, Serge Houde, Andrew Airlie, Matt Frewer, Philip Baker Hall Yönetmen: Jonathan Levine An otherwise healthy twentysomething has a comically early midlife crisis when he gets slapped with a cancer diagnosis -- and a 50-50 chance of survival. But what's the meaning of life when you're not sure how long yours will last? Cast: Joseph Gordon-Levitt, Seth Rogen, Anna Kendrick, Bryce Dallas Howard, Anjelica Huston, Marie Avgeropoulos, Jessica Parker Kennedy, Serge Houde, Andrew Airlie, Matt Frewer, Philip Baker Hall Director: Jonathan Levine Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2011 Gönderi tarihi: 11 Ekim , 2011 Bu aralar kanser konulu filmlerin zamanı sanırım. Geçende ben de BİR TUTAM CENNET isimli filmi izledim o da aynı konuyu işliyordu ve tam da senin dediğin gibi film bir komedi hayır hayır drama hayır ya komedi hayır hayır dramaydı... Tarz olarak da aynılar demek ki... (Arada film reklamımı da nasıl yaptım ama ) Alıntı
Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2012 Yazar Admin Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2012 Amaç gür kahkahalar değil makul bir gülme düzeyi Bir kanser vakasından makul düzeyde komedi çıkarmanın sırrı 'Şansa Bak'ta saklı: Bu allak bullak edici deneyimin günlük rutine yansıması “Tümör mü? Ben mi? Bu çok anlamsız. Sigara, içki içmem, geriye dönüşüme özen gösteririm, pardon”. Bir kanser vakasından komedi çıkartma iddiası dolayısıyla uzun süredir merak edilen ‘Şansa Bak’ın mizahının göbeğinde de filmin Joseph Gordon - Levitt tarafından canlandırılan kahramanı Adam’ın bu repliğindeki tavır gizli. İzleyiciye böylesi bir hikâyeyi komedi olarak aktarmanın anahtarı, bu allak bullak edici deneyimin gündelik rutini nasıl etkilediğine odaklanmak. En yakın arkadaşı Kyle (Seth Rogen), Adam’ı telkin etmek için kanseri yenen ünlüler arasında Patrick Swayze’nin de ismini sayma gafletinde bulunuyor, Adam için verilen ofis partisinde iş arkadaşları yine bencilliklerini konuşturuyor vs. Kanser bir taraftan Adam’ın hayatını inanılmaz bir şekilde dönüştürürken diğer taraftan gündelik rutin de ısrarla akacak kanal bulmaya çalışıyor. Amaç, gür kahkahalar değil, daha çok arada hafif tebessümlerin de olduğu makul bir gülme düzeyi. Ki ‘Şansa Bak’ta da yönetmen Jonathan Levine’in, senarist Will Reiser’in ve oyuncuların ‘raydan çıkmayan’ performansları, bu iş, yani durumu sulandırmayan bir ‘komedi’ için biçilmiş kaftan. Vuruş noktaları Will Reiser, kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı hikâyeyi, Amerika’nın ‘sıradan’ hayatlarını konu alan alternatif çizgi romanlarından, bağımsız Amerikan sinemasından tanıdık bir tavırla şekillendiriyor. Vuruş noktalarını gündelik ritmin içinden çıkartan bir damar bu. Ve tabii yardımcı oyunculuk dışında filmin yapımcılığını da üstlenen Seth Rogen’ın, gerçek hayatta da Reiser’ın yakın arkadaşı olması sebebiyle aynı zamanda da bir ‘kanka komedisi’. Her ‘kanka komedisi’nde olduğu gibi burada da sonrasında nasıl ‘kazık atacağı’ daha filmin başından belli bir kadın karakter gibi ayrıntılar bile bu kendi halinde ilerleyen komedinin cazibesini eksiltmiyor. Zaten, Adam’ın terapisti rolünde Anna Kendrick’e yine izleyiciye nefes alma olanağı sunan bir performans imkânı veren, Anjelica Huston’u gümüşi saçlarıyla tipik bir banliyölü anne olarak resmeden bir filmin cazibesini sorgulamak da her halükârda pek akıl kârı olmazdı. Kaynak: Radikal Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.