Φ yam_yam Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 sayin yamyam öncelikle muibet kelimesinin anlamini bilmemiz lazimTürkceye kötülük bela anlaminda gecmis ama asil anlami insana isabet eden her türlü iyi ve kötü her türlü sey demektir yani musibet iyi de oluyor kötü de.. imtihan bizim icin Allah icin degil sonucunu Allah biliyor ama biz bilmiyoruz bir ögretmen senin basarisiz olacagini biliyorum deyip sinav yapmadan direk sinifta biraksa itiraz etmezmiydin, ama sonra seni sinav yapip gercekten basarisiz olsan itiraz hakkin kalmazdi öyle degil mi?? 17759[/snapback] Dilku ögretmen örneginin gecersiz oldugunu daha kaç kere söylemem gerekecek. 1 - Ögrenciyi ögretmen yaratmaz 2- Ögrencinin karakterini ögretmen belirlemez 3- Ögrencinin ders çalisma ortamini ögretmen belirlemez 4- Ögrencinin ders çalisma kabiliyetini, zekasini ögretmen vermez 5- Ögrencinin dersini çalisamamasi için gerekli ortami ögretmen yaratmaz 6- Ögretmen, ögrencisini haytaliga meyletmez, sonra da ögrencinin dersini çalismamasi, haytalik etmesini saglamak için bir arkadasini (Seytan) görevlendirmez. (Hele ki arkadasinin bunu basaracagini bile bile) 7- Ögretmen ögrencisi için tüm bu olumsuz sartlari bir araya getirerek ögrencisinin ders calismasini engelleyecek, bunun sonucunda sordugu soruya cevap veremeyecegini (Ya da yanlis cevap verecegini) bile bile ögrencisine soru sormaz. SORSA DA BU BIR SINAV OLMAZ. SINAV OLSA DA ADIL OLMAZ. Bilmem anlatabildim mi? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Sevgili yamyam... Yamyamın sevgilisi de oluyor işte..)) neyse konuyu dağıtmıyım. Yukardaki yazdıklarımı kesinlikle anlamamışsın.. Arkadaşım, imtihan yapılacak ve sonucunu Allah biliyor.. Bir bilim adamından örnek verdim. Bu bilim adamı taşın düşeceği yeri hesap edebiliyor diye taşı atmasınmı. Yada bir astronomi bilgini, falanca gün, falanca saat bilmem nereye göktaşı düşecek diye hesaplamasıyla aynen bilebiliyor. Bu göktaşı düşmesinmi. Allahın ilmi neden bu kadar şaşırtıyor. O olacaklarıda olmuşlarıda zamansız bir şekilde biliyor.. Aslında dilku arkadaşımızın örneği tam olmadı neden; imtihanı yapan hoca soruların cevaplarını biliyor fakat, sınav sonuçlarını bilmiyor.. Alah her ikisinide biliyor.. Saygılar... Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 sayin yamyam öncelikle muibet kelimesinin anlamini bilmemiz lazimTürkceye kötülük bela anlaminda gecmis ama asil anlami insana isabet eden her türlü iyi ve kötü her türlü sey demektir yani musibet iyi de oluyor kötü de.. imtihan bizim icin Allah icin degil sonucunu Allah biliyor ama biz bilmiyoruz bir ögretmen senin basarisiz olacagini biliyorum deyip sinav yapmadan direk sinifta biraksa itiraz etmezmiydin, ama sonra seni sinav yapip gercekten basarisiz olsan itiraz hakkin kalmazdi öyle degil mi?? 17759[/snapback] Dilku ögretmen örneginin gecersiz oldugunu daha kaç kere söylemem gerekecek. 1 - Ögrenciyi ögretmen yaratmaz 2- Ögrencinin karakterini ögretmen belirlemez 3- Ögrencinin ders çalisma ortamini ögretmen belirlemez 4- Ögrencinin ders çalisma kabiliyetini, zekasini ögretmen vermez 5- Ögrencinin dersini çalisamamasi için gerekli ortami ögretmen yaratmaz 6- Ögretmen, ögrencisini haytaliga meyletmez, sonra da ögrencinin dersini çalismamasi, haytalik etmesini saglamak için bir arkadasini (Seytan) görevlendirmez. (Hele ki arkadasinin bunu basaracagini bile bile) 7- Ögretmen ögrencisi için tüm bu olumsuz sartlari bir araya getirerek ögrencisinin ders calismasini engelleyecek, bunun sonucunda sordugu soruya cevap veremeyecegini (Ya da yanlis cevap verecegini) bile bile ögrencisine soru sormaz. SORSA DA BU BIR SINAV OLMAZ. SINAV OLSA DA ADIL OLMAZ. Bilmem anlatabildim mi? 17771[/snapback] anladim simdi senin sorunun imtihanda degil yaratmadaymis yani kader meselesi seni ateist yapmamis ateist oldugun icin takilacak bir mesele olarak kaderi secmisin ben de sana kader meselesinde yazacaklarimi yazdim daha fazla ne diyim istersen inkar etmeye önce yaratmadan basla sirayla git.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Sevgili yamyam... Yamyamın sevgilisi de oluyor işte..)) neyse konuyu dağıtmıyım. Yukardaki yazdıklarımı kesinlikle anlamamışsın.. Arkadaşım, imtihan yapılacak ve sonucunu Allah biliyor.. Bir bilim adamından örnek verdim. Bu bilim adamı taşın düşeceği yeri hesap edebiliyor diye taşı atmasınmı. Yada bir astronomi bilgini, falanca gün, falanca saat bilmem nereye göktaşı düşecek diye hesaplamasıyla aynen bilebiliyor. Bu göktaşı düşmesinmi. Allahın ilmi neden bu kadar şaşırtıyor. O olacaklarıda olmuşlarıda zamansız bir şekilde biliyor.. Aslında dilku arkadaşımızın örneği tam olmadı neden; imtihanı yapan hoca soruların cevaplarını biliyor fakat, sınav sonuçlarını bilmiyor.. Alah her ikisinide biliyor.. Saygılar... 17773[/snapback] Sayin Kralx ; imtihan ile ilgili bana geçerli tek bir örnek getirebileceginizi zannetmiyorum. Simdi dilku da oldugu gibi sizin de örneklerinizin geçersiz oldugunu nedenleriyle birlikte anlatmaya çalisacagim. Bir bilim adami eger atacagi tasin nereye düsecegini %100 hesap edebiliyor ve bunun dogru oldugunu biliyor ise o tasi atmaz. Atarsa ya sonucundan süphe duyuyordur ya da baska bir sebepten atiyordur. Bunu bir imtihan için yapmiyordur. Göktasi örnegi ise tamamen geçersizdir. Çünkü göktasini bilim adami göndermiyor. Sadece kendi disinda gelisen bir durumun hesabini yapiyor. Bazi durumlar için bunu sen bile yapabilirsin. Örnegin karsidan kontrolsüz gelen bir aracin hizina bakarak önündeki duvara bir kaç saniye içinde çarpacagini hesap edebilirsin. Bu örneklerin "ilahi imtihan" ile karsilastirilmasi yanlistir. Ögretmen örneginin geçersizligi için siraladigim maddeleri (maddeler için herhangi bir itiraziniz varsa ayrica belirtiniz) göz önüne alarak bir örnek getirebilir misiniz? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Taş atma ve göktaşı örneğinde Allahın bilgisinden bahsediyoruz. İmtihanın sırrından değil. Ben burada anlaşılmıyacak yada kabul edilmeyecek birşey göremiyorum. Sanırım inanç meselesi bu kadar zormuş. Yani inanmak ve imtihan bu kadar zor.. Söyleyecek birşey yok. Zaten yüzyıllardır filozoflar ve kelam alimleri bile bu işin içinden çıkamamışlar.. Ne diyim belkide dünya kanunları yasaları bunu anlamamıza engel oluyor. Sonuç olarak beynimizin çok az bir kısmını kullanabiliyoruz.. Saygılar... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Taş atma ve göktaşı örneğinde Allahın bilgisinden bahsediyoruz. İmtihanın sırrından değil. Ben burada anlaşılmıyacak yada kabul edilmeyecek birşey göremiyorum. Sanırım inanç meselesi bu kadar zormuş. Yani inanmak ve imtihan bu kadar zor.. Söyleyecek birşey yok. Zaten yüzyıllardır filozoflar ve kelam alimleri bile bu işin içinden çıkamamışlar.. Ne diyim belkide dünya kanunları yasaları bunu anlamamıza engel oluyor. Sonuç olarak beynimizin çok az bir kısmını kullanabiliyoruz.. Saygılar... 17789[/snapback] Sayin kralx, biliyorsunuz Kur'an-i Kerim de tanrinin insanlari imtihan ettigi konusunda bir yigin ayet var. Ben de böyle bir imtihanin olamayacagini olsa da bunun insanlar için adil olamayacagini örneklerle açiklamaya çalistim. Burada anlasilmayacak hiç bir sey yok. Saydiklarimda itiraz edilebilecek bir konu oldugunu zannetmiyorum . Bence tamamen düsünce yapisindan kaynaklaniyor. Yani beyin yillardir körü körüne inandigi degerlerin aksi bir durumla karsilastigi zaman, savunma mekanizmasi geregi kabullenemiyor, "bizim bilmedigimiz baska bir hikmeti vardir " diye kendi kendini avutmaya çalisiyor ve bir sekilde bu durumun dogru olamayacagini düsünüyorsun. Durum bundan ibaret. Saygilar, Alıntı
Φ mistik Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 selam arkadaşlar. yazılarınızı okudum. aslında hepiniz de doğru şeyler söylüyorsunuz. ancak yapılan benzetmeler ve bağlamlar yanlış. mesela kralxin dediği doğru. yani havaya belli birhızla taş attığında taşın düşecceği yer gerçeğe yakın orandaa bilinebilir. doğru. bir sonraki ay tutulmasının ne zaman hangi saatte, hangi saniyede başlayacağıo da bellidir. b uda doğru. bunun için beyin aağırlığının kaç gram olduğu önemli değil çünkü bunlar belirli kurallarla işleyen tabiat hadiseleridir. ......sonra devam etmek zorundayım.... Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Sizin gibi düşünenlerin yıllarca yaptığı taktiği kullandınıuz. Ne kadar üzücü. Gene insanı hedef aldınız, ve körü körüne bir inancın verdiği durum dediniz. Ben benim yazdıklarımda anlaşılmıyacak bir durum yok dedim. Seninkilerde değil.. sizi innaçsızlığa iten kader konusuymuş gibi görünüyor. Oysa kader konusu pek az kimselerin kavraya bildiği bir meseledir. Allahın varlığını kabul ediyorum. Bunca nizam ve olağan üstü yaratmayı ancak sonsuz bilgi sahibi biri yapabilir. Bu durumda onun Kuran'ı Kerimdeki sözleri beni bağlar. Anladınmı.. Yani demek istiyorumki, kaderi sorgulamama gerek yok. Allaha inandıktan sonra geriye ona biat etmek uymak kalıyor. Dediğin gibi tamamen Allaha inanmakla ilgili bir konu. Ateistlerin böyle bir kaygıları yok o açıdan aslında neden kaderle uğraşıyorlar bilemiyorum. Belki kader konusunun karmaşıklığı insnaların imtihanı gereğidir.. Allah bu karmaşıklık karşısında kulum benden sırtmı dönecek diye de imtihan edebilir. Konunun özünü açıkladım.. kaderi sorgulamıyorum. Ama kaderide mantığıma ve büyüklerin bilgisine uyduğu şekilde açıklamaya çalıştım. Allaha inanıyorum ve onun dediklerini yapmaya çalışıyorum.. Ben gimi 3 milyar insanda böyle yapıyor.. Saygılar.. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Taş atma ve göktaşı örneğinde Allahın bilgisinden bahsediyoruz. İmtihanın sırrından değil. Ben burada anlaşılmıyacak yada kabul edilmeyecek birşey göremiyorum. Sanırım inanç meselesi bu kadar zormuş. Yani inanmak ve imtihan bu kadar zor.. Söyleyecek birşey yok. Zaten yüzyıllardır filozoflar ve kelam alimleri bile bu işin içinden çıkamamışlar.. Ne diyim belkide dünya kanunları yasaları bunu anlamamıza engel oluyor. Sonuç olarak beynimizin çok az bir kısmını kullanabiliyoruz.. Saygılar... 17789[/snapback] Sayin kralx, biliyorsunuz Kur'an-i Kerim de tanrinin insanlari imtihan ettigi konusunda bir yigin ayet var. Ben de böyle bir imtihanin olamayacagini olsa da bunun insanlar için adil olamayacagini örneklerle açiklamaya çalistim. Burada anlasilmayacak hiç bir sey yok. Saydiklarimda itiraz edilebilecek bir konu oldugunu zannetmiyorum . Bence tamamen düsünce yapisindan kaynaklaniyor. Yani beyin yillardir körü körüne inandigi degerlerin aksi bir durumla karsilastigi zaman, savunma mekanizmasi geregi kabullenemiyor, "bizim bilmedigimiz baska bir hikmeti vardir " diye kendi kendini avutmaya çalisiyor ve bir sekilde bu durumun dogru olamayacagini düsünüyorsun. Durum bundan ibaret. Saygilar, 17806[/snapback] simdi sorun ilimde mi Allah senin ne yapacagini önceden bilmiyor denilse sorun bitecek mi merak ettigim icin soruyorum...ya da baska sorunlar mi gelecek...söyle bakalim..sorun buysa bu Allahi inkar etmeni saglar mi?? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gene can alıcı bir soru sormuşsun diluku..)) Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 sizi innaçsızlığa iten kader konusuymuş gibi görünüyor. 17819[/snapback] Bir bakalim bizi inançsizlia iten konular nelermis : 1 - "Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla va’dinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir." (Hac Suresi 47) "Gökten yere kadar bütün işleri Allah yürütür. Sonra bu işler, süresi sizin hesabınızla bin yıl olan bir günde ona yükselir." (Secde Suresi 5) "Melekler ve Ruh (Cebrail) ona süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir." (Me'aric Suresi 4) Yorum : Hani Allah zamanin ve mekanin disindaydi. Resmen zamana tabi oldugunu Kur'an-i Kerim söylüyor. Üstelik karar da verememis. 1 gün Bin gün mü yoksa 50 Bin gün mü? 2 - "Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden13 (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükafat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir)." (Bakara Suresi 62) "Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir.)" (Maide Suresi 69) " Kim İslam’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır." (Al-i Imran Suresi 85) Yorum : Kur'an burada da karar verememis. Hristiyanlar, Yahudiler ve Sabiiler (Sabiiler mi? Onlar gökyüzündeki cisimlere tapmiyorlar miydi) Cennetlik mi, yoksa cehennemlik mi? 3 - "Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık." (Mülk Suresi 5) Yorum: Buyrun Kur'an in bilimselligi. Yildizlar dünya için birer kandil olarak donatilmis. Üstelik onlarla da seytan taslaniyormus. Pes... Siz simdilik bunlari bir sindirin gerisini hazirliyorum 4 - "Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır). Ama kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükafatı Allah’a aittir. Şüphesiz O, zâlimleri sevmez." (Sura Suresi 40) " Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır" (Bakara Suresi 178) "Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz." (Bakara Suresi 179) Yorum: Yoruma gerek var mi? Kisas farz kilinmis. Kimse "Yok efendim iste affetmek güzelliktir diyor" falan diye bahsetmesin. Açik açik "kisas size farzdir" diyor. "Bir kötülügün karsiligi onun gibi kötülüktür" diyor. 5 -" Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helal kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Ahzab Suresi 50) Yorum : Valla insanin (bir erkek için) peygamber olasi geliyor. Ne diyeyim 6 - "Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz." "Nûh’tan sonra da nice nesilleri helak ettik. Kullarının günahlarını hakkıyla bilici ve görücü olarak Rabbin yeter." (Isra Suresi 16-17) "Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri (Anlamak isi beyin ile ilgilidir. Kur'an in bilimselligi üzerine bir örnek daha) üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur’an’da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar." (Isra 46) Yorum : Ilahi adalet bu olsa gerek 7 - "Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir." (Enfal Suresi 65) "Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir." (Enfal Suresi 66) Yorum : Kur'an burada da karar verememis anlasilan. Önce 1/10 diyor, sonra bakiyor ki olmuyor, 1/2 ye düsüyor Alıntı
Φ wyattearp Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Ben senin yerinde olsam bu konularla uğraşacağıma sefasını sürerdim dilberin zira ömründe kazası yok boş ver bu konuları vakit geçiyo.. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Muhatap aldigim mesaj silindigi için bu mesaj da tarafimdan silinmistir. Alıntı
Φ canugur Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2005 Ben senin yerinde olsam bu konularla uğraşacağıma sefasını sürerdim dilberin zira ömründe kazası yok boş ver bu konuları vakit geçiyo.. 18069[/snapback] hayyamdan bir dörtlükle tamamdir bu is usta "Cennette huriler varmış, kara gözlü; İçkinin de ordaymış en güzeli. Desene biz çoktan cennetlik olmuşuz: Bak, bir yanda şarap, bir yanda sevgili." Alıntı
Φ mistik Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 bıraktığım yerden devam etmek istiyorum izninizle. daha önce belli şekilde davranmak zorunda olan doğa olaylarından bahsetmiştim. doğru demiştim. ayın ne zaman tutulacağını bilebiliriz. çünkü bu konuda yeterli bilgimizvardır. ayrıca o saatte ayın tutulmama gibi bir ihtimali neredeyse yoktur. yani ayın kendine has bir iradesi yoktur. istedii zaman çekip başını marsa doğru gidemez. veya hızını istediğinde yavaşlatıp hıızlandıramaz. böyle bir örneği insan için kullanmanız çok yanlış. çünkü burada hem benzetme yanlış hem benzetilen. her şeyden önce insanın kendine has bir iradesi olması sebebiyle aydan, atılan taştan, yerçekimi kurallarından ayrılır. insan istediğni istediği zaman yapabilir. onun için insani fiiller konusunda tanrının bilgisini böyle bir analojiyle belirtmeniz son derece yanlıştır. şunu kabul ediyorum, insan gerçekten özgürdür, istediğni istediği zaman yapabilir. buu konuda seeçim hakkına sahiptir. canı isterse zina eder, canı isterce ibadet eder. kimsenin ona dahili ve harici müdahalesi olamaz. yani tüm kararlar bireyin kendisi tarafından verilir. işte bu noktada ben diyorum ki tanrı ya da alllah deyin, insana hiç bir şekilde müdahale etmez. her hangi birinsana etmediği gbi insanlardan birine de etmez. bu güne kadar şahsın iradesi hariç hiç bir şekilde tanrı insanlara istemediği bi şeyi yaptırmamıştır. insan bütün fiillerini kendi iradesiye yaratır. onun yaptıklarından sorumlu tutulması da bu sebepledir. ben bunu kabul ediyorum ve insanlara istediği zaman müdahale eden bir Allahı kabul etmiyorum. onun bu müdahale etmemesi de insana verdiği değerden ötürüdür. BEN BUNU KABUL EDİYORUM, İTİRAZINIZ YOKSA MANTIKİ OLARAK DÜŞÜNMEYE DEVAM EDECEĞİM! Alıntı
Φ mistik Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 bu arada aynı seviyede ve sorunsuzca tartışmaya devam edebilmek ve ilerideki kopmaları engellemek için yazılarımla ilgili sorularınız varsa lütfn sorun. Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 "Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" (Tekvir 29) Önce Allah dileyecek ondan sonra sen dileyebilirsin. Allah dilemedikçe sen dileyemezsin. Yani iraden Allah a bagli... ".........Allah kimi dilerse onu şaşırtır.8 Kimi de dilerse onu dosdoğru yol üzere kılar." (En'am Suresi 39) Açikça burada tanri, dogru yoldaki bir insani diledigi gibi sasirtacagini yani yoldan çikaracagini söylüyor. Sen istedigin kadar dogru yolda kalmak istesende. Burada senin iraden ne ise yariyor. Önce bunlara bir cevap bulalim daha sonra devam edelim istersen... Alıntı
Φ PhenomeNUC Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Ilk oncelikle Tanrinin olmadigini nasil kanitliyorsun onu merak ediyorum... yada bi yaratici yoksa var olan denge nasil olustu onu birak Peki sen nasil olustun kesinlikle klasik cevapla gelme bana Beni annem yapti diye... Pekala ben Hristiyan Alemine inanan ve isa mesihe iman eden bir insanim yasadiklarim neticesinde su kadarini soyleyim gercekten tanri var ve ona minnet ve sukranlarimi duyurdugum vakit her zaman icim ferah her zaman islerim dogru gidiyor ve bunyemde bir oto kontrol sistemi olustu ve bunula birlikte kesinlikle oto kontrol sistemi beni hep iyi yola sevk ediyor. Ki unutmani istemem itikatsiz bir insan korumasiz bir bilgisayara benzer surekli mahfolur icten ice... Su cevrene bakarsan Tanrinin nimetlerini cok iyi gorursun ve sen sadece seytanin esiri olmussun fakat bunu kabul etmiyorsun... Gercekleri seytan senin gozunde kapatiyor.. Sanki at gozlugu takiyorsun bence... sadece Cevrene inanarak bak yeter diyorum... ve Tanri seni korusun... Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 PhenomeNUC ilk önce hos geldin, bakiorum derin konularda daldam foruma.. Bir Tanrinin var olduguna inamak veya bunu kabullenmek istemeyen insanlar teslim olmaktan korktuklari icin inkar ediolar bana göre. Bogulmaktan korkan, yilana sarilir misali onalarda bilime simSIKI sariliolar. Sence? haaa birde teslim olmaktan korkuyolar ama coktan egolarinin esiri olmuslar bunun farkinda bile diiller... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Ben tanrinin olmadigini kanitlamak zorunda degilim. Bir tanri oldugu fikrini ortaya atan sizlersiniz. O yüzden bunu kanitlamak zorunda olan da sizlersiniz Konunun daha iyi anlasilmazi için daha önce bir baslik altinda yapmis oldugum alintiyi buraya tekrar aliyorum. "Arkadaslar asagidaki yaziyi "çok iyi" oldugu için baska bir forumdan aldim. Eminim bazi arkadaslar daha önce görmüstür ancak ben görmeyenler için buraya aktarmak istedim. HANK’İN "GÖZÜNÜ" ÖPMEK Bu sabah, kapım çalındı. Açtığımda, karşımda iyi giyimli, bakımlı bir çift gördüm. Adam önce konuştu: “Merhaba, Adım John ve bu da Mary”. Mary: Merhaba, sizi bizimle birlikte gidip Hank’in "gözünü" öpmeye davet ediyoruz. Ben: Pardon?! Ne demek istiyorsunuz? Hank de kim? Ve ben niye onun "gözünü" öpmek isteyeyim? John: Eğer Hank’in "gözünü" öpersen, sana 1 milyon dolar verecek; eğer öpmezsen seni eşşek sudan gelinceye kadar dövecek. Ben: Ne? Bu bir tür mafya taktiği mi? Ne oluyor? John: Hank bir milyarder. Bu kasabayı o kurdu. Buranın sahibi o. İstediği her şeyi yapabilir ve sana 1 milyon dolar vermek istiyor. Fakat "gözünü" öpmeden parayı alamayacaksın. Ben: Bu çok saçma. Neden? Mary: Sen kim oluyorsun da Hank’in hediyesini sorguluyorsun? 1 milyon dolar istemiyor musun? Bir "göz" öpmeye değmez mi onun için? Ben: Belki, eğer yasalsa, fakat .. John: Öyleyse, gel bizimle Hank’in "gözünü" öp. Ben: Hank’in "gözünü" sık sık öper misiniz? Mary: Elbette, devamlı… Ben: Peki 1 milyon doları aldınız mı? John: Yok, kasabayı terk etmeden parayı alamazsın. Ben: Öyleyse neden hemen kasabayı terk etmiyorsunuz? Mary: Hank söylemeden kasabayı terk edemezsin. Yoksa parayı alamazsın ve seni eşşek sudan gelinceye kadar döver. Ben: Peki, Hank’in "gözünü" öpen, sonra da kasabayı terk edip 1 milyon dolar alan birini biliyor musunuz? Mary: Annem Hank’in "gözünü" yıllarca öptü. Gecen yıl da kasabayı terk etti. Eminim parasını da almıştır. Ben: Onunla konuşmadın mı o zamandan beri? John: Elbette hayır. Hank buna izin vermiyor. Ben: Öyleyse, eğer parayı alan herhangi biriyle konuşmadıysanız, parayı aldıklarını nereden biliyorsunuz? Mary: Kasabadan gitmeden önce biraz veriyor. Belki maaşına bir zam alıyorsun, belki küçük bir loto kazanıyorsun, ya da caddede 20 dolarlık banknot buluyorsun. Ben: Peki bunların Hank’le ne ilgisi var? John: Hank’in bazı dostları var. Ben: Kusura bakmayın ama bu tuhaf bir üçkağıtçılık gibi geliyor kulağa. John: Fakat 1 milyon dolar burada söz konusu olan. Şansa bırakabilir misin bunu? Ve unutma, eğer öpmezsen seni dövecek. Ben: Belki, eğer Hank’le konuşursam, ayrıntıları ondan öğrenirsem.. Mary: hayır, hiç kimse Hank’i göremez. Hiç kimse Hank’le konuşamaz. Ben: Peki o zaman nasıl "gözünü" öpüyorsunuz? John: Bazen ona bir öpücük gönderiyoruz ve "gözünü" düşünüyoruz. Diğer zamanlarda Karl’ın "gözünü" öpüyoruz ve o Hank’e iletiyor. Ben: Karl da kim? Mary: Karl bir arkadaşımız. Bize Hank’i ve onun "gözünü" öpmekle ilgili konuyu öğreten o. Karl için tek yapmamız gereken birkaç kez onu yemeğe çıkarmak oldu. Ben: Yani Hank diye biri olduğu, onun "gözünü" öpmeniz gerektiği ve böylece Hank’in sizi ödüllendireceği konusunda sadece Karl’ın sözüne güvendiniz öyle mi? John: hayır, hayır! Karl’da bir mektup var. Hank tarafından kendisine yıllar önce gönderilmiş. Bütün meseleyi açıklıyor orada. Bak işte bu da bir kopyası. Al kendin de gör. John bana üzerinde “Karl’ın ofisinden” yazılı bir fotokopi uzattı. Üzerinde 11 maddelik bir liste vardı. 1. Hank’in "gözünü" öp ve o da sana kasabayı terk ettiginde 1 milyon dolar versin. 2. Yanında alkol iç. 3. Senin gibi olmayan insanları eşşek sudan gelinceye kadar döv. 4. İyi yemek ye. 5. Bu listeyi Hank’in kendisi yazdırdı. 6. Ay yeşil peynirden yapılmıştır. 7. Hank’in söylediği her şey doğrudur. 8. Her tuvalete gittiğinde ellerini yıka. 9. İçki içme. 10. Sosislerini sosis ekmeği içinde ye, yanında bir şey alma. 11. Hank’in "gözünü" öp, yoksa seni eşşek sudan gelinceye kadar döver. Ben: Bu bana Karl tarafından yazılmış gibi geliyor. Mary: Hank’in kağıdı yoktu, onun için. Ben: Bana öyle geliyor ki, eğer kontrol etseydik, bu yazı Karl’ın el yazısı çıkardı. John: Elbette, Hank söyledi, Karl yazdı. Ben: Kimsenin Hank’i göremediğini zannediyordum? Mary: Şu anda öyle. Ama yıllar önce Hank bazı kişilerle konuştu. Ben: Hank’in iyi birisi olduğunu söylediğinizi zannetmiştim. Hangi tür iyi insan, sırf farklılar diye başkalarını döver? Mary: Hank’in isteği bu ve Hank her zaman haklıdır. Ben: Nereden biliyorsun bunu? Mary: 7. madde “Hank’in her dediği doğrudur” diyor. Bu benim için yeterli. Ben: Belki de arkadaşınız Karl uydurdu bütün meseleyi. John: Kesinlikle hayır. 5. madde bu listeyi Hank’in kendisinin yazdırdığını söylüyor. Ayrıca, 4. maddede iyi yiyin, 8. maddede de tuvaletten sonra ellerinizi yıkayın diyor. Bunların doğru olduğunu herkes bilir. Demek ki gerisi de doğru olmalı. Ben: Fakat 9. maddede içmeyin diyor, ki bu ikinci maddeyle çelişiyor. Ayrıca 6. maddede ayın yeşil peynirden yapıldığını söylüyor ki bu tamamen yanlış. John: 9 ile 2 arasında hiçbir çelişki yok. 9 sadece 2’yi açıklıyor. 6’ya gelince, aya hiç gitmedin, dolayısıyla doğru olup olmadığını bilemezsin. Ben: Bilim adamları ayın kayalardan oluştuğunu söylüyorlar ama.. Mary: Fakat kayanın dünyadan ya da uzaydan gelip gelmediğini bilmiyorlar. Yani ay hala yeşil peynirden yapılmış olabilir. Ben: Bir uzman değilim ama ayın dünyadan geldiği teorisinin çürütüldüğünü zannediyorum. Ayrıca, kayanın nereden geldiğini bilmiyor olmak onu peynir yapmaz. John: İşte, bilim adamlarının hata yaptığını sen de kabul ettin. Fakat Hank’in her zaman haklı olduğunu biliyoruz! Ben: Biliyor muyuz? Mary: Elbette, 5. madde öyle diyor. Ben: Diyorsun ki, Hank haklıdır, çünkü liste öyle diyor ve liste doğrudur, çünkü onu Hank yazdırdı. Ve Hank’in yazdırdığını biliyoruz, çünkü liste öyle diyor. Bu döngüsel mantık. “Hank haklıdır, çünkü Hank haklıdır” demekten farksız. John: İşte şimdi anlamaya başlıyorsun Hank’in düşünce biçimini. Ben: Fakat, … Her neyse, boş ver. Peki bu sosislerle ilgili konu da ne? Mary, yüzünü buruşturdu. John: Sosisler sosis ekmeği içinde yenir. Yanında bir şey yenmez. Hank’in yolu bu. Başka türlüsü yanlış. Ben: Ya sosis ekmeğim yoksa? John: Sosis ekmeğin yoksa, sosis yiyemezsin. Sosis ekmeksiz sosis yanlıştır. Ben: Yanında ketçap, hardal da mı yok? Mary, çok sert bir şekilde baktı. John: Böyle bir dil kullanmanın hiçbir gereği yok! Sosis yanında yenecek her türlü şey yanlıştır. Ben: Yani biraz turşu, içine doğranmış sosis tarzı bir şey mümkün değil mi? Mary kulaklarını tıkadı ve “Dinlemiyorum bile bunu, la la la la…” John: Bu *********. Ne tür bir şeytani mahluk yiyebilir böyle bir şeyi. Ben: çok güzel bir şey o. Ben hep yerim. Mary kendinden geçti ve John onu tutu: “Eğer o tiplerden biri olduğunu bilseydim vaktimi hiç harcamazdım bile seninle. Hank seni eşşek sudan gelinceye kadar döverken, ben de orada olacağım ve paramı sayıp sana güleceğim. Hank’in "gözünü" de senin için öpeceğim, seni sosis ekmeksiz, turşu yiyici” Ardından, John Mary’yi sürükleyip dışarıda bekleyen arabaya taşıdı ve ayrıldılar. Not "gözünü" kismi forum kurallarina uymadigi gerekçesiyle tarafimdan degistirilmistir. Alıntı
Misafir alaTurka Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 iste aynen dedigim gibi tesekkür ederim Alıntı
Φ PhenomeNUC Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Iyide YAM YAM bu pek fazla birsey ifade etmiyor ki... Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Arkadaslar sunu demeye çalisiyorum. Bir tanri oldugunu iddia ediyorsunuz. Kanit olarak da dogadaki nizami gösteriyorsunuz. Ya da ondan geldigine inandiginiz Kur'an ya da Incil i... Simdi tanri oldugunu nereden biliyorsunuz? Kitapta yaziyor... Kitabin dogru oldugunu nereden biliyorsunuz? Çünkü kitabi o yazdirdi..... Kitabi onun yazdirdigini nereden biliyorsunuz? Çünkü kitapta onun yazdirdigi yaziyor.... Ya da Hz.Muhammed in hayatini örnek aliyorsunuz. Onun yaptigini iddia ettiginiz güzel islerini övüyorsunuz. Bunu da hadislere dayanarak yapiyorsunuz. Biz hadislerden örnek getirdigimizde (Üstelik "Sahih" diye nitelenen) hakaretler yagdiriyorsunuz. Bakalim ben nelere inanmak istemiyorum.... *10-15 tane kadinla (Üstelik birisiyle 9 yasinda) birlikte yasamasini, köle, cariye edinmesini normal karsiliyorsunuz.(En vahimi de 9 yasinda bir çocukla cinsel iliskiyi normal karsilamaniz) *Din adina saga sola savas açilmasini dogal karsiliyorsunuz.. *Kadinlari eksik görmeyi onlari dövmeyi dogal karsiliyorsunuz *Kitapta peygamberin cinsel hayatinin düzenlenmesini normal karsiliyorsunuz *Diger insanlara degilde peygambere dayi-hala-teyze kizlarini ve dahi peygambere kendini hediye eden (ne demekse) kadinlarin helal kilinmasini normal karsiliyorsunuz *Peygamberin gögün bilmem kacinci katina !!!! (Demek ki tanri gökte bir yerlerdeymis) çikmasini ve buralarda diger peygamberlerle karsilasmasini Tanriyla konusmasini dogal karsiliyorsunuz *Bir adam ve eseginin 100 yil ölü kaldiktan sonra tekrar etlerinin biraraya getirilmesini (ve dahi pek çok mantiksiz hikayeyi) normal karsiliyorsunuz *Insanin topraktan yaratildigini normal karsiliyorsunuz *Kurban kesmeyi (Din adina kan akitmayi, ki en ilkel ve en eski ibadet sekli) normal karsiliyorsunuz *Dünyada 5 kitada yasam varken nasil olup da 3 dinin de (Yanilmiyorsam Kur'an da 28 peygamber adi geçiyor ve hiçbiri de farkli bir topluma aitmis gibi görünmüyor) Arap yarimadasina gönderilmis olabilecegi sorusu akliniza gelmiyor. Ya da bunu da dogal karsiliyorsunuz *Meleklerin savasta müslümanlarla birlikte savasmasini normal karsiliyorsunuz *Hirsizlik yapan birinin ellerinin kesilmesini normal karsiliyorsunuz *Kur'an in daha önce bir kitapta (Levh-i Mahfuz) sakli olduguna inaniyorsunuz ama sonra bu kitaptaki bazi ayetlerinin "nesh" esilmesini normal karsiliyorsunuz *Yildizlarla seytan taslanmasini normal karsiliyorsunuz Tüm bunlari normal karsiliyor ve bizim de bunlara inanmamizi bekliyorsunuz.. Hadi canim sizde...... Alıntı
Φ PhenomeNUC Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 YAM YAM Aslina bakarsan senin saymis oldugun birkac madde halk dilinde tabir edilen seylerdir Fakat Tum Kitaplarda kesinlikle kotu sey yazmaz... insanlar sadece inanmak istediklerine inanirlar bununla birlikte Din olgusu Tanri olgusu insanlarin bunyesine orjinden bugune reabilite edilerek yerlesiyor toplum ve yasamis oldumuz duzende bunlar cok onemli faktor oynuyor bunu istesekte istemesekte... pekala sen basin sIkIsinca ya annne diyorsun yaa baba yada cok daha cok rahatsiz olunca allahim diyorsun... dolayisiyla senin de bellegine bu olgu yerlesmistir... Yani bir seylere inanmak durumundayiz itikatin temelinde de bu yatar. Dinlerin tarihine bakarsak olaylar hep tarihlerden tekerrur etmistir... Ama Su Bir gercektir? Sayet Tanri Yoksa Bu Tanri yada Dinler nasil ve neden cikmistir ve neden ihtiyac duyulmustur ? Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2005 YAM YAM Aslina bakarsan senin saymis oldugun birkac madde halk dilinde tabir edilen seylerdir Fakat Tum Kitaplarda kesinlikle kotu sey yazmaz... insanlar sadece inanmak istediklerine inanirlar bununla birlikte Din olgusu Tanri olgusu insanlarin bunyesine orjinden bugune reabilite edilerek yerlesiyor toplum ve yasamis oldumuz duzende bunlar cok onemli faktor oynuyor bunu istesekte istemesekte... pekala sen basin sIkIsinca ya annne diyorsun yaa baba yada cok daha cok rahatsiz olunca allahim diyorsun... dolayisiyla senin de bellegine bu olgu yerlesmistir... Yani bir seylere inanmak durumundayiz itikatin temelinde de bu yatar. Dinlerin tarihine bakarsak olaylar hep tarihlerden tekerrur etmistir... Ama Su Bir gercektir? Sayet Tanri Yoksa Bu Tanri yada Dinler nasil ve neden cikmistir ve neden ihtiyac duyulmustur ? 18546[/snapback] Çok basit.... Eski çaglarda dogaya karsi kendini savunmasiz hisseden insanlar, kendini korumasi için tanrilar icat etmislerdir. Kâh atese tapmislardir, kâh günese... Ya da aya, belki gökgürültüsüne.. Her seferinde kendilerine bir tanri uydurmuslardir.Bu eski caglardan beri süregelmis, çag degistikçe tanrilar ve inanislar da degismistir. Günümüzde bile inançlar farkli farklidir. Ama çikis sebepleri hep aynidir. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.