Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Tam yirmi yıldır geceleri yastığıma başımı büyük bir huzur içinde koyuyorum, içimde hiçbir korku ve huzursuzluk duymadan… Gelecekle ilgili hiçbir endişe taşımadan, yarın ne yapacağım diye düşünmeden, acaba başaracak mıyım demeden, para, sevdiklerini kaybetme, yaşlanma, yalnız kalma, ölüm korkusu taşımadan, her gece ama her gece hiç değişmeden huzur içinde uyuyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü ben tam 20 yıl önce kendimi Allah’a teslim ettim. Ama bu öylesine teslim etmek değildi, tam anlamıyla kendini Allah’a bırakmaktı. Canımı, malımı, ailemi, dostlarımı, kısaca her şeyi bıraktım, çünkü bunların hepsinin gerçek sahibinin O olduğunu anlamıştım. Yalnızca O’na teslim olursam bu dünyada gerçek huzuru ve mutluluğu bulacağımı anlamıştım…

 

Söylediğim gibi ben 20 yıl önce iman ettim ve Allah yolunda canla başla çabalamaya başladım, birçok insana tebliğ yaptım, her günümü, her saatimi Allah için yaşadım. Boş zevklere kapılmayıp gerçekten şerefli ve onurlu bir hayatın nasıl yaşanacağını kavradım. Allah yolunda başarılan bir zaferin nasıl tüm zevklerden üstün olduğunu tattım. Allah’ı anmanın, Allah ile dost olmanın nasıl insana büyük bir güven verdiğini tüm ruhumda hissettim. İnsan Allah’ın tarafında olunca isterse tüm dünya karşısında olsun hiç fark etmiyor. Çünkü insanların rızası, kendi nefsinin tutkuları tamamen ortadan kalkıyor, yalnızca Allah’ı mutlu etmek, her şeyden çok büyük bir aşka sevdiğin gerçek dostunu razı etmek istiyorsun, bunun içinde ciddi bir çaba gösteriyorsun. Kazandığın paranı da yığıp biriktirmeden Allah yolunda harcıyorsun. Dünyanın kim bilir bir köşesinde bir insan senin gönderdiğin kitapla iman ediyor, Allah’a yönelip dönüyor. Bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi bu dünyada? Bir insanı cehennemden çekip cennete kavuşturmaktan daha büyük saadet olabilir mi? Tıpkı peygamberler gibi samimi olmaya niyet ettiğimden her gün her saat Allah’ın en çok razı olacağı işi yapmaya çalıştım. Ahir zamanda, insanların dinden çok uzak olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Bu yüzden Allah yolunda yapacak çok fazla iş var, durmadan anlatmak, tebliğ yapmak gerek. İşte insanın hayatı böyle olunca, dünyaya yönelik tüm korkular zaten kendiliğinden ortadan kalkıyor. Senin için hayat bu dünya değil yalnızca ahiret oluyor.

 

Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En'am Suresi, 32)

 

Tüm bunları yaşarken yolunda gitmiyor gibi gözüken hiçbir şey olmuyor mu? Tam tersine, o kadar çok şey oluyor ki. Fakat ben bütün bunların bir imtihan olduğunu biliyorum, Allah’ın beni denemek için özel olarak yarattığını biliyorum. Hepsinin daha ben doğmadan kaderime yerleştirildiğini biliyorum, ne yaparsam yapayım hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimi biliyorum. “Demek ki Allah benim için böylesini hayırlı görmüş” diyorum. Başıma gelen her zorluğa tevekkülle, sabırla ve şükürle yaklaşıyorum. Zaten insan canını bile Allah’a teslim etmişse başına gelen hangi zorluktan etkilenebilir ki? Dünya malına, mülküne ne kadar değer verir ki?

 

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah Katında büyük dereceleri vardır. İşte 'kurtuluşa ve mutluluğa' erenler bunlardır. (Tevbe Suresi, 20)

 

Bu hayattaki en büyük zevk Allah yolunda gayret ederken başarılan zaferlerdir, çok yüksek bir ahlakla çok onurlu ve şerefli bir hayat yaşamaktır. Hiç dini bilmeyen insanların ayetlerle konuştuğunu, Allah’ı samimi kalple andıklarını görmektir. Kimse yapmazken tüm hayatını yalnızca Allah’a adamaktır. Çarçabuk geçecek olan dünya hayatını böylesine şerefli bir yolda tüketmektir. Tek istediğin Allah’ın rızasını kazanıp cennet kapısından girdiğinde selamla ve büyük bir neşeyle karşılanmaktır. Orada peygamberlere, gerçek dostlarına, kardeşlerine, gerçek ailene kavuşmaktır. İşte bu yolda her gün, her dakika gayret ederken insan başını yastığa gerçekten de çok yorgunken koyar ve huzur içinde hemen uyur, yarın ne olacağı endişesini hiç taşımadan. Çünkü yarında, öbür günde, ölene kadar her gün de Allah ne dilerse o olacaktır. Kaderime razıyım ben, O’ndan gelecek her şeyi güzellikle, teslimiyetle karşılamayı baştan kabul etmişim. Ben gerçek sevdiğime tam 20 yıl önce iman etmişim, her şeyimi, gençliğimi bu yolda feda etmişim, kalbimin ve vicdanımın sesini dinlemişim…

 

De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)

Gönderi tarihi:

Söylediğim gibi ben 20 yıl önce iman ettim ve Allah yolunda canla başla çabalamaya başladım, birçok insana tebliğ yaptım, her günümü, her saatimi Allah için yaşadım. Boş zevklere kapılmayıp gerçekten şerefli ve onurlu bir hayatın nasıl yaşanacağını kavradım.

Efendim, açtığınız başka bir başlıkta;

 

Söylediğim gibi artık ben bu hayata neden geldiğimi daha çok sorguluyorum. Bu kutsal kitap bana indirilmişse ve ondan sorulacaksam bu kitabı çok iyi bilmem gerektiğini düşünüyorum.

demiştiniz ve insanlar sizin durumunuza üzülmüş ve acınızı paylaşmak istemişti:

 

Yaşadıklarınızı ve sosyal yaşamın içerisinde var olan insani gerçekleri sade bir dille çok güzel özetlemişsiniz.

Efendim, sayın umutgedikli'ye başsağlığı diliyor ve bu konu ile bağlantılı bir yazıyı paylaşmak istiyorum :

 

Anlaşılan, o yazınız 20 sene öncesi yaşadıklarınızın bir ifadesi imiş.

 

Yoksa, kopyala-yapıştır yöntemini kullandığınızı mı anlamalıyız ?

 

Öyle değilse sorun yok, ama öyleyse eğer, kaynak göstermemek emeğe saygısızlık değil mi, etik dışı değil mi, kul hakkı yemek değil mi ?

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Değerli kardeşim, sizce bu kadar samimiyetini ortaya döken bir insan neden yalan söyleme ihtiyacı duysun? Bu yazıların farklı dönemlerde yazılmış olabileceği

 

hiç aklınıza gelmedi mi? İnsanlar çevrelerinde o kadar yalancı, sahtekar görüyorlar ki bir insanın gerçekten samimi olabileceğine inanmıyorlar. Saygılarımla

Gönderi tarihi:

Efendim, bu cümleyi boşuna mı yazdık:

 

Anlaşılan, o yazınız 20 sene öncesi yaşadıklarınızın bir ifadesi imiş.

Okumadınızsa ben ne yapayım ?

 

 

Ayrıca, yazılarınızı google da araştırdığımda; aynı yazıların bir kaç sitede Erkan Arkut ismiyle yayınlandığını gördüm:

 

-http://blog.milliyet.com.tr/Yirmi_yildir_yastiga_basimi_huzur_icinde_koyuyorum_/Blog/?BlogNo=301115-

 

-http://blog.haberturk.com/muratturkay/yaziD.asp?yID=214701&kID=39-

 

 

Şimdi,

 

eğer, Erkan Arkut sizseniz, daha önce de dediğim gibi, 20 yıl önceki bir ölümü şimdiymiş gibi anlatıp insanları kandırmak dışında, herhangi bir sorun yok.

Ancak,

 

eğer, Erkan Arkut siz değilseniz, tekrar soruyorum;

 

kaynak göstermemek emeğe saygısızlık değil mi, etik dışı değil mi, kul hakkı yemek olmaz mı ?

 

 

 

Saygılar sunarım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.