Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2011 Arap dünyasında nereye giderseniz gidin Mısır’ın etkilerini hissedersiniz. Mısırlı entelektüeller, şarkıcılar, aktörler, siyasetçiler, ister yaşıyor olsunlar isterse ölü, Arap zihniyetinin ve kimliğinin oluşumunda çok önemli bir rol oynarlar. Mübarek, Siyonist devletle barış anlaşmasını imzalayan Sedat’ın öldürülmesinden sonra iktidara geldi. Mısır halkı farklı bir biçimde düşünürken, Mısır siyasal rejimi çıkarlarının ABD ve Siyonist sistemle uyum içinde olduğuna inanıyordu. ABD, Mübarek’in iktidarını hem Siyonist sistemi, hem de bölgesel çıkarlarını korumak adına destekledi. Mısır, Enver Sedat döneminde kurulan ve Mübarek döneminde uygulanmaya konulan bu yeni politik pozisyon sayesinde özellikle ABD’nin Irak işgali sonrasında Arap dünyasının dışına itildi. Arap dünyası, bir tarafta başını Mısır ve Suudi Arabistan’ın çektiği “yansız” ya da “ılımlı” devletlerle (Amerikan yanlısı blok), diğer tarafta başını Suriye’nin çektiği muhalefet bloğu (Amerikan karşıtı blok) olmak üzere iki temel bloğa bölündü. Mısır, Arap-İsrail çatışmasının dışına itilmiş olsa da, Mısırlılar kendilerini hala Arap kabul ediyor ve Siyonistler de Filistin işgalini sürdürüyor. Siyonist devletle Mısır arasında var olan barış anlaşmasının ayakta tutulabilmesi için Mısır siyasal sisteminin de ayakta kalması gerekiyor. Mısır’a bu amaçla milyarlarca dolar pompalanıyor. Mübarek tam 30 yıldır Mısır Devlet Başkanı! Bu 30 yıl boyunca onu halk mı seçti? Elbette hayır. Bölgedeki ve dünyadaki politik sistemler işte böyle işliyor! Bu da “demokrasi”, “özgürlük” ve “seçimler” gibi cafcaflı sloganların ABD çıkarlarına hizmet ettikleri sürece sadece içi boş sloganlar olduklarını gösteriyor. Örneğin ABD şu ana kadar Mübarek’i asla diktatör olmakla suçlamadı! Tersine pozisyonunu güçlendirmek için milyarlarca dolar akıtarak onu destekledi! Mısır halkı diktatörlükten, Mübarek’ten kurtulmaya çalışıyordu, ancak şu ana kadar baskılar, işkenceler ve hapishaneler sistemin halkın ayağa kalkmasını engelleyen araçları olarak işlev gördüler. Mübarekse oğlunu Mısır’ın yeni devlet başkanı yapmaya hazırlanıyordu! Halk bu adımı reddetti. Muhalefet yükselmeye başladı. Sonra aniden İskenderiye’deki bir Hıristiyan kilisesini hedef alan patlama gerçekleşti. Mısır’da Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında skandallar yaşandı. İçişleri Bakanlığı bütün olup bitenlerden “Jaysh Al Islam-İslam Ordusu” örgütünü sorumlu tuttu. Mübarek’in oğlu Cemal’in alternatifinin “Jaysh Al Islam” gibi radikal İslamcı gruplar olacağı yolundaki dedikodular yaygınlaştırıldı. Sonra Tunus devrimi patlak verdi ve devrim siyasal sistemde değişim yaratmayı başardı. Bu olay sistemden duyulan korkuyu kırdı ve Mısır halkını harekete geçirdi. Beş Mısırlı, yaşadıkları berbat ekonomik, sosyal ve politik koşulları reddettiklerini ifade etmek için kendilerini yaktılar. Sistemse bütün bu olup bitenleri görmezlikten geldi. Sonra aniden Mısır halkı Mübarek’in gitmesini isteyerek sisteme isyan etti. Bir başka deyişle halk siyasal sistemin değişmesini talep etmeye başladı. Olayların başında sistem halk devriminden daha güçlü olduğuna inanıyordu. Polis halkı zalimce bastırmaya çalıştıysa da bunu başaramadı. Sistem bu durumda, tıpkı Tunus’ta olduğu gibi, bir başka kirli oyunu devreye soktu. Polis resmi giysilerini çıkarıp sivil giysiler giyerek insanları öldürmeye ve dükkânları yağmalamaya başladı. Halk oyunun farkındaydı. Kendisini, tarihi yerleri, müzeleri, bankaları ve evlerini korumak için “halk güvenlik komiteleri” oluşturmaya başladı. ABD, devrimin gücünü görünce Mübarek’ten sistemde kimi reformlara gitmesini talep etmeye başladı. Mübarek ise Ömer Süleyman’ı başkan yardımcısı olarak atadı. Halksa politik sistemde reform değil değişim istediğini söyleyerek sokakta kalmayı sürdürdü. Ordu halkın taleplerinin meşru olduğunu ilan ederek, göstericilere saldırmama sözü verdi. Devrimin Mısır siyasal sisteminde radikal bir değişiklik elde edebilmesi halinde, bu durum, Arap dünyasının tamamında değişimin başlayacağı anlamına gelecek. ABD, bölgedeki en güçlü müttefikini yitirecek ve Siyonist devlet de Gazze’yi ve Filistinlileri ezen önemli bir müttefikinden olacak. Suudi Arabistan ve Irak da önemli bir müttefiklerini yitirecekler. ABD şu anda, lafzen halkı destekleyip, eylemleriyle çöken sistemi destekleyerek pusuda bekliyor. Bugün Mısır tarihinin en büyük gösterisi gerçekleşecek. Milyonlar sokağa çıkıp Mübarek’in gitmesini isteyecek. Mübarek’in istifa etmeyi reddetmesi halinde başkanlık sarayına doğru yürüyüşe geçeceklerini söylüyorlar. Yarının neye gebe olduğunu hiç kimse bilmiyor. Yanıtı yalnızca, yarın, devrim verecek. 04 Şubat 2011 - *Ahmad Dirki Lübnan Komünist Partisi yöneticisi... Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2011 Mısırlı devrimci sosyalistlerin bildirgesi 08 Şubat 2011 - Şerefli şehitlerimiz için gurur duyuyoruz! Devrimimizin zaferine! Bugün olanlar, ülkemizin ve tüm Arap dünyasının tarihindeki en büyük halk devrimidir. Devrimimiz, şehitlerimizin fedakârlığı üzerine inşa edildi ve korkunun tüm engellerini üzerimizden attık. Suçlu ´liderler´ ve onların suçlu sistemi tahrip edilinceye, yok edilinceye kadar geri çekilmeyeceğiz. Mübarek´in ülkeyi terk etmesi, devrimimizin son adımı değil, ilk adımı olacaktır. İktidarın; Ömer Süleyman, Ahmet Şefik ve Mübarek´in diğer yakın dostlarının hâkimiyeti altındaki bir diktatörlüğe devredilmesi, aynı sistemin devamından başka bir şey değil. Ömer Süleyman, İsrail´in ve Amerika´nın dostu, vaktinin çoğunu Washington ve Tel Aviv arasında mekik dokuyarak geçiriyor ve onların çıkarlarına devamlı sadık kalan bir hizmetkar. Ahmet Şefik, Mübarek´in yakın dostu ve Mısır halkına dayatılan zulüm, baskı ve yağmada Mübarek´le el ele çalışıyor. Ülkenin serveti halka aittir ve halka geri dönmelidir Son otuz yıldan beri, bu gaddar rejim, ülkenin en büyük ve değerli varlıklarını, rüşvet karşılığında, küçük bir avuç patrona ve yabancı şirketlere peşkeş çekti. 100 aile, ülke zenginliğinin %90´dan fazlasının mülkiyetini elinde bulunduruyor. Bu aileler; özelleştirmeler, yağmalamalar ve sermaye ile ittifaka girme politikalarını uygulayarak, Mısır halkının servetini tekelleri altına almış durumdalar. Ve de, Mısır halkının büyük çoğunluğunu yoksul, topraksız ve işsiz bırakmış bulunuyorlar. Bedavaya satılmış ve harab edilmiş fabrikalar halka geri verilmelidir Bu bir avuç patron takımı tarafından yağmalanan şirketlerin, toprağın ve mülkün tekrar kamulaştırılmasını istiyoruz. Bizim bu kaynaklarımız onların elinde kaldıkça, bu sistemden tamamen kurtulamayacağımızın bilincindeyiz. Ekonomik uşaklık, politik zulmün diğer yüzüdür. Halkın zenginliğini bu çetenin elinden kurtarmadan, işsizlikle baş edemeyeceğiz ve insanca bir yaşam için gerekli adil bir asgari ücrete kavuşamayacağız. Amerika ve İsrail´in bekçi köpekleri olmayı kabul etmiyoruz Bu sistem desteksiz ayakta kalamaz. Bir diktatör olan Mübarek, doğrudan Amerika ve İsrail´in çıkarlarına hizmet ediyordu ve de onların uşağı ve yanaşmasıydı. Mısır, Amerika’nın sömürgesi olarak hizmet verdi; Filistin halkının kuşatılmasında doğrudan katılımı oldu; Süveyş Kanalı´nı ve Mısır hava sahasını açarak buraları, Irak halkını mahveden ve öldüren savaş gemileri ve savaş uçakları için serbest bölge ilân etti; Mısır halkını, ulaşılması zor gıda fiyatlarına boğarken İsrail´e bedavadan doğal gaz sattı. Devrim, Mısır´ın bağımsızlığını, onurunu ve bölgedeki liderlik konumunu geri almasını, tamir etmesini sağlamalıdır. Devrim, bir halk devrimidir Bu, elitlerin, herhangi bir siyasî partinin veya dinî grubun devrimi değildir. Bu devrimin sahipleri, Mısır gençliği, öğrenciler, işçiler ve yoksullardır. Son günlerde, çok sayıda elit, siyasî parti ve bazı kesimlerin sembolleri, devrim dalgasını yönetme ve onu gerçek sahiplerinden çalma girişimlerinde bulunmaya yeltenmişlerdir. Devrimimizin sembolleri yalnızca devrim şehitlerimizdir ve bu alanda sebatla mücadele veren metin gençlerimizdir. Bu kesimlerin devrimimizi kontrol altına almalarına ve bizi temsil ettikleri iddiasında bulunmalarına izin vermeyeceğiz. Bizi ve bu sistemden kurtulmak için ölerek kanlarıyla bedel ödeyen şehitlerimizi temsil edecek kişileri biz seçeceğiz. Devrimi koruyan ordu, halkın ordusudur Herkes: “Ordu halkın yanında mı, yoksa halkın karşısında mı?” diye soruyor. Ordu tek bir kitleden oluşmuyor. Askerlerin ve alt düzeydeki rütbeli subayların çıkarları, kitlelerin çıkarlarıyla aynı. Ancak yüksek rütbeli subaylar, yolsuzluk, zenginlik ve zulüm rejimini korumak üzere Mübarek tarafından dikkatle seçilmiş, Mübarek yanlısı adamlar. Bunlar sistemi oluşturan iç öğeler. Bu ordu artık halkın ordusu değil. Bu ordu, 1973 Ekimi´nde Siyonist düşmanı yenilgiye uğratan aynı ordu değil. Bu ordunun Amerika ve İsrail´le sıkı bağları var. Bu ordunun görevi İsrail’i korumak, Mısır halkını değil. Evet, devrim için, askerlerimizi geri kazanmak istiyoruz. Ancak, ‘ordu bizim yanımızdadır’ sloganlarıyla kandırılmayalım. Ordu, ya gösterileri doğrudan bastıracak, ya da bu görevi yapması için polis gücünü yeniden yapılandıracak. Devrimci konseylerden acil duyuru Bu devrim, en üst düzey beklentilerimizin de çok üstündeydi. Hiç kimse bu kadar yüksek katılımla toplanabileceğini hayal etmemişti. Hiç kimse, Mısırlıların, polis karşısında bu kadar kahramanca mücadele edeceğini tahmin etmemişti. Hiç kimse, diktatörü yerinden etmek için zor kullanmadığımızı söyleyemez. Hiç kimse, Tahrir Meydanı´nda bir değişim oluşmadığını söyleyemez. Şimdi gereksinim duyulan şey, taleplerimizin bir kısmını oluşturan sosyo-ekonomik taleplerimiz için baskı uygulamak. Evinde oturan bir Mısırlı, ancak bu şekilde onun hakları için mücadele verdiğimizi anlayacaktır. Bizim, ilk önce halk komiteleri şeklinde örgütlenmemiz gerekir. Bu komiteler de tabandan ve demokratik olarak daha yüksek konseyleri seçeceklerdir. Bu konseylerden de, bütün eğilimlerden delegasyonun katılacağı en yüksek konsey oluşturulmalıdır. En yüksek düzeyde, bizi temsil eden ve güvendiğimiz insanlardan oluşan bir halk konseyi seçmemiz gerekir. Tahrir Meydanı´nda ve Mısır’ın tüm diğer şehirlerinde, halk konseyleri kurulması için çağrılar yaptık. Mısırlı işçilere, devrim saflarına katılmaları için çağrı Gösteriler ve protestolar, devrimimizin ateşini tutuşturmada ve devrimimizi sürdürmede kilit rol oynamıştır. Şimdi gereksinme duyduğumuz kesim işçilerdir. Rejimin kaderini işçiler belirleyecektir. İşçiler, Devrimin gidişatını yalnızca gösterilerde yer almakla şekillendirmeyecekler; aynı zamanda geçerli tüm endüstriler ve büyük şirketlerde örgütleyecekleri bir genel grev yoluyla bunu gerçekleştireceklerdir. Rejim, oturma eylemlerine ve gösterilere günlerce ve haftalarca karşı koyabilir ve konumunu bunlar varken de sürdürebilir. Ancak, işçilerin grevleri bir silah olarak kullanması durumundadır ki, rejimin ayakta kalması birkaç saat bile sürmez. Demiryollarında grev! Kamu taşımacılığında grev! Hava alanlarında ve büyük endüstriyel şirketlerde grev! Mısırlı işçiler! İsyandaki gençlik adına, şehitlerimizin kanı adına devrim saflarına katılın, emekten gelen gücünüzü kullanın ve zafer bizim olsun! Şerefli şehitlerimiz için gurur duyuyoruz! Sistem çökecek! Tüm güç halkın elinde toplanacak! Devrimimizin zaferine! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2011 Bence otuz yıldır Mübarek'e ses çıkarmayan halkın sabrını son taşıran damla, oğlunu yerine geçirmek istemesi oldu! Yani bu bir zillettir, bu bir rezalet, ne bileyim bu çok aşağılayıcı bir şey bir ulus için. Bu zilleti içine sindirmediği için Mısır halkı çok haklıdır. Peki ülkemizde bir siyasi partinin genel başkanlığı oğluna devretmek istemesi ile ne olmuştu hatırlayın. Parti siyasetten hâla silinmediyse ve yok olmadıysa milletin hâla dogmalarla gözü bağlı olduğu içindir. Bir büyük bir küçük fraksiyon verdi, hâla yok olmadı. Mübarek biraz akıllı ve uyanık olsa böyle bir işe kalkışmazdı. Ona akıl verenler onun sonunu hazırlamışlardır. İplerin ucunda oynayanların akibetleri hep böyledir. İpleri mutlaka bir yerlerine dolaştırıp tökezler ve düşerler... Alıntı
Φ phantom_lord Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2011 Olaya farklı bir bakış açısı getirmek, bir korkumu paylaşmak istiyorum... Gerçekten öyle mi değil mi bilmiyorum ama bir olasılıktan bahsetmek istiyor, bir soru sormak istiyorum... Ya Mısır'da bu olanlar gerçekten bir devrim değil de emperyalistlerin yeni bir oyunuysa? Ya değişim reform özgürlük isteyen mazlum halk yine kandırılıyor, birilerinin çıkarları uğruna kullanılıyorsa? Ya gelen gideni aratır, işler arap saçına döner, özgürlük gelecek yerde daha beter bir totalitarizm baş gösterirse? Ha her şeye rağmen kazanan yine emperyalizmse... Bilmiyorum... İhtiyatlı yaklaşmak gerekit diyorum... Evet Mübarek gerçekten ABD'nin dümen suyunda siyaset yapan biriydi... Ama ya Saddam için oynanan oyunun aynısı, Ahmedinejat için düşünülenin tıpkısı, Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir adım sonrası Mübarek'in devrilmesiyse... Acele etmeyelim derim... Bekleyelim görelim bakalım neler olacak... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 13 Şubat , 2011 Olaya farklı bir bakış açısı getirmek, bir korkumu paylaşmak istiyorum... Gerçekten öyle mi değil mi bilmiyorum ama bir olasılıktan bahsetmek istiyor, bir soru sormak istiyorum... Ya Mısır'da bu olanlar gerçekten bir devrim değil de emperyalistlerin yeni bir oyunuysa? Ya değişim reform özgürlük isteyen mazlum halk yine kandırılıyor, birilerinin çıkarları uğruna kullanılıyorsa? Ya gelen gideni aratır, işler arap saçına döner, özgürlük gelecek yerde daha beter bir totalitarizm baş gösterirse? Ha her şeye rağmen kazanan yine emperyalizmse... Bilmiyorum... İhtiyatlı yaklaşmak gerekit diyorum... Evet Mübarek gerçekten ABD'nin dümen suyunda siyaset yapan biriydi... Ama ya Saddam için oynanan oyunun aynısı, Ahmedinejat için düşünülenin tıpkısı, Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir adım sonrası Mübarek'in devrilmesiyse... Acele etmeyelim derim... Bekleyelim görelim bakalım neler olacak... Bu forumda neredeyse herkes bu olaya olumlu bakarken ben hep şüphe ile yaklaştım, tam da BOP projelerinden bahsederken, Ortadoğu nun demokratikleşmesi gerektiğinden söz edilirken, ülkemizde de açılımlar yapılırken bu olayların patlaması ne kadar hayra alamettir? Eğer bunda da ABD parmağı varsa ki ben öyle olduğunu sanıyorum, kafamı karıştıran bir soru var. Hüsnü Mübarek zaten ABD nin adamıydı, niye değiştirme gereği duysun? Bir soru da Prf.Dr. Hasan Ünal dan geldi, bu devrimi İran destekliyor; ABD yapsa İran niye destek versin? Ben hala bir sonuca varamadım ama sonuç almak isteyenler amaçlarına ulaştılar herhalde. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Bir kere ABD yapmadı, bu bir halk, özellikle gençlik inisiyatifi. Ama ABD bunu da BOP dümen suyuna sokacak, o kesin... ABD Mübarek'i ne yapsın, adam zaten kanser. Oğluna devretmek de çok fazla ayıp kaçacağı ortada. Suriye'de Hafız Esat oğluna (Beşar) devreder, o göze batmaz. Ama Mısır batar. Mısır Arap dünyasının hep kalbi olagelmiştir. O yüzden ABD taa Süveyş krizinde Mısır'a ağırlığını koymuştur. Tüm stratejik kurumlar ABD denetimindedir. Tıpkı Roma imparatorluğunun Mısır'a özel önem verdiği gibi. Roma bir yere daha özel önem verirdi: Kudüs!!! ABD nin Irak komutanının adının bir Romalı generalin adını andırması hep dikkatimi çekmiştir. Diyeceksiniz ki senin imzanda da bir Romalı adı var! O ayrı... O felsefi... Felsefenin ırkı dini olmaz. Ha, ABD yi ilgilendirmez, ister azınlık totaliterizmi, ister çoğunluk tahakkümü. Bir "ılımlı İslam" hapını da Mısır'a hem de çok daha kolay yutturur. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 MÜBAREK’İ DEVİREN HALK 3 AY ÖNCE ONU NASIL SEÇTİ Mısır her ne kadar 30 senedir Hüsnü Mübarek'ten başka başkan görmediyse de bu başkan bildiğimiz kadarı ile ne askeri bir darbe ile ne de kuvvet kullanarak bu makama oturmadı. Başkan Mübarek'i Mısır halkı seçti. Son 15 gündür Mısır ayaklanması ile kalkıp Mısır ayaklanması ile yatıyoruz. Mısır her ne kadar 30 senedir Hüsnü Mübarek'ten başka başkan görmediyse de bu başkan bildiğimiz kadarı ile ne askeri bir darbe ile ne de kuvvet kullanarak bu makama oturmadı. Başkan Mübarek'i Mısır halkı seçti. Yoksa seçmedi mi? Bunu merak ettim ve araştırmaya koyuldum. Bakın neler buldum: Önce kısa tarihten başlayalım: Son 6 senenin seçimlerinde neler olmuş? 7 Eylül 2005 'te başkanlık seçimleri yapılmış: Geçerli oyların %88.6'sını almış başkan seçilirken. Başkanlık yarışı Hüsnü Mübarek'in tek başına katıldığı bir seçim falan da değildi hani. En ciddi rakibi ''YARIN PARTİSİ'' adayı AYMAN NUR oyların %7.3'ünü alırken WAFD PARTİSİ adayı NUMAN GOMAA da oyların %2.8'ini alıvermiş. Tek bir sorun bana göre seçim'e katılım oranı çok düşük %22.9 ile sadece 7,059,010 seçmen katılmış. Peki özgürlük isteyen ve başkanlarından memnun olmayan Mısırlılar bu seçimlerde neredeydi? Galiba uzun bir uykudaydılar.... Başkanlık seçimlerinin 2011 Eylül ayında yapılması gerekiyordu. Bakalım yapılacak mı? 2011 Başkanlık seçimleri Mısır’daki başkanlık seçimlerinin sadece ikincisi olacaktı. Başkan Mübarek 2005 yılından önce seçimler ile değil Başkanlığı onaylama referandumu ile görev almıştı. Mesela 1993 yılında 15.095.025 Mısırlı seçmenin onayı ile ve de %96.3 oy'u ile Başkanlığını onaylattırmış idi. İfade kötü tabii oyları halk verdi hem de 2005 tekinin 2 mislinden fazla halk. 2005 tekinin 2 mislinden fazla halk. Yani 1993 yılında en azından 15 mılyon Mısırlı bu Başkandan memnun idi. 1999 senesindeki Başkanlık Onaylama referandumunda ise Oy oranı %93.8, katılım oranı ise % 79.2 bayağı yüksek. 1987 senesindeki Başkanlık Onaylama referandumunda oy oranı %97.1 ve katılım oranı %88.5 (milyon seçmen Mübarek'i beğeniyormuş) 1981 ise Başkanlık Onaylama Referandumunda oy oranı %98.5, katılım oranı %81.1 ve bunun 9.5milyon seçmenin oyunu Hüsnü Mübarek almış. Peki isterseniz gelelim parlamento ve milletvekili seçimlerine. NATIONAL DEMOCRATİC PARTİ = Lideri Hüsnü Mübarek olan Milli Demokrasi Partisidir ve son 3 seçimlerde oyların ortalama %70 ile %81'i arasındaki oyları alabilmiş bir parti idi. Yani Mısır halkını ve demokrasisini anlamak çok güç. Daha 3 ay önce seçmenlerin %81'inin sevgi ile (!) seçtiği başkanlarını 3 ay içinde mi devirmeye bakıyorlar? Başkanlık seçimlerinde, onay referandumlarında da bu oranlar % 98'lere ulaşıyor. Peki yanlış nerede? Bu insanlar oyları verirken birileri mecbur mu etti bu adama oy verin diye? Yoksa bu cehalet sebebi ile verilmiş oylar mı? İyide ortada cehalet varsa bu ayaklanma sonrası seçecekleri kişi veya parti, bilemedin ikinci bir yöneticinin doğru seçim olacağına nasıl güvenebiliriz ki? Tabii ki Mısır halkının kimi seçeceği sadece kendilerinin karar vereceği bir meseledir , ama kimse kusuruma bakmasın ben o kadar kolay anlayamıyorum. Mısır hep bu yöneticiler tarafından yönetildi ve işte böyle bir demokrasi kullanıldı, yani insanlara bunu seçeceksiniz dendi onlarda o adamı seçtiler. Peki ya şimdi birileri Mısır halkına meydanları doldurup gösteriler yapıp bu adamı atacaksınız dediyse? Veya kim dedi acaba?Mübarek ne yanlış yaptı da birilerinin ayağına bastı ki 3 ay içinde kendisini beğenen halkın %81 kendisine karşı döndü? Yok ben anlayamıyorum bu iş bana garip görünüyor. Rakamlar ya sahte ya da bu ayaklanma halkın tamamını temsil etmiyor? Bakalım zaman ne gösterecek.... Ya Sabır… Alinti/Rafael Sadi Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Peki ya şimdi birileri Mısır halkına meydanları doldurup gösteriler yapıp bu adamı atacaksınız dediyse? Benim anlamadığım da bu, ABD bütün köşeleri tutuyor fakat halkı yönlendirmede hiç dahli yok; bu bana pek mantıklı gelmiyor. Üstelik ortada koskoca bir BOP projesi varken. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2011 Benim anlamadığım da bu, ABD bütün köşeleri tutuyor fakat halkı yönlendirmede hiç dahli yok; bu bana pek mantıklı gelmiyor. Üstelik ortada koskoca bir BOP projesi varken. Sayin y.yılmaz Herhalde demokrasiye yönlendirecek bir lüks beklemiyorsunuz.. Demokrasi tadi tatmalari icin dislerini yeniliyorlar demokrasi lafini kullanirken iyi siritmalari icin.. Simdilik zaten bu halk demokrasiyi kullanamaz kullanmaya kalksa iki gün sonra satarlar. 1 Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2011 Demokrasi tadi tatmalari icin dislerini yeniliyorlar demokrasi lafini kullanirken iyi siritmalari icin.. :alkis: Eğer bu cümle size aitse, tebrikler! Bir atasözü olarak literatüre geçebilecek bir cümle. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2011 :alkis: Eğer bu cümle size aitse, tebrikler! Bir atasözü olarak literatüre geçebilecek bir cümle. Teşekkür ederim´ literatüre gecirmen beni heyecanlandirdi Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.